Ağu 15

TÜRKLER ARAPLARDAN BİN YIL ÖNCE TANRI’YI BİLİYORDU

TÜRKLER ARAPLARDAN BİN YIL ÖNCE TANRI’YI BİLİYORDU-

NE KADAR SADE VE KALPTEN BİR DUA

Arapların putlara Perslerin ateşe taptıkları dönemden 800 sene önce, bir ve tek olan Tanrı’ya inanan Türk Hun Hükümdarları şu duayı okurlardı:

“Ulu Tanrı.

Her şeyi yaratan Tanrı.

Yenilmez, yıkılmaz, ölmez, bitmez, yitmez, yok olmaz Tanrı.

Suyu donduran, buzu eriten, buzdan su yürüten, sudan ırmak coşturan, ırmaktan göl dolduran, gölde balık gezdiren Tanrı.

Kuru derelere pınar koşturan, ota ağaca can yürüten, ottan ağaçtan çiçek çıkartan, çiçeklerden oğul veren, arıya bal yaptıran Tanrı.

Günümüzü aydınlatan, gecemizi yıldızlarla süsleyen Tanrı.

Bize yeni bir yıl veren Tanrı.

Bu yıl bize bol ver, bolluk ver!

Otumuz otlağımız bol ver.

Kulunlarımız kuzularımız bol ver.

Yapağımız yünümüz, yağımız sütümüz, peynirimiz, kımızımız bol ver.

Yağmurumuz suyumuz bol ver.

Avlağımız avımız bol ver.

Urısı, kızı oğulumuz bol ver.

Anamızı balamızı, oğulumuzu kızımızı, gencimizi yaşlımızı, bu Kara Yer üzerinde hepimizi kara çorlardan sakla, isizlikten bizi esirge Yüce Tanrı.

Yayımız yaman, okumuz şaşmaz, kılıcımız keskin kıl.

Yağının başını munsuz, bileklerimizi güçsüz, yüreklerimizi umutsuz koma.

Bahar geçsin yaz gelsin, yaz geçip güz gelsin, güz buduna yeğni gelsin.

Kuzumuz, kulunumuz, oğulumuz çok olsun.

TÜRK çoğalsın Acun üze bey olsun.

Aç, çıplak kalmasın, Acun düzen dirlik bulsun.

Yer ve gök ülüşü için, atalarımız tini için sunduğumuz iduklarımızı una.

Yüce Tanrı.

TÜRK Budun ilsiz kılma, TÜRK Budun başsız kılma, TÜRK Budun töresiz kılma, Hun Budun yüzün yere vurma,

TÜRK Budun tutsak kılma, hatun olacak kızlarımızı kun, bey olacak oğullarımızı kul kılma.

TÜRK budununu koru.”..

Kaynak:  Ronald Cohn Jesse Russell, Tengriism, bookwika, VSD (1 Jan. 2012)

Posted in Gündem | TÜRKLER ARAPLARDAN BİN YIL ÖNCE TANRI’YI BİLİYORDU için yorumlar kapalı
Ağu 13

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Depremin imtihan olduğu doğrudur ama din imtihanı değil, mühendislik imtihanıdır.”Nietzsche    

* “Kediler şeytandır onları öldürün” diye fetva veren Papa, kedilerin öldürülmesiyle artan farelerden yayılan veba ile Avrupa’da 25 milyon kişinin ölmesine sebep olur.  İşte cehalet böyle bir beladır.” 13. Yüzyılda Papa Gregory

* “Dil, bir milletin sembolüdür. O milleti bir arada tutan ve yok olmasını engelleyen biricik faktördür.” H. Nihal Atsız

* “Türkleri savaşarak, asker ve silah kullanarak asla yenemezsiniz. Türklerin sadece din adamlarını ele geçirip,onları kullanın! Onlar zaten devleti yıkarlar.” Winston Churchill

* Çalışmadan dua eden, silahsız harbe giden gibidir.” Deylemi

* “İç yüzünü keşfetmediğin kimseyle, dost olmaya kalkışma.” Hz. Ali

* “Başınız sıkıştığında dostlarınızın kapısını çalın. Kapı açılmazsa gözünüz açılır.” La Erdi

Posted in Atasözleri Vecizeler | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Ağu 11

“15 TEMMUZ’UN KAZANANI KİMDİR?”

“15 TEMMUZ’UN KAZANANI KİMDİR?”

Bu soruyu bir okurumuz sormuş ve kendisi cevaplandırmıştı:

* “15 Temmuz’un asıl kazananı ABD’dir çünkü büyük projesini daha kolay uygulatmak imkânı bulmuştur. Türkiye’de devlet kurumları ve iç dinamikler sindirilmiştir. Siyasi kadroya yaptıramayacakları ve onların yapamayacağı hiçbir şey kalmamıştır.

* İkinci kazanan Tayyip Erdoğan’dır. Türkiye yıllardır Erdoğan’ın yönetimindeydi ama 15 Temmuz’dan sonra yönetiminden çıktı, mülkiyetine geçti. ‘Devlet adamı’ gitti ‘adamın devleti’ geldi. Feda edilenler ise FETÖ’nün B takımıdır.

* Ortaklık devam etmektedir. Zaten bu aktörlerin ideoloji se stratejik misyon bakımındın düşman veya rakip olmaları için hiçbir sebep yoktur. Dün de yoktu, bugün de yoktur. Kısa vadeli, taktik didişmeler kimseyi yanıltmasın, Büyük patron ABD’nin ikisine de desteği devam ediyorsa, bunların mücadelesi ciddiye alınabilir mi? O uğursuz 15 Temmuz gününde tek kaybeden devlet yapısı çökertilen kimliği ve istikbali karartılan Türkiye’dir.”

***

Öyleyse 15 Temmuz’un ilk amacı neydi?

Bu soruyu da dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Selin Sayek Böke cevaplandırmıştı:

“Birinci soru; ‘Hükümetin 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden daha önceden haberi var mıydı?’ İkinci soru; ‘bir uluslararası bağımsız kuruluşuna denetim yaptırarak bu ByLock listelerinin geçerliliğini teyit etmeyi düşünüyor musunuz?’ Üçüncü soru; sorduk, sormaya devam ediyoruz. ‘Darbe girişiminin kilit ismi Adil Öksüz önce yakalandı, sonra bırakıldı. Bu olup bitenlerin siyasi ayağındaki sorumluları neden ortaya çıkarmıyorsunuz? Konu Adil Öksüz’e gelince neden suskunsunuz?’

Değerli arkadaşlar, hükümet bir türlü sorduğumuz bu sorulara bir yanıt veremiyor. Bir türlü 15 Temmuz sonrası millete verdiği sözün arkasında durarak kendi içindeki FETÖ’cülerle, siyasetteki FETÖ’cülerle hesaplaşma cesaretini gösteremiyor. FETÖ’yle olan derin suç ortaklığından kendisi o kadar çok korkuyor ki, bu ortaklık o kadar derin ki hukukun gereğini yapmak yerine darbe fırsatçılığıyla Türkiye’ye bir sivil darbe yaşatıyorlar. Bu sivil darbenin tek bir amacı var. Esas darbecileri korumak ve darbe bahanesiyle Türkiye’de bir tek adam diktası inşa etmek…”

Alıntı: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/15-temmuz-bir-leylekse-kime-ne-getirdi-820365h.htm

Posted in Gündem | “15 TEMMUZ’UN KAZANANI KİMDİR?” için yorumlar kapalı
Ağu 09

BEŞ KURUŞ

BEŞ KURUŞ

Nasrettin Hoca yolda yürürken, biri ensesine öyle bir vurmuş ki, nerdeyse yere düşecekmiş, hiddetle dönüp bakmış; karşısında tanımadığı genç bir adam. Nasrettin Hoca sormuş:

– “Ne cüretle vuruyorsun!..”

– “Özür dilerim hocam, sizi birine benzettim, küçük bir hata yaptım, ama siz pireyi deve yaptınız.

– “Yürü o zaman, kadıya gidiyoruz!”

Gitmişler kadıya, ikisini de dinleyen kadı efendi, Nasrettin Hoca’ya vuran gencin akrabasıymış. Kadı efendi, Nasrettin Hoca’yı yumuşatıp, akrabasını kurtarmaya çalışmış:

– “Hoca, hislerini anlıyorum. Bu durumda herkes aynı şeyi hissederdi. Şimdi bu genç adam kendine bir tokat atsa, kabul eder misin?”

Nasrettin Hoca ısrar etmiş:

– “Olmaz, mahkeme yapılsın.”

Kadı efendi, bunun üzerine akrabası olan genç adama dönüp kararını vermiş:

– “Ceza olarak Nasrettin Hoca’ya 5 kuruş ödeyeceksin, hemen gidip getir!..”

Nasrettin Hoca, para almaya giden genç adamın dönmesini beklemiş. Bir saat geçmiş, iki saat geçmiş, ama genç adam ortalıkta gözükmüyormuş.

Mahkeme kapısının kapanma saatine kadar bekleyen Nasrettin Hoca, kadı efendinin ensesine okkalı bir tokat indirdikten sonra demiş ki:

– “Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyememem, gelirse söyle ona; 5 kuruşu sana versin!..”

Posted in Fıkralar | BEŞ KURUŞ için yorumlar kapalı
Ağu 07

15 TEMMUZ, “YENİ BİR DEVLET” İÇİN ATLAMA TAŞIYDI!

15 TEMMUZ, “YENİ BİR DEVLET” İÇİN ATLAMA TAŞIYDI!

 “15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü, millî bayram ve tatil ilan edildi. Tabii darbe girişiminin değil o girişime direnişin bayramı söz konusudur ama yine de o gün Türkiye için bir utanç günüdür. ‘Halka ve Meclis’e ateş açan askerler’ ve ‘halk tarafından boğazlanan askerler’ tabloları, utanmak için yeterli değil midir?

15 Temmuz’dan önce devletin belkemiği olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nde terfiyi hak eden pırıl pırıl subaylar, ya Ergenekon-Balyoz sürecinde tasfiye edilmiş ya da emekli edilmişti. Meselâ 100 tam puan sahibi Mehmet Alkanalka terfi ettirilmezken, darbe girişimi sırasında Ömer Halisdemir tarafından öldürülen Semih Terzi terfi ettirilmişti!

2014 şûrasında general yapılan 19 albaydan 12’si ve 2015 şûrasında general yapılan 23 albaydan 20’si, 15 Temmuz darbesine karıştıkları gerekçesiyle TSK’dan atıldı!

FETÖ’nün askerî okullara sızması, 30-40 yıllık bir süreçtir ama 15 Temmuz 2016 darbe girişimine, 2014 ve 2015 Yüksek Askerî Şûralarında alınan siyasi kararların yol verdiğini görmek durumundayız.”

Yukarıdaki satırlar, bu sütunda 16 Temmuz 2019’da yayımlanmıştır.

Ankara Adliyesi’ndeki hem FETÖ çatı davası hem de Genelkurmay çatı davası başta olmak üzere 15’e yakın darbe girişimi soruşturmasını savcılarla birlikte yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen‘in geçtiğimiz hafta Afyonkarahisar’da bir grup üniversite öğrencisine yönelik özel konferansında yaptığı açıklamayı gündeme getirdi.

İşçimen, “(…) 2015 yılında Millî İstihbarat Teşkilatı’nca (MİT) YAŞ Kararları öncesi yapılan çalışmalar var. MİT, ataması yapılan 138 generalin 100 tanesinin paralel yapıdan olduğunu söylüyor. Ne hikmetse bunların general atamaları yapılıyor. (…) İzmir’de casusluk soruşturması vardı. Onunla ilgili gözaltılar yapıldı. Bizim KPSS analizlerinden bazı KPSS sanıklarının eşlerinin önemli yerlerde bulunduklarını tespit ettik. Bunlarla ilgili araştırma yapılmasını ve gerekiyorsa YAŞ kararlarıyla emekli olunmasını istedik. Belli mevzilerde elemanları deşifre olmaya başlandı ve gideceklerdi. Acil operasyon yapılması gerekiyordu. Planlı ameliyattan acil ameliyata girdik. Örgütün 15 Temmuz operasyonu, yoğun bakım operasyonudur.” dedi.

***

2015 YAŞ kararlarının altında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül imzaları var. MİT, hangi subayların FETÖ’cü olduğunu raporla bildiriyor ama Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Millî Savunma Bakanı, hepsini terfi ettiriyor! Sonra da Erdoğan “Allah’ın lütfu” olarak nitelendirdiği 15 Temmuz’u atlama taşı olarak kullanarak devletin yönetim sistemini değiştiriyor!

Üstelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, darbe girişiminden 40 gün önce düzenlediği, 6 Haziran 2016 tarihli iddianamesinde akla gelen her türlü uyarıyı da yapmıştı:

İddianamede şöyle deniliyordu:

“TSK içerisindeki bu yapılanmanın ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak bir yoğunluğa ulaştığı,

FETÖ/PYD’nin darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu,

Bu tehlikenin gerçekleşmesi halinde bunun devlet için gerçek bir yıkım olacağı, ülkenin bir iç savaşa sürüklenebileceği, devletin yeniden ayağa kaldırılmasının mümkün olmayabileceği,

FETÖ/PYD’nin tasfiyesinin devlet için artık varlık yokluk meselesi hâline geldiği…”

Şimdi de AKP iktidarı, milletvekili transferi gibi yollarla “Milletin çeşitliliğine dayanan Yeni Anayasa” ile Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarmanın hesabını yapıyor…

AKP iktidarının tasfiyesi de devlet için artık varlık yokluk meselesi hâline gelmiş değil midir?

Alıntı: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/15-temmuz-yeni-bir-devlet-icin-atlama-tasiydi-821073h.htm

Posted in Gündem | 15 TEMMUZ, “YENİ BİR DEVLET” İÇİN ATLAMA TAŞIYDI! için yorumlar kapalı
Ağu 05

ABDAL HALİL AĞA

ABDAL HALİL AĞA

Maraş 1872 doğumlu Milli Mücadele Kahramanı Oğuz Türkü Abdal Halil Ağa. Maraş’ta yaşayan abdalların ağası ve Maraş milli mücadelesinin sembol ismidir.

Fransız işgal güçlerini davul zurna ile karşılamak isteyen Ermeni ileri gelenlerinden Hırlakyan’a; “Değil bir kese, davulumun kasnağını altınla doldursanız din gardaşımın bağrına çomağımı vurmam” diyerek bayraklaşmış,

SAVAŞ/106 GÜN

Fransız işgalinden bir gün önce, (28 Ekim 1919) tarihinde Davulcubaşı Halil (Abdal Halil Ağa) evinin bahçesinde oturuyordu.

Üç atlı kişi içeriye girdiler. İzinsiz gelen bu kişilerin bakışları meydan okurcasınaydı.

İçlerinden biri:

” Halil Ağa sen misin?” diye sordu.

Davulcu Halil, kişilerin davranışlarına ve konuşmaya içerlemişti. Kaba bir şekilde gelen adamlara:

“Evet! Benim. Ne diyorsunuz?”

kişilerden biri Osmanlı Döneminde milletvekilliği de yapmış olan Ermeni Agop Hırlakyan’dı.

Hırlakyan:

“Yarın İtürmezin dağından Fransız ordusu geliyor. Yanına iki adamını alıp orduyu davul ve zurnayla karşılayacaksın,” der.

Maraş’ın davulcusu Halil, emirvari konuşan, yıllarca bu memleketin ekmeğini yeyip, suyunu içen sonra da işgal güçleriyle işbirliği yapan bu hain adama alay edercesine:

” Ney! Ney! Ney!” diye karşılık verir.

Hırlakyan sözlerini tekrar eder:

“Yarın İtürmezin dağından Fransız ordusu geliyor. İki adamını al ve onları davul zurnayla karşıla,” der.

Halil, alaylı ve sert bir ses tonuyla:

“Ben Fransız ordusunu davul zurnayla karşılayacağım ha?” der.

Hırlakyan, bu konuda problem çıkmaması için çok tesirli olacağına inandığı bir yola başvurur ve altın kesesini göstererek:

” Bu keseyi sana vereceğim. Eğer bu da yetmez dersen fazla da veririm,” der.

Davulcu Halil, bu teklife daha çok içerlemiştir. Karşısındaki adam parayla kendisine istediğini yaptıracağını sanmaktadır. Tarihe geçecek Maraş’lıların mücadelesini ateşleyecek şu sözleri söyler:

“Altınlar senin olsun, bir kese altın değil, davulumun kasnağını altınla doldursanız ben din kardaşlarımın bağrına çomağı vurmam. Müslüman kardaşlarımın soğanının kabuğuna muhtacım. Senin altınlarına muhtaç değilim.” diyerek teklifi kesin bir dille reddeder.

Hırlakyan bu sözlerden sonra:

” Alacağın olsun Halil, bunu unutma! İlk ateşimiz sana olacak. Evini başına yıkacağız.” diye tehdit eder ve iki adamıyla oradan uzaklaşır.

Halil, vakit geçirmeden Ulu Cami’ye gider. Maraş Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin de üyesi olan Müftü Tekerekzade Mehmet Efendi de cemaatle beraber camidedir. Hırlakyan’la aralarında geçen konuşmayı kendilerine aktarır.

Müftü ve Cemaat kendisini Hırlakyan’a verdiği cevaptan dolayı tebrik ederler. Bir gün sonra şehirlerinin işgalci Fransızlar tarafından işgal edileceğini de öğrenmiş olurlar.

Sivas’ta bulunan Temsil Heyetine telgrafla bilgi verilir.

Davulcu Halil’in Hırlakyan’la arasındaki konuşma Maraş halkı arasında kulaktan kulağa hızlı bir şekilde duyulur.

12 Şubat 1920 sabahı Fransızlar atlarının ayaklarına keçe bağlayarak sessizce geldikleri gibi değil, mağlup olarak karlar altındaki Maraş’ı terk etmek zorunda kalırlar.

Düşmanın sessizce şehri terk ettiğini öğrenen Maraşlılar da büyük bir sevinç vardı. Davulcu Halil beyaz elbiseler giymiş ve Şişmanzedelerin damına çıkarak çomağını davuluna vuruyor ve düşmanın sessizce kaçtığını ilan ediyordu. Diğer davulcularla beraber şehrin dört bir yanında davul çalmaya başlamışlardı.

29 Ekim 1919’da başlayan ve 106 gün süren işgal 12 Şubat 1920 tarihinde Maraş’ın Kahraman olmasıyla sona ermişti.

1946’da vefat etmiştir.

Kaynak: https://www.facebook.com/story.php?story_fbid=1273860356360847&id=100012106842403&mibextid=xfxF2i&rdid=rDrx5Dddi29dTNOv

Posted in Hikayeler | ABDAL HALİL AĞA için yorumlar kapalı
Ağu 03

AKP “KÜÇÜK ADIMLAR STRATEJİSİ”Nİ UYGULAMAKTADIR.

AKP “KÜÇÜK ADIMLAR STRATEJİSİ”Nİ UYGULAMAKTADIR.

AKP’nin milliyetçi aydınları ikna etmek için bir ileri iki geri gibi farklı tutumlar sergilemesi, kimseyi yanıltmamalıdır. Zira AKP, bu işte Avrupa Birliği’nin kuruluşunda da uygulanan “Küçük Adımlar Stratejisi”ni uygulamaktadır.

Rahmetli Doç. Dr. Kutlu Merih, yıllar önce bu stratejiyi şöyle izah etmişti:

“Burada ana fikir, ulus devletlerin bağımsızlıklarının ve demokrasilerinin içini bir takım pragmatik formüllerle giderek sığlaştırmak ve gereksiz hâle getirmektir.”

AKP de AB ve ABD himayesinde “Küçük Adımlar Stratejisi” ile millî devletin altını oyuyor. Aslında fiilen millî devleti yok ettiler ama bu fiil, onları Anayasa’yı cebir ve şiddetle ortadan kaldırmak suçunun faili yapar!

Dolayısıyla böyle bir iktidar karşısında, milliyetçi aydınlar, “yeni bir anayasa yapılacaksa” gibi en küçük bir “açık kapı” bırakmamalıdır!

Alıntı: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/akpnin-kucuk-adimlar-stratejisi-819106h.htm

Posted in Gündem | AKP “KÜÇÜK ADIMLAR STRATEJİSİ”Nİ UYGULAMAKTADIR. için yorumlar kapalı
Tem 31

DEME!!!

DEME!!!

* * *

Asil Türk ırkına ölüm dert değil

Bu dostlar dost değil, düşman mert değil

Hainlere karşı kanun sert değil

Aman ha toprağın, taşın var deme!…

Gözünün üstünde kaşın var deme!…

* * *

Sırtlanı, çakalı besleyenler var

Haini, zalimi süsleyenler var

Kalleşçe özümde üsleyenler var

Serilse leşleri na’şın var deme!…

Gözünün üstünde kaşın var deme!…

* * *

Örümcekler aklı fikri bürümüş

Gördüm insanlığın özü çürümüş

Her çeşit yüzsüzlük almış yürümüş

Paran, malın, mülkün, aşın var deme!…

Gözünün üstünde kaşın var deme!…

* * *

Bir ömrü bitirdi bekleyişleri

Zalimlerin zulüm ekleyişleri

Cinnete davettir şu deyişleri

Omuzlar üstünde başın var deme!…

Gözünün üstünde kaşın var deme!…

* * *

Hak, hukuk, adalet arıyor insan

Gelmişi geçmişi tarıyor insan

Biz nasıl değiştik soruyor insan?

Övmek için olsun yaşın var deme!…

Gözünün üstünde kaşın var deme!…

* * *

Her bir şeyi haber verip ulağa

Kafa çatlak, beyin eksik salağa

Bu sözlerim küpe olsun kulağa

Aman ha! Çok güzel ma(a)şın var deme!…

Gözünün üstünde kaşın var deme!…

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | DEME!!! için yorumlar kapalı
Tem 28

KÜRESEL SİSTEMİN ÇÖKÜŞÜ VE SİNAN ATEŞ…

KÜRESEL SİSTEMİN ÇÖKÜŞÜ VE SİNAN ATEŞ…

İsrailli haham Nir Ben Artzi, 2015 yılının Şubat ayında İnternet’teki blog sayfasından ülke dışındaki Yahudilere çağrı yaparak, “ABD ve Avrupa ekonomik krizlerle boğuşacak. Dünyada pek çok doğal felaket ve büyük depremler olacak. Tanrı, İsrail’in çevresindeki bütün ulusları ortadan kaldıracak. İranlılar birbirini yemekle meşgul. Mısır yanıyor ve onlar Suriye gibi olacak. Hamas, Mısır’ın başına bela olacak. Türkiye, kendi iç meseleleri ile uğraşacağından İsrail’e dokunamaz. Suriye haritadan silinecek. Bulunduğunuz ülkelerde size iyi davranmıyorlar. Sizin için en güvenli ülke İsrail’dir” demişti.

***

“Haham’ın kehanetleri”, tam olarak değil ama büyük ölçüde tuttu. Zira bu iddialar kehanet değil, İsrail devletinin nasıl bir yol tutturacağını bilerek yapılan konuşmalar idi…

Hamas’ın İsrail’e saldırısı, İsrail’e, Gazze’deki Filistin-Arap varlığını tamamen tasfiye etmek için fırsat verdi. Yalnız İsrail, sadece etnik arındırma, nüfusu göçe zorlama gibi yöntemlerle yetinmedi, doğrudan katliama ve soykırıma yöneldi.

Soykırıma karşı en ciddi tepkiyi, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Güney Amerika ülkeleri gösterdi. Kolombiya, İsrail ile ilişkileri tamamen kesti. Türkiye, 35 bin kişi katledildikten sonra İsrail ile ticareti, durdurduğunu açıkladı.

***

Sivil toplum olarak en kuvvetli tepkiyi ise Amerika’daki üniversite öğrencileri ortaya koydu… Yalnız bu konuda Nihat Genç’in önemli tespitleri var. Özetle şöyle diyor:

“Amerika’nın ‘elit’ üniversitelerinde anti-siyonist eylemler kapitalizmin tarihi açısından çok derin kırılmalar ve anlamlar taşıyor!

Çünkü bu elit üniversiteler kapitalizmin savaş makinesine kalifiye eleman yetiştirmek ve çok uluslu şirket hegemonyasının sürekliliği için kurulmuştu!

Elit üniversiteler feodal dönemle kapandığı sanılan yeni soylular yetiştirmek için kurulmuştu!

(Türkiye’de) Akademiyi ve medyayı ve piyasayı ele geçirmiş bu holdingler, elli uzun yıldır sizleri, laik, şeriat, Suriye savaşı, etnik, mezhep, PKK, Şeyh Sait ve FETÖ’yle savaştırıyor! Ülke topraklarını masaya yatırıp size açılım tartıştırıyor!

Ekonomik krizler katlandıkça katlanıyor, ülke toprakları satılıyor, on milyonlarca mülteci gelmiş ve açlık yokluk hiç gündemden düşmüyor ama onlar İslamcılık adına FETÖ adına anayasayı değiştiriyor, PKK’yı yine önünüze sürüyor!

Amerikan üniversitelerinde anti-siyonist eylemlere katılan öğrenciler de o büyük zihinsel kuşatmadan çıkamaz, çünkü iş bulamazlar ama insanlığa bir kapı aradılar!

Müesses nizamın-hegemonyanın savaş makinesine meydan okudular!

Haberiniz olsun, satılmışları ve iş birlikçileri ‘özgür başarılı demokrat bireyler’ olarak takdis edip diploma ve ödül ve maaş veren, bu düzen, kökünden tartışılmaya ve çözülmeye başlamıştır!”

***

Dünya düzeninin kökünden sarsıldığına dair bir tespit de Mısır’dan geldi. Dünya Müslüman Âlimler Birliği Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Vasfi Aşur, “Kendini savunma haklarının hangisi İsrail’in tüm bu barbarlıkları yapmasına izin veriyor? İsrail’in işlediği bu suçlara sessiz kalınması küresel sistemin çöküşünü daha da hızlandıracak.” dedi. Aşur, savaşın küresel düzendeki eşitsizliği, adaletsizliği ve insan haklarının bir yalan olduğunu ortaya çıkardığı görüşünü paylaştı. Aşur, dünyada İsrail’in Gazze’deki katliamı gibi katliamlara engel olacak yeni bir sistemin inşa edilmesinin artık kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

***

Türkiye’de küresel sistemin emirlerine karşı gelen Sinan Ateş’in katledilmesinde azmettirici olanların hatta suikastçıyı evinde saklayanın, iddianamede adı bile geçmiyor… Sinan Ateş’e sıkılan kurşun, Türk Milleti’ne sıkılmıştır. Bu cinayetin tetikçilere yıkılarak kapatılması, Türkiye’de de sistemin sonunu getirecektir…

Alıntı: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/kuresel-sistemin-cokusu-ve-sinan-ates-794380h.htm

Posted in Gündem | KÜRESEL SİSTEMİN ÇÖKÜŞÜ VE SİNAN ATEŞ… için yorumlar kapalı
Tem 25

APOLLON MÜSLÜMAN MIYDI?

APOLLON MÜSLÜMAN MIYDI?

Aydında bir müzedeki bekçinin hikâyesi; Müzenin bekçisi müzenin müştemilatında ailesi ile birlikte yaşıyormuş. Bir gün bir yönetici bekçiye uğrar ve birkaç gün içinde önemli bir heyetin müzeyi ziyaret edeceğini ve her tarafın pırıl pırıl olmasını ister. Müzeye gelen heyet yeni bulunan Apollon heykelini özellikle göreceklerdir.

Bekçi ailesiyle beraber müzeyi tertemiz yapar, misafirlere hazır hale getirir. Bir sabah eşi erken uyanmış, bir eksik var mı diye müzeye gitmiş. Ama ne görsün, müzenin kapıları açık içeride bazı heykeller ve Apollon heykeli yok, çalınmış yani. Koşarak eşine haber verir. Eşi yöneticilere… Yöneticiler ve vali ne yapacaklarını bilemezler. Emniyet güçleri takibe, araştırmaya başlarlar. Neyse ki adamları çaldıkları heykel ve eserlerle yakalarlar. Eserler müzeye getirilir. Yerlerine konur. Fakat yöneticiler çalınan eserlerden en önemlisi olan Apollo heykelinin erkeklik organının yerinde olmadığını görürler. Ziyaret ertesi gündür. Yönetici bekçiye dönerek yarına kadar eksik bölümü bulup yerine koymasını ister, aksi takdirde kovulacaktır. Bekçi Murtaza kara kara düşünür, nereden bulsun, Aile her yeri arar ama. Nafile… Gece olur, saatler azalır. Birden Murtaza’nın karısı ayağa fırlar, buldum Murtaza diye bağırır.

Murtaza şaşkın, ne buldun hanım der. Eşi ben çok güzel hamur işi yaparım bilirsin, Müzedeki tamir alçısını getir hemen işe koyulayım der. Murtaza alçıyı getirir. Hanımı Murtaza’ya soyun der. Murtaza şaşkın soyunur. Ertesi günü heyet müzeyi gezer. Çok beğenirler. Özellikle de Apollon heykelini. Yöneticiler Murtaza’ya teşekkür ederler. Ama hepsinin kafasında bir soru işareti vardır, özellikle de Vatikan grubunun.

Apollon Müslüman mıydı ?

Kaynak: 1960 lı yıllardaki Akbaba dergisinden.

Posted in Hikayeler | APOLLON MÜSLÜMAN MIYDI? için yorumlar kapalı