May
14

* “Türkler yeryüzünün en şerefli insanlarıdır. Huyları temiz ve yücedir. Yiğitlikleri bozulmaz bir güç halindedir. İşte tarih bunun en canlı örneğidir. Onlar din ve vatan konusunda, öz değerlerine bağlılık noktasında tarafsız, adil davranmasıyla saygı telkin ederler.Türklerin yurdu, efendiler, kahramanlar ve şehitler diyarıdır. Böyle bir milletin düşmanı olmak, bence insanlığın düşmanı olmaktan farksızdır.” Fransa devlet adamı, Dış İşleri Bakanı olan
LAMARTİN
* “Türkler yalancı olmadıkları gibi iki yüzlü de değildirler. Savaşta şerefle ölmeyi, ********ce yaşamaya tercih ederler. Ustalıkla kullandığı kılıcı ile yendiği milletlerin dönüp yarasını sararlar. Onlar hiçbir zaman ülkelerinde yaşayan, inançsız kimseleri engizisyonda yakmadılar.” İngiliz devlet adamı ve yazarı LORD BYRON
* “Çanakkale de başarılı olamadık, bu dehşet verici bir olaydır. Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanın hiddetiyle, inancı, cesareti ve kahramanlığı ile savaş yaptılar böyle bir millet görmedim”. Demesinin ardında bitmiş, tükenmiş, silahları elinden alınmış, yedi düvele karşı kahramanca savaşan Türklere hayran kalan İngiliz yazarına kulak vermek gerekir. O ordu, bu ordudur. O millet yine bu millettir. Türk milleti en zor günlerinde en çetin işleri başarabildiğini ispat etmektedir.”SIR CULYENS. KORBET ise yazdığı eserinde
* “Türkler gerçekten merhametli ve hoşgörülü insanlardır. Düşmanına saldırırken amansız bir aslan olurlar. Dostlarının yanında, silahsız rakiplerine karşıda çok uyumludurlar. Kutsal değerlerine saldıranları da asla affetmezler. Fakat başka dinden olanlara da ses çıkarmazlar. Bu bir yüce hareket değildir de nedir.” Avrupalı bilim adamı ÇHATEAU-BRİAND
* “Savaşın zevkini almak isteyen Türklerle savaşmalıdır” Tarihçi TAVSEND
* “Türklerin bağrında korku kuşu yuva yapmaz.” Ünlü tarihçi NAİMA
* “Türk korkmaz, korkutur. Bir şey istemez, isterse de almadan elini geri çekmez..Barışta kuzu gibi, savaşta aslan kesilir. Her Türk kendisini aslan, atını ceylan, düşmanını av sayar.” İngiliz Lort Byron
Posted in Atasözleri Vecizeler
|
Tagged adil, efendi, hoşgörülü, kahraman, korkusuz, merhametli, şerefli, temiz, Türkler, yiğit, yüce
|
May
13
Zalimlerin yanan çırası söner
Kara vicdanların karası söner
Bütün gönüllerin yarası söner
Sevginin, saygının elisin anne
Anne, anne sesi yürek yandırır
Duyulan güzel ses seni andırır
Ancak senin sesin beni kandırır
Bülbülün, sakanın dilisin anne
En nefret ettiğin yergidir senin
Kâinat dolusu övgüdür senin
En büyük sermayen sevgidir senin
Gönüllerin seher yelisin anne
Her bir anne şefkat ile bezenir
Dünyadaki güller sana özenir
Kokun ahiretten bize uzanır
Cenneti Ala’nın gülüsün anne
May
12
“Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” ata sözünden de anlaşıldığı gibi hayatımızda pek çok insanla tanışmamıza rağmen hiç biri annemizin yerini tutamamıştır, tutamayacaktır. Zira hiç biri de bizi annemiz gibi koruyup kollayıp aynı zamanda da sevgisini ve şefkatini gösterememiştir. Ancak insanın kendince tanımladığı sevgisi güne gibi parlayan anne sevgisinin yanında bir mum ışığı kadardır.
Annenin sevgisi ve anne sevgisinin gönüllerde hissedebilmesi o kadar önemli ve o kadar özel bir duygudur ki, bu duyguyu tek bir günle geçiştirmek anne sevgisini, anne şefkatini, anne fedakarlığını umursamak ciddiye almamaktır. Annemiz bütün hayatı boyunca bizi düşünmeden asla yaşamamıştır. Biz ise 365 gün içinden sadece bir günü annemize ayırma bahtsızlığıyla övünme noktasına geldik.
Ana başa taç imiş
Her derde ilaç imiş
Bir evlat pir olsa da
Anaya muhtaç imiş.
May
11
“ŞEYTAN TAŞLIYORUZ!”

May
10
Tarih: 12 Eylül 1919
Damat Ferit Paşa İngiltere Hükümeti adına M. Fresrer ve Churchill ile anlaştı: Türkiye, bağımsız
Kürdistan kurulmasına karşı koymaz…
“Kürt” üzerinden ayrılıkçı siyaset
İktİdarIn İmralı canisiyle yaptığı “müzakere pazarlığı”, İngilizlerin Kürtler üzerinden yürüttüğü ayrılıkçı siyasetin kesintisiz sürdüğünü de ortaya koydu. Atatürk, yurdu düşmandan kurtarma mücadelesi verirken, işbirlikçi Kürtler vatanseverleri sırtından hançerlemek için İngilizler lehine çalışıyordu. Usta gazeteci Uğur Mumcu, bugüne de ışık tutan ihanet sürecini belgelemişti.
‘Özerk Kürdistan’ sınırları çizildi
Fransa ve İtalya ile anlaşan İngiltere; Fırat’ın doğusunda, Ermenistan’ın güney sınırlarının güneyinde, Suriye ve Irak/Mezopotamya kuzey sınırlarının kuzeyinde, çoğunlukla Kürtlerin bulunduğu bölgeler için bir yerel özerklik planı hazırlamış ve bu iş için “Kürt Lawrence” lakaplı Edward Noel’i görevlendirmişti. Atatürk’ün bozduğu plan için çalışma yine hızlandı!
Majestelerinin Ankara’ya da ilgisi çok derin
Kendi kontrolünde bir Kürdistan için her yolu deneyen İngiltere, Ankara ile de sürekli sıcak ilişki içinde olmaya özen gösterdi. Çankaya’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Büyük Şövalye Nişanı” takıp karşılıklı kadeh tokuşturan Kraliçe 2. Elizabeth, Başbakan Tayyip Erdoğan ve eşini de İngiltere’de samimi bir ortamda ağırlamıştı.
Özerk Kürdistan’ın sınırları çiziliyor!
Britanya, Fransa ve İtalya, anlaştı: Fırat’ın doğusunda, Ermenistan’ın güney sınırlarının güneyinde, Suriye ve Irak/Mezopotamya kuzey sınırlarının kuzeyinde, çoğunlukla Kürtlerin bulunduğu bölgeler için bir yerel özerklik planı hazırlanacak…
İktidarın İmralı canisiyle yaptığı “müzakere pazarlığı”, İngilizlerin Kürtler üzerinden yürüttüğü ayrılıkçı siyaseti hatırlattı. Mustafa Kemal, Türk yurdunu düşmandan kurtarmak için mücadele verirken, işbirlikçi Kürtler, vatanseverleri sırtından hançerlemek için İngilizlerle ortak hareket ediyordu. Uğradığı bombalı saldırıda hayatını kaybeden usta gazeteci Uğur Mumcu’nun kaleme aldığı “Kürt-İslam Ayaklanması” adlı eserinde, bugüne de ışık tutacak ihanet süreci, tarihi belgelere dayanılarak ortaya konmuştu.
Kürtler henüz ayaklanmadı…
“Benim sorunum Kürtler. Noel, Bağdat’tan buraya geldi. Mezopotamya şimdi bizim olduğuna göre ona bir Kürt devleti kurdurup kuzey dağlarını böylece koruyabiliriz. Binbaşı Noel, bir ‘Kürt Lawrence’dir! Ancak Kürtlere fazla güvenilmez. Majestelerinin hükümetinin amacı Türkleri elden geldiğince zayıflatmak olduğuna göre Kürtleri bu şekilde harekete getirmek fena bir plan değil…” Bu sözler, İngiltere’nin 1919 yılındaki İstanbul’da görevli Büyükelçiliği Müsteşarı Hohler’indir.
İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir A. Calthorpe, aynı günlerde Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a şu gizli raporu gönderiyordu: “Binbaşı Noel, Kürt şefleriyle görüş birliğine varırsa, bundan büyük faydalar sağlayacağını söylüyor. Bunlar, İstanbul’da Abdülkadir ve Bedirhan ve daha az önemli bazı kişilerdir. Bunlar, şüphe uyandırmamak için Noel’den ayrı olarak Kürt bölgesine gidecekler. Türkler, Paris’teki Sulh konferansına Kürtlerin de geleceğinden korkuyorlar. Kürtler henüz Mustafa Kemal’e karşı ayaklanmadı. Noel bunu başaracağından emin..”
Noel, 1886 yılında doğmuştu. Yetenekli bir subaydı. Noel’in ilk görevi Hindistan’daydı. İkinci görevi İran’daydı. İngiliz Binbaşısı Edvvard Noel, Kürtçe de öğrenmişti.
Bu “Kürt Lawrence”ı için üçüncü ve önemli görev, Kürtlerdi.
Noel, şimdi hükümeti izin verir ve desteklerse Kürtleri ayaklandıracaktı!
Bu iş için de bir aile seçmişti: Bedirhaniler.
Fransız istihbaratı da boş durmayacak ve Bağdat’taki Yüksek Komiserliğine 1920 başında Bedirhanoğulları ile ilgili şu bilgiyi ulaştıracaktı: “Botan aşiretinden Bedirhan ailesi (Zaho ve Man arası) İngiliz ajanları ile anlaşmış ve İngiliz mandasını kabul etmiştir.”
Noel’in gezileri sürerken 23 Temmuz 1919 günü Erzurum Kongresi toplanmış.
Binbaşı Noel’in Elazığ Valisi Ali Galip ile birlikte Sivas Kongresi’ni basacakları öğrenilir.
Mustafa Kemal, Malatya’daki 12. Alay komutanına Ali Galip, Noel, Celadet Ali ve Kamuran Beyler’in tutuklanmalarını emreder. Ali Galip, Mustafa Kemal’in kendisini tutuklatmak istediğini öğrenir. Öğrenince de Malatya Mutasarrıfı Halil Rami ve Hacı Kadir Ağa’yı alarak Urfa üzerinden Halep’e kaçar. İngiliz binbaşısı “Kürt Lawrence’i” Kuvayı Milliye Mustafa Kemal’e yenilmişti!
Kaynak:http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=83374
May
09
Yörüklerin kabaran ayranı ve “sahiller”de pimi çekilmiş bomba alarmı
Manisalı’ymış…
Dededen, babadan bu yana, 50 yıldır akaryakıt sektöründelermiş…
Hiç dolandırmadan, bodoslama girdi konuya:
“Her şeyi yazıyorsunuz da devletin 1.79’a mal ettiği benzini 5 liradan sattırmasını niye yazmıyorsunuz?”
Ben “Aslındaa… Sık sık ‘Motorin satışı düştü… Dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz’ türü haberler yapıyor arkadaşlarımız” demeye çalışırken, o nefes almadan devam etti:
“5 bin 172 litre benzin bize çıplak 9.293 liraya geliyor…
Üstüne 11 bin 31 lira ÖTV koyuyorlar…
3.660 lira KDV koyuyorlar…
24 bin liraya çıkıyor…
Devletin kendisine 1.79’a gelen benzini vatandaşa 5 liraya sattırmaya hakkı yok!
Son 5 yıldaki gibi rezil bir sistem görmedim ben. Günlük satışım 15-20 tonlardan 5 tona düştü.
Neden?
Vergi veriyorum diye! Fatura ödüyorum diye! Yasalara uyuyorum diye!
Ben bunları yaparken, birileri de doğudan getirdikleri kaçak akaryakıtı bedavaya satıyor diye!
Nereye gidiyor bu kaçak paraları?
PKK’ya! Ben artık vergi vermekten, fatura ödemekten, bankalara yamanmaktan bıktım!
Dayanamıyorum artık!
Araba sat, ev sat, tarla sat, dükkan sat, tanker sat; sat, sat nereye kadar!
Ben Yörükoğlu Yörüğüm! Kimseye Türklüğümü ispat etmeme gerek yok. Bu vatan için de millet için de her türlü fedakarlığı yaptım, yaparım. Ama dışarıdan gelenlerin bizi soymasına müsaade etmeyin! Emeğimizin sömürülmesine izin vermeyin!
Bu Türklükle Kürtlükle ilgili değil. Galatasaray’ın sahada 11 oyuncusu var, 6’sı yabancı ama hepsi aynı formayı giyiyor. Hepsi “karşı takıma” gol atmaya çalışıyor. Aynı hedef için birlikte mücadele ediyor.
Ama bu durum öyle değil ki;
Söyleyin ne üretiyor bunlar bu ülke için? Ne veriyorlar bu toprağa!
Bu ülkeden çalıyorlar. Benim ailemin hakkını, alın terimi çalıyorlar!”
Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=26302
May
08
Pek çok sözde medya mensubu ve sözde aydınlarca terör örgütünü övücü ve ona destek verici açıklamalara ŞEHZADE’nin şiirli isyanı:
Dur diyen çıkmıyor yanlış gidişe
Vatanı sevenler karşı bu işe
Her dakika geliyorlar teftişe
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye diye koştunuz haça
Tarihte yazılı destan bu değil
Herkesin bildiği aslan bu değil
Kuran’ı Kerim’de İslam bu değil
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye diye koştunuz haça
Satılmayan kaldı mı ki vatanda?
Şu anda kaygılı şehit yatanda
Satılan da hain, bence satanda
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye diye koştunuz haça
Nedir bu haliniz heves, heva mı?
Esaret, kölelik Türk’e reva mı?
Böyle dava olmaz, bu da dava mı?
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye diye koştunuz haça
ABD Bush’una çıkmaz mı sesin?
İşbirlikçi, hain, anlaşmış kesin
Bir dünyaya bedel bir Türk bilesin
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye diye koştunuz haça
Kutsal dine her türlü kir kattınız
Utanmadan yan gelipte yattınız?
Bir BOP için memleketi sattınız?
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye diye koştunuz haça
Hainlik kokusu tüm yurdu sardı
Atatürk, kalkıp ta gelse asardı
Başka devlet olsa çoktan batardı
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye diye koştunuz haça
Soros’tan, BOP’tan mı yoksa aşınız?
ABD başkanı Bush mu başınız?
Kafirler, hainler arkadaşınız
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye diye koştunuz haça
Talabani kardeş, dostmuş Barzani
“Sayın”mış herkesçe bilinen cani
Kırk yıllık “Yani” yi yaptınız Kani
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye diye koştunuz haça
Hakk’a dönük Şehzade’nin yüreği
Hür, bağımsız yaşamaktır ereği
Geç kalmadan yapılmalı gereği
Kaça satıldınız söyleyin kaça?
Barış diye, diye koştunuz haça
May
07
Namık Kemal Müzesi Gazi Magosa- Kıbrıs
* “Bâis-i şekvâ bana hüzn-i umûmîdir Kemâl//Kendi derdi gönlümün billâh gelmez yâdına.”
(Feryâd u figânımız halkın çektiği acı ve ıstırap yüzündendir. Yoksa kendi derdim vallâhi aklıma bile gelmez.) Namık Kemâl
Hürriyet Kasîdesi’nden (Büyük Türk Klasikleri)
3.Hakîr olduysa millet şânına noksan gelir sanma
(Eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma)
Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten
(Yere düşmekle cevher özünden değerinden bir şey kaybetmez)
4.Vücûdun kim hamîr-i mâyesi hâk-i vatandır
(Vücudun mayası, vatan toprağıdır; Bu vücut, acı ve sıkıntı içinde)
Ne gam râh-ı vatanda hâk olursa cevr ü mihnetten
(Vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz)
18.Ne gam pür-ateş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
(Hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert)
Kaçar mı merd olan bir cân için meydân-ı gayretten
(Yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı?)
19.Kemend-i can-güdâzı ejder-i kahr olsa cellâdın
(Celladın can yakan kemendi acımasız ejder bile olsa)
Müreccâhtır yine bin kere zincir-i esâretten
(Yine bin defa esaret zincirinden daha iyidir)
20.Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin
(Felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin)
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azametten
(Millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim)
24.Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ey bîdâd
(Ey adaletsiz, milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın;)
Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyyetten
(Senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir)
26.Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
(Gönülde gayret cevheri, elmas cevherine benzer;)
Ezilmez şiddet-i tazyîkten te’sîr-i sıkletten
(Ağırlığın tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez.)
31.Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
(Senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı)
Uyan ey yâreli şîr-i jiyân bu hâb-ı gafletten
(Ey yaralı kükreyen aslan artık gaflet uykusundan uyan!)
Namık Kemal’in Yattığı Zindan Gazi Magosa – Kıbrıs
May
06
Milliyetçi aydınlar Türk Milletiyle görüşmek için yola çıkıyorlar.
Bu milliyetçi çağrıya katılmak için aşağıdaki adreslere ulaşabilirsiniz.
Vatanseveriz.com,
İmza.la/tc-vatandaslarindan-hukumete-uyari,
İmza.la/turk-milleti-ne-cagri.
Aşağıda imzası bulunan bizler, Türk Milletinin aklı selimine sesleniyor, tarihin bu dönemecinde Türk Milleti adına hareket edenleri aşağıdaki hususlarda uyarıyoruz!..
“1- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve sahibi olan Türk Milleti’nin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa’dan çıkarılamaz.
2- Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz.
3- Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milleti’nin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk’ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz.”
Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. Mustafa Kafalı, Prof. Dr. Ümit Özdağ, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Devlet eski Bakanı Sadi Somuncuoğlu’ndan müteşekkil bir heyetin organizasyonuyla hazırlanıp imzâlandıktan sonra kamuoyuna açıklanan bu bildiri, ülkemizin içinde bulunduğu şartlar dikkate alındığında, Türk Milleti ve Türk Devleti’nin varlığına yönelik tehdit ve tehlikelere karşı âdetâ yeni bir Amasya Tamimi niteliğindedir ve hakîkaten târihî bir öneme sâhiptir.
Başta Prof. Dr. Halil İnalcık ve Prof. Dr. İlber Ortaylı geliyor.
Prof. Dr. Abdülhalûk Çay, Ulaştırma eski Bakanı Prof. Dr. Enis Öksüz, merhum Alparslan Türkeş’in kızı Prof. Dr. Umay Türkeş, Tarım eski Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp gibi milliyetçi-MHP’li kimliğiyle tanınmış şahsiyetlerle birlikte, Dışişleri eski Bakanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Prof. Dr. Sina Akşin, Dışişleri eski Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel, Prof. Dr. Cevat Geray, Prof. Dr. Anıl Çeçen başta olmak üzere “sol tandanslı olarak” tanınmış ilim adamlarının da aynı bildiriye imzâ koymuş olmaları, Türkiye için çok önemli ve ümit verici bir gelişmedir.
Bildiride Emine Işınsu (Okçu) ve Alev Alatlı gibi “farklı dünyâların insanları olan” edebiyatçı-yazarların imzalarını bir arada görmek, ayrıca sevindiricidir.
May
05
Başbakan İsmet İnönü Saat 18 Sularında Florya Köşkü’nde ATATÜRK’ü Ziyaret Eder:
– Hayırdır… İsmet Habersiz Geldin.
– Paşam, Azınlıklar Meselesi… Konuyu Meclis’e Getireceğiz… Ne Diyorsunuz?
– İsmet Bugün Geç Oldu..Yarın Sabah Erken Gel, Konuşalım.
İnönü Çıkınca ATATÜRK ” Bütün Görevlileri ” Toplar:
– Sadece Laleler Kalsın… Bahçedeki diğer bütün Çiçekleri sökün, Atın… Derhal.
İsmet Paşa Sabah Gelir Bahçenin ” Halini ” Görünce ”Görevlilere” Sorar:
– Ne Oldu Böyle ?
– Gazi Paşa Hazretleri Emrettiler, Söktük.
Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı ATATÜRK’ün Odasına Girince Sorar:
– Paşam Bahçenin Durumu Nedir ?
– Azınlıkları Söküp Attım İsmet.
İnönü ” Anladım ” Dercesine Başını Önüne Eğer:
ATATÜRK:
– İsmet Ben,” NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ”
Sözünü Boş Yere Söylemedim… KENDİNİ TÜRK HİSSEDEN HERKES BU VATANIN ÖZ EVLADI…
Ben Hayatta Olduğum Sürece Bu Böyle Bilinsin…Ve Sakın Azınlıklar İle İlgili Bir Kanun Çıkarılmasın.
Posted in Hikayeler
|
Tagged atın, attım, azınlık, çiçek, florya, inönü, ismet, köşk, laleler, sökün, söküp
|