Eyl 13

“Deli” denilen Rus Çarı Petro Romanov (1672-1725)

“Deli” denilen Rus Çarı Petro Romanov (1672-1725)

İnanın, özellikle bizim için dehşet bir örnek.

Öyle bir örnek ki, bizler o Rus Çarı Petro’ya “Deli” sıfatı takmış insanlarız!

Pekiyi, neden deli sıfatı takmışız?

Buyurun okuyalım; bu adam nasıl deli imiş?

Deli Petro, 22 yaşında Çar olduğunda ilk yaptığı iş, Rusça gazetenin çıkışını sağlamak oldu.  Ardından Ruslara, Avrupa’nın kullandığı Jülyen Takvimine geçilmesi emrini verdi.

Kadınların kendi rızası olmadan evlendirilmesini yasakladı.

Rus alfabesini geliştirdi.

Evrensel kitapları Rusça‘ya çevirtti. Bu kitap çevirme işinde Kuran-ı Kerim de var!

İlk hastaneyi ve ilk tıp fakültesini kurdurdu.

Rus kilisenin siyasete müdahalesine son verdi.

Avrupa’daki bilimsel gelişmeleri görmek için gezilere çıktı.

Ünlü Alman bilim adamı Leibniz ile dostluk geliştirdi.

Leibniz‘in tavsiyesiyle, Saint Petersburg Bilimler Akademisi‘ni kurdu.

Akademi masrafları gümrük ve liman gelirlerinden karşılandı.

Akademiye katılan yabancı bilimcilere üç katı maaş verdi.

Avrupa’nın en önemli bilim adamları Rusya’ya geldi.

İlk bilimsel dergiyi çıkarttı.

Avrupa’nın en önemli kütüphanelerinden birini kurdurttu.

Uzay Gözlem Enstitüsü, botanik bahçesi, müze, basımevi, sanat atölyelerikurduruldu.

Üye ve başkanlar, Akademi’de yapılan oylamayla seçildi.

Deli” Petro dedikleri insan hiç müdahale etmedi.

300 yıl sonra…

Rusya Bilimler Akademisi üyeleri, bugüne kadar 20 Nobel aldı.

 

 

Alıntı

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | “Deli” denilen Rus Çarı Petro Romanov (1672-1725) için yorumlar kapalı
Eyl 12

Ayasofya’ya sığınmak ve Osmanlı şerbeti!

Ayasofya’ya sığınmak ve Osmanlı şerbeti! 

İstanbul iki defa fethedildi. Birinci fetih 29 Mayıs 1453’te, ikinci fetih 6 Ekim 1923’te gerçekleşti. Birinci fetihte Ayasofya camiye, ikinci fetihten sonra ise 24 Kasım 1934’te müzeye çevrildi.

Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesine geçmeden önce, Said Öztürk’ün konuyla ilgili bilimsel makalesinden, birinci fetih öncesi yaşananları aktarmak istiyorum:

“Dukas’ın anlattıklarına bakılırsa, İstanbul’un fethinin yaklaştığını ve şehrin düşeceğini anlayan yerli halk, bütün kadın ve erkekler, rahip ve rahibeler ‘Büyük Kilise’ye yani Ayasofya’ya sığınmışlardı. Zira uzun zamandan beri bazı yalancı falcılar, Türklerin askeri kuvvetle şehre gireceklerini, Bizanslıları keseceklerini ve Türklerin bu yürüyüşlerinin büyük Konstantin’in sütununa yani Çemberlitaş’a kadar varacağını, ondan sonra gökten bir meleğin elinde kılıçla ineceğini ve sütunun yanında bulunacak olan ismi meçhul sade ve fakir bir adama imparatorluğu ve kılıcı vererek ona ‘Bu kılıcı al ve Allah’ın kavminin intikamını al’ diyeceğini, o zaman Bizanslıların Türkleri takip ederek İran hudutlarına kadar kovalayacağını söylüyordu..

Halk, bu anlatılanlara inanarak Ayasofya’ya sığınmıştı. Bir saat içinde o muazzam mâbed tamamıyla erkek ve kadınlarla dolmuş idi. Mâbedin alt ve üst katları, avluları ve her bir yeri sayısız insan tarafından işgal edilmişti. Mâbed dolduktan sonra, içeridekiler kapıları kapattılar; kurtuluşlarını mâbedin kerametinden bekliyorlardı.”

***

Peki şimdiki iktidar, neden ibadete açtığı Ayasofya’nın kerametine sığınıyor? İlk ibadet gününün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Batılı devletler tarafından tanınması anlamına da gelen Lozan Antlaşması ile aynı güne denk getirilmesi, önemli bir mesaj değil midir? Abdurrahman Dilipak’ın Yeni Akit’teki yazısında “Sadece Hilafet, ya da Ortodoks Cemaatinin daimi temsilcilik Konsülü değil, bir de Osmanlı Milletler Topluluğu olacak.” demesi bu mesajın ne oluğunu izah etmiyor mu?

