Oca 06

“MİT-PKK görüşmeleri” ya da “Oslo görüşmeleri”

MİT-PKK görüşmeleri ya da Oslo görüşmeleri,

“Teröristle Görüşen Şerefsizdir Namussuzdur” Diyen dönemnin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ve  ayrıca Bülent Arıç’ın konuşması:

http://www.youtube.com/watch?v=UXAdrnjTjxA

2009 ya da 2010 yılında PKK ile MİT arasında yaşanmış ikili görüşmelerdir. Görüşmelerin ne zaman başladığı ve bitip-bitmediği açıklanmamaktadır. Nelerin görüşüldüğü gizlidir ve hala gizlenmektedir. Zaman içerisinde terör örgütünün isteklerinin yerine getirildiği iddia edilmektedir ve bu düşünce halkta yaygın haldedir.

Türkiye ile PKK uzun yıllardır çatışma halindedir. Bunun üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın isteğiyle, başbakanlığa bağlı Milli İstihbarat Teşkilatı ile PKK çatışmaları bitirmek, barış sağlamak ve karşılıklı görüş alış-verişi amacıyla Norveç‘in başkenti Oslo‘da görüşmüşlerdir.

Bu konu ile ilgili olarak Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklaması şöyle olmuştu;

Biz bir hukuk devletiyiz. Atacağımız adımları da hukuk çerçevesinde atacağız diyoruz. Ama hukuktan anlayamayana da, Şemdinli’de, Beytüşşebap’ta olduğu gibi gereği yapılacaktır. Bu süreç içerisinde bizim şahsen ben İspanya Başbakanı Zapatero ile olsun, İngiltere Başbakanı Blair ile olsun bunlarla bu görüşmeleri ben de yaptım. Beşir Bey’in milli birlik ve kardeş projesi kapsamında oralara gönderdim. Kendisi de oralarda ilgili bakanlarla gerekli görüşmeleri o da yaptı. Biz kimsenin adım atmakta tereddüte düştüğü, İmralı olsun, Oslo olsun çok açık net… bu adımlarıda attık. Niye? Acaba nerede bir şey var, bunu görelim, bununla bunu yapalım. Oslo’da olacaksa, Osloyla bunu yapalım. Onun içinde Milli İstihbarat Teşkilatı müsteşarı olarak Emre Bey zamanından itibaren başlattık görüşmeleri. Sonra Hakan Bey geldi, Hakan Beyle de aynı şekilde devam ettik. Ve şu anda bu kesilmenin bazı sepleri oldu. O kesilmenin sebepleri neydi, bu iletişimdeki samimiyetsizlikti. Tabi bu samimiyet olmayınca ister istemez bu işi bir keselim dedik.”

 

Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C4%B0T-PKK_g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Fmeleri

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | “MİT-PKK görüşmeleri” ya da “Oslo görüşmeleri” için yorumlar kapalı
Oca 06

Türkistan Kan Gölü!

drVtjBbMhYRJnfw-580x326-noPad
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türkistan Kan Gölü!
 
Balkanlardan Çin Seddine Türk Dünyasının her yanında olumsuz gelişmeler yaşanıyor. İki hafta önce Kerkük’te patlayan bomba seksen dört Türkmen’in hayatını kaybetmesi ve yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olmuştu. Geçen hafta Bulgaristan’da seçimler yapıldı. Bulgaristan seçimlerinde en yüksek oyu  “Türk Karşıtı” “Bulgaristan’ın Avrupai Kalkınması İçin Yurttaşlar”  oluşumu GERB aldı. Bu oluşumun lideri, Sofya Belediye Başkanı ve Bulgaristan’ı Türkler için yaşanmaz kılan Todor Jivkov’un koruması Boyko Borisov’dur. Bu durum, Bulgaristan Türkleri için ciddi sonuçlar yaratacak kötü bir gelişmedir. En yürek yakan ve tehlikeli gelişme ise hafta başında Doğu Türkistan’da meydana geldi.
Yabancı haber ajansları, ilk olaylarda 203 mağaza, 14 ev, 190’ı otobüs olmak üzere 216 araç yakıldığı bilgisini geçtiler. Olaylar kısa sürede Uygur Türklerinin yaşadığı diğer kentlere de sıçradı. Resmi rakamlara göre ölü sayısı 156, tutuklanan Uygurların sayısı da 1500’ü aştı. Gayr-i resmi kaynaklara göre ölü sayısının üç yüz ile beş yüz arasında olduğu ifade ediliyor.
Çinli yetkililer, Uygur Türklerinin yaşadığı bölgelerde sıkıyönetim ilan ederek dış dünyayla ilişkilerini tamamen kestiklerinden bölgeden sağlıklı bilgi alınamıyor. Yıllardır komünist bir diktatörlük ile sıkı bir yönetim altında yaşayan Uygur Türkleri böylece sımsıkı bir yönetim altına alınmış oldular. Zulüm, vahşet ve dehşet o boyutlara ulaştı ki, Çin’de Uygurlar için ölmek yaşamaktan daha fazla özlenir hale gelmiştir.
 
