Haz 04

ATATÜRK HAVACI GENÇLERE NE SÖZÜ VERDİRDİ?

ATATÜRK HAVACI GENÇLERE NE SÖZÜ VERDİRDİ?

Burhan Göksel 19 yaşında bir subay olarak Kara Harp Okulu’nu bitirmişti. Gönlünde havacılık yatıyordu. (1 Ekim 1938’de Hava Okulu’nu bitirecek, 5 nci Tayyare Bölüğü’nde pilot olacaktı)

1938 yılının Mayıs ayıydı, Burhan Göksel ve arkadaşları Eskişehir Hava Okulu’nun Pilot Subay ikinci sınıfında öğrenci olarak eğitim gören hava teğmenleriydi.

Erkenden uykuya çekildikleri bir akşam odalarını kapıları vurularak uyandırıldılar. Kendilerine Atatürk’ün Orduevi’nde asker ve sivil Türk gençleri ile görüşmek istediği haber verildi. Hemen hazırlandılar ve zıpkın gibi orduevine koştular.

Atatürk; salonun ortasında uzunca bir masada oturuyor, solunda komutanları Albay Zeki Doğan, sağında, sınıf arkadaşları ve dünyanın ilk kadın harp pilotu Sabiha Gökçen oturuyordu.

Genç teğmenlerin Sabiha Gökçen’i pantolonlu özel kıyafeti ve uçuş elbisesi ile görmeye alışan gözleri, onu zarif gece tuvaleti içinde yadırgadı.

Masanın diğer konukları Atatürk’ü dinlemekteydi.

Genç teğmenler mutluluktan havaya uçuyordu. Burhan Göksel olup bitenleri anlamaya çalışıyordu.

Sofranın üzerinde basit mezeler, yemekler ve içkiler vardı. Atatürk salondan rastgele asker veya sivil bir genci çağırıyor, bir şeyler dikte ettiriyor. Bu esnada ellerinin, kollarının ve başının sert hareketler yaptıyordu.

Bir ara bir genci çağırdı, bir şeyler yazdırdı, sonra bir başka genci daha çağırtıp bir önceki gence yazdırdıklarını okuttu…


Gençlerin imtihanı bitti, Atatürk bu kez Falih Rıfkı Atay’ı yanına çağırtıp bir şeyler yazdırdı, ardından okumasını istedi. Okunan yerlerin beğenmediği yerlerinin üzerini çizdirdi…

Yazı ve okuma işleri bittikten sonra Atatürk’ün sesi duyuldu, sahnede bulunan Mehmetçiklerden kurulu topluluğun şefine , “Efendim, Valansia’yı çalsınlar” dedi.

Dans etmek istiyordu. Sofradan kalktı, özellikle damını dans bilmeyenlerden seçti. Biraz sitem, biraz temel dans bilgisi vermenin ardından genç bir subayı yanına çağırdı:

“Öğret bakalım şu hanıma dans etmeyi…” dedi.

Atatürk, Türk musikisini geliştirmek , Batı müziğindende yararlanılması gerektiğine inanıyordu. O’na göre müzik ve sanatta bir devrimdi. O nedenle bir zamanlar bütün radyolarda bir süre Türk musikisi yasaklanmıştı. Oysa kendisi alaturka ve halk musikisi ile büyümüştü. O şarkılarla hüzünlenmiş o şarkılarla coşmuş ama buna ragmen önce çuvaldızı kendine batırmıştı…

Bir ara şehrin valisini yanına çağırdı, batı esintili müzik yapacak bir heyet bulunmasını istedi. Vali bey istenileni yaptı, bir zaman sonra bir grup geldi sahne aldı…

Ancak gelen grup salonda bulunanları pek fazla eğlendirememişti. Atatürk, gruptan bir ara Yesari Asım Ersoy’un “Fariğ olmam meşrebi rindaneden” isimli parçasının söylenmesini istedi.

Şarkıcı genç kız o şarkıyı bilmediğini söyledi.

Atatürk, “Yok öyle şey… Söyleyecek, söyletecek.” dedi ve ardından önce birinci satır beraber, bir daha, bir daha. İkinci ve üçüncü mısralar da öyle ve en nihayetinde genç şarkıcı kız şarkının makamını ve sözlerini yakaladı…

Atatürk neşeli ve mutluydu. Bunun nedeni gençlerle birlikte olmasıydı. O mutluluğunu pekiştirmek istiyordu. Tam bir öğretmen gibi davranıyordu. Bir ara gençleri etrafına, daha yakınına çağırdı. Bütün gençler etrafında toplandı

“Aramızda bir konuşma yarışması yapalım, içimizden birisini başkan seçelim, o söz versin sıra ile, Hatay mevzusunda konuşalım.” dedi ve ekledi

“Ne olur beni başkan seçmeyin, ben bu gece sadece konuşmacı olayım, “ derken bir genç sözünü kesince, yüz hatları hafiften gerildi. Genç konuşmasını sürdürdü:

“Ata’m, dedi, Bu demokratik yasama düzenini siz verdiniz, siz öğrettiniz bize, benim rahatça konuşmamdan görüyorum ki rahatsız oluyorsunuz, özür dilerim.”

Atatürk’ün yüzündeki sert hatlar birdenbire değişti, yerine yine yumuşak bakışlar geldi ve şöyle konuştu:

“Size yeni bir teklifim var, reylerinizi bana verin, bu genci başkan yapalım.”

İsteği Kabul gördü, o genç başkan seçildi. Sırası gelen bütün heyecanı ile Hatay’ı, Fransa’yı ve Türk tarihini ele aldı, şiirler okundu…

Atatürk’ün keyfine kayif katılmıştı. Tarih bilgisindeki, Türkçe bilgisindeki hataları düzeltti ama gençlerin konuşmalarını asla kesmedi.

Bunlar yaşanırken başan seçilen başkan oluşu bile unutulmuştu. Başkan genç hakkını kolay kaptıracak tiplerden değildi. Bir ara sesini yükseltti:

“Benden söz almadan konuşuyorsunuz, bu usule aykırıdır”

Atatürk önce bozulur gibi oldu ama hemen ardından, “Hımm… Çok esaslı başkanımız varmış; kendisinden özür dileriz” diyerek konuşmasını sürdürdü. Konu, Fransa ve Hatay’dı.

“ Fransa, çok güvendiği “Maginot Hattı”nın gerisinde çökmeye mahkûmdur. Çünkü Maginot’nun üstü ve gerisi tamamen havaya karşı (Alman Hava Kuvvetleri’ne karşı) açıktır. Onlar, hiçbir zaman bunun farkında değiller.

Fransızlar bizleri hâlâ hasta Osmanlı İmparatorluğu zannediyorlar. Fransız devlet adamları ve yöneticileri çok aldanıyorlar. Fransızlar onlardan istediklerimizi çok kısa zamanda yerine getirmezlerse benim ne yapacağımı onlar da bütün dünya da görecektir.”

Atatürk havacı teğmenlerde

Salonda bir anda alkış tufanı koptu.

Alkışan hoşlanmayan Atatürk ayağa kalkarak havacı teğmenlere hpitap etti

– Nasıl, Havacılar benimle yine beraber misiniz?

Salonda adeta gök gürledi:

– Beraberiz daima! Beraberiz daima! Beraberiz daima!

Atatürk’ün niyeti faşist İtlayan Lider Mussolini’nin Antalya’yı işgal etme hayalleri sonrasında geliştirdiği gemiyle düşman gemisine çarparak vatan uğruna şehit olunması dersini havacılara da vermekti…

Gece sürerken salonda bulunan havacı subaylara “Zata Mahsus” (Kişiye Özel) bir zarf geldi. Zarfta şunlar yazılıydı:

“Mussolini’nin uçak ve harp gemilerine çarpıp batırmayı ve ölmeyi kabul eder misin?”

Yanıtlar verildi, pilotların verdiği cevaplar tasnif edildi.

Yanıtların hepsinde üç kelimelik yanıt vardı:

“Evet çarpmaya hazırım.”

Atatürk ayağa kalktı “Mehmetçik müzisyenler çalın bir Sarı Zeybek!”diye haykırdı.

Burhan Göksel, Atatürk’ün başını çektiği Sarı Zeybek oyununun gerçek anlamını o gün öğrendi ve yıllar sonra,” O kolların ağır ağır kalkışını, bir kartalın kanat açışına benzetirim.” diyecekti…

Kaynak:
Falih Rıfkı Atay, “Ölüm Yılı”, Dünya gazetesi, Yıl: 2, Sayı: 611, 10 Kasım 1953, Atatürk İlavesi, s. 3; Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Atatürk Devri Hatıraları, İkinci Cilt, Dünya Yayınları, İstanbul 1958, s. 466

Mithat Toroğlu, “Atatürk Mersin’de (Son Gelişlerine Ait İki Hatıra)”, Kuvay–i Milliye

Dergisi, Yıl: 9, Sayı: 99, Mersin, Kasım 1968, s. 5, 30

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | ATATÜRK HAVACI GENÇLERE NE SÖZÜ VERDİRDİ? için yorumlar kapalı
Haz 03

MİLLİYETÇİYİM / ÜLKÜCÜYÜM DİYORSUN! OKU O ZAMAN (2)

MİLLİYETÇİYİM / ÜLKÜCÜYÜM DİYORSUN! OKU O ZAMAN (2)

– HÜDA PAR liderine bir TV programında “Hizbullah ve PKK terör örgütü müdür?” sorusu sorulur. Cevabı;

“Hayır, terör örgütü demiyorum.”şeklinde olur.

Başka bir TV programında;

“Hizbullah bir terör örgütü müdür.” sorusu sorulur. Cevabı;

“Hizbullah bana göre bir terör örgütü değildir.” şeklindedir.

Ayrıca aynı kişi Kurtuluş Savaşı döneminde İngilizlerin iş birlikçileri olan Cumhuriyet karşıtı İskilipli Atıf ve Şeyh Sait’in ise “şehit” olduğunu ifade eder.

Domuz bağı ile insanları öldürerek betona gömen ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ve 5 polisimizi 2001’de şehit eden Hizbullah terör örgütünün bu şekildeki temsilcilerinin Meclise taşınmasını kendilerini milliyetçi olarak ifade eden kesimin bir bölümü sandığa attığı oylarla onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; Anayasamızın ilk 4 maddesine karşı olduklarını ifade etmiş olan, laik Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı terör örgütü Hizbullah’ın Meclis’e taşınmasını tasvip etmek mi milliyetçiliktir?

***

– Sınırlar namusumuzdur. Namusumuz olan sınırlarımızın kevgire döndürülmesini,

– Kendi ülkelerindeki savaştan kaçan, içlerinde bir yığın terörist ve ajanların da olduğu ifade edilen 10 milyondan fazla mültecinin ülkemize doldurulup ülkemiz için “beka meselesi” olan demografik yapının bozulmasını,

– İthal oy sağlamak için “sığınmacılarla ilgili kanuna aykırı bir şekilde” Türkçe dahi konuşmayı bilmeyen 1,5 milyondan fazla mülteciye Türk vatandaşlığı verilip sandıklarda oy kullanmaları sağlanarak bizlerin, evlatlarımızın, torunlarımızın geleceği hakkında mültecilerin karar vermelerinin sağlanmasını,

– Vatandaşımız boş tencere kaynatırken milletimizin 100 milyar dolardan fazla parasının bu mülteciler için harcanmış olmasını onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Dünyada okumuş ihraç edip cahil ithal eden bizden başka bir ülke yoktur herhalde.

Soruyorum; Her bir karışı şehit kanıyla sulanarak alınmış bu vatan toprağının T.C. kimliğini Suriyelilere vermek ve fukara olan bu milletin milyarlarca dolarını mültecilere harcanmasını tasvip etmek mi milliyetçiliktir?

***

-Bugünkü siyasi irade döneminde, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Büyük Önder Atatürk‘e her türlü hakaretin yapılarak ahlaksızca saldırılmasına imkanlar sağlanmasını,

-Laik cumhuriyete beslenen düşmanlığı,

-Statlardan Atatürk‘ün isimlerinin sildirilmiş olmasını,

-Ayasofya Camii açılışı töreninde minberde Atatürk‘e lanet okunmasını,

-Ayasofya Camisi’nde yapılan, tek adamın da katılmış olduğu bir programda Mustafa Kemal Atatürk‘e atfen “zalim ve kafir” denmesini sandığa attıkları oylarla “onayladıkları” mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; Ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusu olan, hayatı savaş meydanlarında geçmiş, bütün dünyanın hayranlık duyduğu Mustafa Kemal Atatürk‘e hakaretler yağdırılmasına göz yumulması, bunun için imkânların yaratılmış olmasını tasvip etmek mi milliyetçiliktir?

***

-Cemaat ve tarikat mensuplarının Harp Okullarına girebilmelerine imkân sağlayan gerekli düzenlemelerin siyasi iradece yapılmış olmasını,

-FETÖ lideri Fetullah Gülen için “Muhterem hoca efendi, dön artık, bitsin bu hasret” ifadelerini kullanan siyasetçi, gazeteci, sunucu, bürokrat vs.nin FETÖ liderine olan özlemlerini,

-FETÖ liderinin bazı milletvekilleri tarafından ziyaret edilmiş, ona üst düzey siyasetçiler tarafından selamlar götürülmüş olmasını,

FETÖ lideri ile boy boy pozlar veren, ondan plaket alan, onunla aynı masada yemekler yemiş olan bir takım siyasetçinin bu davranışlarını,

-Kozmik odanın “bizden bir şey mi gizliyorsunuz.” denilerek FETÖ’cü savcıya açılmasını, bu suretle devletin, Türk ordusunun bütün gizli belgelerinin düşman devletlerin ellerine geçmesine sebep olunmasını, kozmik odanın açılmasıyla isimleri deşifre olan onlarca istihbaratçının şehit edilmelerini,

Atatürkçü subayların tasfiye edilerek Yüksek Askerî Şûra’larda bunların yerine FETÖ’cü albayların siyasi iradece general/amiral yapılarak 15 Temmuz kalkışmasına zemin hazırlanılmış olmasını,

-Fethullah Gülen haininin Türkiye’ye getirilip yargılanması amacıyla iadesi için Amerika’da şimdiye kadar herhangi bir davanın açılmamış olmasını,

-FETÖ’yü büyütüp besleyenlerce, FETÖ’ye ne istedilerse verilmiş olunmasını,

-FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılmamasını,

-Bir defa değil, iki defa değil, üç defa değil devamlı aldatılmaları sandığa attıkları oylarla onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; FETÖ üyelerini devletin bütün kurumlarının en kritik kademelerine getirilmesiyle 15 Temmuz kalkışmasına zemin oluşturulması ve neticesinde 251 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebebiyet verilmiş olmasını tasvip etmek mi milliyetçiliktir?

***

-Yunanistan’la bir savaş halinde Yunanistan’ın Askerî Harekat Planları’nda öncelikle vurulması gereken hedeflerden birisi Atatürk Havalimanı idi. Yunanistan 3 adet savaş uçağını sırf bunun için bekletiyordu.

Atatürk Havalimanı‘nın Yunanistan tarafından değil de siyasi irade tarafından saf dışı bırakılmasını,

-Amerikan ve İngiliz haritalarında da Türkiye’ye ait olarak görülen 20 adet adamızın bugünkü siyasi irade döneminde Yunanistan tarafından işgal edilip Yunanistan’ın bu adalarımıza silah ve asker yerleştirmesini,

bu adalara “Yunan hatta Bizans bayrakları” çekmelerine ses çıkarılmamasını,

-Vatan toprağımız olan Süleymanşah Türbesi topraklarının korunamayıp IŞİD’li teröristlere terk edilmesini attıkları oylarla onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; Şehitlerimizin kanıyla sulanarak alınan vatan topraklarına sahip çıkmayıp, Yunanistan’ın işgal etmesine göz yumulmasını tasvip etmek mi milliyetçilik?

***

-13 Mayıs 2023.

Seçim arefesi.

Seçim yasaklarının olduğu saatlerde Ayasofya meydanında toplanan çok büyük bir kalabalığın “İşte Ordu İşte komutan” sloganları atarak korku iklimi yaratılmaya çalışmasını,

-Bir çok kişinin hukuki değil siyasi kararlarla hapislerde çürütülmesini,

-Yargıda, bağımsız ve tarafsız olmayan, siyasi kararlara imza atan, adil yargılama yapmayan bir kısım yargı mensuplarının oluşturulmuş olmasını,

-Hukukun, yandaşlara başka, muhaliflere başka uygulanarak yaşanan adaletsizliği onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; hakkın, hukukun, adaletin herkese eşit bir şekilde uygulanmaması ve ifade hürriyetinin olmamasını tasvip etmek mi milliyetçiliktir?

Ayrıca İstanbul Sultangazi’deki Cebeci Camisi’nin imamının cuma hutbesinde; “Kardeşim, silahlarınızı hazırlayın. 28 Mayıs akşamı silahlarınızı ayarlayın, benim iki tane silahım ağzına kadar dolu. Hodri meydan. Nedir bu sizden çektiğimiz? 80 yıldır bu ülke sizden ne çekiyor, Ermeni döllerinden ne çekiyor.” ifadelerini de dolayısıyla tasvip etmiş olmuyor musunuz?

***

SONUÇ;

Kendilerini milliyetçi olarak ifade edenler şapkasını önüne koyup bir kez daha düşünmelidir.

Zaman, koltuk pazarlığı yapma zamanı değildir.

Ben değil, siz değil “biz olma” zamanıdır.

“Bu gidişat, gidişat değildir.” efendim.

Biz bu vatanı sokakta bulmadık.

*

Zaaflarına yenilerek, beynini ipotek etmiş kişilerden milliyetçi olmaz.

Makam ve vatan arasındaki tercihte makamı,

Vicdanları ile cüzdanları arasındaki tercihte cüzdanlarını tercih edenlerden de milliyetçi olmaz.

Bu kişilere, sandığa gitmeden önce,

“Laik cumhuriyetin reçetesi” olan Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi‘ni bir değil birkaç kez daha okumalarını öneririm.

*

Yanlışı alkışlayanlarda fikir,

Eğri ile doğruyu ayıramayanlarda akıl,

Akıl ve ahlakını kiraya verenlerde vatan sevgisi,

Vatan topraklarımızın Suriyeli mültecilere peşkeş çekilmesi suretiyle demografik yapısının değiştirilmesine sebebiyet verilmesini tasvip edenlerden de milliyetçi olmaz,

ülkücü olmaz.

*

En büyük zenginlik “akıl,”

En büyük fakirlik, gelen tehlikeleri görmeyen “ahmaklık” olduğuna göre,

bilmeyip de bildiğini sananlar yukarıda madde madde sıraladıklarımı göz önünde bulundurup,

damarlarında hakikaten “ASİL KAN” taşıyorlarsa;

“Söz konusu vatansa gerisi teferruat olmalı.” anlayışı ile sandığa gitmelidirler.

Satandan değil, vatandan yana olunuz. Alıntı: Ömer Erbıyık

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , | MİLLİYETÇİYİM / ÜLKÜCÜYÜM DİYORSUN! OKU O ZAMAN (2) için yorumlar kapalı
Haz 03

NEYİNE GÜVENİP DE HORLİRSEN?

NEYİNE GÜVENİP DE HORLİRSEN?

(Fıkra değil, gerçek)

Erzurum şehirlerarası sefer yapan bir yolcu otobüsünde muavin horlayan yolcuyu insanları rahatsız ettiği gerekçesiyle uyandırır. Ancak adam tekrar uyur ve horlamaya başlar. Bunun üzerine muavin sinirlenir adamı uyandırır ve adamla tartışmaya başlar, tartışma büyür, muavin adamı otobüsten indirmeye karar verir. Sinirlenen adam muavini bir güzel döver, otobüs şoförü müdahale edince şoför de dayaktan payını alır. Yedek şoför gelir, adam onu da dövdükten sonra otobüsten iner, inerkende boksör olduğunu söyler.

Aynı muavin başka bir gün bir yolculuk esnasında yolculardan birinin horladığını duyar ve yolcuyu kibar bir şekilde uyandırdıktan sonra sorar;

“-Gardaş boksör misen?” Yolcu;

“-Hayır” der.

“-Karateci misen?” Adam yine;

“-Hayır” der. Muavin tekrar sorar;

“-Tekvandocu misen?”

“-Hayır..!”

“Kunfucu misen?”

Adam şaşırır ve yine “Hayır” der. Bunun üzerine muavin şaşkınlıkla ve kızgınlıkla sorar;

“Peki gardaş neyine güvenip de horlirsen..?”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | NEYİNE GÜVENİP DE HORLİRSEN? için yorumlar kapalı
Haz 02

NEDEN UYUŞMASINLAR?

NEDEN UYUŞMASINLAR?

Köylüler toplanmış Nasreddin Hoca’nın tepesine ve sormuşlar:

– Hocam bal ve sirke birbiriyle uyuşmazmış derler, doğru mu sence?

Hoca biraz düşünmüş ve gidip mutfaktan bal ve sirke almış. Bir kaşık bal yiyip üstüne sirke içmiş. Yüzünü ekşiterek:

– Neden uyuşmasın, gayet de iyi anlaşırlar, demiş.

Yüzünü görenler:

– E, Hoca yüzün ekşidi.

Hoca yine cevabını vermiş:

– Onlar anlaştı anlaşmasına ama beni aradan çıkarmaya çalışıyorlar.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | NEDEN UYUŞMASINLAR? için yorumlar kapalı
Haz 01

MİLLİYETÇİYİM / ÜLKÜCÜYÜM DİYORSUN, OKU O ZAMAN! (1)

MİLLİYETÇİYİM / ÜLKÜCÜYÜM DİYORSUN, OKU O ZAMAN! (1) 

Kendilerini milliyetçi olarak ifade eden kesimin bir bölümü 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimde sandığa attığı oylarla;

– Kurumların başındaki T.C.’lerin, birçok şehirlerimizin girişlerine ve askerin dağlara yazmış olduğu “Ne mutlu Türk’üm diyene.” yazılarının ve

“ANDIMIZIN” kaldırılmasını,

– Türk bayrağının ve Türkiye Cumhuriyeti adının değiştirilmesi isteklerini,

– Arap milliyetçiliğini ve siyasal İslam’ı kendilerine ilke etmiş partilerin desteklenmesini,

– Türklük şuurunun ve millî bayramlarımızın siyasi irade tarafından silinip yok edilme çalışmalarını,

– “Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum.” ifadesini onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; Türklüğün silinmeye çalışılmasını onaylamak mı milliyetçiliktir?

***

– Türkiye’nin de dâhil olduğu 22 ülkenin haritasının değiştirilmesi üzerine yapılmış “Amerika/İsrail” planı olan “Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)”nin eş başkanlığına tek adamın soyunmuş olmasını,

– Irak’a yaptığı operasyonda yüzbinlerce Müslüman kadına tecavüz eden, yüzbinlerce Müslümanı öldüren ABD askerlerine siyasi iradece destek verilmiş olmasını,

– PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’nin eş başkanı Salih Müslim’in Ankara’da kırmızı halılar serilerek karşılanmasını,

– Mehmetçiklerimizin katilleri olan terör örgütü PKK ile Oslo’da İngiliz istihbarat servisinin de bulunduğu masaya milli istihbarat servisince oturularak milletimizden gizli pazarlıklar yapılmasını,

– Çözüm sürecinde Habur’da PKK üniforması giymiş 34 PKK’lı teröristin ulusal kahramanlar gibi karşılanmasını,

– Bu teröristlerin ayağına kadar çadır mahkemeler götürülüp Mehmetçiklerimizi şehit eden bu teröristler için beraat kararlarının verdirilmesini,

– Terörist başı Abdullah Öcalan’ın mektubunun Diyarbakır’da okutulmasını,

– İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen PKK konserinde “Türk devleti teröristtir.” diyen Şivan Perver ve PKK’nın destekçisi Barzani ile siyasi iradenin ağır topunun Diyarbakır’da el ele pozlar vermesini,

– Anayasada değişik yapmak maksadıyla HDP’den destek istemek için siyasi iradece Kasım 2022’de HDP’ye heyet göndermesini,

– Terörist başının kardeşi ve 33 Mehmetçiğimizin katili olan Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılmasını,

– Ulusal birliğimizi tehlikeye atma ve PKK’nın da ekmeğine yağ sürebilmesi pahasına 14 Mayıs 2023 seçimi öncesinde “HDP’ye oy veren bütün Kürtlerin terörist gösterilmesini,”

– Trump’un; “Senin ve ailenin mal varlığını açıklarız, aptallık etme.” mektubunu alır almaz Barış Pınarı Askerî Harekâtı’nın derhal durdurulmasını “kendilerini milliyetçi olarak ifade eden” kesimin bir bölümü sandığa attığı oylarla onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; Yahudi projesi ve Türkiye’yi bölmek olan BOP’un eş başkanlığını, PKK’ya tavizler verilmesini tasvip etmek mi milliyetçiliktir?

Ayrıca; “Terör örgütü ile masaya oturduğumuzu söyleyenler şerefsizdir.” diyenler kimlerdi? Unuttunuz öyle mi?

***

– Çözüm sürecinde, askerin bölgede tespit ettiği teröristlere operasyon yapmaması için siyasi iradenin ağır topu tarafından valilere talimat verilmişti.

İlgili valilerin askerin yapacağı operasyonlara engel olması sebebiyle PKK terör örgütü bölgeye küçük bir orduya yetecek silah ve mühimmat yığmış, yerleşim yerlerine hendekler, barikatlar yapmıştı.

Çözüm süreci bitince yollara yerleştirilmiş patlayıcıların patlatılması ile bir çok Mehmetçiğimiz şehit olmuştu.

Ayrıca 2015’teki hendek çatışmalarında 793 Mehmetçiğimiz ve polisimiz şehit olmuştu. (Sadece 2022 yılındaki terör şehidimiz ise 122’dir.Bu hususun altını çizmek isterim.)

Hâlbuki 2002 yılında terör bitirilmişti.

“İşte kendilerini milliyetçi olarak ifade eden kesimin bir bölümü sandığa attığı oylarla” askerlere operasyon yapmamaları için verilmiş olan talimatları onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; Sıfır terörle aldıkları ülkemizin, her yıl yüzlerce terör şehidi verir hale getirilmesini onaylamak mı milliyetçiliktir?

***

– Askerliğin bedelli hale getirilmesiyle bir çok bakanın, bürokratın, zenginin evlerine uğramayan acının hep yoksulun, garibanın sıvasız, yolları çamurlu olan evlerine düşmesine sebep olunmasını,

– 14 Mayıs seçimleri öncesindeki mitinglerde;

“Diyanet’i kapatacaklar.”

“Karayılan Kılıçdaroğlu’nu alkışlıyor.”

“Öcalan’ı serbest bırakacaklar.” gibi siyasi irade temsilcilerinin meydanlarda söyledikleri “asılsız ifadelerini”, şiddet ve ötekileştirme dillerini onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; Bu ülke hepimizin. Askerlik yapmak da hepimizin görevi olmalıdır. Sadece fukaranın evladının askere gitmesini sağlayanların bu davranışlarını, gerçeği bildiğiniz halde yalan ve iftiralar içeren kasetlerle seçim propagandası yapılmasını tasvip etmek mi milliyetçiliktir?

***

– CIA desteği ile şanlı ordumuzun kahraman subaylarına kurulan Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarında siyasi iradece FETÖ’ye her imkânın sağlanarak TSK’nin kahraman subaylarının suçsuz yere hapislerde çürütülmüş olmalarını, bu iftiraları onurlarına yediremeyen subayların intihar etmelerine sebebiyet verilmesini onayladıkları mesajını vermişlerdir.

Soruyorum; Ülkemize tarih boyunca düşmanlık yapmış ve halen yapmakta olan ABD’nin planını, FETÖ ile birlikte tatbik edip yıllarını bu ülkeye hizmet için ailelerinden uzak bir şekilde dağlarda terörle mücadele ederek geçirmiş subaylarımızı iftiralarla hapislerde çürümesinin sağlanması, kahraman ordumuzu zafiyete düşürüp müteakiben genleriyle oynanmış olmasını, Türk ordusuna beslemiş oldukları kin ve nefreti tasvip etmek mi milliyetçiliktir?

Alıntı: Ömer Erbıyık  (Devam edecek)

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , | MİLLİYETÇİYİM / ÜLKÜCÜYÜM DİYORSUN, OKU O ZAMAN! (1) için yorumlar kapalı
May 31

BU SİNSİ UYKUDAN UYAN TÜRKİYE’M

BU SİNSİ UYKUDAN UYAN TÜRKİYE’M!

* * *

Çakallar, sırtlanlar sarmış her yanı
Hainler dökmekte asil bir kanı
Artık vatandaşın burnunda canı
Kör bir karanlığa kayan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!

* * *

Engerekler birlik olmuş el ele
Kapılmışsın hain kanlı bir sele
Nasıl, nerden girdi yurda hergele?
Kaç ülke var, seni sayan Türkiye’m?
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!

* * *

Yumuşak huylular sert oldu şimdi.
Medyada namertler mert oldu şimdi.
Ay yıldızlı bayrak dert oldu şimdi.
Bayrağa sarıldı duyan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!

* * *

Attığın kemiğe fırlayan itler
Yurdun her yanında zırlayan itler
Türk’ün paçasına hırlayan itler
Dediler ki; o yan, bu yan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!

* * *

Kimi külhanbeyce palavra sıkar
Kimi akilleri devreye sokar
Kimi pirinç ile kömüre bakar
Yok, adam yerine koyan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!

* * *

Hainler her daim tasmalı bil ki,
Tek tek hainleri asmalı bil ki
Zalime hakkıyla kusmalı bil ki
Bil, haindir seni soyan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!

* * *

Bilirsin parazit yoka da konar
Azı beğenmeyip çoka da konar
Hainler oka da boka da konar
Şimdi her şey ayan beyan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!

* * *

Siyasi pazarda insan onuru
Makam, mevki, koltuk olmuş gururu
Hani nerde Kâlû-Belâ’nın nuru?
Dayanabilirsen dayan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!

* * *

Hürriyet aşkını yüreğine tak
Vekil canilere el salladı bak!
Bir Atatürk olup kalk, ayağa kalk
Şanlı zaferlerle boyan Türkiye’m!
Bu sinsi uykudan uyan Türkiye’m!
EĞER UYANMAZSAN UTAN TÜRKİYE’M!

* * *

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , | BU SİNSİ UYKUDAN UYAN TÜRKİYE’M için yorumlar kapalı
May 30

KARABASAN

KARABASAN

Karabasan, kâbus kelimesinin Türkçe kökenli karşılığıdır. Cumhuriyet Türkiye”sinde Türklük hiç böyle bir karabasan yaşamadı. Türk milliyetçiliği hiçbir zaman bu kadar aşağılanmadı. Çocuklarımızın Türküm, doğruyum, demesinden bu derece kaçınılmadı. Cumhuriyet değerlerinden, Atatürk”ün Türklük aşkından bu kadar uzaklaşılmadı.

Cumhuriyet Türkiye”sinin hiçbir döneminde bölücülüğe bu kadar taviz verilmedi; bölücü liderleri bu kadar el üstünde tutulmadı, hiçbir dönemde devletin memurları bölücü başı ile Kandil arasında posta memuru hâline getirilmedi. Sadece bu dönemde, evet sadece bu dönemde devletin resmî televizyonunda TRT Kurdî diye bir kanal açıldı. Anayasa ve yasalarımızda resmî dil olarak kabul edilmemiş olmasına rağmen Kurmanç ağzı, resmî televizyonumuzda resmî dil muamelesi görüyor. Yani devlet eliyle bir ağız, farklı ağızları olan bir topluluğun resmî dili hâline getiriliyor.

Suriye”den ve Afganistan”dan gelen, getirilen ve hatta vatandaş yapılan milyonlar, ülkemizin Türk yapısını değiştirme derecelerine vardı ki bu tek başına ayrı bir karabasandır.

Bütün bunlar mevcut iktidar partisi zamanında oldu, oluyor. Bu işlerde, iktidar partisini destekleyen birkaç parti dışında başka hiçbir partinin sorumluluğu yoktur. CHP ve Kılıçdaroğlu”na yönelen suçlamalar, mevcutla değil gelecekte yapabileceği yanlışlarla ilgilidir. Kılıçdaroğlu, bu vahim durumdan kurtulabilmenin hesabıyla bir ittifak oluşturmuş ve bu ittifakın şartlarına uymak zorunda kalmıştır. Hataları tabii ki vardır; inşallah onları yazmak zorunda kalmam.

Mesele, bir partiye veya onun yöneticilerine karşı duyulan kinle, nefretle ilgili değildir. Tamamen yukarıda saydıklarımla ilgilidir ve Türklük üzerindeki bu karabasanın devam etmemesi şarttır.

Karabasan, sadece vatan ve bir bütün olarak milletimiz üzerinde kol gezmiyor. Karabasan tek tek her bir ferdin üzerinde de kendini hissettiriyor. Memleketin en tepe noktalarından her gün üzerimize, içi pisliklerle dolu kaynar sular dökülüyor. Yasalar çiğneniyor, anayasa çiğneniyor. İstenmeyen kararlara imza atan savcıların, yargıçların yerleri değiştiriliyor; adalet işlemez hâle getiriliyor. Tepemizde bir karabasan var ve bu karabasandan kurtulmak gerekiyor.

Son yazılarımda sık kullandığım bir düşünceyi tekrarlamak istiyorum. Milliyetçilik, ülke ve millet çıkarını ferdî çıkarların ve grup çıkarlarının üstünde tutmaktır. Ben bir Türk milliyetçisiyim ve ülkenin bu şartlarında ben aday olmayı düşünsem ve hatta %10 oranında oy alacağımı bilsem böyle bir işe girişmem; bu karabasandan kurtulma ihtimalini zayıflatacak olan bu adaylığın vebalini taşıyamam. En az kendim kadar milliyetçi kabul ettiğim insanların da bu vebali taşımaması gerektiğini düşünüyorum.

Bazı arkadaşlarımız “ölümle sıtma arasındaki cendere”den söz ediyorlar. Bu cendereden bir hamlede kurtulma ihtimali var diyorlarsa haklıdırlar. Fakat bu hamle boşa çıkarsa bundan sonra yeni bir hamle için gerekli zemini hiç bulamayız. Biz grup olarak bulamayız da yeni nesiller, daha yıllarca sürecek bir karabasandan kurtulmanın yolunu elbet bulurlar.  

Alıntı: Ahmet B. Ercilasun

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | KARABASAN için yorumlar kapalı
May 29

ALİYA İZZET BEGOVİÇ’TEN ALTIN SÖZLER

ALİYA İZZETBEGOVİÇ’TEN ALTIN SÖZLER

♦Her fani gibi ben de öleceğim. Öldüğümde Osmanlı askerleriyle, Bosna şehitleriyle yan yana yatmak istiyorum.

♦Bütün canlılar acı çeker fakat insan ıstıraba fikir giydirir.

♦Çok yaşadım ve çok yoruldum. Şimdi sevgilime kavuşmak istiyorum.

♦Tarihi unutmayın, ama tarihte de yaşamayın!

♦Çoğunlukla aşırı bir şekilde övülen ‘ölümü küçümseme’ hasleti, hayata (veya insana) saygı eksikliğinin bir neticesi olabilir.

♦Hayat fenomen değil, mucizedir.

♦İslami inanç ile  gayr-ı İslami yaşamak, üretmek, eğlenmek ve hüküm sürmek mümkün değildir.

♦İslam kendi siyasetini tanımlamak zorundadır.

♦Bazıları dini bağlılıklarının kendilerini tefekkürden azade kıldığına inanırlar.

♦Çünkü zekât, kasalarla beraber gönüller de açılsın ister.

♦İslam güzel de, Müslüman bunun neresinde? ♦Karanlığa alışmış olan köstebekler, ışığa müsamaha gösteremezler

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , | ALİYA İZZET BEGOVİÇ’TEN ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
May 28

“MİLLETİN KADERSİZLİĞİ SENSİN ERDOĞAN”

“Milletin kadersizliği sensin Erdoğan”

Vatan deriz, vatandaş deriz.

Vatanımıza da vatandaşımıza da can feda…

Recep Tayyip Erdoğan deprem bölgesine indi, canlı yayında dedi ki;

Benim vatandaşım,

Benim vatandaşlarım…

Asla senin vatandaşın değilim Erdoğan.

Ben Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onurlu vatandaşıyım…

Sen kimsin ki ben senin vatandaşın olayım Erdoğan?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk‘ün yedi düvelin işgaline neden olan Osmanlı hanedanının tebaası olmaktan kurtarıp özgür birey yaptığı vatandaşlardan biriyim.

Cumhurbaşkanlığı zırhına sığınmayacağını bilsem, hakkettiğin her şeyi yazarım.

Canlı yayında millete utanmadan her facia sonrası olduğu gibi yüzün kızarmadan “Kader” diyorsun.

Canlı yayında hayatlarını kaybedenler için “Allah rahmet eylesin” demedin.

Yakınlarına, “Başsağlığı ve sabır” dilemedin…

10’ar bin lira verileceğini açıklarken hiç mi utanmadın?

Kadere inanıyorsan neden 3 bin koruma ile, hatta yurt dışına da götürdüğün zırhlı araçlarla gezip kendine önlem alıyorsun?

Sen Türk Milletinin kadersizliğisin.

1999 depreminden sonra DSPANAP ve MHP iktidarına neler söyledin neler.

2002’den bu yana tek başına iktidardasın.

Uzmanlar defalarca uyarmasına rağmen 10 ilde AFAD ve Kızılay ne önlem aldı?

Görüldü ki; SIFIR…

Türk askerinin deprem bölgesine en hızlı şekilde ulaşmasını sağlayan EMASYA planını iptal ettin.

Asker 6 saatte çadırları ile, yiyecekleri ile tam teçhizatlarıyla depreme ulaşır, ilk müdahaleleri yapmaya başlardı.

Bu planı iptal ettiniz.

Genelkurmay Başkanı’nın Kara, Hava ve Deniz Komutanlıklarını elinden alıp Millî Savunma Bakanı’na bağladın.

Dünyada ordusu olmayan tek Genelkurmay Başkanı Türk Silahlı Kuvvetlerinin oldu.

3. gün 3.500, 4. Gün ise 4.500 askerin görevlendirildiği açıklandı.

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar eski asker. EMASYA’yı da bilir yerine gelen yönetmeliği de bilir.

Asker. AFAD’ın en önemli yardımcısı olurdu ihmal edildi.

Dün 4. günde, 80’inci saatte enkaz altından az sayıda vatandaşlar sağ çıkarıldı.

İlk 2-3 gün yeterli ve gerekli yardım ekibi, malzemesi, asker, iş makineleri sevk edilseydi inanıyorum ki can kaybı yarı yarıya azalırdı.

1981 yılında Yüksekova 1. Komando Taburunda 1. Bölük komutan vekiliydim.

15 gün içinde alarm verileceği ve gizli bölük planındaki konuma, bölüğümü en geç 6 saat içinde nakledeceğim tebliğ edildi.

Terk etmezsek düşman saldırısında hayatlarımızı kaybedeceğimiz bildirildi ki tatbikat sonrası ceza alacağımız söylendi.

Haritaları inceleyip o yere gidip keşif yaptım. Su ve gıda temin yerlerini belirledim.

8 gün sonra gece yarısı nöbetçi astsubay lojmana gelip alarm verdi.

4 saat sonra 110 kişilik bölüğümü alarm bölgesine intikal ettirdim 6. saatte çadırlarımız bile kurulmuştu.

Malatya’da ordu, Hatay ve Adana’da kolordu var.

Birkaç saat içinde depremzedelere yardıma koşarlardı.

Türk Silahlı Kuvvetlerimiz baş tacımızdır, Peygamber Ocağımızdır.

Neden kışlalarından çıkartılmadı? Neden? Alıntı: Orhan Uğuro

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , | “MİLLETİN KADERSİZLİĞİ SENSİN ERDOĞAN” için yorumlar kapalı
May 27

İDEAL İNSANI ÜLKÜCÜLER!

İDEAL İNSANI ÜLKÜCÜLER!

Yaşı ya on beş… Ya yirmi… Ya otuz…

Çiçeği burnunda

Delikanlı mı; delikanlı

Delikanlılığın altın çağında

Ama kiminde gözler yok!

Kiminde kulaklar!

Kimilerinde ise;

Burun kalmamış yerinde!

Fakat görüyorum, biliyorum ve hissediyorum ki;

Vatan, bayrak, millet ve Allah sevgisi…

Hala hepsinin de yüreklerinde

Kimi elini,

Kimi kolunu,

Kimi ayağını,

Kimi bacağını kaybetmiş

Vatan için, millet için, bayrak için, Allah için,

Bayraklar bayrak olsun diye kan,

Topraklar vatan olsun diye can vermişler yağlı urganlarda…

Gören gözleri, susan dilleri nankör olanlarla

Kulakları sağır, vicdanları kör olanlar

Rengini şehitlerimizin al kanından alan

Ay yıldızlı al bayrağımızın yerine

Ya kızıl yıldızlı

Ya orak çekiçli

Ya da lüzumsuz paçavralar asmak istemişler

İstiklal Marşı’nın yerine

Enternasyonalizm Marşı’nı söyleyeceğiz demişler

Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği bu gençlik

Kükremiş o an!

Türk semalarında

Türk’ün bayrağı dalgalanır

Türk’ün İstiklal Marşı söylenir ancak!

Bayrak inmez!

Ezan dinmez!

Vatan bölünmez demişler

Bu kutsal toprağa ekilmiş

Binlerce yiğitler

Bunu anlayamaz, bunu bilemez

Etnik bölücüler

Marks… Lenin… Mao… Diye

Mütemadiyen havlayan itler!

RAHMETLE, MİNNETLE ŞÜKRANLA ANIYORUZ.

ALLAH RAHMET EYLESİN. RUHLARI ŞAD, MEKÂNLARI CENNET OLSUN

Kenan Şahbaz

Posted in Gündem, Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , | İDEAL İNSANI ÜLKÜCÜLER! için yorumlar kapalı