May 21

ATATÜRK’ÜN YAVERİNDEN BİR ANI

 ATATÜRK’ÜN YAVERİNDEN BİR ANI

Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı.
Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.
– Merhaba nine. 
Kadın Ata’nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
– Merhaba dedi. 
– Nereden gelip nereye gidiyorsun? 
Kadın şöyle bir duralayıp;
– Neden sordun ki, dedi. Buraların saabisi misin? Yoksa bekçisi mi?
Paşa gülümsedi.
– Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? 
Kadın başını salladı.
– Tabii söyleyeceğim, ben Sincan’ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara’ya geldim.
– Muhtar niçin Ankara’ya gönderdi seni?
– Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da… Benim iki oğlum gâ vur
harbinde şehit düştü. Memleketi gâvurdan gurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mihtara anlatinca, o da bana bilet aliverip saldi Angaraya, giceleyin
geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte agsamdan belli böyle kendimi ordan
oraya vurup duruyom bey.
– Senin Gazi Paşa’dan başka bir isteğin var mı? Kadının birden yüzü sertleşti.
– Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki.. O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden gurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşiyoz. Sunun bunun gâvur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. 
Atatürk’ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duy gulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek;
– Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanimizdir… Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.
Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Pasa yani Atatürk işte karsında duruyor.
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp
Atatürk’ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk’e uzattı;
– Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye
getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.
Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kad ar gittik. Oradakilere şu emri verdi;
-‘Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. 
( ‘Ananı da al git’ deyip, bir anlamda vatandaşa küfredenler var artık zamanımızda ) 
Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun.’

Bu yazıyı okurken duygulanan veya ağlayanlar varsa, hala umut var demektir.. 
Ortada dolaşan saçma sapan elektronik postaları 10 kişiye yollamak yerine, bu tür yazıları herkese yollarsak belki Atamızın değeri daha çok anlaşılır. Belki bazıları da vatandaşla nasıl konuşulacağını daha iyi anlar…
Acaba kendisini 2 kilo şekere, 5 kilo kömüre satan, bugünkü Türk insanına mı benziyor bu NİNEM.. 
Ya da ülkeyi babalar gibi satan siyasilere benziyor mu, ATAM… 
Ne dersiniz? …

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , | ATATÜRK’ÜN YAVERİNDEN BİR ANI için yorumlar kapalı
May 20

PROPAGANDA VE GERÇEKLER

PROPAGANDA VE GERÇEKLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan; “15 yılda Türkiye’nin görmediği yatırımlar yaptık” demiş!. Zaman zaman da “Türkiye’yi üçe katladık” diyor. Acaba böyle mi? Resmi istatistiklere bakalım: (Kaynak, İlhan Kesici)

Gayri Safi Millî Hasıla (GSMH)’ya göre yatırım: 2002 Kamu yatırımı; yüzde 6,3 milyar dolar; 2016 yüzde 4,7 milyar dolar. Görüldüğü gibi 14 yılda kamu yatırımları artmamış, aksine azalmıştır. Satılan KİT’lere, aşırı borçlanmaya ve toplanan eşi görülmemiş vergilere rağmen.

Nüfusumuza göre: İşsizlik oranları; 2002 yılı yüzde 10; 2016 yılı yüzde 12,1; Gençlerde: 2002 yılı yüzde 19,2; 2016 yılı 20,7. Buna göre 14 yılda genelde de, gençlerde de, işsizlik oranları artmış.

Türkiye’nin Borç Durumu: İç-dış kamu borç toplamı; 2002, 154 milyar dolar; 2016, 291 milyar dolar; Kamu/özel dış borç; 2002, 107 milyar dolar; 2016, 421 milyar dolar; İç-dış/kamu özel borçluluk durumu; 2002, 201 milyar dolar; 2016, 733 milyar dolar. Bu duruma göre Türkiye, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmeyen bir şekilde borç batağına düşmüştür.  

Kişi başına düşen millî gelir: 2002 yılı 4,241 dolar; 2016 yılı 6,600 dolar. Büyümeyi gösteren bu temel ölçüye göre, Türkiye üçe katlanmamıştır. Yani yüzde 300 büyümemiş, 14 yılda ancak yüzde 0,26 büyümüştür.

Millî Gelir (GSMH) artışı: 2002 yılı, 280 milyar dolar; 2016 yılı, 520 milyar dolar. Millî gelir üçe katlasaydı 840 milyar dolar olacaktı. Ama 240 milyar dolar artarak yüzde 80’e yakın bir orana ulaşabilmiştir.

Ortalama yıllık büyüme hızı: 1923-1938 yüzde 7,3; 1923-1950 yüzde 4,2; 1946-2012 yüzde 5,1; 2003-2016 yüzde 4,6; 2007-2016 yüzde 3,3. Görüldüğü gibi, Cumhuriyet tarihi boyunca en düşük büyüme son 14 yılda gerçekleşmiştir. Her ne kadar 1923-1950 dönemi yüzde 4,2 ile daha düşük görünse de, burada I. Dünya Savaşı ve Osmanlı’nın tasfiyesinin sonuçları, II. Dünya Savaşı ve küresel krizlere rağmen büyüme elde edilmiştir.

Özetle; işsizlik, enflasyon, borçlanma artıyor; ekonomide küçülme, üretimde düşüş, yargıda ve devlette partileşme, sığınmacılara milyar dolarlar harcayıp vatandaş yaparak, millî güvenlik sorunu yaratma, devlet yapısında dağılma ve millette çözülme almış başını gidiyor.   

 

 Sadi SOMUNCUOĞLU

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | PROPAGANDA VE GERÇEKLER için yorumlar kapalı
May 19

Atatürk’ün Türklükle ilgili sözleri

Atatürk’ün Türklükle ilgili sözleri
* Bu ülke, tarihte Türk’tü bugün de Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır

Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk’ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek.

* Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne yedi bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.  

* Bir gün, ressamlar Türk’ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alsınlar, yapıversinler.  

* Milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avı olacaklardır.  

* Hayattaki yegane üstünlüğüm, Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli’yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin.

* Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.  

* Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir.

* Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk’tü bugün de Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır. 

* Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istikbaline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir. 

* Türk aydınlarının kendi kendisini bilmemesinden ve başka milletlerde şu veya bu sebeple üstünlük olduğunu sanarak, kendini onlardan aşağı görmesinden doğmaktadır. Bu yanlış görüşe son vermek için Türklüğümüzü bütün asaleti ve tarihi ile tanımak ve tanıtmak şarttır.  

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | Atatürk’ün Türklükle ilgili sözleri için yorumlar kapalı
May 18

“Hangi Atatürk?”

“Hangi Atatürk?”

 

Taha Akyol‘un “Ama Hangi Atatürk” adlı inceleme/araştırmasındaki şu satırlar; Mustafa Kemal’i değerlendirmenin şahikasıdır:

“Atatürk resimlerinden birini seçerek öbürlerinden çok farklı, hatta öbürlerine zıt Atatürk kurguları yazmak mümkün ve kolaydır. Sol Kemalistlerin kurguladığı Mustafa Kemal, Millî Mücadele dönemindeki sol terimleri kullanan Mustafa Kemal Paşa’dır. Baş dostu Lenin’dir. Doğan Avcıoğlu‘nun kurguladığı Atatürk‘tür.

Attila İlhan‘ın “Gazi”si de elbette solcudur ama daha “Asyalıdır”. Sultan Galiyev’le tarihsel duruş beraberliği vardır. O bakımdan Avcıoğlu’nun Atatürk‘üne göre Attila İlhan’ın Gazi’sinde Müslüman kimliği ve Asyalı vasfı hayli belirgindir.

Necmettin Erbakan‘ın “Atatürk yaşasaydı o da Refah Partili olurdu” sözü. Millî mücadelede yoğun şekilde İslam’ı terimleri vurgulayan Kur’an’dan ayetler okuyan, dualar eden ve Batı’yla savaşan Mustafa Kemal Paşa’ya yöneliktir. Bir de tabii “Alafranga Atatürkçü”lerin kurguladığı Atatürk var. Bu terim merhum Attila İlhan’ındır.

Peki hangisi, hangi Atatürk? Bu soru yanlıştır. Çünkü…

İşte bu Çünkü‘yü iyi incelemek şart. Tabii çağdaş gözlüklerle. Bunu yapabildiğiniz an doğruyu, yani ölümsüz Ata‘yı mutlaka bulacaksınız.

Yazımızı Falih Rıfkı Atay’ın unutulmaz bir sözü ile bitirelim;

“Gençler, bizim çektiklerimizi çekmemek ve bu halka çektirmemek için, siz de ATATÜRK’ü unutmayınız. Mustafa Kemal bizimdi, ATATÜRK SİZİNDİR…”

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | “Hangi Atatürk?” için yorumlar kapalı
May 17

GÖNÜL

GÖNÜL

 

Uyandırma kibrin yanardağını

Kül eyler bu aşkın cennet bağını

Şahin bakışlı yar kurmuş ağını

Pençelendi ele düştü bu gönül

 

Kan kırmızı yanar gönül ateşi

Adı anılmakta sevdanın keşi

Aşk ile dem alır sevda güneşi

Bülbül olup dile düştü bu gönül

 

Can kuşu Leyla’yı buldum sanıyor

Tutsak olmuş alev, alev yanıyor

Bu aşk çile yüklü yürek kanıyor

Mecnun olup çöle düştü bu gönül

 

Bir aşkın ordusu kuşattı canı

Bir zafer uğruna döküyor kanı

Ferman eyleyince gönül sultanı

İbrahim’ce güle düştü bu gönül

 

Kuşanmış aşk ile gamzesi yakar

Bir afet aşkıyla dünyayı yıkar

Bu zalim her canın suyunu sıkar

Bile bile yola düştü bu gönül

 

Gam kervanı ömür yoluna çıktı

Hüzün, keder masum kuluna çıktı

Ömrün yolu kabir salına çıktı

Ecel denen sele düştü bu gönül

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , | GÖNÜL için yorumlar kapalı
May 16

Fırat’ın katilleri hala hesap vermedi!

Fırat’ın katilleri hala hesap vermedi!

Yunan’ın denize döküldüğü İzmir’in orta yerinde ülkeyi bölmeye çalışan unsurlar, öğrencilerin anayasal eğitim haklarını elinden alıyordu. Bunu kabul etmek, sindirebilmek, görmezden gelmek çok mümkün değildi.

Vatanseverlikleri oturdukları makamdan ibaret, özünde “koltuksever” olanlar ise kılını kıpırdatmıyordu.

Fırat Çakıroğlu bu yapının tam karşısındaydı… Arkadaşlarıyla birlikte amansız bir mücadele veriyor, çözüm sürecinde 3 maymunu oynayan devlet kurumlarını, okul yönetimini göreve çağırıyor, basın açıklamaları yapıyor, yürüyüşler düzenliyordu.

Çakıroğlu, Milliyetçi Hareket Partisi’nin İzmir milletvekili ile 4 kez görüşme talep etmesine rağmen bunu gerçekleştiremiyor, hatta bir toplantı sırasında yanına gidip “Sayın milletvekilim, okulumuzda terör örgütü PKK, arkadaşlarımıza saldırıyor, üniversiteyi ele geçirmek istiyorlar, okul yönetimi sessiz, bu konuda desteğinizi istiyoruz” dediğinde vekilin verdiği cevapla yıkılıyordu:

“Sen git il başkanın gelsin.”

Bu sırada okuldaki PKK’lı sayısı gün be gün artıyordu. Fırat ve arkadaşları ise yılmadan, vazgeçmeden, hayatlarını tehlikeye atarak örgüt mensuplarını okuldan uzaklaştırmakta kararlıydılar.

Tarihler 20 Şubat 2015’i gösterdiğinde tarih bölümü birincisi, son sınıf öğrencisi Fırat Çakıroğlu formasyon kağıdını imzalatmak için Ege Üniversitesi kampüsüne gidiyordu. Günlerden cumaydı…

Çakıroğlu kampüse girer girmez, okulun güvenliğinden bir kişi koşarak PKK’lı grubun yanına gidip “Fırat Çakıroğlu ve arkadaşları kampüse girdi, hazırlıklı olun” diyerek süreci başlatıyordu.

Çakıroğlu, fakülteden çıkar çıkmaz taşlı saldırıya uğruyor ve fakültenin yanındaki kafeteryanın içine çekilerek, şehit ediliyordu.

Şehadet haberi sonrasında üniversitelerde büyük yürüyüşler, tepki gösterileri ve açıklamalar yapıldı. Çakıroğlu, üniversitelerdeki terörün simgesi haline geldi.

Şehadetinin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen, mahkemede somut bir gelişme olmadı.

Fırat’ı hedef gösteren kampüs cadıları ve öğrenci kolektiflerinden bir kişi bile tutuklu değil,

Fırat’ın defalarca şikâyet etmesine rağmen, PKK’yı görmezden gelen üniversite yönetiminin ifadeleri alınmadığı gibi, haklarında soruşturma bile açılmadı,

PKK’lıları okulda destekleyen akademisyenler aynen yerlerinde duruyor,

Fırat’ın okula geldiğini PKK’lılara haber veren güvenlikçi “sanık” olarak bile yargılanmıyor.

Onu planlı bir şekilde hedef gösteren, şehit eden; sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, olayda yer alan PKK’lılar, eylem talimatını veren KCK yöneticileri hâlâ adalet önüne çıkarılmadı, ortalıkta dolaşmaya devam ediyorlar!

Fırat’ın “Üniversitede terör örgütü PKK var” diyen çığlıklarına kulaklarını tıkayan emniyet yetkilileri, savcılık makamı da herhangi bir soruşturma geçirmedi.

Meclis’te verilecek bir teklifle Fırat Çakıroğlu ve Hasan Şimşek’in terör şehidi sayılması için tek bir hamle bile yapılmadı.

Bu kadar aymazlık, bu denli hukuksuzluk ve böyle bir oyalama olamaz.

Çocuklarımızın, kardeşlerimizin mücadelesi; facebook ve twitter’da profil fotoğrafı değiştirmekle sürdürülemez.

Kamuoyunun bu hukuksuzluk ve sessizlik karşısında harekete geçirilmesi elzemdir.

 

Batuhan ÇOLAK

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | Fırat’ın katilleri hala hesap vermedi! için yorumlar kapalı
May 15

Güle Güle Anne

Güle Güle Anne

Süper markette alışveriş yapmakta olan genç adam, kendisini takip etmekte olan bir hanımı fark eder. Kadını görmezlikten gelse de,kadın dik dik bakmaya devam eder. Nihayet kasa önünde kuyruğa gelirler.Kadın adamın birkaç sıra önüne düşmüştür. Kadın derki: ”Özür dilerim. Böyle dikkatli bakmam sizi rahatsız etmiş olmalı. Üzgünüm ama geçenlerde ölen oğluma o kadar benziyorsunuz ki! Adam şöyle cevap verir: Bunu duyduğuma çok üzüldüm.Sizin için yapa bileceğim bir şey var mı? Evet yavrum az sonra eşyalarımı alıp çıkarken ne olur bana güle güle anne diye seslene bilir misin? Tabi ki der genç adam. Yaşlı kadın çıkarken genç adam ona el sallar ve güle güle anne diye seslenir. Adam birisini mutlu etmenin mutluluğu içinde gülümser ve ödeme sırası kendine gelince kasanın 150 dolar yazdığını görür. Kasiyere sorar: Bu nasıl olur? Alt tarafı üç parça eşya aldım, der. Kasiyer gayet sakin cevap verir: “Anneniz hesabını sizin ödeyeceğinizi söyledi”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | Güle Güle Anne için yorumlar kapalı
May 14

MSB eski Genel Sekreteri Yalım’dan şok iddialar!… (3)

MSB eski Genel Sekreteri Yalım’dan şok iddialar!… (3)

Ünal’ın üçüncü ve en ilginç icraatı                                                                                                                                                                                                                                                    Anlaşmalara aykırı bir şekilde Amerikan Silahlı Kuvvetleri’ne destek vermesi idi. Ünal, emrindeki subaylar üzerinde baskı kurarak, Amerikan Büyükelçiliği’nin, ikili anlaşmalara aykırı taleplerinin süratle karşılanmasını sağlıyordu. Ankara üzerinde uçarken, teknik arıza gerekçesiyle iniş izni isteyen Amerikan uçakları, Ankara yerine Adana/İncirlik üssüne iniyordu. Amerika, Şirin Ünal sayesinde, Adana İncirlik üssünü Sam Amca’nın çiftliğine çevirmişti. Şirin Ünal, Amerika’ya ve AKP’ye olan hizmetlerinin karşılığını almış ve AKP milletvekili yapılarak ödüllendirilmişti. Büyükelçi Haydar Berk de, NATO Daimi Temsilcisi sıfatıyla Brüksel’e atanarak ödüllendirildi.

Şirin Ünal’ın, Silahlı Kuvvetler’de görev yaptığı dönemde, terfi etmesine engel olarak gördüğü havacı general arkadaşları ve komutanları, ne hikmetse Balyoz davasında tutuklanıp, yargılanarak ağır cezalar aldılar. Ünal, Silahlı Kuvvetler’in  içinde Truva Atı gibiydi.”

Ümit Yalım’ın birçok olayın perde arkasını aralayabilecek açıklamaları böyle!.. Eğer, Şirin Ünal’ın bu iddialara verecek yanıtı varsa, tarafsız gazeteciliğin gereğini yerine getiririz…

Ahmet TAKAN

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | MSB eski Genel Sekreteri Yalım’dan şok iddialar!… (3) için yorumlar kapalı
May 13

Ortadoğu Birleşik Devletleri mi kurulacak?

Ortadoğu Birleşik Devletleri mi kurulacak?

 

Bizim yaşlardaki her Türk’ün neredeyse ezbere bildiği Ahmet Haşim‘in ünlü şiiri geliyor:

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,

Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak.

Anayasa Mahkemesi pas geçildi; referandum adımı da tamamlanırsa Türkler, kendi egemenliğinden vazgeçen bir millet olarak tarih sahnesinden kaldırılmayı hak etmiş olacak! Türkler var olursa, şimdiki uyumuş kuşağa lanetler okuyacak, ağlayacak! Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine Arapların, Ermenilerin, Kürtlerin ve lütfederlerse Orta Anadolu’daki Türklerin ayrı ayrı federasyonlar halinde yer aldığı, Ortadoğu Birleşik Devletleri Konfederasyonu kurulması tasarlanıyor. Ege, Marmara, Akdeniz, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, çoktan parsellendi, satışı bile yapıldı!

Irak ve Suriye bu amaçla “kaos”a sürüklendi. Suriye nüfusu bu sebeple Türkiye’ye kaydırıldı! ABD Başkanı Trump‘ın gönderdiği CIA Başkanı Pompeo öyle emir buyurduğu için “Suudi kardeşleriyle birlikte” İran’ın defterini dürme operasyonunu da Türkiye’ye yaptıracaklar.

Şimdi Türk milletini böyle büyük bir tuzaktan kurtarmak için Samsun’a çıkabilecek beyin kadroları var ama onlara bu yetkiyi verecek bir merci yok!

Bu oyunu ancak Türk milleti bozabilir!

 

 Arslan BULUT

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | Ortadoğu Birleşik Devletleri mi kurulacak? için yorumlar kapalı
May 12

Türk Milleti, AKP’nin peşinden uçuruma atlar mı?

Türk Milleti, AKP’nin peşinden uçuruma atlar mı?

Diyarbakır’da, Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım‘ın 1 Nisan’daki ziyareti dolayısıyla valiliğin karşısına üzerine “Her Evet, Şeyh Sait ve arkadaşlarına bir Fatiha’dır” yazılı pankart asılmasıdır.

Biz de bunu söylüyorduk zaten! Gerçi, büyük tepkiler gelince AKP Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Akar, “Bilgimiz ve talimatımız dışında asıldı” dedi ama bu pek de inandırıcı olmadı. Zira Akar‘ın, Şeyh Sait‘in torunu olduğu anlaşıldı. O Şeyh Sait ki, 1925’te isyan etmeseydi, bugün Musul ve Kerkük, Türkiye sınırları içinde yer alacaktı. Türkiye petrol geliri ile daha hızlı bir kalkınma yaşayacaktı.

Anayasa değişikliklerini yazdığını söyleyen başdanışman Mehmet Uçum‘un ifade ettiği “Türk Milleti’nden Türkiyeli Milleti’ne geçiş süreci”nin hedefi ile Şeyh Sait‘in hedefi aynıdır.

***

AKP adına bir diğer siyasi intihar vakası da AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu‘ndan geldi.

Ensarioğlu, “Şengal Kürdistan’ın parçasıdır. PKK Kürdistan’ı parçalamak için uğraşıyor. Bunu kimin emriyle yapıyor, kimin için yapıyor? Bu emri kim veriyor? İran mı bu emri veriyor, Almanya mı bu emri veriyor? Kürdistan’ı kim parçalamak istiyor? PKK kalkmış Kürdistan’ı parçalamaya çalışıyor. Bu yanlıştır, kimse de bunu kabul etmez” dedi.

***

Mehmet Ali Güller, diyor ki, “Bu özlü açıklama şu gerçeği ortaya çıkarıyor: AKP, güneyde bir Kürdistan kurulmasına karşı değil, yönetiminin PKK’da olmasına karşı! Yoksa Barzani’nin yöneteceği bir ‘Büyük Kürdistan’a ABD ve İsrail’le yarışacak kadar hevesli…

AKP’nin ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne uyumlu olarak en başından beri hedefi şuydu: Türk-Kürt federasyonu!

PKK ile masaya oturarak Kürt Açılımı yapmalarının, Öcalan’la başkanlık-federasyon pazarlığı yapmalarının, PYD lideri Salih Müslim’i Ankara’da ağırlayıp ona ‘yeter ki Esad’a karşı cephede konumlanın, kantonlarınıza karışmayız’ demelerinin sebebi buydu.

Ve elbette bu hedefin gereği olarak Türkiye’yi eyaletlere bölecek türden kanunlar çıkarıyorlardı! Zira ‘Irak Kürdistanı’ ve ‘Suriye Kürdistanı’ ile genişleme hedefi, içeride de ‘Türkiye Kürdistanı’na özerklik gerektirecekti!

Başkanlık sistemi, işte bu hedefin; Türk-Kürt federasyonunun yönetim modelidir.

Bu durumda 16 Nisan’da sadece başkanlık sistemini değil, federasyonu, Kürdistan’ı, Irak ve Suriye’yle savaşmayı da oylamış olacağız!”

***

Denilebilir ki, “AKP’yi yönetenler bu girişimin sonunun Türkiye için de bölgedeki diğer devletler ve halklar için de iyi olmayacağını, bu girişimlerinin sonunda referandumu da iktidarı da kaybedeceklerini, işledikleri suçlar sebebiyle yargılanacaklarını görmüyorlar mı?”

Dedim ya, ideolojiden kaynaklanan panik atak bu? İnsanı çaresiz bırakıyor ve her önüne gelene sığınmaya itiyor!

Öyle değilse, neden Ankara ve İstanbul’da, İngilizlerin Ağrı isyanı için çizdiği “Kürdistan bayrağı”nı gönderlere çektiler!

Hatırlayalım; 12 Eylül 2010 referandumunda halka “Müslüman hâkimler gelecek Alevi hâkimler gidecek” diye propaganda yapıyorlardı. Bahsettikleri FETÖ’cü Müslüman hâkimlerle birlikte, Türk ordusuna kumpas kurdular ve bu boşluk sayesinde 15 Temmuz 2015’te darbe girişiminde bulunabildiler.

Şimdi de “evet” çıkarsa ne olacağı bellidir. Onun için “hayır” çıkmalıdır denilmiştir.  Şaibeli bir “evet” çıkarılmıştır. Fakat Türk Milleti, AKP’nin peşinden uçuruma atlar mı?

 

 Arslan BULUT

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | Türk Milleti, AKP’nin peşinden uçuruma atlar mı? için yorumlar kapalı