May 08

Kayseri ve Eskişehir’de Uçak Fabrikası

imagesimages (1)

Kayseri ve Eskişehir’de Uçak Fabrikası

Atatürk Kayseri ve Eskişehir’de iki uçak fabrikası kurdurdu. Kayseri’de 112 adet uçak imal edildi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan İnönü döneminde Amerikan yardımı sebebiyle uçak üretimi durduruldu.
Eskişehir’deki uçak fabrikasında Kurtuluş Savaşı pilotlarından Vecihi Hürkuş, Vecihi-14 adıyla bir uçak geliştirdi. 1930’da, Selahaddin Reşit Alan’ın tasarımını yaptığı MMW-1 tipi eğitim uçağının üzerinde çalışıldı. Uçağın prototipi 1932’de tamamlandı, proje yarıda kesildi.
Nuri Demirağ, Selahattin Alan’a ortaklık teklif ederek Beşiktaş’ta bir uçak fabrikası kurdu.
1936 yılında, Alan’ın daha önce yaptığı modeli geliştirerek NuD 36 ismiyle 12 adet THK siparişini hazır hale getirdiler. Ve uçakları test edecek heyet, Nuri Demirağ’ın uçaklarını reddetti.
Mahkemenin aleyhinde karar verdiği ve THK’nun almadığı uçaklar senelerce uçtu ve bir tek kişinin bile burnu kanamadı!
1943’te fabrika faaliyetlerini durdurdu. 

2015’te ise bir teknik üniversitemizde, gençlerimiz kâğıttan uçaklarla oyunda oynaşta meşgul ediliyorlar…(K.Ş.)

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | Kayseri ve Eskişehir’de Uçak Fabrikası için yorumlar kapalı
May 07

Türk Bayrağın’ın Doğuşu

1773_hg

 

 

 

 

 

 

 

 

Türk Bayrağı’nın Doğuşu

Bir söylenceye göre, 1. Kosova Savaşı sonrasında savaşta ölen Türk askerlerin kanının bir göl gibi toplanması sonucunda, Ay ve Yıldız’ın bu göl üzerinde yansıması ile oluştuğu kabul edilmektedir. Yapılan tüm varsayımlar arasında, 1. Kosova Savaşı’nın sebep olması en büyük ihtimallerden biridir, çünkü bu savaşın akşamında gökyüzünde Jüpiter ve Ay yan yana nadir anlarından birini yaşamıştır.

1. Kosova Savaşı tarihi (28 Temmuz 1389), ve Kosova koordinatlarında (Lat: 43.41 , Long: 25.65) gökyüzündeki gezegenlerin konumu incelendiğinde Ay ve Yıldız’ın aslında Ay ve Jüpiter olabileceği ortaya çıkar.

Eğer ki bu yansımayı, olası bir kan gölü üzerinde düşünürsek de; bize Türk Bayrağı’nın şu anki hali gözükür. Bunun için o tarihte ve koordinatta gece yarısı saatlerindeki gökyüzü görüntüsünü, ayı arkanıza alarak kan çukuru üzerindeki yansımayı izlemek isterseniz karşımıza aşağıdaki resimdeki gibi bir görüntü çıkar, ve Türk Bayrağı ile arasında müthiş bir benzerlik vardır.

Jüpiter’in köşeleri Jüpiter’in gözükebilen 4 ay’ının da etrafında kısmen parlaması (basit bir teleskopla gözükebilir, ancak çıplak gözle en iyi ihtimal Jüpiter’e yakın bir parıltı gözükür); büyük bir ihtimal Jüpiter’i köşeli bir yıldıza benzetilmesini sağlamıştır. Lâkin, Güneş’in herhangi bir gezegen üzerindeki yansımasının Dünya’daki insanlar tarafından parlak bir yıldıza benzetilerek de izlenebilir. Uranüs gezegeni de, bu süre içerisinde Jüpiter’e olan yakınlığı (her ne kadar çıplak gözle gözükmesi çok zor olsa da, küçük bir parıltı olarak gözükebilir); Jüpiter etrafında farkedilebilir 5 köşe gözükmesine sebebiyet verir.

1. Kosova Savaşı sırasındaki, Kosova’da gökyüzündeki görüntüye ulaşmak için örnek resimlerde Stellarium isimli ücretsiz planetarium programı kullanılmıştır. Planetarium programımızı 1. Kosova Savaşı tarihine (28 Temmuz 1389) ve Kosova koordinatlarına alırsak; gökyüzündeki Ay ve Yıldız’ın aslında Ay ve Jüpiter olduğu ortaya çıkar. Bayraktaki şekilde görünür.

Kaynak: http://www.turkcebilgi.com/bayragimizin-dogus-oykusu-turk-bayragi-nin-dogusu-

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , | Türk Bayrağın’ın Doğuşu için yorumlar kapalı
May 06

TÜRKLER HAKKINDA ALTIN SÖZLER (1)

A321321ds_z

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKLER HAKKINDA ALTIN SÖZLER (1)

 * “Türkten bahsediyorum. Düşmana saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir deniz ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk, dost yanında ve silahsız kalmış düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli, kasırgayı, göz kamaştıran bu gölü çoşkun bir denize, ıtrında asalet uçan bu gülü yıldırıma çevirmek tabiatı da inciten bir gaflet olur.” TASSE

 * “Poltava da esir oluyordum. Bu, benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi… Gene kurtuldum. Fakat bugün esirim. Türklerin esiriyim. Denizin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar yaptılar, beni esir ettiler. Ayağımda zincir yok. Zindan da değilim. Hürüm, istediğimi yapıyorum. Lakin gene esirim; şevkatin, ülüvvü cenabın, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar.” Demirbaş ŞARL

“Türkün şevkat ve insaniyet duygusunu inkar mümkün değildir. Bu duygu insanı atalete sevk edip sefaleti artırmakla beraber, teşkilatı düzensiz bir toplumun bir derdine tek çare demektir. Türk ırkının soyluluğunu gösteren diğer duygular, yani en küçük iyiliklere karşı besledikleri minnet ve şükran duygusu, ölmüşlere karşı besledikleri minnet ve şükran duygusu … Büyük bir nezaketle yapılan konukseverlik adeti ve hayvanlara saygı alışkanlığı gibi faziletlerin inkarı da mümkün değildir.” Edmondo De AMICS

” Türkleri seviyorum. Onlar, cennetten bir köşe olan bu eşsiz memlekete yakışan, eşsiz insanlar. Yaradılışlarında göksel bir azamet, gönül  alışlarında ise meleklerde bulunmayan bir mahviyet var. Bu büyük ruhlu milletin arasında vatanımı unutmaktan korkuyorum. Vatan aziz, pek aziz.Lakin Türk te aziz ve çok aziz.” Conte De BONNEVAL

* “Nerede bir Türk varsa, orayı kalbinden seveceksin.” “Boyun eğmeyeceğiz! Zira öteden beri Hing-nu lar (Hunlar) kuvveti takdir eder, tabi olmayı hakir görürler. Savaşcı süvari hayatımız sayesinde bri ulus olduk. Zira bilirler ki, savaşta savaşcıların kaderi ölümdür. Biz ölsek de, kahramanlığımızın şöhreti kalacak, çocuklarımız ve torunlarımız diğer kavimlerin EFENDİSİ OLACAKLARDIR.” Mete HAN

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , | TÜRKLER HAKKINDA ALTIN SÖZLER (1) için yorumlar kapalı
May 05

“AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları” (3)

  10329035_909461192411918_1366630638489048151_n  10955770_1570622773184887_6949316806213555055_n
  539800                10928203_729103933855492_7235819513610517265_n  
 
  “AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları” (3)
 
AK Partili Mehmet Metiner’i bilirsiniz. Her konuda konuşur. Çok konuşunca, boş konuştuğu da, çok hata yaptığı da olur. Mesela Adıyaman’da bir yerel TV’ye konuk olan Metiner, “AK Parti’li bakan ve vekil yakınlarının torpille devlet kadrolarına atandığı yolundaki iddialar”a ilişkin soruya öyle bir cevap verdi ki, batırdı:                                                                                                                                                                            
“Akraba olduğu için atanma olmaz ama şunu da söyleyeyim; biz inançlı insanlarız değil mi; cuma namazına gittiğimizde her hafta hutbede ne okunur; ‘akrabalarını koru, kolla’ der.”                                
Sunucunun, “o zaman sizin yaptığınız bu, öyle mi oluyor?” sorusuna verdiği cevap daha da beter:                    
Vallahi sen Allah’ın ayetine bile karşı geliyorsan, ben sana ne diyeyim?”                                                  
Şimdi Metiner, Allah’ın ayetini torpil uygulamasına payanda yapmaya kalkışmış olmuyor mu? Peki, akrabalarına torpille makam verme imkânı olmayanlar, Allah’ın ayetini tatbik etmemiş mi oluyor yani? Böyle bir iddiaya böyle mi cevap verilir?                                                                                                                            
Bu örnekler varken, başlıktan sorduğum soru çok fazla olmasa gerek. Yıllardır iktidarda olmak, seçimlerde zafer üstüne zafer kazanmak, bileğini kimsenin bükememesi insanı bu kadar mı pervasız kılar? Neyin sarhoşu oldu bu vekiller de, müslüman milletin umudu olan bir parti içinde siyaset yapıp, sonra ne müslümanlığa, ne de insanlığa sığmayacak bir söylemin mümessilliğini yapar hale geldiler?                                                                                                                                                                          
Sayın Davutoğlu’nun, seçim öncesi kadro teşkilinde çok dikkatli olması lazım. Milletin hassasiyetlerini umursamayan bir ekiple yol alamayacağını biliyordur sanırım. AK Parti bu haliyle çok sürmez, batar. Bu batış biraz geç olabilir, ama bir kez batınca bir daha da gün yüzünü göremez.     
                                                                            
AK Parti’liler her Cuma Hutbesinden sonra “İnnallahe ye’mürü biladli velihsani ve îtei zilgurbâ ve yenha anil fehşai velmunkeri velbeğyi yeizuküm lealleküm tezekkürun.” Türkçesi  “Şüphesiz ki Allah, adaletli davranmayı, iyilikte bulunmayı ve akrabalara yardım etmeyi emreder. Fuhşu, kötülüğü ve zulmü yasaklar. Allah, sizlere düşünüp yapasınız diye öğüt verir” (en-Nahl, 16/90).
Dediğini bilmezler mi? (K.Ş)
 
(Devam edecek)
 
Kaynak: http://www.haberfedai.com/haber/23066/yeni-akit-yazar-faruk-kose-akplilerin-itikadi-sapkinliklarini-siraladi-ve-tespiti-yapistirdi
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | “AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları” (3) için yorumlar kapalı
May 04

TÜRK OLMAKTAN ŞEREF DUYARIM!

16_Buyuk_Turk_Devletleri

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRK OLMAKTAN ŞEREF DUYARIM!

www.kenansahbaz.com

Yaratıldığımda Türk konmuş adım

Mete Han, Alparslan, Fatih… Üstadım

Güçlü bir devlete nasıl susadım

       Türk’üm hakikate Hakka uyarım!

       Türk olmaktan sonsuz şeref duyarım!

 

Türk bembeyaz lekesiz kara benzer

Cana hayat veren sulara benzer

O cennet denilen diyara benzer

       Türk’üm ben bu ada canım koyarım!

       Türk olmaktan sonsuz şeref duyarım!

 

Türk, dünyayı koruyan bir zar gibi…

Vatan, millet, bayrak Türk’te yar gibi…

Türklüğüme haset eden var gibi…

       Türk’üm beş bin yıldır Türk’tür ayarım!

       Türk olmaktan sonsuz şeref duyarım!

 

Baş eğmek diz çökmek yakışmaz Türk’e

Adalete doyar girdiğim ülke

Atam Mete Han’dan ta Atatürk’e!

       Türk’üm ecdadımı candan sayarım!

       Türk olmaktan sonsuz şeref duyarım!

