Şub 14

Türk Oğlu!..

Türk Oğlu!..

www.kenansahbaz.com

 

Bağımsızlık sembolü bayrağı bileceksin

Uzanan hain eli kıracaksın Türk oğlu!

Hiç mi hiç acımadan haini sileceksin

Vatana kastedeni vuracaksın Türk oğlu!..

 

Ülkülere ulaşmak yürekten istemektir

Ayrılık elbet azap, birlik kuvvet demektir

Birlik için çalışmak en yüce bir emektir

Hemen “Türk Birliği’ni” kuracaksın Türk oğlu!..

 

Her yanında kumpas var, her gününde bir pusu

Bu kadar hainliği akıl almaz doğrusu

Yutturmak istiyorlar ırkıma kanlı sosu

Emperyalist çemberi yaracaksın Türk oğlu!..

 

Tarihte her milletin fazlası var, azı var

Her ömrün bir kışıyla, baharı var, yazı var

Hür olmanın herhalde doyumsuz bir hazı var

Mutlak bir gün Turan’a varacaksın Türk oğlu!..

 

Hainler ve zalimler mahşere kadar ürksün

Neslin tarihten gelir gerçek Türk oğlu Türksün

Peygamberin dilinde övülen asıl ırksın

Mazlumun yarasını saracaksın Türk oğlu!..

 

Bu vatana sadakat en büyük ibadettir

Haine ve zalime acımak ihanettir

Senin için esaret cehennemi zillettir

Yıkılmaz bir dağ gibi duracaksın Türk oğlu!..

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | Türk Oğlu!.. için yorumlar kapalı
Şub 13

Acı ve Altın Sözler

Acı ve Altın Sözler

www.kenansahbaz.com

Sözde “açılım”ın fikir babası CIA ajanı Henri Barkey, Türkiye için tehdit dolu açıklama yaptı. Barkey, “Ya seçimlerden aynı sonuç çıkacak ya da HDP Meclise giremeyecek ve şehirler havaya uçacak” dedi.

Ünlü Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels‘in Adolf Hitler‘e hitaben söylediği ‘Bana vicdansız bir medya temin et, sana bilinçsiz bir halk sunayım’ 

T.S. Eliot’un dediği gibi “Acı duyuyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” 

Bahtiyar Vahapzade’nin dediği gibi “İnsanlar yaşıyor ama insanlık ölmüş”

Meksika atasözünün ” Bizi gömmeye çalıştılar, bilmiyorlardı ki biz bir tohumduk”

 

Muhabir soruyor:

“Ana diliniz neydi?”

Aziz Sancar‘ın cevabı:

“Anne-babayla Arapça konuşurduk ama çocuklar kendi aramızda Türkçe konuşarak büyüdük.” (Tolga Tanış’ın röportajı, Hürriyet Kelebek, 10 Ekim 2015)

Muhabir ısrarla etnisite peşinde:

“Aile Arap kökenli mi?”

Aziz Sancar‘dan nefis bir cevap:

“ARAP DEMENİZİ İSTEMİYORUM. DİYELİM İSTANBULLU. MUTLAKA BULGARİSTAN, YUNANİSTAN BİR ŞEY VARDIR. DOĞUDAKİ İNSANIN DA KANINDA TÜRK’Ü DE VAR, KÜRT’Ü DE VAR; ARAP’I VAR, ERMENİ’Sİ VAR, YEZİDİ’Sİ VAR. KALKIP BUNLARI KONU YAPARSAK, NE KONUŞTUĞUMUZU UNUTURUZ. İNGİLTERE’DE KAÇ ETNİK GRUP VAR. ADAMA SORUYORSUNUZ, ‘İNGİLİZİM’ DİYOR. BURADA DA ‘AMERİKALIYIM’ DERSİN. İSTERSEN KÖKENİNİ SÖYLERSİN AMA AMERİKALI DEDİ Mİ, BİTTİ. BEN MARDİNLİYİM. ‘TÜRK’ÜM’ DİYORUM. “SEN KÜRT MÜSÜN, ARAP MISIN, YEZİDİ MİSİN…” YAZIK KARDEŞİM!”

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Acı ve Altın Sözler için yorumlar kapalı
Şub 12

Bir İhanet Saçmalığı…

Bir İhanet Saçmalığı…                                                                                                                                                                               www.kenansahbaz.com

Bozkurtların başbuğları kükreyince Söğüt’te.. Soluk yapraklar uçuşuyor.. Dökülüyordu her nefeste.. Yiğitler akından akına gidiyor.. Bütün cihan ülkülerinin farkına varıyordu.. Bıyıkları yeni terlemiş gencecik civan gibi çocuklardı.. Başkanları belki bir ya da iki yaş büyük olurdu.. Hepsi delikanlılık çağındaydı..

Okullarında.. mahallelerinde.. iş yerlerinde.. bulundukları her zemin ve cemiyette saygı görürlerdi.. vatan sevgileri, millete adanmışlıkları dilden dile dolanırdı.. düşmanları için korku.. dostları için umutlardı.. korkusuzlardı.. ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türklerdi.. Ülkücüydü onlar.. bir ölüyor.. bin diriliyorlardı.. onlardan kim usanasıydı?!

Bir 12 Eylül sabahıydı… Delicesine bir sevdayla bağlı oldukları ülkelerinin ve kendilerinin üzerinden bir askerî darbenin tankları geçti… Ezim ezim ezildiler.. Uğruna genç bedenlerini toprağa verdikleri devletle tanıştılar.. Onlar uğruna hayatlarını vermişti.. Gençliklerini.. sevdalarını.. Her şeylerini… Oysa 12 Eylül ile tanıştıkları devletin işkenceleri altında kalıyorlar ve darağaçlarında sallanıyorlardı… Savruldular.. Zihnen her yöne savruldular.. Bedenen her yöne savruldular.. Şirâzeleri kaydı.. Cemaatlerin tamamına insan fideliği oldular.. Yeni kurulan partilere dolgu maddesi oldular.. Yeraltı dünyasının aktörleri oldular.. Oldular.. Oldular..

Ülkücülük batan bir güneş gibiydi… Onlar dağıldıkça.. Onların şirâzesi kaydıkça.. Raconları da tükendi.. Saygınlıkları da tükendi.. İtibarları da tükendi.. Delikanlılık çağındayken onlar, düşmanları korkarken.. Dostları saygı duyarken.. Ne kurmaylarına saygı kaldı.. ne de düşmanları onlardan korkar oldu…”Katillerle ortak olmam..” Dedi Rahşan Ecevit.. Cevap verilmedi, haddi bildirilmedi..

Meydanlarda ip salladı genel başkanları.. Hemen cevap geldi.. “Sen assan assan Apo’nun paltosunu asarsın vestiyere..” Dendi.. cevap verilmedi.. Haddi bildirilmedi… “Meydanlarda uluyacağına Meclis’e gelsin..” Dendi.. Cevap verilmedi.. Haddi bildirilmedi… “Erkek değil, ürkek ürkek..” Dendi.. Cevap verilmedi.. Haddi bildirilmedi… Türlü hakaretlere mâruz kaldı Ülkücüler.. cevap verilmedi.. Haddi bildirilmedi… Kasetleri yayınlandı Ankara’daki yöneticilerin.. Rezillik ayyûka çıktı.. Hareketin bizzat Genel Başkanıyla ilgili namdar köşe yazarları çirkin ithamlarda bulundu.. Cevap verilmedi.. haddi bildirilmedi..

Önüne gelen.. Ağzı olan her siyâsî.. Her gazeteci hakâretler etti.. Cevap verilmedi.. Haddi bildirilmedi… Ve 25 Mart 2009 tarihinde Keş Dağı’nda bir helikopter düştü… Düşen helikopterin içinde Ülkü Ocakları Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve berâberindeki arkadaşları vardı… Hepsi öldüler.. Helikopter üç gün boyunca bulunamadı.. Helikopter bulunduğunda oradaki muvazzaflar mahkemeye verdikleri ifadede, helikopterin parçalarını neden söktükleri sorusuna “hatıra olarak söktük..” Dediler, olay anında çektirdikleri fotoğraflarda otuz iki dişleri de görünene kadar sırıtıyorlardı.. Belliydi ki ülkücüleri ciddiye almamışlardı… Dönemin bir bakanı, helikopterin düşmesi ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüyle ilgili, “Bu mesele gereğinden fazla konuşuldu..” Dedi… Belli ki ülkücüleri ciddiye almıyordu… Daha delikanlılık çağında düşmanlarına korku, dostlarına umut olan ülkücüler ciddiye alınmıyordu.. itibarları tükenmişti.. Kimse onlardan çekinmiyordu.. Helikopter enkâzının altında kalan topyekûn ülkücülerdi aslında..

Ve ülkücülerin raconu bitmişti…                                                                                                                                                                                     Şimdi…                                                                                                                                                                                                                           Alparslan Türkeş’in küçük oğlu Kutalmış Türkeş, AKP’de milletvekilliği yapmış…                                                                                           Ne gam!                                                                                                                                                                                                                         Şimdi Alparslan Türkeş’in büyük oğlu Tuğrul Türkeş AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun seçim hükümeti için bakanlık teklifini kabul etmiş…                                                                                                                                                                                                         Bu kabulü ile dâvâya ihânet etmiş Tuğrul Türkeş!

Tuğrul Türkeş hayatı boyunca ne zaman bir semt Ocak Başkanı kadar ülkücü olmuş ki? Ne zaman bir yurt başkanı kadar ülkücü olmuş ki? Ne zaman bir okul başkanı kadar ülkücü olmuş ki, şimdi AKP’de bakanlık teklifini kabul ettiği için hain oluyor? Kıymeti soyadından menkul Tuğrul Türkeş bu soyadını lâyıkıyla taşımış mı ki? Ve şimdi hangi dâvâya ihânet etmiş oluyor?

Ülkücü Hareketin raconunu bitirenler, Ülkücü Hareketin saygınlığını bitirenler, Ülkücü Hareketin itibarını bitirenler kûşelerinde muteber de Tuğrul Türkeş mi hain oluyor?                                                                                                                                                          

Hain olabilmesi için, önce soy ismi kadrosundan değil, hayatıyla mensup olması gerekiyordu Ülkücü Harekete..

Gerisi lâfugüzaf…

Ülkücülerin raconu artık bir mizah meselesidir…

 

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/tugrul-turkes-uzerinden-bir-ihanet-sacmaligi-35499yy.htm

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , | Bir İhanet Saçmalığı… için yorumlar kapalı
Şub 11

Ömer Bin Abdülaziz

Ömer Bin Abdülaziz

www.kenansahbaz.com

Emevi halifelerinin sekizincisi olan ve yaptığı çok olumlu, Hak ve Adalete uygun faaliyetleri nedeniyle İslâm’ın 5. halifesi olarak kabul edilen Ömer bin Abdülaziz’in örnek yaşantısından alınacak bir çok dersler vardır. 

Sadece halifelik yönü ile değil, aynı zamanda büyük bir âlim ve ilk müceddid olması itibariyle devlet adamlığının yanı sıra ilme verdiği önem örnek alınması gereken ilk vasfıdır. Hattâ müceddid olma derecesinde ilim öğrenmekle iktifa etmemesi, âlim olma vasfının yanında ilmi ile âmil olmayı yani huy ve ahlâkını İslâm ahlâkı ile bezemesi, ehli hâl ve kemâl sahibi olmayı başarabilmesi zamanımız idarecilerinin ve âlimlerimizin alması gereken derslerden olmalıdır.

Ömer bin Abdülaziz’in gerek Hicaz Valiliği gerekse Halifeliği esnasında oluşturduğu istişare meclisi ve kararlarında istişareye önem veren yapısı, ben yaptım oldu mantığı içinde hareket eden günümüz idarecileri için örnek alınacak en büyük idari karardır. Zira istişarenin inancımız ve kültürümüzde çok önemli bir yeri vardır.

Ömer bin Abdülaziz halifeliği döneminde, yaptığı bütün işlerinde kıyamet gününü düşünerek hareket eder ve o dehşetli günde çekileceği hesabı hissederek, herkesin haklarını yerine getirememekten endişe ederdi. Günümüz idarecilerinin alması gereken en büyük derslerden biri de budur. Hak ve Adalet anlayışı Müslüman bir idarecide bulunması gereken en temel vasıftır. Hak’kı ve Adaleti uygulamaları ile gösteren ve yaygınlaştıran idareciler, Ömer bin Abdülaziz gibi asırlar sonra da anılırlar ve gelecek nesillere örnek idareci olarak anlatılırlar. İdarecilikte önemli olan “hoş bir sedâ bırakmak” değil midir? En önemli hoş sedâ, Hak ve Adalet sedâsıdır.

Halife Ömer bin Abdülaziz, tebaasının en mütevâzı bir ferdi gibi yaşayarak, ümmetin tevâzu ve fazilet örneği oldu. Halkına bir Müslüman’ın nasıl olması gerektiğini yaşayarak gösterdi. Halife’nin nezdinde yaşayan bir İslâm oluştu o dönemde. Kibirli, halktan uzak, herkese kapalı ve yapıcı eleştiriye bile tahammül edemeyerek, “beni eleştireni hiçbir zaman affetmem” diyen günümüz idarecilerinin bu yaşantılardan alması gereken çok önemli dersler ve örnekler vardır.

Halifeliğinde başarılarını zirveye taşıyan en önemli faaliyeti; devlet hazinesi öylesine dolmuş, halkını öylesine büyük bir refaha kavuşturmuştu ki, o devirde zekât verme durumunda olan Müslümanların zekât verecekleri fakir bulamaz olmaları idi. Şimdinin, elindeki kaynakları heder ederek dış ülkelerden borç üstüne borç alan ve halkını aç, sefil ve zelil bir duruma sürükleyen idarecilerini gördükçe, Ömer bin Abdülazizlere ne büyük ihtiyacımız olduğu kolayca anlaşılacaktır. 

Zühd ve takvası, ihlas ve samimiyeti hayatının her anında başında bir tac olarak taşıyan ve hiçbir zaman zerre kadar ihlastan ayrılmayan Ömer bin Abdülzaziz’in muhteşem hayatı bugün okullarda ders olarak okutulsa yeridir. Özü ile sözü birbirini tutmayan, samimiyetten ve ihlastan uzak, riyâ dolu bir yaşantı içerisinde olan yöneticiler, dileriz Ömer bin Abdülaziz’den gereken dersi alırlar ve yaşantılarını yeniden tanzim ederek bugüne kadar yapmış oldukları hata ve yanlışlara bir son verirler.

Halife olduğu ilk gün irad ettiği hutbede halkına yapmış olduğu konuşmanın, geçen haftaki yazımızdan bulunarak bir kere daha okunmasını tavsiye ediyorum. Konuşmanın son cümlesinde şöyle sesleniyordu: “Dikkat edin! Ben sizin hayırlınız değil, sadece yük ve mes’uliyeti ağır olanınızım.” İdareciliği sorumluluk ve mes’uliyet olarak görmeyen ve gününü gün etmeye çalışan yöneticilerin alacakları en büyük ders bu cümlede gizlidir. 

2,5 yıllık çok kısa halifelik dönemine çok büyük işler sığdıran ve yaptıkları ile tarihe geçen ve dönemi asırlar sonra bile altın bir dönem alarak adlandırılan Ömer bin Abdülaziz’in hayatı okunup geçiştirilecek değil, ders ve örnek alınacak ibret vesikaları ile doludur.

Sadece insanlarda değil, hayvanlarda dahi büyük bir tesir icra eden Ömer bin Abdülaziz’in vefatından sonra, Mus’ab bin Ayun tarafından anlatılan şu olay ne büyük bir ibret vesikasıdır. “ Ömer b.Abdülaziz halife iken koyun güderdim. Koyunlar ile kurtlar birlikte dolaşırdı. Bir gece ansızın kurtlar koyunlara saldırdı. İçimden, “şu adil halife ölmüş olmalı” dedim. Araştırdım. Halife Ömer’in o gece vefat ettiğini öğrendim.”

 

Kaynak: http://www.mumsema.org/misafir-sorulari/160573-omer-bin-abdulaziz-den-alinacak-dersler.html

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | Ömer Bin Abdülaziz için yorumlar kapalı
Şub 10

Kadızadeler Hareketi ve bir olay

Kadızadeler Hareketi ve bir olay

www.kenansahbaz.com

 

İstanbul Rasathanesi bir gecede neden yok edildi?

Rasathane hakkında ki son hüküm zamanın ünlü Şeyhülislamı Kadızâde’den geldi. Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi III.Murat’a ‘’yıldızların gözleminin felaket getireceğini; göklerin sırlarını örten perdeyi kaldırmanın uğursuz bir haddini bilmezlik olduğunu; böyle bir gözlemevinin kurulduğu hiçbir devletin varlığını sürdüremediğini, /bu gözlem evinde meleklerin bacaklarının röntgenlendiğini (Ramazan .Kurtoğlu)’’ söyledi.

 

Osmanlı Devleti zamanında kurulan ilk ve tek rasathane  III. Murat zamanında kurulan İstanbul Rasathanesidir. Bu rasathane zamanının dünyada ki en modern gözlemevlerinden birisiydi. Fakat çok kısa sürede çalışmalarına son verildi hatta bir gece de yok edildi. Acaba neden?

Rasathanenin kuruluşuna öncülük eden bilim adamı zamanın en ünlü Matematikçi ve astronomi Takiyüddin er-Raşit’ti. Kendisi Mısır’da eğitimini tamamlamış bir süre kadılık ve müderrislik yaptıktan sonra III.Murat’ın müneccimbaşılığına terfi etmiştir. Bu görevi sırasında III.Murat ile yakınlık kurmayı başaran Takiyüddin hükümdarın hocası Hoca Sadettin Efendi’nin desteği ile astronomi ve astrolojiye ilgi duyan padişahı rasathane konusunda ikna etti. Rasathane için gerekçe olarak Uluğ Bey’in rasatlarında bazı hatalar olmasını ve bu durumun da yapılacak yeni gözlemler ile düzeltilebileceğini göstermişti. III.Murat bu konuda Takiyüddin’e tam destek verdi.

Takiyüddin Tophane sırtlarında yapımına 1575 tarihinde başlanan ve 1577’de bir kısmı tamamlanan rasathanede gözlemlerine başladı. O, rasathanede araştırma ve gözlemler için gerekli bütün aletleri temin etmiş zengin bir de kütüphane oluşturmuştu. Rasathane iki ayrı binadan ve on altı personelden oluşuyordu. Takiyüddin o zamana göre oldukça ileri teknik ve hesaplamalar kullanarak gözlemlerde bulunmuştur. Mesela Ekliptik ile ekvator düzlemi arasındaki açıyı bugünkine çok yakın şekilde 23 derece 28’ 40’’olarak hesaplamıştır. Yapılan gözlemler not edilmiş ve bu konuda önemli eserler oluşturulmuştur. Araştırmacılar Takiyüddin ile aynı dönemde yaşamış Danimarkalı astronom Tycho Brahe’den daha net ve daha kesin gözlemler yaptığına işaret ederler.

Bu durum uzun sürmedi. Bir takım kıskançlıklara bazı olumsuz bakış açıları da eklenince İstanbul Rasathanesinin ömrü çok kısa oldu. Bazı devlet adamları Hoca Sadettin’in ve Takiyüddin’in ön plana çıkmasına tahammül edemediler. Rasathanenin uğursuzluk getireceği konusunda, o tarihlerde dünyanın çok yakınından geçen kuyruklu yıldız ve veba salgınının bir uyarı olduğu iddia edildi. Rasathane il kuran ve astronomi ile uğraşan Uluğ Bey’in sonunun da felaketle bitmesi olayları padişaha delil olarak gösterildi.

Rasathane hakkında ki son hüküm zamanın ünlü Şeyhülislamı Kadızâde’den geldi. Şeyhülislam Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi III.Murat’a ‘’yıldızların gözleminin felaket getireceğini; göklerin sırlarını örten perdeyi kaldırmanın uğursuz bir haddini bilmezlik olduğunu; böyle bir gözlemevinin kurulduğu hiçbir devletin varlığını sürdüremediğini’’ söyledi.*

Padişah III. Murat bütün bu iddialara paralel olarak Kaptan-ı derya Kılıç Ali Paşa’dan İstanbul Rasathanesini bir gecede yok etmesini istedi. Verilen bu emir gereği rasathane bir gecede 21 Ocak 1580’de yerle bir edildi. Rasathane ile ilgili ne varsa her şey tahrip edildi yada yok edildi.

İstanbul Rasathanesinin çok başarılı çalışmalar yaparken asılsız isnatlar ile yok edilmesi olayının duraklama döneminin başlarına denk gelmesi duraklamanın nedenlerinin işaretlerinden sayılabilir mi, ne dersiniz?

 

Kaynak: http://www.dunyabulteni.net/haber/193634/istanbul-rasathanesi-bir-gecede-neden-yok-edildi

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | Kadızadeler Hareketi ve bir olay için yorumlar kapalı
Şub 09

Düşünen Hindi

Düşünen Hindi                                                                                                                                                                                           www.kenansahbaz.com

Küçük bir papağanın onbeş altına satıldığını gören Nasreddin Hoca, bir koşuda evine gidip kümesteki hindisini tutmuş. Apar topar pazara götürüp başlamış bağırmaya :
– Satılık hindii…. Satılık hindii…. Yirmi altına satılık hindi !
Şaşırmış pazardakiler.
– Yahu hocam demişler. Bir hindinin yirmi altın ettiği nerde görülmüş.
– Ne olmuş diye çıkışmış Hoca. Demin bir kuşu onbeş altına sattılar.
– Ama o papağandı demişler. Tıpkı insan gibi konuşuyor o.
– Olsun demiş Nasreddin Hoca. O konuşuyorsa bu da düşünür !

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , | Düşünen Hindi için yorumlar kapalı
Şub 08

AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili ifadesi-4

AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili  ifadesi-4

www.kenansahbaz.com

 

MEHMET METİNER: ÖCALAN TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİSİNE KATKI SAĞLIYOR

Rusya’nın Sesi’ne konuşan AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, PKK lideri Öcalan’la ilgili “Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yerde duruyor” dedi. “Biz KCK’yı paralel devlet olarak görmüyoruz” ifadesinin kullanan Metiner, sürecin çok istekli ve kararlı bir şekilde yürüdüğünü belirterek “Öcalan sağlam duruyor.” dedi. Metiner ayrıca TRT Haber’deki bir programda da “Bağımsız Kürdistan için silah kullanabilirsiniz!” ifadesini kullandı: “Bağımsız bir Kürdistan için silah kullanabilirsiniz. Ama ana dilde eğitim, demokratik özerklik, bunlar için silah kullanılmaz.”

Devam edecek

Kaynak:http://www.zamanfransa.com/article/akp-yanlisi-isimlerin-pkk-ve-ocalanla-ilgili-degisen-10-ifadesi-15579.html

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili ifadesi-4 için yorumlar kapalı
Şub 07

Hakk’ın Mucizesi..

Hakk’ın Mucizesi..                                                                                                                                                                                           www.kenansahbaz.com

Öyle bir asil kan ki bir Cennet’e yakışır

Hakk’ın aziz kuluna gerçek ifadesi bu!..

Kahramanlar, yiğitler şehitlikte yarışır

Bir yüce inanışın sonsuz iradesi bu!..

 

Bir güneş, bu aşk ile doğuyor ve batıyor

Büsbütün gezegenler ona tabi, akıyor

Yürekler Allah diye durmaksızın atıyor

Bir yüce inanışın, Hakk’ın mucizesi bu!..

 

Sıkı doku herşeyi, herşeyi sıkı ele

Şöyle bir aç gözünü kainata bak hele

Göreceksin gerçeği bir kendini incele

Bir yüce inanışın, müthiş cazibesi bu!..

 

Yaratılmış bir Dünya, yaratılmış bir Adem

Ademoğlu’nun nesli devam etmekte her dem

En şerefli mahluka verilmiş asıl erdem

Bir yüce inanışın gerçek hikayesi bu!..

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Hakk’ın Mucizesi.. için yorumlar kapalı
Şub 06

AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili ifadesi-3

AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili  ifadesi -3

www.kenansahbaz.com

BEŞİR ATALAY: “ÖCALAN’IN MESAJLARI BİZİM DE DÜŞÜNCEMİZ”

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Diyarbakır’da yapılan Çözüm Süreci Çalıştayı’nda Abdullah Öcalan’ın İmralı’ya giden HDP heyetiyle verdiği mesajları önemli ve olumlu bulduklarını belirterek “Bunlar bizim de düşüncelerimiz” dedi. Ayrıca bölgede yol kesme ve eylemlere müdahele edilmemesinin de kendilerinin talimatı olduğunu anlattı.

Kaynak:http://www.zamanfransa.com/article/akp-yanlisi-isimlerin-pkk-ve-ocalanla-ilgili-degisen-10-ifadesi-15579.html

Devam edecek

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , | AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili ifadesi-3 için yorumlar kapalı
Şub 05

BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ’TEN ALTIN SÖZLER

BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ’TEN ALTIN SÖZLER
www.kenansahbaz.com

1)Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez.

2)Milliyetçilik; reaksiyon değil, aksiyondur. Dinamiktir.

3)DALINDAN KOPAN YAPRAĞIN AKIBETİNİ RÜZGAR TAYİN EDER.

4)TÜRKLÜK bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.

5)Mülkiyetin;başkalarını sömürme, ezme aracı olarak kullanılmasına karşıyız.

6)Milliyetçilik ülküsü, ideolojisi her türlü sınıf sistemlerine karşıdır.

7)Fikir, iman, ülkü aşkı … İnsanları güçlü yapan bunlardır.

8)Devletleştirme, her şeyin devlet emrine, yani devletin başındaki kişilere verilmesidir.

9)Biz ne başkalarına uşaklık etmek, nede başkalarını uşak olarak kullanmak istemeyiz.

10)Taklitçilik bir nevi hırsızlıktır.

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , | BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ’TEN ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı