Kas 08

CUMHURİYETİN BAŞARISI

CUMHURİYETİN  BAŞARISI
Bir çobanın bilim adamı olmasına fırsat tanır….
“Hikâye 1936 yılında Denizli’nin Acıpayam ilçesinde görevli öğretmenlerin pikniğe gitmeleriyle başlıyor. Öğretmenler piknik yaparken keçilerini otlatan küçük bir çoban çocukla karşılaşır. Çobanı yanlarına davet edip çay ikram ederler ve ismini sorarlar.
Küçük çoban ürkek bir sesle cevap verir: Hüseyin.. Hüseyin’e öğretmenler yanlarındaki gazeteyi verip okumasını isterler. O tarihlerde okuma yazma bilenlerin sayısı o kadar azdır ki.. Okuma öğrenenlerin diplomaları bizzat valiler tarafından imzalanır..
Hüseyin okuma bilmediği için gazeteyi eline almayı kabul etmez.. Öğretmenler bu kez yaşını ve neden okula gitmediğini sorar.. 12 diye cevap verir ve ekler: 3 yaşımda annemi kaybettim, 11’imde de babamı.. Hüseyin ile süre sohbet eden öğretmenler, çocuğun aslında çok zeki olduğunun farkına varırlar. Mutlaka okuması gerektiğini tembih ederler.. Hüseyin, karşılaştığı öğretmenlerin verdiği destek ve heyecanla Denizli’de parasız yatılı okumaya başlar. Bir süre sonra katıldığı bir matematik yarışmasında Hüseyin’e bir kitap hediye edilir. Hüseyin kitabı bir gecede bitirir.
Ertesi gün Fen Bilgisi öğretmenine gider, “Bu kitapta eksiklik var” der.. Öğretmen şaşırır. Çünkü Hüseyin’in bahsettiği eksiklik, Görecelilik Teorisi hakkındadır. Söz konusu teorinin önemli bir parçasının kitapta olmadığını fark etmiştir Hüseyin. Fen öğretmeni konuyu İTÜ’nde kendi hocası olan rahmetli fizik profesörü Nusret Kürkçüoğlu’na mektup yazarak iletir. Nusret hocadan şu yanıt gelir: “Hüseyin liseyi bitirince İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği’ne gelsin” Ve Hüseyin mezun olunca İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği’ne gider. Denizlili öksüz ve yetim çoban Hüseyin, orada da birtakım çalışmalar yapar ve çalışmalarını hocaları anlayamaz. Hocalarından biri, “Bu çalışmalarını bilse bilse Amerika Boston’daki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) görevli Prof. Dr. Morse bilir’ deyip mektupla ona gönderir. Prof. Morse’dan da şöyle bir cevap gelir: “Hüseyin’in bu yaptığını 5 sene önce bir grup buldu ama bunu Hüseyin’in tek başına bulması olağanüstü bir şey. Biz Hüseyin’in tüm masraflarını karşılayacağız, Amerika’ya gelsin” Yıl 1952.. Hüseyin yüksek elektrik mühendisi olmuştur. Anne baba yok. Köyünün insanları son derece fakir. Bir gazete kampanya yapar ve toplanan parayla Hüseyin Amerika’ya giden bir gemiye bindirilir. Hüseyin, MIT’te Prof Morse’un karşısına geçer. Morse, Hüseyin’in tez hocası olacak ama Hüseyin’in İngilizcesi de iyi değil. Anlayamıyor pek Morse’un dediklerini. Hocasına “Write on the blackboard” der. Prof. Morse da Hüseyin’in tez konusu olacak konuyu tahtaya yazar ve Hüseyin de bunu defterine geçirip üniversiteden ayrılır. MIT’te genelde tez konuları 5 senede, 9 senede bitirilebiliyor olmasına rağmen Hüseyin çalışmasını 3 ay sonra bitirip hocasının karşısına çıkar. Morse birkaç gün sonra tezi inceleyip Hüseyin’i çağırır. “Senin tezin bitti. Ancak burası MIT. Biz burada böyle hemen doktora diploması veremeyiz. Sen git istediğin dersleri al, 2 sene sonra gel” der. Hüseyin 2 sene sonra doktorasını alıp bu kez Princeton Üniversitesi’ne gider. Orada ünlü fizikçi Albert Einstein ile birlikte çalışır. Birkaç yıl sonra Boston’a geri dönüp icatları destekleyen bir firmada çalışmaya başlar. Burada bilgisayarlar ile konuşmanın onlara talimat vermeye yönelik projeler yürütür. Sesle kumanda edilen bilgisayarı ilk defa 1960’ların başında Hüseyin Yılmaz yapar. 1958 yılında, çalışmalarını yakından takip ettiği Albert Einstein’in kendisi kadar ünlü fonksiyon teorisinde eksikler tespit eder ve bunu bir mektupla kendisine bildirir. Ancak mektup ulaşmadan Einstein ölür.
Yılmaz, bu hatayı ünlü bir bilim dergisinde yayımlayınca akademik dünyada adeta kıyamet kopar. Bilim dünyası ikiye bölür ve Einstein’in kuramına karşı Yılmaz kütle çekim kuramı da literatüre girer. 27 Ocak 2013’te ise ABD’de vefat eder.

Bugün dünyada çok popüler olarak kullanınan Siri, Google Now, Cortana gibi bütün programlardaki sesli komut sistemin mucidi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz’dır..
Okuduğunuz için teşekkürler

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | CUMHURİYETİN BAŞARISI için yorumlar kapalı
Kas 07

DEPREMDE NİÇİN ÖLÜYORUZ?

DEPREMDE NİÇİN ÖLÜYORUZ?

 

Millî Eğitim Bakanlığı 2019 Şubat ya da Mart ayında 30956 sayılı Resmi Gazetede; “Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Açma,  Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayınladı.

Okullar bundan sonra, “Yapı Kullanım İzin Belgesi” istenmeden eğitime açılacak.

Okulların iskâna uygun olup olmayacağı bakın nasıl kararlaştırılacak:

“Valilikçe görevlendirilen en az iki maarif müfettişi veya iki şube müdürü ya da bir maarif müfettişi ile bir şube müdürü tarafından yerinde yapılan incelemeye dair rapor ile…”

Mühendislere, teknik denetimlere hiç gerek yok demek…

Skandal, rezalete yasa dışılığa dönüştü…

– Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’u;

– Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a,

– Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a,

– Öğrenci velilerine

– Öğrencilere

– Muhalefet partilerine şikâyet ediyorum.

Ziya Hoca,

İmar Yasası’nda iskâna açılacak tüm binalar için, “Yapı Kullanım İzin Belgesi” şartı var.

– Yönetmelik ile yasa hükmü değiştirilir yasa çiğnenir mi?

– Bu nasıl vicdansızlık?

 

Alıntı

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | DEPREMDE NİÇİN ÖLÜYORUZ? için yorumlar kapalı
Kas 06

SEN ÖMRÜME DOĞAN EŞSİZ GÜNEŞSİN

SEN ÖMRÜME DOĞAN EŞSİZ GÜNEŞSİN

 

Sevgi pınarından içmişim aşkı

Gönül yaylasından seçmişim aşkı

Mecnun’dan Ferhat’tan geçmişim aşkı

Sen ömrüme doğan eşsiz güneşsin

 

Şu vakit denilen, an değil, sensin

Damarımda akan kan değil sensin

Bedendeki hayat can değil sensin

Sen ömrüme doğan eşsiz güneşsin

 

Gönlümde kara kış bitti sayende

Karanlık yok oldu gitti sayende

Kaygılar, kederler yitti sayende

Sen ömrüme doğan eşsiz güneşsin

 

Senden başkasını anmak istemem

Bil ki, hiç aşkına kanmak istemem

Başka bir ateşle yanmak isterim

Sen ömrüme doğan eşsiz güneşsin

 

İnan sensiz yokum, sensiz bitmişim

Adını dilime tesbih etmişim

Aşkın kovanından balı tatmışım

Sen ömrüme doğan eşsiz güneşsin

 