 Kenan ŞAHBAZ

www.kenansahbaz.com

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , | TÜRK OLMAKTAN ŞEREF DUYARIM! için yorumlar kapalı
May 03

3 Mayıs Türklüğün Dirirliş Günü

11qr3lw

 

 

 

 

 

 

 

 

3 Mayıs Türklüğün Diriliş Günü

3 Mayıs Türkçülük günü’nün Mustafa Kemal Atatürk ile veya daha önceki Türk Tarihi ile en ufak bir ilgisi yoktur. Aksine, Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi’ni yaparken ki yardımcısı İsmet İnönü’nün emriyle, şiddetle bastırılan izinsiz bir kırma dökme ve protesto eyleminin yıldönümüdür, kutlamasıdır.

Hüseyin Nihal Atsız 3 Mayıs Türkçülük Günü’nü 1946’da yazdığı bir yazıda şöyle anlatır:

“3 Mayıs Türkçülüğün tarihinde bir dönüm noktası oldu. O zamana kadar yalnız duygu ve düşünce olan, edebî ve ilmî sınırları pek de aşmayan Türkçülük, 1944 yılının 3 Mayıs’ında birdenbire hareket oluverdi.

Ali Suaviler, Süleyman Paşalar, Mehmet Eminler, Ziya Gökalpler, Rıza Nurlar yalnız duygu, düşünce, iş Türkçüsü idiler. Hareket Türkçüsü olmamışlardı. Çırağan baskını Türkçü Ali Süavi’nin siyasî bir hareketiydi. Bunun Türkçülükle ilgisi yoktu. Sıhhiye Vekili olduğu zaman gayrî Türkleri atarak yerine Türkleri yerleştiren Rıza Nur fiilî Türkçülük yapıyordu. Fakat bu da hareket değildi.

Türkçülükte ilk hareketi, 3 Mayıs 1944 Çarşamba günü, Ankara’daki birkaç bin meçhul Türk genci yaptı. Bu bakımdan Türkçülük tarihinde onların hususî bir şerefi vardır.

***                                                                                                                                                                                                                                                                       Bundan sonra 3 Mayıs Türkçülerin günüdür. Ona bir bayram diyemeyeceğiz. Çünkü yıllarca süren büyük ıstırabımız o gün başlamıştır. Ona bir matem demek de kabil değildir. Çünkü bunca sıkıntıların arasında bize büyük bir imtihan vermek, yürekliyle yüreksizi er meydanında denemek, yahşi ile yamanı ayırmak fırsatını vermiştir. O güne kadar tehlikelerden gafil bir çocuk toyluğu ile yürüyen Türkçülük 3 Mayısta gafletten ayılmış, maskelerin arkasındaki iğrenç yüzleri görmüş, can düşmanlarını tanımış, dost sandığı hainleri ayırt etmiş, hayalin yumuşak bulutlarından gerçeğin sert topraklarına düşmüştür.

Böyle sağlam bir sonuca varmak için çekilen bunca sıkıntılar boşa gitmiş sayılamaz. Bundan dolayı biz 3 Mayıs’a Türkçülerin günü deyip çıkıyoruz.

Hoşlanmayanlar onu benimsemesin. Yalnız kendilerine benzeyenler, yani Türk’e benzemeyenler onu yadırgasın. Biz 3 Mayıs’ı sevmekte devam edeceğiz

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , | 3 Mayıs Türklüğün Dirirliş Günü için yorumlar kapalı
May 02

DİL (LİSAN)

türkçe

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DİL, (LİSAN)

