Tem 18

Mübarek Aylar

2014_yili_dini_takvimi_mubarek_gun_ve_geceler_kandil_geceleri_h14165
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Mübarek Aylar
 
Karanlık kalbe ışık
Yakar, mübarek aylar
Mümine nurdan kanat
Takar, mübarek aylar
 
Koyma inanca tehir
Yok, olsun kalpte zehir
Nurdan, ışıktan nehir
Akar, mübarek aylar
 
Can çekişir, kan kusar
Şeytanın dili susar
Dostu bağrına basar
Sıkar, mübarek aylar
 
İslam’ın direğinde
Uymalı gereğinde
Müminin yüreğinde
Atar,
mübarek aylar
 
22.02.1993
 
 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | Mübarek Aylar için yorumlar kapalı
Tem 17

Dün Bunları Söylediler;

soru-isaretiDün Bunları Söylediler;
3 Kasım 2002’den sonra; Başbakan Recep Erdoğan; “Millet adına savcıyım. Çünkü kim kimlerin avukatlığına soyunmuş bunlar çok önemli. Biz kendimize hiçbir vasıf tayin etmemişken bize de savcılık görevini sağ olsun onlar veriyor. Bu da güzel bir şey. Niye savcı millet adına vardır, iddia makamı millet adına ordadır, biz de millet adına evet hakkı aramanın hakkı savunmanın gayreti içindeyiz, eğer bu anlamda savcılık ise evet savcıyım.” (15 Temmuz 2008) Başbakan Recep Erdoğan; “Eğer bugün hâkimlerimiz, savcılarımız hiçbir baskı ve tehdide boyun eğmeden görevlerini yapabiliyorlarsa, güven verici bir gelişmedir. Bundan kim neden rahatsız olabilir? Bunu kim, neden engellemeye çalışabilir? Bakınız ortada son derece ağır, son derece vahim iddialar var. Anayasamıza, yasalarımıza göre suç teşkil eden ithamlar var. Bırakalım yargı işlesin, bırakalım hukuk işlesin. Bırakalım ak ile kara ortaya çıksın. Süreci bulandırarak, hâkimleri, savcıları tehdit ederek hiç kimse bir yere varamaz.” (21 Nisan 2009) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; “Emekli orgenerallere ait ses kayıtları ortaya çıktı. Neler konuşmuşlar, neler söylemişler. Allah’a çok şükür ediyorum ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş. Neler var neler… Konuşuldukça bu ülkede neler varmış, kimler ne yapmış, kimler kimlerle işbirliği yapmış, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü kimler dinamitlemiş… AK Parti iktidarı bütün bunlara karşı nasıl dimdik ayakta kalmış bunu görüyoruz.”  (12 Mart 2009) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik; “Sayın Türkân Saylan, bazı kız çocuklarına Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği faaliyetleri kapsamında burs verdiği için bu soruşturmaya konu değil. Sayın Haberal organ nakli yaptığı için, iyi bir cerrah olduğu için içeri alınmıyor. Netice itibariyle kimse sorgulanmaz, hesap sorulmaz, dokunulmaz konumda değildir.” (17 Mart 2011) Başbakan Recep Erdoğan; “Son günlerde bazı iddialarla ilgili başlatılan yargı sürecini biz de dikkatle izliyoruz. Emekli ve muvazzaf bazı askerlere yönelik bir süreç başlatıldı. Bu süreç yargının tasarrufu altında ilerliyor. Ak ile karanın ortaya çıkması; sürecin hassasiyetle ilerlemesi, kamuoyuna tatmin edecek kararların verilebilmesi için herkesin bu noktada yargıya ve yargı süreçlerine saygı duyması şart. Bu