Ara 28

“BANA ADIMI GERİ VER!”

“BANA ADIMI GERİ VER!”

 

Afganistan’da Rabia isimli bir kadın, Kovid 19 belirtileri ile doktora gidiyor. Doktor ona ilaç yazıyor ve reçetede kadının ismi yer alıyor.

Rabia eve geliyor ve kocasından ilaçlarını almasını istiyor, ancak kocası, başka bir erkeğe adını açıkladığı için onu döverek öldürüyor. Sünni Hanefi fıkhına göre haklı görülen koca hiç bir ceza almıyor.

Afganistan’da kadınlar isimleriyle anılmıyor; evin en büyük erkeğinin eşi, annesi, kardeşi, kızı…

Kısaca kadınlara isimleri ile hitap edilmiyor, adeta görünmez kabul ediliyorlar.

Afgan kanunlarına göre, bebeklerin doğum sertifikalarında sadece babalarının adı yazılıyor, anneler yine görmezden geliniyor.

Ne evlendiklerinde düğün davetiyesinde, ne de öldüklerinde mezar taşlarında isimleri var…!

Ancak Afgan kadınları buna dur demeye karar veriyor ve tam 3 sene önce “where is my name?” “Adım nerede?” kampanyasını başlatıyor.

Kampanyanın sözcüsü, 28 yaşındaki Laleh Osmaney, bu hareketi şu sözlerle anlatıyor.

“Afgan kadınlarının, çocuklarının kimliğinde ve doğum belgelerinde isimlerinin yer alması bir kadın hakları değil, insan hakları hareketidir. Kadınlar, hayattaki rollerinden önce birer bireydir.

Önce erkekler tarafından yok sayılan varlıkları, zamanla kendilerinin de bunun varlığını unutmasına sebep oluyor.”3 yılsonunda, bu kampanya başarıya ulaştı. ve Afganistan başkanı Ashraf Ghani, 17 Eylül 2020’de kadınların isimlerinin çocuklarının doğum belgesi ve kimliklerinde olması kanununu onayladı. Ancak Afgan kadınların önünde upuzun bir yol

ve sonsuz mücadele var…!

Kadınların toplumda yerlerinin olmasına, her türlü meslek dalında görev yapabilmelerine, seçme ve seçilme haklarının olmasına, olanak tanıyan

Mustafa Kemal ATATÜRK’ü

Saygı, sevgi, sonsuz minnetle anıyorum.

 

 

Alıntı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | “BANA ADIMI GERİ VER!” için yorumlar kapalı
Ara 27

ANAYASAL ÜÇ GÜÇ, YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI NE DURUMDA?

ANAYASAL ÜÇ GÜÇ, YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI NE DURUMDA?

 

Avukatların, savcıların ve hâkimlerin cüppelerinde düğme yoktu.

Düğmesiz cüppe; hiçbir güç ve siyasi baskıya boyun eğmeyeceklerinin göstergesi, bağımsız ve tarafsız yargının sembolü idi…

Heyhat…

– Baroların siyaseten bölünmesi,

– Cumhuriyetin değil siyasetin savcıları olması,

– Hâkimlerin hukuki değil siyasi kararlar vermesi,

Bağımlı ve taraflı yargının kanıtı Düğmeli Cüppeler oldu…

Mahkeme duvarlarının “Adalet Mülkün Temelidir” sloganı da eski Türk filmlerinde kaldı.

Demem o ki;

Partili cumhurbaşkanı olur da, bağımsız ve tarafsız yargı olur mu?

***

Bu yazdıklarımı ispatlayayım:

* Enis Berberoğlu’nun lehine olan Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı direnen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim: Akın Gürlek,

* 2017’de Sözcü yazar ve çalışanlarına hapis cezası veren 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim: Akın Gürlek,

* AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davada Fethullah Gülen, FETÖ’cü; savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu 4’ü tutuklu 76 sanığı 107 duruşmadır yargılayan hâkim: Akın Gürlek,

* CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na 9 yıl 8 ay 20 günlük hapis cezasını veren hâkim: Akın Gürlek,

* Atilla Taş’ı ve gazeteci Murat Aksoy’u, “cebir ve şiddet kullanarak darbeye ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” iddiasıyla tutuklayan hâkim: Akın Gürlek,

* Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun “Mahrem” kitabında yer alan S.Ö. adlı 15 yaşındaki kıza 84 kişi tarafından tecavüz edilmesine dair dosyanın FETÖ’cüler tarafından nasıl kapatıldığını anlatan haberleri yasaklatan hâkim: Akın Gürlek,

* Selahattin Demirtaş’ı “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 4 yıl 8 aya, Sırrı Süreyya Önder’i de 3 yıl 6 aya mahkûm eden hâkim: Akın Gürlek,

* Polis tarafından atılan gaz kapsülünün öldürdüğü Berkin Elvan’ın cenazesine katılmaktan sosyoloji öğrencisi Berkay Ustabaş’ı tutuklayan, bir yıl boyunca tahliye etmeyen ve 5 ay hapis cezası veren hâkim: Akın Gürlek,

* ÇHD Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı’nın da bulunduğu tutuklu 17 avukat hakkında tahliye kararı varken, İstanbul 37. ACM Başkanlığına atanınca avukatlara 11 ila 18 yıl arasında ceza veren hâkim: Akın Gürlek, 

* MİT TIR’ları davasında yargılama sırasında yurt dışına çıkan Cumhuriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın tüm mal varlığına el konulma kararı ile 3 taşınmazına kayyım atayan hâkim: Akın Gürlek,

* Gazeteci Canan Coşkun’a “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla 2 yıl 3 ay hapis cezası veren hâkim: Akın Gürlek,

* İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesinde cumhuriyet.com.tr eski Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Oğuz Güven’i 16 Mayıs 2017’de bir dakikadan daha az süre kaldıktan sonra silinen Tweet için tutuklayan hâkim: Akın Gürlek…

Allah hâkim Akın Gürlek’e düşürmesin…

 

Alıntı: Orhan Uğuroğlu

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | ANAYASAL ÜÇ GÜÇ, YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI NE DURUMDA? için yorumlar kapalı
Ara 26

İMDAT EYLE YAR!

İMDAT EYLE YAR!

Şu bülbül gönlümün figanı sensin

Kanayan yüreğin hicranı sensin

Bu kahreden aşkın irfanı sensin

Gel de şu ömrümü Cennet eyle yar!

 

Adanır yürekler aşkın hasına

Çekilir sevdalar can pahasına

Bir sefer eyleyip aşk deryasına

Gel de şu gönlüme hicret eyle yar!

 

Bulamadım hiçbir gülde kokunu

Sapladın kalbime aşkın okunu

Sildim, yok eyledim, gömdüm yokunu

Gel de şu sevgime kudret eyle yar!

 

Huzura sevince gönül daldır, gel,

Haydi, sensizliğe sende saldır, gel,

Sevgi kalesinde bayrak kaldır, gel

Gel de şu aşkımı devlet eyle yar!

 

Kibir engelini aşsın gönlümüz

Şüphesiz aşk ile coşsun gönlümüz

Zevkle zaferlere koşsun gönlümüz

Gel de şu yüreğe Nusret eyle yar!

 

Sende sen olayım, sen bende ben ol

Gel gönül Kâbe’me zemzem olup dol

Sırata dönmesin aşka giden yol

Gel de şu garibe himmet eyle yar

 

Sevgide hamaset, inat olmasın

Ver ki can suyunu bu aşk solmasın

Bir an önce gel ki vade dolmasın

Gel de şu haneme avdet eyle yar!

 

Açsın gülistanda gönlümün gülü

Gül için şakısın aşkın bülbülü

Alev alev yansın bu aşkın külü

Gel de şu dünyama vahdet eyle yar!

 

Artık engelleri aştırsın aşkın

Ruhumu zirveye koştursun aşkın

Virane gönlümü coştursun aşkın

Gel de şu halime imdat eyle yar!

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , | İMDAT EYLE YAR! için yorumlar kapalı
Ara 25

MÜTHİŞ BİR İDDİA! TÜRKİYE’DEKİ NOBELCİLER…

MÜTHİŞ BİR İDDİA!

TÜRKİYE’DEKİ NOBELCİLER…

Dinin içi “dincilik” iddiasındakilerce boşaltılmıştır…

Milliyetin içi “milliyetçilik” iddiasındakilerce…

Devletin içi “devletçilik” iddiasındakilerce…

Özgürlüğün içi “özgürlükçülük” iddiasındakilerce…

Toplumun için “toplumculuk” iddiasındakilerce…

Ülkülerin içi “ülkücülük” iddiasındakilerce…

Devrimlerin içi “devrimcilik” iddiasındakilerce boşaltılmıştır.

Geçmişte herkes şahit olmuştur.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | MÜTHİŞ BİR İDDİA! TÜRKİYE’DEKİ NOBELCİLER… için yorumlar kapalı
Ara 24

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Yenilmesi gereken ilk düşman, öfke ile umursamazlıktır.” Emile Alain

* “Yükselme, düşene kadar insanın başını döndürür.” Victor Hugo

* “En kısa yol, sarp yollardır.”  Henrik İbsen

* “Kendi nefsine galip gelen bütün alemi hükmü altına alır.” Nizâmî

* “Tecrübe aklın babası, hafızanın anasıdır.” Thomas Fuller

* “En iyisi sevinmeyi öğrenelim. Böylece başkalarına acı vermeyi ve açları düşünmeyi unuturuz.” Friedrich Wilhelm Nietzsche

* “Yalancı, yanılttığından çok daha fazla yanılır.” Ali Suad

* “Bir ülkenin birliğini bozmak istiyorsanız önce dilini bozmaktan başlayın.” Mao

* “Sana bir şeyi nasıl bilebileceğini öğreteyim. Bildiğin zaman bildiğini anla, bilmediğin zaman ise bilmediğini.” Konfiçyüs

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Ara 23

“TÜRKİYE BU KADAR ZAVALLI MI?”

“TÜRKİYE BU KADAR ZAVALLI MI?”

 Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sözcü gazetesinden İsmail Saymaz‘ın sorularını cevaplandırırken Çin’de geliştirilen ve Türkiye’nin 50 milyon doz sipariş ettiği korona virüs aşısının güvenilirliğiyle ilgili soru işaretleri konusunda “Türkiye bu kadar zavallı mı? Sonuçlarını bilmediğimiz aşıyı 83 milyona yapacağımızı mı düşünüyorsunuz? Türkiye bu kadar mı sorumsuz davranacak? Yurt dışında akredite olan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuz ve Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü laboratuvarı var. Hangi aşı olursa olsun, akredite olan, uluslararası boyutta tanınan laboratuvarlarımızda incelemelerimizi yapmadıkça (aşılara) ne ruhsat veririz, ne vatandaşımıza kullandırırız. Kim olursa olsun, BioNTech dahil…” diye bilgi verdi.

“Türkiye bu kadar zavallı mı?” sorusuna gelince… Bu soru, Türkiye’nin bilgi teknolojisinin, aşıların güvenilirliğini test etmeye yeteceği anlamına geliyor. Öyleyse aşı üreten Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü neden kapatıldı?

Bu konuyu daha önce de inceledik. Türkiye’de bu güvensizlik, iktidarların, ekonominin hatta kültürün her alanında küresel şirketlerle işbirliği yapması ve onların taleplerini yerine getirmesinden kaynaklanıyor.

Şeker fabrikalarını Tillerson‘un dayatmasıyla 15 gün içinde kim sattı savdı veya kapattırdı? Yeşilçam film sektörünü

ABD Başkanı’nın dayatmasıyla kim öldürdü? Cüneyt Arkın araştırmış ve açıklamıştı: Baba Bush, ilk görüşmelerinde Turgut Özal‘dan Amerikan filmlerine her türlü sınırlamayı kaldırmasını istemiş, o da bu ricanın gereğini yerine getirmişti!

Türkiye, buğday, pancar gibi ürünlerde kendi kendine yetecek durumdaydı, ihracat potansiyeli de vardı. IMF, kredi musluklarının açılması için Türkiye’ye “15 gün içinde 15 yasa çıkarın” diye baskı yaptı. Milletvekilleri göz yaşartacak derecede fedakârlık göstererek “geceli gündüzlü” çalıştı ve yasaları çıkardı; buğday ve pancar tarımı sınırlandırıldı. Ekim yapmayan çiftçiye AB fonlarından gönderilen para dağıtıldı. Çiftçi, çalışmadan kazanmaya alıştırıldı! Ege’de zeytin ağaçları katlediliyor. Kaz dağları, Tokat, Ordu, Artvin ormanları yok ediliyor…

Bu politikalara mı güvenelim?

***

Kaldı ki, PİAR’ın, “Ocak 2019 Siyasi Gündem” araştırmasına göre “Yargıya güveniyor musunuz” sorusuna “güvenmiyorum” şeklinde cevap verenlerin oranı yüzde 62.8 idi… Yargıya güvenin bu kadar düştüğü bir ülkede bütün politikalar sorgulanmalıdır.

Türkiye, dış politikada, özellikle Suriye’de neden kendi bindiği dalı kesti? Kimin dayatmasıyla?

FETÖ’yü orduya, yargıya, emniyete, üniversitelere kim yerleştirdi?

Sağlık Bakanlığı kadroları da uzun süre bir tarikat tarafından kontrol edilmiştir. Şimdi ikinci bir tarikatın hâkimiyeti söz konusudur.

Güvensizlik, devleti ele geçirmeye azmetmiş ve dış istihbarat tarafından da yönlendirilen grupların, siyasiler tarafından desteklenmesinden kaynaklanıyor.

***

Katar’ın Türkiye’de yaptığı alımların arkasındaki sermayenin İngiltere olduğu yok sayılarak, “İslami sermaye diye Katar sermayesine karşı çıkıyorlar” denilmesi de güvensizliği artırıyor.

Kanal İstanbul güzergâhındaki alımlar da güvensizliği zirveye çıkarmıştır. Öyle ya kanalın güzergâhını başlangıçta sadece siz biliyorsunuz ve yandaşlarınıza haber vererek hat boyunca arazi kapatmalarını sağlıyorsunuz. Bir yatıran on alıyor, yüz de alabilir. Ülkede bütün belli başlı ihaleler beş müteahhide veriliyor ve bunların vergi borçları affediliyor… Böyle bir ekonomik yapıya güven duyulabilir mi?

Bu itibarla, “Türkiye bu kadar zavallı mı?” sorusu yerine “Türkiye’yi bu zavallı politikalara kim mahkûm etti?” diye sormak lâzım.

 

 

Alıntı

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | “TÜRKİYE BU KADAR ZAVALLI MI?” için yorumlar kapalı
Ara 22

KUSUR

KUSUR

Bir adam, arif ve bilge birne sordu:

-Kendi kusurlarımı nasıl bilebiliriim?

Arif ve bilge kişidedi ki:

-Evli misin?

-Evet evliyim.

Cevabını alınca bilge kişi devam etti,

-O zaman işin kolay, karına sadece onun kusurunu söylemen yeter!

O sna; senin, annenin, babanın, kardeşlerinin, hatta yedi sülalenin kusurlarını anında sayar, topluca öğrenirsin, der…

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , | KUSUR için yorumlar kapalı
Ara 21

AZERİ BAYRAĞI VE 30 AĞUSTOS

AZERİ BAYRAĞI VE 30 AĞUSTOS

Türk ve Azeri bayrakları ile donatılan Bakü’deki devlet törenini izlerken Yeniçağ muhabiri Sümeyra Yılmaz’ın 15 Ekim 2009 tarihinde yayınlanan haberi:

“Ermenistan istedi Erdoğan yasaklattı.

Türkiye-Ermenistan milli maçında inanılmaz bir bayrak skandalı yaşandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan Futbol Federasyonu’nun FİFA’ya müracaatı üzerine talimat vererek, Türkiye-Ermenistan futbol maçına Azerbaycan bayraklarının sokulmasını yasaklattı.

Tarihe kara bir leke olarak geçen skandal süreç şöyle gelişti. Bursa Valisi Şahabettin Harput, devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Azerbaycan bayrağı veya başka türlü flama ve sloganlarla buraya gelip, maç seyretmeye müsamaha göstermeyeceğiz ve müsaade etmeyeceğiz” dedi.”

***

* Hükümetiniz döneminde biri Binbaşı 11 kahraman Türk askerinin başına çuval geçiren Amerika’ya ne tepki verdiniz?

* Süleyman Şah türbesinin bulunduğu vatan toprağını Türk Ordusunun savunmasını sağlamayıp, IŞİD saldırısı gerekçesiyle alıp kaçıran hükümetiniz değil mi?

* Ergenekon, Balyoz, Casusluk gibi FETO kumpasları ile şerefli Türk askerlerini Silivri’de yıllarca esir tutulmasının savcısı, hâkimi siz değil misiniz?

* 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, 26 ay hapiste tutulmasını seyreden AKP hükümeti değil mi?

* Devletin “çok gizli” ve adeta namusu sayılan Kozmik odasına FETO’cu savcı ve hâkimin girmesine izin veren dönemin Başbakanı Erdoğan değil mi?

* Türkiye’nin 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi ile karşı karşıya kalmasına neden olan AKP iktidarı değil mi?

***

23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı, 30 Ağustos’u, 29 Ekim’i coşku ile büyük resmi törenlerle kutlamayan AKP iktidarı ne yazık ki,

* 15 Temmuz gününü resmi tatil yaparak törenlerle gündemde tutuyor.

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | AZERİ BAYRAĞI VE 30 AĞUSTOS için yorumlar kapalı
Ara 20

ALİ ŞÎR NEVÂYÎ

ALİ ŞÎR NEVÂYÎ

Ali Şîr Nevâyî‘yi ne kadar tanıyoruz? 1441’de Herat’ta doğan ve 1501’de aynı yerde hayatını yitiren Nevayî, bütün Türk dünyasına hitap etmiştir. Herat’ta hükümdarlığını ilân eden Hüseyin Baykara‘nın yakın dostuydu.

Nevâyî‘nın şiiri ve nesri öyle güçlü ki, Çağatay Türkçesine “Nevayî dili” denmiştir.

Orta Asya’ya gidenler, özellikle Özbekistan’da, her yerde Ali Şîr Nevâyî adıyla karşılaşırlar. Tiyatronun adı Nevâyî’dir, caddenin adı Nevâyî’dir, durağın adı Nevâyî’dir, meydanın adı Nevâyî’dir. Çocuklara verdikleri isim de Ali Şir‘dir.

Nevâyî, Divan Edebiyatı’nın en doğurgan şair ve yazarlarındandır.

Prof. Dr. Günay Kut, Ali Şîr Nevâyî‘nin, divan şiirine Türk hayatından gelen millî ve mahallî unsurları kazandırdığını vurgular.

Nevâyî‘nin bir özelliği Farsçanın karşısında Türkçenin üstünlüğünü savunmasıdır.

Muhakemetü’l-Lügateyn‘inde şairlerin Farsça yazdığı bir devirde Nevâyî Türkçe yazarak bu dilin ifade kuvvetini ve Farsçaya göre üstünlüğünü ispatlamaya çalışmıştır. (Prof. Dr. F. Sema Barutçu Özender‘in okunması gereken eseri: Muhakemetü’l-Lügateyn-İki Dilin Mukayesesi, TDK yayını.)

Prof. Dr. Vahit Türk, uzun süredir, Nevâyî‘nin eserleri üzerinde çalışma yürütüyor. Son olarak Türkiye Türkçesiyle Kitab-ı Münşeat’ı yayınladı.(Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayını, 313 s.)

Alıntı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , | ALİ ŞÎR NEVÂYÎ için yorumlar kapalı
Ara 19

İHANET ŞEBEKESİ

İHANET ŞEBEKESİ

İstanbul 16 Mart 1920 tarihinde işgal edildi. Her alanda İngilizlerle birlikte hareket eden İngiliz Muhibleri Cemiyeti,  “İstanbul’un işgalini sevinçle karşıladığını ve tek üzüntüsünün böyle bir hareketin bu denli geciktirilmiş olmasından kaynaklandığını” dile getirmiştir.      

İngiliz Muhipleri Cemiyeti, kuruluş amacına uygun olarak, Türkiye’de İngiliz himayesinin kabul edilmesini sağlamak maksadıyla, ülkenin dört bir yanında İngiliz taraftarlarının sayısını artırmak için propaganda çalışmaları yapmıştır.

Türk Milletinin dini hassasiyetlerini bildikleri için de halkın dini duygularını okşayacak, cemiyet ile din arasında bağ kurarak halkın cemiyete sempati duymasını sağlamaya çalışmışlardır.

İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Müslüman ahalinin İngilizlere karşı direnişini kırmak için kullandığı “İngiltere, dünyanın en muazzam bir İslam hükümetidir” sözünü cemiyet sloganlaştırmıştır. Böylece cahil kesime Milli Mücadele sürecinde ‘İngiltere’ye hizmetin İslam’a hizmet’ anlamına geldiğine yönelik propaganda faaliyetleri yürüttüler.

İngiliz Muhibleri Cemiyeti, Anzavur İsyanı ile Kuvay-ı İnzibatiye ve Kuvay-ı Muhammediye hareketlerini organize ederek kardeşi kardeşe kırdırdılar.

Cemiyetin en önemli kişilerinden Sait Molla ve Papaz Frew’dir. Hazırladıkları idam listelerinde başta Mustafa Kemal olmak üzere Milli Mücadele’nin önde gelen liderlerini ortadan kaldırmaya çalışmışlardır.

Papaz ve molla işbirliği bundan ibaret değildir.

4 Mart 1919’da Şeyhülislam olan Mustafa Sabri Efendi de bu İngiliz Muhibbiler Cemiyetinin fahri başkanlığını yapmıştır. 

Milli Şehit Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in idamına ilişkin hükmü Sultan Vahdettin imzalamaz ve fetva ister. Mustafa Sabri verdiği fetva ile Kaymakam Kemal, Nisan 1919’da idam edilir.

Mustafa Sabri, 11 Nisan 1920’de Milli Mücadeleyi yürüten kadro hakkında da aşağıdaki idam fetvasını hazırlar: “Padişahın aksi emrine rağmen istilacılara karşı direnişe geçen milliyetçilerin öldürülmeleri caiz olmakla kalmayıp hatta her Müslümanın dini görevidir. Bu uğurda ölenler şehit, kalanlar gazi sayılır.” Bu tarihte Şeyhülislam olan Haydarizade İbrahim Efendi bu fetvayı imzalamaz ve ardından da görevinden istifa eder.

Fetvayı imzalayacak Dürrizade Abdullah bulunur. Mustafa Sabri’nin yazdığı fetva Dürrizade tarafından imzalanır. Damat Ferit de onaylar ve Padişah Vahdettin’in buyruğuyla duyurulur.

Mustafa Sabri sonuçta sığınmak zorunda kaldığı Yunanistan’da temsil ettiği makam bir yana saçına, sarığına ve sakalına bakmadan Türk Milleti’ne ve Mustafa Kemal Paşa’ya düşman “Yarın” gazetesinde “İstifa Ediyorum” başlıklı şu şiiri yayınlar.  “Ben de ayniyle ret edip Türk’ü / Attım üstümden en elim yükü / Tövbe yarabbi, tövbe Türklüğüme/ Beni Türk milletinden addetme.”

Biz de bütün kalbimizle onun bu duasının kabul olmasını dileriz!

İngiliz Muhibbilerinin kalıntıları!

Ayasofya’nın müzeden camiye dönüşünün ardından artık “hilafet gelmelidir… Bunun hem siyasal hem ekonomik çok büyük bir getirisi de olacaktır. Hem de ümmet için de önemli bir gelişme olacaktır” diyenler var.

“Hilafet için toparlanın, şimdi değilse ne zaman-sen değilsen kim?” diye manşet atanlar var.

 Arkaik kıyafetler içinde “hilafet” yürüyüşü yapanlar, onlara selam duranlar ile “hilafet için toplanın” çağrısı yapanlar var.

Arap alfabesine dönüşü, eski kıyafetlere bürünüşü savunanlar var.

Tabii bir de ümmet birliği için çalışanlar var.

Bunlar İngiliz Muhibbilerinin torunları olsa gerektir.

Şimdi onları Netanyahu’yla kolkola giren Muhammed bin Zayed, Osmanlı’yı “birinci IŞİD devleti” ilan eden Suudlu gazeteci Hani ez-Zahiri, Kaşıkçı’yı kimyasallarla eriten katil Prens Muhammet Bin Salman, Trump’la birlikte küre üzerine el basan Abdul Fettah el-Sisi, Filistin’e ihanet eden Muhammed bin Dahlan ve kendisini halife ilan eden IŞİD lideri Bağdadi’nin bıraktığı vekil halife var. Kollarını açmış İngiliz Muhibbilerinin halifesini (!) bekliyor.

 

Alıntı: Özcan Yeniçeri

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | İHANET ŞEBEKESİ için yorumlar kapalı