Eki 09

Bu Ahtapotun gövdesi, kolları kırılmalıdır

Bu Ahtapotun gövdesi,  kolları kırılmalıdır

Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York’ta bir şeyler yapmaya çalışırken bizdeki hatipler konuşmalarını sürdürüyor. Bir zamanlar fazla gündemde kalan BOP –Büyük Ortadoğu Projesi– sınırlarımıza kadar dayandı. Bunu hâlâ görmezden gelenler var. Daha doğrusu, işlerine geldiği gibi davrananlar mevcut. Tüm tartışma programlarının en iyi hatiplerinden Av. Uğur Poyraz‘ın dediği gibi “Türkiye kendi içinde birliği sağlayamazken” Hollywood yapımı bir korku filmi vizyona giriyor. “Şeytan çocuğun doğumuna tanık oluyoruz”. Kimi memeliler 61 günde yavrular. Bu ise bir asra yaklaşan hamileliğin ürünü. “Sevr’in tekrarı” ile karşı karşıyayız. Sonrası malum; “Ahtapotun kolları içimize kadar uzanacak.” Bu konuda tek örnek vermek gerekirse dün Selcan Taşçı kardeşimin yazdığı gibi Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu‘nun konuşmasını verebilirim. TBMM çatısı altında bir Mesud Barzani fanı olduğunu açıkça gözlemledik. Onun söyledikleri bir HDP’linin ağzından çıksa, çoktan gözaltındaydı.

Alıntı: Burhan AYERİ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | Bu Ahtapotun gövdesi, kolları kırılmalıdır için yorumlar kapalı
Eki 08

Cennet Türkiye’m

Cennet Türkiye’m!

 

Senin özelliğin gönüllerde yar

Bulaşmasın sana sinsi bir efkar

Altından da üstün güzelliğin var

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m!

 

Turan ateşini  ülküyle yak ta

Bil, üçyüzmilyon Türk her an ayakta

Hilalin yıldızın şanlı bayrakta

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m!

 

Bu dünyanın şeytanı bol bilesin

Bozmalısın hainlerin hilesin

Sen, sonsuza dek sen, her dem gülesin

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m!

 

Seni kıskananlar çatlasın bir bir

Senin ırkın, kanın, canın pan zehir

Asla hedefini eyleme tehir

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m!

 

Gögüslerde yürek olup atansın

Gönlümüzde aşksın, cansın, vatansın

Yiğitsin, gazisin, şehit yatansın

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m!

 

Dağların bir başka, ovan bir başka

Seni gören gözler tutulur aşka

Sana göz koyanı yok etsem keşke

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m!

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , | Cennet Türkiye’m için yorumlar kapalı
Eki 07

Ülkemizdeki Yöntemler ve İnsanlar

Ülkemizdeki Yöntemler ve İnsanlar

Bu bir yöntemdir: En iyisini ben bilirim. Kimseye danışmaya, kimseye sormaya gerek yok. Ben “ol” derim, olur. Ben söylerim, anında yapılır.

Şu da bir yöntemdir: Yanılmak sadece benim hakkımdır. Ben istediğim konuda, istediğim zaman yanılırım. Ben gerekirse, Allah’tan ve milletimden af dilerim. Elbette milletim beni affeder.

Bir yöntem daha vardır: Hiç kimse israf yapamaz, hiç kimse lüks içinde yaşayamaz. Bunlar sadece benim hakkımdır. Hak olmaktan öte bu bir itibar mes’elesidir, pardon mes’elesidir. Ortada devletin itibarı vardır.

Bu kadar zaman içinde artık öğrenilmiş olması gereken yöntemlerden biri de şudur: Reis ne derse o. Biz emir kullarıyız. O emreder, biz yaparız. Çekil der, çekiliriz; eğil der, eğiliriz. Ve herkes bilsin ki biz Allah’tan başka kimseye kulluk etmeyiz.

Bir türlü öğrenilemeyen yöntemlerden biri de şu: Bizim bir davamız var. Bizim bir menzilimiz var. Bu, yüce Rabbimizin bize yüklediği bir misyondur. Her şey, bütün vizyonumuz, bütün yaptıklarımız bu misyona göredir. Bazen geri adım atsak da, değişen gömleklerden söz etsek de hedefimiz değişmez.

Bir yöntem daha: Bir insanın bir yıl önce, iki yıl önce hain bir terör örgütünün adamı olmasına bakmam ben, şu anda bana biat ediyor mu etmiyor mu ona bakarım. Bana biat ediyorsa tamamdır. Hem zaten, bugün böyle, yarın öyle, benim şiarımdır. Dün açılım, der, açılırım, bugün kapanırım. Dün birilerini göklere çıkarırım, bugün haşhaşi olduklarını, şeytandan beter olduklarını söylerim. Dava için her şeyi ben yapar, ben değiştirir, ben karar veririm.  

Yöntemlerden biraz da insanlara geçelim.

Şu bir insan tipidir: Bir davaya inanan, bütün hayatını davaya göre ayarlayan, davasına aykırı söz ve davranışlar karşısında isyan eden insan.

Şu da bir insan tipidir: Bir davaya inanan, fakat dava için ilkelerin, şereflerin, haysiyetlerin ezilmesine ses çıkarmayan insan.

Bir tip daha: Sadece çıkarına inanan, çıkarı için hiçbir şeyi yapmaktan çekinmeyen; yalansa yalan, dolansa dolan, onursuzluksa onursuzluk, ayaklar altında çiğnenmekse çiğnenmek, ne olursa olsun, yeter ki benim çıkarım zedelenmesin, diyen insan.

İnsan tipleri pek çok; paragraflara sığmaz.

Son bir tipten söz edelim: İyi niyetli, ılımlı, karşısında bulunanların daima iyi şeyler yaptığını, kötü ve yanlış işler yapanların da bunları iyi niyetle yaptıklarını, hatalarını anlayınca yanlıştan döneceklerini düşünen insan.

Son paragraftaki tipleri hayretler içinde izliyorum. Ne zaman ayılacak; yukarıda sayılan yöntemlerin ne zaman farkına varacaklar diye merakla bekliyorum. Eh, herkesin şaşırdığı bir şey var; ben de işte bunlara şaşıyorum.  

 

Alıntı: Ahmet B. ERCİLASUN

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , | Ülkemizdeki Yöntemler ve İnsanlar için yorumlar kapalı
Eki 06

Akıllı Çocuk

Akıllı Çocuk 

Küçük Ali okula başlar başlamaz öğretmeni Aysel’e gidip yerinin birinci sınıf olmadığını üçüncü sınıfta olması gerektiğini söyler durur.

Hatta ablasının üçüncü sınıfta olduğunu kendisinin ondan daha akıllı olduğunu ve en az üçüncü sınıfta olması gerektiğini söyler.

Bu duruma dayanamayan Aysel öğretmen Ali’yi alıp okul müdürünün yanına götürür. Durumu izah eder okul müdürü de imtihan edelim uygunsa geçirelim der.

Ali’ye bir kaç soru yöneltir: ”İki kere iki?”

Ali hemen “Dört” diye cevap verir.

“Sekiz kere dokuz?”

Ali “yetmiş iki” der.

“Kaç mevsim var?”

Ali “dört” der.

Sınıf öğretmeni Aysel de Ali’yi imtihan etmek ister:

“Ali ineklerde dört tane bende iki tane olan şey nedir?” deyince Ali ayak diye cevaplar.

“Peki, senin pantolonunda olup benim pantolonumda olmayan şey nedir?” deyince “cep” diye cevap verir Ali.

Bunun üzerine öğretmen müdüre dönüp:

“Hocam bu çocuğu 5. sınıfa koyalım. Çünkü ben son iki soruya doğru cevap veremedim o verdi” der.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | Akıllı Çocuk için yorumlar kapalı
Eki 05

Malazgirt Zaferinin 946’ncı Yıldönümünde Utanç Tablosu…

Malazgirt Zaferinin 946’ncı Yıldönümünde Utanç Tablosu…

 

Ahmet TAKAN‘ın Yazısı

Türk’e Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt zaferinin 946’ncı yıldönümünde, Türkleri anayurdundan kovmak, Bizans’ı yeniden tesis etmek için vizyona konulan tezgah tüm hızıyla devam ediyor. Yunanistan, EgAe’deki adalarımızı işgal edip her birine Bizans bayrağı çektikten sonra KKTC’yi de yutarak, Türkleri Anadolu’dan çıkarma planının en önemli ayağını başarmak üzere!..

Nasıl mı?

Vasilou Nineyi eve döndürüyorlar ya!.. İşte şöyle;

 İsviçre’de yapılan Kıbrıs Konferansı’ndan güya bir sonuç çıkmamıştı ya!.. Hani o resmi açıklamalara göre… Peki, AKP hükümeti ile KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın teslimiyetçi politikalarında bir değişiklik oldu mu?.. Hayır!.. Tam tersine, hızlanarak el altından devam ediyor… AKP iktidarı ve Mustafa Akıncı, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Kıbrıslı Rumlarla birlikte Güney’e kaçan Arap asıllı Hıristiyan Maronitlere köylerine dönüş izni verdi. Ayrıca Maronitlerin mülklerine dönebilmesi için gerekli alt yapı çalışmalarına başlama kararı alındı. Maronitler mülkiyet hakkına yeniden kavuşacak. 1250 Maronit’in, günümüzdeki adıyla Gürpınar olan ve askeri bölge içinde kalan alanlara yerleştirilmesi bekleniyor. Maronitlerin yerleşeceği bölgeye yapılacak olan alt yapı çalışmalarını Türkiye finanse edecek. Yani alt yapının masraflarını Türk Milleti ödeyecek.

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında birbirine yakın 4 köyde yaşayan Arap asıllı Hristiyan Maronitlerden sadece Kormacit köyünde yaşayanlar evlerini terk etmemişti. Diğer 3 köyde yaşayan Maronitler ise Kıbrıslı Rumlar ile birlikte güneye kaçmış, bu 3 köy askeri bölge içinde kalmıştı.

Maraş, Rumlara iskâna açılıyor

Millî Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım Ege’de başlayan ve Kıbrıs ile paralel giden Bizans projesinin en önemli ayağına şöyle dikkat çekiyor;

“Barış Harekâtından sonra 13 Şubat 1975 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. 2 Ağustos 1975 tarihinde de Kıbrıs Türk Federe Devleti ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında Nüfus Mübadelesi Antlaşması imzalandı. Bu süreç içinde Güney Kıbrıs bölgesine kaçan Maronitler, Türk bölgesine geçmek için talepte bulunmadı. 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulması sürecinde ve sonrasında Maronitlerin Türk bölgesine geçiş talepleri olmadı.

Vasilou Nine, Kıbrıslı Rumlar ile birlikte güneye kaçarken 61 yaşındaydı. Kendi tercihini kullanarak güneye geçen ve 43 yıldır köyüne dönmek için hiçbir talepte bulunmayan Vasilou Nine, ne oldu da KKTC bölgesindeki köyüne geri dönmek istiyor? İsviçre’deki Kıbrıs görüşmelerinde, Rum tarafına toprak verme konusunda başarılı olamayan AKP Hükümeti ile KKTC Yönetimi şimdi de Türk toprağı olan askeri bölgeye Arap asıllı Hristiyan Maronitleri yerleştirmeye çalışıyor. Maronitlere dönüş izni veren KKTC Yönetiminin, önümüzdeki dönemde de kapalı Maraş kentini Rumların iskânına açabileceği konuşuluyor.

 Türkiye Cumhuriyeti, 11 Şubat 1959 tarihli Garanti Antlaşmasının 1, 2 ve 3. maddelerinden kaynaklanan haklarını kullanarak 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtını icra etti. Maronitlere KKTC’ye dönüş izninin verilmesi, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın meşruiyetine gölge düşürüyor. Dönüş izni verilmesi ve Türkiye’nin altyapı masraflarını finanse etmesi, 1974 yılında Maronitlerin haklarının ihlal edildiği ve şimdi de iade edildiği anlamına gelir. AKP Hükümeti ve KKTC Yönetimi kendi ayağımıza kurşun sıkıyor.

 AKP Hükümeti ve KKTC Yönetiminin hatalarını ve teslimiyetçi politikalarını Türk Milletine finanse ettirmesi asla kabul edilemez. Maronitlerin KKTC’ye dönüş projesi derhal durdurulmalıdır. AKP Hükümeti ve KKTC yönetimi boş işlerle uğraşmak yerine, KKTC’nin tanınması, KKTC’ye uygulanan ambargoların kaldırılması, Ercan Havaalanı’nın uluslararası uçuşlara açılması, Girne, Gemikonağı ve Magosa limanlarının uluslararası deniz ticaret trafiğine açılması için diplomatik girişimlerde bulunmalıdır.”

Eyy!.. Yıllardır AKP iktidarının yalanlarına kanarak Halifelik hayallerine dalanlar ve de onun peşinde koşanlar… Eyy!.. Bugün Malazgirt’te kurulan kıl çadırları, atılan okları görüp de heyecana kapılacaklar… Bilin ki; o oklar kalbimize saplanacak. İnanmıyorsanız, Ege’de Yunan’ın işgal ettiği Türk topraklarına ve Kıbrıs’a bakın…

Ha, doğru!.. Türk’ün Anadolu topraklarında bir din devleti kuruluyor. Böyle giderse adı Bizans ve Hıristiyan olacak!..

 

Alıntı:  Ahmet TAKAN

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Malazgirt Zaferinin 946’ncı Yıldönümünde Utanç Tablosu… için yorumlar kapalı
Eki 04

Macar Bilgin, Atatürk’ün önünde diz çöker

Macar Bilgin, Atatürk’ün önünde diz çöker

Gâzi, kongre sırasında her akşam Türk Tarih Kurumu üyelerini yemeğe çağırıyor, günün değerlendirmesi yapılıyordu.

Bu yemeklerde birine Macar Türkolog Zayti Ferenç de davet edilmişti. Gâzi, misafir bilim adamını sağına oturttu. Tarihten konuşuluyordu. O gecenin tanıklarından Hasan Cemil Çambel gecenin devamını anı defterine şöyle yazdı:

Çok geçmeden sofra, cazibesine doyulmaz bir ilim ve kültür sahnesi oldu… Gâzi, yanındaki seçkin misafirlere dönerek dedi ki: ‘Profesör, Türkler ve Macarlar iki kardeş millettir. Bu iki kardeş millet kendi yüksek millî gayelerini ve büyük geleceği düşünen ve gören iki olgun kardeş millet gibi mi hareket etti? Hayır. Ne yazık ki hayır. Biz Türkler İslam âleminin önüne geçtik. Siz Macarlar Hıristiyan dünyasının önüne düştünüz. Asırlarca birbirimizi kırdık. Fakat ne için? Hangi büyük maksat, hangi millî gaye, hangi yüksek gelecek için? Ve kimin için? Kimin hesabına? Böyle yapacağımıza, eğer gurur ve ihtirasa, boş davalara, manasız, hayalperest emellere ve başkalarının maksatlarına kapılmayıp da iki kardeş millet el ele, barış içinde birleşseydik, hem kendi milletimizi, hem de bütün insanlığın refah ve saadetine hizmet etmiş olmaz mıydık?’

Macar bilgin ruhundan yaralanmış bir canlı heykel gibi, yüzü kıpkırmızı ve gözleri dolu, ayağa kalktı, sandalyesini geriye itti ve Gâzi’nin önünde iki dizi üstüne çökerek ve onun elini iki eli arasına alarak, tekrar tekrar öptü öptü, yüzüne, gözüne sürdü. Bu ulvi manzara önünde sofrayı bir mabet sessizliği kaplamıştı.

Alıntı: Cazim GÜRBÜZ

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | Macar Bilgin, Atatürk’ün önünde diz çöker için yorumlar kapalı
Eki 03

Soros’un Temsilcileri

Soros’un Temsilcileri

Televizyonda kendini liberal olarak tanıtan ve Soros’un temsilciliğini yapan birisi sorulan bir soru için ”Kimse İmam Hatip okullarına imam olmak için gitmiyor.. Kamuda çalışmasınlar da ne yapsınlar? Onlar da kendilerini kurtarmak zorunda…” diye veya bu mealde bir cevap verdi.

Bir insanın bu kadar düz mantıkla düşünmesi mümkün değil.. Çünkü, eğer Türkiye’nin imama ihtiyacı yoksa neden sürekli imam hatip okulu açılıyor? Olayın devleti ele geçirmek planı olduğunu herkes biliyor..

Bu grupların ortak özelliği, uluslararası fonlardan yararlanma konusundadır.. Bazı vakıf üniversiteleri, bazı akademisyenler uluslararası fonları kaynağına ve amacına bakmadan kullanıyor..

Eğer bugünkü gidişattan, örneğin, Karaburun’da bikinili bir kıza yapılan gerici saldırıdan, örneğin Hizbullah’a mücahid diyen gazetelerden, örneğin Diyanet İşleri Aile Danışma Merkezi’nin dayak yiyen kadınlara dua, okunmuş su önermesinden rahatsız olmuyorlarsa, bunun nedenini aldıkları fonlarda aramak gerekir.  

Alıntı: Esfender KORKMAZ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | Soros’un Temsilcileri için yorumlar kapalı
Eki 02

FUZULİ’DEN ALTIN SÖZLER

      FUZULİ’DEN ALTIN SÖZLER

 

  • Söylesem tesiri yok, sussam gönül râzı değil.Aşk imiş her ne var âlemde.
  • Mey biter saki kalır. Her renk solar haki kalır. İlim insanın cehlini alsa da, hamurunda varsa eşeklik; baki kalır.
  • Cana tamah etme can elbet geçicidir.
  • Mende Mecnun’dan füzun aşıklık istidadı var, Aşık-ı sadık menem, Mecnun’un ancak adı var.
  • Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır.
  • Vuslat olunca ayrılıktan korkmak gerek…
  • Bana, ne gönül ateşinden başka kimse yanar, Ne de tan yelinden başka kimse kapımı açar.
  • Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşina beni, Bir dem belâ-yı aşktan etme cüda beni.
  • Ey tabib! Aşk derdiyle başım hoş benim; yaramdan el çek sen. Bana derman hazırlama ki senin merhemlerin benim ölümüm sayılır.
  • Perde çek çehreme hicran günü ey kanlı şirişk Ki gözüm görmeye o mah-likadan gayrı.
  • Zaman! Ah zaman! Hem dost hem düşman…
  • Güzellik olmasa aşk ortaya çıkmaz; aşk olmasa güzellik yüz göstermez.
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , | FUZULİ’DEN ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Eki 01

Bizon koşusu

Bizon koşusu 

 

Prof. Dr. İskender Öksüz’ün çok değerli eserinde, ‘Millet ve Milliyetçilik’ kitabındaki ilgili makalenin giriş paragrafı şöyleydi: “Bizonlar, çoğunlukla Kuzey Amerika’da yaşayan iri cüsseli sürü hayvanları… Yukarıda, Tom Friedman‘ın Lexus ve Zeytin Ağacı’ndan aldığım bir benzetme ile insanların paradigma değişikliklerini izleyen davranışlarını bizon sürüsünün koşusuna benzettim…”

Hoca, burada bir dip not aktarıyor; “Friedman yatırımcıların bilmedikleri, anlamadıkları bir değişim ihtimaline karşı panik halinde kaçmalarını bizon koşusuna benzetiyor… Bankaları ve devletleri iflas ettiren panik…”

İskender Hoca, bu huylarını bildikleri için Kızılderililerin bizonları kolay avladıklarını söylüyor… Kızılderililer koşuyu başlatmak için her ne lâzımsa yapıp, sürünün bir uçuruma doğru koşmasını sağlarlarmış… Sonra yaptıkları tek şey, uçurumun dibinde durup düşen bizonları toplamakmış…

Fazla zahmet gerektirmeyen, ince bir strateji… Bizde yükseköğrenim gören öğrencilerin önce koşturulup, sonra uçurumun dibinde bekleyen avcıların eline düşmesi gibi…

Her yıl milyonlarca öğrenci üniversite eğitimi için yurdun dört bir yanına yayılıyor… Her ile üniversite açmakla övünen eğitim sistemimiz, o öğrencilerin tamamını barındırma konusunda nedense hep aciz!..

Çocuklar bizon koşusu yapıyor, sonra uçurumun dibinde bekleyen örgütlerin, sivillikle uzaktan yakından ilgisi olmayan sözde sivil toplum örgütlerinin, aklını bir kişiye ciro etmiş cemaatlerin, siyasete asker yetiştirmeye çalışan yapıların kucağına düşüyor…

Galiba bu da bir bizon koşusu… Uçurumun dibindekiler ellerini ovuşturarak bizonların düşmesini bekliyor…

 

Alıntı: Servet AVCI

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Bizon koşusu için yorumlar kapalı
Eyl 30

Canda yalnızlığı öldüren sensin

Canda yalnızlığı öldüren sensin

 

Sevgim, sultanını bulur aşkınla

Ruhuma mis kokun gelir aşkınla

Kahreden sensizlik ölür aşkınla

Bu can aşk çiçeği koklasın, sevsin

Canda yalnızlığı öldüren sensin

 

Bu aşkın güneşi batmasın ey can!

Canlar yalnızlığa yatmasın ey can!

Aşksızsa bir yürek atmasın ey can!

Ben, bir sen olmuşum, sen ise bensin

Canda yalnızlığı öldüren sensin

 

Senin ile aylar yıllar an oldu

Yeni doğmuş gibi canda can oldu

Sevgin ki ruhuma sonsuz şan oldu

Aklımda akılsın, tenimde tensin

Canda yalnızlığı öldüren sensin

 

Bu can bu aşk ile yolunu gözler

Bu gönül bir ömür aşkını özler

Gönül dağlarında coşkundur izler

Bedenler aşk ile canla bilensin

Canda yalnızlığı öldüren sensin

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , | Canda yalnızlığı öldüren sensin için yorumlar kapalı