Eyl 17

Tehlikenin Farkında mısınız?

Tehlikenin Farkında mısınız?                                                                                                                                                                                                                                 www.kenansahbaz.com

2003-2007 yılları arasında Başbakanlık Müsteşarlığı yapan, ardından 2 dönem AKP milletvekili olup, Çalışma ve Milli Eğitim Bakanlığı görevlerinde bulunan Ömer Dinçer’i biliyorsunuz. Başbakanlık Müsteşarlığına getirildiğinde ilk işi “Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi” hazırlamak olmuştu. Erdoğan ve Dinçer’in bu “büyük hayali” TBMM’de 12 yıl önce tam 15 Temmuz’da kabul edilerek, yasalaştı. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Sezer’in vetosu nedeniyle yürürlüğe sokulamadı. İktidar, o vakitler Genelkurmay’ın itirazları üzerine TSK’yı bu kanunun kapsamı dışında bırakmak zorunda kalmıştı. 12 yıl sonra 15 Temmuz’da yaşanan darbe teşebbüsünün ardından o yasaya konulamayan, dahası “Bunlar Ergenekoncuların, darbecilerin yalanı” denilen “reformların” tamamı bir gecede yürürlüğe sokuldu. Üstelik Meclis by-pass edilerek!..

Sonrasını yine Dinçer’den aktaralım:

“Genelkurmay Başkanlığından randevu istedik ve atöyle çalışması yapmayı önerdik. İkinci Başkan Orgeneral İlker Başbuğ bize 16 Ekim 2003 tarihi için randevu verdi. Başbuğ bize kamu yönetiminin nasıl olması gerektiği hakkındaki düşüncelerini anlattı. Aslında düşüncelerini anlatmadı, kendi nazik üslubu içinde reformun kapsamının ne olması gerektiği talimatını vermişti. Bize soru sormadı ve açıklama da istemedi. Dolayısıyla biz düşüncelerimizi kendisiyle paylaşma imkanı bulamadık.”

Atölye çalışmaları başlar. Dinçer’e göre, “Genelkurmay’dan gelen temsilciler projeyi reddetmek niyetiyle hazırlık yapmış görünmekte, kanun taslağının her maddesine büyük bir şüpheyle bakmakta ve hiç sözkonusu olmayan ihtimaller üzerinden tereddütler üretmektedir”ler. Dinçer devam eder; “Buna rağmen kanun maddelerini tek tek gözden geçirdik ve bütün soruları cevaplandırmaya ve endişelerini gidermeye çalıştık. Haklarında hiçbir düzenleme olmamasına rağmen, idarede federatif bir yapıya kapı açılacağından, Genelkurmay Başkanlığı’nın Savunma Bakanlığına bağlanacağından, Jandarma Genel Komutanlığı’nın İçişleri Bakanlığına devredileceğinden endişe ediyorlardı. Toplumda oluşacak çok sesli ve çok kültürlü bir yapıdan çekiniyorlardı.”

Ömer Dincer ağzından sonunda baklayı şöyle çıkarıyor. “İçinde bulunulan safhaya bakarak, bir geçiş dönemi yaşandığı vurgulanmalıdır. Yeni dönem yeni anlayış ve kurumları ile tam olarak oluşmamış olsa da gelecekteki Yeni Türkiye’nin temel çizgileri belirginleşmeye başlamıştır… Ülkemizin yeniden bir yol ayrımına geldiği görülmektedir. Gelinen bu kritik aşamada önümüzde iki yol görünmektedir. Reformlardan vazgeçmek veya demokratik sağlamlaştırma… Birincisi geçmiş alışkanlıklarına geri dönmek ve son 12 yılda sağlanan kazanımları birer birer yitirmektir. İkinci yol ise reform tecrübesini yeni bir reform iradesiyle birleştirmek, dönüşüm sürecini konsolide etmek ve eksikleri gidererek geleceği yürümektir.”

Müyesser noktayı şöyle koymuş: Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla TSK üzerinde “demokratik sağlamlaştırma” yapıldığına,

Darbe sonrası “reformlarla” da bu “dönüşüm süreci konsolide edildiğine” göre, sırada ne var, anladık mı ve tehlikenin farkında mıyız?

Kaynak: 12 yıl önce, 12 yıl sonra – Yavuz Selim DEMİRAĞ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Tehlikenin Farkında mısınız? için yorumlar kapalı
Eyl 16

Selçuklu Türk Tarihinden

Selçuklu Türk Tarihinden                                                                                                                                                                                                                                   www.kenansahbaz.com

Selçuklu Türklerinin “Var olup yok olma savaşı” diye adlandırılan Dandanakan Zaferi’nden sonra Tuğrul Bey Hemedan şehrine giriyordu. Orada, abdest almakta olan devrin evliyasından Baba Tahir’le karşılaştı.

Baba Tahir:

-Ey Türk! Allah’ın kullarına ne yapmak istiyorsun? 
Tuğrul Bey:

-Ne emredersen! 
Baba Tahir:

-Muhakkak ki Allah adalet ve ihsan yapmayı emreder. 
Onun için Allah’ın emrini yap! 
Tuğrul Bey:

-Öyle yapacağım

Bu konuşmadan sonra Baba Tahir Tuğrul Bey’in elinden 
tuttu,abdest aldığı ıbrığın kapağını çıkarıp halkalı yerinden 
O’nun parmağına taktı ve şöyle söyledi:

“- Dünya ülkelerini işte bunun gibi senin eline koydum; adalet 
üzere ol!..”

Tuğrul Bey bu halkayı daima yanında taşıdı ve katıldığı 
savaşlarda parmağına takmayı ihmal etmedi.

Tuğrul Bey:

-Kendi kesemde kendine saray yapıp da yanına bir cami inşa etmezsem 
Allah’tan utanırım!

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | Selçuklu Türk Tarihinden için yorumlar kapalı
Eyl 15

“Tanrım, kötü kullarını sen affetsen, ben affetmem”

“Tanrım, kötü kullarını sen affetsen, ben affetmem”                                                                                                                                                                                    www.kenansahbaz.com

“İmamların Öcü” adlı kitabı yazarı Yavuz Selim Demirağ‘dan                                                

Olağanüstü Din Şurasında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şöyle diyordu:

“Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin. Daha önce ötekileştirilmiş tüm kesimleri merkeze taşıma çabamızdan bu kesiminde istifade etmesini sağladım. Yaygın eğitim, yardım faaliyetleri hatırına, hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik.”

Hızını alamıyor ve “FETÖ’nün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içindeyim” diye devam ediyor. Ardından; “Şarlatana hala inanan bedelini öder” sözleri ile mücadelenin süreceğini ifade ediyor. Erdoğan geçtiğimiz günlerde kendisine hakaret edenlerin büyük bölümünü bir defaya mahsus affettiğini beyan ederek, davaları geri çekeceğini söylemişti. Anayasa Cumhurbaşkanı’na af yetkisi vermiştir. Ancak milletin bir bireyi olarak benim af yetkim yasal olarak yok. Dolayısı ile affedemiyorum. Vicdani anlamda affa gelince… Söz konusu terör örgütünün ne kadar yürek yaktığını yıllardır yazıp-çiziyoruz. Bu örgüte yardım ve yataklık edenleri de asla affetmeyeceğiz. Hukukta suça iştirak etmekte, yardım ve yatak fiilini “bilmeyerek işlemek, çok safmışım, kandırıldığım için yardım ettim” savunmasında suç ortadan kalkmaz. Hakim belki bir miktar indirim yapabilir ama asla affetmez. Sonuç olarak “yaygın eğitim, yardım faaliyetleri hatırına, Allah dedikleri için müsamaha gösterdik” sözleri bir nevi itiraftır. Ve mutlaka bir bedeli vardır! Nitekim “Şarlatana hala inanan bedelini öder” diyor Erdoğan. Daha önce inananlar bedel ödemeyecek mi? Diye sormadan da geçemiyorum.

Zira geçtiğimiz gün CNNTürk’de Ahmet Hakan’ın sorularına cevap veren eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, görevi esnasında Erdoğan’ı defalarca uyardığını, karşılığında “Siz de bunları çok büyütüyorsunuz. O kadar güçleri yok” cevabı verdiğini belirtti.

Bir döneme damgasını vurmuş, dertli gençlerin ağzına pelsenk olmuş şarkı da ki; “Tanrım, kötü kullarını sen affetsen, ben affetmem” sözlerini hatırladım. Bu konuda vebali olanların hiç birini affetmiyorum.

Kaynak: Kim kimi Affedecek? – Yavuz Selim DEMİRAĞ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | “Tanrım, kötü kullarını sen affetsen, ben affetmem” için yorumlar kapalı
Eyl 14

Ömer Hayyam’dan Rübailer

Ömer Hayyam’dan Rübailer                                                                                                                                                                                                                                               www.kenansahbaz.com

“Şu dünyada üç beş günlük ömrün var, 
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar? 
Ev mi dayanır, bu sel yatağına? 
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?”

***

“İnsan son nefesine hazır gerekmiş
Nasıl ölürse öyle dirilecekmiş 
Biz her an şarap ve sevgiliyleyiz; 
Böyle dirilsek işimiz iş.”

***

“İçin temiz olmadıktan sonra 
Hacı hoca olmuşsun, kaç para! 
Hırka, tespih, post, seccade güzel; 
Ama Mevla kanar mı bunlara?”

***

“Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde: 
Senden ayığız bu sarhoş halimizde. 
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı: 
İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?”

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , | Ömer Hayyam’dan Rübailer için yorumlar kapalı
Eyl 13

Arslan BULUT yazısında “Darbe girişimini AKP sürdürüyor!” Der. Siz ne dersiniz?

Arslan BULUT yazısında “Darbe girişimini AKP sürdürüyor!” Der.

Siz ne dersiniz?

www.kenansahbaz.com

TBMM’de oy birliğiyle kurulan “FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi ve faaliyetlerini araştırma komisyonu” ne oldu? AKP, epey beklettikten sonra komisyona vereceği üyeleri belirledi. Bütün üyeler oylanarak kabul edildi.

Buna göre, komisyona AKP’den Burdur Milletvekili Reşat Petek, Erzincan Milletvekili Serkan Bayram, Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay, İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı Kan, İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır, İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, Karabük Milletvekili Burhanettin Uysal, Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Bursa Milletvekili Zekeriya Birkan, CHP’den İstanbul milletvekilleri Zeynel Emre, Aykut Erdoğdu ve Sezgin Tanrıkulu ile İzmir Milletvekili Aytun Çıray, HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar ve MHP Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan seçildi…

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, konuyla ilgili olarak “İsimlere bakınca, maden komisyonu için maden mühendisi görevlendirirsin ya ‘FETÖ’yü araştırırken de FETÖ’cüleri koyalım’ demişler. Reşat Petek’in ismini orada görmek… AKP’nin o komisyona bu işi en iyi bilen, uzun süre yüreğinde hissetmiş arkadaşları koyması manidar geldi” ifadesini kullandı.

***

Meclis, torba yasayı kabul ettikten sonra Ekim’e kadar tatil edildi. Milletvekilleri birbiriyle vedalaştı… Komisyonun toplanacağı yer, tarih ve saatin daha sonra ilân edileceği bildirildi!

FETÖ’yü araştırsın diye gönderilen AKP’li üyelerden ikisinin cemaate yakın olmasını, herkes “AKP darbe girişiminin bütün ayrıntıları ile ortaya çıkmasını istemiyor” diye yorumluyor!

Bu şüphe, “tiyatro oynanıyor” dedikodularının yeniden yaygınlaşmasına yol açıyor! Halk arasında kiminle konuştuysam, bu yorumu yapıyor! Özellikle Genelkurmay Başkanlığı’nın “Akın Öztürk bize yardımcı olmuştur” açıklamasına rağmen bu kişinin tutuklanması ve daha önce FETÖ toplantılarına katıldığının ortaya çıkması, bu yorumlara dayanak olarak kullanılıyor!

Bu konu niçin ortada bırakıldı? Neden aydınlatılamıyor?

***

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, ayrıca “15 Temmuz gecesi 21.30-22.00 sularında bir hasta ameliyata girmek üzereyken, televizyonda Boğaz Köprüsü’ndeki hareketlenmeyi ve Genelkurmay’ın önündeki gelişmeyi gördükten sonra uyutulsa, yoğun bakımdayken gözlerini açıp Yenikapı mitinginde resmi üniformasıyla Genelkurmay Başkanı’nın konuşma yaptığını görse, sonra durumu sorduğu hemşire, ‘OHAL ilan edildi, Meclis kapalı, hükümet KHK ile ülkeyi yönetiyor’ dese, uyandırılan hastayı darbe girişiminin Türkiye’de başarıya ulaşmadığına ikna edebilir miydik, emin değilim” dedi… 

Özel, “Bu Meclis niye kapalı kardeşim?” diye sordu.

Öyle ya, Türkiye bir işgal girişimi ile karşı karşıya kaldıysa, devleti kuran Meclis niye kapatılıyor? Devleti kuran Meclis’in ordusuna Sevr’deki “Boğazlar bölgesi askersizleştirilecek” dayatması nasıl uygulatılıyor? “Darbe girişimi önleniyor” gerekçesiyle yapılanlar, devletin neredeyse bütün kurumlarının satışa çıkarılması da darbe değil mi?

***

Zaten emekli kurmay albay Mustafa Dönmez, 14 ay önce “Cemaat, ordudan tasfiye edileceğini anlarsa darbe yapar” diye canlı yayından uyardığı halde, adeta bu girişimin beklenmesi ve önlendikten sonra da Tayyip Erdoğan tarafından “Allah’ın lütfu” olarak nitelendirilmesi, soru işaretlerine sebep olmuştu.

Cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığına, eyalet modelini savunan, bunun için Yeni Anayasa hazırlattığı öne sürülen ve medyada, sahibi olduğu güvenlik şirketi üzerinden “özel ordu kurmak”la suçlanan birisinin getirilmesi, bu arada sosyal medyada “Devleti koruyacak 40 bin kişi arıyoruz” diye sloganlar kullanılması, mevcut orduya “Yeniçeri Ocağı muamelesi” yapan AKP iktidarı hakkındaki şüpheleri daha da büyütüyor.. 

Bir tek topçu kışlası eksik!

AKP bu şüphelerle birlikte iktidarını sürdüremez!

 

Kaynak: Darbe girişimini AKP sürdürüyor! – Arslan BULUT

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | Arslan BULUT yazısında “Darbe girişimini AKP sürdürüyor!” Der. Siz ne dersiniz? için yorumlar kapalı
Eyl 12

FIRILDAKLAR

FIRILDAKLAR                                                                                                                                                                                                                                                                                 www.kenansahbaz.com

 

Müthiş duyuları bir bilmiş gibi

Menfaati sezer, hemen duyarlar

“Abacı Han’ında” çekilmiş gibi

Her makama, her zemine uyarlar

 

Yaralı parmağa olmaz faydası

Döner, her dem döner, dönme ustası

Pazardadır kişiliği tayfası

Havası alınır, sönme ustası

 

Dünü, bu günü, yarını başka

Kanlı düşmanına dostça has olur

Her renge boyanır malum tezgâhta

Serilir yerlere bir paspas olur

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , | FIRILDAKLAR için yorumlar kapalı
Eyl 12

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN                                                                                                                                                                                                           www.kenansahbaz.com

Kurban Bayramı’nın, insanlığın huzur ve barışına vesile olmasını diliyor, Türk İslam aleminin Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Bu vesileyle, vatanımızın bölünmez bütünlüğü ve milletimizin birlik ve beraberliği için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Ailelerine sabırlar, Gazilerimize acil şifalar diliyorum

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
Eyl 11

Devlet Adamlığı

Devlet Adamlığı

www.kenansahbaz.com

Yıl 1934, o dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Ulus’tadır. Bakan ise Niğdeli Abidin ÖZMEN’dir. Bakan, makamında çalışmaktadır. Kapı çalınır. Bakanın gür sesi: “Giriniz!” Atatürk’ün yaverlerinden biri, yanında iki çocukla makama girerler. Konuklara yer gösterir ve zarfı açar. Atatürk’ten gelen bir mektuptur bu: “Bay Abidin ÖZMEN, Milli

Eğitim Bakanı…” Abidin ÖZMEN zarfı özenle açar ve mektubu dikkatle okur: “Yaver Bey’le, size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocukları, uygun göreceğiniz bir liseye (parasız yatılı olarak) kaydını yaptırın…” Bu, Atatürk’ün bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir. Bakan ÖZMEN, Orta Öğretim Genel Müdürünü çağırtır ve şu direktifi verir: “Yaver Bey’in yanındaki bu iki çocuğun evrakını alınız ve bu çocukların Haydarpaşa Lisesi’ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp her ikisi için de üçer yıllık paralı yatılı makbuzlarının veli ve ödeyen hanesine Atatürk’ün ismini yazdırarak bana getiriniz.” der. Bakanın emri yerine getirilmiştir. Abidin ÖZMEN de kısa bir mektup yazarak Yaver Bey’le Atatürk’e yollar. Mektubun içeriği şöyledir:
“Muhterem Mustafa Kemal Atatürk, Yaver Bey’le göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye
Cumhuriyeti’ nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi biri bulunduğu için; bu çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi. Bu nedenle her iki çocuğunda emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi’ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Çocukların üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ek’te takdim ediyorum…”
Atatürk bu mektup üzerine, devrin Başbakanı İsmet İnönü’ye telefon ederek: “Bak senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı.” diyerek olayı anlatmış. İnönü, Bakan adına özür dilemiş. Atatürk: “Yok! demiş özür dileme. Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve doğruyu gösterebilse. “

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | Devlet Adamlığı için yorumlar kapalı
Eyl 10

“KESNİZANİ TARİKATI” NEDİR? (2)

“KESNİZANİ TARİKATI” NEDİR? (2)                                                                                                                                                                                                                www.kenansahbaz.com

(IRAK’I ABD’YE TESLİM EDEN KESNİZANİ TARİKATI KİMİ HATIRLATIYOR?)

Kısaca, Güneyde Şii Müslümanlar Kuzeyde ise Türkmenlerin büyük çoğunluğu hariç sivil Araplar, Kürtler ile Irak devlet mekanizmasını elinde bulunduranlar Kesnizani tarikatı kullanarak MOSSAD ve CİA tarafından devşirilmişler ve psikolojik harbin kurbanı olmuşlardı.

Saddam en yakınlarının bile tarikat tarafından mürit yapıldığını, her hareketinin CİA ve MOSSAD’a ulaştırıldığını fark ettiğinde iş işten geçmişti.

Amerika, İngiliz birlikleri Irak’a saldırdılar. Güneyde müthiş bir dirençle karşılaştılar.

Dünya medyası, bu arada Türk medyası, akademisyen, emekli asker, strateji uzmanları asıl savaşın Bağdat ve çevresinde olacağını dile getiriyorlardı.

Hâlbuki Bağdat ve çevresi Saddam’ın askerleri tarafından hiçbir direnç gösterilmeden Amerikan askerlerine teslim ediliverecekti. Niçin böyle olmuştu?

Tarikat yoluyla Irak devlet mekanizması devşirilmişti. Şeyh Muhammed müritlerine Amerikan askerlerine direnmemelerini öğütlemişti.

Şeyhin emrindeki mürit generaller vatanlarının bağımsızlığı için savaşmak yerine Şeyh Muhammed’in emrine uydular.

Bu arada İzzet El Duri de boş durmamış, Bağdat’ın Kuzeyini de o teslim etmişti Amerikalılara. Şeyhin isteğinde mutlaka bir keramet vardı. Bağdat Bağdat olalı böyle bir şerefsizlik görmemişti. Buraya kadar anlattıklarım muhtelif kaynaklarca teyit edilmiştir.

En önemlisi Türk Milletinin ve devletinin “Kesnizani Tarikatı Operasyonu”ndan çıkaracağı bir ders var mıdır?

Dr. Ramazan Kurdoğlu’nun verdiği bu bilgiler, Türkiye’de hala uyuyanlara ders gibi bir uyarıdır.

Türkiye’de devlet mekanizmasını ele geçirenler, geçiremedikleri kesimlere savaş açanlar, Türk Ordusu’nu hedefe oturtanlar kim? Ordu’nun kalbine girip en mahrem bilgileri ele geçirenler, devletin gizli bilgilerini “iddianame adıyla” ortalığa saçanlar…

İletişim, Milli Eğitim, Polis İstihbarat Şube gibi önemli birimlerin ezici çoğunluğunu ele geçirenleri… Devlet mekanizması içinde kanserli bir hücre gibi METESTAS yapan dindar görünümlü örgütü herkes biliyor.

Onlar da Kuran okumuyor. Okudukları; tek kişinin adını taşıyan kitaplar içinde ne kadar Kabala öğretisi var bilmiyoruz.

Taraftarları gece gündüz bu kitapları hatmediyor. Kelimelerin tekrarı beyinleri esir alıyor.

Efendileri Amerika’da. Onlar Amerika’da olmasını “hicret”, yani Peygamberimizin sünnetini işlemesi olarak kabul ediyor.

Dinler arası diyalogun öncüsü de olan Hoca efendilerinin buyruğunu Allah’ın buyruğu gibi kabul ediyorlar.

10 Yıllık süre içinde gördük ki, hedef yaptıkları kurum ve kişileri bertaraf ederken hiçbir ahlaki kurala uymuyorlar.

En ahlaksız yöntemlerle saldırıyorlar. Acımaları yok. Hedeflerine karşı imha edici bir silah gibiler.

Dr. Ramazan Kurdoğlu yazısında; “Tarikatın içine MOSSAD iyice yerleşmişti. Şeyh adına rahat rahat operasyon yapar hale gelmişti.” diyor.

Türkiye’de cemaat görüntülü örgüt adına MOSSAD ve CIA ne kadar operasyon yaptı acaba?

Bu yapılanmaya YILLARDIR izin veren, destek çıkan bütün kurum ve kuruluşlar gösterdikleri açık zaaf ve görev ihmalinden dolayı hesap verip yargılanmalıdır.

Bu yapıların Türk devletlerinde ve Türkiye’de açtıkları okul ve dershaneler aslında MİSYONER okullarıdır. Amaç küresel elite hizmet edecek “tek dinli- tek dilli-mankurtlaşmış” köle nesiller yetiştirmektir.

Bu durumu hala görmeyenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir.

Tehlike görünenden büyüktür. Çürümenin ne kadar derinleştiğini anlamak için illa Türkiye’nin de savaşa girip Ankara ve İstanbul’u teslim mi etmesi gerekiyor?

 

Kaynak: http://www.izdiham.com/iraki-abdye-teslim-eden-kesnizani-tarikati-kimi-hatirlatiyor/

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , | “KESNİZANİ TARİKATI” NEDİR? (2) için yorumlar kapalı
Eyl 09

“Stratejik dost ve müttefikimiz ABD”nin ettikleri (2)

“Stratejik dost ve müttefikimiz ABD”nin ettikleri (2)

www.kenansahbaz.com

Bu ortak, Irak’ı parçaladı, Barzanistan’ı kurdu. Musul operasyonu ile Türkmen şehri Telafer’i ele geçirince, ABD uçaklarının desteğinde Menbic’e giren YPD/PKK, Azez’e ulaşarak Hatay sınırındaki Afrin ile birleşecek. Geriye, Irak ve Suriye’nin kuzeyinden Hatay’a kadar uzanan bin 200 km. uzunluğundaki “Kürt koridoru”nun İskenderun üzerinden Akdeniz’e ulaşması kalıyor. ABD ile tartışılan, Menbic’in ne olacağıdır. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “ABD, Menbic ele geçirildikten sonra YPG, bölgeden çekilecek sözünü verdi” diyor. ABD ise “Arap nüfus yerine dönecek” cevabını veriyor; ama Menbic’i, Suriye’ye vermeyeceğine göre, kim yönetecek, onu söylemiyor. ABD’yi rahatsız eden son habere göre, Suriye uçakları PYD’nin Haseke’deki federasyon merkezini yerle bir etti. Rusya, Türkiye’nin sınırdan geçişleri önleyip silahlı muhalefete desteğini kesmesi ve Suudi Arabistan yardımının durdurulması için yardımcı olması halinde, Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanacaktır görüşünde. Gerçekten bu, Türkiye’nin bütünlüğü için de çok çok önemlidir. Durumu Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş özetlemiş ve “Suriye’de geçerli bir politika ortaya koyamadık. Başımıza gelen Suriye politikasının sonucudur” demiş.

Her biri ayrı bir yazı konusu olan diğer millî meselelerde de durum aynı. ABD, BM ve AB gözetiminde sürdürülen Kıbrıs görüşmelerinde dönüm noktasına gelindiği bildirilmekte ve Türk tarafının “Garantörlük antlaşmasında esneme yapacağı” ileri sürülmektedir. Bu elbette kabul edilemez. Ama, Cumhurbaşkanları Erdoğan ve Akıncı’nın basına yaptığı açıklamalar da dikkat çekicidir. Erdoğan’ın, çözüm için Rum tezlerine göre belirlendiği bilinen “BM parametrelerinden”, Akıncı’nın, hiçbir anlam ifade etmeyen üç şarttan “Eşitlik, özgürlük ve güvenlik”ten bahsetmesi endişe vericidir.

ABD ve AB’nin desteğiyle Yunanistan 2004’ten itibaren, Ege Denizi’ndeki Türkiye’ye ait olduğu bilinen 17 ada ve bir kayalığı işgale başlamıştır. Yunan’ın, karasularımız içinde kalan, 3,5 ve 4 mil mesafedeki adaları bile işgaline, İktidar anlaşılmaz bir şekilde sessiz kalmaktadır. Bu seyirciliğin “gizli bir anlaşmaya” dayandığı iddia edilmektedir. Batı Trakya’daki Müslüman-Türk azınlığı, İstanbul’daki Fener Patrikhanesi’nin resmen ekümenliğini ilân etmesi ve Ermenistan’ın ülkemizden ve kardeş Azerbaycan’dan toprak talep etmesi gibi meselelerin arkasında başta ABD ve AB’yi görüyoruz.

SONUÇ:

Cumhurbaşkanı mealen, “ya biz, ya onlar (PYD ve FETÖ)” demiş de, ABD iki terör örgütünü tercih etmiş. Demek ki, ABD ve emperyalist Batı için bu örgütler daha önemliymiş. Başbakan Yıldırım, terör örgütleri “PKK-FETÖ-IŞİD iş birliği yaptı” dedi. Dün üç ilimizde 14 şehidimiz, 295 yaralımız var. Ülkemiz dışarıdan da kuşatılmış vaziyette. Tam bu sırada Devletimizin ve TSK’nın yapısıyla oynamak da nereden çıktı?

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | “Stratejik dost ve müttefikimiz ABD”nin ettikleri (2) için yorumlar kapalı