konuda duyarlı, hassas olması herkes için geçerli. Bu işleri hükümetle ilişkilendirenler, kusura bakmasınlar hezeyan içindedirler. Birileri yargıya, siyasi müdahalelerde bulunmaya, davalara yön vermeye alışık olabilir. Bizim de böyle yaptığımızı düşünebilir veya birileri böyle bir temenni içinde olabilirler. Bizim yürütme olarak görevimiz bellidir, yetkimiz bellidir. Kimse hükümeti bu tür spekülasyonlara alet etme yanlışına düşmesin. Başta ana muhalefet partisinin genel başkanı olmak üzere, herkesi bu noktada sağduyulu ve özellikle de sorumlu davranmaya davet ediyorum. Yargının işleyişini güçleştirecek, yargıyı töhmet altında bıraktıracak, çalışmasını engelleyecek girişimler adaletin tecellisine katkı sağlamayacağı gibi, şüphelerin aydınlığa kavuşmasını da engelleyecektir.” (15 Şubat 2011) Başbakan Recep Erdoğan; “Ergenekon’da verilmiş karar nihai karar değildir. Ergenekon Davası ile ilgili kanaatimde sapma söz konusu değil. Temenni ederiz ki adalet hakkıyla tecelli eder. Gerek ana muhalefetin, gerek diğer muhalefetin bu süreçle ilgili yaptığı açıklamalar çok çirkin. (Yargı organı istediğim kararı verdiği zaman iyi, istemediğim kararı verdiği zaman kötü) gibi bir niyet olmaz. Muhalefet partisinin genel başkanının yaptığı açıklamalar suç teşkil etmektedir. (Bu mahkemelerin hakimlerini savcıları tanımıyoruz) gibi ifadeler yargıya müdahale gibi bir anlayışın içerisine girmektedir. Türkiye’de siyaset yapmanın edebinin ne noktaya geldiğini gösteriyor bu. Bu şekilde bir siyaset yapılamaz.” (8 Ağustos 2013) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; “Allah o savcılardan razı olsun ki hiçbir tehdide aldırış etmeden, hiçbir şeyden korkmadan soruşturmalarını çok güzel bir şekilde yaptılar, mahkemeler de incelemelerini yaptı, yargı kararını verdi. Biz şimdi hiçbir şeyden korkmuyoruz.Hükümet sadece siyasi olarak bu işin arkasında durdu. Çünkü başka hiçbir insan, savcı olsun hâkim olsun bunları yargılama gücü veremezdi.” (3 Eylül 2012) (E) Adalet Bakanı Sadullah Ergin; “Yeni yasa (HSYK) ile kurul, bağımsız bir yapıya kavuşuyor. Görev ve yetkilerini kullanırken hiçbir organ, makam, merci veya kişi, bu kurula talimat veremeyecek. Adalet, tarafsızlık, doğruluk, tutarlılık, eşitlik ve liyakat çerçevesinde görev yapacak” (10 Aralık 2010) AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ (Y. Adalet Bakanı); “HSYK’nın çaycısı, bütçesi, oturacağı koltuğu bile yoktu, her şeyiyle göbeğine kadar Adalet Bakanlığı’na bağlıydı. Artık Adalet Bakanı karışamayacak, görüş serdedemeyecek.” (10 Aralık 2010)
17 Aralık 2013’ten sonra ise; Başbakan Recep Erdoğan; “HSYK’yı yargılarım…” “Bu savcı kimin savcısı?.. Bu nasıl savcı…” “O savcıyla daha işimiz var…” “Orada bu savcı iş takip ediyor…” Ve 30 Aralık 2013 sabahı gelinen nokta; Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, HSYK’nın yetkisini elinden aldı, “Tek ben açıklama yapacağım” dedi. Meşhur bir Türk sözü gündeme nasıl da cuk oturdu. Değil mi? “Eskiden yediğin hurmalar, şimdi sizleri tırmalar…”
 
  Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=29293
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , | Dün Bunları Söylediler; için yorumlar kapalı
Tem 16

Hadis-i Şerif

Resimli-Hadis-i-Şerifler-ve-DUA-lar-4
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Hepiniz gözeticisiniz, gözettiklerinizden sorumlusunuz. Lider bir gözeticidir, yönettiklerinden sorumludur. Adam ailesinin gözeticisidir, onlardan sorumludur. Kadın, kocasının evinde gözeticidir, görevli olduğu işten sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malının gözeticisidir, ondan sorumludur.”   İbn Ömer radıyallahu anh. Buhârî.*Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Adil davrananlar, Allah katında, Rahmanın sağındaki nurdan minberler üstündedirler. Onlar, hükümlerinde ve ailelerinde, başta bulundukları sürece âdil davrananlardır.”   İbn Amr radıyallahu anh. Müslim.
 
*Bir adamın, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve selleme şunu sorduğunu duydum:                                                                                                                  “Başımıza hakkımızı vermeyip, haklarını bizden isteyen başkanlar geçerse, nasıl davranalım?”                                                                                      “Onları dinleyin, itaat edin! Onların işledikleri kendilerine, sizin işledikleriniz sizedir.”    Vâil radıyallahu anh. Müslim. 
 
*Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Sizi yöneten büyüklerinize sövmeyin! Onların iyi olmaları için dua edin. Çünkü onların iyi olmaları, sizin iyi olmanız demektir.”
Ebû Ümâme radıyallahu anh. Taberânî.
 
*Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:                                                                                                                                                                        “Benim ümmetim sapıklık üzerine bir araya gelmez. Onun için topluluktan ayrılmayın! Allah’ın kudret eli topluluk üzerindedir.”                              İbn Ömer radıyallahu anh. Taberânî.
 
*Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Şunu iyi dinleyip kulak verin: Benden sonra başkanlar gelecektir. Kim onların yanlarına girip de, yalanlarını doğrulayıp, zulümlerine yardımcı olursa, o benden değildir, ben de ondan değilim. Bu kimseler, cennetteki havuzumun başında yanıma gelemezler.
Kim de onların yanına girip, zulümlerine yardımcı olmaz, yalanlarını da doğrulamazsa, o bendendir, ben de ondanım. Ayrıca, bu kimseler, havuzumun başında yanıma da gelecektir.”  İbn Ucre radıyallahu anh. Tirmizî.
Kaynak:http://www.mumsema.com/hadisler-bolumu/11357-yonetim-zulum-itaat-isyan-ile-ilgili-hadisler.html
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Hadis-i Şerif için yorumlar kapalı
Tem 15

CIA Yediği Haltlar (2)

1153509831_1385482175
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
CIA Yediği Haltlar (2)                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                     Sene 1988…                                                                                                                                                                                                                                               Fuat Doğu, MİT (o zaman MAH) ile CIA’nın aynı binada çalışacak kadar “içli dışlı” olduğunu ilan etti.
***                                                                                                                                                                                                                                                                 Sene 1997 (17 Mart) …                                                                                                                                                                                                                             Eski MİT’çi Necdet Küçüktaşkıner’in, Susurluk Komisyonu’na verdiği ifade:
“Bir devletin millî istihbarat teşkilatının içine birtakım insanların, bir diğer istihbarat teşkilatının sızmasi suretiyle, buradan bilgi çalması da bir çete anlamında değil midir? (…) Şafak Operasyonu’nu yürütürken (…) Robert Kolej’de profesör İngiliz şahıs dahil 266 eleman yakaladık. Bu İngiliz’i bize sorgulatmadılar. Yukarıdan kesin dediler. 20 tane konsolosluk arabası geldi. (…)  MİT’ten gelen emir. Ben Ankara’da kimin yaptığını bilemem ki. Bizim teşkilatta geliyor. Bu adamı sorgulayamamamız nedeniyle yabancı bağlantılarını tespit edemedik. (…) Bir istihbarat teşkilatı içerisinde CIA’nın oynadığı birtakım oyunlara en güzel yaşadığım canlı misali veriyorum. Yarın, onbeş sene sonra yine olabilir. (…) Bir destebilizasyon düğmesine basılıyor Türkiye’de belli zamanlarda…”                                                                                                                                                                        ***                                                                                                                                                                                      Hadi inandık, ikna olduk diyelim; MİT, donatmaya çalıştığınız o “sınırsız” yetkileri bizi, ülkemizi “korumak ve kollamak için(!)” kullanacak.
6-7 Eylül olayları… 12 Mart… Maraş katliamı… Kanlı 1 Mayıs… 12 Eylül… Gazi Mahallesi provokasyonu…
Güldürmeyin ağlanacak halimize;
MİT’i kim koruyacak?
Türkiye “karanlıklar ülkesi”ne döndüğünde o  “karanlıklar”ın “prensleri”; yabancı değil “bizim çocuklar” diye mi teselli edeceğiz kendimizi;
Darbe oldu, cinayet var, kumpas o biçim; ama olsun “bizim çocuklar”ın vurduğu yerde gül biter!
Bu mu sizin “milli”den anladığınız?                                                                                                                                            ***                                                                                                                            
 Birkaç yıl önce “ABD’nin Barış Suçları” dizisini hazırlarken kitaplarından/itiraflarından hayli faydalandığım CIA Ajanı Philip Agee’nin metodolojini anlattığı şu satırları enine boyuna bir düşünün     derim:
“ CIA, bütün dost, müttefik Üçüncü Dünya ülkelerindeki sivil ve askeri istihbarat teşkilatlarının eğitilmesini ve donatılmasını üstlenir. Buralarda çalışan yüzlerce kişi Amerika’ya götürülüp kurs görürler. (…) Darbe yapıldığında  Amerikan aleyhtarları CIA’nın sızdırdığı liste sayesinde  tutuklandıklarında, o ülkenin istihbarat teşkilatı üyeleri,   kurumlaşmış işkence yöntemlerini bu insanlar üzerinde uygularlar…”
Hazır mısınız buna?                                                                                                                                                                 ***                                                             ***                                                                                                                             
Bir not da siyasi iktidara:
Öyle dış operasyonlar, hesap sorulmazlık filan CIA’ya öykünmek iyi hoş da gözünüzden kaçtı galiba, “kendi devlet başkanlarına suikast” da var dosyalarında!
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yabanci-degil-bizim-cocuklar-30500yy.htm
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | CIA Yediği Haltlar (2) için yorumlar kapalı
Tem 14

ZORAKİ MEHMET AĞA

        images16
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
        ZORAKİ MEHMET AĞA
 
        Eskiden camilerde devlet tarafından imam görevlendirilmemektedir. İşte tam bu zamanlarda Ramazan ayı yaklaştığı günlerde köy ağalarını bir telaş sarmış. Ağalar “Ramazan ayı geliyor. Allah nasip ederse oruçlarımızı tutacağız. Fakat camimizin imama ihtiyacı var bunu bizlerden başka kimse karşılayamaz.” Birlikte üç ağa köyümüze bir imam tutalım. İmamın ücretini üçümüz paylaşalım diye karar almışlar ve köylerine bir imam bulmuşlar.
        İmam iş bulmaktan dolayı sevinçli bir şekilde çocuklarıyla birlikte ailece köye gelir ve yerleşir. Ramazan ayına birkaç gün kala da görevine başlar.
        Her şey gayet güzel gitmektedir. İmam, köylüler ve ağalar son derece memnundur. Ramazan ayı gelmiş, oruçlar tutulmakta, vakit ve Teravih namazları cemaatle camide kılınmaktadır. Birkaç gün böyle geçer. Fakat bu durumdan köyün ağalarından ve imamı tutanlardan biri olan Mehmet Ağa tedirgindir. Biraz daha susmayı ve İmam’a tedirginliği ile ilgili konuyu açmamayı uygun bulur. Ama bir hafta on gün sonra artık dayanamaz ve imamla konuşmaya karar verir.
         İmamı bir namaz çıkışı yakalayarak; “ Hoca sen ne yaptığının farkında mısın?” diye sorar. İmam şaşırmıştır. Mehmet Ağa’nın neden bahsettiğini anlayamaz. Ancak “Hayırdır Mehmet Ağa ben ne yaptım ki;” der. Mehmet Ağa İmam’ı bir kenara çekerek “Bak Hocam sende biliyorsun ki seni bu köye imam olarak tutanlardan biri de benim. Fakat her namazda rükûdan doğrulurken Semih Ağa ile Hamid Ağa’nın adlarını söylüyorsun ama benim adımı bile anmıyorsun, senin bu yaptığın ayıp değil mi? Bu şekilde davranırsan benden alacağın payı veremem. Sen de işinden olursun” der.. İmam bir kez daha şaşkına döner. Ağaya bunu nasıl anlatacağını düşünürken, işsiz kaldığı, geçimini sağlayamadığı günleri hatırlar. Ağaya
ben onların ismini söylemiyorum. Semihallahülimenhamideh namaz farz olduğu günden beri var dese de Mehmet Ağa’yı inandıramaz. Birkaç gün daha böyle devam eder. Ancak Mehmet Ağa rahatsızdır hocaya tekrar hatırlatır. Hoca sonunda “Tamam Mehmet Ağa bu işi halledeceğim “der. Bir Teravih namazında rükûdan doğrulurken “Semihallahülimenhamideh, zoraki Mehmet Ağa der. Mehmet Ağa memnun olmuştur iştahla namazını kılar. İmam huzursuzdur fakat işsiz kalmaktan kurtulmuş ve böylece bir ay da olsa ailesinin geçimini sağlamış olur.
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | ZORAKİ MEHMET AĞA için yorumlar kapalı
Tem 13

Dini Siyasete alet etmek…

indirindir (1)
Dini Siyasete alet etmek…
İslâm’a ve Müslümanlara en büyük kötülüğü dini siyasete âlet edenler yapmışlardır. Dinî emirleri yerine getirmek ve yasaklardan kaçınmak sadece Allah rızası için değil de iktidar hırsı yahut particilik adına yapılıyorsa -Allah korusun- amellerden geçtik, iman bile tehlikeye girer. Tarih; din adına yola çıkıp siyasî taassup meydanlarında dinini harap, imanını türap eden muhteris ve mutaassıplarla doludur.
“Dört Halife”den üçünü şehit edenlerin iddiaları neydi, hiç düşündünüz mü? Bugün Suriye’de Irak’ta, Mısır’da ölenler de, öldürenler de “Allahüekber” demiyorlar mı? Sabah namazını eda etmek için camiye girerken kapı önünde Hz. Ali’yi bir kılıç darbesiyle şehit eden İbn Mülcem de: “Ey Ali, hüküm senin ve arkadaşlarının değil, Allah’ındır”  diye bağırıyordu. Yani o da Halife’yi din adına katletmişti.
İktidar partisinin Merkez Yürütme Kurulu üyesi bir profesörün medyaya yansıyan:  “Bu saatten sonra milletin öfkesini asla kavga kesmez. İntikam istiyor millet. Kan kusturanlara kan kusturulsun” sözü ne tarafa doğru savrulmakta olduğumuzun göstergesidir. Peki, bu söz Hz. Ebubekir’in: “Müslümanlara her hâlükârda iyi davranın. Durumları ile yakından ilgilenin. Müslümanlar arasında sevgi tohumlarının yeşermesi için elinizden geleni yapın” talimatıyla çelişmiyor mu? Hani din adına yola çıkmıştınız. Dinde kin, intikam var mıdır? Şair doğru söylüyor:
“Mayasında nûr olanın gönlünde kîn olmaz//Hamurunda kir olanın kalbinde dîn olmaz.” (Li-müellifihî)
 
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/dini-siyasete-alet-etmek-30578yy.htm
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | Dini Siyasete alet etmek… için yorumlar kapalı
Tem 12

Sorumlular Nerde?

akp-guneydoguyu-bdp-ye-birakacak
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sorumlular Nerde?
 
“Açılım” denilen kuyular dipsiz
  Kudurmuş köpekler tamamen ipsiz
  Herkeste endişe; vatan sahipsiz
  Sorumlular nerde, nerde bu millet?
 
“Ana ağlamasın” diyen dil nerde?
  Vatana can veren o asil nerde?
  Asilden yetkili ya vekil nerde?
  Sorumlular nerde, nerde bu millet?
 
  Akıl mı kalmadı, izan mı? Yoksa?
  Hani, nerde hukuk ve anayasa?
  Malum kişilerse şimdi yarasa
  Sorumlular nerde, nerde bu millet?
 
  Dalalet, hıyanet ve gaflet gende
“Sayınlar, kelleler” vallahi sende
  Caniler kahraman oldu sayende
  Sorumlular nerde, nerde bu millet?
 
  Hainliğe, sessiz kalmak korkaklık
  “Terör” değil bunun adı “alçaklık”
  Buna terör demek bence “salaklık”
  Sorumlular nerde, nerde bu millet?
 
  Kenan ŞAHBAZ
 07.12.2009
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | Sorumlular Nerde? için yorumlar kapalı
Tem 11

CIA Yediği Haltlar (1)

logo_cia_fr-data
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
CİA Yediği Haltlar (1)
 
Açalım bakalım şu  “kara kaplı”  defteri:  Sene 1960-61… Yassıada Duruşmaları…
Adnan Menderes ile birlikte “Örtülü Ödenek”  davasından mahkum olan Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur’un “itirafları”:
“Milli Emniyet’in  bütün dosyaları CIA’nın kontrolündeydi. İstanbul’da Milli  Emniyet’e ait bir okul, servisin İstanbul örgütü ve Yeşilköy’deki soruşturma teşkilatı tümüyle Amerikalıların emrinde. (…) İstanbul Bölge Başkanı’na doğrudan para ödüyorlar. Karşılığında ‘iş’ istiyorlar.”                                                                                                                               ***                                                                                                                                          Sene 1974 (7 Şubat) …
12 Mart Muhtırasıyla devrilen Süleyman Demirel’in Dışişleri Bakanı, 12 Eylül öncesinin Cumhuriyet Senatosu Başkanı ve Cumhurbaşkanı Vekili İhsan Sabri Çağlayangil, “gazeteci” İsmail Cem’e, CIA’nın “MİT üzerinden” Türkiye’nin altını nasıl oyduğunu anlatıyor:
“Türkiye kendi istihbarat gücünü kuvvetlendirmek için İsrail istihbaratı ile, Amerikan istihbaratı ile, İran istihbaratı ile,  daimi ve organik  münasebetler içindedir. (…) Şimdi istihbaratçılar Amerikalılarla organik münasebetler içinde olduğuna göre, Amerikalı ‘Şu adam benim  adamım, şunu yerleştirelim solcuların arasına’ diye rahatça işbirliği yapabilir. (…) Benim istihbarat şefim, kendisi farkında bile olmadan CIA benim altımı oyar. Elinde imkân var. Girmiş,  enfiltre benim içimde… Onun için hiç şaşmam, aramam da; bulamam ki. Nasıl yaptı bulamam… (…) Büyük devlet gaz gibidir. Boşluk buldu mu, vakum buldu mu, orayı doldurmak ister…”                                                                                                                   ***                                                                                                                                                                           En bilinen hikayedir:
CENTO toplantısı için gittiği ABD’de, CIA ajanı William Philips ile sohbetinde oğlunu Amerika’da okutmak istediğini söyleyerek ‘dostane’ bir yardım talep eden dönemin MİT Başkan Yardımcısı Sabahattin Savaşman, hem de bu kadar ucuza ‘işbirlikçi’ye dönüşmedi mi? Devşirilmedi mi? Devlete ait gizli belgeleri, devlet sırlarını CIA’ya verirken ‘suçüstü’ yakalanıp, ‘casusluk’tan mahkum olmadı mı?
Sene 1978 (19 Şubat)…
Savaşman’ın Askeri Mahkeme’deki ifadesi:
“CIA’nın Türkiye’de MİT ile  işbirliği  yapan  20  kişinin  üzerinde çeşitli personeli bulunmaktadır. (…) MİT 1950 yıllarından itibaren CIA ile esasen iç içe çalışmaktadır.  MİT’in kullanmış olduğu bütün teknik araçlar CIA tarafından temin edilmiş, birçok MİT personeli CIA’da kurs görmüş, MİT okulu CIA tarafından kurulmuştur. Yıllarca MİT personeli bir CIA personeli gibi  yurtiçinde ve yurtdışında CIA hesabına çalışmış, CIA’ya hizmet vermiştir.”
Tescilli… 
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yabanci-degil-bizim-cocuklar-30500yy.htm
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , | CIA Yediği Haltlar (1) için yorumlar kapalı
Tem 10

Altın Sözler

kralciplak_i-300x224
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

 

 

 

 

 

  • Beşikten mezara kadar bilim öğrenin. HZ. MUHAMMED
  • En büyük acı, acıtmaz olmuş zincirlerin acısıdır; köleliği kabul etmenin, başkaldırmaktan vazgeçmenin acısıdır. A. NİHAT ASYA
  • Bir milletin büyüklüğü, nüfusunun çokluğu ile değil, akıllı ve fazilet sahibi adamlarının sayısı ile belli olur. (Victor Hugo)
  • Bilgili olduğumuz oranda özgür oluruz. SOKRATES
  • Dil, bir ulusun aynasıdır. Bu aynaya baktığımız zaman, orada kendimizin gerçek yankısını görürüz. SCHİLLER
  • Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olurlar. BENJAMIN DIZRAELI
  • Cesareti olmayan adamın başarısı olmaz. PULDIUS CYRUS
  • Alışkanlıklar bırakılmazlarsa, zamanla ihtiyaç haline gelirler. ST. AGUSTİNE
  • Düşünmeden konuşmak, nişan almadan ateş etmeye benzer. R. DİGEST
  • Ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan iyidir. ROOSEVELT
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Tem 09

“Yasak” Kardeşim!

yasakyasak

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Yasak” Kardeşim!

Milletin gözünün içine baka baka televizyonlardan canlı yayınlarla milleti aldatmak serbest!
Almanya’nın, “Bu işte tepeden tırnağa yolsuzluk var” dediği Deniz Feneri Davası’na “yayın yasağı” İstanbul’dan Hakkari’ye kadar Molotofkokteylleri ile yol kesmek, polis aracı ve toplu taşıma otobüslerinde insanları diri diri yakmak serbest!
Öcalan’a “Sayın”  ve şehit Mehmetçiğe  “kelle” demek “serbest” , “Teröristle niye görüşüyorsun, ne görüşüyorsun”  diye sormak, “Kandan beslenmek” yani  “yasak!”
“Türkiye’nin finansman açığının yüzde 15’ini ben kapattım” diyen altın kaçakçısı Sarraf’a, “Hani bunun vergisi”  demek yasak, aynı kaçakçıya, “Hayırsever biri, çok iyi insan” demek “serbest!”
“Teröriste terörist” demek yasak, teröriste, “Namaz kılar, oruç tutar, cennetliktir” demek “serbest” .
Yakını ocakta ölen madenciye tekme tokat girişmek “serbest” , Başbakan konvoyu ile birlikte yoldan geçerken balkondaki vatandaşın elinden çakmağı düşürmesi  “yasak!”
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, demokrasisi yerleşmiş ülkelerde “serbest olan” ne varsa bu ülkede  “yasak”, modern ülkelerde “yasak olan ne varsa” bu ülkede o  “serbest!”
Bu konuda örnekler o kadar çok ki!
SSK ve Bağkur Emeklisi’ne insanca yaşayabilecekleri ücretin yarısını dahi vermek  “yasak” , aç-açık kalan SSK ve Bağkur Emeklisi’nin ikinci bir iş bulup çalışması vergiye tabi, yani “yasak” .
Milliyetçilik “ayaklar altında” yani  “yasak” bölücü Kürtçülük “serbest” !
Kamu kuruluşları ve devlet madalyalarındaki “T.C.” remzî yasak, PKK’nın çaputu Diyarbakır Meydanı’nda Öcalan’ın sesi ile birlikte dalgalandırıldı, yani “serbest” .
Başkalarının kaçak elektrik faturasını namuslu vatandaşa zorla ödetmek “serbest” , devletin topladığı vergileri nereye harcadın diye Sayıştay raporlarını talep etmek, yani hak hukuk peşinde koşmak “yasak!”
Yeşili katletmeyi protesto etmek  “yasak” , SİT alanlarını özel imara açıp sahilleri yana yöreye peşkeş çekmek “serbest”.
Teröristin elinde silah yollarda denetim yapması, kırsal alanda cirit atması, “serbest” , “Barış sürecine zarar vermesin, dokunmayın” talimatı ile güvenlik güçlerinin “Bu silahlar ne böyle” demesi “yasak!”
“Camide içki içtiler” diye iftira atmak serbest, imamın, “Yok, içki içen falan olmadı” demesi, yani gerçeği söylemesi soruşturma ve görev yeri değiştirme sebebi, yani “yasak”.
Dedik ya!..
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki demokrasisi yerleşmiş ülkelerde “serbest olan” ne varsa bu ülkede “yasak” , modern ülkelerde  “yasak olan ne varsa” bu ülkede  “serbest” !
Bazı ülkelerin vatandaşlarına Türkiye’ye  “seyahat yasağı” koyma sebebi bu olsa gerek..

MISIRLI RABİA İŞARETİ YAPMAK SERBEST, DOĞU TÜRKİSTAN MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANI RABİA KADİR’E TÜRKİYE’YE GİRMEK YASAK!ŞİMDİ DE KERKÜK’TEN, MUSUL’DAN, TÜRKMEN’DEN AYRINTILI HABER VERMEK YASAK!  YASAK KARDEŞİM! (K.Ş)

Kaynak:  http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yasak-landik-31143yy.htm

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | “Yasak” Kardeşim! için yorumlar kapalı