Şub 15

Altın Sözler

20123919_sevgi_kavram_haritasi1

 

 

 

 

 

 

 

 

 

     Altın Sözler

  • Aşk, duyguların şiiridir. BALZAC
  • Aşk, dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır. BAILEY
  • Aşkın gelişi, aklın gidişidir. ANTONINE BERT
  • Aşk, güzelliğin aracılığıyla çoğalma arzusudur. SOKRATES
  • Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır. MEVLANA
  • Kıskanç daha çok sever, fakat kıskanç olmayan daha iyi sever. MOLIER
  • Kıskançlığımızı ancak sevgi ile yenebiliriz. GOETHE
  • Hayat Tanrının bize sunduğu bir armağandır; onu değerlendirme biçimimiz ise bizim yaratıcıya sunduğumuz armağandır. LEO BUSCAGLİE
  • Hayat yaşla değil, yaşamakla anlaşılır. ANDRE-GIDE
  • İnsanlar birbirleri içindir; birbirlerine aittir. GOETHE
  • Arkadaşını yalnızken ikaz et, başkalarının yanında öv. PUBLIUS CYRUS
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Şub 14

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(3)

1513907_350160005126766_144232352_n

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(3)

Amacımız merhumun arkasından konuşmak değil, tarihe not düşmektir.mutlaka okuyunuz..

MUHSİN YAZICIOĞLU VE ÖZAL ARASINDAKİ MUHABBETİN AKABİNDE KURULAN BBP…

Özal meselesine gelince: Demirel-SHP hükümeti, MHP’den Milli Eğitim Komisyonuna verilmek üzere bir isim istedi. Biz meclisten partiye geldik ve toplantı yaptık. Türkeş, toplantıya katıldı ve şöyle dedi: Arkadaşlar benim Hindistan’dan ve Çin’den misafirlerim var, siz toplantınızı yapın fakat komisyona Koray’ın adını vereceğiz. Ben sonra gelirim. Dedi. Başbuğ salondan çıktıktan sonra biz kendi kendimize mırıldandık, Niye Koray oluyormuş? Niye seçimle olmasın? Belki biz başkasını seçmek istiyoruz? dedik aramızda. Diğer vekil arkadaşlar da buna itiraz etmediler ve biz seçim yaptık, Saffeti seçtik. 

Bir süre sonra Başbuğ geldi, masanın üzerinde cam kavanozu gördü; ne o seçim mi yaptınız? Kimi seçtiniz? diye sorunca, biz evet seçim yaptık, Saffeti seçtik dedik. O zaman Başbuğ çok kızdı ve elinin tersi ile masanın üzerindeki cam kavanozu yere düşürdü ve kırdı. Ardından; Ben size Korayı seçin demedim mi? dedi ve çıktı gitti. Birden ortalık buz gibi oldu. Herkes salonu terk etmeye başladı. Biz dört arkadaş (Muhsin, Ökkeş, Saffet ve Esat) salonda kaldık. Ancak salona giren bizim dördümüzü görüyor. Biz rahatsız olduk ve daha rahat konuşabilmek için bizim eve gittik. Bizim genel merkezden çıkıp eve ulaşmamız 20 dakika sürdü. Ben tam evin kapısına vardım, hanım beni kapıda karşıladı; Yusuf Özal seni arıyor, dedi. Ben arkadaşların içeri girmelerini işaret ettim ve telefonu aldım. Yusuf Özal ile çok samimiyetim yoktur. Sadece meclis salonunda selamlaşırız. Yusuf Özal’la hal hatır sorduktan sonra, Ökkeş Bey, Cumhurbaşkanı(T.Özal) sizinle görüşmek istiyor dedi. Telefonu kapattım ve bizim gündem aniden değişti … Turgut Özal ile görüşelim mi görüşmeyelim mi oldu. Ancak benim anlayamadığım konu şu olmuştu: 20-30 dakika önce genel merkezde meydana gelen bir olaydan ve bizim 20 dakika sonra evde olacağımızdan Turgut Özalın nasıl haberi olmuştu? Özal’ın MHP’de adamlarının olduğunu anlamıştım Arkadaşlar arasında… Bugüne bugün Türkiye’nin cumhurbaşkanı görüşmek istiyor. Önemli olmasa aramazdı. Bizi yiyecek değil ya, gidip görüşelim kararı çıktı. Muhsin’le birlikte benim temsilen gidip görüşmemizi istediler. Ben aradım ve Y.Özal’a gün ve saat verdim. O gün ve o saatte biz Muhsin’le köşkte cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın makamına çıktık. Bizi odasının kapısında karşıladı. Kendisi makamına oturdu. Biz ön koltuklara oturduk. Hal hatırdan sonra Özal sözü başlattı:

Ben her şeyi, olup biteni biliyorum. Siz çok çile çektiniz, her şeyi hak ettiniz. Daha iyi yerlerde olmalısınız. Ama bu gidişle partide sizi iflah etmezler. Dedi. Muhsin de, Efendim durumu bizden iyi biliyorsunuz. Bu durumda ne yapmamızı önerirsiniz? dedi. Özal da Ayrılın parti kurun. Bizimkiler de ayrı parti kuracaklar. (Halil Şıvgın ayrılıp parti kurmuşlardı) Benim sürem bitince siyasete döneceğim. O zaman birleşiriz dedi. Bu arada Muhsin tebessüm etti; Efendim parti kurmak kolay mı? Parti para ile kurulur. Benim daha Sivas esnafına borcum var dedi. Ben de söze girdim: Muhsin Bey haklı efendim, benim de Maraş esnafına, daha seçimden kalma borcum var dedim.

T.Özal bizi hiç konuşturmadan çekmeceden bir çek çıkardı ve Hiç para konusunu düşünmeyin. Şimdilik bu 14 milyar ile partinizi kurun, ne zaman ihtiyacınız olursa beni arayın dedi ve çeki Muhsin’e uzattı. İnan ki abi, biz 14 milyarı bir arada görmüş insanlar değiliz. Çek Özal’ın elinde bir dakika havada kaldı. İkimizin de dili tutuldu. Ne evet, ne hayır diyebildik. Sonunda Muhsin baktı ki çek Özal’ın elinde havada kaldı, ayıp oluyor. Çeki aldı ve döş cebine koydu. Biz artık satılmıştık. Davayı, Şehitlerin kanını satmıştık.  (Devam Edecek)

Ertuğrul Kalafat
                                                                                                                                                                                                                              

Kaynak: Alperen …….

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(3) için yorumlar kapalı
Şub 13

İsa Yusuf Alptekin (1901-1995)

19232557_iya5
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İsa Yusuf Alptekin ( 1901)- (17.12.1995)
 
1901 yılında Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kazasında dünyaya geldi. Öğrenimini Doğu Türkistan’da tamamladıktan sonra çeşitli memuriyet görevlerinde bulundu.1926 yılında Batı Türkistan’a geçerek burada milli mücadele taraftarlarıyla irtibata geçti. 1931’de Hoca Niyaz tarafından başlatılan ayaklanma sırasında Doğu Türkistan’daki valilerin halka yaptıkları zulmü Çin hükümetine anlatarak, bu durumun önlenmesini, aksi takdirde ayaklanmanın yayılacağını, Rusya’nın işgalinin söz konusu olacağını anlattı. Ayaklanma sırasında ve sonrasında milliyetçilik faaliyetlerini sürdürdü.1936 yılında Çin Meclisi üyeliğine de seçildi. Mücadelesini daha çok siyasi alanda yoğunlaştırmıştı. 1944’de İli’de başlayan ayaklanma neticesi kurulan hükümete girmesini İlililer istemedi. Ancak 3 yıl sonra Doğu Türkistan Hükümeti’nin başkanlığı Türkler’e verildiğinde hükümetin genel sekreterliğine getirildi. Bir yıldan fazla kaldığı bu görev esnasında, milliyetçi, anti-emparyalist ve anti-komünist politikalar sebebiyle, Rusya’nın ve Çin’in tepkilerini üzerine çekti.1949’da Çin’in Doğu Türkistan’ı işgali ile birlikte o günkü Hindistan’ın Keşmir eyaletine iltica etti.1954 yılında Türkiye’ye geçti. Türkiye’ye gelir gelmez İstanbul’da Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti’ni kurarak, bundan sonraki faaliyetlerini Doğu Türkistan davasının dünya kamuoyuna anlatılmasında yoğunlaştırdı. Yabancı ülke yöneticileri nezdinde olduğu kadar Türkiye hükümetleri nezdinde de Doğu Türkistan davasının anlatılması için mücadele verdi. Parti liderleriyle görüştü. Başbakan ve cumhurbaşkanlarıyla görüştü.İsa Yusuf Alptekin’in bütün ömrü; mahrumiyetler içerisinde, esir Türkistan’ın hürriyet ve bekası için inanç ve azimle mücadele içinde geçti. Ve 17 Aralık 1995 gecesi vefat etti.
 
Kaynak: http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=767
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | İsa Yusuf Alptekin (1901-1995) için yorumlar kapalı
Şub 12

Bir numaralı Kürtçü Abdulkadir Kürt değildir.

kurtculugun_1_numarasi_kurt_degildi_h454
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türk tarihine yazılmış Bir numaralı Kürtçü Abdulkadir Kürt değildir.
 
Kendisi Şemdinli’nin Bağlar(Nehri) köyündendir.
Osmanlı’da, Danıştay Başkanlığı yapmıştır.
2’nci Meşrutiyet’le birlikte, Kürtçülük üzerine kurulmuş bütün siyasi örgütlerin başında o vardır; Kürt İttihat ve Terakki Cemiyeti, Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti, Kürdistan Teali Cemiyeti ile Kürdistan Cemiyeti; Kürt Neşr-i Maarif Cemiyeti, Kürt Talebe Heyvi Cemiyeti, Kürt Kadınlar Teali Cemiyeti ve Kürt Milli Fıkrası ve 1921 yılında da Kürdistan Teşriki Mesai Cemiyeti…
Abdulkadir, tüm bu örgütleri ya kurandır ya da yöneten…
Peygamber soyundan geldiği söylenir, Seyit’tir ama bu doğru mudur, bilinmez. Bilinmez çünkü soy ağacı yoktur.
Babası Şeyh Ubeydullah,1880’de, Osmanlı’ya ilk isyan eden Halid-i Kürdi halifesidir.
Dedesi Seyit Taha, Bektaşilik yerine Halid-i Kürdi Nakşi cemaatini kuran Anadolu halifesidir.
Kardeşi Şeyh Abdullah, 1925’te, Şemdinli’de askeri birliklere tuzak kurup, subayları şehit etmiştir.
Adının başında Seyit olan bu Abdulkadir, siyasi örgütler bir yana, Anadolu’da Kürt adıyla isyan çıkartanların da başına yer alır.
1920’de, Koçgiri’de, Türkmen aşiretini kışkırtıp isyan çıkartmıştır ki, o dönemde Türk Ordusu Yunanlılarla İnönü’de savaşıyordu. Neyse ki bu savaştan yine de galip çıkıldı.
1925’te, Diyarbakır’da Şeyh Said isyanını tertiplemiştir ki, o dönemde Türk Ordusu Musul’u geri almak İngilizlere karşı bir savaş hazırlığı içerisindeydi. Bu isyan yüzünden harekat yapılamadı ve Musul kaybedildi.
Abdulkadir, 1925’te, Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılandı, vatana ihanet suçundan idama mahkum ve nihayetinde infaz edildi.
Kürtçülük onunla hız kazanmıştı…
Anadolu’da çıkardığı isyanlar, onun yüzünden Kürt isyanları olarak adlandırılmıştı.
Kürtçülüğün bir numarasıydı…
Ama işe bakın ki kendisi Kürt değildi!
Bu gerçeği kendisi söylüyordu. Yargılandığı Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi’nde ifadesi şöyleydi;
“Abdulgani Geylani ahvadındanım. Aslen Kürt değilim, Kürdistan’da yerleşmişim”[1]
Kimdi bu Seyit Abdulkadir?
Ben Kürt’üm diye yaygara koparanların da Abdulkadir’den farkı yok.
 
Kaynak: Erdal Sarızeybek
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , | Bir numaralı Kürtçü Abdulkadir Kürt değildir. için yorumlar kapalı
Şub 11

“Parasını BİR ŞEYTANA Ödetmişsin!!!”

yasli_kadin_dua
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“Parasını BİR ŞEYTANA Ödetmişsin!!!”
 
Yaşlı bir kadın oldukça dini bütün bir insanmış.. Her sabah kapısın çıkarken sesli bir şekilde dua edermiş: “Allah’ım bize verdiklerin için sana şükürler olsun!”
Her seferinde de duasının ardından yan komşusunun sesi duyulurmuş: “Allah yok kadıııııın, Allah yok!!!”… (HAŞA) Duyulurmuş.
Yaşlı kadın ne kadar sinirlense de her sabah kapıdan çıkarken dua edermiş. Komşusu da inadından her seferinde ona aynı şekilde aynı sözlerle bağırırmış…
Bir akşam, komşusu yaslı kadına bir oyun etmeye kalkmış. Markete gidip meyve sebze, ekmek ve pek çok yiyecek alıp poşetlere doldurmuş, yaslı kadının kapısının önüne bırakmış… Ertesi sabah teyze kapıyı açıp da yiyecekleri görünce çok şaşırmış ve sevinçle bağırmış: “Sana şükürler olsun Allah’ım, bu gönderdiğin yiyecekler için sana şükürler olsun!!!”
Ağacın arkasından onu seyreden komsusu seslenmiş: “Allah yok kadııııın Allah yok!!! (HAŞA) O yiyecekleri ben aldııııııım!!!”
Yaslı kadın hiç istifini bozmamış: “Yüce Allah’ım sana ne kadar şükretsem azdır!!!! Hem bu yiyecekleri göndermişsin, hem de parasını BİR ŞEYTANA ödetmişsin!!!”
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , | “Parasını BİR ŞEYTANA Ödetmişsin!!!” için yorumlar kapalı
Şub 10

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(2)

1513907_350160005126766_144232352_n

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(2)

Amacımız merhumun arkasından konuşmak değil, tarihe not düşmektir.mutlaka okuyunuz..

MUHSİN YAZICIOĞLU VE ÖZAL ARASINDAKİ MUHABBETİN AKABİNDE KURULAN BBP…

ANAP’dan gelecek olanlar da gelemedi. Bu arada Fethullah Gülen’in adamları olan Zamancılar, Muhsin’in etrafını sardılar. Toplantılarda kalabalık yapıyor, birbirleri ile fısıltı ile konuşuyorlardı, Aman Muhsin’in etrafında kalabalık yapın da MHP’ye geri dönmesin diyorlardı. Muhsin gaza geldi ve dönmedi. Çok kısa zamanda Büyük Birlik Partisi adında bir parti kurdu. 

MHP’nin dahi kendine ait bir genel merkez binası yokken Muhsin, Sıhhiyeden, Sağlık Bakanlığının tam arka sokağında yedi katlı bir bina satın almıştı. Biz de cezaevi arkadaşları olarak kendisine destek veriyorduk ama bu pahalı binanın alınması kafalarda soru işareti yaratmıştı. Cezaevlerine bakan vakfın başkanı olan Muhsin, paraların hesabını vermemek için oyun bozanlık yaptı ve ayrıldı diyenler de olmuştu. Bu arada Muhsin toplantılarda neden MHP’den ayrıldıklarının gerekçelerini anlatıyordu. Hatta Türkeş’in hanımı denize mayoyla girdi diyecek kadar belden aşağı vurmaya başladılar. Hatta BBP teşkilatlarında Türkeş’e ağır küfürler edenler de vardı. Sonra kendileri de mevcut hükümetle iyi ilişkiler içine girdiler. 

Bazı genel müdürlüklerin BBPye verilmesi ve biraz da para verilmesi halinde gensorularda hükümete destek verdikleri de söylendi. Buraya kadar her şey dedikodu ve varsayımdan ibaretti. Ama 1994 te bir arkadaş bana bir bilgi getirdi. Beyinleri oynatacak bir bilgi vardı. Bu arkadaş Maraşlı olup, Ökkeş Kengerin samimi dostu idi. Ökkeş Kenger’e sorulduğu takdirde bu kişinin kim olduğunu bilecektir. Bir kış günü 1994 yerel seçimlerine yakın bir zamanda M.A. ile bir çay ocağına oturduk, sana çok mühim bir konu anlatacağım dedi. İsterseniz bizzat M.A.nın ağzından dinleyelim bu mühim konuyu: Mecliste Ökkeş’i ziyaret ettim. Ökkeş de beni bırakmadı. Tam dört gün Ökkeş’in misafiri oldum. Gündüzleri mecliste, geceleri evde oturduk ve uzun uzadıya dertleştik. Ökkeş’in bu ayrılıktan pek memnun olmadığını anladım ve sordum: Ökkeş sizin ayrılmanızın Turgut Özal ile bir ilgisi oldu mu? Dedim. Ökkeş, Abi biz bir bok yedik, hatanın neresinden döneceğimizi de bilemiyoruz. (Devam Edecek)

Ertuğrul Kalafat
                                                                                                                                                                                                                              

Kaynak: Alperen …….

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(2) için yorumlar kapalı
Şub 09

Yeryüzünde

cehennem
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yeryüzünde
                     
Ay ve Güneş niçin tutulur derdim?
Bunca haram nasıl yutulur derdim?
İnsan hayvan mı ki satılır derdim?
Kaldık Cehenneme bu yeryüzünde!
 
Hakka, adalete akıl burarak
Kendimize göre mizan kurarak
Garibi, yetimi candan vurarak
Aldık Cehenneme bu yeryüzünde
 
Hırsızlar, arsızlar haklı çıkıyor
Haklar, hakikatler candan bıkıyor
Hepimizi bir kor ateş yakıyor
Daldık Cehenneme bu yeryüzünde
 
Vahşeti görmeyip anla avunduk
Hem de haksızlığı zulmü savunduk
Tarihte bir Nemrut, Firavun olduk
Dolduk Cehenneme bu yeryüzünde
 
15.12.2014
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | Yeryüzünde için yorumlar kapalı
Şub 08

Emaneti Ehline Vermek!

emanet
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Emaneti Ehline Vermek!
“İnna(A)llâhe ye/murukum en tu-eddû-l-emânâti ilâ ehlihâ ve-iżâ hakemtum beyne-nnâsi en tahkumû bil’adl(i)(c) inna(A)llâhe ni’immâ ye’izukum bih(i)(k)inna(A)llâhe kâne semî’en basîrâ(n)”
 
“Şüphe yok ki Allah, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Gerçekten de Allah, size ne de güzel öğüt vermede. Şüphe yok ki Allah, her şeyi duyar, görür.” Abdulbaki Gölpınarlı Meali
 
İslâmiyetten önce Kâbe ile ilgili bazı hizmetler belli kişiler tarafından yürütülüyordu. Peygamberimiz Mekke’yi fethettiği gün Kâbe’nin anahtarlarını Osman b. Talha b. Abdüddar taşıyordu. (Bu kişinin Türk olduğu bilinmektedir.) Peygamberimiz bu zatı çağırtarak Kâbe’yi açmasını emretti. Orada hazır bulunan Peygamberimizin amcası Hz. Abbas, eskiden sorumluluğunda bulunan hacılara su dağıtma görevi ile beraber Kâbe anahtarlarının da kendisine verilmesini istedi. Bunun üzerine bu âyet-i kerime (nisa 48) nazil oldu. Peygamberimiz de Kâbe’nin anahtarlarını eskiden beri taşıyan Osman b. Talha’ya vererek:  
– “Ey Ebû Talha evlâdı, atalarınızdan kalma olan Kâbe kapıcılığı sizde kalmak üzere, işte anahtarlarını alınız, bunu, haksızlık yapmadan hiç kimse sizden alamaz,” buyurdu ve anahtarlarını eskiden olduğu gibi aynı sahibine tekrar verdi.
Bu âyet-i kerime emanetlerin ehline verilmesini emrediyor ve ehliyetli olan kimseden emanetin alınmamasını istiyor; insanlar arasında adaletli olmayı emrediyor. Eskiden beri Kâbe’nin kapıcılığı görevini ehliyetle yapmış olan birisinden bu görevin alınarak kendisine verilmesini isteyen Hz.Abbas, Peygamberimizin saygıdeğer amcası olmasına rağmen bu görev, âyet-i kerimenin işâretiyle ehil olan eski sahibinde bir daha ondan alınmamak üzere bırakılmıştır. Âyet-i kerime, devlet işleri için ehliyetin dışında başka bir şey kabul etmiyor. Aklın da kabul ettiği bu değil mi? Eğer maksat kamu işlerinin aksamadan düzenli bir şekilde yürütülmesi ise bu işe ehil olan birisini getirmek gerekmez mi?
 
EMANETİ (İŞİ) EHLİNE VERİYOR MUSUNUZ?
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , | Emaneti Ehline Vermek! için yorumlar kapalı
Şub 07

Azerbaycan Atasözleri

www.bayrakwall.tr.gg

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Azerbaycan Atasözleri

* “Yüz ölç bir biç.”

* “Yüze konuşan düşman, arkadan konuşan dostdan iyidir.”

* “Yetim kuzudan koç olmaz.”

* “Açlık ne yedirtmez, tokluk ne dedirtmez.”

* “Arvat adamı vezir de eder rezil de eder.”

* “At ölür, itlere bayram olur.”

* “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez.”

* “Dere kenarına ev yaparsan bilesin ki sel malıdır, Kendin yaşlı avrat genç bilesin ki el malıdır.”

* “İti tutarken(köpek alırken) bile esline (soyuna) bak.”

* “Yahşi günde yar yahşidir yaman günde yetiş gardaş.”

 

Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/azerbaycan/175728-azeri-atasozleri.html#ixzz3Nn1cK51H

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Azerbaycan Atasözleri için yorumlar kapalı
Şub 06

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(1)

1513907_350160005126766_144232352_n

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(1)

Amacımız merhumun arkasından konuşmak değil, tarihe not düşmektir.mutlaka okuyunuz..

MUHSİN YAZICIOĞLU VE ÖZAL ARASINDAKİ MUHABBETİN AKABİNDE KURULAN BBP…

1991 yılında yapılan Genel Seçimlerde MHP, RP ve IDP barajı aşmak için ittifak yaptılar. Bu seçimde ittifak partileri toplam 62 milletvekili çıkardı. Yemin töreninden sonra MHP 17, Aykut Edibali iki veya üç milletvekilini çekerek partilerine geçtiler. Muhsin Yazıcıoğlu ve Ökkeş Kenger MHP’den seçilmişlerdi. Bu arada cezaevlerinde yatan Ülkücülerden Türkeş’e karşı bazı tepkiler olduğunu gördüm. Bu kışkırtmalar bilinçli olarak Muhsin tarafından yapılıyordu. Merhum Alparslan Türkeş’e bir mektup yazdım. 

Cezaevlerini aydınlatacak birilerini göndermesini, aksi takdirde cezaevlerinin ölü doğuracağını ifade ettim. Bir baktım ki Muhsin’i göndermiş. Merhum Türkeş, tilkiyi tavuklara bekçi olarak göndermişti. Muhsin’in kayınpederi Erbakan’ın sağ kolu denebilecek fanatik Refahçı Maraşlı bir aile reisidir. Tabi ki yenge hanım da fanatik Erbakan’cıdır. Refahçı kayınpeder ve yengemiz ; Muhsin sen MHPye Genel Başkan olmalısın, artık Türkeş bunamış, çekilmesi lazım. Bu davanın Başbuğu sen olmalısın diye gaz veriyorlardı. Onlar da başbuğ olamayacağını biliyorlardı ama hiç olmazsa başbuğ olamazsa bu kızgınlıkla istifa eder, Refah saflarına geçer diye hesap yapıyorlardı. 

Kayınbaba tarafı bu beklenti içerisindeyken, Muhsin de boş durmuyor, adaylar dikiyor, listeler çıkarıyor. Merhum Türkeş’ de bu kongreleri iptal ediyor veya Muhsin’ci başkanı fesh ettiriyordu. Aslında böyle değildi ama Muhsin’e göre böyle oluyordu. Süleyman Demirel, SHP ile koalisyon kurmuştu. Demirel bazı meselelerde Türkeş’e danışıyor, hatta Türkeş’i almadan Türk Dünyasına bile gitmiyordu. Muhsin, Ökkeş ve arkadaşları Türkeş Orta Asya’ya giderken Demirel’in çantasını taşıdı diye propaganda yapıyorlardı. MHP grup kurmadan Mecliste sesini duyuramıyordu, bütçeden para alamıyordu. 

Türkeş, hükümetin bazı olumlu çalışmalarına Mecliste destek veriyordu. Bu sebepten Muhsin ve arkadaşları tarafından ihanetle suçlanıyordu. Demirel ve SHP de, MHP’ni grup kurabilmesi için kararname çıkardı ve 21 olan grup sayısını 20 ye düşürdüler. Bu arada ANAP’tan 3 milletvekili istifa edip gelecek ve MHP grup kuracaktı. Tam bu sırada bir bomba patladı. Muhsin Yazıcıoğlu, Ökkeş Kenger, Esat Bütün, Saffet Topakbaş ve Edibali’den bir milletvekili istifa ettiler. MHP’nin grup kurması planı suya düşmüştü. Turgut Özal ile aralarında bir irtibat olduğu dedikodusu çıktı. Bu çöpçatanlığı da Fethullah Gülen’in yaptığı söylendi. (Devam Edecek)

Ertuğrul Kalafat                                                                                                                                                                                                                              

Kaynak: Alperen …….

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(1) için yorumlar kapalı