Şu habere bakın:

“Çorum’da ‘Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin 86 yıl aradan sonra cuma namazıyla ibadete açılması törenle kutlandı.

Çorum Belediyesince 15 Temmuz Şehitleri Hürriyet Meydanı’nda düzenlenen törende Mehteran Takımı konser verdi.

Fetih Marşı ile başlayan etkinlikte vatandaşlar, Türk bayraklarıyla mehter takımının seslendirdiği parçalara eşlik etti. Etkinliğe katılanlara Osmanlı şerbeti ikram edildi.”

Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla birlikte Türkiye’de rejim değişikliği yapabilmek için halka “Osmanlı şerbeti” içiriliyor!

“Yeni Osmanlı” dedikleri ise “Büyük Orta Doğu Projesi”dir. Bu da “Büyük İsrail” demektir! Ama milyonlarca insan, projeyi anlamıyor, “Büyük Osmanlı yeniden kurulacak” zannediyor! Tıpkı birinci fetihten önce Ayasofya’ya sığınan insanlar gibi…

***

İstanbul’u üç dinin merkezi haline getirmek fikri de 1949’da açıklanmış bir ABD projesidir.

Aytunç Altındal, konuyu bana şöyle anlatmıştı:

“İstimlak sonunda İstanbul’un üç vilayete bölünmesi, Kadıköy-Üsküdar’ın bir vilayet, Eminönü, Fener, Balat, Edirnekapı’ya kadar, Sultanahmet ve Ayasofya’nın da içinde olduğu merkez bölgenin bir vilayet ve geride kalan bölgelerin bir vilayet olması planlanıyordu.

Bu ortadaki merkez bölge ise üç dinin merkezi olacaktı. Fener Patrikhanesi’nin Vatikan modeli ile genişletilmesi, aynı şekilde Yahudiler için büyük bir sinagog inşa edilmesi ve Sultanahmet Camii’nin de Müslümanların merkezi yapılması öngörülüyordu. Ayrıca Kariye Camii de ‘Makarrı Hilafet’ olarak tespit ediliyordu. Bütün istimlak faaliyetleri bu üç din merkezinin çevresinde bulunan yerlerin açılması içindi. Bu İstanbul’un Bizanslaştırılması demekti.”

“Ayasofya” konusunu “Kanal İstanbul” ve “Hilafet” ve “Ortodoks konsülü” ile birlikte düşünün? İstanbul kaça bölünüyor?

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | Ayasofya’ya sığınmak ve Osmanlı şerbeti! için yorumlar kapalı
Eyl 11

UFKUMUZA DOĞAN TAN

UFKUMUZA DOĞAN TAN

 

Anaya babaya sormuyorlar hiç

Orduma kalleşçe saldıranlar piç

Kimdedir bu ihmal, kimdedir bu suç?

Yürek kaçıncı kez yandı aslında…

 

Asırlardır mert görmedi Türk ırkı

Yok ki birbirinden hainin farkı

Bitiremedik şu ‘mesele’ şarkı

Ciğerler ateşe bandı aslında…

 

Cehennem ateşi her yanı sardı

Akıllar haklıyla haksızı kardı

Bizde yürek vatan için atardı

Giden Mehmetçik’ti candı aslında…

 

Dost diyerek hain posta büründük

En az on altı kez şanla göründük

Türk Türk’ten kaçınca yerde süründük

Akan yaş değildi kandı aslında…

 

Cumhuriyet kurduk ilim irfanla

Yazdırdık tarihe Türklüğü şanla

Boyadık her vakit bayrağı kanla

Ufkumuza doğan tandı aslında…

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , | UFKUMUZA DOĞAN TAN için yorumlar kapalı
Eyl 10

LGBT, LGBTİ, LGBTT, LGBTT

LGBT, LGBTİ, LGBTT, LGBTT

09/10/2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan eşcinsellerin hak ihlali yaşadıkları ve kendi yönetimlerinde herhangi bir ayrıma maruz kalmayacaklarını taahhüt etti.

08/04/2007 yılında AKP hükümetinin onayı ile LGBT Öğrenci Derneği kuruldu.

31/05/2007 yılında İstanbul’da 170 yataklı LGBT oteli açıldı.

29/11/2011 yılında 6251 sayılı LGBT yasası çıkarıldı.

05/04/2013 yılında LGBT kurumsal olarak sosyal medya platformlarında yerlerini aldılar.

02/05/2013 AKP iktidarının onayı ile MEŞCİD (Müslüman Eşcinseller Derneği) kuruldu.

Bu bazen LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel veya travesti) veya LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, transgender, intersex), LGBTTIQ (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti, Transseksüel, Intersex, Queer) şeklinde de kullanılmaktadır. 1900’lardan itibaren kullanılmaya başlayan “LGBT“, eşcinsel hakları mücadelesi demektir…

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | LGBT, LGBTİ, LGBTT, LGBTT için yorumlar kapalı
Eyl 09

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Kimseyi dil-teng-i âzâr etme, sultanlık budur//

Kalb-i mûru tahtgâh eyle, Süleymanlık budur//

Gerçi her bir derde vardır bir tabîb-i çâre-sâz//

Nabz-gîr-i kalb-i mahzun ol ki Lokmanlık budur”

(“Kimsenin kalbini kırma, sultanlık budur. Karıncanın kalbine taht kur, Süleymanlık budur. Gerçi her derdin

tedavi edecek ayrı bir tabibi vardır, sen mahzun gönüllerin derdine çare ol, Lokmanlık budur.”)Şair Nâzim

* “Zenginliğe giden en kısa yol, zenginliği küçümsemekten geçer.” Seneca

* “Başarının büyük sırrı, beklemesini bilmektir.” A. Prevost

* “Bilinç, dile gem vurur.” Publilius Syrus

* “Sürüden ayrılanı, sürü sevmez.” Cenap Şahabettin

* “Bir kimseye bir iyilik edip sonra da Kânî / Sohbet arasında başa kakmak ne yani.” Türk Atasözü

* “Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz”  Türke Atasözü

* “Küçümsenen tehlike, çığ gibi büyür.” Edmond Burke

* “Yanıldığını kabul etmeyenler. En çok yanılanlardır.” La Rochefoucauld

* “Hindular ve Müslümanlar ne zaman İngiliz kolonyalizmine karşı ortak hareket etmeye başlasalar hemen birileri bir gece bir inek kesip ölüsünü

Hinduların geçtiği yola atardı. Bunun üzerine insanlar onları bırakıp birbirlerine saldırırlardı.”Mahatma Gandi

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Eyl 08

TERCİH DAVRANIŞLARDA GİZLİDİR!

TERCİH DAVRANIŞLARDA GİZLİDİR!

Ak Parti iktidara geldi geleli, millî bayramlar tartışılır. Neden daha önce tartışılmıyordu da bu partinin iktidarında tartışılıyor? Önce bunun muhasebesini yapmamız gerekmez mi?

Tavırları Mustafa Kemal Atatürk‘edir. Sırf M. Kemal komutasında zafer kazanıldığı; sırf M. Kemal‘in ısrarıyla Cumhuriyet kurulduğu, yine onun ısrarıyla padişahlık sonlandırıldığı, hilafet kaldırıldığı ve yeni yazıya geçildiği için, Kadir Mısıroğlu‘nun “Keşke Yunan galip gelseydi.” hayıflanmasına “onlar” da hâl ve hareketleriyle katılmışlardı.

Mısıroğlu da, iktidardakiler de elbette Yunan’ın kazanmasını hiçbir surette istemez. Ama, mevzubahis M. Kemal‘se, Yunan bile gözlerine munis görünür! O mantık içindeler.

Bir delil de Nuri Pakdil‘dir. Onun, içinde “Firavun” geçen o çoook meşhur yeminini Zat-ı Muhterem’in ısrarıyla okumuş ve ayakta alkışlanmıştır. Yemininde “En önemlisi de antifiravunist bilinçle…” diye vurguluyor.

O “Firavun” kim?!

Sakın te’vil etmeye kalkmasınlar. Gerçek budur!

Ne yaparsanız yapın, hepsinin kapısı Mustafa Kemal‘e çıktığı için millî bayramların kutlanmasını beklemeyin. Zoraki bir kutlama… Bir iki mesaj… O kadar.

 

“Milliyetçiliği ayaklar altına aldık” diyerek bakalım nereye varacaksınız?

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | TERCİH DAVRANIŞLARDA GİZLİDİR! için yorumlar kapalı
Eyl 07

Benimki ince belli olsun

Benimki ince belli olsun

Bakan Yaşar Topçu, Başbakan Süleyman Demirel .ile Azerbaycan’a giderler. Toplantıda çay servisi yapılacağı bildirilir.

Bakan Topçu:“Benimki ince belli olsun” der.

Servisi yapan şef,: “O dedikleriniz Azatlık Meydanında bulunur” deyince Topçu morarır. Ancak “İnce belli bardak demek istemiştim” der.