Kaynak:  09.07.2009  Özcan Yeniçeri Yeniçağ Gazetesi
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | Türkistan Kan Gölü! için yorumlar kapalı
Oca 05

Vehhabilik (1)

vahhabilik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Vahhabilik (Vehhabilik) (1)
 
(İngiliz Casuslarının İslamiyeti Yok Etmek İçin Kullandıkları Alet)
 
1 – Vahhabilik Sapkın Bir Fırkadır (!!!)Vehhabilik, bozuk ve sapık bir fırkadır. On sekizinci yüzyıl ortalarında, Arabistan yarımadasında, Necd bölgesinde ortaya çıkmış, Muhammed bin Abdülvehhab tarafından kurulmuştur. Bu şahıs, İbn-i Teymiyye’ye sahip çıkmış, onun bozuk fikir ve görüşlerinin yayılmasında, baş rol oynamıştır. Bu fırkaya bağlı olanlara, Vehhabiler adı verilir. Vehhabilerin Ehl-i Sünnete Karşı Olduğu Belli Başlı Yerler:1- Sözlerine inandırabilmek için, Selef-i Salihinin yani Salih olan selefin (Ashab-ı Kiram ve Tabiinin) yolunda olduklarını söyleyerek, kendilerine “Selefiler ve Ehl-i Sünnet” adını verirler.

2- İtikatta Selefi, amelde Hanbeli olduklarını savunurlar.

3- Dört şeri delilden, İcma ve kıyası kabul etmezler.

4- Dört hak mezhebi tanımazlar. Bunlardan birine bağlanmayı reddederler.

5- Peygamberimizin, hırka ve mübarek sakalının ziyaret edilmesini şirk sayarlar.

6- Müteşabih Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifleri zahiri (görünen) manasıyla yorumlarlar. Bu yüzden, yüce Allah’ı yarattıklarına benzetir ve bir cisim olarak görürler.

7- Yüce Allah’ın cisim olduğunu söyler, gökte olduğuna arşın üzerinde oturduğuna inanırlar.

8- Namazı kılmayan bir Müslümanın Dinden çıktığını, kafir olduğunu söylerler.

9- Peygamberler ve Salihler vesile edilmez, (kişi dua ederken Peygamberler ve Salihler hürmetine diyemez) derler.

10- Tasavvuf ve tarikatın bid’at ve sapıklık olduğu inancını yayarlar.

11- Kendilerinin doğru yolda, gerçek Ehl-i Sünnet olan Maturidilerle Eşarilerin ise sapıklık içinde ve batıl yolda olduklarını iddia ederler.
Bir başka açıdan… Kendilerine selefi derler. Ancak mantık olarak selefi olmaları mümkün değildir. Zira Selefi sahabeye ve sahabeyi gören nesle denir. Dolayısıyla zamanımızda selefi olmak mümkün değildir. Kendilerine referans aldıkları kişilerden biri İbn-i Teymiye’dir. Vehhabilği Suudi Arabistan’da Osmanlı’ya isyan edip İngilizlerin menfaatine çalışan ibni Abdülvehhab adında sapkın bir kişi kurmuştur. kendilerinin Hanbeli mezhebine bağlı olduğunu iddia ederler ancak 200 den fazla sapkın inanışları vardır.
Kaynak: http://www.hayatinanlaminedir.com/vahhabilik-vehhabilik-nedir/

 
 
 
 
 
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , | Vehhabilik (1) için yorumlar kapalı
Oca 04

Altın Sözler

Cesaret
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
          Altın Sözler
  • Arkadaşını yalnızken ikaz et, başkalarının yanında öv. PUBLIUS CYRUS
  • Arkanı güneşe çevirme, gölgen önüne düşer. TAGORE
  • Aşk, dört nala giden at gibidir, ne dizginden anlar, ne söz dinler. KONFÜÇYÜS
  • Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır. MEVLANA
  • Bana iyi analar veriniz, size iyi vatandaşlar vereyim. N. BONAPARTE
  • Bana ya hürriyet verin, ya da ölüm. PATRICK HENGY
  • Cennet anaların ayakları altındadır. HZ. MUHAMMED
  • Cesaret cennete, korku ölüme sürükler. SENECA
  • Deney, aklın babası, belleğin anasıdır. THOMAS FULLER
  • Doğruluk, insanın kalbinin en gerçek anlatımıdır. KONFÜÇYÜS
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Oca 03

Salhane köpekleri

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Salhane Köpekleri
Bu yayınları yapanlar “Salhane Köpekleri” gibiler gerçekten…
Metin Özkan’ın medya üzerine denemelerini topladığı kitabın adıydı bu.
Eşiği pislik kokusu olan duyuları harekete geçti bildik kadronun… Serde ölüsevicilik, kan tacirliği, komşuda pişer bize de düşer beleşçiliği var ya; salyaları süzülmeye başladı manşetlere.
Kristof Kolomb kıta Amerikası’na ayak basalı beri el altında tuttukları senaryo taslağını çıkardılar, yeni filmin adını koydular.
 
Türkistan (K.Ş)
Fonunda hiç ağıt yoktu perdeye yansıttıkları görüntülerin. Sade bir “Pembe Panter” introsu; entrikanın geleneksel ritmi.
Oysa Doğu Türkistan Türkleri’nin yerdeki cansız bedenlerinin arasından haykırmak lazımdı:
“Yine buldu ruhum elemlerini,
Andım da, O eski Türk ellerini,
Ecdat yurtlarının o hallerini,
Güzelim kalp ağrım canım Türkistan ..
Cağlar kanım için, kanım Türkistan.”
Hasreti gözünden, acısı gönlünden taşanlar öyle derdi. K.Fedai Coşkuner ve nice ozan öyle demişti.
Çünkü izlediklerimiz Hollywood inşaası bir  “film platosu”nda çekilmiyordu. O doğal set alanı, Kaşgarlı Mahmud’u, Yusuf Has Hacib’i, Mehmet Emin Buğra’yı yetiştiren, medeniyetle yaşıt topraklara kurulmuştu.
Tankların önüne bedenlerini siper edenler İsa Yusuf Alptekin’in, Osman Batur’un torunlarıydı…
Ve Doğu Türkistan’da  “vahşet”, “zulüm”, “katliam”, “trajedi” , ben  “soykırım”  diyorum, başkaları adına ne diyorsa o, bir gün, bir hafta, on gün önce başlamamıştı.
Dediğim gibi  “bu ilk değildi” ve en son 1964’ten beri en büyük insanlık suçunun kurbanlarıydılar.
Sadece nükleer denemelerden ötürü ölen Doğu Türkistanlı sayısı 210 bini geçmişti.
Radyoaktif yayılmaya karşı açık hedef durumundaki Türkler’in resmi kayıtlara girmeyen kayıplarını tahmin etmek hiç kolay değil.
Son olayların işaret fişeği olan, Türk kızlarının ailelerinden koparılmaları, tacizcilerin kucağına atılmaları olayları da, kendini satmadığı için boğulan Dilşad Hatun’dan bu yana kötü kaderleriydi. Nüfusun Çinlileşmesi için Çinli erkeklerle yaptırılan stratejik evlilikler de öyle. Ve en ilkel yöntemlerle “kısırlaştırma”ları, ölümcül kürtaj zorlamaları…
Yıllarca bütün bunlar hiç yaşanmıyormuş gibi davranmayı başaranların dünya Türklüğü’nün acılarından önce küresel dünyalıların menfaatlerini sahiplendikleri ortada. Çin politikalarını “Türk soykırımı” olarak tanıyamıyorlar… Ama Doğu Türkistanlılar’ın isyanını “bağımsızlık savaşı” olarak tanıtmaya çalışıyorlar.
Bu hassasiyet mi, yoksa “yönlendirme” siparişi mi?
Taraf’lı servis elemanlarının adisyon notlarına bakılırsa ikincisi.
Doğu Türkistan’ı bir “kart”tan ibaret görüyorlar onlar. Ve bu kartı Doğu Türkistanlılar’ın acısını dindirmek, can güvenliğini sağlamak, haklarına sahip çıkmak için değil “model ortağımız”ın ekmeğine yağ sürmek için açmaya çalışıyorlar. Doğu Türkistanlılar’a, İran halkına yapılana benzer bir “Yes we can” dayatmasında bulunmak niyetleri. Yılların mücadelesinin üzerini çizmek ve anayurdumuzu emperyal bir üsse çevirmekten başka birşey değil…
Yazık ki Doğu Türkistan’ı Altaylar’da yeşerttikleri inançlarına emanet etmekten başkası gelmiyor elimizden. Töredir; bütün felaketlerden sonra iyilik simgesi Bay Ülgen le, kötülük simgesi Erlik’in savaşını “ulu Tanrı”nın yol gösterdiği Ülgen kazanır… Göktanrı girer, zulüm çıkar.
 