“Osmanlı Tarihi Koronoloji’nin ve “İzahlı İslâm Tarihi Kronoloji”nin yazarı İ. H. Danişmend, der ki: “Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir devrinde uydurmacılık bizdeki akla sığmaz dereceyi bulmamıştır. Bütün uydurmacılarımızın eskiden ‘Lisâniyyat’ ve şimdi ‘Dilbilim’ denilen ‘Linguistique’ ilminden tamamiyle habersiz oldukları gerçektir. Çünkü bu ilim hiç kimsenin kelime uydurma selahiyeti olmadığını ve olamayacağını bir kanun şeklinde tesbit etmiştir.” (“Kelime Uydurmacılığının Tarihe Aksetmiş Menkıbeleri”, Tarihî Hakikatler, 1978).
Maalesef uydurma pek çok kelime yerleşmiş ve nesiller arası kültür uçurumu derinleşmiştir.
Esasında uydurukçacılar, linguistique ilminden haberdar idiler. Maksatları başka olduğu için, beynimize işlemiş, ruhumuza sinmiş kelimeleri değiştirmek istemişlerdir. Bunu da büyük ölçüde başarmışlardır. (“Gökkonuksal Avrat- Türkçenin Türkçesi” kitabımızda ayrıntı verilmiştir.)
İ.H. Danişmend bir Türkçüdür. Öyle bir Türkçü ki, fantezi Güneş Dil Teorisi’ni bile “tamamen orijinal” ve “sağlam temellere dayanmış” görür.
İ. H. Danişmend, bir sohbette, “çay” kelimesinin artık “kızıl sıvık” ve “kahve” kelimesinin de “kara sıvık”  şeklinde Türkçeleştirilmesinin teklif edildiğini ve mecliste bulunan herkesin güldüğünü yazmıştır.
Fransız Edmond Guerard’ın 1929 da yayınlanan “Dictionnaire encylopedique d’anectodes” başlıklı eserinde Fransa kralı IV. Henri’nin nedimi olan ünlü şair Malherbe’le (1555-1628) kral arasında geçen dil bahsinin altında yer alan Roma imparatorlarından Tibere’in şu vecizesini nakleder:
“Bir İmparator istediği insanı memleketine kabul edip vatandaşlık hakkı verebilir, fakat dilde mevcut olmayan hiçbir kelimeyi lisanına kabul edemez!
Mustafa Kemal ne yapmıştı? Tarihten çıkardığı bilinmeyen kelimeleri kullanmak istemiş; hatta, bir nutuk da irat etmiş ama, bakmış olmuyor, Türkçeyi kendi seyrine bırakmıştır.

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/paralelciler-kosutcular-33963yy.htm

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , | DİL (LİSAN) için yorumlar kapalı
May 01

İNGİLİZ Mİ, ABD HAYRANLIĞI MI?

 k_17130849_100_48171 (1)

 

 

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE’DEKİ BİR AVM MERDİVENİNDEN ÖRNEK. BUNUN YERİNE HARİKA TÜRKÇE SÖZLER YAZSAK OLMAZ MI?

 

İNGİLİZ Mİ, ABD HAYRANLIĞI MI?

Ana sınıflarına ve hatta kreşlere kadar bir virüs gibi bulaşan İngilizce öğretme hastalığı bir İngiliz hayranlığı değilse nedir?

1860’da Osmanlı Ülkesine Japonya’dan bir ekip inceleme yaparak bir rapor yazmış. Raporda “Bunlar aralarında Fransızca konuşuyorlar, bu devlet dağılır diye raporlarına not düşerler. Şimdi gelen Japonlar da şu anda da İngilizceden dolayı dağılır diyorlar.”

 Amerika’daki Türk dernekleri bültenlerini Türkçe olarak yayınlardı. Bu derneklerin birleşerek bir federasyon olmaları sağlandı. Bir zaman sonra Amerika’daki Türk Büyük Elçiliği bu federasyona bundan sonra yazışmalarınızı İngilizce yapın emri verir. Artık toplantılar, konuşmalar, yazışmalar, bültenler İngilizce yapılır.

 Yine Almanya’da Nasrettin Hoca Haftası dolayısıyla bir kutlama yapılır. O.D.T.Ü’ den bir, iki genç profesör ile Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, T.C. Konsolosu, Türk katılımcılar, dinleyiciler ve bir de Japon Türkiyatçı bir kadın bulunmaktadır. Japon Türkiyatçı kürsüde Nasrettin Hoca’yı Türkçe anlatmaktadır. Öndeki Baş Konsolos mosmor olur ve kadının yanına yaklaşır, “ İngilizce anlatınız” der. Kadın afallar, şaşırır. Gel de, Türk dinleyicilere Nasrettin Hoca’yı İngilizce anlat, hem de Almanya’da diye düşünür. Kadın isteksiz ve tereddütlü İngilizce konuşmaya başlar. Nasrettin Hoca’nın hikâyesini anlatmayı sıra gelince Japon nezaketine rağmen kızarak “Yahu Nasrettin Hoca hikâyesi İngilizce anlatılır mı? Diyerek Türkçe olarak anlatmaya devam eder. Baş Konsolos kahrolur. O.D.T.Ü’den gelenler ise İngilizce konuşma yaparlar.

Elbette pek çok dil öğretlilmeli fakat akademik düzeyde ve gerektiğince öğretilmelidir. Kendi diline sahip çıkmak her Türk’ün asli görevidir. (K.Ş)

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | İNGİLİZ Mİ, ABD HAYRANLIĞI MI? için yorumlar kapalı
May 01

“AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları” (2)

images   10615546_734907539955782_1371133483442667544_n
106762_n  
“AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları” (2)
 
AK Parti Düzce Milletvekili Fevai Arslan, ise dönemin Başbakanı Erdoğan için, “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider” tabirini kullanıp şunları söylemişti:
“Türkiye olarak artık koşmaya başladık. İşte bu koşan arabanın tekerine bir şey sokma hedefi olanlarla karşılaştık…. (Türkiye’nin) başında öyle bir lider var ki dünya liderliği kabiliyetinde ve Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var. İşte bunun önünü kesmek istediler.”                                                                                        
Partisinin liderine “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan lider” diyecek kadar şirazeyi şaşıranlar, “milletin vekili” olarak “milletin hayatını biçimlendiren yasaları” yapma konumundaysalar, burada durup iyice bir düşünmek gerekmez mi?
Bir başka AK Partili Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz ise, kendisinden ve kardeşinden söz ederken toplumsal hassasiyetlere karşı son derece lakayt ve çirkin bir tarz kullandı; kendisinden “Hazret-i İbrahim”, kardeşinden “Hazret-i Muhammed” diye söz etti. Yılbaşı gecesi Facebook’tan yaptığı açıklama özetle şöyleydi:
“Bu gece…. Son derece önemli bir gece… Çok, ama çok sevdiğinizi bildiğim iki önemli şahsiyet bu gecede dünyaya gelmişlerdir. Bunlardan birincisi Hazret-i İbrahim, ikincisi ise Hazret-i Muhammed’dir…. Allah bu iki büyük zata hayırlı ve bereketli ömürler versin diye dua ederseniz hiçbir şey kaybetmezsiniz…. Hz. İbrahim tabii ki benim. Hz. Muhammed ise en küçük kardeşim.”                                 
Tepkiler üzerine “es’piri yaptığını” ve “Hazreti” kelimesinin Türkçe “beyefendi” anlamına geldiğini söyledi. Kendisini ve kardeşini iki büyük Peygambere izafe ederek es’piri yapma cür’etini nereden aldığını açıklayacağına, kelime oyunu yaptı. 
 
(Devam edecek)
 
Kaynak: http://www.haberfedai.com/haber/23066/yeni-akit-yazar-faruk-kose-akplilerin-itikadi-sapkinliklarini-siraladi-ve-tespiti-yapistirdi
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | “AKP’lilerin İtikadi Sapkınlıkları” (2) için yorumlar kapalı
Nis 30

Altın Sözler

Samimiyet

 

 

 

 

 

 

 

 

Altın Sözler

* “Ülkeler at üstünde fethedilir, fakat at üstünden idare edilmez.” Kubilay

* “Yöneticiler duygularıyla davranmamalı, her zaman mantık yolunu seçmelidirler”. Nadiri,ölü,Müslüman,kul,köle,poleon

* “Öngörmek, yönetmek demektir.” B.Pascal

* “Dirileri, ölüler idare eder.”Gustave le Bon

* “Müslümanlar, ben sizi kul, köle edinen bir hükümdar değilim. Ben de sizin gibi Allah’ın kuluyum. Aramızda ki fark, benim bir de yönetim yükünü taşımış olmalığımdır.” Hz. Ömer

* “Kendini yönet, dünyayı yönetecek gücü bulursun.” Eflatun

* “Siz ne haldeyseniz, başınıza o halde adamlar getirilir.” Hz. Muhammed

* “Kimse kimseyi, rızası olmadan idare edemez.” A. Lincoln

* “Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı, utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır.”Konfüçyüs

* “Ülkeler öder suçunu, budala yöneticilerin.” F.Hüsnü Dağlarca

Kaynak: http://www.dersimiz.com/guzel-sozler/Yoneticilik-ile-ilgili-ozlu-guzel-sozler-1.html

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı