Ağu 08

CEVAP BEKLEYEN SORULAR

CEVAP BEKLEYEN SORULAR                                                                                                                                                                                                                             www.kenansahbaz.com
Habertürk gazetesinde Ankara’daki FETÖ iddianamesinden yapılan alıntılara göre “TSK’daki örgütlenme” hakkında şu bilgiler veriliyor:
* Ergenekon ve diğer askeri davalar, sivil siyaset üzerindeki askeri vesayetin kaldırılması için değil, örgütün TSK üzerinde egemen olması için gerçekleştirilmiştir.
* Bugün TSK içerisinde önemli oranda kurmay subay olarak FETÖ mensubu bulunmaktadır.
* FETÖ, en çok bu kuruma sızıp TSK’yı darbeci, hükümet düşmanı, ateist bir yapı olarak algılatmış, itibarsızlaştırıp, “Kâğıttan kaplan” olduğunu ilan ettirmiştir.
* 28 Şubat sürecinde irtica ile mücadele, şekille, kılla ve örtüyle uğraşmakla heba edilmiştir. TSK, içerisindeki gerçek yapılanmayı görmek istememiş veya görmesi engellenmiştir. Bu dönemde FETÖ kadrolaşması ve yapılanması katlanarak devam etmiştir.
* Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda bu yapıdan olmayan veya bu yapıya boyun eğmeyen askeri pilot bırakılmamaya çalışılmıştır.
* TSK bir cemaat yapılanması haline dönüştürülmeye çalışılmaktadır. TSK’yı kontrol ettiğini iddia eden FETÖ, darbe ve iç savaş tehditlerinde bulunmaktadır.
***
FETÖ’nün subayları, 2013, 2014 ve 2015 şuralarında, bir üst rütbeye yükseltildiyse, asıl sorun Şura’da değil midir? Şimdi iki üyesi darbe girişiminden tutuklu bulunan Şura’nın alacağı kararlar sağlıklı mı olacak?
Daha önce, Tayyip Erdoğan Başbakan olarak, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e TSK’daki cemaatçi yapılanmayı gösteren 2000 kişilik bir liste verdi mi vermedi mi?
Şimdiki Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve orgeneraller bu üç Şura’da üye değil miydi? Dahası, cemaatçileri general yapan YAŞ kararlarının altında Başbakan olarak Tayyip Erdoğan’ın da imzası yok mu? En azından MİT Müsteşarı’nın verdiği cemaatçi subaylar listesine bakarak, onlara geçit vermeyebilirlerdi değil mi?

Kaynak: Darbeye neden yol verildi? – Arslan BULUT

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , | CEVAP BEKLEYEN SORULAR için yorumlar kapalı
Ağu 07

Neden tek bir siyasetçi yok?

Neden tek bir siyasetçi yok?                                                                                                                                                                                                                      www.kenansahbaz.com

15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasından sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nden, Türk polis teşkilatından, Diyanet’ten, bakanlılardan, belediyelerden, üniversitelerden, hastanelerden, eğitim kurumlarından, medyadan, yargıdan hatta yüksek yargıdan binlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı.

Peki, neden tek bir siyasetçi yok?

Adına Cemaat deyin, Paralel Yapı deyin, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) deyin yani ne derseniz deyin bu darbe girişiminin arkasından binlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı ve işten atıldı.

Türkiye’de Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi, darbeci vatan hainlerinin mal varlıklarına el konuldu.

Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yüzlerce özel okul, hastane, üniversite kapatıldı.

İş adamları da paylarını aldı ve FETÖ’ye himmet adı altında bağışlar yapan, yardım ve yataklık eden iş adamları da gözaltına alındı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 17-25 Aralık darbe girişiminden bu yana FETÖ’nün üzerine büyük bir cesaret ve kararlılıkla gidiyor.

Peki, bir başına Fethullah Gülen Türkiye’de yaklaşık 150 milyar dolarlık bir serveti ve darbe girişimine kalkışacak bir örgütlenmeyi yakalanmadan nasıl başarmış?

Bugün Fethullah Gülen’in hamisi olan Amerika’nın açık desteği varken bu sorunun yanıtı da açık değil mi?

Peki, bir daha düşünün bakalım hangi siyasetçi gözaltına alındı?

Ben yanıt vereyim tek bir siyasetçi yok bu FETÖ’cülere destek verdiği için gözaltına alınan.

