Mar 01

Tükür Suratına Bacım,Gardaşım

mehmetcik_1919
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tükür Suratına Bacım, Gardaşım
 
Seni senden almak isteyenlerin
Tükür suratına bacım, Gardaşım
Namus ve ırzına göz dikenlerin
Tükür suratına bacım, gardaşım
 
Yalana, hileye kanma sakın ha!
Çalış milletini çalış ıslaha
Irkına küfreden satılmış aha!
Tükür suratına bacım, gardaşım
 
Bu ülkü senindir çabucak kavra
Girerler düşmanlar tavırdan tavra
Bayrağına kim diyorsa paçavra
Tükür suratına bacım, gardaşım
 
Kendi benliğini inkâr edenin
Mao’ya, Lenin’e lider diyenin
Her türlü İzm’leri boyun eğenin
Tükür suratına bacım, gardaşım
 
Hele vicdanına danış bir kere
Sıkı tut sancağı düşürme yere
Al bayrağı çekmezlerse göndere
Tükür suratına bacım, gardaşım
 
Unutulmaz Kırım, Kerkük, Azeri
Gelmez başımıza bundan beteri
Ayırırsa Türk’ten Kürdü, Tatarı
Tükür suratına bacım, gardaşım
 
Bağlanmadan elin, ayağın, kolun
Gayesi ne idir bilesin solun
Komünist, Faşistin birde Masonun
Tükür suratına bacım, gardaşım
 
Türk’tür Müslüman’dır Şahbaz biline
Bağlıyız biz candan Türk töresine
Türk’e dil uzatan itin leşine
Tükür ha, tükür ha, bacım gardaşım 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Tükür Suratına Bacım,Gardaşım için yorumlar kapalı
Şub 28

Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (4)

kurdistan
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (4)
Sonuç:
Mükrimin Halil Yinanç “Anadolu Türklüğü’nün Tarihi” teziyle meşhur bir tarihçi olarak Anadolu’nun bütünlüğü konusunda kaygılarla yüklü şu hükmü vererek makalesini bitirmektedir:
“Şu açıklamalar bize gösteriyor ki, Anadolu’da bütün mânasıyla tam bir birlik mevcuttur. Bu birlik, bin seneden beri devam edip gelmiştir. Anadolu’nun her tarafı ‘Anadolu’ adıyla adlandırılmıştır. Anadolu’da hiçbir bölgenin ‘Kürdistan’ adını taşıdığı görülememektedir. İlmî ve tarihî hiçbir değeri olmayan böyle bir tabirin (1925 yılı şartlarını kastederek-MK) bundan böyle anılmaması, hem ilmî gerçekler adına, hem de ülke bütünlüğü adına temenniye şayandır.”
Merhum Mükrimin Halil ve benzeri tarih bilginlerimiz, yani sade o değil Osman Turan’lar, Faruk Sümer’ler, İbrahim Kafesoğlu’lar, M. Altay Köymen’ler, bugünün Türkiyesi’nde ülke bütünlüğü adına yaşanan son tartışmaları yerlerinden kalkıp görseler, kahırlarından bir daha ölürlerdi herhâlde!..
Nihayetinde biz ise bir soruyla bitirmek istiyoruz:
Bilir-bilmez nicesinin sözde allâme kesilip bin yıllık vatanımızın bir bölgesine, özellikle Doğu ve Güneydoğu’suna “Kürdistan” damgası vurmaya yeltendikleri; hatta bu “hülya”yı hayata geçirmeye çalıştıkları, sonunun nereye varacağını bilerek-bilmeyerek bazı sözde siyasetçi ve devlet adamlarının dahî fütursuzca (daha doğrusu “sorumsuzca”) bu ismi kullandıkları bir zamanda, Mükrimin Halil Yinanç’ların kaygısına ve uyarısına kulak kabartabilecek sorumlu mevkilerde bulunan bilim adamları ve tarihçilerle bir kısım gerçek devlet adamlarında hakikati savunma inanç ve iradesi yok mu acaba?
Yoksa eğer, eminiz Mükrimin Halil Yinanç ve onun gibi düşünen ebediyet kervanının ruhları – ne yazık ki – muazzep olacaktır!..
Ve bin yıldan beri gerek Türk doğmuş, gerekse bu milletle hem-hâl olarak kendi iradeleriyle “Türk olmuş” insanların gözlerinin nuruyla aydınlanmış ve damarlarının kanıyla sulanmış aziz Anadolu toprakları bu meş’um süreçte bütünlüğünü fiilen kaybederse eğer, başata tarihçilerimiz ve devlet adamlarımız olmak üzere bütün gerçek aydınlarımızın o büyük insanların ruhaniyetlerinden af dilemeleri gerekecektir.
 