Kaynak: 09.07.2009 Selcan Taşçı Yeniçağ Gazetesi
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Salhane köpekleri için yorumlar kapalı
Oca 02

“Galapintop”

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“Galapintop”
 
Bir zamanlar kurtların hakim olduğu bölgeyi, aslanlar, dağ aslanları ve panterler keşfetmiş. Bölgede kurtlar besin zincirinin altına düşmüşler. Telaş içinde bir araya gelerek, “bu sorunu nasıl çözeriz”i tartışmışlar.
Biri demiş ki; biz koyunlara dostça yaklaşalım. Onlara aslanların, panterlerin zararlı olduğunu anlatalım… Korunmaları için ders vereceğimizi söyleyelim. Ders sırasında üçer-beşer sürüden ayıralım. Ayrı ayrı yiyelim.
Bir başka kurt; hepsine tamam, ancak aslan-panter dersek uyanırlar.. Bunlar bilinen hayvanlar. Zaten nasıl korunacaklarını bilirler… Önlem alırlar. Hiç olmayan bir yaratık ismi söyleyelim: “Galapintop” diyelim, böylece daha kolay bir korku dünyası yaratırız.
Kurtların anlattıkları Galapintop, koyunların korkulu rüyası olmuş. Kurtlar da korunma için sizlere ders vereceğiz diye onları üçer beşer ayırmış, yemişler.
 
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/galapintop-32521yy.htm
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | “Galapintop” için yorumlar kapalı
Oca 01

Şikayet Etme!

Evde-yeni-yil-nasil-kutlanir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Şikayet Etme!
 
Yine edepsizce başlayıp yıla
Şu köpek nefisler doymaz ki yala
Sirke damlatarak petekli bala
Tadı bozuk diye şikâyet etme!
 

Çırılçıplak kızı, kadını soyup

Alkolle, kumarla ilk günde doyup
Hayâsızca yılın adını koyup
Adı bozuk diye şikâyet etme!
 
Kul hakkıyla haram varken aşında
Her türlü pisliği yapıp başında
Cadılık, şeytanlık, cinlik peşinde
Cadı bozuk diye şikâyet etme!
 

Doldurup adilik, hile kaşığa

Bin bir çeşit tuzak kurup eşiğe
Pisleyerek bebek gibi beşiğe
Dadı bozuk diye şikâyet etme!
 
Şeytan ile bir kalıba girerek
Dünya bahçesinden zehir dererek
Yarına kumarla hüküm vererek
Kadı bozuk diye şikâyet etme!
 
