Oca 03

TÜRKİYE’DE “TEK ADAM”

TÜRKİYE’DE “TEK ADAM”

FETO ve Amerika ile Ergenekon, Balyoz, Casusluk kumpas davalarında şerefli Türk askerlerini ve aydınları yıllarca Silivri’de esir tuttu: Recep Tayyip Erdoğan…

AKP’li 4 bakan rüşvetten görevden alındı. Yüce Divan yolu tek kişinin kararı ile kapatıldı: Recep Tayyip Erdoğan…

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, bakanlığına eşi Hasan Pekcan’ın ortağı olduğu Nanoksia Biyoteknoloji Şirketi’nden 9 milyon liralık dezenfektanı yüksek fiyattan alınca görevden affedildi.

Yüce Divan yolu tek kişinin kararı ile kapatıldı: Recep Tayyip Erdoğan…

Reza Zarrab milyarlarca dolar ile Amerika’ya uçtu gitti, yaptığı bağışlar ailesinin vakıflarına kar kaldı: Recep Tayyip Erdoğan…

Tank Palet ile askeri fabrikalar Katarlılara ve önce Ethem Sancak’a sonra Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyesi Fuat Tosyalı’ya ihalesiz verildi: Recep Tayyip Erdoğan…

Rus savaş uçağını düşürttü diyet için S400 aldı, Amerika ile papaz olduk, F35 projesinden atılıp savunma sanayi ambargosu yedik: Recep Tayyip Erdoğan…

“İnlerine” girecektik Barış Pınarı askeri harekâtımız için ABD başkanı Trump hakaret ve tehdit mektubu gönderdi. 9 günde askeri harekâtımızı durdurdu: Recep Tayyip Erdoğan…

Kozmik odanın devlet sırları FETO’culara verildi: Recep Tayyip Erdoğan…

16 Nisan referandumunda oy sayımı devam ederken YSK’ya mühürsüz ve geçersiz oylar için kanuna aykırı olarak, “geçerli” kararı aldırdı. Parlamenter Rejim yıkıldı Tek Adam Rejimi getirildi ve Tek Adam oldu: Recep Tayyip Erdoğan…

Dolar 4,6 liraydı, “Nas” dedi “Faiz sebep enflasyon netice” dedi, dolar 30 liraya enflasyon yüzde 120’le çıktı: Recep Tayyip Erdoğan…

Anayasa, “Bir kişi en fazla 2 kez cumhurbaşkanı seçilebilir” diye anayasa hükmü yazdırdı, YSK’ya anayasayı ihlal ettirdi: Recep Tayyip Erdoğan…

Asgari ücret toplantıları gündem konusu.

İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu üç beş kere toplanacak.

Boşuna toplanıyorlar, çünkü kararı tek kişi verecek. Recep Tayyip Erdoğan…

2024 bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kurulunda görüşülecek.

Boşuna görüşülecek çünkü noktasını, virgülünü değiştirme imkânı yok. Kararı tek kişi verdi: Recep Tayyip Erdoğan…

Ey muhalefet, ey millet; Bunları unutmanız gaflet…

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | TÜRKİYE’DE “TEK ADAM” için yorumlar kapalı
Ara 31

ADALET ÖLDÜ

ADALET ÖLDÜ

Çok eski yıllarda İngiltere’de bir gelenek varmış.

Sıradan bir vatandaş öldüğünde kilisenin çanı bir kez çalınıp herkese duyurulurmuş.

Bir asil öldüğünde iki kez, Kralın bir yakını öldüğünde üç kez, Kral öldüğü takdirde ise dört kez çalınırmış.

Günün birinde, herkesin hak aramak için sığındığı mahkeme, bir vatandaşı haksız yere mahkûm etmiş.

Ve kilisenin çanı tam beş kez çalmış.

Ahali merak içinde kalıp papaza koşmuş:

“Ey papaz efendi, kraldan daha önemli biri mi var ki, o ölünce çan beş kez çalınsın…”

Papaz yanıt vermiş:

“Kraldan daha önemli bir şey var; adalet öldü.”

Somali Cumhurbaşkanı Türkiye’ye teşekkür etti…

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , | ADALET ÖLDÜ için yorumlar kapalı
Ara 29

TÜRK’ÜN RUHUNU ÇALDILAR

TÜRK’ÜN RUHUNU ÇALDILAR

2011 seçimleri sırasında Karslı İ. Karadağ“Türkiye’yi 150 bin kişilik bir zümre yönetiyor. Bir ulusu toptan yok etmek istiyorlar. Bilinçaltında bir travma yarattılar; Türk’ün ruhunu çaldılar” diye konuşmuştu.

Bu ruh konusuna 2003 yılında Muhtar Şahanov da dikkat çekmişti…

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan, kendisini ziyaret eden dünyaca ünlü Kazak şair ve düşünür Muhtar Şahanov için düzenlenen yemekte Şahanov,                                          dinin siyasete alet edilmesi konusunda şöyle demişti:

“Şimdi ben ‘Atlantis’i mahveden elma’ adında yeni bir kitap yazdım, Bu kitapta Atlantis’i de dinin yüce değerlerini mahveden para hırsının yok ettiğini anlatıyorum. Demokrasi, bugün, çalma çırpma ve hırsızlık rejimi oldu.

Ben bugünkü pazar ekonomisi sonucu uygulanan saldırganlıktan, bütün insanlığın korunması gerektiğini düşünüyorum. Dinler, kuruluş amaçlarına hizmet etmiyor bugün, siyasete hizmet ediyor… Din, bugün politikanın özü olmuş…

Kazakistan’da, birçok insan kendi dinini bırakarak başka dinlere giriyor! Çünkü diğer dinlerin misyonerleri, onların maddi ihtiyaçlarını karşılıyor Parası olan dini de satın alıyor!

Türkler çok yiğit bir halktır, ancak bugünlerde yiğitliklerini daha çok işadamları ile gösteriyorlar. Cemiyeti güzelleştiren kıymetlerden uzaklaşıyorlar.

Büyük Türk Hanlığı dünyaya hükmederken neden düştü? Çünkü düşmanın karşısına güçlü ordular çıkarabiliyordu ama bir an geldi ki güçlü kültür çıkaramadı. Bence Türkiye bunu daima düşünmelidir.

Bugün görüyorum ki, Türk halkları, kendi milli dillerinden, kimliklerinden, törelerinden uzaklaşıyor. Ben bu durumu anlatırken ‘Ahdalanmış halk’ diyorum… Yani hadım edilmiş…

Umarım ki Türkiye’deki milliyetçilerin önde gelenleri de ahdalanmış olmasın!

Böyle zamanlarda tiranlığa yönelen liderlerin güç kazanması insanların zayıflığından ileri gelir.

Türkiye şu anda 80 milyon nüfusuyla dünyaya hükmedecek güçte bir ülke. Bir devletin uluslararası güç olması için gerekli bütün imkânlara sahip. Ama ne yazık ki Türklük ruhu yok! Bunu damarlarında hisseden lidere ihtiyacımız var. Kazakistan’daki parlamenterlerin de yüzde sekseni sima olarak Kazak ama ruh olarak kozmopolit, gölge tipler. Türkiye’yi de ABD ideolojisi, kültürü istilâ etmiş. TV dizilerinizde ve renkli gazetelerinizde Türklük ruhu hissedilmiyor. Halka Türk maneviyatı verilmiyor. ‘Büyük Türk Ruhu’ Türkiye’nin özünde kalmamış. Buna yeniden sahip çıkmanız gerekir.”

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | TÜRK’ÜN RUHUNU ÇALDILAR için yorumlar kapalı
Ara 27

KANIMIZI, CANIMIZI SEBİL ETTİK

KANIMIZI, CANIMIZI SEBİL ETTİK

* * *

Türk’e saldırıyor dünyada azan

Toprağın koynunda destanı yazan

Yediden yetmişe kadın, kız, kızan

Kanımızı sebil ettik be evlat!

Canımızı sebil ettik be evlat!

* * *

Vatanı kimseden bahşiş almadık

Hainler yüzünden huzur bulmadık

Kırıldık, döküldük esir olmadık

Kanımızı sebil ettik be evlat!

Canımızı sebil ettik be evlat!

* * *

Çullandı yurduma sırtlan sürüsü

Canice yüzüldü Türk’ün derisi

İçimizden çıktı yiğit birisi

Kanımızı sebil ettik be evlat!

Canımızı sebil ettik be evlat!

* * *

Silah bile yoktu ellerimizde

Allah, Allah sesi dillerimizde

Çattı dikeniyle güllerimizde

Kanımızı sebil ettik be evlat!

Canımızı sebil ettik be evlat!

* * *

Al bayrak göklerden inmesin dedik

Ezanlar semada dinmesin dedik

Türk’ün yiğit ruhu sinmesin dedik

Kanımızı sebil ettik be evlat!

Canımızı sebil ettik be evlat!

* * *

Kumpas kuran kimdi asil orduma?

Hep göz dikiyorlar cennet yurduma

Takılmıştı yedi düvel ardıma

Kanımızı sebil ettik be evlat!

Canımızı sebil ettik be evlat!

* * *

Canavarca paylaştılar bu yurdu

İstiklal Türk için sonsuz onurdu

Hesap etmemişler Başbuğ Bozkurdu

Kanımızı sebil ettik be evlat!

Canımızı sebil ettik be evlat

* * *

Kenan Şahbaz

www.kenansahbaz.com

Söylesem Tesiri Yok Sussam Gönül Razı Değil

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | KANIMIZI, CANIMIZI SEBİL ETTİK için yorumlar kapalı
Ara 25

SESSİZDİR ÇIĞLIKLARIM

SESSİZDİR ÇIĞLIKLARIM

* * *

Bir sevda ki; gönlümün gözlerine mil çeker

Yaralarım var derim, ilaç diye tuz eker

O dil kerpeteniyle, ciğerlerimi söker

Bu sevdanın her anı cehennemi andırır…

* * *

Bu dünya bir cehennem, zebanisi başımda

İrin eksik kalmıyor ekmeğimde aşımda

Bir cehennem hayatı yazsın mezar taşımda

O, cennetin arzusu yüreğimi kandırır…

* * *

Sessizdir çığlıklarım sızlandırdı her zaman

Ömrümün akışını hızlandırdı her zaman

Sadakatim ve sabrım hazlandırdı her zaman

Dünyadaki ateşim her yanımı yandırır…

* * *

Kahırla seyreyledim, herkes bir rol yapıyor

Rüzgâr nerden eserse, bir sağ, bir sol yapıyor

Sürüngenler, çakallar, kendine yol yapıyor

Taş yürek acır mı hiç? Zalim, zulüm bandırır…

* * *

Kara kıştı bu sevda, baharı görmedi hiç

Bir sirke kovanıydı, sevda bal vermedi hiç

Şahsi gönlümden başka, bir varlık yermedi hiç

Zemheridir bu sevda, canımı usandırır…

* * *

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , | SESSİZDİR ÇIĞLIKLARIM için yorumlar kapalı
Ara 23

İLLUMİNATİ’NİN 13 ÜYESİNDEN BİRİ…

İLLUMİNATİ’NİN 13 ÜYESİNDEN BİRİ…

Gizli örgüt İlluminati’nin 13 üyesinden biri olduğu öne sürülen Rothschild Ailesi’nin Osmanlı Padişahları ile para ilişkileri gün yüzüne çıkartıldı. Tarihçi Doç. Dr.Sezai Balcı ile Prof.Dr. Mustafa Balcıoğlu ikilisi tarafından Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgelerin gün yüzüne çıkartılmasıyla hazırlanan “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” başlıklı çalışmada, Yahudi kökenli Rothschild Ailesi’nin Osmanlı padişahları ile olan gizli ilişkilerine ışık tutuluyor.

Rothschild Ailesi ile Osmanlı Devleti arasındaki ilk temas, 2. Mahmut döneminde başlamış. Bu ilişki 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan itibaren kesintisiz devam ediyor. Osmanlı, Temmuz 1853’te 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek, 50 milyon kapsül satın alırken, bu silahlar için Rothschildler’e 10 milyon 514 bin 976 kuruşluk ödeme yapıldığı Maliye Nezareti’nin orijinal nüshalarında yer alıyor. Kitapta; Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Tuna kalelerindeki Türk ordusuna gerekli olan finansmanın Avusturyalı Stametz-Şirketi üzerinden, Rothschild Ailesi tarafından üstlenildiği, Rothschildler’in temsilcisi Nathaniel de Rothschild’in, 1834’te Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’ne ödeyeceği tazminatı teslim etmek için İstanbul’a gelip Sultan II. Mahmut’la görüştüğü, Rothschild Ailesi’nden borç alınması için yapılan girişimlere Prens Metternich’in destek sağladığı da belgelerle ortaya konuluyor.

Faiz oranı yüzde 4

Dikkat çeken bölümlerden birini ise 2. Abdülhamid’in Rothschild Ailesi’nden iki kez borç aldığına dair belgeler oluşturuyor. 1891’de alınan 6 milyon 316 bin 920 sterlin tutarındaki borcun faizi belgelerde yüzde 4 olarak belirtiliyor. Söz konusu geri ödeme süresinin 60 yıl olarak tanzim edildiği arşivlere yansımış. 2. Abdülhamid tarafından 1894’te alınan ikinci borç tutarı ise 8 milyon 212 bin 340 sterlin. 61 yıl vadeli alınan borcun 15 Ekim 1955’e kadar geçerli olduğu, her yıl 329 bin 249 sterlin tutarındaki meblağın İngiltere Bankası’na ödeneceği belgelerde yer alıyor.

Türkiye ödedi

Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne intikal eden Rothschild borçları, Lozan Antlaşması gereğince Rothschild Ailesi’ne geri ödeniyor. Rothschild üyeleriyle görüşen Osmanlı hükümdarları 2. Mahmut, Abdülmecid ve 2. Abdülhamid aile üyelerine birçok defa nişan takdim ediyor. Ayrıca, 2. Abdülhamid zamanında Rothschildler’in, Filistin’de koloniler kurdukları, Abdülhamid’in Filistin’de yaşayan yerli ve yabancı Museviler’in toprak satın almalarına izin verdiği gün yüzüne çıkartılıyor.

Alıntı: Ozan Yılmaz

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , | İLLUMİNATİ’NİN 13 ÜYESİNDEN BİRİ… için yorumlar kapalı
Ara 21

NARDUGAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

NARDUGAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Türklerde 21 Aralık’taki Nardugan Bayramı 21 Mart’ta Nevruz Bayramıyla tamamlanıyor. Peki, Nardugan ve Nevruz’un bağlantısı nedir? Neden Türk Dünyasının en büyük bayramıdır?

Türklerin yeniden doğuş bayramı olan ve Nardugan (Nartugan) denilen bayram 21 Aralık’ta başlıyor 21 Mart’ta Nevruz olarak tamamlanıyor. Çünkü 21 Mart ekinoksta (dönence) gece ve gündüz eşitleniyor. 21 Mart”ta bahar geliyor, doğa yeniden canlanıyor. İşte çam ağacı süslemelerinin önemi de buradan geliyor. Çünkü adına ”Hayatı Ağacı” deniyordu.

Türklerin Nardugan (yeniden doğuş) bayramı yüzyıllar sonra Hristiyanlar tarafından aparılarak 24 Aralık İsa’nın doğumu (Noel) olarak uyarlandı.
Oysa bu İsa’dan yüzyıllar öncesinden Orta Asya’da kutlanan bir Türk yeni yılı kutlama bayramıydı.
Hristiyanların simgesi Noel Baba olarak bilinen hikâyeleri de yine bir Türk geleneğinden aparıldı.

Çünkü Noel Baba denilen kişinin yaşadığı iddia edilen yıllardan yüzyıllar öncesinde Orta Asya’da ”Ayaz Ata” ve ”Kar kız” hikâyesi vardı.
Ayaz Ata Türk Mitolojisine göre kışın soğukta ortaya çıkan, kimsesizlere ve açlara yardım eden, garipleri sevindiren bir efsaneydi.
Dünyanın tanınmış Sümerologlarından Muazzez İlmiye Çığ da çam ağacı süslemelerinin Hristiyanlıktan yüzlerce yıl önce Türk geleneklerinde olduğunu defalarca açıklamıştı…

Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir ”akçam ağacı” bulunuyor. Buna ‘hayat ağacı’ deniliyor.
Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliyoruz.

Türklerde güneşin çok önemli olduğu biliniyor. İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 21 Aralık’ta gece-gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor.
İşte bu güneşin zaferini, yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle ‘akçam ağacı’ altında kutlanıyor.
Güneşin yeniden doğuşu, bir ”yeni doğum” olarak algılanıyor.

NARDUGAN BAYRAMI NEDİR?
(Nar=güneş, Tugan, dugan=doğan) Yani anlamı Doğan güneş. Türkler o dönem Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen’e dualar ediyorlar. Duaları Tanrıya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrıdan.
Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar.

‘ÇAM AĞACI SÜSLEMEK BİR TÜRK GELENEĞİ’
Ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ da çam ağacı süslemelerinin Hıristiyanlıktan yüzlerce yıl önce Türk geleneklerinde olduğunu her seferinde vurguladı.
Çığ açıklamasında, “Gündüzün geceyi yendiği 21 Aralık’taki bayram Nar-Dugan, Orta Asya Türklerindendir.
Kutsal akçamdan aldıkları dala kurdeleliler dileklerini, isteklerini, yeni yıldan beklentilerini yazarlar.
İznik’te 325 yılında toplanan ilk evrensel Hıristiyan konseyi, Anadolu’daki çam ağacını alarak bugünkü kutlamalara getiriyor.

Oysa Akçam eski Türkler’de dünyanın merkezindeki kutsal yaşam ağacıdır. Anadolu halı ve kilim desenlerinde vardır.
Nardugan’da insanlar evlerini temizler, en iyi elbiselerini giyerdi. Ağacın etrafında dans edip şarkı söylerler, yaşlılar ziyaret edildi.
Aileler bir arada olur, özel yemekler yenirdi.
İnsanlığın koruyucusu Ülgen (Orta Asya’daki Türk inanışına göre Ülgen İyilik Tanrısıdır), uzun sakallı ve pelerinliydi.

İznik konsülü tarafından bugünkü Noel inancına çevrilmiştir.
İsa’nın yaşadığı topraklarda çam ağacı yetişmez.
Türklerin Avrupa’ya geçişi ile Hıristiyanlar tarafından alınmıştır.
Sonbaharda doğan İsa’nın doğumu için 25 Aralık tarihi birkaç asır sonra seçilmiştir” ifadelerini kullandı.

NOEL BABA DEĞİL, ”AYAZ ATA”
Ayaz Ata, Türk, Altay ve Orta Asya mitolojilerinde, özellikle Kazak ve Kırgız Türkleri’nde ve Türkmenlerde Soğuk Hanı olarak tanımlanmaktadır.
Mitolojilere göre kışın soğukta ortaya çıkan, kimsesizlere ve açlara yardım eden bir kahramandı…
Ayaz Ata ve Kar Kız…
Özbeklerde Ayoz Bobo,
Kırgızlarda Ayaz Ata
Kazaklarda Ayaz Ata
Azerbaycan Türklerinde Şahta Baba,
Tatarlarda Qış Babay,

Başkurtlarda Kış Babası olarak bilinir ve ‘Kar Kızı’ adında bir de kızı veya torunu vardır.
Nar Tugan güneşin doğum kutlamaları da İsa’nın doğum kutlamalarına Noel’e dönüşmüştür.
Noel kelimesi de Noio (yeni) ve Helios (güneş) kelimelerinden oluşmuştur.
Yani Nar Tugan’la özdeşdir.
Ülgen’in yerini, aynı onun gibi uzun kaftan, kürk başlı, kırmızı kuşak ve çizme giyen Pere Noel / Santa Klaus almıştır.
Oysa Orta Asya’daki Türk inanışına göre Ülgen İyilik Tanrısıdır.

AZERBAYCAN TÜRKLERİ DE 21 ARALIK’TAN 21 MART NEVRUZ’A ULAŞMAYI BÖYLE TARİF EDİYORLAR
Eski Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu, ünlü gazeteci İbrahim Nebioğlu 21 Aralık Nardugan ve 21 Mart Nevruz’u şöyle açıkladı:
Eski Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu, ünlü gazeteci İbrahim Nebioğlu 21 Aralık Nardugan ve 21 Mart Nevruz’u şöyle açıkladı:
“3 ay sonra Bayramdır, Novruz Bayramı.
Azerbaycan Türkleri için 21 Aralık’tan sonra
40 gün ‘Büyük Çile’(21 Aralık – 30 Ocak),
Sonra 20 gün ‘Küçük Çile’( 31 Ocak – 20 Şubat)
Ve ‘Ala Çile’ (20 Şubat – 20 Mart) 21 Mart’ta Nevruz olacak.

“Bu gün isə Qış fəslinin gəldiyini göstərən və 40 gün davam edən Böyük Çillə başlayır.
Mənim uşaqlığımda nənəmlə babamın Qazaxdan bizə qarpız göndərdiklərini xatırlayıram.
20 dekabr axşamı mütləq qarpız kəsilirdi bizdə.
Baxmayaraq ki, yaydan mühafizə edilən o qarpızın heç dadı olmurdu, amma bizimkilər çox sevinirdilər.
Böyük Çillənin gəlməsi Novruzun uzaqdan gələn ayaq sısləridir.
Çünki, Böyük Çillədən (21 dekabr-30 yanvar) sonra 20 gün sürəcək Kiçik Çillə (31 yanvar-20 fevral) və ən nəhayət Ala Çillə (20 fevral-20 mart) gəlir. 3 ay sonra Novruzdur…..)”

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , | NARDUGAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
Ara 19

GAZZE İMDAT DİYOR!

GAZZE İMDAT DİYOR!

Ya RAB!

Müslümanın sebil oldu kanları

Heba ediliyor bütün canları

Saldırır Haçlının cani conları

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

Haşa, Hak yerine koyup başlıyor

Cahil din yobazı ilim dışlıyor

Dini kullanarak âlim taşlıyor

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

İnsanlık bu kadar arsız değildi

Katil, cani, hain, hırsız değildi

İlgisiz, sevgisiz, nursuz değildi

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

Demokrasi deyip kan getirdiler

Dini kullanarak kin getirdiler

Meleğiz dediler cin getirdiler

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

Artık yaşamaktan bıkan bıkana

Gayri insanlıktan çıkan çıkana

Gönül kabesini yıkan yıkana

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

Habil’le, Kabil’in davası mı bu?

Yoksa nefislerin hevası mı bu?

Azgın kör Şeytan’ın havası mı bu?

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

Bu çağda Ebrehe bir değil şimdi

Nice mahrem haller sır değil şimdi

Onursuz yaşamak kir değil şimdi

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

Tüm filler demirden kan can alıyor

Kudurmuşlar yine bizi dalıyor

Yezit üstümüze katil salıyor

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

Dört kitaba inanıp hep Seni andık

Bilirsin beşeriz şeytana kandık

Nemrut, Ebu Cehil tükendi sandık

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

Aklımız, fikrimiz çağa yetmiyor

Bilgimiz, görgümüz hiç kar etmiyor

Bunca kan gözyaşı niye bitmiyor?

Ya RAB!

Bu yalan dünyada ya çok olacağız

Ya Ebabil gönder ya yok olacağız!

* * *

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | GAZZE İMDAT DİYOR! için yorumlar kapalı
Ara 17

YAHUDİ TEFECİLER’DEN BORÇ ALAN OSMANLI PADİŞAHLARI…

YAHUDİ TEFECİLER’DEN BORÇ ALAN OSMANLI PADİŞAHLARI…

Yıl: 1828–1829

Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturuyor.

Osmanlı-Rus savaşı sürüyor.

Osmanlı ordusunun Tuna garnizonlarında ekmek yok! Çünkü ekmeği yapacak un yok, buğday yok!

Osmanlı, ünlü Yahudi banker Rothschild’e başvurur.

Rothschild, gerekli buğdayı satın alıp Osmanlı’ya verir.

Osmanlı devleti, aldığı buğdayın ancak yarı parasını ödeyebilir.

Yıl: 1834

Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturmaktadır.

Yunanlar Osmanlı’ya başkaldırmış, savaşmış ve bağımsızlıklarını kazanmışlardır.

Ayrıca, Osmanlı devletinin Yunanlara tazminat ödemesi karalaştırılmıştır.

Osmanlı’nın tazminat ödeyecek parası yoktur, hazine boştur.

Osmanlı yine banker Rothschild’e başvurur.

Rothschild’in bir temsilcisi İstanbul’a gelir, sözü edilen parayı öder, Osmanlı’ya borç yazılır.

Yıl: 1853–1856

Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.

Kırım Savaşı sürmektedir.

Osmanlı ordusunun silaha ve mühimmata ihtiyacı vardır, ama bunları alacak parası yoktur.

Osmanlı, yine banker Rothschild’e başvurur.

Rothschild aracı olur, Osmanlı’ya 10 milyon 514 bin 976 kuruş borç verip 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek ve 50 milyon kapsül alınır.

Yıl: 1855

Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.

Zaten kasasında parası olmayan Osmanlı’nın, Kırım Savaşı sırasında masrafları çok artmıştır.

Çok acele ve çok büyük paraya ihtiyacı vardır.

Osmanlı yine banker Rothschild’a başvurur.

Osmanlı, istediği borç karşılığı Mısır vergisi, İzmir ve Şam gümrüklerinin gelirlerini teminat olarak gösterir, yani ipotek ettirir.

Rothschild bu teminatlarla yetinmez. Çünkü Osmanlı devleti, aldığı buğdaydan kaynaklanan borcun yarısını hâlâ ödememiştir.

İşte bu nedenle Rothschild; İngiltere ve Fransa’nın kefil olması koşuluyla Osmanlı’ya borç vermeyi kabul eder.

Osmanlı devletine 5 milyon Sterlin borç verir.

Yıl: 1891

Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.

Hazinede para yoktur.

Bir kez daha banker Rothschild’e başvurulur.

Rothschild; yüzde 4 faizle, ödeme süresi 60 yıl olan, 6 milyon 316 bin 920 Sterlin borç verir.

Yıl: 1894

Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.

Hazine tam takırdır.

Borç için yine banker Rothschild’e başvurulur.

Rothschild, yüzde 3,5 faizle 8 milyon 212 bin 340 Sterlin borç verir.

Borcun geri ödeme süresi 61 yıldır.

Osmanlı bu borcu yıllık 330 bin Sterlin taksitlerle ödemek üzere borç senetleri imzalar.

Tarih: 1 Kasım 1922

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı saltanatına son verdi,

Tarih: 17 Kasım 1922

Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan kaçtı.

Tarih: 24 Temmuz 1923

Lozan Antlaşması imzalandı.

Genç Türk devleti, Osmanlı devletinin borçlarını yüklendi.

Bu borçlar arasında banker Rothschild’den alınmış borçlar da vardı.

Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümleri gereğince, banker Rothschild’den alınmış olan borçlar Rothschild Ailesi’ne ödendi.

Kamu maliyesi uzmanı Dr. Mahfi Eğilmez, Osmanlı’nın borçlarını hesapladı. 2013 yılının kurlarına göre, Osmanlı devletinin toplam borcu 500 MİLYAR DOLAR tutuyordu.

Bu borcu, büyük devrimci Atatürk’ün önderliğinde “Yeniden Doğan” Türk milleti ödedi.

Değerli Dostlar,

Bu yazının kısa özeti şudur:

Yıkılıp giden Osmanlı’nın 500 MİLYAR DOLAR borcunu, Osmanlı’nın aşağıladığı Türk halkı ödedi.

Bu gerçeği, Osmanlı palavralarıyla kandırılmak istenen halkımız, özellikle de gençlerimiz hiç akıllarından çıkarmamalıdırlar.

Alıntı: Ozan Yılmaz

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , | YAHUDİ TEFECİLER’DEN BORÇ ALAN OSMANLI PADİŞAHLARI… için yorumlar kapalı
Ara 13

OPERASYONLAR NEDEN HEP ORDUDAN BAŞLAR

OPERASYONLAR NEDEN HEP ORDUDAN BAŞLAR

Atatürk döneminde Afganistan’ın başında olan, Türkiye’yi de ziyaret eden Emanullah Han‘ın kızı India, DW Türkçe konuştu ve 10 yıl tahtta kalan babasının neden Afganistan’ı modernleştirmeyi başaramadığını anlatırken “Atatürk, babama çok iyi bir tavsiyede bulunmuş. O da; Afganistan’ın güçlü bir orduya sahip olmasıydı. Ama babam belki de onu dinlemedi” dedi.

India, o dönemde Afgan ordusunun var olduğuna ancak Türk ordusu gibi güçlü olmadığına dikkat çekti.

***

Türk ordusu, tarih boyunca Türk Milleti’nin en önemli dayanağı olmuştur. Zaten ordu, millet demekti, millet de ordu…

İşte bu sebeple Ergenekon, Balyoz ve Askerî Casusluk gibi davalarla Türk ordusuna kumpas kurulmuş, sonunda mevcudu 270 bine düşürülmüş ve orman yangınlarına bile müdahale etmesi engellenmiştir!

Millî ordu, milletin bütün gençlerini, eşit şartlarda aynı çatı altında toplaması ve kaynaştırması bakımından, milletleşme sürecinin en önemli dayanağıdır. Atatürk, askerî amaçlar dışında tam da bu sebeple, Emanullah Han‘a güçlü bir ordu kurmasını tavsiye etmiş olabilir.

***

Şimdi, filmi geri saralım ve 2000’li yılların başına dönelim. Türk ordusuna, Ergenekon, Balyoz ve Askerî Casusluk adları altında operasyonlar düzenleneceğini, CIA’nın 1950’li yıllarda organize ettiği Gladio yapılanması çerçevesinde kurulan bir cemaatin, Türk ordusunun yönetim kademelerine kadar sızacağını, başarısız olacağı öngörülmüş bir darbe girişimi sonunda oluşturulan kamuoyu ile Türkiye’nin yönetim sisteminin değiştirileceğini 2000’li yılların başında birisi yazmış veya konuşmuş olsa, ona ne denilirdi?

En azından “komplo teorisyeni” denilirdi değil mi? Oysa 2003 yılında, millî güçlerin fişlendiğini, ülke çapında bir tasfiye operasyonu hazırlandığını, bu sebeple herkesin çok dikkatli olması gerektiğini yazıyordum. Vasat insanlar, bu değerlendirmelerimi anlamıyordu!

Daha önce de 30 Mart 1998’de uyarmıştım:

“Türk Silâhlı Kuvvetleri aleyhine çeşitli iftiralar atılıyor. Bu propagandalar, sessiz ve derinden sürdürülüyor. Tıpkı hilafeti ele geçirmek isteyen Muaviye‘nin, Sıffin savaşında, Hz. Ali‘nin ordusunun kafasını karıştırmak için, kendi askerlerinin mızraklarının ucuna Kur’an sayfalarını geçirmesi gibi… Bugünkü insanlık düşmanları da başörtüsü gibi inancın sembolü sayılan bir kumaş parçasını, Türk halkını birbirine düşürmek, Türk Milleti’ni kendi evlatlarından oluşan ordusuna veya birbirine karşı kullanabilmek amacıyla, mızraklarının ucuna geçirmiştir. O zamanki mesele ile bugünkü arasında büyük benzerlikler vardır. Muaviye, iktidar istiyordu, halifeliği istiyordu! Ya şimdikiler ne istiyor zannediyoruz? Onlar da iktidar istiyor; halifelik isteyeni de var. Ama bunu Türk kimliğini yok ederek yapmaya kalkışıyorlar. Çünkü dışarıdan güdülüyorlar ve emperyalistler, Türk Milleti’ni ancak din maskesi ile çökertebileceklerini hesaplamışlar.

Türk Ordusu’na bu kinin sebebi nedir? Türk Silâhlı Kuvvetleri olmasa, bu ülkede İslâm yaşayabilir mi?

Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin içinde etkin oldukları propagandasıyla, toplumun direncini kırmaya, bütün güçleri kendi etraflarında toplamaya gayret eden irtica odakları da var. Demek ki, bu iş, gecikmeden, bir-iki ay içinde çözülmeli! Büyümesine fırsat verilmemeli! Türklüğü tanımayanların İslâm diye bir davası olabilir mi? Nereden öğrenmişler, sadece istihbarat örgütlerinin bildiği ‘Politik psikoloji’ yöntemlerini?”

Bu uyarıların gereği 1998’de yapılaydı, sonraki olaylar nasıl gelişirdi?

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | OPERASYONLAR NEDEN HEP ORDUDAN BAŞLAR için yorumlar kapalı