Mar 09

DOĞU TÜRKİSTAN VE KAŞKARLI MAHMUD

DOĞU TÜRKİSTAN VE KAŞKARLI MAHMUD

 

Doğu Türkistan tarihî Türk yurdudur. Çin’in gerçek coğrafyasının Doğu Türkistan’la hiçbir ilgisi yoktur. Çin efsanelerine göre, Sarı Irmak, Çin’i doğuran anadır ve bu ırmak Doğu Türkistan’ın çok uzağındadır. Çin’in tarihî sınırları, batıda, Gansu koridorunun başladığı Lancou’ya ulaşmadan biter. Aşağı yukarı bin kilometrelik Gansu koridoru ve onun batısındaki Doğu Türkistan tarihî Çin sınırlarının tamamen dışındadır.

Mançu hanedanı Doğu Türkistan’ı 1760’larda istila etmiştir. 1863’te Doğu Türkistan’da kurulan bağımsız Yakup Bey Devleti de 1877’de Çin tarafından yıkılmış ve bölge Çin hâkimiyetine girmiştir. Çinliler bölgenin tarihî adı olan Şarki / Doğu Türkistan adını da değiştirmişler ve “yeni sınırlar” anlamında Şincang adını uydurmuşlardır.

Türkler 10. yüzyılda Müslüman olmuşlardır. 8. ve 9. yüzyılda Müslüman olan Türkler varsa da bunların sayısı çok azdır. Kitleler hâlinde Müslüman oluşumuz 10. yüzyılın ortalarında ve ikinci yarısındadır. Bu sürecin merkezi de Kâşgar’dır. 10. yüzyılın ortalarında, o zamanki Türk dünyasının hâkim ve merkezî gücü olan Karahanlıların hakanı Satuk Buğra Han Müslüman olmuş ve 50-60 yıl içinde Türklerin büyük çoğunluğu yeni dine girmişlerdir.

Satuk Buğra Han önderliğindeki Türklerin Müslüman olmasını sadece bir din değiştirme olarak düşünmek doğru değildir. Bu olay, aynı zamanda dönemin çağdaş medeniyetine girmek demektir; çünkü o zamanın çağdaş medeniyetini İslam dünyası temsil etmekteydi.

Nitekim Türkler de kısa zamanda bu medeniyete ayak uydurmuşlar ve büyük kültür adamları yetiştirmişlerdir. Türk dil ve edebiyatının iki büyük ismi, Yusuf Has Hâcib ve Kâşgarlı Mahmud Kâşgar’da yetişmiş Türk kültür adamlarıdır.

Yusuf Has Hâcib’in 1069’da yazdığı Kutadgu Bilig, Türk siyasetnamesidir ve Mısır’a, İstanbul’a kadar uzanan etkisi 15. yüzyıl sonlarına dek sürmüştür.

Kâşgarlı Mahmud’un 1077’de tamamladığı Dîvânu Lugâti’t-Türk, bilinen ilk Türk sözlüğüdür. Türk dilinin üstünlüğünü göstermek ve Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmış ansiklopedik bir sözlüktür.

Bütün bunları niçin yazıyorum? Doğu Türkistan’daki Uygur, Kazak ve Kırgız Türklerine uygulanan işkenceler Türk kültür eserlerine kadar uzanmıştır da onun için.

Çin’in milyonlarca Türk’ü kamplarda topladığı uydulardan çekilen fotoğraflarla tespit edilmiştir. Dünyanın birçok ülkesi, insan haklarını ihlal eden Çin’i protesto etmektedir. Protesto eden ülkeler arasında maalesef Türk ve Müslüman ülkeler yoktur. Türklerin birbirlerine arka çıkmamaları tarihî zaaflardan biridir. Azerbaycan örneğinde bu zaafımızı kısmen gidermiş görünüyoruz. Fakat Doğu Türkistan, düşman çizmeleri altında inlemektedir ve bu olgu, bağımsız Türk devletlerinin umurunda bile değildir. Türklük adına, Türklük adına olmazsa Müslümanlık adına, o da olmazsa insanlık adına ses çıkarmamız gerekmez mi? Haydi Türklüğümüz ve Müslümanlığımız yarım diyelim, insanlığımız da mı öldü?

Son günlerde, Kâşgarlı Mahmud’un heykelinin de yıkıldığı haberleri basında yer alıyor. Kâşgarlı Mahmud’un da, Yusuf Has Hâcib’in de, Türkleri Müslümanlığa sokan Satuk Buğra Han’ın da türbeleri Kâşgar’dadır. Bu eserler, Doğu Türkistan’daki Türk mühürleri demektir. Şimdi Çin, Türk mühürlerini ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Sadece Türk mührü dersem yanlış olur. Kâşgarlı Mahmud, Birleşmiş Milletler’e bağlı kültür teşkilatı olan UNESCO tarafından da insanlığa ait bir kültür mirası olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla Çin, bütün insanlığın malı olan bir kültür değerine de saldırıda bulunmaktadır.

Doğu Türkistan’daki âlimlerin 1950’lerden beri yaptıkları araştırmalarla Kâşgar yakınlarında bulunan Opal’deki türbenin Kâşgarlı Mahmud’a ait olduğu kesinleşmiştir. Bu konuda Kasım Rahim, İbrahim Mutiy ve Mirsultan Osmanov’un çalışmalarını minnetle anmalıyız. Türbe 1983 yılında müze hâline getirilmiş ve üzerine Uygur Türkçesiyle Mahmud Kaşkari Kabrisi yazılmıştır. Bahçesine de Kâşgarlı Mahmud’un büyük bir heykeli dikilmiştir.

İşte şimdi yıkılan heykel bu heykeldir. Kâşgarlı’nın sözlüğünde “lanet” kelimesinin Türkçesi kargış olarak gösterilmektedir. Ben de ona uzanan ellere onun diliyle “kargış!” diyorum. İnsanlık mirasına uzanan ellere de, ona ilgisiz kalan yetkililere de kargış, kargış!…     

 

 

Alıntı:  Ahmet B. ERCİLASUN

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | DOĞU TÜRKİSTAN VE KAŞKARLI MAHMUD için yorumlar kapalı
Mar 08

ÂYİNESİ İŞTİR (18 YILDIR) KİŞİNİN; EYLEM PLANINA BAKILMAZ!

ÂYİNESİ İŞTİR (18 YILDIR) KİŞİNİN; EYLEM PLANINA BAKILMAZ!

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “İnsan Hakları Eylem Planı” üzerinde fazla yorum yapmaya gerek yok aslında… Söylenecek sözü, Ziya Paşa, yaklaşık yüz elli yıl önce söylemiş:
“Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”
3 Kasım 2002 seçimlerinden itibaren, yani AKP iktidarıyla 18 yıl geçti. Bu dönemde insan hak ve özgürlükleri adeta paspas edildi. Ergenekon, Balyoz ve Casusluk gibi hukukun da katledildiği uydurma davalarla insan hak ve özgürlüklerine öyle bir darbe indirildi ki artık bunun telafisi mümkün değildir.
***
Irak’ın ABD tarafından işgali sırasında Türkiye topraklarının bir kısmının ve önemli liman ve hava alanlarının, 63 bin Amerikan askeri tarafından işgal edilmesine engel oldu diye Türk ordusu cezalandırılmak isteniyordu. İktidar partisi ise “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak” diye adlandırdıkları bir politika takip ediyordu.
Hayal ettikleri rejim değişikliğini gerçekleştirebilmek için Türkiye’nin en büyük direnç gücü olan Türk ordusunun birliğini, bütünlüğünü bozdular. Ordunun içine asıl casusluk örgütü olan bir cemaatin askerleri yerleştirilmişti zaten. AKP döneminde cemaatin polisleri, savcıları, hâkimleri ve medyası tam bir iş birliği içinde bir taraftan milletin askerlerini tasfiye ederken, diğer taraftan da onların yerine kendi ajanlarını yerleştirdi.
2014 ve 2015 şûralarında, 100 üzerinden 100 puana sahip albaylar terfi ettirilmezken, cemaatin albayları tuğgeneral yapıldı. Böylece 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişiminde bulunmalarının yolu açıldı. AKP iktidarının gaflet ve dalaleti, darbe girişiminden sonra Anayasa’yı değiştirerek tek adam rejimini kurduktan sonra da devam etti. Öyle ki cemaatin askerlerinden biri Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’na, komutanın itirazına rağmen atanabildi.
***
Şimdi geriye dönüp bir bakalım lütfen… Daha askerî lisede ve harp okulunda cemaatin askeri olmayan öğrenciler üzerinde terör estirilmesini, pırıl pırıl vatan evlatlarının yüksek miktardaki tazminatları ödemek pahasına okulu bırakmak zorunda kaldığını, görevde olan subaylara da kan kusturulduğunu, iftiralara dayanamayıp beyin kanamasından ölenin veya intihar edenin hesabının hâlâ sorulmadığını hatırlayalım..
Terör örgütü PKK’nın ikinci adamı olan teröristin gizli tanık, Genelkurmay Başkanı’nın sanık olduğunu unuttuk mu?
Bu sütun, uygulanan zulmü anlatmaya yetmez… Sadece orduda değil, devletin bütün şeması içinde; yargıda, emniyette, üniversitelerde aynı zulüm yaşanırken, bunlardan da vahimi başta üniversite sınavları olmak üzere bütün devlet sınavlarında yıllarca sorular çalınmak suretiyle milletin çocuklarının geleceği karartılırken, cemaatin çocuklarına hak etmedikleri okullar veya meslekler kazandırıldı.
Bugün “FETÖ tasfiye edildi” deniliyor ama Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı makamına kadar gelebildiklerine göre bu da doğru değil. Kaldı ki FETÖ’nün yerine iktidar partisinin alt yapısını oluşturan diğer cemaatlerin kadroları yerleştirildi. Emniyette ve yargıda hâlâ FETÖ yöntemleri kullanılıyor. Devlet kadrolarının tamamında AKP referansı aranıyor!

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | ÂYİNESİ İŞTİR (18 YILDIR) KİŞİNİN; EYLEM PLANINA BAKILMAZ! için yorumlar kapalı
Mar 07

GİTME!

GİTME!

 

Dilim git dese de kalbim dur diyor

Gönül sesim sana gerçek nur diyor

Haydi, bakışınla kalpten vur diyor

Beni sensizliğe atıp ta gitme!..

 

Sensizlik işkence, sensizlik zulüm

Sensizlik bu cana vakitsiz ölüm

Kahrolsun sana git, git diyen dilim

Benlik girdabına batıp ta gitme!..

 

Özümüzle birdi sözümüz hani

Bizim için pirdi sevgimiz hani

Yemin verdik, sırdı aşkımız hani

Lütfen, haraç mezat satıp ta gitme!..

 

Dua varken bedduadan uzak dur

Gönül tellerime sevgi ile vur

Haydi yüreğinle sevdamızı kur

Onmaz kinlerini kusup ta gitme!

 

Özden olmayan bir sevgiye kanmam

Sevgisiz donarım, soğuktan donmam!

Sevginle yanarım, ateşten yanmam!

Aşkın ateşiyle yakıp ta gitme!

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | GİTME! için yorumlar kapalı
Mar 06

SİZ HANGİ ZEKA TÜRÜNE SAHİPSİNİZ?

SİZ HANGİ ZEKA TÜRÜNE SAHİPSİNİZ?

 

TC Kimlik numaralarının ezberde tutulma şeklinin zeka türünüzü gösterdiğini biliyor muydunuz? Yapılan son açıklamalara göre kimlik numaranızı 2’li 3’lü veya 4’lü ezberleme şeklinize göre zeka türünüz ortaya çıkıyor.

Kimlik numarasının ezberlenme şekilleri herkese göre farklılık gösteriyor. Bazıları çift rakam tek rakam şeklinde ezberlerken bazıları da 4+4+3 şeklinde ezberliyor. Kimlik numaralarının ezberlenme şekilleri ise hangi zeka türüne sahip olduğumuzu gösteriyor.

Peki siz hangi zeka türüne sahipsiniz?

AdChoices

ADVERTISING

-2+3+2+2+2
Natüralist ve Kişisel-İçsel Zeka!

-2+2+2+2+3
Analitik Zeka!

-3+2+2+2+2
Sosyal ve Müzikal Zeka!

-4+4+3
Sorgulayıcı ve Sportif Zeka!

-4+3+2+2
Kişisel-İçsel ve Sosyal Zeka!

-3+3+2+3
Matematiksel ve Sosyal Zeka!

-2+2+2+2+2+1
Dilbilimsel ve Matematiksel Zeka!

-3+3+3+2
Müzikal ve Dilbilimsel Zeka!

-2+3+3+3
Sosyal ve Görsel Zeka!

Alıntı

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , | SİZ HANGİ ZEKA TÜRÜNE SAHİPSİNİZ? için yorumlar kapalı
Mar 05

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Siyasi ve askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz, az zamanda söner.

Bu kuvvetli ve parlak zaferimizi de taçlandıracak olan bayındırlık yolunda sonuç alabilmek için, ekonomik egemenliğimizin sağlanması ve

güçlendirilmesi gerekir”. M. Kemal Atatürk

* “İnsan kendi felaketinin efendisidir.” Samuel Butler

* “Mutluluk gökten yağmaz, kazanılır”. Wilhelm Reich

* “İti qovan kimi qovuruq onları, iti qovan kimi!” Haydar Aliyev

* “Mantık bizi kandırır ama, vicdan asla.” Rousseau

* “En büyük suçlar gerekli olanı değil de, fazla olanı elde etmek için işlenir.” Aristoteles

* “Aptallarla birlikte yaşayanlar giderek aptal olmasalar da aptal gibi davranmak zorundadır. Ayağınızın altındaki karanlık uçurum, toplum dokusunun

onulmaz cehaletidir. Hızla çürüme aşamasına geldiğimizin farkında mısınız?” Doğan Kuban

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Mar 05

ALTIN ÖLÜM

ALTIN ÖLÜM

1971’de, Romanya’da Certeju altın madeninin atık barajı patladı. 300 bin metreküp zehirli atık su altında kalan Certej de Sus kasabasında 89 kişi öldü.

ABD’de, Zortman-Landusky altın madeninin, 1979’dan 1992’ye kadar, siyanür sızıntısı, serpinti ve asit drenajından kaynaklanan sorunlarla, nehirleri ağır metaller ve asitle kirlettiği belgelendi.

1992’de iflas eden Summitville Altın Madeni’nin kapanmasından bir ay sonra yağan kar, yığın liçi sisteminin taşmasına ve Alamosa Nehri’nde on sekiz millik bir alanın siyanürle dolmasına yol açtı.

1995 yılında, Güney Amerika’daki Omai Madeni’nin zehirli atık barajı çöktü. 3 milyar 200 milyon litre siyanürlü atık, Essequibo nehrine döküldü. 4 km çapındaki alanda bulunan su canlılarının tamamı öldü.

1996’da, Filipinler’de Mount Tapian altın madeninin tünellerinde oluşan çatlaktan sızan zehirli atıklar Makulapnit-Boac nehrine karıştı. Onlarca köy tahliye edildi. Tarım alanları kullanılamaz hale geldi.

2000 yılında, Romanya’da, Bana Mare madenin siyanür havuzu çöktü. 100 milyon litre siyanürlü atık çamuru Tuna Nehri’ne aktı. Milyonlarca balık öldü. Koruma altındaki Tizsa Nehri’ndeki balıklar ve onlarla beslenen bütün diğer canlılar zehirlendi. Bu nehirlerin suladığı tarım alanları ve tarım ürünleri zehirlendi. Romanya ve Macaristan’da, insanlar aylarca musluklarını açamadılar.

2002’de, ABD’de bulunan Twin Creeks madeninden 34 milyon litre siyanür atığı sızdı.

2003’te, Honduras’ta San Andres madeninden Lara Nehri’ne ve Santa Rosa kasabasının içme suyuna siyanür karıştı. Nehirdeki bütün canlılar öldü.

2005’te, Laos’taki madende yaşanan siyanür sızıntısı dolayısıyla, madene 3 km mesafede yaşayan 100’e yakın Laos’lu zehirlendi.

2006’da, Gana’da Whassa bölgesindeki altın madeninin zehirli atık barajlarında hasar dolayısıyla Asuman nehrindeki yaşam bitti.

2009’da, Gana’daki Ahafo madeninden akar sulara karışan siyanür dolayısıyla çok sayıda balık ölümü yaşandı. 2001 ve 2005’te de iki büyük siyanür sızıntısına maruz kalan Gana’da, Aprepre nehrinden balık yiyen çok sayıda yerli zehirlendi.

2010’da, Macaristan’da, Budapeşte’nin 160 km güneyindeki Ajkai Alüminyum Rafinerisinde yaşanan kaza sonrası en az 1 milyon metreküp zehirli çamur 40 km alana yayıldı. Atık selinde 4 kişi öldü, yüzlerce insan yaralandı. Zehirli atıkların Marcal Nehrinden Tuna’ya karışmaması için nehre tonlarca alçı döküldü.

***

Papua Yeni Gine’den, suyun, toprağın, sonra bitkilerin, hayvanların, insanların zehirlenmesinin halk ayaklanmasına yol açtığı Endozenya’ya, Arjantin’den Brezilya’ya, Rusya’dan Meksika’ya ve dahi ülkemize Gümüşköy’e kadar sayısız “siyanür” sebepli çevre faciasının sıralandığı bir kitap var elimde; Altın Ölüm.

 

 

Alıntı: Selcan Taşçı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | ALTIN ÖLÜM için yorumlar kapalı
Mar 04

CİN ÇIKTI!

CİN ÇIKTI!

Karı-koca tenis oynuyorlarmış. Ters bir vuruşla top yandaki villânın camlarını indirmiş. Ortayaşlı çift gidip kapıyı çalmış. Zeki bakışlı, cin gibi bir adam açmış.
— Camınızı kırdık, ödemek istiyoruz.
Kapıdaki adam cevap vermiş:
– Ne özrü; siz benim kurtarıcımsınız. O top benim 50 yıldır kapalı olduğum şişeyi de kırdı ve dışarı çıkmamı sağladı. Ben cinim, dileyin benden ne dilerseniz!
Uzatmayalım, adam 25 milyon dolar para, kadın ise bir villa istemiş. Cin de bu servetin adlarına hemen kayıt olduğunu söylemiş. Ama cin bir şart öne sürmüş:
– Elli yıldır kadın kokusuna hasretim. Bir saatliğine eşinizle yalnız kalabilir miyim?
Bir saat sonra memnuniyet-mahcubiyet duyguları arasında sıkışmış giderlerken cin arkalarından seslenmiş:
– Beyefendi, siz kaç yaşındasınız?
— Elli yaşındayım.
– Bu yaşta halâ cin hikâyelerine inanıyor musunuz?…..

Sağladıklarını sandıkları menfaatler yüzünden iktidarların kusurlarını görmemekte direnen açgözlülere ithaftır!

 

* Güngör Mengi / Vatan

Posted in Fıkralar | Tagged , , , | CİN ÇIKTI! için yorumlar kapalı
Mar 03

ABD, TÜRKİYE’Yİ NEDEN KUŞATIYOR?

ABD, TÜRKİYE’Yİ NEDEN KUŞATIYOR?

Yaklaşık 20 yıldır, ABD’nin “üsler zinciri”yle bir taraftan Avrupa ve Rusya arasına girerken, diğer taraftan da Çin’i güneyden kuşatmaya çalıştığını, bütün bu hazırlıklar sırasında da ayrıca Türkiye’yi Balkanlar’dan, Doğu Akdeniz’den, Irak ve Suriye’nin kuzeyinden hava üsleriyle ve terör örgütleriyle kuşattığını yazıyorum…
Türkiye’nin kuşatılması zaman zaman Türkiye’deki siyasi kadroların ABD ile iş birliği yapması sonucunda mümkün olabilmiştir!
Mesela, Irak’ın kuzeyindeki bugünkü Barzani devletinin temelini atan Çekiç Güç, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakanı Mesut Yılmaz tarafından ülkeye davet edilmişti. Muhalefet de bu süreci onaylamıştı. MGK toplantılarında, bu gücün görev süresinin uzatılması yönünde tavsiye kararları alınmış ve kararlar Meclis’te kabul edilmiştir.
Çekiç Güç, Türkiye’ye yerleşmiş, Irak devletinin, Irak kuzeyine girmesini yasaklayıp devleti kurdurmuştu. ***
Suriye’nin iç savaş sürecine sokulması, ABD’nin “İslam içi çatışma stratejisi”nin eseriydi. Türkiye’yi yöneten siyasi kadro, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan yönetimleri, bu sürece yardım etmiş, Suriye’de iç savaş çıkaracak güçlerin bir kısmının “eğit-donat” projesiyle Türkiye’de eğitilmesini sağlamış sonra da onlara lojistik destek ve silah vermiştir. ABD, AKP iktidarının iç politikada güç duruma düşmemesini bile sağlamış, sığınmacılara güvenli bölge oluşturmak amaçlı olduğu söylenen ama Türk askerinin 30 kilometre derinlikten öteye geçmesine izin verilmeyen operasyonlar yapmasına yol vermiştir. Böylece 30 kilometrelik kuşağın altındaki bölgede PKK’nın Suriye kolunun da hiç rahatsız edilmeden devlet kurması sağlanmıştır.
***
Bütün bunlar yapılırken, Türkiye’de kamuoyu Osmanlı hayalleriyle ve filmleriyle avutulmuş, millî ve dini heyecanlara hitap edilmiş, bazen de Kanal İstanbul gibi, aya gitmek gibi projelerle halk adeta kuşa baktırılmıştır…
Bu arada tarım çökertilmiş, Hazine boşaltılmış, önce merkezi ABD’de olan bir cemaatin insafına teslim edilen ordu ve yargı 15 Temmuz’dan sonra ise siyasallaştırılmıştır.
Ülkenin direnç gücü olan kamu kurumları birer birer teslim alınırken, millî hedeflere sahip bütün siyasi kurumlar dönüştürülmüş ve artık yeni bir devlet kurmaktan bahsedilir olmuştur.
Yunanistan, 2004 yılında, 18 Türk adasını, AKP iktidarının onayı ile işgal etmişti. O zaman da halk Avrupa Birliği hayalleri peşinde oyalanıyordu.

 

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | ABD, TÜRKİYE’Yİ NEDEN KUŞATIYOR? için yorumlar kapalı
Mar 02

CACA BEY KİMDİR?

CACA BEY KİMDİR?

Kardelen Karaağaç, “Moğollar Döneminde Anadolu’da Yaşanan Türk İnsan Kaybı” isimli yüksek lisans tezi:

“Sultan II. İzzeddin Keykâvus, Anadolu’yu terk edince Sultan IV. Rükneddin Kılıç Arslan, Sultan II. İzzeddin Keykâvus taraftarlarına karşı mücadeleye girişti. Muineddin Süleyman Pervâne, II. İzzeddin Keykâvus yanlısı olan Müstevfî Necibüddin, Müşrif-i Memalik Kıvamüddin Eşher b. Hamid, Kadıasker Celâleddin Sivrihisarî, Seyfeddin Has Kayı-aba, Kerimüddin Alişîr, Emir-i Silah Bedreddin Gevhertaş, Eminüddin Yakut ve diğer önemli emirler Alıncak Noyan’a teslim etti. Alıncak Noyan, bu devlet adamlarının hepsini öldürdü. Bunun üzerine Anadolu’nun birçok şehrinde Moğollara ve Moğol yanlısı Selçuklu devlet adamlarına karşı Ahiler ve Türkmenler ayaklandılar. Konya’da bazı emirlerin öldürülmesinden sonra bu isyanın başlatıcısı olarak düşünülen Ahi Evren Hâce Nâsirüddin’in ifadesi alınması için Kalecik kadısı Kırşehir’e gönderildi. Hacı Bektaş’ın araya girmesi ile Ahi Evren Hâce Nâsirüddin, Kalecik kadısına ifade vermeyi reddetmesinin ardından bunu bir başkaldırı sayan IV. Kılıç Arslan ve onu destekleyen devlet adamları bu isyanı bastırmak için Süleyman Pervâne’yi ve Nureddin Caca’yı görevlendirdiler. Nureddin Caca, Kırşehir’e gelerek şehri kuşattı. Şehre zorla giren Cacaoğlu Nureddin buradaki Ahi ve Türkmenleri öldürdü. Ahi Evren Hâce Nâsirüddin, büyük bir tacir olan el-Hac Taceddin Kâşî, Ahi Muallimi Mevlana’nın oğlu Alâaddin Çelebi, Konya’da Sadırlar’daki Hanikâhın şeyhi (Kirmani’nin Halifesi) Zeyneddin Sadaka ve Sadreddin Konevî’nin pek çok dostu ve hatta oğlu Sâdeddin Çelebi de bu katliamlar sırasında öldürülmüştür.”

Anadolu’daki Türkmen katliamının mesulü Caca Bey, Tük ülkesinin Moğol işgalciler tarafından paymal edilmesinin haksız, zulüm ve tecavüzlerin hatırasını yansıtır.

İsim için acele etmeyelim, bir soluklanalım, bir şeyler içelim, biraz okuyalım vakti gelince isim kendiliğinden tekevvün edecektir inşallah.”

 

Alıntı: Yeniçağ

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | CACA BEY KİMDİR? için yorumlar kapalı
Mar 01

“GARA’DAKİ GERÇEKLER…”

“GARA’DAKİ GERÇEKLER…”

 

Sosyal Antropolog ve Etnograf Sefa Yürükel, gönderdiği mesajda, “Gara olayı, Bir Amerikan-Türk Savaşıdır! Gara, sadece rehineler olayı değildir.” dedi.
Yürükel‘in tespitleri şöyle:
“Bu olay, bölgede ki ABD -Türk savaşının bir başka aşaması ve parçasıdır. Rehinelerin şehit edilmesi de PKK’nın kendi başına vereceği bir karar değildir. Bu bir ABD talimatıdır. ABD, PKK’ya tetiği  çektirip, 13 Türk’ün başına kurşun yağdırarak şehit ettiren  gerçek faildir. ABD bu şekilde Türkiye’ye, ‘Ben Irak, Suriye, Türkiye ve İran’da  BOP planımı işleteceğim ve 51’inci eyaletimi Orta Doğu’da  kuracağım’ diyor. Ve namlu gösteriyor.
Buna karşı bölgede  Türkiye, Irak, İran ve Suriye birlikte hareket etmez ise, bu senaryo gerçekleşmeye doğru gitmektedir.”
***
Yukarıdaki tespitleri doğrulayan veriler var! Birincisi, ABD Dışişleri Bakanlığı açıklamasında “Türk sivillerin terör örgütü olarak tanınan PKK tarafından öldürüldüğüne dair haberler doğruysa, bu eylemi mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz” denilmiştir.
Oysa bu bölgede hava sahası kontrolü de karayolu kontrolü de ABD’ye aittir. Gara’da bir cephesi dağ yamacına bir cephesi, uçurumdan vadiye bakan dev kayaların içine geniş yer altı sığınakları inşa etmek, PKK’nın işi değildir. Üstelik teröristler, giriş kapısından saldırı olursa, vadiye bakan ve altı uçurum olan pencereden paramotorla, yani motorlu yamaç paraşütüyle kaçabilmektedir!
***
Gara olayının perde arkası konusunda, Arab News haber sitesinde yayınlanan “ABD, Türkiye sınırına yeni üs kuruyor” iddiasını da değerlendirmek gerekir.
Sputnik’in de yayınladığı Arab News sitesinin haberine göre, yeni askeri üs için belirlenen alan, YPG kontrolündeki Haseke’nin Ayn Divar (Çavuşköy) kesiminde. Ayn Divar, Suriye-Türkiye sınırının en doğu noktasının yakınında bulunuyor.
Habere göre geçen hafta lojistik teçhizat ve silâh taşıyan 50 zırhlı araç ve kamyondan oluşan bir konvoy, Barzani bölgesinden hareket ederek Ayn Divar’a geçti.
Arab News’ın görüşünü aldığı Washington merkezli düşünce kuruluşu Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nün hükümet ilişkileri bölümünün direktörü Nicholas Heras, ABD askerlerinin, Erbil’deki hava üssünden takviye edilen bu yeni üsten “insansız hava araçları” gibi hava varlıklarını da kullanabileceğini belirterek “Ayn Divar, bir ileri operasyon üssü” dedi.
Gara’daki olay yeri de paramotorlar taşıyan konvoyun geçiş yolu yakınlarında ama dağlık bölgede bulunuyor!
***
ABD’de Brooking Enstitüsü ise, Türkiye-ABD ilişkileri üzerine yayınladığı raporda “Batı ile bağların yeniden kurulmasından fayda sağlayacağına demokratik olarak seçilmiş bir Türk hükümeti karar verecek. O zamana kadar Washington’un önündeki zorluk, bunu görünür kılmak için yeterli baskıyı sürdürmek olacaktır” ifadelerine yer verdi.
Raporda “NATO’ya üye ülkeler Ankara’nın veto gücünü kötüye kullanmasını önleyecek mekanizmalar hakkında ciddi düşünmeye başlamalı.” denildi!
***
Gara’da “mağara” denilen sığınağı kimin inşa ettirdiği ve insansız hava araçlarını, geçen hafta, bölgeye kimin taşıdığı bu haberlerden belli oluyor. Bu veriler, Gara’da Türk rehinelerin vurulmasının, Türkiye’ye bir Amerikan uyarısı olduğu değerlendirmesini kuvvetlendiriyor.

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | “GARA’DAKİ GERÇEKLER…” için yorumlar kapalı