Kenan ŞAHBAZ
www.kenansahbaz.com
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , | Şikayet Etme! için yorumlar kapalı
Ara 31

Yeni Yıl

6799945-24590
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yeni Yıl
 
2015 yılının huzur, mutluluk ve barış dolu günler getirmesi dileğiyle akrabalarımızın, yakınlarımızın, arkadaşlarımızın yeni yıllarını kutlarız. Pek çok yerde yılbaşı için özel programlar düzenlenmekte ve aynı zamanda okullarda, iş yerlerinde yeni yıl ile ilgili etkinlikler yapılmaktadır.
En önemli olayların başlangıcı olarak alınan ve biz Müslümanlarca, peygamberimiz Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç olayı takvim başı olarak kabul edilmiştir. Buna göre düzenlenen takvime Hicri Takvim denir.
Bugün dünyada genel olarak kullanılan takvim, İsa Peygamber’in doğumunu başlangıç olarak alan Miladi Takvimdir. Bunun yanında pek kullanılmaya bir takvim de Rumi takvimdir.
Takvimlerde yıllar 12 aya bölünmüştür. Bu aylardan 7’si 30 gün, 4’ü 31 gün ve Şubat ayı 28 gündür.
Her mevsim 3 aydır. Bir ayda 4 hafta, bir yılda 52 hafta vardır.
Bir hafta 7 gün, bir gün de 24 saattir. Bir saat 60 dakikadır. Bir dakika 60 saniyedir. Saat zaman ölçüsü birimidir.
Tarihlerin belirlenmesinde kolaylık sağlayan bir başka zaman ölçüsü birimi de yüzyıldır. Yüz yıllık zaman parçasına yüzyıl ya da Asır denir.
Yeni bir yıl başlarken; giden yılda neler yaptığımızı, neler öğrendiğimizi gözden geçirmek, çevremize yararlı olup olmadığımızı, zamanımızı iyi kullanıp kullanmadığımızı düşünmek insan olarak en önemli görevlerimizden biridir.
Her yeni yılda; yeni bir umut, yeni bir bekleyiş içerisine girilmekle birlikte insanlık tarihi yeni başarılara, yeni buluşlara, her alanda ilerlemelere doğru yaşayışına devam etmektedir..
Bizlerin de, yılların bu hızlı gidişine ayak uydurmamız, her yeni yılda daha çok çalışarak daha başarılı olmamız gerekmektedir.
Her yeni gün yeni bir ümit olduğu gibi, her yeni yılda insanlık aleminin yepyeni ümitleriyle süslenmektedir.
AĞZINIZ TATLI, GÖNLÜNÜZ UMUTLU, YAŞAYIŞINIZ MUTLU, YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | Yeni Yıl için yorumlar kapalı
Ara 30

Yılbaşında Hindi Kesmek!

1086_n
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
YILBAŞINDA HİNDİ KESMEK!
 
Rivayet edilmektedir ki; Amerika’nın keşfinde bulunan hindi, Avrupa’da zamanın Hristiyan liderine hediye olarak götürülür. Bunun üzerine Papa hindiyi görünce ve ilk defa gördüğü hindiye bakarak: “Ne tür bir hayvan bu böyle, aynı Türkler gibi kırmızı suratlı, kabararak yürüyor, bunun adı Türk (Turkey) olsun.’’ der ve Hristiyanlar’ın inanışlarınca her yıl başında Hz. İsa’ya bir Müslüman-Türk kurban etmek borç bilinirdi. Bunun üzerine Avrupalı Hiristiyanlar her yılbaşında bir Türk kurban etmek isterler. Türk (Turkey) adını verdikleri, Türklere benzettikleri ve de isimleri ne gariptir ki Turkey (hindi) olan bu hayvanı keserler, kesmektedirler…
 
Ey Türk çocuğu!  Gelenek, görenek ve törelerini bil ona göre yaşa, geleceğini ona göre düzenle…
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | Yılbaşında Hindi Kesmek! için yorumlar kapalı
Ara 29

1916 “Sykes- Pikot Taksim Projesi”

21916 “Sykes- Pikot Taksim Projesi”
 
1916’da “İtilaflar” zümresinde harbe giren italya, müttefiklerinden aynı sene “Antalya ve çevresinnin kendisine verilmesini “ istedi. Antalya ve çevresini İtalya’ya veren ingiltere ile Fransa, gizlice Anadolu’yu  da kendi aralarında taksim ettiler. Daha sonra, Sevr ile Anadulu’ya verilen şeklin, Osmanlı İmparatorluğu’ndan  ayrılacal olan Arabistan’a verilecek şeklin taslağını teşkil eden ve tarihte “1916 Sykes Pikot Taksim Projesi” ismiyle anılan bu gizli taksim projesine göre;
1-Kafkasya’dan Kilikya’ya (=Çukurova Bölgesi) kadar uzanan yerlerde bri “Ermenistan” kuruluyordu.
2-Arabistan, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılacak, bir “Arap Devleti” kurulacaktı. Kırallığına da galiba (Osmanlıya isyan eden K.Ş.) Şerif Hüseyin Paşa (Faysal ve Ürdün Emiri Abdullah’ın babaları) getirilecekti.
3-İsmi geçen “Arap Devleti”nden, Irak, Suriye ve Filistin hariç olacak, Irak ile Filistin, İngiltere’nin; Suriye ile Lübnan Fransanın himayesinde kalacaktı.
4-Bu taksim Rusya’ya  bildirilince, o da bu işe razı olmakla beraber “Boğazlar” üzerindeki isteklerine ilave olarak “Şarki Anadolu’da Trabzon’u, Erzurum ve Van ile çevresini Ermenilere veremeyeceğini, buraları kendisinin almak istediğini” bildirdi. Rusya’nın bu isteğini kabul etmeye mecbur olan İngiltere, Ermeni meselesini bir müddet ağzına alamadı. Kendisine müracaat eden Ermenileri, oyalama siyasetine saparak oyaladı. Meselelerin hallini hadiselerin seyrine bıraktı.
Fakat Irak’ı himayesine almayı kabul eden İngiltere, bu vaziyet karşısında Irak’ta Rusya ile komşu olacaktı. Halbuki Rusya ile sınır olmak, İngiliz siyasetine aykırı idi.  Onun için Rusya ile kendi arasında bir “Ermeni Devleti” veya bir “Kürdistan Devleti” tesis etmeyi düşünmeye başladı. Bu maksadın temini için  Ermeniler’i yaptığı gibi Kürtler’i  de tahrike başladı. Onlara da Diyarbakır, Urfa, ve Musul ile çevresinde bir devlet kurmak için taviz verdi.
İngiltere’nin böyle siyaset değiştirip durduğunu anlayan Fransa, İngiltere’ye müracaat etti. “Madem ki Büyük Ermenistan kurulamamakta, İngilizler de  Ruslar’la hem hudut olmayı istememektedirler, o halde “Büyük Ermenistan”  ve “Kürdistan” tesisinden vazgeçilerek , Suriye’ye ilaveten  Kilikya’dan , güney Suriyeile güney Irak’tan- Musul dahil- Bitlis ile Van’ın doğusunda bir koridor gibita… İran’a kadar uzanan yerleri bana veriniz,” dedi.  İngiltere buna da “peki” dedi.
Bu kısa açıklamada da anlaşılacağı gibi “Sevr Muahedesi”nin  ve İstiklal Harbimizin ilk tohumu  1916 “Sykes-Pikot Taksim Projesi” ile atılmıştır.
Bu anlaşma ile  1916’da Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları taksim edilmiş oluyordu.
1-Rusya Bozgazlar ile Kuzey Anadolu’yu,
2-Yunanistan, İzmir ve havalisini,
3-İtalya, Antalya ve çevresini,
4-Fransa, Kilikya, Suriye vebahsedilen güneydoğu Anadolu koridorunu
5-İngiltere, Irak ve Filistin’i alıyor,
6-Arabistan ayrı bir devlet olarak kabul ediliyordu.
İngiltere, Fransa ve İtalya Anadulu’da (“Türkiye”, “Ermenistan”, Kürdistan”, “Pontus”, ve “Boğaz Devleti” gibi beş küçük devlet tesis ederken Arabistan’ı da (Irak, Suriye,Lübnan, Filistin, Ürdün, Suud, Hicaz, Yemen, Kuveyt, Hadramut, Umman, vb. gibi) on parçaya ayırıyordu.
Bu İngiltere’nin “parçala, idare et” siyasetinin ta kendisiydi.
(Günümüzdeki olaylara baktığımızda bu projenin halen devam etmekte olduğu apaçık görülmektedir. K.Ş.)
 
Kaynak: Türk Siyasi Tarihi / Tahsin Ünal
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | 1916 “Sykes- Pikot Taksim Projesi” için yorumlar kapalı