Tem 17

“KANDIRILDIK”

“KANDIRILDIK”

Kumpas davalarının cesur avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol, görevine iadesinden sonra Yakut’a demiş ki;

 “Gitme… Bunlar hâlâ yuvalanmış duruyorlar, senden bunun intikamını alırlar…”

 “Kaza mı, terör mü” diye sorulduğunda niye sadece PKK geliyor ki akla? Kazada şehit olan komutanlardan şimdilik bildiğimiz iki tanesi PKK kadar FETÖ’nün de açık hedefi değil miydi?

***

Bütün kandırılanlara sorulabilecekse çok yerinde bir soru

 “FETÖ Ana Davası”nda savunma yapan eski Tuğgeneral Eyyüp Gürler, “Kandırılarak görevlendirildim. Aldatılarak bu işin içine itildim” diyerek 15 Temmuz ihanetine bilmeden ortak olduğunu anlatırken İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fatih Karakuş araya girerek “Siz saf mısınız ya?” diye sormuş.

Velev ki öyle, “saf” yani! Velev ki sahiden de kandırıldı!

O zaman ne olacak?

“Kandırıldık” diyen iktidar sahipleri ortak oldukları bütün suçların sorumluluğundan kurtulurken, “kandırıldık” diyen ordu mensuplarını neyle, nasıl itham edebileceksiniz?

İtirazım savcı beyin sorusuna değil; o makamlara gelmiş, her şeyden önce ve herkesten çok “uyanık” olması gereken kişiler, devletin bekasını ilgilendiren bir meselede elbette “kandırıldık”  diyerek işin içinden çıkamazlar, çıkmamalılar. Benim itirazım, “kandırılanlar”a karşı “eşitlik” ilkesinin gereğinin yapılmamasına… Herhangi bir savcımız, bu çok haklı soruyu, “kandırılanlar“ın siyasi ayağındaki isimlere yöneltebilir mi, yöneltmeye teşebbüs edebilir mi mesela!

 

Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | “KANDIRILDIK” için yorumlar kapalı
Tem 16

“Benim ülkemi nasıl bir gelecek bekliyor?”

“Benim ülkemi nasıl bir gelecek bekliyor?”

 “Bir Arap hükümdar, Otrar’da doğan Farâbî’ye, ‘Benim ülkemi nasıl bir gelecek bekliyor?’ diye sormuş… Fârabî, bu soruya cevap verebilmesi için hükümdarın bir davet vermesini istemiş ve ‘Size en yakın olanları tahta yakın oturtun. Oturma düzenini size yakınlık derecesine göre sağlayın. Saygınızdan nasibi az olanları en sona bırakın’ demiş… Hükümdar, birinci sıraya muhteşem giysileriyle en zenginleri, yâni tüccarları, sonra sırasıyla akrabalarını, mevki sahiplerini, hâkimleri, saray görevlilerini yerleştirmiş. Kapıya yakın yerde birkaç tedirgin adam varmış. Diğerlerinin onlara tahammül edemediği de açıkça belliymiş… ‘Kim bu insanlar?’ demiş bilge… Hükümdar, ‘Yazar, şair takımı’ demiş, ‘Kendilerini neredeyse benden akıllı sanıyorlar…'”

***

Bunun üzerine Farâbî, dâvetin sonunda, yalnız kaldıklarında cevabını vereceğini söylemiş ve herkes çekildikten sonra başlamış söze:

-Düşündünüz mü hiç, / Neden yıkıldı, / O kocaman Türk hanlığı? / Asıl sebebi şudur: / Kalabalık ordularıyla / Düşmanı yendiği halde / Yüksek kültürüyle / Durduramadı… / Önemli makamlara / Bezirganları getirdiniz; / Milletin kaderini / Ellerine verdiniz. / Bezirgan yüksek fiyat verene / Satar herkesi, her şeyini… / Bir ülke eğer geliştirmezse / Manevi değerlerini / Zamanla kölesi olur / İstemese de, / Manen güçlünün… / Maneviyatsız millet / Tavuk gibidir, / Uçamaz yükseklerde!.. / Ama acımasız zaman, / Korkunç balyoz vuruşunu, / Mutlaka indirecektir / Başınıza, korunun!”

 

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , | “Benim ülkemi nasıl bir gelecek bekliyor?” için yorumlar kapalı
Tem 15

TÜRKLÜĞÜN BEKASI İÇİN GEREKEN YAPILMALIDIR! (KŞ)

       TÜRKLÜĞÜN BEKASI İÇİN GEREKEN YAPILMALIDIR! (KŞ)

        ABD‘nin PYD terör çetesine verdiği ağır silahların bir bölümünün PKK’ya aktarıldığı belirlendi. Bölücü terör çetelerinin böyle bir dayanışma içerisinde olduğu şüphesiz, zaten aksi düşünülemez…

       Washington, Ankara’ya, “Bu silahlar size karşı kullanılamayacak” dese bile bu ifade inandırıcı değildir…

       Bölücü terör çetesi PKK 30 yıldan beri üzerimize, ABD dahil Batılı ülkelerden aldığı silahlarla gelmiyor mu?

Aynı sürede, NATO’dan dolayı müttefik olduğumuz ülkelerin ürünü yığınla silah ve mühimmat güvenlik güçlerimiz tarafından ele geçirilmedi mi?…

       El konulan Amerikan ürünü silah ve mühimmatın listesi Genelkurmay’da da vardır, bakanlıkta da; araştıran görür!  

       * * *

       ABD ile de, AB üyesi ülkelerle de ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmemiz lâzım. Bölgemizin şartları ve dünya konjonktürü neyi gerektiriyorsa, onu mutlaka yerine getirmeliyiz! 

 

Alıntı: Ergun KAFTANCI

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | TÜRKLÜĞÜN BEKASI İÇİN GEREKEN YAPILMALIDIR! (KŞ) için yorumlar kapalı
Tem 14

Altın Sözler

Altın Sözler

Atasözü ve deyimlerimizdeki yanlışlarımızı düzeltelim

* “Güzele bakmak sevaptır” değil, “Güzel bakmak sevaptır”.

* “Azimle sıçan duvarı deler” değil, “Azimli sıçan duvarı deler”.

* “Göz var nizam var” değil, “Göz var izan var”.

(İzan: Anlayış, anlama yeteneği. Nizam: Düzen, kural)

* “Eşek hoşaftan ne anlar” değil, “Eşek hoş laftan ne anlar”.

* “Aptala malum olurmuş” değil, “Abdala malum olurmuş”.

(Aptal: Alık. Abdal: Derviş.)

* “Kısa kes Aydın havası olsun” değil, “Kısa kes Aydın abası olsun”.

(Aba bir giysidir ve Aydın efesinin abası kısa ve dizleri açıktır.)

* “Su uyur, düşman uyumaz” değil, “Sü uyur, düşman uyumaz”.

(Sü: Asker.)

* “Saatler olsun” değil, “Sıhhatler olsun”.

(Sıhhat: Sağlık.)

* “Su küçüğün söz büyüğün” değil, “Sus küçüğün söz büyüğün”.

* “Elinin körü” değil, “Ölünün kûru”.

(Kûr: Mezar, gömüt.)

* “Sıfırı tüketmek” değil, “Zafiri tüketmek”.

(Zafir: Soluk.)

* “Eni konu” değil, “Önü sonu”.

* “Ziyaretin kısası makbuldür” değil, “Ziyaretin kısas’ı makbuldür”.

(Kısas: Karşılıklı olan.)

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Tem 13

Türkiye Bilim-Teknoloji Sandığı…

Türkiye Bilim-Teknoloji Sandığı…

Türk milletinin aşağılanmalarına dayanamayan bu ülkenin yiğit evlatları, İstanbul’da kolları sıvadılar. Bilim ve Teknoloji’yi yüceltmek için ayağa kalktılar. Onları sizlere tanıtmak istiyorum: Ramazan Bakkal (Bilim ve Teknoloji için İstanbul Çalışma Grubu Başkanı), Dr. Metin Eriş (Kültür Konseyi Derneği Başkanı), Yalçın Koçak(Garbiyat Enstitüsü Başkanı), Mustafa Şatıroğlu (Düşünce Enstitüsü Başkanı) Gerçek şu ki; bu önderler Özbekistan‘da doğan matematik dehası El Hârezmî‘nin yolundan gidiyorlar… Çalışmaları da çok hızlı. 25 Nisan 2017’de İstanbul Hilton Bosphorus‘da Bilim ve Teknolojinin Finansmanı konulu yemekli toplantı düzenlediler.

Ve o kahramanlardan bir açık Mektup…

Efendim… Bir rüyamız var. Büyük bir hayâlimiz var. Türkiye Bilim-Teknoloji Sandığı… Amaç: Türkiye’nin bilim-teknolojiler üreterek gelişmesi, zenginleşmesi yoluyla insanlığın huzur ve refahına hizmet etmektir. Yöntem: Bilim-Teknoloji üretmenin önemine inanan herkesin aylık ücretinden yüzde birini Bilim-Teknoloji Sandığı‘na bağışlaması. Dini, dili, görüşü, inancı ne olursa olsun, her meslekten herkes bu sandığın sahibidir. T.C. vatandaşı olan olmayan, yurt içinde yurt dışında bu sandığa destek verebilir. Bu tamamen bir gönüllülük hareketidir. Sivil toplum çalışmasıdır. Öyle kalacaktır.

Değerli Okuyucular, bu önemli toplumsal konu için Sayın Ramazan Bakkal‘ın iletişim adresleri: Telefon: 05324823717, eposta: ramazanbakkal28@gmail.com.

Alıntı: M.U.YILMAZ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | Türkiye Bilim-Teknoloji Sandığı… için yorumlar kapalı
Tem 12

Cennet Türkiye’m

Cennet Türkiye’m

 

Senin özelliğin gönüllerde yar

Bulaşmasın sana bir sinsi efkar

Altından da üstün güzelliğin var

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m

 

Turan ateşini  ülküyle yak ta

Yüzelli miyon Türk her an ayakta

Hilalin yıldızın şanlı bayrakta

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m

 

Bu dünyanın şeytanı bol bilesin

Bozmalısın hainlerin hilesin

Sen sonsuza kadar her an gülesin

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m

 

Seni kıskananlar çatlasın bir bir

Senin ırkın, kanın, canın pan zehir

Asla hedefini eyleme tehir

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m

 

Gögüslerde yürek olup atansın

Gönüllerde aşksın, cansın, vatansın

Yiğitsin, gazisin, şehit yatansın

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m

 

Dağların bir başka, ovan bir başka

Seni gören gözler tutulur aşka

Sana göz koyanı yok etsem keşke

Günün aydın olsun Cennet Türkiye’m

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | Cennet Türkiye’m için yorumlar kapalı
Tem 11

“Altın Nesil” dediler Türk gençlerini çürüttüler

 “Altın Nesil” dediler Türk gençlerini çürüttüler

 

Bugün o “Altın Nesil” ne durumdadır? Bu sorunun cevabını İslamcı yazarlardan Ali Nur Kutlu veriyor:

“Altın Nesil yetiştirmek, sanırım tüm cemaatlerin, grupların, ülkelerin hayaliydi. Türkiye’nin geleceğini, Müslümanların ideal toplumunu inşa edecek gençler gözüyle bakılıyordu bu Altın Nesil’e.

Maalesef kabul edelim ki, Fetullah Gülen, Altın Nesil yetiştirmek için en güçlü sistemi kuran kişidir. Türkiye’nin en zeki çocuklarını buldu, ilkokuldan, ortaokuldan itibaren ilmek ilmek işledi. Gelecekte Gülen’in her dediğini yapacak şekilde akıl almaz eğitim ve şartlandırma yöntemlerinden geçirildiler.

Bugün tüm kirli işlerin ortaya çıkmasına, tutuklamalara, baskılara rağmen Cemaatin büyük çapta dağılmamasının sebebi, çocuk yaştan itibaren özel olarak yetiştirilen bir nesilden kaynaklanıyor.

Zihinleri öylesine şartlandırılmış ve değiştirilmiş ki, Gülen kendi hatalarını itiraf bile etse ona dahi inanmayacaklardır.

Muhafazakâr camianın beyin gücü, Türkiye’nin beyin gücü, Gülen’in karmaşık, karanlık, kirli hayalleri için heba edildi.

Altın Nesil işte böyle çürütüldü.”

Kısacası, olan Türkiye’ye oldu.

 

Alıntı: Arslan BULUT

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | “Altın Nesil” dediler Türk gençlerini çürüttüler için yorumlar kapalı
Tem 10

Sen Seçtin

Sen Seçtin

Bir gün Hoca, eşeğine binmiş, Akşehir’in uzağındaki bir köye gitmeye niyetlenmiş. Niyetlenmiş ama allayıp pulladığı, her daim nazladığı eşeği, yoldaki eşek terslerini koklamaktan bir türlü ilerlemiyormuş. Yolun bir sağ yanına bir sol yanına derken, Hoca’ya çekmedik çile bırakmamış. Bari yol kenarındaki otlara boyun uzatsa, Hoca gam yemeyecek.

Hoca, indiği gibi, eşeğin kokladığı pisliklerden hayvanın torbasına doldurmuş. Bir ağaca bağlayıp torbayı da eşeğin boynuna takmış. Takmış ama, her defasında eşek torbayı boynundan fırlatıp atıyor. Hoca eşeğe kükremiş:

– Seni gidi köftehor, yemeğini sen seçtin, ne diye yemiyorsun!?

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | Sen Seçtin için yorumlar kapalı
Tem 09

Devleti çökerten akıl!

Devleti çökerten akıl!

Devlet aklını oluşturan siyasi kadro, orta öğretimi tamamen dini öğretime çevirme girişimlerine devam ediyor ama çürümenin kaynağının kendisi olduğunun farkında değil. Öyle ki siyasi iktidarın önderi bile ülke içinde ele geçiremedikleri kültürel ve bilimsel alanlar olduğundan bahsediyor ve bundan büyük üzüntü duyduğunu belirtiyor. Tabii, şimdiki iktidardan önceki o kültür ve bilim alanlarındaki kadrolaşmalar da ideolojiktir. Bu yüzden siyasi önder haklı gibi görünebilir.

Oysa adalet, kendini bile kayırmamaksa, bu nasıl kültür anlayışıdır, bu nasıl devlet anlayışıdır, bu nasıl İslâm anlayışıdır? Siyasi iktidar emaneti ehline teslim etmenin neresindedir?

AKP, kendi çürük sisteminin içinde kısıldı kaldı! Bu yüzden çöküyor.

Mesele şu ki AKP’yi kemiren kurt, sadece partiyi değil devleti çökertiyor!

 

Arslan BULUT

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Devleti çökerten akıl! için yorumlar kapalı
Tem 08

“Bana gözlerimi verin yeter komutanım.”

“Bana gözlerimi verin yeter komutanım.”

 

1984 yılında Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla başlayan PKK terörü, bu ülkede binlerce can aldı.

Yine binlerce güvenlik görevlimizi sakat bıraktı.

Subay, astsubay, er ve polis binlerce vatan evladı…

Sadece şehit sayısı yedi bin’den fazla.

Öldürülen ve sakat bırakılan sivillerin sayısı meçhul!

Artık hiçbir makam onların sayısını bilmiyor!

Yaşadığımız acılar unutuldu gitti.

 * * *

 Uzun yıllar önceydi. Güneydoğu’da bir yerlerde yine PKK mayını patlamış ve bir astsubayımız korkunç yaralar almıştı.

İki kolu ve iki ayağı kopmuş, suratı ve vücudu haşat olmuş, gözleri kör olmuştu.

Şimdi anlatacağım sahne televizyon kameraları önünde gerçekleşmişti. İçinizden bazıları o feci sahneyi mutlaka anımsayacaktır. Astsubayımız Ankara’da GATA’ya getirilmiş ve tedavi altına alınmıştı. Ancak yapacak fazla bir şey olmadığı anlaşılıyordu.

 * * *

Gazimizi hastanede dönemin Genelkurmay Başkanı ziyaret etti ve sordu:

– “Bizden bir istediğin var mı evladım?”

Astsubay çaresizce yanıt verdi:

– “Bana gözlerimi verin yeter komutanım.”

İki kolunu ve iki ayağını yitirdiğinin belki farkında bile değildi.

Sadece gözlerini istiyordu.

 * * * 

Sinirlerimiz her gün can alan PKK terörü nedeniyle zaten gergindi.

Bu sahneyi televizyonda izlediğim anda boşalmış ve ağlamaya başlamıştım.

Sonra, Hürriyet’te iken bu olayı birkaç kez yazdım.

İsmini şimdi bilemediğim o astsubay daha sonra İngiltere’ye tedavi için gönderilmiş ama ne yazık ki orada şehit olmuştu. 

* * * 

Güneydoğu’dan getirilen yaralı gazilerimizin sayısı giderek artıyordu. Devlet bu işe mümkün olduğunca çözüm üretti:

GATA yeniden düzenlendi.

Yeni ortopedi klinikleri yapıldı, her türlü araç gereç sağlandı ve modern tedavi birimleri açıldı.

Gaziler için el ve ayak protezleri üreten klinikler kuruldu.

Uzman hekimler yetiştirildi.

Binlerce askerimiz ve polisimiz o kliniklerde tedavi edildi.

Bu iş öylesine gelişti ve büyüdü ki, GATA bu açıdan dünyanın bir numarası oldu.

 * * *

 Gel zaman git zaman, günün birinde AKP iktidar oldu… Ve GATA askeri hastane olmaktan çıkarılıp sivillere de açıldı…

Sıradan bir sağlık kompleksine dönüştürüldü.

15 Temmuz olayı sonrasında bu süreç daha da hız kazandı.

Örneğin 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında o büyük GATA Haydarpaşa hastanesinin adı bile değiştirildi ve ne ilgisi varsa, Abdülhamit Han oldu!

Yani eski GATA artık yok.

 

Alıntı: “Bana gözlerimi verin komutanım”

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , | “Bana gözlerimi verin yeter komutanım.” için yorumlar kapalı