Eyl 11

ALLAH’IN RAHMETİNDEN KAÇIYORSUN…

ALLAH’IN RAHMETİNDEN KAÇIYORSUN…

Günün birinde bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaktadır. Elbette yağmur yağdığı vakit ya koşulur, ya da bir yerlere sığınılır. Nasreddin Hoca da yağmurun yağışını ve sokakların yalnızlığını pencereden seyrederken bir de bakar ki yağmurdan kaçan bir adam…

Hoca biraz dikkatli baktığında bunun bir komşusu olduğunu anlar ve pencereyi açarak;

“Komşu, komşu, utanmıyor musun, niçin Allah’ın rahmetinden kaçıyorsun?” deyince adam koşmayı bırakır ve yavaş yavaş evine doğru gider.

Bu arada adamın da ıslanmadık yeri kalmaz. Ertesi gün hava yine yağmurludur. Bu defa Hoca Efendi alışveriş için sokağa çıkmıştır. O, işini bitirip de hızlı adımlarla evine doğru giderken bir gün önceki komşusunun evinin önünden geçer.

Bu sefer komşusu; “Hoca Efendi, Hoca Efendi, sen dün bana ‘Allah’ın rahmetinden kaçılmaz. ‘ demiştin; bak şimdi kendin kaçıyorsun.” deyince,

Hoca komşusuna doğru döner ve;

“Be adam! Ben Allah’ın rahmetinden kaçmıyorum, Allah’ın rahmetini çiğnememek için koşuyorum.” der.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | ALLAH’IN RAHMETİNDEN KAÇIYORSUN… için yorumlar kapalı
Eyl 09

İZMİR’İN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞ GÜNÜ KUTLU OLSUN

İZMİR’İN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞ GÜNÜ KUTLU OLSUN

Cumhuriyet’in kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde silah arkadaşları ile birlikte 9 Eylül 1922 günü İzmir’i düşman işgalinden kurtardı.

9 Eylül 1922, İzmir’in kurtuluşu olarak tarihe kazındı. Türk ordusu, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde silah arkadaşları ile birlikte 9 Eylül 1922 günü İzmir’i düşman işgalinden kurtardı. Sakarya Meydan Muharebesi ile başlayan Türk ordusunun zaferleri Yunan askerlerinin denize dökülmesi ile son buldu.

İzmir Hükûmet Konağı’na Türk bayrağını göndere çeken ilk komutan Yüzbaşı Şerafettin’di.

“Altın ve kıymetli taşlarla işlemeli kılıç, Atatürk tarafından 15 Eylül’de Şerafettin Beye verilmiştir.”

1- YÜZBAŞI ŞERAFETTİN İZMİR: İzmir’e ilk giren komutan olan Yüzbaşı Şerafettin Bey, Mustafa Kemal tarafından, kurtuluştan iki gün sonra kendisine verilen ‘İzmir’ adını, Soyadı Kanunundan sonra, soyadı olarak almıştır

2- Yaşamının son yıllarında felç geçirmiş, her 9 Eylül’de, İstanbul’da yaşadığı evinin penceresine astırdığı Türk Bayrağına bakarak huzur bulmuştur. İzmirliler tarafından kendisine verilmek istenen evi, “Benim yaptığım bir vatan hizmetiydi” diyerek reddetmiştir

3- Buhara Cumhuriyetinden biri Atatürk’e, ikincisi İnönü’ye hediye, üçüncüsü İzmir’e giren ilk komutana verilmek üzere gönderilen altın ve kıymetli taşlarla işlemeli kılıç, Atatürk tarafından 15 Eylül’de Şerafettin Beye verilmiştir

4- Bu kılıç, Yüzbaşı Şerafettin’in eşi Siret Hanım tarafından, İzmir’de açılması planlanan İnkılap Müzesine konulması için İstanbul Valiliğine verilmişse de, maalesef kaybolmuş ve tüm aramalara karşın bulunamamıştır.

5- Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, İzmir’e ilk giren Yüzbaşı Şerafettin Bey ile Kurtuluş Savaşına katılan, adları bilinen ve bilinmeyen tüm kahramanları saygıyla ve minnetle anıyoruz.

6- Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun. Kadifekale, Konak ve diğer yerlere dikilen Bayrağımızı sonsuza dek indirmemek bizim sorumluluğumuzdur.

İzmir’in kurtuluşu kutlu olsun…

Ne mutlu Türk’üm diyene!

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | İZMİR’İN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞ GÜNÜ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
Eyl 05

ARAP ASKERLER ÇANAKKALE’DE TÜRK ASKERİNİ ARKADAN VURDU

ARAP ASKERLER ÇANAKKALE’DE TÜRK ASKERİNİ ARKADAN VURDU

Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu Çanakkale Savaşı ile ilgili dikkat çeken bir bilgi paylaştı.

Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Babüroğlu, Arap Alayı’nın Çanakkale’de Türk askerini nasıl arkadan vurduğunu açıkladı.

Kolordu Kurmay Başkanı Albay Fahrettin Altay’ın anlatısını paylaşan Babüroğlu’nun paylaşımında Arap erlerinin savaş zamanı Alaydan kaçtıkları çadıra saklandıkları ve nargile içtikleri bilgisi var.

Ayrıca bu Alay emrinin de 27înci Alay’a arkadan ateş ettikleri ve kayıp verdirdikleri ortaya çıktı.

27’inci Alay Komutanı Yarbay Şefik Aker ise Arap Alayı ile ilgili şunları aktarmış:

Bu Arap askeri yerine bunlarla değiştirilen Türk erleri olsaydı gündüz sarsılan ANZAC daha o gece vapurlarına çekilmek zorunda kalırlardı.

Babüroğlu paylaştığı alıntının üstüne is şu not düştü:

Çanakkale Muharebeleri’nde dağılan, kaçan 77’nci Alay…

Mustafa Kemal hiç yanılmadı…

Öte yandan konuyla ilgili bir kullanıcını yorumuna cevap veren Babüroğlu, “Çanakkale’de Mustafa Kemal’in, Fahrettin Altay’ın, Şefik Aker’in anıları bu yönde. Diğer cephelerde de benzer durum var. Ancak, genelleme yapmamakta yarar var.” ifadelerini kullandı.

Alıntı: Naim Babüroğlu

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | ARAP ASKERLER ÇANAKKALE’DE TÜRK ASKERİNİ ARKADAN VURDU için yorumlar kapalı
Eyl 03

İŞTE PKK’NIN İŞBİRLİĞİ YAPTIĞI TERÖR ÖRGÜTLERİ

İŞTE PKK’NIN İŞBİRLİĞ YAPTIĞI TERÖR ÖRGÜTLERİ:

(Terörist T.A 11 yıldır terör örgütü PKK bünyesinde veya PKK ile yakın işbirliği içinde 20 silahlı örgütü anlattı.)

1- YPG: PKK/KCK’nın Suriye topraklarında 2011 yılında kurduğu silahlı terör örgütü. İsmi ‘Yekineyen Parastina Gel-Halk Savunma Birimleri’dir. YPG Komutanı Mahmut Berhadan’dır.

2- YPJ: YPG’nin kadın kuruluşudur. İsmi ‘Yekineyen Parastina Jin-Kadın Koruma Birimleri’dir. 2012 yılında kuruldu. Başında Beritan Dersim var.

3- Selçuklular Tugayı: Münbiç bölgesinde. SDG (Suriye Demokratik Güçleri) bünyesinde, YPG ile ittifak halindedir. 2013 yılında kuruldu.

4- Kuzey Güneş Taburu: Münbiç, Rakka ve Haseke’de aktif. Kuruluş tarihleri Nisan 2014. SDG içinde yer alıyor.

5- Anti Terör Birimleri (Yekineyen Anti Terör): YPG içinde sıkı eğitimden geçirilmiş örgüt üyelerinden oluşur. 2014’te kuruldu. ABD özel kuvvetleri eğitim veriyor. Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarında TSK’ya karşı çatışmalara girdiler.

6- Asayiş Özel Kuvvetleri (Hezin Asayişa Teybet): 2016’da kuruldu. YPG’nin asayiş birimidir.

7- Kürt Cephesi (Jabhat Al-Akrad ve Eniya Kurdan): Ağustos 2016’da kuruldu. Halep ve Rakka’da etkin. SDG bünyesinde bulunuyor.

8- Süryani Askeri Konseyi (MFS-Mawtbo Fulhoyo Suryoyo): Ocak 2013’te kuruldu. Suriye’nin kuzey hattındaki silahlı terör örgütüdür. Barış Pınarı, Zeytin Dalı’nda Mehmetçik’e karşı çatışmalara katıldı.

9- Rakka Devrimciler Tugayı (Liwa Thuwwar Ar-Raqqah): Eylül 2012’de Rakka’da kuruldu. Ayn İsa ve Rakka’da aktif. Barış Pınarı ve Zeytin Dalı harekatlarında YPG ile birlikte Mehmetçik’e karşı savaştı.

10- Devrimciler Ordusu (Jayş Al-Thuwwa): Mayıs 2015’te kuruldu. Araplar, Kürtler ve Türkmenlerden oluşuyor. Barış Pınarı, Zeytin Dalı operasyonlarında TSK’ya karşı çatışmalara girdi.

11- Rojava İç Güvenlik Güçleri (Asayişa Rojava): 2012 yılında kuruldu. YPG’nin sözde polis teşkilatıdır.

12- Habur Muhafızları (Khabour Mawtba): 2012 yılında kuruldu. Asurluların çoğunlukta bulunduğu Haseke’de ve Habur Vadisi’nde kuruldu. Süryanilerden oluşuyor. YPG terör örgütü ile müttefik. Bulunduğu bölgelerde Mehmetçik’e karşı savaşıyor.

13- Deyrizor Askeri Konseyi: 2016 yılında kuruldu. Çoğunluğu Araplardan oluşur. Deyrizor, Rakka ve Haseke’de etkin. YPG terör örgütü ile müttefiktir. Bulunduğu bölgelerde Mehmetçik ile çatışmalaa giriyor.

14- Uluslararası Özgürlük Taburu (Tabura Azadiya Internasyonal): 2015 yılında Rasulayn’da kuruldu. Solcu yabancı savaşçılardan oluşan bir gruptur. Barış Pınarı Harekatı, Zeytin Dalı ve Pençe-Kilit’te TSK’ya karşı savaştı ve savaşmaya devam ediyor.

15- Toplumsal Savunma Güçleri (Hezen Parastina Civaki): 2015 yılında Afrin’de kuruldu. Doğrudan YPG’ye bağlı. Kırsal kesimdeki yerel güçlerden oluşuyor.

16- Toplumsal Savunma Güçleri (Hezen Parastina Jin): Kadın teröristlerin birimi.

17- Menbiç Askeri Şurası (MMC): 2016 yılında Fırat Nehri üzerindeki Tişrin Barajında başta ‘Kuzey Güneş Taburu’ olmak üzere SDG’deki birkaç grup tarafından kuruldu. YPG’nin sorumluluğunda ancak ABD ve Fransa gibi yabancı ülkelerin hizmetindedir.

18- Cesurların Kuvvetleri (Al-Sanadid Kuvvetleri): Tilhemis bölgesinde konuşlu. 2013 yılında DEAŞ’a karşı savaşmak için kuruldu. YPG terör örgütü ile sıkı ittifak halinde. Kendilerine ‘kızıl ölümün yürüyüşçüleri’ diyorlar. TSK’ya karşı da çatışmalara giriyor.

19- Ulusal Savunma Kuvvetleri (Quwat Ad-Difa Al-Watani): 2012 yılında Suriye ordusunun yarı zamanlı gönüllü bileşeni olarak örgütlendi. “Golan Alayı”, “Kuneytra Şahinleri Tugayı” ve “Al-Shaitat Kabilesi Milisleri” birimleri vardır. İran, Rusya ve YPG ile müttefiktir. ÖSO ve TSK’ya karşı savaşıyor.

20- Süryani Güvenlik Polisi (Mawtbo D’Sutoro Suryoyo): 2012 yılında kuruldu. Suriye’nin kuzeyi ve doğusunda Hıristiyan Süryani bölgelerin sözde polis birimi. YPG’nin bazı kontrol noktalarını tutuyor.

Alıntı: Yeniçağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | İŞTE PKK’NIN İŞBİRLİĞİ YAPTIĞI TERÖR ÖRGÜTLERİ için yorumlar kapalı
Ağu 31

AŞKA DÜŞTÜM DEME, KÖZ GİBİ YANMADIKÇA

AŞKA DÜŞTÜM DEME, KÖZ GİBİ YANMADIKÇA

* * *

Bir aşkın serüveni bir anda bitmez asla

Görünmez hiç ateşi dumanı tütmez asla

Mahşere kadar bile acısı gitmez asla

Yüreğin alev, alev öz gibi yanmadıkça

Aşka düştüm deme hiç köz gibi yanmadıkça

* * *

Yanmayı göze alan vazgeçmez aşığından

Kaçar mı hiç pervane o parlak ışığından?

Çilesini çekenler dönemez eşiğinden

Her dakika, her saat, bir ömür anmadıkça

Aşka düştüm deme hiç köz gibi yanmadıkça

* * *

O sevginin cemresi gönüllere düşse de

O ısı da gönüller ısınsa da, pişse de

O gönül sevdasını bir akla danışsa da

Her gördüğün güzeli o peri sanmadıkça

Aşka düştüm deme hiç köz gibi yanmadıkça

* * *

Farklı atar yüreğin kanın damarda coşar

Bedeninde her organ her anda ona koşar

Doğru yanlış yok olur, bütün hücreler şaşar

Nazına, cilvesine, tavrına kanmadıkça

Aşka düştüm deme hiç köz gibi yanmadıkça

* * *

Düşünmediğin vakit, anmadığın an olmaz

Onsuz yaşayamazsın bedeninde can olmaz

Yüreğinde heyecan damarında kan olmaz

Bir kuş gibi yüreğin o dala konmadıkça

Aşka düştüm deme hiç köz gibi yanmadıkça

* * *

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | AŞKA DÜŞTÜM DEME, KÖZ GİBİ YANMADIKÇA için yorumlar kapalı
Ağu 30

MUHALEFETE

MUHALEFETE

Muhalefet, muhalefeti bıraktı mı? Ne oluyor size? Milletin en az %48’i muhalifsiniz diye size oy verdi; şimdi seçmenlerinizi ortada bırakıverdiniz.

Memlekette akıl almaz işler oluyor. Dolar gittikçe yükseliyor, pahalılık el yakıyor. Millet geçinemez durumda. Yoksul ve perişan. Ama muhalefette tık yok. Seçimlere kadar mıydı muhalefetiniz?

Ekonomik konuları, enflasyonu herkes yazıyor, söylüyor. Sadece muhalefet susuyor.

Ülkenin yalnız ekonomik sorunları mı var? İktidar yeni anayasa diye tutturdu; bunun için söyleyecek sözünüz yok mu?

“Ama montaj, ama şu, ama bu.” Hakkınızdaki montaj görüntülerini sineye mi çektiniz? Montaj videolarla yürütülen seçim kampanyasını sineye mi çektiniz?

Bakanlıktan istifa etmeden bakanlık imkânlarıyla yürütülen seçim propagandalarını sineye mi çektiniz? Devletin televizyonunda iktidara ayrılan saatlerle muhalefete ayrılan saatler arasındaki eşitsizliği sineye mi çektiniz? Bütün bunları sorgulamayacak mısınız? Bunları delilleriyle, görüntüleriyle birlikte sürekli gündeme getirip “Bu şartlarda yapılan seçimler meşru sayılabilir mi?” diye sormayacak mısınız?

Neler oldu size, niçin sustunuz? Yoksa sizde mi makam mevki peşine düştünüz? Ortalığı ayağa kaldırmanız gerekirken birbirinizin ayağına kurşun sıkmaya başladınız. Tamam, parti içinde meseleleriniz var ama günde birkaç defa başınızı kaldırıp sesinizi yükseltecek zamanınız da mı yok?

Mülteci / kaçak rezaletleri sürüp gidiyor; bu gidişe karşı kim duracak? Vatandaşın yalnız karnı aç değil, memleket elden gidiyor, diye canı yanıyor? Bu memleket Suriyelinin mi olacak, Afgan’ın mı olacak, diye kara kara düşünüyor; onun acı duygularına kim tercüman olacak?

Laiklik de orasından burasından çekiştirilip duruyor. Ortalık tarikatlara, cemaatlere bırakılmış durumda. Şeyhlerin gösterişli karşılanmaları, caddelerde uçuşan, sallanan sarıklar, cüppeler, lüks arabalarla konvoylar oluşturan din simsarları; güzel dinimizi, ahlaka dayanan dinimizi istismar eden, kendilerine mahsus akıl almaz görüşlerini, eylemlerini din diye pazarlayan tüccarlar… Okullarımıza kadar sokulan tarikat vakıfları… Bütün bunlar, her gün gözümüzün önünde olup dururken siz kendi derdinize düşmüşsünüz. Kaldırın başınızı, yükseltin sesinizi, millet sizden muhalefet bekliyor.

Yakında mahalli seçimler olacak, bu da mı umurunuzda değil? Ciddi, sürekli; yalanları, iftiraları, eşitsizlikleri gözlere sokucu, beyinlere yerleştirici bir muhalefetle mahalli seçimleri kazanmaya çalışmak varken; bütün enerjinizi bunun için sarf etmeniz gerekirken siz birbirinizi yiyorsunuz. Kaldırın başınızı, etrafınıza bir bakın ve size oy veren seçmenin nasıl kahrettiğini bir görün lütfen.

Mahalli seçimlerde yurt dışında yaşayan vatandaşlar da oy kullanmayacak. Ciddi, sürekli bir muhalefetle, geçen iki seçimde yaşananlardan alınan tecrübe ile mahalli seçimleri kazanma ihtimali yüksek. Mahalli seçimleri öyle oranlarla kazanmalısınız ki iktidarda bir güven sorunu oluşmalı.

Bir seçmen olarak beni partinizin içindeki şu veya bu hizip ilgilendirmiyor, ben muhalefet bekliyorum; ahlaksızlıkları, hırsızlıkları, her türlü kötü gidişi sürekli sergileyecek, teşhir edecek bir muhalefet bekliyorum.

Alıntı: Ahmet B. Ercilasun

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | MUHALEFETE için yorumlar kapalı
Ağu 29

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin.” Mustafa Kemal Atatürk                                                                  * “Korkakların kıblesi yoktur. Güçlü gördükleri her yere secde ederler”. H. Hakkı Kahveci                                                  * “Kendi ışığına güvenen, başkasının parlamasından rahatsızlık duymaz.” Victor Hugo

* “Eğer bir hak, başkalarına helal. Size, haram ise bilin ki o Allah’ın dini değil. Sömürgecilerinizin, dinidir.” Malcolm X

* “Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç̧ düşünülemez..”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk

* “Bir şeyin ticaretini yapan onu satar, sattığı ise artık kendisinin değildir. Dolayısıyla “Din ticareti” yapanın “Dini” yoktur.” El Kindi

* “İnsanların öldüğü, (öldürüldüğü) hiçbir dava haklı değildir!” The Piyanist

* “Hükümdar yol vermeden eşkıya kervan basmaz…” Sadi Şirazi

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Ağu 28

“TÜRKİYE FELAKETE DOĞRU GİDİYOR.”

“TÜRKİYE PARÇALANMAYA GİDİYOR.”

İlim adamı Prof. Dr. Celal Şengör, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu felaket olarak nitelendirdi. Ünlü jeolog katıldığı bir TV programında Türkiye’nin iç savaşa doğru gittiğini ve bu durumu görmemek için enayi olunması gerektiğini söyledi.

Türkiye toplumunun dünyada yalnızlaştığını ve zenginleştiğini sanarak fakirleştiğini aktaran Şengör, “Genel olarak Türkiye’nin gidişatı felaket. Faciaya gidiyoruz yani. İç harbe gidiyoruz. Gayet açık ve bunu görmemek için enayi olmak lazım. Yani bir felakete gidiyor Türkiye. Dünyada yalnızlaşmış. Zenginleştiğini zannederek fakirleşiyor. Halk tabakaları birbirlerinden hızla kopuyor. Parçalanmaya gidiyor” şeklinde konuştu.

Sunucu’nun Şengör’e “Bölünme var değil mi?” şeklinde soru yöneltmesine karşılık Prof. Dr. Şengör, ”Korkunç bir şey. Yani Türkiye tarihinde daha önce görülmemiş bir felakete doğru gidiyor Türkiye. Dediğim gibi ben bunu bir tek Selçuklu döneminin sonlarına benzetiyorum. Yani orada da bunu sağlayan Baycu’dur” şeklinde cevap verdi.

Türkiye’nin bir parçalanmaya gittiğini ve bunun da dostça olmadığını aktaran Şengör, “Türkiye’nin bu kütlesini muhafaza ederek devam etmesi çok zor gözüküyor bana. Çok zor gözüküyor. Yani Türkiye bir parçalanmaya gidiyor ve bu parçalanmanın da çok dostça olacağını zannetmiyorum” ifadelerini kullandı.

Türkiye toplumunun kültürünün bu şekilde yaşamaya müsait olmadığını belirten Bilim Adamı Celal Şengör konu hakkında “Toplumun kültürü müsait değil bunu dostça taşımaya” şeklinde konuştu.

Bu şekilde yaşamaya devam edilmesi halinde Türkiye’nin Afganistan olacağını aktaran Şengör şu ifadeleri kullanarak sözlerine son verdi “Afganistan olur. Yani korkunç olur. Yani o olduğu zaman da biz çok hayretler içinde kalacağız. Biz nasıl böyle olduk diyeceğiz? Buna verilecek cevap basit. Hep böyleydiniz”

Kaynak: Yeniçağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | “TÜRKİYE FELAKETE DOĞRU GİDİYOR.” için yorumlar kapalı
Ağu 27

GUGUK KUŞU

GUGUK KUŞU

En tehlikeli…
En sinsi kuş türüdür.
Gözüne kestirdiği yuvanın etrafında dolanır, saksağan yuvası, ispinoz yuvası, ötleğen yuvası fark etmez, yabancı türlerin yumurtlamasını, kuluçkaya yatmasını bekler, uygun zamanı kollar, hedef aldığı yuva boş bırakıldığında, anında gelir, kaşla göz arasında bir yumurtayı yuvadan atar, kendi yumurtasını onun yerine yerleştirir, pırrr, gider.
Yuvanın sahibi geri döner, kendi yumurtalarından birinin dışarı atıldığını, onun yerine kendisinden olmayan yumurtanın monte edildiğini fark etmez, kuluçkaya yatmaya devam eder.
Guguk yavrusu, kendisini oraya monte eden annesi kadar tehlikeli, annesi kadar sinsidir. Hangi yuvaya bırakılırsa bırakılsın, kabuğunu öbür yumurtalardan en az bir gün önce kırar, bir gün önce doğar.
Ve doğar doğmaz…
Uygun zamanı kollar, yuva boş bırakıldığında, ittirir kaktırır, öbür yumurtaları yuvadan dışarı atar.
Böylece… Yuvanın gerçek evlatları imha edilir, guguk yavrusu kendisine ait olmayan yuvanın tek mirasçısı olur.
Kandırdığı, yuvasına yerleştiği Ana’nın şefkatini, fedakârlığını, besleme, koruma kollama, büyütme içgüdüsünü sömürmeye başlar.
Vahametin farkında olmayan zavallı ana besler, besler, besler… Guguk yavrusu, kendisini besleyen Ana’dan daha iri hale gelir.
Artık işi bitmiştir.
Yuvaya ihtiyacı kalmamıştır.
Yuvayı dağıtır ve gider.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , | GUGUK KUŞU için yorumlar kapalı
Ağu 26

KAVİMLER GÖÇÜ VE “HUDUT KARTALLARI!”

KAVİMLER GÖÇÜ VE “HUDUT KARTALLARI!”

Millî Savunma Bakanlığı, yasa dışı yollarla Suriye’den Türkiye’ye geçmek isteyen 6 kişinin yakalandığını, yakalananlardan 4’ünün PKK terör örgütü mensubu olduğunu bildirdi.

Açıklamada, “Teröre ve teröriste geçit yok. Hudut Kartallarımız, Suriye’den ülkemize yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 6 kişiyi yakaladı. Yapılan inceleme sonucunda yakalanan şahıslardan 4’ünün PKK terör örgütü mensubu olduğu belirlendi.” ifadelerine yer verildi.

Bu haberi okuyunca, “Milyonlarca Suriyeli ve çoğu asker yüzbinlerce Afgan, yasa dışı yollarla Türkiye’ye geçerken Hudut Kartallarımıza ‘dokunmayın, bırakın geçsinler’ emrini kim verdi?” diye düşündüm…

***

Açıklamadaki “yasa dışı yollar” ifadesi de yanıltıcıdır. Milyonlarca yabancının sınırlardan yürüyerek veya gümrük kapılarından izin verilerek geçmeleri arasında bir fark yoktur. Tamamı yasa dışı yoldur. Bu geçişlerin tamamı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasalarına aykırıdır. İktidar, bunu bildiğinden halkın yasa dışı geçişlere karşı çıkmaması için ensar-muhacir edebiyatı yaparak, yani İslam tarihinde yaşanmış bir olayı günümüze yansıtarak, kısacası, yasalara değil, dine dayalı gerekçe üretmiştir ki bu da Anayasa’ya aykırıdır.

Sadece bu uygulama bile Türkiye’yi Anayasa ve yasalarla yönetilen bir ülkeyken dini çıkarımlarla yönetilen bir ülke haline getirmiştir…

***

İktidarın uygulamalarından bir örnek vermek istiyorum… Tuncay Yüksel paylaştı:

“Polis tarafından alınan Suriyeli işçimi aramak için Tuzla Geri Gönderme Merkezi’ne gittim.

Gördüğüm manzara şuydu: Kampta yalnızca Türkmen, Özbek v.b gibi Türkler vardı.

‘Suriyeliler nerede?’ diye sordum.

‘Artık Suriyeli toplamıyoruz çünkü onların tamamı izinli’ dediler. Afrika’dan geleneler de izinliymiş.

Bir tek suçlu Türk soylularmış.

Oradaki bir polis arkadaşın dediği gibi

‘artık Arap devletine doğru gidiyoruz.’

‘Yerli ve millî’ öyle mi?”

***

Tabii yabancı işçi çalıştırmak da sürece hizmet ediyor, bunu da görmek gerekir…

Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, zaman zaman uyarılarda bulunuyor ve “Yarın çok geç olacaktır. İş işten geçtikten sonra, hep söylemiştik demeyelim. Bu bir kavimler göçüdür. Ülke nüfusunun şimdilik yüzde 10’unu oluşturuyor gelenler. Bir an önce tedbir alınmazsa, sonu iyi olmayacaktır. Hükümetin bilgisi olmadan sınırdan bu kadar insanın geçmesi mümkün değil” diyor…

Halaçoğlu, Roma İmparatorluğu’nu kavimler göçünün yıktığını da hatırlatıyor…

***

Kavimler göçü, Vikipedya’da şöyle izah ediliyor: “Çin egemenliğinden kurtulmak için MS. 350 yıllarında Batı’ya hareket eden Hunlar, Volga-Don nehirleri arasında yaşayan Hunların daha Batı’ya göçmelerine sebep oldu. 375 yılında Hunlar, Gotların ve Ön Slavların yaşadığı Doğu Avrupa’ya girdi. Bölgede daha fazla tutunamayan Germen kavimleri; Vizigotlar, Ostrogotlar, Franklar, Gepidler, Lombardlar, Burguntlar, Vandallar ve Cermen olmayan Slavlar, Bat’ıya doğru göç etmeye başladı. Romalıların barbar olarak adlandırdığı bu kavimler önlerine çıkan diğer kavimleri de önlerine katarak İspanya’ya hatta Kuzey Afrika’ya kadar ilerledi. Avrupa’da yıllarca süren bu döneme Kavimler Göçü denir. Günümüz Avrupa devletlerinin temelleri Kavimler Göçü ile atılmıştır.

Göçün ilk yıllarında Cermen kabileleri Roma İmparatorluğu’nun Batı kesimindeki birçok bölgeyi ele geçirmişti. 376’da Hunlarla savaşan Got kabilesi Tervingiler, Roma topraklarına girdi. Vizigotlar 410’da İtalya’yı istila etti. Ostrogotlar tarafından İtalya’nın içlerine kadar takip edildiler. Galya’da Franklar ağır ağır Roma topraklarına girdi. Vizigotlar geleceğin Fransa ve Almanya’sı olacak Frank Krallığı’nı kurdu. Büyük Britanya’ya gelen Anglo-Saksonlar ise Roma’nın Britanya’daki sonunu getirdi.”

Şimdiki kavimler göçü de Türkiye Cumhuriyeti’nin sonunu getirebilecek boyutlara doğru gidiyor. Türk Milleti, bu gerçeği görmeli ve ona göre siyaset belirlemelidir.

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | KAVİMLER GÖÇÜ VE “HUDUT KARTALLARI!” için yorumlar kapalı