Meğerse ince belli Azerbaycan’da anlamındaymış.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | Benimki ince belli olsun için yorumlar kapalı
Eyl 06

AYASOFYA CAMİYDİ, İBADET YAPILIYORDU…

AYASOFYA CAMİYDİ, İBADET YAPILIYORDU….

Şu anda Selanik’te, beş camiyi Yunan hükümeti kapattığı için Cuma namazı kılacak cami yok. Mezarlıklarına el konduğu için cenazelerini 200 kilometre uzaktaki Gümülcine’ye götürüyorlarmış. Bu feryat Selanik imamından geliyor. Batı Trakya’daki Türk Vakıflarının mallarına el konuyor. Atina, camisi bulunmayan tek başşehir. Müslümanlar Başmüftüyü seçemiyor, Yunan hükümeti atıyor. İstanbul’daki Fener Patriğini ise kendileri seçiyor. Maliye memurları Patrikhaneyi denetleyemiyor.

Ayrıca uzman hukukçulara göre Danıştay’ın daha önce kesinleşmiş kararı karşısında, davaya yeniden bakması mümkün değildir.

Ancak Cumhurbaşkanının KHK ile Ayasofya’yı camiye çevirmenin mümkün olduğunu ifade etmişler ve ardından cami olduğunu ilan edip COVİD-19 salgınına rağmen Cuma namazı kılmışlardır.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | AYASOFYA CAMİYDİ, İBADET YAPILIYORDU… için yorumlar kapalı
Eyl 05

Minnet çekme!

Minnet çekme!

Rivayet ederler ki cömertlik denilince akla ilk gelen zat olan Hâtem-i Tâî bir gün deniz kenarında 40 deve kestirerek halka ziyafet verir. Halk yiyip içip eğlenirken kendisi de birkaç arkadaşıyla dolaşmaya çıkar. Hâtem-i Tâî’nin ileride odun toplayan bir şahıs dikkatini çeker. Gidip ne yaptığını sorduğunda oduncu: “Gördüğünüz gibi odun topluyorum. Şehre götürüp satacağım. Kazandığım üç-beş kuruş parayla da ekmek alıp yiyeceğim” cevabını verir.

Hâtem-i Tâî:”Arkadaş, niçin Hâtem’in ziyafetine gitmiyorsun? Bak halk onun sofrası etrafında toplanmış” deyince oduncu şu dikkate şayan karşılığı verir:

“Efendim, her kim kendi elinin emeğiyle geçinirse Hâtem-i Tâî’nin minnetini çekmez.”

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | Minnet çekme! için yorumlar kapalı
Eyl 04

SAKIN “GAZA” GELMEYİN

SAKIN “GAZA” GELMEYİN

27 Kasım 2019 tarihinde yani 9 ay önce Berat Albayrak’ın kardeşi Serhat Albayrak’ın yönetimindeki Sabah Gazetesinin haberi şöyleydi:

“Tekirdağ’da Türkiye’nin 5 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılamaya yetecek büyüklükte olduğu belirtilen 286 milyar metreküplük doğalgaz rezervi bulundu.”

İnanmıyorsanız buyurun linki: https://bit.ly/34kMpfy

Değerli okurlarım,

AKP döneminde yapılan açıklamalardan bazıları şöyle:

  1. Akçakoca’da doğalgaz bulundu – Hürriyet: 9 Eylül 2004
  2. Akçakoca’da doğalgazdan sonra petrol umudu – Doğan Haber Ajansı: 26 Kasım 2006
  3. Karadeniz doğal gazı devreye girdi. Anadolu Ajansı: 20 Mayıs 2007
  4. Karadeniz’de petrol ağa takıldı – Sabah: 26 Ağustos 2007
  5. Sakarya’da doğalgaz bulundu – Sabah: 15 Mayıs 2009
  6. Yeni doğalgaz rezervi bulundu – Anadolu Ajansı: 17 Haziran 2010
  7. TPAO’dan sevindiren Akçakoca açıklaması – Anadolu Ajansı: 29 Mart 2011
  8. Bakan Yıldız: Petrol bulduk ama çıkaramıyoruz – Gazeteler, televizyonlar: 25 Ağustos 2012
  9. Karadeniz, petrol ve doğalgazda yeni merkez – Milliyet: 10 Mart 2013
  10. Bakan Alaboyun: 3,7 milyar metreküp doğalgaz – Vatan: 23 Kasım 2015
  11. Bakan Dönmez: Akçakoca’da bir doğalgaz keşfi oldu (29 Haziran 2020)

Ümit ederim ki “aklımızla alay edilmiyordur…”

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , | SAKIN “GAZA” GELMEYİN için yorumlar kapalı