Tek bir siyasetçi desteği olmadan Cemaat nasıl oluyor da Türkiye’de bu kadar geniş bir yelpazede hele hele Türk Silahlı Kuvvetleri gibi bir kurum içinde de bu denli güçlü yer alabiliyor?

İşte tüm bu gelişmeler doğrultusunda FETÖ’ye destek veren, koruyan kollayan hatta onların hukuk dışı Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Fenerbahçe, ODA TV gibi operasyonlarını radyo ve televizyonlarda savunan siyasetçiler bugün neredeler?

Bırakın medya yayınlarında desteklemeyi, kitaplar yazarak FETÖ’nün hukuk dışı operasyonlarının tetikçiliğini yapan siyasiler neden ellerini kollarını sallayarak aramızda geziyorlar?

Eğer FETÖ ile mücadelede kesin sonuç alınmak, Türkiye’de bu kalleş, kahpe darbeci örgütün kökü kazınmak isteniyorsa, öncelikle bu siyasilerin de yargıya hesap vermeleri gerekmektedir.

Kaynak: Neden tek bir siyasetçi yok? – Orhan UĞUROĞLU

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | Neden tek bir siyasetçi yok? için yorumlar kapalı
Ağu 06

Tarih Yazan Türkleriz..

Tarih Yazan Türkleriz..                                                                                                                                                                                                                                           www.kenansahbaz.com

 

Herşeyin farkındayız, ne körüz ne sağırız

Değiliz koyun, kuzu, sanmayın ki sığırız

Çağ açıp çağ kapatan ırktan gelen çığırız

Tarihin her devrinde görünür altından iz

Kahramanca, yiğitçe tarih yazan Türkleriz..

 

Nasıl girdi bu yurda ipsiz sapsız serseri?

Şimdi bu kan, bu acı belli kimin eseri

Derhal itlaf etmeli hemde acil ve seri

Tarihin her devrinde görünür altından iz

Kahramanca, yiğitçe tarih yazan Türkleriz..

 

Esareti kendine hakaret bildi her an

Ölümü tercih etti, ölüme güldü her an

Asil kanı gibiydi, bayrağı al’dı her an

Tarihin her devrinde görünür altından iz

Kahramanca, yiğitçe tarih yazan Türkleriz..

 

Geçmişte güneş gibi ışıl ışıl ar’ımız

Hile hurda bilmeyiz, mertlikdir şiarımız

Vatan bayrak kutsaldır, hürriyettir kârımız

Tarihin her devrinde görünür altından iz

Kahramanca, yiğitçe tarih yazan Türkleriz..

 

Kenan ŞAHBAZ

 

Not: Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Tarih Yazan Türkleriz.. için yorumlar kapalı
Ağu 05

“Darbeci” olmak için tank yürütmek şart mı?

“Darbeci” olmak için tank yürütmek şart mı?                                                                                                                                                                                                      www.kenansahbaz.com

Sene 2002…                                                                                                                                

Dönemin AB temsilcisi Karen Fogg‘un e-postalarının basına sızmasıyla ortaya çıktı ki;

Sivil darbe finansörü Soros ile işbirliği halindeki  kimi Avrupalılar Annan Planı’nın kabul edilmesi ve ilk seçimlerde ‘Denktaş zihniyeti’ndeki siyasilerin sandığa gömülmesi için yıpratma kampanyası başlatmıştı.

Fogg’un 26 Şubat 2001 tarihli mesajında,  Açık Toplum Enstitüsü yöneticilerinden Zaman yazarı Şahin Alpay‘a “talimatı” açıktı:

Sevgili Şahin, bundan sonra izlenecek yol Kıbrıs Türkleri’nin sesi olan Denktaş’ın itibarının azaltmak ve onun Ankara’daki hiyerarşi ile askeri temsil ettiğini Türkiye ve AB’ne göstermektir…

Alpay ve diğer demokrat arkadaşları gereğini yaptı. 

Tarihe dikkat edin; çünkü Fogg’un bu zevata tek talimatı Denktaş’ı Annan’ın yolunun üzerinden çekmek değil; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti de devrilmeliydi. Hani şu Derviş operasyonu yiyen DSP-MHP-ANAP koalisyonuyla kurulan 57. Hükümet’in gitmesiydi!

AB’nin Alpay ve türevleri üzerinden varmaya çalıştığı hedefi ‘özgürlükler‘i kullanarak “Türk devletinin ve tarihinin hakkından gelmek”ti.

Talimat e-postalarındaki belirgin siyasal hedefler Türk Ordusu’nun Kıbrıs’tan çıkartılması, KKTC’nin tasfiyesi, PKK’nin yasallaştırılması, Diyarbakır merkezli ayrı yönetim oluşturulması; bu hedefler bağlamında güncel operasyon alanı ise “AB’nin istediği uygulamaları gerçekleştirme yeteneğini yitiren Ecevit hükümeti”ydi. Hükümet bölünecek ve yerine AB ile daha uyumlu, mesela bir 29 Ekim günü, Türk Düşmanı Papa’nın gölgesinde egemenliğin devri sözleşmesini imzalayacak bir hükümet kurulacaktı.                                                        

***                                                                                                                                           

Türkiye’de iktidarların “sivil darbe”lerle devrilmesinde pay sahibi olan medya organları elbette bu soruyu gündeme getirmeyeceklerdir, onlardan böyle bir yiğitlik beklemiyoruz ama hiç değilse seçilmiş hükümetlerin uluslararası sistemin paşa gönlü öyle istiyor diye devrilmesi için gerekli psikolojik ortamı hazırlayan; üstelik de bunu para karşılığı yani kalemlerini satarak yaptıklarına dair “e-posta belgeleri” bulunan kimseleri “darbeci mi asla” diyerek aklamaya çalışmasınlar!

“Darbeci” olmak için tank yürütmek şart mı?

Kaynak: “Darbeci” olmak için tank yürütmek şart mı! – Selcan TAŞÇI

 

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , | “Darbeci” olmak için tank yürütmek şart mı? için yorumlar kapalı
Ağu 04

ÜLKÜCÜLERİN HAZİN HİKÂYESİ

ÜLKÜCÜLERİN HAZİN HİKÂYESİ                                                                                                                                                                                                        www.kenansahbaz.com  

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 İdam sehpasına Kur’an ve bayrakla çıkanlar…
12 Eylül’den sonra idam edilen ülkücülerin idam esnasındaki tavırları incelendiğinde her birinin kendilerinin “şehit” olduğuna inandığıdır. Başkaları ne düşünürse düşünsün, önemli olan onların kendilerini nasıl hissettiğidir. İdam edilen 9 ülkücünün hepsi de idamdan önce Kuran’ı kerim ve Türk Bayrağı istemişler ve ne için öldüklerini böyle ifade etmişler. Vatan ve millet için ölüyorlardı ve ancak devlet onları asıyordu! Hiçbiri bu çelişkiyi düşünmeyecek kadar davalarına bağlı insanlardı. Onlar idam edilebilirdi ama, onlar sayesinde bayrak inmeyecek, ezan susmayacaktı! Tam dokuz genç adam. Hayatlarının baharında, ellerinde Kuran ve bayrak ile idam sehpasına çıktılar! 

En gençleri 20 yaşındaydı.

Ahmet Kerse, 31 Ocak 1983, Gaziantep Cezaevi’nde idam edildi.

Ali Bülent Orkan, 13 Ağustos 1982, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde idam edildi.

Cengiz Baktemur, 2 Mayıs, 1982, Elazığ Kapalı Cezaevi’nde idam edildi.

Cevdet Karakuş, 4 Haziran 1981, Elazığ Kapalı Cezaevi’nde idam edildi.

Fikri Arıkan, 27 Mart 1982, Mamak Askeri Cezaevi’nde idam edildi.

Halil Esendağ, 5 Haziran 83, İzmir Buca Cezaevi’nde idam edildi.

İsmet Şahin, Paşakapı Cezaevi’nde idam edildi.

Mustafa Pehlivanoğlu, 7 Ekim 1980’de 

Selçuk Duracık, 5 Haziran 1983’te idam edildi… 

RUHLARI ŞAD MAKAMLARI CENNET OLSUN!

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , | ÜLKÜCÜLERİN HAZİN HİKÂYESİ için yorumlar kapalı
Ağu 03

Ülkücüler…

Ülkücüler                                                                                                                                                                                                                                                                           www.kenansahbaz.com

19 Ağustos 1981 tarihinde Ankara’da başlayan MHP ana dâvâsı, Başbuğ Alparslan Türkeş’in salona alınışıyla birlikte 576 sanığın birden ayağa kalkarak İstiklâl Marşı okumasıyla başladı…

BBC bu hâdiseyi, “Ankara’da ilginç bir siyâsî dâvâ başladı, devleti yıkmakla suçlanan Türk milliyetçileri liderleri salona girdiğinde yıkmakla suçlandıkları devletin İstiklâl Marşı’nı okudular…” şeklinde yorumladı…

Çünkü ülkücüler, devlete, vatana, bayrağa ve aziz Türk milletine adanmışlığın vücûd bulmuş çocuklarıydı…

12 Eylül Darbesi’nin Mamak Cezâevi’ni ve C-5 denilen işkencehânelerini Yusufiye’ye çeviren ülkücüler ise, Mamak Cezâevi’ni ziyarete gelen Avrupa İnsan Hakları Takip Komisyonu üyelerine Mamak’taki işkencelerden söz etmiyor, Mamak’taki zulümden söz etmiyor, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Avrupa’ya şikâyet etmeyi zûl addediyorlardı…

Arkadaşları işkenceler altında ölüyor, arkadaşları vasiyet olarak yarım kalmış hatimlerinin tamamlanmasını bırakarak arkalarında, idam sehpalarına gidiyor can veriyor, onlar kan kusuyor kızılcık şerbeti içtik diyorlar ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin mehâbetini herşeye rağmen koruyorlardı…

Çünkü ülkücüler, devlete, vatana, bayrağa ve aziz Türk milletine adanmışlığın vücûd bulmuş çocuklarıydı…

Ülkücüler yıllardır ve yıllardır bürokrasinin çarkları arasında öğütülüyorlar, mülâkatlarda eleniyorlar, rektörlük seçimlerini büyük farklarla kazanıyorlardı fakat Cumhurbaşkanlığınca atanmıyorlardı…

Sinema dünyasından iş dünyasına, futbol camiasından siyasetçilere ve on dört yıllık iktidarın hemen tüm siyasetçilerine kadar herkesin fotoğraf karesine girmek için çabaladığı, Abant toplantılarına katılmak için yarıştığı ve adına cemaat denilen bu yapıya destek olmayan yalnızca ülkücüler olduğu halde, adına cemaat denilen ve yıllardır okul yaptırıyorlar, öğrenci okutuyorlar, dünyanın her tarafında Türk bayrağının dalgalandığı ve Türkçe’nin öğretildiği okullar açıyorlar denilerek desteklenen ve devleti ele geçirmek üzere yapılanan bu örgütün devleti ele geçirme ve bürokratik şehvetine kurban ediliyordu ülkücüler…

Yine de başlarının çaresine bakıyorlar, hayatlarını idâme ettiriyorlar, adına cemaat denilen bu örgütten referans bulma gayretine düşmüyorlardı yıllardır ve yıllardır…

Hiçbir ihânetin altında parmak izlerine rastlanmıyordu ülkücülerin…

Çünkü ülkücüler, devlete, vatana, bayrağa ve aziz Türk milletine adanmışlığın vücûd bulmuş çocuklarıydı…

Bugün parti içi bir muhalefete 15 Temmuz ihânetini fırsat olarak kullanarak iftira atan ve Merâl Akşener ve onunla birlikte hareket eden muhalefeti, adına yıllardır cemaat denen bu şenî, bu devleti ele geçirmeye odaklanmış fitne ve ihânet merkeziyle, Özel Harekât Merkezi’ni bombalayan ve koçları şehid eden, millî iâdenin tecellîgâhı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombalayan, Türk insanına kurşun sıkan bu gözü dönmüş cuntacılarla ilişkilendirmek tarihe bir  ayıptır, tarihe bir ihânettir, tarihe karşı işlenmiş bir suçtur…

Ülkücüler ülkücülerle birliktedir, genel merkezi de muhalefeti de ülkücülerle birliktedir. Siyasî hayatı boyunca ülkücüler siyaset haricî hiçbir kurumla iş tutmamıştır…

 

Kaynak: Darbeler ve ülkücüler… – Adnan İSLAMOĞULLARI

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | Ülkücüler… için yorumlar kapalı
Ağu 02

Maliyeciler Ormanda!

Maliyeciler Ormanda!                                                                                                                                                                                                                                         www.kenansahbaz.com

Tilki ormanda nefes nefese koşuyormuş. Karşısına çıkan kaplumbağa;

-Tilki kardeş ne bu telaş?

Ormana maliyeciler gelmiş demiş Tilki. Şimdi bir bakarlar bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk!..

Bunu duyan kaplumbağa telaşla yürümeğe başlamış. Onu gören leylek:

-Hayırdır kaplumbağa kardeş ne bu acelen?

Maliyeciler ormanda demiş kaplumbağa. Şimdi görürseler bende eve, hanımda ev, çocuklarda ev, dünyanın vergisini alırlar.

Leylek hemen uçuşa geçmiş. Ağaçların üzerinden maymun seslenmiş:

-Leylek kardeş ne iş? Çok telaşlısın.

Vergi memurları ceza yazıyormuş demiş leylek.

Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık.

Bunu duyan maymun bağırarak ağaçtan ağaca atlamaya başlamış. Sonra bir an durmuş. Ulan demiş ben niye kaçıyorum ki…

-Benim kıçım açık, hanımın kıçı acık, çocukların ki de açık…

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , , | Maliyeciler Ormanda! için yorumlar kapalı
Ağu 01

Darbenin karanlıkları

Darbenin karanlıkları                                                                                                                                                                                                                                         www.kenansahbaz.com

Sadi Somuncuoğlu köşe yazısının alt başlığında “Darbenin Karanlıkları”nda şöyle diyor:

15 Temmuz kalkışmasının iç yüzü, gün gün ortaya çıkıyor. Bilinmeyenler, yanlış bilinenler ve siyasi hesaplarla çarpıtılanlar çok. Meselâ; bir darbenin öncelikleri ne olabilir? Bilinenleri söyleyelim:

1) Medyanın denetim altına alınması

2) Darbe bildirisinin okunması

3) Sokağa çıkma yasağının konulması

4) Cumhurbaşkanını, Başbakan ve Bakanların gözetim altına alınması

5) Ordu komutanlarının ve silahlı güçlerin etkisiz hale getirilmesi gibi.

15 Temmuz’da bu önceliklerden sadece birini, (o da çeyrek bile değil) Genelkurmay Başkanı’nın ele geçirildiğini gördük. Acaba neden? Royters Haber Ajansına “Darbeyi saat 4-4,5’ta eniştemden öğrendim” diyen Cumhurbaşkanı Marmaris’te bir otelde sakin sakin oturuyor. DHA’nın bildirdiğine göre yaklaşık 8 saat sonra 24.00’e doğru kaldığı otelde basın toplantısı yapıyor. Arkasından 3 ayrı TV kanalında konuşarak vatandaşları meydanlara çağırıyor. Darbecilere adeta “ben buradayım” demiş olmuyor mu? Bir süre sonra otelden ayrılıyor. Ayrılışından 1,5 saat sonra, darbeciler oteli bombalıyor. Kendisi ise “10-15 dakika daha gecikseydim öldürülecektim” ifadesini kullanıyor. Bu çelişki izaha muhtaçtır. Daha sonra İstanbul’a giden Cumhurbaşkanı’nın 3 veya 4 gün burada kalması ve sokak mitingleriyle uğraşması dikkat çekicidir. Bu arada Başbakan Binali Yıldırım’ın darbeyi öğrenir öğrenmez Ankara’ya hareket etmesi ve medyada ilk konuşmayı yaparak, kalkışmaya ilk darbeyi vurması çok önemlidir.

Kaynak: Bizim darbeler! – Sadi SOMUNCUOĞLU

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | Darbenin karanlıkları için yorumlar kapalı
Tem 31

Darbe için söylenenler…

Darbe için söylenenler…                                                                                                                                                                                                                                                    www.kenansahbaz.com

* En kötü demokrasi en iyi darbe yönetiminden daha evladır. Türkeş

* Demokrɑsinin ve özgürlüklerin en gɑrɑntisi, sokɑktɑki sırɑdɑn insɑnlɑrın onlɑrın kıymetini bilmesi, hɑkkını vermesidir. Thomas Jefferso*n

* “Gerçek demokrɑtik ilke, hiç kimsenin hɑlkın üzerinde bir güce sɑhip olmɑmɑsı demektir.” Lord Acton

* Demokrasilerde çɑre tükenmez ɑmɑ demokrɑsiye ɑykırı dɑvrɑnɑnlɑr tükenir. Servet Tanilli 

* “Devlet yönetimine hɑlkın kɑtılımı demokrasinin temelidir.” Lyndon B. Johnson

* Görevimiz oybirliğine yɑ dɑ oybirliğine yɑkın bir kɑrɑrɑ ulɑşmɑnın yollɑrını ɑrɑmɑk ve keşfetmektir. James M. Buchanan

* Anarşi, demokratik ülkelerin en çok değil en ɑz korkmɑlɑrı gereken şeyidir. Alexis de Tocqueville

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | Darbe için söylenenler… için yorumlar kapalı
Tem 30

FETÖ’cüler Habiyeli Öğrencinin Ölümünü Nasıl Gizledi?…

FETÖ’cüler Habiyeli Öğrencinin Ölümünü Nasıl Gizledi?…                                                                                                                                                                               www.kenansahbaz.com

 

Hasan Dağ, Maltepe Askeri Lisesi’ni bitirdikten sonra, Kara Harp Okulu’na devam ediyor. Sonrasında 2011 yılında Harp Okulları’nı adeta ele geçiren FETÖ’cüler tarafından okuldan uzaklaşmak zorunda bırakılıyor.

İşte Hasan Dağ’ın anlattıkları:

-Balyoz ve Ergenekon Davaları sonrasında özellikle Kara ve Hava Harp Okulları’ndaki komuta kademesi değiştirildi. Milliyetçi, vatansever subaylar pasif görevlere çekilirken, aktif görevlere Fethullah Gülen yanlısı isimler getirildi.

– Askeri liselerde çok etkili değillerdi. Liselerdeki eğitimlerimizde Atatürkçülük-Vatan sevgisi-Milliyetçilik üzerine çok önemli dersler aldık. Bunların birçoğu teorik ve pratik bilgiler üzerineydi. Ancak Harp Okulu’na geldiğimizde eğitimlerin boyutu değişti, bu derslerin hiçbiri verilmedi.

– Özellikle 2008 yılından itibaren, milliyetçi ve Atatürkçü öğrenciler teker teker tespit edilerek Harp Okullarında sistematik bir baskı uygulandı. Ağır eğitimler, disiplin cezaları ile okuldan ayrılmak zorunda bırakıldılar. Birçok arkadaşımız bu baskılar sonrasında ağır psikolojik travmalar geçirdiler ve izlerini hâlâ taşıyorlar.

– Son 10 yılda tahmini olarak 2 bin 500 Harbiyeli, FETÖ’cü grup tarafından okuldan uzaklaştırıldı. Yerlerine sivil kaynaktan öğrenci aldılar. Bu alımlarda taban puanları düşürüldü. Edindiğimiz bilgilere göre sorular da elden ele gezdirildi.

– Harp Okullarında Fetih Marşı’nı bile yasakladılar. Bu gibi millî hisleri yansıtan marşları, şarkıları, şiirleri söyleyenlere disiplin cezaları verdiler.

– Tüm bu baskılar nedeniyle okuldan ayrılmak zorunda bırakılan öğrencilere, en azı 30 bin TL’den başlayan, 120 bin liraya yakın tazminat cezaları çıkarıldı. Hepimiz bu cezaları ödemek için çabalıyoruz. Ailelerimiz perişan oldu.

– Bizlere Harp Okullarında büyük baskılar uygulayan subayların hepsi kurmay oldu, hiçbir engelle, zorlukla karşılaşmadan hızlı bir şekilde yükseldiler. Bu subayların etkinliği liselerde de artmaya başladı. Liselerdeki vatansever subaylar bunların yüzünden büyük baskılar gördüler, meslekten ayrılmak zorunda kalan, emekliliğini isteyen çok sayıda komutanımız oldu.

– ​Harbiye’deki birinci senemizin sonunda İzmir Menteş’te kampa alındık. 40 derecenin altında hiçbir eğitim yapılmaması gerekirken, içimizden güçlü öğrencilerden bir manga seçip bizi 8 kilometre tam teçhizat koşturup silahla atış yaptırdılar. Bir üst dönemin öğrencisi Erkan Eryiğit, aşırı sıcaklar nedeniyle sıvı kaybı yaşadı ve bayılıp düştü. İki gün sonra yoğun bakımda hayatını kaybetti. Ailesi gariban insanlardı… Köylerine gidip ikna edildiler ve davacı olmaları engellendi. Bizleri yok etmek için, acımasızca bu eğitimlere tabi tuttuklarını çok sonradan anladık.

Devletin bütün kurumlarında benzer olaylar yaşanırken bu FETÖ’cülere kim ya da kimler destek verdiler?… (K.Ş)

Kaynak: FETÖ’cüler Harbiyeli gencin ölümünü nasıl gizledi? – Batuhan ÇOLAK

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , | FETÖ’cüler Habiyeli Öğrencinin Ölümünü Nasıl Gizledi?… için yorumlar kapalı