Şub
16

* “Şu anda Türkler, güney bölgelerinin tamamını CIA’ya devrettiler. Oralarda CIA başıboş, kontrolsüz dolaşıyor. İskenderun otellerinde CIA cirit atıyor. Oteller El-Kaide teröristleri ile dolu. CIA, Adana yakınlarındaki İncirlik Üssü’nden, bölgeye getirdikleri teröristleri kullanıyorlar. Ve bunun Türkiye’ye geri dönüşü feci olacak” ABD’li tarihçi Dr. Griffin Tarpley
* “Türkiye’yi ziyaret ettim, pek çok siyasi lider ile görüştüm. Türkler öncelikle Amerika ve İngiltere ile ittifakın, ” öldüren bir kucaklama “ olduğunu anlamalı; bir başka deyişle İngiliz-Amerikalılar Türkleri öldürene kadar sevecekler.” ABD’li tarihçi Dr. Griffin Tarpley:
* ABD’li tarihçi Dr. Griffin Tarpley, Türkiye hakkında şok bir analiz yaptı. Sosyal medyada videosu dolaşan tarihçi, “Obama, Erdoğan’ı aldatıyor, Türkler kaybedecek”
* “PKK, CIA’nın desteklediği bir örgüttür; CIA, PKK’yı İran’a karşı kullanmaktadır” Simon Hersh
* “Benim verdiğim tankları PKK ile mücadelede kullanamazsın” Almanya 1990’lı yıllarda TSK’ya
* “Kur’ân-ı Kerîm’de bütün ayrıntılarıyla izah edilen son derece ibretlik bir vakadır, Allah melekle Âdem’e secde edin dediğinde bütün melekler bildiğiniz gibi secde ettiler, ama şeytan secde etmedi, çünkü o çok kibirliydi ve kibirlendi. Şeytan, ben Âdem’den hayırlıyım, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan dedi. İşte ırkçılık budur ve böyle başlamıştır ve böyle gidiyor. Irkçılık asabiyet, asabiyet ise şeytandandır. Irkını, kavmini, kafatasını övmek, onunla böbürlenmek, diğerlerini, diğer yaratılanları aşağılamak şeytandandır.” RTE
Şub
16
MetroPOLL araştırma şirketinin Şubat araştırmasına göre, Öcalan’la görüşme sürecinde ilginç sonuçlar çıktı.
Araştırma; İstanbul’un tümünü kapsayan 39 ilçesinde 26 Ocak – 1 Şubat 2013 tarihleri arasında toplam 2502 kişi ile gerçekleştirildi. Profesör Özer Sancar, araştırmayı şöyle değerlendirdi.
Şubat 2013’te gerçekleştirdiğimiz bu araştırmanın amacı; İstanbul’da yaşayan yurttaşların öncelikle Hükümetin İmralı ile görüşmeleri konusundaki kanaatlerini belirlemektir.
Konuştuğum, görüştüğüm pek çok duyarlı vatandaşın tepkileri geleceğin huzura koşan habercisine benziyor. Vatandaş; “Kardeşimiz, kanımız, canımız bildiğimiz, kız alıp kız verdiğimiz. Kanımızın canımızın karıştığı kendini Kürt olarak ifade eden insanımızı kan emici cani terör örgütünün ve terör örgütünün cani elebaşının kucağına atmak ‘intihar’ etmektir. Yeni değil federal Anayasa, Başkanlık, ileri demokrasi, barış ve kardeşlik diyerek artık bizleri kandıramayacaksınız. Orada durun! ABD ve AB ‘ın gayretleri ile Türkiye Cumhuriyeti’ nin bölünmesine, parçalanmasına asla müsaade edilemez.” demekte ve hatta haykırmaktadır. Duymak isteyenlere duyurulur.(KŞ)
Şub
15
“Türk Ocakları Derneği’nin kuruluşu sonrasında, Mehmet Emin Yurdakul başkanlığındaki kurucu heyetin ziyaret ettikleri Sultan Reşat, tek sıra halinde dizilmiş ve saygı ile bekleyen heyeti baştan sona dikkatlice süzdükten sonra bir soru sorar:
“ – Türk nedir?”.
Herkes yanındakinin daha bilgili ve yetkin olduğunu düşünerek, yanındakine bakıyor. Padişah göz ucuyla bakışları takip ediyor ve biraz sonra bu günün ifadesiyle,
“- Beyler, ülkemdeki azınlıklar kendilerini tarif ederek ayrıldılar. Sadece Türkler kaldı. Türk de kendisinin ne olduğunu tam olarak bilmiyor. Sizden rica ediyorum, Türklere, Türk’
ün ne olduğunu anlatınız!.” Der.
Şu anda da devlet erkanına ve vatandaşlara Türk’ün ne olduğunu anlatacak bilim adamlara ihtiyaç vardır.(KŞ)
*Abdulkadir Sezgin kutluyol.org
Adres:http://www.youtube.com/watch?v=Hw6yxYuYLtU
Şub
14
Medeniyet yorganında
İstiklâli tarıyorum
Basın yayın organında
Kültürümü arıyorum
Düşmanını öldürsem mi?
Yeri, göğü dildir sem mi?
Karakola bildirsem mi?
Kültürümü arıyorum
İlgilenen gözün gersin
Gören, bilen haber versin
Öldü mü, kaldı mı dersin?
Kültürümü arıyorum
Böyle gidilir mi yola?
Caddelerde “market”,”cola”
“Show’lar”,”gateler” versin mola
Kültürümü arıyorum
Dilime konuldu diyet
Özü değiştirmek niyet
Şikâyetçi ekseriyet
Kültürümü arıyorum
Neme lazım uyum değil
Kültürsüzlük huyum değil
Hakikat bu duyum değil
Kültürümü arıyorum
Şub
13
Bir davanın “savcısı” olduğunu ifade ettiği Başbakan’ın 5 yıl sonra Kanal 24’te katıldığı programdaki açıklamaları herkesi şaşkına çevirmeye yetiyor. (KŞ)
“ Başbakan Erdoğan, Mustafa Karaalioğlu’nun sorusu üzerine bakın neler söylüyor:
Cezâevinde olan komutanlar, muvazzaf subaylar nedeniyle terörle mücâdelede zorluk çekiyoruz.
Bâzı medya organları, TSK’ya karşı çok haksız yere bir saldırının içine giriyorlar.
“Bakın şu anda içeride emekli, muvazzaf subay, astsubayımız var. (1056 subayımız KŞ) Bunların hemen hemen ağırlıklı kısmı tutuklu. Ve mağdur veya şüpheli şeklinde zaman zaman çağrılanlar oluyor. Bir ara bir ajan meselesi çıktı. Şimdi hele hele çok daha ağır olanı, yani örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan. Şimdi böyle bir şeyin delilleri kesinse ver hükmünü işi bitir. Ama elinde kesin hükümler yok da sen yüzlerce subayı astsubayı örgüt elemanı olarak veya örgüt kuran olarak hele hele Genelkurmay Başkanını kalkar da bu şekilde değerlendirirsen burası silahlı kuvvetlerin moral değerlerini alt üst eder. O zaman terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar. TSK’nın terörle mücadelesine darbe vuruyor. Oralara gönderilecek subay kalmıyor.”
Bu, ordu içinde moral bozukluğuna neden oluyor. Canla başla terörle mücâdele edenlere örgüt elemanı dersen, bu yenilir yutulur bir şey değil. İster istemez, alttaki 232 kişi bu şekilde “şüpheli” sıfatıyla çağırılınca, üstteki kuvvet komutanları “Biz terörle mücâdele ederken ben bu 232 kişiyi nasıl oraya göndereceğim” diyor.
Cezâevinde -hasta olduğu için- mama ile beslenenler, bu duruma düşenler var. Hastânede bu kişiler ikinci bir cefâ çekiyorlar. Evde bakımı gerektiren bir konu. Ben bu ifâdeleri kullanırken yargıyı yargılama gayreti içinde değilim, fakat ATTIĞIMIZ BİR YANLIŞ ADIMIN çok daha dikkatle ele alınmasının gereğine inanıyorum. Biz bu insanlara moral değerler, motivasyon noktasında darbeyi vurursak, terörle mücâdelede çok büyük darbe yeriz. “
Galiba teröristleri ve cani elebaşını affetme çalışmaları hız kazanacağa benziyor. Ya da Başbakan’a10 yıldır “sindirme ve hazmettirme” işlemlerinin amacına ulaştığı bilgileri iletilmiş olabilir? “Türkiye teröre teslim olmuştur” diyenlerin haklı oldukları gün gibi ortaya çıkmıştır.
*Kaynaklar:
(Ahmet Takan-Muhsin Küçük Yeniçağ) http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=25790
Şub
12
Zilu, Kong Zi’ya sorar:
-“Öğretmenim! Lütfen bana ‘güçlü’ kelimesinin ne ifade ettiğini söyler misiniz?”
Kong Zi (Konfüçyüs):
-“Sen ‘güçlü’ kelimesinin Kuzey Çin’de, Güney Çin’de kullanılan anlamını mı, yoksa çalışmanda kullanılan anlamını mı sordun?” der.
Zilu şaşırır:
-“Herhangi bir farkı var mı?”
Kong Zi:
-“Tabii ki farklıdır. Diğerlerine ders verirken hem hoşgörülü hem nazik olmalısın ve şiddet kullananlardan intikam almamalısın. Güney Çinlilerin fikrine göre bunun gibiler güçlüdürler. Beyefendiler ekseriya bu karaktere sahiptirler. Bıçağını ve zırhını hep yastık gibi kullanan, ölümden korkmayan kişiyi Kuzey Çinliler güçlü diye düşünürler. Bu gruba ait insanlar serttir.” Diye cevaplar.
Zilu tekrar sorar:
-“Öğretmenim! Benim hangi güçlü türünü öğrenmem gerekir?”
Kong Zi:
-“Bir beyefendi yumuşak başlı olabilir ama akıntılarda sürüklenmez. Bu gerçek güçtür. Hükümeti cömertken yoksul zamanlardaki iyi karakterlerini aynen korumalıdır. Hükümeti zalim ve erdemsizken ölümle karşılaşsa bile inancını değiştirmemelidir. Gerçek güç budur!” der.
Kıssadan hisse: “Kişi akımlara göre değil, kendi görüş ve prensiplerine göre harekette ısrarlıysa güçlüdür. Ancak bu sayede hayattaki bütün zorlukları yenebilir ve cesaretli şekilde ilerler.”
Şub
11
1-Cumhurbaşkanı Abdullah Gül:
“Cumhuriyet döneminin sonu gelmiştir. Biz bu sistemi kesinlikle değiştirmek istiyoruz.” (27 Kasım 1995’de The Guardiyan Gazetesine verdiği demeç)
“Ne mutlu Türküm diyene! Lafı, fuzuli bir deyimdir. Bunu dağa, taşa her yere yazıyorlar. Bu bir ilkelliktir.” (19 Aralık 1992)
“Cumhuriyetçilik, Laiklik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devrimcilik bu millete zorlamayla dayatılmıştır.”
“Türkiye’nin bütünlüğüne en fazla zarar veren sistem ilkelerinin birisi de laiklik ilkesidir.”
Gül, bunları yalanlıyor ama onun ilkellik olarak gördüğü “Ne Mutlu Türküm Diyene” deyiminin iktidarları döneminde her yerden sildirilmesi bu söylemlerinin doğru olduğunu kanıtlıyor.
2- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan:
“Elhamdülillah şeriatçıyız.” (21.11.1994 Milliyet)
“Her 10 Kasım’da yaygara kopartılıyor. Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.’‘ (17.09.1994)
“Bütün okullar imam hatip yapılacak.” (17.09.1994 Cumhuriyet)
“Cumhurbaşkanı’nın imam hatipli olacağı günler yakındır.” (05.02.1996 Akit)
“Sadece imamlar resmi nikah kıysın.” (09.05.1995 Milliyet)
“Belediye meclisinin her açılışını İstiklal Marşı yerine Kur’an okuyarak yaptım”.
“Ben İstanbul’un imamıyım.” (08.01.1995 Hürriyet)
“Demokrasi bizim için bir amaç değil, amaca ulaşmak için araçtır.”
“Demokrasi bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.”
“Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olamaz.”
“Ben laik değilim, olursa devlet olur”.
“Bizim için en üst belirleyici İslam devletidir.”
“29 Zilkade 1421.” (Nikah tarihi olarak Arap takvimindeki tarihi kullanıyor.)
“Çocuklarının düğün takılarıyla mal varlığını kapatıyor”
“Türkiye’yi pazarlıyorum. Bizim için para önemlidir. Her şeyi pazarlar satarız.”
“Bana verilen maaş çok düşük, yetmiyor. Sen ne kadar maaş alıyorsun?” (Almanya Başbakanı’na)
“Türklük bir alt kimliktir, Türk yok Türkiyelilik var”
“Yahu, bu millet yatıp kalkıp size mi çalışacak.” (Erzurum’da çiftçilere)
“Efendi sen kim oluyorsun, buna mecelle (şeriat hukuku) karar verir.”
“Ben Ergenekon’un başsavcısıyım”
“Apo’yla görüştüğümüzü söyleyenler alçak, şerefsizdir. Ben değil devlet görüştü.”
Terbiyesizlik, Artistlik yapma ulan.”
“Hadi ananı da al git burdan” (Bir çiftçi vatandaşa)
“Ne konuşacam ben o kadınla yahu” (Şehit anasına)
“Söyleyin şu sahtekara ne istiyormuş” (Almanya’da işçi toplantısı)
“Al oyunu git.” (Atama bekleyen öğretmene).
3- Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç:
23 Nisan Resepsiyonu’na katılanların eşli mi, eşsiz mi olacağı sorusuna verdiği yanıt “Şeyini şey ettiğimin şeyi.”
“Türban ulusal namusumuzdur”
“Diyarbakır Emniyet Müdürü’nün ‘Dağdaki teröristlere ağlamayanlar insan değildir” sözünü destekliyor, takdir ediyorum.”
“BDP’li Gültan Kışanak’a hak veriyorum ben de olsam dağa çıkardım”
“Bizim camiayı iyi tanırım kadına ve paraya düşkündürler.”
“Laik Cumhuriyet miadını doldurmuştur.”
“Bana suikast tertiplediler, kozmik oda aransın.”
Tüm bu tüyler ürperten söylem ve eylemlere karşı Türkiye’de başta medya, bilim adamları, aydınların gıkı çıkmıyor. Tüm Anayasal kurumlar, Anadolu baroları, sendikalar, “demokrasi, hukuk devleti laik Cumhuriyet’in hazin akıbetini” akıl almaz bir duyarsızlıkla göbeklerini kaşıyarak izliyorlar.
Tüm dünyanın asrın en büyük lideri, mucize adam olarak belirlediği Atatürk’e ve demokrasinin olmazsa olmazı laikliğe, renk, dil, ırk farkı gözetmeksizin vatan ve milletini yüceltmek olan ulusalcılığa karşı çıkmak ruhsal, zihinsel bir sapıklık ya da akıl tutulması değil de nedir?
Türkiye’de meydan bunlara kaldı. Bir Allah’ın kulu çıkıp da “Atatürk olmasaydı bugün ülke sathında ezan sesleri değil çan sesleri duyulacaktı”, “Osmanlı döneminde Müslüman adedi yüzde 65-70 arasında idi. Atatürk döneminde yüzde 85, şimdi yüzde 99,9.” Kimmiş İslam’a hizmet eden.
Dünya üzerinde şeriat ya da din devletiyle kalkınmış adam olmuş bir tek uygar devlete tanık olunuyor mu? “Siz neyin peşindesiniz. Aklınızı mı yitirdiniz?” diye sorgu, sual edemiyor.
Bir rektör Atatürk’ü övdüğü için Türkiye’deki tüm üniversite rektörlerinin onu dışladığını açıklıyor. Bu tüyler ürpertici ithamı yalanlayan bir rektöre de tanık olunmuyor.
168 üniversite rektörü, 114 hukuk fakültesi dekan ve profları cübbelerinden ve öğrencilerinden utanmıyorlar mı?
Tanrı bu ödlek ya da unvan ve para düşkünü çakma, kişiliksiz bilim adamı, aydınlardan ülkemizi korusun.*Kemal Baytaş Sözcü
Şub
10
Yaşlı bir marangozun emeklilik zamanı gelmişti. Patronu olan müteahhide, artık işten ayrılmak istediğinden bahsetti. Müteahhide bu iyi adamın ayrılmasına çok üzüldü. Ve ondan son bir ev daha inşa ettikten sonra işi bırakmasını rica etti. Marangoz kabul etti ve işe başladı ama çok isteksizdi. Baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzemeler kullandı. Evi bitirdikten sonra eve bakmaya gelen patronu dış kapının anahtarını marangoza uzattı. Ve “Artık bu ev senin” dedi. “sana benden hediye”
Marangoz öylesine şaşırmış ve utanmıştı ki İçinden, “keşke yaptığım evin kendi evim olduğunu bilseydim! Diye geçiriyordu. “Hayat bir kendin yap tasarımıdır” demiş biri. Bu günkü davranış ve seçimlerimiz yarın yaşayacağımız evi kurar.
Şub
09
Terör operasyonuyla birlikte çarpıcı bilgiler 12 Eylül öncesini hatırlatıyor…
İSTANBUL başta olmak üzere 7 ilde gerçekleştirilen ve 15’i avukat 95 kişinin gözaltına alındığı DHKP-C operasyonu, örgütün suikast hazırlığında olduğunu ortaya koydu.
İddialara göre geçtiğimiz haftalarda yapılan bir operasyonda yakalanan İ.Ö., örgütün, CHP’nin İstanbul’daki bir ilçe başkanına suikast yapacağı bilgisini verildi.
İmam da Öldürülecekti
İ.Ö.’ye göre, bu iş için CHP ilçe teşkilatına bir örgüt üyesi yerleştirilecek, başkanın giriş çıkışı da izlenecekti. İ.Ö., CHP’li başkanın ardından Nurtepe’de bir imamın da öldürülmesinin planlandığını öne sürdü. CHP’li başkan öldürüldükten sonra odasına bir MHP bayrağı bırakılacak, bu olayın gerçekleşmesinin ardından da intikam adı altında bazı MHP’li yöneticiler öldürülecekti. Zanlıların bu planı 2006’dan beri uygulamaya koymaya çalıştıkları öğrenildi.
İ.Ö. ifadesinde, suikast talimatını veren kişinin de kadın avukat E. olduğunu öne sürdü. Bu gelişmenin ardından Terörle Mücadele ekipleri, geçen hafta başka bir operasyon düzenleyerek suikast hazırlığında olduğu ileri sürülen Ş.K.’yı gözaltına aldı. Ş.K.’nın evinde yapılan aramalarda, 1 adet suikast silahı Glock ele geçirildi.
İddialara göre bu kişinin verdiği bilgiler doğrultusunda, avukatların örgüt yöneticisi ve üyesi gibi çalıştıkları bilgilerine ulaşıldı. Bazı avukatların, “Baş manav, manav 1, manav 2, manav 3, hala, yenge ve deniz” gibi kod adları kullandıkları tespit edildi.
*sonkale.org
Şub
08
Ülküler…
Beş bin yıllık tarihle gelecektiler
Umutla ve sabırla yıllarca beklediler
Neme lazımlar…
Bana neler…
Başıboş duygular…
Aklın göz bebeğine
Mil çektiler
Beyinler…
Küf tutmuş, eprimiş, çürümüş beyinler
Tükürük kadar değil gerçeğin hokkasında
Birer ceset beyinler kafatasında
İdamlık, kafatası mahkûmu
Kuş beyinler
Düşünceler…
Karanlık, karmaşık, bulanık düşünceler
Bazen bir ip cambazı
Bazen bir asi kaçak
Bazen isyankâr
Elinde kanlı bıçak
Çıldıran, kuduran, kof düşünceler