Oca 28

Eşkiyadan da Beter

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yıl 1936, aylardan da kasımdır. 136 deveden oluşan bir kervan, yükünü Antalya’dan alarak yola çıkmıştı; Konya’ya doğru yol alıyordu.
Kızılay’ın Adana Yedinci İmdat Ekibi’nin kervanıydı. Çadır, yatak, yorgan, giyecek ve un, Konya’daki depolara ulaştırılacaktı. Develere yüklenmiş denklerin üzerinde “Türkiye Kızılay Cemiyeti” yazılıydı, cemiyetin sembolü kırmızı ay işareti de vardı.
Torosları aşmaya çalışırlarken birkaç el silah sesi duyuldu. Yüze yakın atlı eşkıya, ellerinde silahları olduğu halde kervanı çevirmişlerdi. Eşkıya başı öne doğru çıkıp sorar:
-Nereden geliyorsunuz?
Ona ekip başı cevap verir:
-Antalya’dan geliyoruz.
-Yolculuk nereye?
-Konya’ya…
-Yükünüzde ne var?
Eşkıya başı, cevap almaya gerek görmeden develerden birine yanaşır.
Elde edecekleri ganimeti çok merak ediyordu. Deveye yüklü dengin üzerindeki kırmızı ay resmini görünce duraklar.
Okuma yazması yoktu ama Kızılay’ın sembolünü tanımıştır.
Adamlarına döndü, bağırır.
-Silahlarınızı indirin. Bu, tüccar malı değil, Kızılay Cemiyeti’nin malı. Kızılay’ın malına dokunulmaz. Yürüyün, gidiyoruz, der
Atını tepeye, ağaçların arasına doğru sürer. Arkasından adamları da giderler ve gözden kaybolurlar.
Kervan, yoluna devam eder.
 
(Eğitimci yazar Hasan Kallimci, “Ben bu tarihî hatırayı, Dr. Orhan Yeniaras’ın yazdığı, İstanbul’da basılan Kızılay Tarihine Giriş adlı kitabından aldım” diyor ve ekliyor:
“Bu nasıl eşkıyalıktır?” diyenler, inanmazlarsa o kitabı temin ederek bakabilirler.
İnanmamakta da haklıdırlar, çünkü öyle bir zaman içindeyiz ki, 1936 yılının eşkıyasını bile arar olduk…)
 
Posted in Hikayeler | Eşkiyadan da Beter için yorumlar kapalı
Oca 27

Öz Bulamadım

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sıra, sıra dertler bitmez ağrısı
Hani, nerde  mutluluğun çağrısı
Birçoğunu adam sandım doğrusu
Utanan, sıkılan yüz bulamadım
 
Tüm vicdanlar birer, birer bağlanmış
Para ile makam, mevki  sağlanmış
Türk’e sahip çıkan gözler bağlanmış
Gerçekleri gören göz bulamadım
 
Aç kaldım, süründüm, verdim hep destek
Bencillikten başka görmedim istek
Her zamanı inceleyince tek, tek
Hiç doğrudan yana söz bulamadım
 
Kan sülüklerini vatandan sürdüm
Cumhuriyet kozasını ben ördüm
Pek çok kafaları bağımlı gördüm
Hiç birinde asil öz bulamadım
 
Posted in Şiirlerim | Öz Bulamadım için yorumlar kapalı
Oca 26

Vicdanlara yazılan mektup

images (1)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesine bağlı Kazan köyüne atanmıştı… Mutluydu, hem öğretmenliği çok seviyordu hem de çok istediği Doğu’ya gidip çocuklara ders verme hayali gerçekleşmişti…
Görev yerinde iki gün kaldıktan sonra evini götürmek için memleketine geri geldi… Eşine “İsterseniz siz gelmeyin. Orada şartlar zor, köyde su yok, lojmana tamirat lâzım” dedi… Ama eşi kabul etmedi, “Sait sen neredeysen, ben ve kızım yanındayız” cevabını verdi… Gittiler, şartlar zor olsa da mutluydular…
29 Eylül 1994 akşamı, yemeklerini yemişler, kızlarıyla oynuyorlardı… Köyde su olmadığı için pis sulardan dolayı tifoya yakalanan Aklime Hanım aynı zamanda hamileydi… İlaç kullandığından ayakta duramadığı için, Sait öğretmen eşinden ve kızından yatmalarını istedi…
Aklime Hanım uykudayken kapının çok sert vurulduğunu duydu ve kalktı… Kapıyı açan eşinin karşısında, ellerinde telsizler de bulunan silahlı iki kişi vardı… İçeri girip oturdular… Aklime Hanım “Adamlar kızımızı görünce bize bir şey yapmazlar” düşüncesiyle kızını uykusundan kaldırıp tuvalete götürdü…
Silahlı kişiler Sait öğretmene “Bizi kapıya kadar geçirir misin?” dediler… Öğretmen ve eşi balkona çıkınca, adamlar “Dışarının lambasını söndürün, evinizden çıktığımızı kimse görmesin” diye seslendiler… Kapılarındaki köpeğin kendilerini ısırmaması için ona ekmek vermelerini söylediler… Ardından “Hoca gel, sana da bir şey diyeceğiz” diyerek öğretmeni çağırdılar…
Hanımın hiç aklına gelmemişti iyi kalpli eşini öldürecekleri… Birden kurşun seslerini ve o sesleri takip eden eşinin “Aklime” diye bağırışını duydu… Yerde can çekişen eşine doğru koşup ona sarıldı ve “Beni de öldürün” diye haykırdı… Ortalıkta kimse kalmamıştı, Sait öğretmen o hâliyle “Korkma, ben yaşıyorum” dercesine hanımına işaret yapıyordu…
Aklime Hanım başındaki yazmayı eşinin sağ göğsüne bastırıyordu kanamayı durdurmak için… Bir yandan “Ölme ne olur, çocuğunu gör” diye bağırırken, diğer yandan Azrail gelmesin diye Allah’a yalvarıyordu…
Birden eve döndü, el fenerini aldı ve yardım istemek için köye koştu… Kimse kapısını açmıyor, yardım etmiyordu… Köylüler onu kovuyorlar, “Git, başımıza belâ mısın?” diyorlardı… Eşinin yanına geri döndüğünde kızı “Ne oldu anne, neden bağırıyorsun?” diye soruyor, o tekrar köye yardım istemeye gittiğinde zavallı kızı koşup eve giriyordu…
Çaresizlik içinde çırpınıyor, köylülere “Köyün erkekleri gençleri korkuyorsa, bari kadınlar yardım etsin” diye yalvarırken, kadınlara zarar vermezler diye düşünüyordu… “Bana bir şey yapmadılar, size de yapmazlar” diyor ve onların çocuklarına eğitim amacıyla burada bulunan eşi için “Bari bir at arabası verin, eşimi şehire tedaviye götüreyim” şeklinde adeta yakarıyordu…
Baktı ki kimse yardım etmeyecek, ağır yaralı eşinin yanına döndü… Başını dizinin üzerine koydu… Onun can vermek üzere olduğunu görünce dudaklarını suyla ıslattı, kelime-i şehadet getirtti… Başının altına bir minder koydu, üstünü örttü…
En sonunda köy muhtarının kardeşi geldi ve “Ölmüş kızım, kalk gidelim bize” dedi… Teröristlerin geri gelip, kendisine ve kızına kötülük yapmalarından korktuğu için muhtarın kardeşinin evine sığındı… Şu satırlar Aklime Korkmaz’ın Gökkubbe’ye yazdığı mektuptan: “Evimizin köye uzak olmasından başka, aramızda bir de dere vardı. Dörtbuçuk aylık hamile olduğum halde, kim bilir kaç defa göğsüme kadar sulara gömüldüm, köylülerden yardım istedim. Ben ki köylülerin vahşi köpeklerinden korkuyordum, o gece köpekler feryadımdan korkup kaçıyorlardı.”
Sait öğretmen şehit oldu, eşi Aklime Hanım ise iki evlâdı için yaşıyor… Bu ülkede öğretmenler katledildi… Silahsız ve savunmasızlardı… Kimisi bayrak direğine Türk bayrağını çekmekte ısrar ettiği için o direğe asıldı, kimisi öğrencilerinin önünde vuruldu, kimisi telle boğuldu… Diyarbakır Hantepe’de lojmanlarından alınıp katledilen dört öğretmenden ikisi yeni nişanlanmıştı…
 
*Servet Avcı Yeniçağ
 
Posted in Gündem | Vicdanlara yazılan mektup için yorumlar kapalı
Oca 25

Bu vicdanlar nasıl vicdan, bu yüzler nasıl yüz?

yüz 
 
Şu anda benim  gibi bütün vatandaşların dişlerini gıcırdatmakta olduklarını seziyorum. Yıllardır “Roj TV”nin yayınından rahtsızlığımızı dile getiriyor ve yayına müsaade eden ülkelere kızıyorduk. Ülkemizdeki mevcut TV yayınları da bu günlerde adeta BDP’nin, onun uzantısı KCK’nın ve hatta terör örgütünün reklamını yapıyorlar Onlarsız haber programı seyredemez olduk. Uluslar arası suç şebekesinin  üst düzey yetkililerinin, Avrupa’da ve dünyanın her yerinde krallar gibi gezdiklerini, hayatlarına devam ettiklerini, hiçbir yayın kuruluşu bunları vermiyor. Medyanın da desteğiyle terör örgütü elebaşının “namaz kıldığından, barış meleği” olduğundan dem vuruluyor. 12 Eylül öncesinde terörden tutuklananlara “İşkence yapıldığından, işkenceye uğrayanların da dağa çıkmak zorunda kaldığından bahsediliyor. Sanki birileri emir “almış gibi” doludizgin teröristlerin af edilmesi ile ilgili olarak af propagandası yapıyor. Hatta Cuma vaazında bile affın nimetlerinden bahsediliyor. Bütün bunlar tesadüf müdür sizce… Oysa “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır “ güzel sözü ise hiç kimsenin aklına bile gelmiyor.
12 Eylül öncesinde “haklara özgürlük, ala rızgari, biji rızgari, vb. diyenlere karşı bu vatanın bölünmemesi, Türk bayrağının gönderde dalgalanması, İstiklâl Marşı’nın söylenmesi için canını ortaya koyan yiğitler hiç ama hiç hatırlanmıyor. Onlara yapılan işkencelerden hiç bahsedilmiyor. Bu vicdanlar, nasıl vicdan? Bu yüzler, nasıl yüz? Ismarlama mıdır yoksa?
 
Hiç eylem yapmamış, Teröristler haricinde kimseyi öldürmemiş, ama terörle ölümüne mücadele etmiş generalleri, subayları, erleri “terörist” olarak gösterirken, gerçek teröristler ise masum gösterilmeye çalışılıyor.
Türkiye’ye zarar veren terör örgütünün uluslar arası bir terör örgütü olduğu bilindiği halde her ne hikmetse destek verenlere ses edemiyoruz. Ancak bütün özel ve resmi kurum ve kuruluşların ileri gelenlerini hazır ol vaziyetinde sıraya diziyor, fırçalıyoruz. İleri demokrasimiz(!) sağ olsun!
Sanki bir yerlerde bir şeyler planlanıyor, sonra uygulanıyor, bizler de “AA… AAAAA!” diye seyretmek zorunda bırakılıyoruz.
 
Necip Türk Milleti niyetiniz güzel, hakça olsun, ideallerinizin ışığı hiç sönmesin! Hakkımızda hayırlısı olsun. Hoşça kalın.
 
Posted in Yazılarım | Bu vicdanlar nasıl vicdan, bu yüzler nasıl yüz? için yorumlar kapalı
Oca 24

“Barış Meleği”(!)

indir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bildiğimiz “Yani’ye”  birde “Kâni” dediler…
Kürtleri öldürünce nerde, hani? Dediler…
Bebekleri katletti o an “cani” dediler…
Büyüğümüz(!) açıkladı. Namaz bile kılarmış…
Şimdi “barış meleği”, o bir fani dediler…
 
Posted in Şiirlerim | “Barış Meleği”(!) için yorumlar kapalı
Oca 23

İleri Demokrasi (!) Kitapları

APO-MANSETYASAKLARI KALKAN 67 KİTAP, 16 YAYIN
Polisin, yasak olmaya devam etmesini istediği ancak yasaklarının kalktığı kitaplar şunlar:
Komünist Manifesto (1968), Mahir Çayan Toplu Yazılar (1978), Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Bildirgesi – Abdullah Öcalan (1999), 12 Eylül Faşizmi PKK Direnişi – Abdullah Öcalan (1996), Barışa Doğru Roma Konuşmaları – Abdullah Öcalan 1996Dersim Türküleri (1993), Tunceli Kanunu ve Dersim Jenosidi – İsmail Beşikçi (1992), Mamak Zulüm Kalesi – Zihni Açba (1991), Devrimci Saflarda Proletaryanın Demokrasi Anlayışını Egemen Kılma (1980), Devrimciler Ne İçin Savaşıyor (1981), Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Devrimci Gençlik Seçmeler (1978), Enternasyonalist Son Kavga (1992), Kaldıraç – 5 sayı (1994-95), Özgür Yılmaz Güney – Şeyhmus Güzel (1996), Sosyalizmin İki Ruhu (1999), TİİKP Davası Savunma (1974), TİİKP Savunmasında Köylü Meselesi (1974), TİİKP Savunmasında Milli Mesele (1974), TDKP Programı (1980), Türkiye Devrimi Kürdistan Devrimidir- Sinan Durmaz (1994), Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Davası (1974), Türkiye İşçi Köylü Partisi’nin Siyasi Çizgisi MK Raporu Tüzük Programı (1980), Yalanları Parçalayan Ulucanlar Katliamı (1999), Yaşasın Çorum Silahlı Antifaşist Halk Direnişi (1980), Haklar ve Özgürlükler Cephesi Halk Anayasası Taslağı (2007), Ashab-u Uhdud – Zeynep Buruçerdi (1982), Çağdaş Tagutların İslam Gerçeğini Saptırma Çabalarına Reddiye – Ahmet Kılıçkaya (2000), Cihat-Murtaza-Mutahhari Bütün Eserleri (2000), Çilenin Böylesi-Hüseyin Üzmez (1984), Demokrasi Küfür Nizamıdır (2003), Dabbetül Arz Haykırıyor (2005), Demokrasi Risalesi – Yaşar Kaplan (1985), Gerçek İslam Dinini Kimler Bozdu (1971), Ham İmam Humeyni (2000), Hizbi Kitleleşme (2003), Hizbut Tahrir (2003), Hizbut Tahrir Mefhumları (2003), Hizbut Tahrir ve Hilafet (2000), Hür Düşünce Mektebi – Ali Şeriati (1989), İmam Humeyni İslama Davet (2000), İnsan Tanrı Dinler ve Alevilik – Hüseyin Gazi Metin (2000), İslam Anayasası (1985), İslam Anlayışımız Üzerine Makaleler – Osman Kayaer (2000), İslam Devleti (2003), İslam Nizamı (2003), İslami Şahsiyetler (2003), İslam Şeriatı (1984), İslam Ümmetinin Yetimleri Kürtler – Fehim Şinasi (2000), İslama Davet – Ahmet El Mahmut (2000), İslamda Ekonomik Sistem -Takiyudden En Nephani (2003), İslamda İçtimai Nizam, İslamda Kadın Erkek İlişkileri – Takiyuddin En Nephani (2003), İslamda Maliye – Abdülkerim Zellum (2003), İslamda Yönetim Nizamı – Takiyuddin En Nephani (2000), İslamda Yönetim Sistemi – Abdül Kadim Zellum (2000), İslamın Hareket Metodu 2 cilt – Abdurrahman el Muhacır (2003), Kıvrak Zeka – Takiyuddin En Nephani (2000), Nebevi Hareket Metodu – Muhammed Gadban (2003), Brifingteki İrtica (1998), Başkaldırının Koşulları (1992), Devrimci Doğu Kültür Ocakları (1970), Kurtuluş İçin İleri AYÖD Gençlik Harekatı (1976), Kürdistan Bağımsızlık Mücadelesinin Yılmaz Savaşcısı.
ÖCALAN POSTERLERİ DE ÖZGÜR
AFİŞ: “30 Mart – 17 Nisan Şehitlerimizi Anıyor Önderimizi Selamlıyor Umudu Büyütüyoruz – Halk Cephesi” – Arka Yüzü “Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm İçin Cephe Saflarında Birleşin”,
* “2 Temmuz 93′te 35 Aydın Diri Diri Yakıldı. Sorumlusu Sermaye Devlettir. Unutmadık, Unutturmayacağız. Katliamların hesabını İşçi ve Emekçiler Soracak”
GAZETE: Atılım – 5 Eylül 2009, Üniversiteli Cephe
BİLDİRİ: “Bağımsız Demokratik Sosyalist Türkiye’yi Yaratmak İçin Sözümüz Var-Halk Cephesi” (Bildiri) “Ezilenlerin Sosyalist Platformu”, (Bildiri) “Haklar ve Özgürlükler Cephesi”
DERGİ: “Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm İçin Yürüyüş” (6 sayı), İslam Devleti Hilafet, Köklü Değişim, Kurani Mücahede, Atılımda Yurtsever Gençlik, Genç Bakış – Abdullah Öcalan posterleri.
 
*sözcü.com
 
Posted in Gündem | İleri Demokrasi (!) Kitapları için yorumlar kapalı
Oca 22

“Müftü” Böyle Olursa…

suudi_muftu

 

Suudi müftüden Suriyeli kadınlara fetva: ‘Cennete girmek için ÖSO militanlarının cinsel isteklerini giderin’

Suudi Arabistan’da Vahhabi müftü Muhammed El ArifiSuriyeli muhaliflerin uzun süredir savaştığı için cinsel ilişkiye giremediğini söyleyerek, militanların cinsel isteklerini karşılamanın cennete gitmek için yerine getirilmesi gereken bir görev olduğunu iddia etti.

Presstv’nin haberine göre, Vahhabi müftüMuhammed El Arifi Suriye ile ilgili verdiği fetvada insanlık dışı önerilerde bulundu. Suriye‘deki militanların iki yıldır savaştıklarını, bu yüzden uzun süredir cinsel ilişkiye giremediklerini söyleyen El Arifi, ÖSO militanlarının muta* nikahıyla Suriyeli kadınlarla kısa süreli evlilikler yapabileceğini söyledi.

Müftü El Arifi “mücahit” olarak nitelendirdiği yabancı militanların Suriyeli kadınlarla ilişkiye girerek cinsel arzularını tatmin edebileceğini, böylece militanların “Suriyelileri öldürmek için kararlılığının artacağını” savundu.
Cinsel ihtiyaçları gidermek için yapılacak evliliklerde dul, boşanmış ve 14 yaşından büyük kadınların tercih edilmesi gerektiğini söyleyen müftü, militanların cinsel isteklerini karşılamanın cennete gitmek için yerine getirilmesi gereken bir görev olduğunu iddia etti.

 

*habertürk

Posted in Yazılarım | “Müftü” Böyle Olursa… için yorumlar kapalı
Oca 21

Türkçe Düşün, Türkçe Söyle, Türkçe Yaz!

haber_50e04d2938247
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İşlenmeli dağa, bağa arkadaş
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
Vuracaksan mührü çağa arkadaş
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Unutma ırkının coşkun çağını
Bu dille, kültürle gönül bağını
Her an gönderde tut dil bayrağını
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Çağlara hükmeden elin var senin
Her an açan Türkçe gülün var senin
Anne sütüne eş dilin var senin
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
İncinin, yakutun, zümrüdün mahı
Türkçe, bilim dili şahların şahı
Dillerin sultanı ve padişahı
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Bülbülün, sakanın diline benzer
Ceylana, kekliğe, sülüne benzer
Cenneti Âlânın gülüne benzer
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Başların üstünde tutulmak için
Kendini inkârdan kurtulmak için
İnsan sınıfına katılmak için
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Türkçeyi yaratmış seni yaratan
Türkçe, gözlerde fer, yüreklerde kan
Sana ait olmaz dilsiz bir vatan
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Türkçeye sahip çık, yaşat özünde
Bir başka değeri ilmin gözünde
Ben varım diyorsan bu yeryüzünde
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Aklın da, fikrin de, o’dur güneşi
Her çağda bilimin o, kan kardeşi
Yakmak için akıl denen ateşi
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Olmasın Türkçesiz asla bir anın
Varlık sebebidir dili insanın
Gereğini yap şu ulvî yasanın
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Kültürden bir ışık, millî bir izdir
Yapacağın, başka dile perhizdir
Her çağda, çağlayan coşkun denizdir
Türkçe düşün, Türkçe söyle, Türkçe yaz!
 
Posted in Şiirlerim | Türkçe Düşün, Türkçe Söyle, Türkçe Yaz! için yorumlar kapalı
Oca 20

Ak Sözler(!)

images
 
*“Vatan dediğin toprak parçası, bunun için ölünür mü” Ahmet Altan
 
* Bir televizyonun canlı yayınında “Bana Atatürkçü denmesini hakaret sayarım”  Mümtazer Türköne
 
*“Ne mutlu Türküm diyene, lafını tutup her yere yaza yaza Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür” A.Gül
 
* “PKK ile pazarlık yaptığımızı söyleyen alçaktır, şerefsizdir” RTE
 
* “Biz gerekirse terörün siyasi kanadıyla müzakere, askeri kanadıyla mücadele yaparız” RTE
 
* ‘Hedefime ulaşmak için gerekirse papaz kıyafeti bile giyerim’ RTE
 
* “Türkler alt kimliklerden biri ve Türkiye Türklerindir demek yanlıştır” RTE
 
*“Ne mutlu Türküm diyene, lafını tutup her yere yaza yaza Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür” A.Gül
 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Ak Sözler(!) için yorumlar kapalı
Oca 19

Vekillik beklentisine giren mayın eşekleri…

indir
 
Kasabanın hanına bırakılan kara ve boz renkli iki eşek, dertleşiyorlarmış. Söz, dönmüş dolaşmış sahiplerinden çektikleri eziyete gelmiş.
Kara eşek öfke ile dişlerini gıcırdatmış:
– “Yeter artık arkadaş. Aha buraya kadar geldi. Biz de can taşıyoruz. Eğer, sahibim bir daha beni eşek yerine koyarsa, üzerimden atıp çifteyi basacağım.”
Diğeri suskun, bir şey söyleyemiyor.
– “Yahu” demiş kara eşek, “Sen de bir şeyler söylesene, niye susuyorsun?”
Beriki iç geçirmiş:
– “Dediklerin benim de aklımdan geçmiyor değil, ama benim çok önemli bir
beklentim var.”
Meraklanmış, kara eşek:
– “Hayrola, beklentin ne ola ki?”
Boz eşek, keyifle kuyruğunu oynatmış:
– “Yıllar önce sahibimle eşi mutfakta yemek yiyorlardı. Bir ara kızıp, eşine tekme tokat girişen sahibim, ‘Bir daha dediklerimi yapmazsan eğer, vallahi de billahi de seni ahırdaki eşeğin yerine kor, eşeği eve alırım’ dedi. Kulaklarımla duydum. İşte o yüzden bunca eziyete katlanıyorum.”
İktidara yağcılıkta rekora koşan ‘liboş’, ‘entel-dantel’ ve ‘dönek’ takımının son günlerdeki haline bakınca ‘beklentinin’ insana neler yaptırdığı geliyor aklımıza.
 
*İsrafil K.KUMBASAR Yeniçağ
 
Posted in Fıkralar | Vekillik beklentisine giren mayın eşekleri… için yorumlar kapalı