Şub 19

Başçavuş Albayı Tutuklayacakmış

images

Başçavuş Albayı Tutuklayacakmış

Albay, binbaşıya :                                                                                                                                                                                                                                           -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Bende orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz .O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.

Binbaşı, yüzbaşıya :                                                                                                                                                                                                                                      -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.

Yüzbaşı, teğmene :                                                                                                                                                                                                                                        -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.

Teğmen, başçavuşa :                                                                                                                                                                                                                                    -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.

Başçavuş, askere :                                                                                                                                                                                                                                        -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun.

Askerler kendi aralarında :                                                                                                                                                                                                                          -Yarın sabah bizim başçavuş Albayı tutuklayacakmış.

 

Kaynak: http://www.komikfikralar.web.tr/2014/09/bascavus-albay-tutuklayacakms.html

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , | Başçavuş Albayı Tutuklayacakmış için yorumlar kapalı
Şub 18

“Çözüm Süreci” Mi? İhanet Süreci Mi?

   490-254timthumb

“Çözüm Süreci” Mi?  İhanet Süreci Mi?

“Çözüm süreci” ile silah bırakıp yurt dışına çekileceği söylenen PKK hâlâ karakollara saldırmaya devam ediyor.

Asker, saldırılara yeterince karşılık veremediği gibi Valiler de operasyon izni vermiyor. Şehir merkezlerinde YDG-H militanları terör estirirken kırsaldaki hareketlilik de azalmadığı gibi günden güne artıyor. Öyle ki daha önce onlarca şehit verdiğimiz Dağlıca Karakolu’nda durum içler acısı.

Ellerinde silahlarıyla pervasızca ilçe merkezine inip ihtiyaçlarını karşılayan teröristler hemen her gece hatta gün ortasında karakola taciz ateşi açıyor. Komutanlar ise saldırı esnasında askerlerin içeri girmelerini emrediyor. Çünkü birkaç karşı atış dışında yapacakları pek bir şey yok. Teröristler o kadar azıtmış durumda ki karakolun önünden gündüz vakti silahlarla ellerini kollarını sallayarak geçiyor. Tüm bu yaşananları havuz ve yandaş medyada hiçbir şekilde bulamazsınız.

PKK’nın Dağlıca’da son günlerde aralıksız taciz saldırıları ise bölgede örgütün varlığını hissettirerek, AKP’ye aba altından sopa göstermesi, militanlarını zinde tutma ve“taleplerimiz yerine getirilmezse her an eskisi gibi büyük zayiatlı saldırılar düzenleriz” tehdidi olarak yorumlanıyor. Öte yandan terör örgütü bölgede bir çok il ve ilçede eylemlerine devam ediyor.
Kaynak:http://www.guncelmeydan.com/pano/yesil-kart-dagitimi-pkk-ya-gecti-ahmet-takan-t39055.html

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | “Çözüm Süreci” Mi? İhanet Süreci Mi? için yorumlar kapalı
Şub 17

FELEK DEFTERİNİ DÜRSÜN İSRAİL!

indir (1)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
FELEK DEFTERİNİ DÜRSÜN İSRAİL!
 
Müslümanım, bahtım kara, mazlumum
Yok, elektriğim, ekmeğim, suyum
Firavun zulmüne uğradı soyum
        Bu zulmü, Musa da (as) görsün İsrail!
        Felek, defterini dürsün İsrail!
 
Osmanlıdan beri tuzak kurdunuz
Filistin değil ki, sizin yurdunuz
Kadın, çocuk, hatta bebek vurdunuz
        Allah’ın laneti sürsün İsrail
        Felek, defterini dürsün İsrail!
 
Keser döner bir gün, sap hesap döner
Gerçek insan olan barışı dener
Firavun da olsan saltanat söner
       Vicdansızsın, sağır, körsün İsrail!
       Felek, defterini dürsün İsrail!
 
Şu, insan hakları, nerede, hani?
Katliam yapanlar canidir cani!
Sağır mı bu dünya? Kör müdür yani?
      Sen, bir kanser gibi ursun İsrail!
       Felek, defterini dürsün İsrail!
 
Saldırıyor kan emenler her yandan
Sadist bu İsrail, zevk alır kandan
Mazlum Filistinli oluyor candan
        Kuduz köpek gibi ürsün İsrail!
        Felek, defterini dürsün İsrail!
 
Elinde, dilinde, yüzünde kan var
Ardında Emperyal Amerikan var
Mazlumun ahı’ndan arşa çıkan var
       Dünyada farklı bir türsün İsrail!
       Felek, defterini dürsün İsrail!
 
Allah bilir seni, dünya da bilsin!
İnsanlığın yüz karası nesilsin
Seni insan sandık, insan değilsin!
       Lanetli şeytansın, hürsün İsrail
       Felek, defterini dürsün İsrail!
 
04.01.2009
Kenan ŞAHBAZ
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | FELEK DEFTERİNİ DÜRSÜN İSRAİL! için yorumlar kapalı
Şub 16

MODA!.. DİZİ!.. MEDYA!.. (1)

347074-yetenek-sizsiniz-e-porno-soku-52c4f11a627af

 

 

 

Yetenek sizsiniz proğramından bir örnek…

 

 

 

 

Bu adresten ülkenin ne hale geldiğini görün!

http://webtv.hurriyet.com.tr/magazin/evlilik-programinda-boylesi-gorulmedi_71193

 

MODA!.. DİZİ!.. MEDYA!..(1)

”Modacı maymunları yok etmek için modayı yok etmek lazımdır. Türkiye’de moda yok edilmelidir.” -Nejdet SANÇAR

“En alttan başlar genelde ve yukarı doğru çıkar: ayak, göbek, ağız. Biraz yukarı çıkarsan ne var? “beyin” boş ver onu konumuz o değil… Ayağını iyi kullanıyorsan çok zenginsindir. Göbeğini iyi kullanıyorsan milyonlar izler. Sesini iyi kullanıyorsan eğer hayranların senin için kendilerini parçalar konserlerde, TV başlarında. Ama beynini kullanıyorsan hiç kimse tanımaz, dinlemez, bakmaz bile. Futbolcunun maç başına aldığı parayı üniversitedeki profesörün on yılda aldığı bir memleket bizimkisi. Yılbaşında sahneye çıkan yırtmacı derin sanatçı 70 milyar alırken, 28 sene sonunda emekli maaşı olarak 25 milyar alan babamın memleketidir burası. Gözümüz yok Allah daha çok versin, nede olsa o gece ülke için önemli bir başarıya imza atmıştır sanatçımız, nesiller boyu konuşulacak bir buluş sergilemiştir. Bu sanatçının bir gecede kazandığı paraya hiç olmazsa ulaşma imkânımız var; babam 56 sene daha çalışsaydı elde edebilirdi ne de olsa. Ama o futbolcular öylemi? Ne elli ne yüz; çok çalışman gerek baba çok… Milyon dolarlardan bahsediyoruz burada.

İspanya devlet başkanı Franco’ya muhabir sormuş bir zamanlar: “ bu insanları bu krize, işsizliğe, bunalıma rağmen nasıl yönettiniz?” diye. Devlet başkanı ise: “ yüz bin kişilik üç tane beşik yapıp sallayarak” demiş. Ne kadar dâhiyane değil mi? FADO, FİESTA, FUTBOL .Statlar ve orda avutulan bir topluluk. Kadın ve eğlence proğramları. Ağlayan,kaygılanan, çıkış arayan, bunalıma düşen toplumu susturmanın en basit ve herkesçe bilinen yoludur. Ağlayan, sızlanan,  halinden memnun olmayan koca koca bebekleri susturmanın yolu…”

Kaynak: Face -Ay Yıldız Turuk

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , | MODA!.. DİZİ!.. MEDYA!.. (1) için yorumlar kapalı
Şub 15

Altın Sözler

20123919_sevgi_kavram_haritasi1

 

 

 

 

 

 

 

 

 

     Altın Sözler

  • Aşk, duyguların şiiridir. BALZAC
  • Aşk, dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır. BAILEY
  • Aşkın gelişi, aklın gidişidir. ANTONINE BERT
  • Aşk, güzelliğin aracılığıyla çoğalma arzusudur. SOKRATES
  • Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır. MEVLANA
  • Kıskanç daha çok sever, fakat kıskanç olmayan daha iyi sever. MOLIER
  • Kıskançlığımızı ancak sevgi ile yenebiliriz. GOETHE
  • Hayat Tanrının bize sunduğu bir armağandır; onu değerlendirme biçimimiz ise bizim yaratıcıya sunduğumuz armağandır. LEO BUSCAGLİE
  • Hayat yaşla değil, yaşamakla anlaşılır. ANDRE-GIDE
  • İnsanlar birbirleri içindir; birbirlerine aittir. GOETHE
  • Arkadaşını yalnızken ikaz et, başkalarının yanında öv. PUBLIUS CYRUS
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Şub 14

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(3)

1513907_350160005126766_144232352_n

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(3)

Amacımız merhumun arkasından konuşmak değil, tarihe not düşmektir.mutlaka okuyunuz..

MUHSİN YAZICIOĞLU VE ÖZAL ARASINDAKİ MUHABBETİN AKABİNDE KURULAN BBP…

Özal meselesine gelince: Demirel-SHP hükümeti, MHP’den Milli Eğitim Komisyonuna verilmek üzere bir isim istedi. Biz meclisten partiye geldik ve toplantı yaptık. Türkeş, toplantıya katıldı ve şöyle dedi: Arkadaşlar benim Hindistan’dan ve Çin’den misafirlerim var, siz toplantınızı yapın fakat komisyona Koray’ın adını vereceğiz. Ben sonra gelirim. Dedi. Başbuğ salondan çıktıktan sonra biz kendi kendimize mırıldandık, Niye Koray oluyormuş? Niye seçimle olmasın? Belki biz başkasını seçmek istiyoruz? dedik aramızda. Diğer vekil arkadaşlar da buna itiraz etmediler ve biz seçim yaptık, Saffeti seçtik. 

Bir süre sonra Başbuğ geldi, masanın üzerinde cam kavanozu gördü; ne o seçim mi yaptınız? Kimi seçtiniz? diye sorunca, biz evet seçim yaptık, Saffeti seçtik dedik. O zaman Başbuğ çok kızdı ve elinin tersi ile masanın üzerindeki cam kavanozu yere düşürdü ve kırdı. Ardından; Ben size Korayı seçin demedim mi? dedi ve çıktı gitti. Birden ortalık buz gibi oldu. Herkes salonu terk etmeye başladı. Biz dört arkadaş (Muhsin, Ökkeş, Saffet ve Esat) salonda kaldık. Ancak salona giren bizim dördümüzü görüyor. Biz rahatsız olduk ve daha rahat konuşabilmek için bizim eve gittik. Bizim genel merkezden çıkıp eve ulaşmamız 20 dakika sürdü. Ben tam evin kapısına vardım, hanım beni kapıda karşıladı; Yusuf Özal seni arıyor, dedi. Ben arkadaşların içeri girmelerini işaret ettim ve telefonu aldım. Yusuf Özal ile çok samimiyetim yoktur. Sadece meclis salonunda selamlaşırız. Yusuf Özal’la hal hatır sorduktan sonra, Ökkeş Bey, Cumhurbaşkanı(T.Özal) sizinle görüşmek istiyor dedi. Telefonu kapattım ve bizim gündem aniden değişti … Turgut Özal ile görüşelim mi görüşmeyelim mi oldu. Ancak benim anlayamadığım konu şu olmuştu: 20-30 dakika önce genel merkezde meydana gelen bir olaydan ve bizim 20 dakika sonra evde olacağımızdan Turgut Özalın nasıl haberi olmuştu? Özal’ın MHP’de adamlarının olduğunu anlamıştım Arkadaşlar arasında… Bugüne bugün Türkiye’nin cumhurbaşkanı görüşmek istiyor. Önemli olmasa aramazdı. Bizi yiyecek değil ya, gidip görüşelim kararı çıktı. Muhsin’le birlikte benim temsilen gidip görüşmemizi istediler. Ben aradım ve Y.Özal’a gün ve saat verdim. O gün ve o saatte biz Muhsin’le köşkte cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın makamına çıktık. Bizi odasının kapısında karşıladı. Kendisi makamına oturdu. Biz ön koltuklara oturduk. Hal hatırdan sonra Özal sözü başlattı:

Ben her şeyi, olup biteni biliyorum. Siz çok çile çektiniz, her şeyi hak ettiniz. Daha iyi yerlerde olmalısınız. Ama bu gidişle partide sizi iflah etmezler. Dedi. Muhsin de, Efendim durumu bizden iyi biliyorsunuz. Bu durumda ne yapmamızı önerirsiniz? dedi. Özal da Ayrılın parti kurun. Bizimkiler de ayrı parti kuracaklar. (Halil Şıvgın ayrılıp parti kurmuşlardı) Benim sürem bitince siyasete döneceğim. O zaman birleşiriz dedi. Bu arada Muhsin tebessüm etti; Efendim parti kurmak kolay mı? Parti para ile kurulur. Benim daha Sivas esnafına borcum var dedi. Ben de söze girdim: Muhsin Bey haklı efendim, benim de Maraş esnafına, daha seçimden kalma borcum var dedim.

T.Özal bizi hiç konuşturmadan çekmeceden bir çek çıkardı ve Hiç para konusunu düşünmeyin. Şimdilik bu 14 milyar ile partinizi kurun, ne zaman ihtiyacınız olursa beni arayın dedi ve çeki Muhsin’e uzattı. İnan ki abi, biz 14 milyarı bir arada görmüş insanlar değiliz. Çek Özal’ın elinde bir dakika havada kaldı. İkimizin de dili tutuldu. Ne evet, ne hayır diyebildik. Sonunda Muhsin baktı ki çek Özal’ın elinde havada kaldı, ayıp oluyor. Çeki aldı ve döş cebine koydu. Biz artık satılmıştık. Davayı, Şehitlerin kanını satmıştık.  (Devam Edecek)

Ertuğrul Kalafat
                                                                                                                                                                                                                              

Kaynak: Alperen …….

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(3) için yorumlar kapalı
Şub 13

İsa Yusuf Alptekin (1901-1995)

19232557_iya5
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İsa Yusuf Alptekin ( 1901)- (17.12.1995)
 
1901 yılında Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kazasında dünyaya geldi. Öğrenimini Doğu Türkistan’da tamamladıktan sonra çeşitli memuriyet görevlerinde bulundu.1926 yılında Batı Türkistan’a geçerek burada milli mücadele taraftarlarıyla irtibata geçti. 1931’de Hoca Niyaz tarafından başlatılan ayaklanma sırasında Doğu Türkistan’daki valilerin halka yaptıkları zulmü Çin hükümetine anlatarak, bu durumun önlenmesini, aksi takdirde ayaklanmanın yayılacağını, Rusya’nın işgalinin söz konusu olacağını anlattı. Ayaklanma sırasında ve sonrasında milliyetçilik faaliyetlerini sürdürdü.1936 yılında Çin Meclisi üyeliğine de seçildi. Mücadelesini daha çok siyasi alanda yoğunlaştırmıştı. 1944’de İli’de başlayan ayaklanma neticesi kurulan hükümete girmesini İlililer istemedi. Ancak 3 yıl sonra Doğu Türkistan Hükümeti’nin başkanlığı Türkler’e verildiğinde hükümetin genel sekreterliğine getirildi. Bir yıldan fazla kaldığı bu görev esnasında, milliyetçi, anti-emparyalist ve anti-komünist politikalar sebebiyle, Rusya’nın ve Çin’in tepkilerini üzerine çekti.1949’da Çin’in Doğu Türkistan’ı işgali ile birlikte o günkü Hindistan’ın Keşmir eyaletine iltica etti.1954 yılında Türkiye’ye geçti. Türkiye’ye gelir gelmez İstanbul’da Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti’ni kurarak, bundan sonraki faaliyetlerini Doğu Türkistan davasının dünya kamuoyuna anlatılmasında yoğunlaştırdı. Yabancı ülke yöneticileri nezdinde olduğu kadar Türkiye hükümetleri nezdinde de Doğu Türkistan davasının anlatılması için mücadele verdi. Parti liderleriyle görüştü. Başbakan ve cumhurbaşkanlarıyla görüştü.İsa Yusuf Alptekin’in bütün ömrü; mahrumiyetler içerisinde, esir Türkistan’ın hürriyet ve bekası için inanç ve azimle mücadele içinde geçti. Ve 17 Aralık 1995 gecesi vefat etti.
 
Kaynak: http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=767
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , | İsa Yusuf Alptekin (1901-1995) için yorumlar kapalı
Şub 12

Bir numaralı Kürtçü Abdulkadir Kürt değildir.

kurtculugun_1_numarasi_kurt_degildi_h454
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türk tarihine yazılmış Bir numaralı Kürtçü Abdulkadir Kürt değildir.
 
Kendisi Şemdinli’nin Bağlar(Nehri) köyündendir.
Osmanlı’da, Danıştay Başkanlığı yapmıştır.
2’nci Meşrutiyet’le birlikte, Kürtçülük üzerine kurulmuş bütün siyasi örgütlerin başında o vardır; Kürt İttihat ve Terakki Cemiyeti, Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti, Kürdistan Teali Cemiyeti ile Kürdistan Cemiyeti; Kürt Neşr-i Maarif Cemiyeti, Kürt Talebe Heyvi Cemiyeti, Kürt Kadınlar Teali Cemiyeti ve Kürt Milli Fıkrası ve 1921 yılında da Kürdistan Teşriki Mesai Cemiyeti…
Abdulkadir, tüm bu örgütleri ya kurandır ya da yöneten…
Peygamber soyundan geldiği söylenir, Seyit’tir ama bu doğru mudur, bilinmez. Bilinmez çünkü soy ağacı yoktur.
Babası Şeyh Ubeydullah,1880’de, Osmanlı’ya ilk isyan eden Halid-i Kürdi halifesidir.
Dedesi Seyit Taha, Bektaşilik yerine Halid-i Kürdi Nakşi cemaatini kuran Anadolu halifesidir.
Kardeşi Şeyh Abdullah, 1925’te, Şemdinli’de askeri birliklere tuzak kurup, subayları şehit etmiştir.
Adının başında Seyit olan bu Abdulkadir, siyasi örgütler bir yana, Anadolu’da Kürt adıyla isyan çıkartanların da başına yer alır.
1920’de, Koçgiri’de, Türkmen aşiretini kışkırtıp isyan çıkartmıştır ki, o dönemde Türk Ordusu Yunanlılarla İnönü’de savaşıyordu. Neyse ki bu savaştan yine de galip çıkıldı.
1925’te, Diyarbakır’da Şeyh Said isyanını tertiplemiştir ki, o dönemde Türk Ordusu Musul’u geri almak İngilizlere karşı bir savaş hazırlığı içerisindeydi. Bu isyan yüzünden harekat yapılamadı ve Musul kaybedildi.
Abdulkadir, 1925’te, Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yargılandı, vatana ihanet suçundan idama mahkum ve nihayetinde infaz edildi.
Kürtçülük onunla hız kazanmıştı…
Anadolu’da çıkardığı isyanlar, onun yüzünden Kürt isyanları olarak adlandırılmıştı.
Kürtçülüğün bir numarasıydı…
Ama işe bakın ki kendisi Kürt değildi!
Bu gerçeği kendisi söylüyordu. Yargılandığı Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi’nde ifadesi şöyleydi;
“Abdulgani Geylani ahvadındanım. Aslen Kürt değilim, Kürdistan’da yerleşmişim”[1]
Kimdi bu Seyit Abdulkadir?
Ben Kürt’üm diye yaygara koparanların da Abdulkadir’den farkı yok.
 
Kaynak: Erdal Sarızeybek
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , | Bir numaralı Kürtçü Abdulkadir Kürt değildir. için yorumlar kapalı
Şub 11

“Parasını BİR ŞEYTANA Ödetmişsin!!!”

yasli_kadin_dua
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“Parasını BİR ŞEYTANA Ödetmişsin!!!”
 
Yaşlı bir kadın oldukça dini bütün bir insanmış.. Her sabah kapısın çıkarken sesli bir şekilde dua edermiş: “Allah’ım bize verdiklerin için sana şükürler olsun!”
Her seferinde de duasının ardından yan komşusunun sesi duyulurmuş: “Allah yok kadıııııın, Allah yok!!!”… (HAŞA) Duyulurmuş.
Yaşlı kadın ne kadar sinirlense de her sabah kapıdan çıkarken dua edermiş. Komşusu da inadından her seferinde ona aynı şekilde aynı sözlerle bağırırmış…
Bir akşam, komşusu yaslı kadına bir oyun etmeye kalkmış. Markete gidip meyve sebze, ekmek ve pek çok yiyecek alıp poşetlere doldurmuş, yaslı kadının kapısının önüne bırakmış… Ertesi sabah teyze kapıyı açıp da yiyecekleri görünce çok şaşırmış ve sevinçle bağırmış: “Sana şükürler olsun Allah’ım, bu gönderdiğin yiyecekler için sana şükürler olsun!!!”
Ağacın arkasından onu seyreden komsusu seslenmiş: “Allah yok kadııııın Allah yok!!! (HAŞA) O yiyecekleri ben aldııııııım!!!”
Yaslı kadın hiç istifini bozmamış: “Yüce Allah’ım sana ne kadar şükretsem azdır!!!! Hem bu yiyecekleri göndermişsin, hem de parasını BİR ŞEYTANA ödetmişsin!!!”
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , | “Parasını BİR ŞEYTANA Ödetmişsin!!!” için yorumlar kapalı
Şub 10

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(2)

1513907_350160005126766_144232352_n

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(2)

Amacımız merhumun arkasından konuşmak değil, tarihe not düşmektir.mutlaka okuyunuz..

MUHSİN YAZICIOĞLU VE ÖZAL ARASINDAKİ MUHABBETİN AKABİNDE KURULAN BBP…

ANAP’dan gelecek olanlar da gelemedi. Bu arada Fethullah Gülen’in adamları olan Zamancılar, Muhsin’in etrafını sardılar. Toplantılarda kalabalık yapıyor, birbirleri ile fısıltı ile konuşuyorlardı, Aman Muhsin’in etrafında kalabalık yapın da MHP’ye geri dönmesin diyorlardı. Muhsin gaza geldi ve dönmedi. Çok kısa zamanda Büyük Birlik Partisi adında bir parti kurdu. 

MHP’nin dahi kendine ait bir genel merkez binası yokken Muhsin, Sıhhiyeden, Sağlık Bakanlığının tam arka sokağında yedi katlı bir bina satın almıştı. Biz de cezaevi arkadaşları olarak kendisine destek veriyorduk ama bu pahalı binanın alınması kafalarda soru işareti yaratmıştı. Cezaevlerine bakan vakfın başkanı olan Muhsin, paraların hesabını vermemek için oyun bozanlık yaptı ve ayrıldı diyenler de olmuştu. Bu arada Muhsin toplantılarda neden MHP’den ayrıldıklarının gerekçelerini anlatıyordu. Hatta Türkeş’in hanımı denize mayoyla girdi diyecek kadar belden aşağı vurmaya başladılar. Hatta BBP teşkilatlarında Türkeş’e ağır küfürler edenler de vardı. Sonra kendileri de mevcut hükümetle iyi ilişkiler içine girdiler. 

Bazı genel müdürlüklerin BBPye verilmesi ve biraz da para verilmesi halinde gensorularda hükümete destek verdikleri de söylendi. Buraya kadar her şey dedikodu ve varsayımdan ibaretti. Ama 1994 te bir arkadaş bana bir bilgi getirdi. Beyinleri oynatacak bir bilgi vardı. Bu arkadaş Maraşlı olup, Ökkeş Kengerin samimi dostu idi. Ökkeş Kenger’e sorulduğu takdirde bu kişinin kim olduğunu bilecektir. Bir kış günü 1994 yerel seçimlerine yakın bir zamanda M.A. ile bir çay ocağına oturduk, sana çok mühim bir konu anlatacağım dedi. İsterseniz bizzat M.A.nın ağzından dinleyelim bu mühim konuyu: Mecliste Ökkeş’i ziyaret ettim. Ökkeş de beni bırakmadı. Tam dört gün Ökkeş’in misafiri oldum. Gündüzleri mecliste, geceleri evde oturduk ve uzun uzadıya dertleştik. Ökkeş’in bu ayrılıktan pek memnun olmadığını anladım ve sordum: Ökkeş sizin ayrılmanızın Turgut Özal ile bir ilgisi oldu mu? Dedim. Ökkeş, Abi biz bir bok yedik, hatanın neresinden döneceğimizi de bilemiyoruz. (Devam Edecek)

Ertuğrul Kalafat
                                                                                                                                                                                                                              

Kaynak: Alperen …….

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(2) için yorumlar kapalı