Nis 11

NASIL YAŞARIZ BÖYLE! ?…

NASIL YAŞARIZ BÖYLE! ?…                                                                                                                                                                     www.kenansahbaz.com

http://edepsiz.tv/bu-7-dakika-sosyal-medyayi-salladi-ensar-vakfini-oyle-bir-anlatti-ki

Sapık arzuyla dolu manyaklaşmış bakışlar!

Hangi alçak bunları öğünerek alkışlar!

 

Pek çok soytarı tipli erkek ile kadınlar!

Yüz defa yunmuş gerek yanlarında lağımlar!

 

Cibilliyetsiz dolu, sokak ortalarında!

Bunlardır nesli bozan bugün hatta yarında!

 

Bir ipsiz sapsız çıkar, tam züppe bozuntusu!

Olur, o zaman şıllık bir sokak o… su!

 

Tabirim kaba amma, bunların hepsi gerçek!

Korkuyorum, korkarım ar ipe çekilecek!

 

Hayâlar parça parça yırtılmış görmekteyim!

Bir al canım yarabbi, bin defa ölmekteyim!

 

Nasıl yaşarız böyle şaşarım ah, şaşarım!

Bu dert ondurmaz bizi kalıbımı basarım!

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , | NASIL YAŞARIZ BÖYLE! ?… için yorumlar kapalı
Nis 10

AKP’nin mazisi…

AKP’nin mazisi…
www.kenansahbaz.com

1. Çapsız danışmanlarla oturdu, Mısır’ı planladı… Mursi’ye verdi gazı… Sisi darbesinden 1 saat önce gazeteciler arıyor “Mısır karışık, iş galiba darbeye gidiyor” diye… Meşhur strateji kuruluşumuz”Asla darbe olmaz” diyor… Hem bizi inandırdılar, hem de Mursi’yi inandırdılar darbe olmayacak diye… Sonuçta İhvan kaybetti, binlerce masum katledildi meydanlarda… İhvan üzerinden ümmeti birleştirecekti hesapta ama Suudi Arabistan ve Katar darbeye destek verirken sesini bile çıkaramadı… Mısır’a yeni bir cunta, bizim hissemize ise hissemize dört parmak düştü…
2. Esad’ın karısına ‘yenge’ dediğimiz günlerdi… O da bize ‘abi’ diyordu… Ailecek hep beraber tatil yapıyorlardı Ege’nin serin sularını yara yara… Sonra kötü bozuşuldu ve çok yakın tarih veriyorlardı yumruğumuzu sıka sıka, Şam’da kılacağımız namazın tarihini… Namazı beklerken komşularımızın değiştiğini gördüler… Sınır boyumuzun karşısında, sınır kapılarımızın dibinde bir gün IŞİD’in, bir gün PKK/PYD’nin, bir gün ÖSO’nun, bir gün Nusra’nın bayrağı vardı… Ardından içeride bombalar patlamaya başlayınca anladı ki, biz Ortadoğu’ya gireceğimize, Ortadoğu Türkiye’ye girmiş… Şimdi Türkmen dağı da düştü… Şam’da namazı henüz kılamadılar ama Süleyman Şah’ın kemiklerini başka yere naklederken çok hızlı davranabildiler… O toprağı Ankara ve İstanbul’u korur gibi koruyacağımızı söyledikten birkaç ay sonra terk etmişlerdi… Üstelik adına ‘başarılı operasyon’ diye diye…
3. İran’a ‘ikinci evimiz’ diyorduk… İran’a Batı’nın uyguladığı ambargoyu delerken pek iyiydik… Sonuçta ‘hayırsever’ iş adamlarımız üzerinden carî açık kapatıyorduk!.. İran’la iyi olmak için Batı ittifakıyla aramızın açılma riskini göze almıştık… Şimdi o İran hem Batı’yla hem Rusya’yla çıkarları çerçevesinde anlaşmalar yapıyor, Ortadoğu’da çok stratejik hamleler gerçekleştiriyor… Şimdi yalnızlığa itilen yine biz olduk…
4. Çözüm sürecini başlattık… PKK’lılar Türkiye toprakların terk edip, silah bırakacaklardı… Sözlerine güvendik, onlar silahlanmaya devam ederken, sınırlarımızın içine ağır silahlar yığarken, şehirleri örgütlerken, biz devleti nizamiyenin içine hapsettik, ‘uslu uslu’, pardon ‘Oslo Oslo’ oturduk… Şimdi tanklarla giriyoruz şehirlere bastırmak için terörü… Ve şehirleri boşaltırken Silvan’da olduğu gibi ‘işgal ordusu’ymuşçasına muameleye maruz bırakılıyoruz, terör örgütü tarafından…
‘PKK silah bırakacak’ yutturmacasıyla ‘akıl bırakan’ biz olmuşuz meğer… “Analar ağlamayacak, yüz milyarlarca dolar terörle mücadeleye değil, kalkınmaya ayrılacak” mottolarımız palavralar tarihinde yerlerini aldı… Biz “Kardeşlik kazanacak” derken, kazanan ‘kalleşlik’ oldu… Bize de terörist türkücülerle Diyarbakır sokaklarında el ele çektirdiğimiz fotoğraflar ve Kobani’ye gönderilip de alınmayan ‘karşılıksız selâm’ kaldı…
5. Mavi Marmara katliamından sonra gıyaplarında İsrailli askerleri yargıladık… Sonra onlarla ilgili’kırmızı bülten’i İnterpol’e bir türlü gönderemedik… Mağdur ailelerin isyanlarına rağmen… Tıpkı tarifeli uçak seferi yokluğundan mıdır nedir, söz verip de bir türlü Gazze’ye gidemediğimiz gibi… Sonra AKP sözcüsü Ömer Çelik buyurdu da anladık, meğer biz İsraille dostmuşuz!.. ‘Alçak koltuk krizi’ni ‘alçak gönüllü’ olmakla atlatmışız her halde!.. Şimdi ilişkilerin tamamen düzelmesi için bir adım daha atar, Mavi Marmaralıları ‘terörist’ ilân edersek kimse şaşırmasın!..
Öngörümüzü sevsinler, “Davos’a bir daha gelmem” demiştik ya… O gün bu sözü söyleyen Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıydı, bugün Davos’a giden de Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı!.. Üstelik iktidar değişmemişken!..
6. Kıbrıs’ı ayakbağı gördük hep… Belçika modelini önermiştik… Sonra Annan Planı’nı destekledik… Allah’tan Kıbrıs Rumları sayesinde reddedildi… Desteklediğimiz partinin Genel Başkanı ve eski Başbakan son seçimlerde milletvekili bile seçilemedi… Yeni hükûmet ilk bize başkaldırdı…
7. Libya’da ne yaptığımızı biz de bilemedik… Önce sustuk, sonra Kaddafi’yi destekledik, “Ne işi var NATO’nun orada, öyle saçmalık mı olur?” diye dış müdahaleye karşı çıktık… Baktık olmadı, arabuluculuğa soyunduk… Sonra baktık ki Kaddafi gidici, müdahalenin NATO komutasında olmasını savunduk… Şimdi Libya diye bir ülkenin var olduğunu biliyoruz ama dost muyuz, düşman mıyız bilmiyoruz…
***
Yazı tura atılsa bile tutturma ihtimali yüzde 50’yken hiçbir şey tutturamamış olmamızın gururuyla söyleyelim: Öngöremediklerimiz öngöremeyeceklerimizin teminatıdır!..

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ongoremediklerimiz-ongoremeyeceklerimizin-teminatidir-37023yy.htm

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | AKP’nin mazisi… için yorumlar kapalı
Nis 09

Los Angeles Times yazarı Amir Tahiri’den

Los Angeles Times’ yazarı Amir Tahiri’den                                                                                                                                         www.kenansahbaz.com

2002’nin Aralık ayında Los Angeles Times’ta yazan Amir Tahiri, şöyle diyordu:

“Cami, türbe, vakıf gibi kutsal yer ve iş yerlerinin kontrolünü devletten söküp alması halinde, AKP, fiilen ülkedeki hemen her köy ve kasabada güçlü ve kalıcı bir mevcudiyet temin etmiş olacaktır. Parti, binlerce militanını nüfuzlu ve gelir getiren mevkilere atayabilir, tüm camileri kontrol edebilir.

Bu durumda parti, atadığı insanlar vasıtasıyla camileri ve dini sistemi kullanarak, yıllarca iktidarda kalmasını sağlayacak şekilde, yeterli sayıda seçmeni kontrolü altına alabilir.”

* Gönül sarayınızın tahtına neyi padişah yaptıysanız onun emrindesiniz, onun kölesisiniz demektir. K.ŞAHBAZ

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , | Los Angeles Times yazarı Amir Tahiri’den için yorumlar kapalı
Nis 08

Ya reform, ya istifa

Ya reform, ya istifa                                                                                                                                                                                www.kenansahbaz.com

Tayyip Erdoğan‘ı eski Amerikan büyükelçileri Açıkça, “Ya reform yap, ya da istifa et” diyorlar.

Tayyip Erdoğan‘ın nasıl bir reform yapmasını istiyorlar?

AKP kurulmadan önce 2001 yılında ABD’de temas kurulduğunda bir lobi şirketi marifetiyle, gönderilen gizli bir belgeyle istedikleri mesajı vermişlerdir. Mesaj 3.5 sayfalık bir metinden ibaretti ve bir bölümünde “Mr. Erdoğan, Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir” deniliyordu.

Erdoğan, bu gizli belgeye ne cevap verdiğini 15 yıldır açıklamadı ama zaten buna gerek de yoktu. Çünkü partisini kurduğunda o 3.5 sayfalık gizli belgenin tercüme edilerek AKP’nin programı haline getirildiği anlaşıldı. Genel olarak  “Partimiz küreselleşmenin gerektirdiği yapısal dönüşümlerin kaçınılmazlığını ve en az maliyetle gerçekleştirilmesini savunur” denilmekteydi.

ABD’nin Erdoğan’dan istediği reform, “yerel yönetimlere otonomi vermek”ti..

Şimdi de aynısını istiyorlar. Otonomi, yani özerklik…

AKP bu yüzden yeni Anayasa çığırtkanlığı yapmaktadır. Anayasanın ilk dört maddesinden başka değişmeyen bir maddesi kalmamıştır. Hedef ilk dört maddedir. Onun değişmesi demek Türkiye’nin bölünmesi demektir…

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Ya reform, ya istifa için yorumlar kapalı
Nis 07

14.Louis

14.Louis                                                                                                                                             www.kenansahbaz.com                                                                                                                        

Babası 13. Louis’in  ölümünden sonra tahta çıkan 5 yaşındaki  14.Louis  “ölene kadar” tam 72 yıl Fransa’yı yönetti.

“Monşerler” diye kompleks nöbetleri geçirmek yerine; diğer devletlerle ilişkilerini, “çağının en donanımlı diplomatları”na emanet etti.

Bir Bonaparte değildi tabii ama “askeri” yönü kuvvetliydi; savaş kazanmak için “bilek”ten çok daha fazlasına sahip olmak gerektiğinin bilincindeydi; (“kumpas”la çökertilmesine göz yummak yerine) Ordusunu“mühendislik zeka” ve “stratejik akıl“la güçlendirdi.

Tepeden tırnağa gösterişe önem verdi.

Sokağın sefaletiyle dalga geçer seviyede şaşalıydı sarayı…

Kimi “Apollon” gibi tasvir etti, kimi “Mars” şeklinde anıtlaştırdı; tanrılarla yarıştı! Az şey mi; nihayetinde o da koskoca “Güneş Kral”dı!

Giyimi-kuşamı, takması-takıştırması; safi israftı;

Ve lakin “tüketmekle” kalmadı; “üreten Fransa”yı yarattı. Kumaş, mobilya, porselen, silah; devrinin çok ilerisinde bir “sanayi” hamlesiydi imza attığı…

Fukuyama ne ki;

Bir devrin, o devrin filozoflarınca “tarihin sonu” ilan edilmesi 14. Louis’le başladı; daha ilerisi olamazdı;

“Yunan, Roma ve Rönesans devirlerinden sonra beşeriyete yol gösterecek son safha”ydı!

Gelin görün ki…

“Güç zehirlenmesi” neyse artık ona kapıldı;

İngiltere tahtını dizayn etmeye kalktı; “uluslararası ittifaka” tosladı…

İspanya tahtını dizayn etmeye kalktı; “uluslararası koalisyon”un bozgununa uğradı…

Dış politikadaki saldırganlığı içeride de güç kaybetmesine yol açtı; o dev ekonomi sarsıldı.

“Gitse ne olurdu”, Fransa yıkılır mıydı bilebilmemiz mümkün değil ama en azından öldüğü gün olanı biliyoruz;

Kimse ağlamadı!

 

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi Selcan Taşçı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | 14.Louis için yorumlar kapalı
Nis 06

“Parçalayıcı İslâmcılık”

“Parçalayıcı İslâmcılık”                                                                                                                                                                             www.kenansahbaz.com

Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan Bulut’ köşesinde  “Parçalayıcı İslamcılık başlıklı yazısından kısa bir alıntı..

 İslam, “teslimiyet” demektir. Tabii kula değil Allah‘a teslimiyet! İnsan bu, çiğ süt emmiştir; Allah‘ın yerine kendi heva ve heveslerine ulaşabileceği başka bir yol tutturursa, diyelim ki bir ülkede iktidarı tek başına ele geçirmek istiyorsa, kendisine bu vaadi veren güç merkezlerinden birine teslim olabilir. Bu durumda Allah‘ın yerine o güç merkezini koyar ve oradan gelen emirleri harfiyen yerine getirir. Kendisini “İslâm’ın şampiyonu” gibi tanıttığı için arada sırada o güç merkezine karşı çıkar gibi söylemler kullanır. Güç merkezi de bu danışıklı dövüşe ses çıkarmaz, izin verir. Yalnız iş icraata gelince, artık o söylemlerin hiçbir hükmü kalmaz. Teslim olan, emirleri olduğu gibi uygular. Kendisine engel olmaya çalışanlarla da her türlü yöntemi kullanarak mücadele eder.

İş o güç merkezi Rand Corporation denilen düşünce kuruluşunun, ABD’nin Orta Doğu politikası için hazırladığı raporun adı “İslam içi çatışma stratejisi”dir bunu alaşılır birhalde “Parçalayıcı İslâmcılık”, denilebilir! Bu konuyu Yenişafak’ta İbrahim Karagül özetle şöyle açıklamıştı.

“Şii-Sünni bölünmesi, Arap-Arap olmayan bölünmesi, etnik topluluklar, kabileler ve klanlar, Sünni İslâm’ın merkez ağırlığının Arap dünyasının dışına çıkarılması ve Irak merkezli olarak Şiilerle siyasi iş birliğine gidilmesi, Medrese ve camilerde reform, Alternatif İslami gruplara ekonomik destek verilmesi, ılımlılığı ve modernliği savunan Müslüman sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi, İslamcılara siyasi destek verilerek ılımlı akımların güç kazanmasına yol açılması…”

O Güç merkezi “Seni Müslümanlara karşı bir Truva atı gibi kullanacağız. Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da veya Suriye’de bizim dediğimizi yapacaksın. Mesela Suriye’yi parçalamak ve daha uzun vadede Müslümanları birbirine kırdırmak için kurdurduğumuz ve ‘ılımlı muhalif’ dediğimiz silahlı çetelere ve bizim resmen ‘terör örgütü’ diye ilan ettiğimiz gruplara örtülü olarak eğitim ve silâh vereceksin. Parasını biz Körfez’den göndeririz. Hem eskimiş silâh ve mühimmatını elden çıkarırsın hem de ekonomin bir parça düzelir. Bizim emirlerimizi yapmaya devam edersen, şahsi emellerine de ulaşabilirsin” gibi dayatmalarda bulunur. Teslim olan, zaten başka çaresi olmadığı için ne denilirse yapar!

Şimdi bunu yapanların ideolojisi, “Parçalayıcı İslamcılık” değil midir?

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/parcalayici-islamcilik-37135yy.htm

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | “Parçalayıcı İslâmcılık” için yorumlar kapalı
Nis 05

“Arkadaşım öldü, ne yapmalıyım?”

“Arkadaşım öldü, ne yapmalıyım?”                                                                                                                                                                         www.kenansahbaz.com
 
Ormanda iki avcı dolaşıyorlarmış. Biri birden bire yere düşmüş. Arkadaşı, düşen adamın nefes almadığını ve gözlerinin ferinin söndüğünü görmüş.
Bunun üzerine telefonla acil yardımı aramış. “Arkadaşım öldü, ne yapabilirim” diye sormuş?.
Telefondaki ses: “Sakin olun. Size yardım edebilirim. Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım.”
Telefonda bir süre sessizlik olmuş ve bir silah sesi işitilmiş.
Avcı telefonu tekrar eline almış ve şöyle demiş: “Evet, tamam, şimdi arkadaşım öldü. Ne yapmalıyım?”
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , | “Arkadaşım öldü, ne yapmalıyım?” için yorumlar kapalı
Nis 04

Siyasilere Kırmızı Kart..

Siyasilere Kırmızı Kart ..                                                                                                                                                                          www.kenansahbaz.com

MHP Başkanlık Divanı, son olarak partinin Elazığ, Samsun, Tokat, Kırklareli, Tekirdağ, Bayburt, Gümüşhane, Çorum il teşkilatları ile Bayburt ve Gümüşhane merkez ilçe teşkilatlarını, yeni teşkilat kuruluncaya kadar kapattı!

MHP, daha önce de Aksaray, Kilis, Denizli, Uşak, Erzincan ve Tokat il teşkilatları ile İstanbul Fatih ve Elazığ Merkez ilçe teşkilatlarını kapatma kararı almıştı. Bunlardan sadece Fatih ilçesindeki kararın, kurultay talebiyle ilgisi yok.

***

Tıpkı Trabzonspor’un dört futbolcusuna kırmızı kart gösteren hakem gibi MHP yönetimi, kurultay talebinde bulunanların ağırlıkta olduğu il ve ilçe teşkilatlarına “kırmızı kart” gösteriyor.

Çünkü o il ve ilçe başkanlarının katkılarıyla 500’den fazla delege, kurultay talebinde bulunarak, genel başkana ve yönetimde bulunanlara topluca kırmızı kart göstermiştir.

Teşkilat kapatma kararları, MHP’yi yöneten iradenin, Türkiye’nin yönetimini devralmak gibi bir iddiasının bulunmadığını, bütün meselenin parti içi iktidarı korumak, böylece milliyetçi kitleleri kontrol etmek olduğunu gösteriyor!

***

Milliyetçi kitleler kontrol altında tutuldukça, AKP iktidarına alternatif oluşturulamıyor. AKP’yi tek başına iktidar yapan 3 Kasım 2002 seçimleri kararını açıklamak, Abdullah Gül‘ü Cumhurbaşkanı yapan Meclis toplantısına katılacağını bildirmek, yine 7 Haziran’da erime işaretleri veren AKP’ye, seçim sonuçları belli olur olmaz “erken seçim” diyerek “1 Kasım can simidi”ni uzatmak, kendiliğinden gelişmedi herhalde!

Bu olaylar, Türkiye’nin nasıl ve kimler tarafından yönetileceğine siyasi parti liderleri dışında hatta onların üzerinde başkalarının karar verdiğinin delilleridir.

Görünen köy kılavuz istemez; AKP’ye kuruluş aşamasında ABD tarafından dayatılan ve kabul ettirilenGraham Fuller‘in “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” projesini, CHP ve MHP yönetimleri de kendi tabanlarının bütün karşı çıkmalarına rağmen “örtülü olarak” desteklemektedir!

İşte asıl kırmızı kart gösterilmesi gereken durum budur!

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/hakeme-kirmizi-kart-gostermek-37291yy.htm

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | Siyasilere Kırmızı Kart.. için yorumlar kapalı
Nis 03

Ey Yar Çabuk Gel!.

Ey Yar Çabuk Gel!..                                                                                                                                                                           www.kenansahbaz.com

 

Gel, kibiri, kini  atacaksan gel!

Gel  ey yar, cana can katacaksan gel!

Eğer yar koynunda yatacaksan gel!

Zaman az, ömür kısa, haydi çabuk gel!

 

Ömür geçti gitti, mevsim sonbahar

Bir kor alev gibi yakar aşk-ı har

Sensiz bir kainat bu ömrüme dar

Zaman az, ömür kısa, haydi çabuk gel!

 

Bu gönül derdine şifa, ilaç ol..

Seven yüreğime gelde bir baç ol..

Sevginle gönlüme altından taç ol..

Zaman az, ömür kısa, haydi çabuk gel!

 

Dindir sensizliğin kahrını şimdi

Yok et yalnızlığın zehrini şimdi

Ömrüm olsun al, mehrini şimdi

Zaman az, ömür kısa, haydi çabuk gel!

 

Gönül kabesini özlemedin mi?

Sevgimi gönlünde gizlemedin mi?

Ferhat’ı Mecnun’u izlemedin mi?

Zaman az, ömür kısa, haydi çabuk gel!

 

Bedenimde bir can olacak mısın?

Yürekte akan kan olacak mısın?

Gönül tahtında han olacak mısın?

Zaman az, ömür kısa, haydi çabuk gel!

Kenan ŞAHBAZ

Not: Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | Ey Yar Çabuk Gel!. için yorumlar kapalı
Nis 02

Türkiye’nin Önemi

Türkiye’nin Önemi                                                                                                                                                                             www.kenansahbaz.com

Marmara Grubu’nca düzenlenen, 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde bu endişe, çeşitli kişiler tarafından dile getirilerek dikkatler yeniden çekiliyor.
50’yi aşkın ülkeden onlarca Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, teknokrat ve diplomatın katıldığı 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’den dünyanın krizlerine aranan çözümlerden biri de, Türkiye’nin enerji üssü olması gereği üzerinde durulması, konumumuzun ne denli önemli olduğunu ortaya çıkarıyor.
Bayegan Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ercüment Bayegan yaptığı konuşmada, Türkiye’nin stratejik konumunun daha iyi değerlendirilmesine değinirken, “köprü vazifesi yanında bir depolama, işleme ve dağıtım merkezi olma yönünde hızla ilerliyoruz” diyor. 
Dünya haritasından Amerika’nın çıkarılması düşünüldüğünde, Türkiye’nin dünyanın merkezi konumunda olacağına, dikkatleri çeken Bayegan; sözlerine şöyle devam ediyor:  “Asya, Avrupa, Afrika bu 3 dev kıtanın tam ortasında olan bu 3 yanı denizlerle çevrili ülke tam anlamıyla bir ticaret cenneti. Bu lojistik kuvvet bugün bu ülkenin en önemli göstergelerinden biridir.” Diyor

 

Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=26432

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | Türkiye’nin Önemi için yorumlar kapalı