Ara 18

TÜRKÇE

TÜRKÇE

17 Kasım 2024 Tarihinde Mersin Mezitli’de hayatını kaybeden Muazzez İlmiye Çığ’ dan :

Dün gece geç saatte kişinin biri boyundan büyük söz etmiş:

“Türkçeden arapça ve farsça sözcükleri çıkarırsanız Türkçe kalmaz!”

Gibi köksüz bir söz savurmuş…

Bayramı da unutmamış, kutlamış.

(Önce yine farsça, arapça sanılan

Bayramını BAY’ladım!

Bey, BAY Eden,

Ay gibi görünen ışık/kişi olur.

AY-ET (delil-kanıt) olur!

RAM Rama’dan gelir. Barış/Mutluluk…

Bu sözcüğün doğuşunu da açıklarım! Ama şimdilik kalsın. 🙂

UR gibi ortaya çıkan Çuk-UR-a gömülür.

Ona HOP DEDİK başlığıyla aşağıdaki yanıtı verdim.

Akıl vermek değil, BİLginin karanlığı AKLAMASI için, yerleri/İL’leri AKlayın! AKIL-Ak-il, AKLANMIŞ İLLER/yerler çoğalsın! Karanlık yok olsun.

İNSANLIĞIN İLK DİLİ TÜRKÇEDİR

Türkçe insanlığın dilidir

Diyelim ki hiç konuşma bilmeyen insansınız.

Ağzınızı açın ve ses çıkarmayı deneyin;

Doğaçlama ilk ses olarak

Aaaa… dersiniz!

A harfinin önüne abc.deki tüm sessiz harfleri koyup okuyun:

Ab, Aç, Ad, Af,  Ağ, ag, Ah, Ak, Al, Am,  An, Ap, Ar, As, Aş, At, Av, Ay, Az…

Diğer sesli harflerin önüne de sessiz harfleri koyup aynı yöntemi uygulayın.

Sonra dünya dillerinde bu kök sözcükleri araştırın.

Büyük çoğunluğu Türkçe kök sözcüklerden türemiştir.

Arapça diye bildiğiniz birçok sözcük kök olarak Türkçe’dir!

KUR-an, TEK-bir

AY-et (ay gibi açık edilmiş bilgi.)

KAL-em (kalıcı olarak emilmiş olan, alet)

AR-AF-AT (Arınma, af edilme, Taş ATma… )

Farsça: OR-UÇ  OR: orta, ordu, güçlü nokta…

UÇ: Yükselmek, uçmak…

OR-UÇ Güçlü ruhsal yükseliş.

NAM: ün…

AZ: azalma…

Nam-az: Benlik duygusunun azalması durumu (Ben yokum TEK olan var bilincine ulaşmak)

En az 2.500 yıldır kullanılan GÖKTÜRK yazıtlarındaki dil varken arapça yazılı dil bile değildi!

İngilizce dil yapısının ana çatısı da Türkçedir:

ON: on the table.. Üstünde; Onunca, konunca, üstünde…

İN: içinde; in the box. Yapınca, edince…

AT: at the… Havada

AT’layarak…

OK: okey, Ok atınca dönüşü olmayan Onaylama anlamında.

SİN: Günah, saklanan… Sinmek, örtülen…

Brother: erkek Kardeş BİR AD ER… Bir ad almış er(erkek kardeş)

Rusça’nın yüzde 70’i Türkçe kök sözcüklerden oluşmuştur.

Yazı dili yokken Taşlara kazılmış, insanların duygu ve düşüncelerini TAMGA’larla anlattığı simgelere bakın:

Hepsi TÜRK ESERİDİR!

10 binlerce yıl öncesine gidin Türkleri ve Türkçeyi görürsünüz!

700 yıl önce Rus ve Rusça yoktu.

1.500 yıl öncesinde ingiliz ve İngilizce,

1.800 yıl önce Fransız ve Fransızca,

2.000 yıl önce de Alman ve Almanca yoktu!

Almanların, isveçlilerin, Slavların eski Runik GÖKTÜRK alfabesini

Kullandıklarını da biliyor muydunuz?

Yabancı dil bilimcilerin:

“Sanki yüzlerce matematik profesörü bir araya gelip Türkçeyi yazmışlar.” Deyişinden de haberiniz yok anlaşılan…

“Tarihten Türkü çıkarırsanız Tarih kalmaz!” (Prof. Noumark) deyişini de bilmiyorsunuz anlaşılan…

Bu konuda buraya kitap yazacak değilim.

Anlayan anlasın…

Kaynak: Muazzez İLMİYE ÇIĞ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | TÜRKÇE için yorumlar kapalı
Ara 16

TÜRK, KOALİSYON ORTAKLARINDAN BİRİ MİDİR?

TÜRK, KOALİSYON ORTAKLARINDAN BİRİ MİDİR?                                        

15 Temmuz darbe girişiminin savuşturulmasından hemen sonra televizyonlarda reklam gibi bir propaganda çalışması dönmeye başlamıştı…

“Ne mutlu Türk’üm, Laz’ım, Boşnak’ım, Kürt’üm, Gürcü’yüm, Çerkez’im, Çeçen’im, Pomak’ım, Roman’ım, Arap’ım, Süryani’yim, Ermeni’yim, Rum’um, Arnavut’um, Musevi’yim, Hıristiyan’ım, Müslüman’ım, Alevi’yim, Sünni’yim diyene…” şeklinde bir çalışmaydı…

Tabii ilk gördüğünüzde ilgi kurmaya çalışıyorsunuz 15 Temmuz’la bu propaganda çalışmasının ne ilgisi var diye… Güya milletimizin tek bir vücut olup darbeye direnmesi anlatılıyordu burada… Ülkede ne tür bir felaket olursa olsun ‘36 etnik yapı’ya vurgu yapmak adettendi çünkü!.. Türk de 36’da 1’di, yani koalisyonun ortaklarından biriydi zaten!..

Kendimizce ikaz da ediyorduk: “Darbe teşebbüsü değil de, ülkede tsunami olsa, göktaşı düşse, deprem olsa veya düşman saldırsa yine çözümü aynı dilde arayacaklar: Ben Rum’um, ben Ermeni’yim, ben Süryani’yim vs…”

***

Kısa bir süre sonra Elazığ’da deprem oldu… Aynı dil yine sahne aldı… “Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla Çerkes’iyle deprem bölgesindeyiz…” “Kürt Diyarbakır Belediyesi de oradaydı, Arap Şanlıurfa da, Alevi Tunceli de, Laz Rize de…”

Hiç bıkmadan hatırlatmaya devam edeceğiz: ‘Etnik fark’a vurgu yapa yapa, Türk kavramını ‘kuşatıcı bir üst kimlik’ olarak kullanma yerine, ’36’nın 1′i gibi suna suna millî birliğe daha mı fazla hizmet etmiş olduk? Kesinlikle hayır…

Kıyısında bulunduğumuz coğrafyada, sınırlar, ırmaklar veya dağlarla değil, kanla, mezheple, ateşle, etnik farklarla çizilirken bizim sürekli ‘daha fazla fark’a vurgu yapmamız hangi aklın ürünüydü?

Dayanışma ruhumuzu kaybetmedikçe pek çok belâyı atlatırız da Türklüğü ‘etnisitelerden sadece biri’ olarak gören anlayış değişmedikçe daha kaç felâketi birlikte yaşayacağız

***

Bunları neden hatırlatma ihtiyacı hissettim, ona gelelim… Önceki gün Ekrem İmamoğlu konuşurken İstanbul’u tanımlıyor: “Bu şehir Kürtlerin şehri… Bu şehir Boşnakların şehri… Bu şehir Ermenilerin şehri… Bu şehir Süryanilerin şehri…”

3-5 oy fazladan almak için aklınca ‘farklar’a vurgu yapıyor, etnik hassasiyeti okşuyor!.. Konu, Türklük ve Türk üst kimliği olunca mesele nasıl da ‘yok sayma’ya veya ‘ortaklardan biri’ne dönüşüyor!..

Alıntı: Servet Avcı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | TÜRK, KOALİSYON ORTAKLARINDAN BİRİ MİDİR? için yorumlar kapalı
Ara 14

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Dünya Hassas Kalpler İçin Bir Cehennemdir!” Goethe

* “Bencillik, insanın istediği gibi yaşaması değil, başkalarını kendi istediği şekilde yaşamaya zorlamasıdır.” Oscar Wilde

* “Öğrencilerin mükemmel bir öğretmene ihtiyacı yoktur. Öğrencilerin, okula gelmek ve öğrenme sevgisini büyütmek için onları heyecanlandıracak mutlu bir öğretmene ihtiyaçları vardır.” Prof. Dr. Richard Feynman

* “Biz bugün yenildik ama asla Anadolu üzerindeki planlarımızdan vazgeçmedik, 50-100-150 yıl sonra dahi olsa gerekirse kanla alamadığımızı, parayla toprak veya devlet idarecilerini satın alarak yaparız.” (Winston Churchill-Eski Birleşik Krallık (İngiltere) Başbakanı’nın Çanakkale Savaşı’nda yenilmesinden sonra İngiliz Avam Kamarası’nda yaptığı konuşma.)                                                                                 

* “Düşünmek zordur. Bu yüzden çoğu insan yargılar.” Carl Jung

* “Dünya nüfusunun %1’i Dünya’yı yönetir. %4’ü,%1’in koruyucusu ve kuklasıdır. %90’ı uykudadır. %5’i, ne olduğunu bilir ve %90’ı uyandırmak ister. O %1, %5’in %90’ı uyandırmasını istemez ve bunun için %4’ü kullanır.” Dolores Cannon

* “Dünya’ya gerçek bir dahi geldiğinde onu şu işaretlerden anlayabiliriz; TÜM AHMAKLAR O’NA KARŞI BİRLEŞMİŞLERDİR.” Jonathan Swift

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Ara 12

TÜRK ORDUSUNU TÜRKSÜZLEŞTİRMEK!

TÜRK ORDUSUNU TÜRKSÜZLEŞTİRMEK!

Suriye’de çıkarılan iç savaşla Türkiye’nin altına dinamit konulurken demografik yapımız da o günden bugüne dönüştürülmeye başlandı!

Şimdi bangır bangır yapıyorlar yapacaklarını ama o dönem sessiz sedasız yapıyorlardır!

Her alanda sığınmacıların önü açılırken artık devlet dairelerinde dahi Türkler ikinci planda!

Milli Eğitim Bakanlığı’nda, Sağlık Bakanlığı’nda (hatta GATA’da) bile elinizi sallasanız bir Suriyeli ’ye çarpmaması içten bile değil!

İş o duruma geldi ki, artık Milli ordumuza aday seçilen sınavlara dahi girmelerinin önü açıldı!

Ülkeyi eli silah tutan Afgan’ı, Suriyelisi, Pakistanlısı doldurmuşken sırf ülke sınırlarında bulunmaları dahi tehlike arz eden tiplere TSK’nın yolu açılıyor bir de!

Yalansa yalan desinler, çıkıp açıklasınlar!

Ama çıkıp bir açıklama dahi yapamıyorlar neden?

Çünkü her açıklamaları ayrı bir skandalı ortaya çıkarıyor da ondan!

736 bin 894 adayın başvurduğu sınava girenlerin kaçı yabancı?

Bu kişilere ikamet izni nasıl verildi?

Bu kişilerin ve aile üyelerinin Suriye’deki sabıka kayıtlarına bakıldı mı?

ÖSYM neden suskun?

Sadece ÖSYM mi suskun sahi?

Mecliste grubu bulunan tüm muhalefet kafasını kuma gömmüş durumda?

Yahu ana muhalefet partisi milletvekili değil miydi daha bir sene önce TSK’da Suriyeli subay ve astsubayların istihdam edildiğini söyleyen?

CHP’deki değişimi ve dönüşümü günbegün seyrediyoruz ancak bu kadar mı değiştiniz kardeşim?

Genel başkanları Özgür Özel, bedelli askerliğe kaçanlardan oy istemediğini açıklarken partinin milletvekilleri de sanırım Suriyelilerin TSK’ya girmesinin önünün açılmasında bir beis görmüyor!

Sadece CHP mi?

Tek tek isimlerini saymaya gerek yok tüm muhalefet kış uykusunda!

Ülkenin demografik yapısı değişiyor, devletin kurumları tarikatlara teslim ediliyor, kuruluş ilkelerinden altı oktan birinin laiklik olduğu CHP, bu duruma nasıl sessiz kalıyor?

Ensar Muhacir ayaklarıyla resmi rakamlara göre 3 milyon 158 bin 724 Suriyeliyi doldurdular güzel ülkemize!

Bazı illerimizde sayıları Türk nüfusuna yaklaştı, hatta geçti!

Örneğin Atatürk’ün “şahsi meselem” dediği ve bizzat şahsi çabalarıyla Türk topraklarına katılmasını sağladığı Hatay’da Suriyeli sayısı, Türk nüfusunu geçti!

Bunu ben değil, CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur söylüyor!

Evet, bu duruma sessiz kalan CHP’nin milletvekili!

Atatürkçü subaylarımız TSK’dan uzaklaştırılırken, TSK’ya alternatif olarak SADAT kurulurken kimsenin sesi çıkmıyor!

Sırf oy uğruna bir ülkenin çökertilişi karşısında gözler kapatılıyor, kulaklar tıkanıyor!

TSK tıpkı Osmanlı’daki gibi kozmopolit bir yapıya büründürülmeye çalışılıyor!

Ama unutuluyor, emperyalist güçlerin saldırısında ilk fırsatta Osmanlı’yı içeriden vuran, isyan edenler de bu “ümmet” kardeşlerimizdi!

Bir ordunun içinde birlik “ümmet” algısıyla değil, “millet” bilinciyle sağlanır!

Millet olmayı başaramazsan, ümmet olmuşsun ne yazar!

Alıntı: Tolga Şahin

Posted in Gündem | Tagged , , , , | TÜRK ORDUSUNU TÜRKSÜZLEŞTİRMEK! için yorumlar kapalı
Ara 10

“MUZAFFER TÜRK”

“MUZAFFER TÜRK”

Lozan açılışında toplantı başkanından sonra İngiliz Lord Curzon, küstahça havalarla gelir bir konuşma yapar.
İnönü de hemen söz ister.
Söz verilmeyince çevik adımlarla kürsüye çıkar.
Herkes susar, kimse engel olamaz.
Lozan ilk gün. Anlatıyor İsmet İnönü. Hem de Türkçe.
Mahvettiniz ülkemi, yenilip kaçarken bile yok ettiniz imarlı yerlerimizi.
Yaktınız yıktınız.
Nasıl utanmıyorsunuz yaptıklarınızdan da buraya gelmiş bir de harp tazminatı konuşuyor kapitülasyonlardan bahsediyorsunuz?
Biz sizlerden Fransız ihtilali ile öğrenmedik mi hürriyet adalet müsavat kardeşlik kavramlarını, millet olmayı?
Nasıl bakıyorsunuz suratıma sanki kaybetmemiş gibi.
Kaybettiniz, kaybettiniz.
Ermeni, Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan, başta da Rus..
Ama hepiniz kaybettiniz.
Karşınızda kaybeden hep kaybeden ezik tembel inançsız, teslim olmuş Osmanlı diplomatı yok.
Ben varım ben.
Türk.
Ben “muzaffer Türk” buradayım.
Sizi Çanakkale’de yendim.
İstiklal savaşında yendim.
Mudanya’da yendim.
Şimdi burada da yeneceğim.

Kimse ses çıkartamaz.
İnönü sessizliğin içerisinde muzaffer bir şekilde yürür yerine oturur.

Kenan Şahbaz
Eğitimci, Halk Şairi, Araştırmacı, Yazar

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , | “MUZAFFER TÜRK” için yorumlar kapalı
Ara 07

“HASBÜNALLAH VE NİMEL VEKİL!”*

“HASBÜNALLAH VE NİMEL VEKİL!”*

  Biz anladık, çözdük seni

  Her halinle çizdik seni

  Tespih edip dizdik seni

  Doksan dokuz kere estağfurullah

“Hasbünallah ve nimel vekil” dedik

* * *

  Şeytanları çok ettiniz

  Çeteleri tok ettiniz

  Değerleri yok ettiniz

  Doksan dokuz kere estağfurullah

“Hasbünallah ve nimel vekil” dedik

* * *

  Vatan için cevher, korduk

  Vicdan var mı, diye sorduk?

  Pek çok şeye akıl yorduk

  Doksan dokuz kere estağfurullah

“Hasbünallah ve nimel vekil” dedik

* * *

  Hayâ bitik, ar kalmamış

  Satmış, satmış kâr kalmamış

  Atmadığı zar kalmamış

  Doksan dokuz kere estağfurullah

“Hasbünallah ve nimel vekil” dedik

* * *

  Utanmıyor, sıkılmıyor

  Yasaya hiç takılmıyor

  Bir deliğe tıkılmıyor

  Doksan dokuz kere estağfurullah

“Hasbünallah ve nimel vekil” dedik

* * *

 Yanlışı silmeye eller yetmedi

 Ellerden vazgeçtik diller yetmedi

 Kalpler ‘bana neci’ özler yetmedi

 Doksan dokuz kere estağfurullah

“Hasbünallah ve nimel vekil” dedik

* * *

* Estağfurullah : T övbe etmek. Teşekküre karşı alçak gönüllülük ifadesi,

* “Hasbünallah ve nimel vekil”=“Allah bize yeter, O ne güzel vekildir

* * *

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , | “HASBÜNALLAH VE NİMEL VEKİL!”* için yorumlar kapalı
Ara 05

DÜNYA TÜRK’Ü ANLATIYOR!…(1)

DÜNYA TÜRK’Ü ANLATIYOR!…(1)

“Çağdaşlarımız olan Türkler ve Moğollar.

Onlar bozkır sanatını incelediğimiz atalarından şuan iki bin yıl uzaktalar. Fakat o dönemde yaşayan Türkler, Fransızlardan daha uygardılar, hatta Fransızlar yokken Türkler vardı ama henüz evrimlerinin ilkel dönemlerindeydiler. Öte yandan bu topluluklarda yaşamın belli başlı sorunlarına karşı büyük bir duyarlılığa, son derece bilinçli ve derin bir varlık anlayışına rastlanır. Yıllar içinde kendi deneyimlerinden çıkarttıkları derslerin, her ne kadar yüzyılların ve kültürlerinin yok olduğu dönemlerin yıkıcı etkisiyle bozulsa ve bir nebze özlerinden uzaklaşsa da; kalplerinin en derinlerinde bir yerde hâlâ varlığını sürdürdüğüne ve genetik miraslarının bir parçası olduğuna inanıyorum. Bu derslerin en azından düşüncelerini ve yaşamlarını biçimlendirmede büyük pay sahibi olduklarını söyleyebiliriz. Belki de Anadolu köylüsünü dünyanın en sağlam toprak insanı yapan vatan toprağına bağlılık duygusu, bu köklerden gelen bir duygudur. Belki de şehirlilerin köy yaşamına duydukları büyük sevgi buna bağlıdır; sayısız bahçesi ve ağaçların arasındaki evleriyle eski Türk şehirleri buna en iyi örnektir. Bu toplulukların hayvan ve bitkilere yaklaşımları, yaşam ilkeleri ve bir bütün olarak gördükleri farklı yaşam biçimlerine verdikleri önemi göstermektedir. Böyle bir yaklaşım tüm yaşam biçimlerine saygı duymayı getirecekti; ama bu saygı, yaşamın olmazsa olmaz koşulu ölümü ve öldürmeyi yasaklamıyordu, çünkü öldürülen şey besin kaynağıydı ve insan, hayvan ya da bitki fark etmiyordu. Öldürmek hep aynıydı. Acaba hangi uygarlık, Altaylılar gibi av çemberinde kalan hayvanların bir kaçının kaçmasına göz yumup türlerin yok olmamasını sağlamak istemiş ya da meyve ağacında mutlaka birkaç meyve kalmasına dikkat etmiştir?

Toroslu Yörük bir oduncunun birazdan keseceği ağaçtan özür dilemesini sağlayan nasıl bir duygudur?

Ya da birazdan kurban edeceği horozun boynunu özenle ve şefkatle okşayan köylünün heyecanı nasıl bir heyecandır?