——————————————————————————–
[1] Biz bu tartışmaların somut örneklerini daha fazlasıyla geçen yılki benzer bir yazımızda ele almıştık: Bkz: “Mükrimin Halil Yinanç Uyarıyır: Mânasız Bir İsim Kürdistan”. Türk Yurdu, Aralık 2012 sayısı.
[2] Mükrimin Halil Yinanç, Yeni Türk, S: 16, s. 3, 16 Nisan (1925) 1341/23 Ramazan 1343 (Makale yakında Ö. Hakan Özalp’ın, merhum için çıkardığı – Tarihe Adanmış Bir Ömür, Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç, Elmuhay Vakfı Yay. 2012 İstanbul, s.48 vd. – biyografi kitabında özetlendi. Çevrim yazısı da kendisi tarafından yapılmış makalenin aslını bize gönderen sevgili Ö. Hakan Özalp’a müteşekkiriz.
[3] Mükrimin Halil Yinanç, a.g.m. s. 3.
[4] Heşt-Behişt, Bitlisli İdris’in, ilk sekiz Osmanlı Sultanının dönemini anlatan meşhur tarih kitabıdır. (MK)
[5] Mükrimin Halil Yinanç, Anadolu Türkleri Tarihi’ni bundan sonraki hayatında 18 el yazması defterden oluşan 4 cilt hâlinde planlamış, fakat ömrü içinde bunun sadece bir cildini yayımlayabilmiştir (Anadolu’nun Fethi -Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri, 1944). T.T. K. ise 2011’de – merhumun 50. Vefat yılı dolayısıyla – bütün eserlerini yayımlama kararı almış bulunmaktadır. İlki için bkz: Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, Yay. Hazırlayan: Re’fet Yinanç, I. Cilt (aslı üzerinden I. ve II. cilt bir arada), T. T. K. Yay. Ankara 2013 (426 s.).
[6] Diyarbakır Tarihi, M. Halil Yinanç tarafından İslâm Ansiklopedisine (M. E. B. Yayını) mufassal bir madde hâlinde yazılmıştır (bütün eserleri içinde yeniden yayımlanacak). Bkz: Cilt: 3, s. 601-627.
[7] Bu kısım doğrudan Ö. Hakan Özalp’ın kitabından alınmıştır: Tarihe Adanmış Bir Ömür Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç, s. 51 vd. (Tarafımızdan sadeleştirilmiştir.)
 
Kaynak: Dr. MUSTAFA KÖK E. Öğretim Üyesi www.tarihgazetesi.net
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (4) için yorumlar kapalı
Şub 27

Oportünist, Makyavelist Sözler..

oportunist-makyavelist-tayyip-sanghay-beslisine-siginmak-istiyor* “Egemenlik kavramının Kur’an’ın hiçbir ayetinde bulunmadığına eminiz ve Peygamberin sünnetine ilişkin yaptığımız incelemelerde, Yaradan’ın kesin yüceliği ve ulaşılamazlığını anlatan bir terimin olmasının dışında hiçbir yerde bu terimi bulamadık.” Müslüman Kardeşler’in liderlerinden Hudeybi
 
* “Libya’da NATO’nun ne işi var” “Bu konuda Nato ile birlikte hareket ediyoruz.” RTE
 
* Başbakan’ın Mısır’a yaptığı seyahatte gazetecilerin “Sayın Başbakan, NATO’nun Patriot füze sistemlerini Türkiye’ye yerleştireceği konuşuluyor, konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “Bizim böyle bir talebimiz olmadı, olursa isteriz gelir” şeklinde cevap vermesinin ardından Patriotların Türkiye’ye geleceği ortaya çıkınca, “Biz istedik geldi” dedi. RTE
 
* Oslo görüşmeleri basına yansıdığı zaman Başbakan’ın, “Teröristle görüştüğümüzü ispat edemeyen şerefsizdir!” şeklinde yaptığı açıklamadan kısa bir süre sonra, görüşmenin ses kayıtları yayınlanınca, “Devlet istediği ile görüşür” RTE
 
* “Eğer bu ülkede Öcalan ile çözüm olacaksa, o da çıkacak. Türkiye en sonunda da Öcalan’ı hapisten çıkaracak ve siyasi aktör haline gelmesini kabul edecek” Cengiz Çandar
 
* “Akıllı hükümdar, yurttaşlarını her zaman ve her durumda kendisine muhtaç bırakmalıdır. Onların sürekli olarak bağlılığını sağlayacak tek yol budur.” Makyavelli* “İnsanlar hafif baskılara karşı intikam almaya kalkarlar, fakat ağır baskılara karşı direnemezler. Bir insana baski yaparken öyle davranmalıdır ki, intikam almaya olanak bulamasın.” Makyavelli
 
*”Amaca ulaşmak için her araç yasal ve ahlakidir”. Makyavelli

*”Amaca giden yolda herşey mübahtır.”  Makyavelli
 
* “İnsan, yönetim için bir araçtır. Yöneticiler, kendisini dini bütün, dürüst, güvenilir, iyi yürekli, adil, yansız olduğuna inandırmalıdır. Ama yönetenin bu nitelikleri kendinde bulundurması gerekmez. Liderin amacına ulaşması için uygulayabileceği her yöntem ve davranış yasaldır. Başarıya ulaştığında yöneticinin uyguladığı yönetim ve eylemleri tartışılamaz, yasa sayılır.” Makyevelli
 
*“Kral iktidarını güçlendiriyorsa dini yaygınlaştırmalı ve dindarları korumalıdır. Eğer din, kralın iktidarını sürdürmesine mani oluyorsa dini yasaklamalı ve dindarları ezmelidir” Makyavelli
 
* “Hükümdar rolünü iyi oynamalı gerçek amaçları konusunda açık vermemelidir.”Makyavelli
 
* ” Hükümdar sözlerine özen göstermeli, öyle ki görüp işitenler merhametin, bağlılığın, insanlığın, doğruluğun ve dindarlığın ta kendisi olduğunu sansınlar.” Makyavelli 
 
Kaynak:http://www.halkinhabercisi.com/oportunist-makyevelist-tayyip-sanghay-beslisine-siginmak-istiyor
Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , | Oportünist, Makyavelist Sözler.. için yorumlar kapalı
Şub 26

Diyanet İşleri Başkanı’na Soru;

mehmet_gormez_cumhuriyeti_hedef_aldi_h4995
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Diyanet İşleri Başkanı’na Soru;
 
Bu fotoğraftaki ifadenin amacı Cumhuriyeti kötülemek değilse nedir? 
 
Öncelikle Ak Parti milletvekili Fevai Aslan, Recep T. Erdoğan için: “Allahu Teâlâ’nın bütün vasıflarını toplamış bir liderdir.” demişti.
Bu söz dinen câiz midir? Bu konuda Diyanet işleri Başkanlığı ne düşünüyor?
Ayrıca Hayrettin Karaman’ın fetvası;
Hayrettin Karaman’a bir soru sorulur; “Devletten veya belediyelerden haklı ve meşru olarak ihale alıp istifade ve kâr eden kimseleri, yardımda bulunsunlar diye hayır kurumlarına yönlendirsek bunda bir sakınca var mıdır?”
Hayrettin Karaman’ın fetvası:
“Hayır işlesin diye teşvik ve sevk ettiğiniz kimseler Müslüman iseler ve siz istemeseniz bu yardımı yapmayacak idiyseler ve/veya bir daha iş ve ihale alamam diye bu yardımı yaparlarsa bundan sevap alamazlar. Ama kayıtlı ve şeffaf olmaları şartıyla hayır kurumları bundan istifade edebilirler; çünkü onların bir zorlamaları ve baskıları söz konusu değildir, verenin de baskı altında verdiği bilgisine sahip değillerdir.” (Yeni Şafak, 27 Aralık 2013)
Diyanetin düzenlediği “Yüzyılın İslam Kültür Onur ve Hizmet Ödülleri” töreninde AKP’den “Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Ödülü” Karaman aldığı ödül yukarıdaki fetvalarla ilgili olup olmadığı da tartışılmaktadır.
Bütün bunlar Diyanet İşleri Başkanlığı’nı hiç mi ilgilendirmiyor. Hayrettin Karaman din konusunda Fetva makamı mıdır?
Bir Müslüman olarak Türkiye’nin İslam dini otoritelerinden biri olarak bildiğimiz Diyanet İşleri Başkanı Sayın Görmez’den bunları görmesini, duymasını ve açıklasını bekliyoruz.
Yoksa bizde Tevfik Fikret’in dediği gibi “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, / Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!” mi diyelim!…
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , | Diyanet İşleri Başkanı’na Soru; için yorumlar kapalı
Şub 26

MEVLA’M DEFTERİNİ DÜRSÜN ERMENİ!

1689170_588787817871200_857644499_n
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
MEVLA’M DEFTERİNİ DÜRSÜN ERMENİ!
 
Karabağ’ım, kara bahtım, mazlumum
Ermeni yok etti ekmeğim, suyum
Ermeni zulmüne uğradı soyum
İsa’da (as) bu zulmü görsün Ermeni!
Mevla’m defterini dürsün Ermeni!
 
Osmanlıdan beri tuzak kurdunuz
Kadın, çocuk, hatta bebek vurdunuz
Karabağ değil ki, sizin yurdunuz
Allah’ın laneti sürsün Ermeni
Mevla’m defterini dürsün Ermeni!
 
Döner bir gün keser, sap, hesap döner
Gerçek insan olan barışı dener
Sendeki insanlık büsbütün söner
Vicdansızsın, sağır, körsün Ermeni!
Mevla’m defterini dürsün Ermeni!
 
Şu insan hakları, nerede, hani?
Katliam yapanlar canidir cani!
Sağır mı, bu dünya, kör müdür yani?
Sen, bir kanser gibi ursun Ermeni!
Mevla’m defterini dürsün Ermeni!
 
Kan emenler saldırıyor her yandan
Sadist bu Ermeni , zevk alır kandan
Mazlum Karabağlı oluyor candan
Kuduz köpek olmuş ür’sün Ermeni!
Mevla’m defterini dürsün Ermeni!
 
Elinde, dilinde, yüzünde kan var
Ardında Emperyal Amerika’n var
Mazlumun ahı’ndan arşa çıkan var
Dünyada farklı bir türsün Ermeni!
Mevla’m defterini dürsün Ermeni!
 
Allah bilir seni, dünya da bilsin!
İnsanlığın yüz karası nesilsin
İnsan sandık seni, insan değilsin!
Lanetli şeytansın, hürsün Ermeni!
Mevla’m defterini dürsün Ermeni!
 
26.02.1992
Kenan ŞAHBAZ
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | MEVLA’M DEFTERİNİ DÜRSÜN ERMENİ! için yorumlar kapalı
Şub 25

Obama’nın Okul Ziyareti

537951777874
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Obama bir okulu ziyaret eder. Çocuklara:
 
– Sorusu olan var mı? der. Ve küçük “BOP” sözü alır.
 
– Benim üç sorum olacak der;
 
1- Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da Başkan oldunuz?
 
2- Hiroshima’ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir?
 
3- Hiçbir sebep yokken niçin Irak’a saldırdınız?
 
Aniden zil çalar ve çocuklar tenefüse çıkarlar. Çocuklar geri döndüğünde bu sefer sözü küçük TOM alır. Benim beş sorum olacak der;
 
1- Seçimlerde hangi yöntemle çok oy almayı sağladınız da Başkan oldunuz?
 
2- Hiroshima’ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir?
 
3- Hiçbir neden yokken neden Irak’a saldırmak istiyorsunuz?
 
4- Bu derste niçin zil 30 dakika erken çaldı?
 
5- Ve son olarak “BOP” nerede?
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Obama’nın Okul Ziyareti için yorumlar kapalı
Şub 24

BUNU SİNDİREN TÜRK OLAMAZ!

5-yil-once-barzani-muhatabim-olamaz-5-yil-sonra-biji-barzani-1511131200_m
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
BUNU SİNDİREN TÜRK OLAMAZ!
Hangi soydan, hangi boydan gelirse gelsin, isterse Oğuz Kağan’a kadar şecere çıkarsın, bu çerçevenin içindeki utanç karesini içine sindiren Türk olamaz…
Bunu ’büyüyen Türkiye’ olgunluğuyla karşılayan kim varsa, açılımla ilgili “Ne güzel işte, Kuzey Irak’ı bile kendimize bağlıyoruz, Osmanlı oluyoruz” zokasıyla mızrağın Sivas’a, Kahramanmaraş’a, Erzurum’a kadar dayanmasına göz yuman kim varsa ve “Kan dökülmüyor ya” diyerek teslimiyetin en sefilcesine onay veren kim varsa, sayıları kaç kişi ya da milyonsa, ‘sulben’ Türk olsalar da ‘şahsen’ Türk değildirler… Türklük duygusundan arınmış, pörsümüş et yığınlarına bir milliyet ismi atfetmek ne kadar mümkün ve ne kadar rasyonel?
Sanki Rus ordusu Afganistan’dan çekiliyor!.. Ya da Naziler Macaristan’dan, Fransızlar Cezayir’den!.. Yenilmiş bir işgal ordusu, galip gelmiş milisler ve toprakları kurtulduğu için sevinç çığlıkları atan, zılgıt çeken, işgalcilerin gözüne paçavralarını sokan mutlu ve gururlu halk!.. Türk, bu topraklarda sadece kendisini değil, kendisine sığınan, himmetine muhtaç olan, dinini ve namusunu Türk’e emanet eden kavim, topluluk, etnisite, cemaat veya her neyse hepsine kol kanat gerecek, hatta yönetimi paylaşacak, kardeş bilecek, Haçlı’ya ve onun bin bir türlü versiyonuna bin yıl evlatlarını kurban verecek ve sonunda bugün o aşağılık manzaraya maruz bırakılacak!.. Bu bir ‘mide’ değil, ‘işkembe’meselesidir ve bunu sindiren Türk olamaz!..
Kendi Mehmet’inin düşmanlıkla çevrili nazarlar arasından ‘Başkan Apo’ sesleriyle taciz edilmesine itirazı olmayan ve bu itirazın demokrasi içinde bedelini ödetmeyen kişi, kim olursa olsun onun ‘anatomik’ kimliğinin de, ‘antropolojik’ kimliğinin de zerre kadar önemi yoktur!..
 
Kaynak: http://www.haberfedai.com/yazi/456/bu-utanc-fotografi-kimin-duvarina-yakisir#.UuaAjNJag4g
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , | BUNU SİNDİREN TÜRK OLAMAZ! için yorumlar kapalı
Şub 23

“Turan”ın büyük değeri; Ali Şîr Nevâyî!

p17kbfhktk1mrh1veqhrjdqhju3
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ali Şîr Nevâyî!

 

Ali Şîr Nevâyî “Türk”ü birleştiren ve bayrağını yükselten “Turan”ın büyük değeridir.
Ali Şîr Nevâyî, Anadolu’ya 3 bin, 5 bin km. uzaktan, Türkistan’dan ses vermiştir: Sağlığında bütün Türk Dünyasında nam salması, şiirinin gücüyle mi yoksa “Türk’üm” demesiyle mi? Düşünmeliyiz!
Nevâyî, Türkçeyi savunduğu eseri Muhâkemetü’l-Lugateyn’de, Türklerin genel karakteri hakkında şu sözlere yer verir:
“Andakmalûm bolur ki Türk Sartdın tîz-fehmrak ve bülend-idrâkrek ve hilkatı sâfrak ve pâkrek mahlûk boluptur.” (“Bilindiği üzere, Türk Sart’tan daha pratik düşünceli, daha yüksek kavrayışlı ve yaradılış bakımından daha saf ve temiz yüreklidir.”)
“Leylî vü Mecnûn” mesnevîsinde, Türklerin “iyi huylu ve temiz yürekli” olduğunu belirtir:
“NÎçün ki bu kün cihânda etrâk / Köptür hoş-tab u sâfî-idrâk” (“Bugün cihanda Türkler çokturlar; iyi huylu, saf, temiz ve anlayışlıdırlar.”)
Nevâyî, Türkleri övgüde Kaşgarlı’yla âdeta yarışmaktadır. (“Divanu Lügati’t-Türk”ün ön sözünü lütfen okuyunuz.)
Biliyorsunuz, Türklerin atası tarihte Hz. Nuh’un oğlu Yâfes gösterilir. Nevâyî, “Türklerin atası oğul Yâfes’in, kardeşlerinden peygamberlik tacı ile üstün, resullük mansıbı ile seçkin olduğunu” söyleyerek Türk düşmanlarına, Türk’ü silmek isteyenlere bir koz(!) verir: Bu sözlere bakarak Nevâyî’yi “ırkçı” (!) bile görebilirler!
Nevâyî, diğer milletlerin kültürünü kendi kültürünün yanında aşağı ya da ikinci bir konuma yerleştirmiştir.
 
 
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/irkci-ali-sir-nevayi-29434yy.htm 
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , | “Turan”ın büyük değeri; Ali Şîr Nevâyî! için yorumlar kapalı
Şub 22

Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (3)

kurdistan

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (3)
 
Ve en çarpıcı pasajlar:
 
“Eski tarihçilerin eserlerini inceleyip araştırma zahmetine katlanmadan kitap yazmaya yeltenenler hep bu bir-iki Türkçe kitabı kaynak kabul ettiklerinden, onlar da bu ismin ilim-dışı olduğunun farkına varamamışlardır. Son zamanlarda Mehmed Mazhar Efendi ve Osmanlı Devleti Tarihi yazarı Abdurrahman Şeref Bey, bu ismi aynıyla kullanmışlardır. Her iki yazarın da yegâne kaynakları Tâcu’t-Tevârîh kitabı idi. Okul kitapları da ayni şekilde yazılmış ve Anadolu’nun Doğusu “Kürdistan” adıyla anılır olmuştur. Şu halde İdris-i Bitlisî bir “Kürdistan” tabiri UYDURMUŞ, diğerleri de inceleyip araştırmaksızın bu ismi kitaplarına geçirmişlerdir.
“İdris-i Bitlisî ve ona bağlı olarak diğer yazarlar Kürdistan tabiriyle Fırat nehrinin sol yakasından itibaren İran’a kadar devam eden Anadolu’nun Doğusunu murat etmektedirler.”
Mükrimin Halil Bey makalesinde, bundan sonra Anadolu Tarihini özetlerken:[5]
– Milattan önce 6. Yüzyıldan itibaren Batı Anadolu’daki Frigyalılar’ın bir kolu olan Ermeniler’in Doğu Anadolu’ya geldiklerini ve uzun asırlar (Roma ve Bizans dönemleri dâhil) burasının “Ermeniye” diye anıldığını;
– Sonra Arap-İslâm ordularının Doğu Anadolu’yu işgal ettiklerini; halkının büyük çoğunluğu Arapça konuşan Diyarbekir bölgesinin, gerçekte “birer Abbasi valilerinden başka bir şey olmayan “Şeyh”, “Hamedan ve “Mervan” aileleri tarafından idare edildiğini”[6];
– 11. Yüzyıl ortalarından başlayarak Selçuklular tarafından gerek Doğuda Bizans’ın elindeki “Ermeniye” kısımları, gerekse Güneydoğuda Mervanoğulları’nın elindeki Diyarbekir bölgesi, nihayet bütün Anadolu’nun kesin olarak Türklerin hâkimiyetine geçmekle onların “vatanı” hâline geldiğini;
– Ardından Anadolu Selçuklu Devleti’nin Anadolu’da iki buçuk asır boyunca sağladığı birliğin Moğolların işgaliyle bozulduğunu; ama kısa bir zaman sonra onların çekilişiyle beraber Beylikler döneminin başladığını, o yıllarda da Güneydoğu vilâyetlerinde Akkayonlu ve Karakoyunlu diye iki benzer Türk devletinin hâkimiyetini;
– Nihayet Osmanlı döneminde Yavuz Sultan Selim eliyle Anadolu’daki birliğin yeniden ve kâmilen gerçekleştiğini, genel hatlarıyla anlatıyor.
Ve merhum tarihçimiz, makalesini şöyle bitiriyor:[7]
“Eskiden ‘Ermeniye’ adıyla bilinen Doğu Anadolu’muz, Anadolu’dan ayırmayı icap ettirecek yahut ayrı bir bölgeye delâlet edecek hiçbir isim almamış, bazen küçük küçük vilâyetler hâlinde idare edilmiş, bazen de tek bir emirlik hâlinde ve ‘Diyarbekir’ emirliği olarak idare olunmuştur. Bütün tarihi devirlerde Anadolu’nun herhangi bir kısmına ‘Kürdistan’ adı verildiği hiç görülmemiştir.”
“Yalnız son asırlarda Ermeni milliyetçileri, Ermenilik adına siyasî ve kültürel faaliyette bulunarak Anadolu’da bir Ermenistan vücuda getirmek hülyasını takip ettikleri esnada, Doğu Anadolu’ya eski çağlardaki adıyla ‘Ermeniye’ demeye başlamışlar ve o yolda pek çok eserler yayımlamışlardı. Türklere düşman olan Avrupalılar da Ermenilere taraftarlık ediyorlar ve yayımladıkları tarih ve coğrafya kitaplarında Doğu Anadolu’yu ‘Ermeniye’ diye adlandırarak onlara mânen arka çıkıyorlardı. Ermenilerin faaliyeti II. Abdulhamid’i son derece kuşkulandırmış idi. Adı geçen Hâkan, ‘Ermeniye’ ve ‘Ermenistan’ adını ortadan kaldırmak için Doğu Anadolu’nun ‘Kürdistan’ adı altında anılmasını ve mekteplerde okutulan tarih ve coğrafya kitaplarına o suretle geçmesini uygun görmüştü. Bu sebepten dolayı, Heşt Behişt yazarının (İdris-i Bitlisî’nin) icadı olan ve onun izinden giden yazarlar tarafından aynen korunan ‘Kürdistan’ adı, incelenme ve araştırmayla ilgisi olmayan yazarların himmetiyle yayıldı ve genelleştirildi. İlmî ve tarihî bir değeri bulunmayan bir ad ortaya çıktı.”
 
Kaynak: Dr. MUSTAFA KÖK E. Öğretim Üyesi www.tarihgazetesi.net
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (3) için yorumlar kapalı
Şub 21

TÜRK MİLLETİ SUSACAK MISIN!?…

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
TÜRK MİLLETİ SUSACAK MISIN!?…
 
Ey Türk varlığına tehdit var uyan!
Safında yer alsın vatanı sayan
Yeter artık dişe diş, elbet kana kan!
Düşmana öfkeni kusacak mısın!?…
Sen hâlâ susacak, susacak mısın!?…
 
Bir kahraman ersin gel en başta gel!
Şanlı tarihinden çıkıp taşta gel!
Denizi, ovayı, dağı aşta gel!
Düşmana öfkeni kusacak mısın!?…
Sen hâlâ susacak, susacak mısın!…?
 
Elin mi, dilin mi tutuldu yoksa!?
Aklın mı, fikrin mi satıldı yoksa!?
Kanına mikrop mu katıldı yoksa!?
Düşmana öfkeni kusacak mısın!?…
Sen hâlâ susacak, susacak mısın!?…
 
Hain vazgeçer mi kalleş huyundan?
Hâlâ bıkmadın mı sinsi oyundan?
Yavuz da, Fatih de senin soyundan
Sen hâlâ susacak, susacak mısın!?…
Düşmana öfkeni kusacak mısın!?…
 
Çağ kapatıp çağı açtın bir zaman
Her kıtaya kubbe saçtın bir zaman
Adalette, altın taçtın bir zaman
Düşmana öfkeni kusacak mısın!?…
Sen hâlâ susacak, susacak mısın!?…
 
Şanla dolu senin dünün, bu günün
Var mı adı, nedir adı övgünün?
Oyuncağı olma çakal, sürünün
Sen hâlâ susacak, susacak mısın!?…
Düşmana öfkeni kusacak mısın!?…
 
“Demokrasi bilmez kudurmuş itler”
Hakk’a yürümeğe hazır yiğitler
Öcümüzü alın derken şehitler
Düşmana öfkeni kusacak mısın!?…
Sen hâlâ susacak, susacak mısın!?…
 
Yönetenler bunu görmez, bilmez mi?
Hain oyun, bu milleti bölmez mi?
Yetmiş milyon vatan için ölmez mi?
Düşmana öfkeni kusacak mısın!?…
Sen hâlâ susacak, susacak mısın!?…
 
Bunun, hesabını soracak mısın!?…
‘Terörist başını asacak mısın!?’…
 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | TÜRK MİLLETİ SUSACAK MISIN!?… için yorumlar kapalı