Mar 18

ÇANAKKALE ZAFERİ

ÇANAKKALE ZAFERİ

 

“YA İSTİKLÂL, YA ÖLÜM”

Türk’üz, Orta Asya’dan kükreyerek geldik biz

Yıkılmaz dedikleri nice surlar deldik biz

Yiğitçe, kahramanca ölümle eğlendik biz

Asalet özden gelir bitecektir her zulüm

Bozkurt Başbuğ haykırır; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”

 

Hak için feda ettik nice yiğit erleri

Türk adıyla işledik tarihe zaferleri

Canla, başla savunduk vatan bildik yerleri

Cehalet ilkelliktir, bitecektir her zulüm

Bozkurt Başbuğ haykırır; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”

 

Tatmışız hürriyeti irfanla yudum, yudum

Geçmişi, geleceği satır, satır okudum

Herhalde ve her şartta İstiklâli dokudum

İhanet soysuzluktur, bitecektir her zulüm

Bozkurt Başbuğ haykırır; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”

 

Allah, Muhammet lafzı vardır gönderimizde

O rahmet peygamberi kalpte minberimizde

Hakk’ın sonsuz hikmeti, lütfu önderimizde

Cesaret Allah’tandır, bitecektir her zulüm

Bozkurt Başbuğ haykırır; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”

 

Bağımsızlık uğruna kandan candan geçtik hep

“Allah, Allah” diyerek şahadeti seçtik hep

Şahadet şerbetini kana kana içtik hep

Esaret bir zillettir, bitecektir her zulüm

Bozkurt Başbuğ haykırır; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”

 

Bâtıla bâtıl diyen, Hakk’ı Hâk bilen sensin

Mazluma sahip çıkan, yaşını silen sensin

Ey adalet güneşi doğudan doğan sensin!

Adalet gelecektir, bitecektir her zulüm

Bozkurt Başbuğ haykırır; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”

 

Ey Türk genci bu vatan atandan emanettir

Emaneti bilmemek en büyük dalalettir

Dalalete düşmenin sonucu ihanettir

Emanetler korunur bitecektir her zulüm

Bozkurt Başbuğ haykırır; “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!”

Kenan ŞAHBAZ

 

Kahraman Türk Ordusu’nun Çanakkale Cephesi’de Anadolu halkına verdiği azim, umut ve kararlılık Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini de ateşlemiştir. Çanakkale, Türk ulusunun bağımsızlık ve hürriyet söz konusu olduğunda ne denli kararlı ve kahraman olduğunu sonsuza dek anımsatacak bir “anıtcephe” dir. Çünkü Türk ordusu üstün muharebe taktiklerini, silah gücü bakımından çok üstün bir güce karşı ustalıkla kullanmıştır. Bununla beraber dünya harp tarihi, Çanakkale’de Türk askerinin insancıllığını savaş alanlarında bile yitirmediğine, düşmanına dahi merhamet gösterebildiğine şahit olmuştur.

Her siperde ayrı bir destan başlatan askerlerimiz, düşmana karşı verdiği mukaddes mücadeleyi zaferle sonuçlandırdığında, dünya tarihinin zirve sayfalarına da “Çanakkale Geçilemez!” ilkesini bir daha silinmemek üzere yazdırmıştır.

 

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , | ÇANAKKALE ZAFERİ için yorumlar kapalı
Mar 17

“HAÇLI SAVAŞÇISI” WİLLİAM EWART GLADSTONE

“HAÇLI SAVAŞÇISI” WİLLİAM EWART GLADSTONE

 

1809-1898 yılları arasında yaşayan Gladstone, İngiltere başbakanıydı. Ara ara altı defa bu makama geldi.

Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca, “Büyük Oyun”u yazdı. Kitabın alt başlığı “İngiltere Başbakanı Gladstone’un Osmanlı’yı Yıkma Planı”. (Timaş Yayınları, 528 s.)

Prof. Dr. Karaca, “Osmanlı Devletinin yıkılış sürecini anlayabilmek için bir Türk tarihçisinin Gladstone’u görmeme şansı hemen hemen hiç bulunmamaktadır. Çünkü Kırım Savaşında, Eflak ve Boğdan’ın bağımsızlık mücadelesinde, Bulgaristan olaylarında, Mısır’ın işgal edilmesinde, Ermeni sorununun uluslararası alana taşınmasında, Yahudilerin Filistin’e yerleştirilmeleri sürecinde, kısacası Osmanlı Devletinin karşılaştığı bütün sorunların arkasında William Ewart Gladstone ismi tarih meraklısının karşısına çıkmaktadır.” diyor ve şu neticeyi kayda geçiriyor:

“Elbette ki Osmanlı Devletinin yıkılışı birçok etkene bağlıdır. Fakat İngiltere Başbakanı William Ewart Gladstone’un başlattığı ‘Türkleri geldikleri yere gönderme’ politikasının giderek artan bir ‘kelebek etkisi’ oluşturduğu ve birbirine bağlı sorunların Osmanlı Sultanını çözümsüzlüğün içinde bıraktığı da belirtilmelidir. Gladstone’u an­lamadan 19. yüzyılı ve sorunlarını anlamak mümkün değildir. 19. yüzyılı anlamadan da günümüzü ve sorunlarını anlamak imkansızdır. Çünkü bu yüzyılın sorunları ve politikaları 21. yüzyılda yaşamakta­dır.”(s. 498).

Gladstone, “Türk-Sırp Savaşı; Bulgar Dehşeti [Bulgarlara uygulanan dehşet] ve Şark Meselesi” kitabında Türkler hakkında ne düşündüğünü çok bariz ortaya koyar:

“En kaba biçimiyle Türk ırkının eskiden ve şimdi ne olduğunu kısaca ortaya koymaya çalışmama müsaade edin. Bu sadece basit bir Muhammedîlik [Mahometanism, Müslümanlık] meselesi değil; fakat, Muhammedîliğin belirli bir ırkın tuhaf karakteriyle birleşmesidir. Onlar ne Hindistan’ın ılımlı Muhammedîleri ne Suriye’nin şövalyevarî Eyyubîleri ne de İspanya’nın kültürlü Araplarıdır. Onlar nihayetinde Avrupa’ya ilk girdikleri kara günden [black day] beri insanlığın en büyük insanlık düşmanı [anti-human] türüdür. Gittikleri her yerde onları takip eden büyük bir kan izi bıraktılar ve böylelikle hâkimiyetlerinin uzandığı yerlerde medeniyet gözden kayboldu.” (William Ewart Gladstone, The Turco-Servian War: Bulgarian Horrors and the Question of the East, New York & Montreal: Lovell, Adam, Wesson & Co. , 1876).

Aynı zamanda Evangelist olan Gladstone’u bil, başımıza ne örülmek istendiğini anla.

Adamın kinin nasıl katmerlendiğini Türklerin Avrupa’ya girişini “black day” olarak adlandırması ortaya koyuyor.

 

 

Alıntı: A. Tekin

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | “HAÇLI SAVAŞÇISI” WİLLİAM EWART GLADSTONE için yorumlar kapalı
Mar 16

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Keşke tanımasaydım” dediğim hiç kimsem olmadı benim. “Keşke beni tanımasına izin vermeseydim” dediklerim oldu.” Gabriel Garcia Marquez

* “Yüzsuyu ile leke çıkartılamaz.” İbrahim Olcaytu

* “Başarı bir seyahattir, hedef değil. Mutluluk giden yolun üzerindedir, yolun sonunda değil. Yolun sonunda da olsa, ona varıldığında yol bitmiş ve vakit de geçmiş olurdu. Mutlu olmanın zamanı ise bugündür, yarın değil.” Hz. Mevlânâ

* “Yük, düzgün taşınırsa hafifler.” Ovidus

* “Kuşku, gerçeğin tapınağına gidebilmek için herkesin geçmek zorunda olduğu bir dehlizdir…” Charles Caleb Colton

* “Bir gram önlem, bir kilo tedaviden daha önemlidir.” İngiliz Atasözü

* “Bütün duvarlar iki anlamlı ve ikiyüzlüdür. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıdır.” Ursula K. Le Guin

* “Bir yılda zenginleşmek isteyen, altı ayda asılır.” Cervantes

* “Eli açık insanlardan, dükkân sahibi olmaz.” Honoré de Balzac

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Mar 15

VARLIĞIMIZ TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN!

VARLIĞIMIZ TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN!

İdlib, şehit edilen Türk askerlerinden Piyade Uzman Onbaşı Birhan Er‘in 2013 yılında yaptığı paylaşımda “Biz yedi yaşında yağmurun altında, soğuktan titreyerek ‘Varlığım Türk Varlığına Armağan Olsun’ derken şaka yapmıyorduk” dediği ortaya çıkmıştı.

Yasaklayanlar ve yasaklayanları destekleyenler de bu ifadeyi kullanmaktan hiç utanmadı. Suriye’nin kuzeyinin boşaltılarak, buradaki insanların Türkiye’nin Güneydoğusuna yerleştirilmesi, onların boşalttığı yerde PYD devletinin kurulması, şimdi de İdlib’de Heyet Tahrir El Şam adıyla kurulan El Kaide, El Nusra ve IŞİD artığı Amerikan örgütünün korunması, Türkiye’nin de kendi çıkarları aleyhine Suriye ile savaşa girmesi, hangi projeye hizmet ediyor olabilir sizce?

Yoksa varlığımız, İsrail’in varlığına armağan mı                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                      İsrailli 75 yaşındaki Ehud Yaari diyor ki;  “Erdoğan bizim düşmanlarımızı vuruyor”                                                                                                  İsrail’in 75 yaşındaki ünlü gazetecisi Ehud Yaari, “Erdoğan bizim düşmanlarımızı vuruyor” diye yazıyor. Odatv’de Rafael Sadi‘nin çevirisi ile yayınlanan yazısında Ehud Yaari şöyle diyor:                                                                                                                                                          “Aniden kendimizi Türklerin yanında bulduk. Son 24 saat içinde Hizbullah, İdlib’den Lübnan’a sessizce ve ilan etmeden ve sayısı bilinmeyen onlarca askerinin tabutunu taşıdı. Türk Ordusu ilk defa İran tarafından yönetilen bu milisleri böylesi bir şiddetle Suriye’de vurmuştur. Hizbullah, İran’ın ağır baskısı ile Suriyeli isyancıların elinde kalan son bölgeye asker (milis) göndermeyi kabul etmişti.                                              Esad’ın kara propagandası ise sosyal medyada yayın yapmakta ve İsrail’in Türkiye’ye askeri yardım teklif ettiğini yaymaktadır. Bu kesin bir yalandır tabii ki. Ancak Suriyeliler bunu gayet iyi kullanıyorlar. Ve bu durum, doğal olarak Erdoğan’ı, İsrail’in doğal müttefiki haline getirmektedir. Ne kadar zaman için bilemeyiz tabii ki.                                                                                                                                             İran’ın Suriye’deki konuşlanması iki ülkeyi de rahatsız etmektedir. Böylesi bir durumda İsrail çok dikkatli olmak zorundadır. İran ile Türkiye arasında bir kavga bizi kesinlikle rahatsız etmeyecektir.”

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | VARLIĞIMIZ TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN! için yorumlar kapalı
Mar 13

İSTİKLÂL MARŞI’MIZIN KABULÜ KUTLU OLSUN

İSTİKLÂL MARŞI’MIZIN KABULÜ KUTLU OLSUN

Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını sembolize eden ve milli marş olarak kabul edilen İstiklal Marşı Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmış, Zeki Üngör tarafından bestelenmiştir.

Kurtuluş Savaşı esnasında Türk milleti zorlu bir mücadeleye girişmişken Milli Eğitim Bakanlığı milli bir marş ihtiyacı duymuş ve bunun için 1921 yılında bir şiir yarışması düzenlemiştir. Bu yarışmaya 724 şair eser göndermiş ve eserlerinin milli marş olarak kabul edilmesini istemişlerdir. Mehmet Akif Ersoy bu yarışmayı kazanan kişiye para ödülü verileceğinden başlangıçta yarışmaya katılmak istememiştir. Fakat o dönemde Milli Eğitim Bakanı olan Hamdullah Suphi Tanrıöver’in ısrarı üzerine ödülü almamak şartıyla şiirini yarışmaya göndermiştir.

Mehmet Akif’in Kahraman Ordumuza başlıklı şiiri yapılan bu yarışmada birincilik kazanır. O yıl düzenlenen beste yarışmasında da Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi kabul görmüş ve İstiklal Marşı 1924’ten 1930’a kadar bu beste ile söylenmiştir. 1930’dan sonra ise milli marşımız Zeki Üngör’ün bestesi ile çalınmaya başladı.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | İSTİKLÂL MARŞI’MIZIN KABULÜ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
Mar 12

KABİL’İN İÇGÜDÜSÜ

KABİL’İN İÇGÜDÜSÜ

Üst-benliğini geliştirememiş “bencil bireyin” kendisini koruyacak diye “öteki” bireyleri ve dolayısıyla toplumu yok etmesi düşünülemez.

Ben bunu, kardeşi Habil’i öldürerek “ilk katil” unvanı kazanan Kabil’den yola çıkarak, cinayetlerin arketipi (ilk hali) olması nedeniyle “Kabil içgüdüsü” olarak adlandırıyorum.

Ne yazık ki “Kabil içgüdüsünü”, yıkma, yaralama, yok etme, ölme ve öldürme içgüdüsü enerjisini fiziksel olduğu kadar manevi, mesleki, siyasal ya da düşünsel alanlarda da görüyoruz.

***

Tüm kötülüklerin kaydedilip, “öte” dünyada hesabının tek tek sorulması ne kadar zahmetli ve yorucu olsa gerek.

“ “İnsan” olmak zor ama galiba, “Tanrı” olmak daha zor iş!”

 

Alıntı

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | KABİL’İN İÇGÜDÜSÜ için yorumlar kapalı
Mar 11

MİLLETLERİ YAŞATAN KÜLTÜRLERİDİR.

MİLLETLERİ YAŞATAN KÜLTÜRLERİDİR

Basın yayın organlarında ağırlıklı olarak sadece bu dört konu var. En az onlar kadar ağırlıklı olması gereken kültür konusu yok. Bu demektir ki kamuoyunun gündeminde de kültür yok.

Kültür olmazsa ne olur? Bu soruya “Rabia olur.” diye, içinde biraz da şaka bulunan bir cevap versem acaba zülfüyâre dokunur mu?

Şaka bir yana, kültür olmazsa Türkiye, işte bugün içinde bulunduğu durumda olur. Ekrandakiler sokak ağzıyla konuşur; belden aşağı konuşmalar ortalığı sarar; estetik zevk, sanat, incelik, felsefe, tefekkür ortadan kalkar. Birileri sadece yerlere değil, bir yerlere de tükürür. Kimin pazusu güçlü ise, kimin sesi daha yüksek ise, kim daha şeytani oyunlar oynayabiliyor ise onlar topluma hâkim olurlar. Onlarla birlikte toplum da, toplumu oluşturan insanlar da “esfel-i sâfilîn”e doğru yuvarlanırlar.

Kültür ve sosyal bilimler, insanlar için sadece gerekli değil aynı zamanda manevi bir ihtiyaçtır. Eğer insanların manevi ihtiyaçları kültürle, tarih, edebiyat, müzik, resim veya herhangi bir sanatla giderilmezse ortaya çıkan boşluk, o zaman şıhlarla, şeyhlerle, tarikatlarla, cemaatlerle doldurulur. Türkiye’de olan da tam budur.

Sanat ve sosyal bilimler, insanların zihinlerini açar, zevklerini yüceltir, ruhlarını temizler. Kültürle yaratılan ortam insanları bilime de yöneltir. İnsanlar, bilmek, öğrenmek ihtiyacını duyarlar. Keşifler ve icatlar yapmak isterler. Çevrelerini, çevredeki olay ve olguları yüksek bir kültür süzgecinden geçirirler, bilim ölçüleriyle değerlendirirler.

 

Alıntı: A.Bican Ercilasun

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | MİLLETLERİ YAŞATAN KÜLTÜRLERİDİR. için yorumlar kapalı
Mar 10

ÖMER SEYFETTİN

ÖMER SEYFETTİN

– Öncelikle bir yazardır. 11 Mart 1884’te doğmuş ve 6 Mart 1920’de vefat etmiş bir yazardır. Türkçenin bugünkü biçimini almasını sağlayan Yeni Lisan Hareketinin öncülerinden ve bu Türkçenin kullanıldığı, Türk insanının tarihsel değerleriyle, insanî hasletleriyle anlatıldığı milli edebiyatın kurucularındandır. Bu edebiyat hareketi uyandırdığı ruh iklimiyle Türk insanının kendini bularak dirilmesini sağlamış, millî varlığı ve millî devleti için mücadele vermeyi sağlamıştır. Kısacası sadece bir yazar değil aynı zamanda bir düşünce adamıdır.

 

– Önce Ömer Seyfettin’in Türk edebiyatındaki yeri

– Ömer Seyfettin hem Türk edebiyatı hem de Türk düşünce tarihi için çok önemli bir isimdir. İlk olarak edebiyat tarihimizdeki önemine değinirsek bir yazar olarak Ömer Seyfettin’i belirlememiz gerekir. 20. yüzyılın başlarından itibaren eser vermeye başlayan yazar, her şeyden önce bir hikâyecidir. Modern Türk hikâyesinin Samipaşazade Sezai ve Halit Ziya’dan sonraki önemli bir dönüm noktasıdır. Hikâyemiz onunla Cumhuriyet dönem hikâyesine bağlanır. Onun hikâyesi kurgu özellikleri, konuları, ironiyi kullanışı, insanî değerleri vurgulayışı ve Türkçenin bir sanat dili haline gelmesine katkıları bakımından değerlidir.

 

– Ömer Seyfettin için  ‘dil’in önemi

Düşünce tarihimize katkılarına tam bu noktadan geçiş yapılabilir. Ömer Seyfettin 20. yüzyıl başında imparatorluktan millî devlete geçiş sürecinde dönemi şekillendiren önemli isimlerdendir. Bir edebiyat sanatçısı olduğu için bu geçiş sürecini özellikle de dil üzerinden yürütmüştür. Çünkü dil millete giden yolculuğun en önemli maddesidir. Ama edebiyat sanatının da ham malzemesidir. Dolayısıyla bu dönem için dil, belki de Türk tarihi içindeki en hayatî görevini üstlenmiş ve Türklük bilincinin uyandırılmasında tartışmasız önemli bir rol üstlenmiştir. Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp ve Ali Canip’le birlikte Genç Kalemler dergisinde başlattıkları ‘Yeni Lisan Hareketi’yle Türk edebiyatı için önemli bir dönem olan Millî Edebiyatın ve Türk düşünce tarihi için önemli bir hareket olan Türk milliyetçiliğinin öncüsü olmuştur.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , | ÖMER SEYFETTİN için yorumlar kapalı
Mar 09

BATAĞA SAPLANMAK

BATAĞA SAPLANMAK

 Libya’da ne işimiz var?” sorusunun cevabını nasıl vereceksiniz? Hadi gittik, ya bütün dünya üzerimize çullanır, elimizdekinden de olursak?

İş nereye varır biliyor musunuz? Revel Mülâkatı’na.

Revel, Estonya’nın başşehri Tallin’in eski adı. Baltık kıyısında. İngiltere Kralı VII. Edward ile Rusya Çarı II. Nikola, burada buluşmuşlar, 9-10 Haziran 1908’de Osmanlı ülkesini parçalama hesabı yapmışlardır. Osmanlı’nın çöküşünü hızlandıran bu buluşmadır.

İttihat ve Terakkî’ye yüklenen muhteremlerimiz, İttihatçıların olmadığı döneme, 1878 Berlin Antlaşması’na doğru bir gitsinler, Abdülhamîd-i Sânî, neye imza atmış bir görsünler. Bunun neticesi elbette Revel Görüşmesi olacaktı ve elbette bunun neticesi, İttihat ve Terakkî’nin bir “millî mücadele” başlatması olacaktı.

Devlet erkânından kaçı Berlin Antlaşması’nın bizden ne götürdüğünü idrak etmiştir? Kaçı Revel Mülakâtı’nın nelere yol açtığını aklına getirmiştir?

Revel Mülâkatı’ndan haberleri var mı ki?… Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti Manastır Merkezi‘nin yayınladığı beyannameden ise hiç söz etmeyeyim.

Şimdi her yerde gördüğümüz Amerika’nın tarihteki karşılığı İngiltere’dir. “Güneş Batmayan Ülke” idi İngiltere. Emperyal kolları dünyayı çerçevelemişti.

Geçmişte VII. Edward ile II. Nikola, kadeh tokuştururken, zamanımızda Trump ile Putin‘in kadeh tokuşturmayacağını kim iddia edebilir?

Ortadoğu’yu bölüşüyorlar işte… Suriye’nin bir ucunu ABD çekiştiriyor, bir ucunu Rusya ve ikisi de bize karşı bir noktada birleşiyor.

Ya Libya? Bakmayın siz ABD’nin Millî Trablus Hükûmet’ini desteklediğine. Diğer tarafta küçük kankaları Mısır diktatörü, BAE despotları, Suudî Hanedanı, Hafter‘e her türlü desteği sağlıyor. Rusya, kan emici çapulcuları Hafter‘in koltuk değneği.

Esip gürlemeyle olacak iş değil. Çıkış yolunu nasıl buluruz? Bilen var mı?

 

Alıntı

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | BATAĞA SAPLANMAK için yorumlar kapalı
Mar 08

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki

tarikat, medeniyet tarikatıdır” Mustafa Kemal Atatürk.

* “Yoksulluk suçun anasıysa, akılsızlık da babasıdır.” Jean de La Bruyère

* “Herhangi bir dine mensup olmak sizi iyi biri yapmaz. İyi insan olmak, vicdanla ilgilidir. Vicdan, insanın içindeki Tanrıdır.” Viktor Hugo

* “İnsanlar arasında yaşamak güçtür. Susmak çok güçtür de ondan.” Nietzsche

* “Güzel yüz, aynaya vurgundur.” Hz. Mevlânâ

* “Her bildiğini söyleme, her söylediğini bil.” Clavdius

* “Büyük işlerde herkese yaranmak zordur.” Solon

* “Cumhurbaşkanı’nın seçtiği 13 HSK üyesi varken yargıya güvenir misiniz? Yargı bağımsızlığına güvenir misiniz? 3 lisan bilen 60 yıllık hukuk insanı

olarak, Türk ve Müslüman olarak bunları söylemek benim boynumun borcudur”   Prof. Fikret Eren  

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı