Oca 18

“Barış ve Demokrasinin Zaferi” Böyle Olur!

1358448814
 
 
 
 
 
Fotograf Yeniçağ Gazetesi’nden alınmıştır.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HaberRes_27071Bu fotograf Ortadoğu Gazetesi’nden alınmıştır.
 
Devletin sağlamış olduğu her türlü imkânı kullanarak yaşayan kendini bilmezler “Dersimden özür dilerler,” “Ermenilerden özür dilerler.” Oldu olacak Kurtuluş Savaşı öncesinde Türkiye’yi işgal eden Fransa’dan, Yunanistan’dan, İtalya’dan, İngiltere’den de özür dileyelim. Hatta Mustafa Kemal Atatürk size karşı saygısızlık yapmış misafirperverlik gösterememiştir, cahilliğini bağışlayın diyerek özür dileyelim.
1984’ten bu yana ülkemizde kan döken, can alan cani örgütün elebaşının ayağına kadar gidilerek “sayın”dan neler istediği sorulmuştur. İstedikleri ve istemedikleri yerine getirilmiştir. Terör örgütünün azılı 3 kadınının “Kahraman” ilan edilmesine göz yumulmuş, cenazeleri Tunceli, Kahramanmaraş, Mersin’e değil de Diyarbakır’a getirilmiştir. Diyarbakır Hastanesi’ne örgüt paçavrası asılmış, tabutlara örgüt paçavraları örtülmüştür. Güvenliği sağlayacak olan polisler ortalıkta görünmemişlerdir. Bunun adına da “barış ve demokrasi “ denilmiştir. “Süper bir barış ve demokrasi “ için askeri de çeksek mi acaba!…
Öyle zannediyorum ki bu millet Aziz Nesi’nin dediği gibi “aptal” değildir.
Yüksek mevkilerde yer tutanların yerlerini koruma uğruna bütün bunları vatandaşlarına yutturmaya çalışmasının kendisine de faydası olmayacaktır. O şahıslara yüksek mevkileri sağlayan halk yok olursa kendileri için de herhangi bir mevki ve makam da kalmayacaktır
“Türkiye bütün kurumlarıyla teslim alınmıştır” diyenler haksız mıdırlar?
 
Posted in Gündem | “Barış ve Demokrasinin Zaferi” Böyle Olur! için yorumlar kapalı
Oca 18

Necip Türk Milleti!

İşte ABD’nin Türkiye’yi böldüğü harita!

basliksiz_5jpg_h330

ABD’nin, AB’nin, Barzani’nin ve “CANİ”nin bütün istekleri adım adım yerine getirilirken sizi uyutmak görevini yıllardır sürdüren “Benimle Evlenir misin?, Yemekteyiz, Evim Şahane, Bana Her Şey Yakışır, Ben Bilmem Eşim bilir, Yetenek Sizsiniz, Muhteşem Yüzyıl, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Kuzey Güney, Dila Hanım, Huzur Sokağı, Hayat Devam Ediyor, İntikam vb. programlardan başınızı kaldırıp ta “Türkiye’de Neler Oluyor” diye düşünmenizi ve olanları gizlemeye çalışan medyaya rağmen ‘açık oturumları ‘takip etmenizi, uyumaktan kurtulmanızı tavsiye ederim. Yarın çok geç olabilir…

Ülkemiz adım adım uçuruma giderken sessiz kalmanın vebalinden kurtulmak için tanıdığınız bütün siyasilere mesajlar gönderiniz Gördüğünüz yerde hesap sorunuz. Hangi partiden olursanız olun partinizin genel merkezini, yönetim kadrosunu ve milletvekillerini uyarınız. Aksi takdirde en kutsal emanetlerden biri olan vatanı emanete ihanet etmiş, kınanmış ve hatta lanetlenmiş olarak anılacaksınız. Gelecek nesillerin sizleri bu şekilde hatırlamasını istemeyenler lütfen okuyun, okuyun, okuyun! Bütün TV’lerdeki açık oturumları seyredin…Siyaseti ve siyasileri takip edin… Varsın moraliniz bozulsun… Memleket bozuluyor….

Hepinizin bildiği gibi TSK’nin terörle mücadelede üstün başarı gösterenler “Dijital Terör” suçlamasıyla terörist diye tutuklanırken 40.000 kişinin ölümünden sorumlu “teröristler tanık” oldular. Terör elebaşı ile destekçisi Barzani, (hükumetin değil!) devletin en güvendiği kişiler oluverdiler. TSK Genel Kurmay Başkanı terör suçlamasıyla tutuklanırken ülkeyi yönetenlerden hiç kimse Genel Kurmay Başkanını muhatap bile almamışlar, ancak terörist başı ile görüşmek için kuyruğa girmişlerdir. Yıllar öncesinde terörist elebaşı caniye “sayın” ve aziz şehitlerimize ise  “kelle” diyen zihniyetin asıl niyeti yeni yeni anlaşılıyor diyebiliriz…

İleri demokrasimiz, açılımla başladı, Habur’la, Oslo ile  devam etti,. Şimdi de İmralı’daki CANİ ile görüşülüyor. Anlayacağınız gibi; CANİ ile görüşülüyor… “Terörle bir yere varılmaz” diyenler yüzünüz kızarmıyor mu?…

“Benim oğlum bina okur, döner döner yina okur” sözü bu gün için söylenmiş olsa gerek…

Sen uyumaya devam et necip Türk Milleti! Rahatını bozma… Yarın ülkeni saran “eşek arılarından” nasıl kurtulacağını düşünme zahmetine dahi katlanma bakalım…

 

Bence bu bir milletin açık açık intiharıdır!…

 

Posted in Yazılarım | Necip Türk Milleti! için yorumlar kapalı
Oca 17

“Ben de bu millettenim, elini öpmeliyim”

Büyük önder Atatürk, devlet ba?kan?<br /><br /><br /><br />
oldu?u zaman da annesi Zübeyde Han?m??n<br /><br /><br /><br />
elini öpmeyi ihmal etmezdi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Fatih Rıfkı’nın  anısından:
 
Mustafa Kemal 1934’te Atatürk soyadını almıştır. Hiçbir büyük Türk ondan önce “Türküm!” dememişti. Türk Osmanlıcada, kaba ve köylü demekti. Şehir efendisi alafranga ise Osmanlı, alaturka ise Müslümandı.
Atatürk Cumhuriyet’in onuncu yıldönümündeki kısa nutkunu şu sözlerle bitirmiştir: “Ne mutlu Türk’üm diyene!”
O bir milliyetçi idi. Fakat ırkçı değildi. Onun anlayışınca vatan Türkiye, Türk de Türkiyeli demekti. Bir gün kendisine:
-Ya öteki Türkler? diye sormaları üzerine:
-Hepsinin vatanı burası. Hepsi için yurdumuzda yer var, cevabını vermişti.
Atatürk iyi aile çocuğu idi. Babasını bilmez. Övey babası Ragıp Bey’i önceleri hiç sevmemişti. Fakat her türlü güçlükleri yenerek kendisini yetiştiren anasına aşk ile bağlı idi. Onu çocukluğundan bu devlet ve milletin en büyüğü olduğu güne kadar daima saymıştır. Her eve gidişinde anasının elini öpmek adeti idi. Subay, komutan, başkomutan ve devlet reisi, o anasının yanında daima eski “Mustafacık” tı.
Mütarekede anası İstanbul’da iken işgal kuvvetleri evini basmışlar, ona çok çile çektirmişlerdi. Bu ana, sevgili yavrusunun padişahın askerî mahkemesinde idama mahkûm edildiğini gazetelerde okuduğu gün ömründen belki yıllar kaybetmişti. İlk fırsatta kendisini Ankara’ya, Çankaya’daki evine getirdi. Buluştukları zaman Atatürk yine anasının elini öptü. Fakat anası oğlunu bağrına basacağı yerde eline sarıldı. Atatürk:
-Ne yapıyorsun Anne? diyerek elini çekmek istedi. Anası Zübeyde Hanım pek ciddileşerek:
-Ben senin ananım, dedi. Elimi öpmekle vazifeni yapıyorsun. Fakat devleti ve milleti kurtardın. Ben de bu millettenim. Elini öpmeliyim, dedi.
 
*Muhittin Nalbantoğlu Yeniçağ
 
Posted in Hikayeler | “Ben de bu millettenim, elini öpmeliyim” için yorumlar kapalı
Oca 16

Aklın Işığı

indir (1)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bilgi aklın ışığı, yabana atmayın hiç
Ey ! Yön veren akıllar, uykuya yatmayın hiç
Medeniyet denilen güneşler batmayın hiç
Asrın ihtişamından kamaşsın gözlerimiz
 
İradesi sönenler, söndürmesinler seni
Şaşırtıp kıblegâhın döndürmesinler seni
Birde mankurtlaştırıp bön dürmesinler seni
İnsanca yaşamaya dirensin özlerimiz
 
Şimşekten, yıldırımdan ateşlerden ün alsın
Sıcaklarda kar suyu, soğuklarda yün alsın
Söz olsun, asırlara denk gelecek gün alsın
En çetin savaşları kestirsin sözlerimiz
 
Doğrudan yana çalış, varsın o küçük olsun
Gönül şelalesinde sevgide gürlük olsun
Sırtında adaletten sevgiden bir yük olsun
Her zaman, mahşerde de ağarsın yüzlerimiz
 
Üçler, yediler, kırklar, gönül aynamız bizim
Hak ve hakikat için bunca kavgamız bizim
Ferhat’la dağı deler gerçek sevdamız bizim
Halı ve kilimlere işlensin hazlarımız
 
Bir görkemli yarışta dünya bile dururdu
Tarihte adlarımız şan alarak konurdu
Erkeklerin kızlarla yarışması onurdu
Haydi, er meydanına doluşsun kızlarımız
 
Bir tomurcuk güzelin can gibi bakışında
Kalplerin seven kalbe kıvılcım çakışında
Yayla pınarlarının sessizce akışında
Gönül ezgileriyle söyleşsin sazlarımız
 
Bilin, bugünden sonra değişecek yazgılar
Kırdaki çiçekleri andırmakta ezgiler
Yok, olsun ufkumuzdan şu kapkara bezgiler
Bir seher yeli gibi okşasın nazlarımız
 
Çocukları koruyun batmasınlar çirkefe
Mevcut senin soyunda yiğit, kahraman, efe
Bir ok gibi nesiller yönelmeli hedefe
Çağdaş bilimler ile buluşsun gezlerimiz
 
Posted in Şiirlerim | Aklın Işığı için yorumlar kapalı
Oca 15

“Türkiye Bugün İşgal Altındadır”

HaberRes_26779

MHP Fatih İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen “Anadilde Eğitim ve Savunma Hakkı ile Yerel Yönetimler Yasası”  konferansına katılan İstanbul Barosu Başkanı Avukat Doç. Dr. Ümit Kocasakal, “Türkiye bugün işgal altındadır” dedi.

Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı’ndaki gibi işgal edildiğini, bunun eskisi gibi silahla değil, zihinlerin işgaliyle olduğunu savunan Kocasakal, “Ülkenin genleriyle, değerleriyle oynanıyor. Toplumsal benliğine format atılıyor. Ve o şekilde tek bir mermi atılmadan o ülke işgal ediliyor ve bu demokratik değerlerle, insan hakları, özgürlük gibi o güzelim değerlerle içi boşaltılarak yapılıyor. Benim bugünkü saptamama göre Türkiye işgal altındadır. Bu yapılırken bir algı mühendisliği, psikolojik-zihinsel operasyon, bir gen mühendisliği ile yapmışlar, yapmaya devam ediyorlar” diye konuştu.

“Yüz yıllık bir hesaplaşmayı yaşıyoruz, bunu herkes bilsin” diyen Kocasakal, “1923’ten beri bu planlar yapılmıştı. Türkiye şu an bir kırılma noktasındadır. Birinci kırılma noktası 10 Kasım 1938 saat 09.06 geçe; ikincisi Türkiye’nin NATO’ya girmesi, üçüncüsü 12 Eylül 1980” ifadelerini kullandı.

“SAHTE ATATÜRKÇÜLERDEN KURTULACAĞIZ”

Birilerinin bugüne kadar din ile toplumu kandırdığını ileri süren Kocasakal, “Ama en az bunun kadar vahim olan, birileri de Atatürk ile aldattı, aldatmaya devam ediyor. Ama önce bu sahte Atatürkçülerden kurtulacağız. Vahdettin nasıl gittiyse, bunlar da öyle gidecek. Teknoloji gelişiyor. Ama bunlar helikopter ya da uçakla gidecekler. İşte bu anadilde savunma ve eğitim de bu 90 yıllık emperyalist planların bir ürünü” diye konuştu.

 

*Ortadoğu Gazetesi

Posted in Gündem | “Türkiye Bugün İşgal Altındadır” için yorumlar kapalı
Oca 15

Cenaze namazlarını Arınç kıldırsın

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 BU ‘LEŞLERİN’ ŞEHİTLERİN KANIYLA SULANMIŞ VATAN TOPRAĞINDA NE İŞİ VAR. BU KATİLLER ANCAK VATANI KİRLETİRLER .
 
Yeniçağ Gazetesi yazarı Servet Avcı’nın “Sürece katkı adına bir teklifi var… (Elçiye zeval olmaz düşüncesiyle paylaşmak istiyorum. K.Ş.)
 
Paris’te öldürülen üç teröristin cenazelerinin Türkiye’ye getirileceği söyleniyor… Bu durum kesinleşirse, cenazelerin havaalanından alınmasından defnedilmesine kadar protokol uygulansın… Kabine üç ekibe bölünsün, tabutları bu ekipler omuzlasın… Habur’a seyyar mahkeme tayin eden irade, üşenmesin çekinmesin, Ankara’dan Diyarbakır’a, cenaze marşını çaldı mı ciğerleri delen sıkı bir bando takımı götürsün…
Bu sürece katkının ‘olmazsa olmaz’ı ise tabii ki cenaze namazları… Cenazeler mümkünse Cuma namazından sonra kaldırılsın… Ama namaz devletin camilerinde değil, meydanda kılınsın; daha önce ‘alternatif imam’ öncülüğünde kılınan ‘alternatif Cuma namazı’ gibi… Ve mutlaka günün anlam ve önemine binaen ’alternatif imam’ Bülent Arınç olsun, cenaze namazlarını da o kıldırsın… Bir de otomatiğe bağladığı gözyaşlarını boca ederek, hüznünü, acısını, kederini musalla başında dualar eşliğinde sevenleriyle paylaşsın… Eğer tabutların üzerine üç renkli bez parçası atılırsa, ona da ilişilmesin, hatta kardeşliğimizin nişânesi sayılsın… Cenazeye katılmak isteyen Zerdüşt, merdüşt çıkarsa, en arka safa atılsın… Çelenk kabul edilmesin, bağış yapmak isteyenin yeterli nakti yoksa ‘yerli Gandi’den kredi kullansın… İktidar’ın üç B’si (Bülent, Bekir, Beşir) taziye bitene kadar oralardan ayrılmasın, raporlu sayılsın…
 
Posted in Gündem | Cenaze namazlarını Arınç kıldırsın için yorumlar kapalı
Oca 14

Altın Sözler

images (1)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

* “En ummadığın keşfeder esrar-ı derunun, sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın.”Ziya Paşa

 
*“Bilmediklerimi ayağımın altına koysam başım göğe değer” Gazali
 
* “Eğer insanları, önyargılarından kurtaracak bir şey yapabilirsem, kendimi ölümlülerin en mutlusu sayarım. Önyargı dediğim, bazı şeyleri bilmemek değil, kendi kendini bilmemektir” Montesquieu (Monteskiyö (Kanunların Ruhu adlı meşhur e
serinden)
 
* “İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor…
Kendisini sevilmeye layık görmediği için, sevilmekten korkuyor…
Sorumluluk getireceği için, düşünmekten korkuyor…
Eleştirilmekten korktuğu için, konuşmaktan korkuyor…
Reddedilmekten korktuğu için, duygularını ifade etmekten korkuyor…
Gençliğin kıymetini bilmediği için, yaşlanmaktan korkuyor…
Dünyaya iyi bir şey vermediği için, unutulmaktan korkuyor…
Ve aslında yaşamayı bilmediği için, ölmekten korkuyor…” W.Shakespeare
 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Oca 13

Bizim (2,5) Dervişimiz Var!

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yıldırım Beyazıt Han oğlu Murat Bey Hacı Bayram Veli’ye “sizin müritleriniz olan dervişlerden vergi almayacağım” deyince, Hacı Bayram Veli’nin müritlerinde müthiş bir artış olur. Devlet o yöreden vergi toplayamaz duruma gelir. Bunun üzerine Hacı Bayram Veli “benden haber bekleyiniz” diyerek Murat Bey’e haber gönderir.
Bir gün tellal çıkararak “ Bütün müritler şeyhimizin çadırının bulunduğu yerde toplansınlar. Şeyhimizin açıklamaları olacaktır” diye bağırtır. Çadırının bulunduğu yerde toplanan müritlerine “Bu gün kurban günüdür, şeyhimize kurban olacaklar çadıra gelsinler” diye çağırttığında, çadıra bir köylü, bir genç ve bir de gelin gelir. Gelin çadırın kapısında bayılır. Hacı Bayram Veli bunun bir deneme olduğunu önceden hazırladığı koyunları keserek çadıra girenlere gösterir. Çadırın dışında bulunan ve “ Hacı Bayram Veli çıldırmış, böyle şey mi olur” diyenler çadırın dışına doğru akan kanları görünce daha da kızgın bir biçimde “delirmiş bu adam” diyerek oradan kaçarlar.
Hacı Bayram Veli Murat Bey’e “bizim 2,5 dervişimiz var. Vergi alınmayacaksa onlar- dan alınmasın diye bildirir.
 
Posted in Hikayeler | Bizim (2,5) Dervişimiz Var! için yorumlar kapalı
Oca 12

Özgürce İnanmak!

 
 images (1) images 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İstanbul’a cami yaptırma tartışmalarına yeni bir boyut kazandıran Yaşar Nuri Öztürk’ün konuşmalarını (http://www.sonkale.org/isim-verilen-camilerde-namaz-kilinmaz-h192396.html) adresten seyredebilir, dinleyebilirsiniz.
 
Cami konusu bitmeden türban konusu tekrar gündeme geldi. Türban… Yine türban… Tekrar türban… Hatta başörtüsü diye insanımızı şaşırtma pahasına türban…
Dindarlıklarından hiç mi hiç şüphe etmediğimiz ancak dincilik akımı ile dindarlığı karıştırdıklarını fark ettiğimiz birçok vatandaşın asıl amacı anlamadıklarını düşünüyorum.
Bir kişinin dinini sorgulamak ya da onu inancı ile ilgili olarak yargılamak hiç kimsenin hakkı da, hukuku da değildir! Fakat çevrenizde sık sık şahit olduğumuz bir anlayışın samimi Müslümanları rahatsız ettiği görülmektedir. Dinden, imandan, Allah’tan, Kur-an’dan bahsetmek, hacı olmak vs. bir referans olarak gösterilmektedir. Asıl olan söz ile söylemenin kutsal yerleri ziyaret etmenin ötesinde davranışlarının ve sosyal hayatının dine, diyanete, Kur-an’a, Hacca uygunluğu değil midir? Ama amelde Müslümanlığa dikkat etmeyenlerin sözde dikkat etmesi insanımızı şaşırtmaya yetiyor ve artıyor bile… Bunun acısını hep birlikte çekiyoruz, çekmekteyiz.
İmam Hatip Okulları ve türban Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden çok daha önde tutulmuş ve tutulmaya da devam edilmektedir. Devlet zarar görürse senin ne İmam Hatip Okulların kalır, ne de (başörtüsü değil) türbanın. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıldığı ve ülkemizin batılı devletler tarafından işgal edildiği günlerde hiç unutmadığımız acısını yaşadık.
Sözlerimi Din âlimi sıfatına layık İstiklâl Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’un;
 
Güvenme insanların samimiyetine,
Menfaatleri uğruna gelirler vecde.
Cenneti vaat etmeseydi eğer,
Allah’a bile etmezlerdi secde.
 
Ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin;
 
Hararet nardadır sacda değildir,
Keramet baştadır taç’da değildir
Her ne arar isen, kendinde ara,
Kudüs’te Mekke’de hac’da değildir
 
şiirleriyle noktalamak istiyorum. Din ile bir kişinin ilişkisi ancak bu kadar güzel açıklanabilir. Selam ve sevgi ile…
 
 
 
Posted in Yazılarım | Özgürce İnanmak! için yorumlar kapalı
Oca 11

Öz Bulamadım

Öz Bulamadım
 
Dertler sıra, sıra bitmez ağrısı
Nerde, hani mutluluğun çağrısı
Adam sandım birçoğunu doğrusu
Utanan, sıkılan yüz bulamadım
 
Tüm vicdanlar birer, birer bağlanmış
Makam, mevki para ile sağlanmış
Türk’e sahip çıkan gözler bağlanmış
Gerçekleri gören göz bulamadım
 
Aç kaldım, süründüm, verdim hep destek
Bencillikten başka görmedim istek
Her zamanı inceleyince tek, tek
Hiç doğrudan yana söz bulamadım
 
Kan sülüklerini vatandan sürdüm
Cumhuriyet kozasını ben ördüm
Pek çok kafaları bağımlı gördüm
Hiç birinde asil öz bulamadım
 
Posted in Şiirlerim | Öz Bulamadım için yorumlar kapalı