İşte bu Türklük bilinci, çeşitli dinlerin ortaya çıkardığı türlü bağnazlıkların ve milletleri sömürmek adına yapılan savaşların karşısında, türlü zorlukların üstesinden gelmek için ihtiyaç duyulan en büyük güç kaynağı olarak tarihin her sahnesinde yerini almaktadır”

Fransız Tarihçi Türkolog Jean Paul Roux

Her zamankinden daha gür bir sesle;

__“Ne mutlu Türküm diyene!”___

Posted in Yazılarım | Tagged , , , | DÜNYA TÜRK’Ü ANLATIYOR!…(1) için yorumlar kapalı
Ara 03

22 YILDIR BOŞUNA MI UĞRAŞTIK ŞAŞKINLIĞI

22 YILDIR BOŞUNA MI UĞRAŞTIK ŞAŞKINLIĞI

Yeni mezun teğmenlerin, geleneksel subay yemini etmesi ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demesi birilerinin kanına dokundu! 

Asıl rahatsız oldukları konu galiba, teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atmasıdır.

Bütün harp okullarında subay adayları, “Hepimiz bir Mustafa Kemal’iz” bilinciyle yetiştirilir. 15 Temmuz sonrasında Millî Savunma Üniversitesi’ne bağlansalar da yani askerî okullar siviller tarafından yönetilse de eğitim-öğretim müfredatını istedikleri gibi değiştiremedikleri anlaşılıyor…

Öyle ya, Malazgirt’e ortak çıkaran zihniyet, harp okullarından yetişenlerin Mustafa Kemal’in askeri olmasını da istemez. “AKP iktidarı sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk” diyenler Mustafa Kemal’in askeri olmayı içine sindiremez. “Anayasayı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız. Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız. Vatandaşlık tanımı da değiştirilecek. Herkes kendi etnik kökenini ifade edebilecek ve üst kimlik olarak ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım’ diyecek.” diyenler Mustafa Kemal’in askerlerinin bu işe engel olacağından korkar…

***

Yine “Milliyetçilik; öyle olmuş ki; Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez, aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Meselâ, -bunları açık söylemek zorundayım- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hâle dönmüştür. ‘Bir Türk dünyaya bedel’ gibi, bu laflar aslında Türkiye’nin, geçmişteki bütün insanları İslâm kardeşliği etrafında toplayan bütünlüğünü tehdit eder anlama gelmiştir. İkinci Cumhuriyet, Yeni Osmanlıcılık kavramlarının ve bu tartışmaların ortaya gelmesini ben çok sağlıklı görüyorum ve geleceğe çok ümitle bakıyorum” diyenler, elbette cumhuriyet tarihi boyunca Mustafa Kemal’in askerlerinin koruduğu düzeni yıkmak için çabalamaktadır…

“Bir Türk dünyaya bedeldir” sözünü şahsen kanıtlamış olan Mustafa Kemal Atatürk’ü doğrudan hedef alamaz ama yandaşlarına her gün hakaret ettirirler.

***

Ne yapmak istediklerini, sonradan bakan yaptıkları kişi aynen şöyle ifade etmiştir:

“Önce ekonomi dünyasında başlayan âdem-i merkezileşme ve toplumun daha alt birimlerine yetki verme temayülü, giderek sosyal ve siyasal hayatta da kendisini göstermekte, böylece devlet yapısının da değişmesi gerekmektedir.

Başlangıçta kurulurken ortaya atılan cumhuriyet ilkesinin de zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen Cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür.

Uluslararası iş birlikleri giderek siyasallaşmakta ve ulusal devlet fikri yerine daha çok bölgesel devletlerin oluşturduğu bir yapıya dönüşmektedir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin öngördüğü ulusal devlet yahut milliyetçilik esaslarına dayalı devlet fikri yerine uluslararası iş birliği yapan ve belki de siyasi olarak bütünleşen ülkeler söz konusu olmaya başlamıştır.

Türkiye’de Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerine İslam’la bütünleşmenin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu bulunduğunu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum.”

***

İşte Türkiye’de 22 yıldır kurmaya çalıştıkları yeni rejimin temel ilkeleri bunlardır. Malazgirt’e ortak çıkarmakla da Türkiye Cumhuriyeti yerine, bir Türk-Kürt-Arap konfederasyonu kurmak istediklerini açık etmişlerdir.

Bu zihniyete sahip olanlar için harp okullarından yeni mezun olan teğmenlerden “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözünü duymak, büyük bir hayal kırıklığına sebep olmuştur.

Soruşturma açmakta bir iki gün tereddüt etmelerinin sebebi, “22 yıldır boşuna mı uğraştık?” şaşkınlığıdır! Daha çok şaşıracaklar; öyle görünüyor…

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , | 22 YILDIR BOŞUNA MI UĞRAŞTIK ŞAŞKINLIĞI için yorumlar kapalı
Kas 30

SEN YOKSUN!

SEN YOKSUN!

* * *

Gönül harmanında sevgi elerim

Tomurcuğa durur düşüncelerim

Sensizlik, yalnızlık işkencelerim

Şakıyan bülbülün gülü sen yoksun

* * *

Sevgim coşkun, sevgim sağanak, ince

Kurul, kalbimdeki köşke keyfince

Bir bahar kanımı ateşleyince

Ümidimin nazlı tülü sen yoksun

* * *

Yemyeşil dallarım kurudu birden

Korkarım –vallahi- aşkı tehirden

Sensizlik denilen müthiş zehirden

Gönlümün arınan gölü sen yoksun…

* * *

Dağlarıma neden, nasıl kar yağar?

Aklım, hayalinle sevdayı sağar

O anda sevginin güneşi doğar

Doğan güneşimin alı sen yoksun…

* * *

Çile çeke çeke çilem dolmuyor

Buna rağmen, bu aşk hâlâ solmuyor

Hanem sensiz, gönlüm sensiz olmuyor

Bu sevginin gönül balı sen yoksun…

* * *

Ya seven, sevilen, ya inanan kör

Yoksa mevsimler mi, sen misin nankör?

Sensizlikle geçen bütün zaman kör

Hayatımın asil dalı sen yoksun…

* * *

Gören, duyan benim halime şaştı

Yokluğunun kahrı arşa ulaştı

Dondu ümitlerim artık buzlaştı

Yüreğimin ipek şalı sen yoksun…

* * *

* Her Şey Sensin Kitabımdan

Kenan Şahbaz

Eğitimci, Halk Şairi, Araştırmacı, Yazar

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | SEN YOKSUN! için yorumlar kapalı
Kas 30

“BANKALAR (VE DÖVİZ BÜROLARI K.Ş) BU REZALETE SON VERMESİ GEREKİYOR”

“BANKALAR (VE DÖVİZ BÜROLARI K.Ş) BU REZALETE SON VERMESİ GEREKİYOR”

“Önce döviz bürolarının ve bankaların dolar almadığı dedikodusu yayıldı. Sonra bunun gerekçesi olarak piyasada sahte 600 milyon dolar olduğu, bunun makinalarca bile tespit edilemediği ve bunun Suriye sınırından sokulduğu iddiası… Sonra döviz büroları adına açıklama yapıldı, “Yok böyle bir şey. Biz işimizi yapıyoruz” dediler. Tüm olay iktidarın yeni bir oyunu, yeni bir manipülasyonu olarak görüldü sonunda” dedi.
“Bir bankadan dolar alıyorsunuz ve bunu götürüp bir başka bankaya yatırmaya kalkıyorsunuz.
Üstelik üzerinde aldığınız bankanın bandrolü de var.
Götürdüğünüz banka bu doları alıyor. Sayıyor ve içlerinden bazılarını kabul etmiyor.
‘Aynı alımı döviz bürosundan yapıyorsunuz, Aynı döviz bürosu geri alımı kabul etmiyor’ (Benim başıma gelen de bu… KŞ.)
Niye!
Belli değil.
Daha ilginci, parayı aynı bankanın bir şubesinden alıp, bir başka şubesine götürseniz bile bu başınıza geliyor.
Muhtemelen aldığınız şubeden çıkmadan geri yatırmaya kalksanız yine aynı muameleye tabi kalacaksınız.
Yurt dışında okuyan kızıma para yollarken de, yurt dışında yaptığım harcamalar için bankaya para yatırırken de sıklıkla başıma geliyor.
Sadece benim değil herkesin geliyor.
Bankaların, ( ile ‘döviz bürolarının’ K.Ş) bu rezalete bir son vermesi gerekiyor.”
Alıntı: Fatih Altaylı

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , | “BANKALAR (VE DÖVİZ BÜROLARI K.Ş) BU REZALETE SON VERMESİ GEREKİYOR” için yorumlar kapalı