Rabbin izni ile gönlüne düştüm

Aşkın ateşiyle kavruldum piştim

Ben seni tanıdım kendimden geçtim

Sen ömrüme doğan eşsiz güneşsin

 

Bir kasırga olsam sana esemem

Selamı sabahı asla kesemem

Küserim dünyaya sana küsemem

Sen ömrüme doğan eşsiz güneşsin

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , | SEN ÖMRÜME DOĞAN EŞSİZ GÜNEŞSİN için yorumlar kapalı
Kas 05

ÇOK ŞÜKÜR KÖTÜ GÜNLER GERİDE KALDI!…

ÇOK ŞÜKÜR KÖTÜ GÜNLER GERİDE KALDI                                                                                                        

DAHA DA KÖTÜLERİ SIRADA…

1-Ayasofya, buzdolabı, Kemal Reis’in Yunan Limnos savaş gemisini yaralaması, gaz müjdesi gibi sosyal dalgalanma yaratan bütün bu haberler; işsizliğin 10 milyona, brüt dış borcun 431 milyar dolara vurduğu, kurun deli gibi artmaya, özetle işlerin karıştığı dönemlere denk geliyor, neden acaba?

2-Diyelim ki ben çok şüpheciyim ve kaynak da gerçekten çok büyük. Peki Türkiye hayal ettiği bir Alman, Amerikan veya Güney Kore ekonomisinin gücüne erişir mi? Vatandaşların geliri artar mı?

Cevap bence hayır. Gerekçelerim ise şöyle:

Bulduğunuz gaz ya da petrolü mevcut piyasa fiyatına mal edecek misiniz? Yani çıkarma bedeli satış bedelinin altında kalacak mı?

Kaldı diyelim. Yani piyasada satabilirsiniz. Peki kaç yıla çıkacaktır? Bu sorunu da aştığımızı varsayalım, geldik en önemli soruna: ‘Hollanda hastalığı baş gösterir mi?’

1959 yılında Hollanda büyük doğal gaz rezervleri buldu. Bu gelişme ile birlikte ülkeye döviz yağmaya ve yerel para birimi kıymetlenmeye başladı. Bunun sonunda ülke ithalat cenneti haline geldi. Üretim durdu ve milli gelirde kayıplar görüldü. Bu duruma ‘Hollanda hastalığı’ diyoruz.

Diğer örnek Venezuela. Venezuela’da da petrol ile yerel para birimi kıymetlendi. Üretim durdu. Ülkeye yabancı mallar doldu taştı. Tarım dahil bütün üretim sekteye uğradı. Milyarlarca dolar iktidarla bağlantılı dev sosyal konut projelerine, üretimden uzak alanlara aktarıldı. İktidara yakın olanlar zenginleşti. ‘Devlet içindeki oligarklar’ petrol gelirlerini yağmaladı. Sonunda petrol fiyatları dramatik bir şekilde düşünce, gıda bile üretemeyen ülke kaosa girdi. Siyasi sorunlarla beraber bir bilinmezin içinde sürüklenmeye devam ediyor.

Son örnek ise Suudi Arabistan. Petrol zengini olarak bilinen ülkede oligarşinin kaynakları israf ve talan etmesi, halkın refah seviyesini düşürmüş, ülke borç alır hale gelmiştir.

Şimdi gelelim bize: Son yirmi yılda kaynakların nerelere transfer edildiği ortada değil mi? Dünyada gelir bölüşümü konusunda en kötü performans gösteren ülkelerden biriyiz. Keşfedilen gazdan geniş halk kitlelerinin pay alacağını mı sanıyorsunuz? O zaman soralım: Garanti paralar, ballı ihaleler, çifte maaşlar kime gitmiştir?

Eğer Türkiye Norveç olacaksa buna saygı duyarız. Norveç büyük enerji kaynaklarını keşfettikten sonra bütün geliri bir ‘Varlık Fonuna’ bıraktı. Böylece yandaşların enerji parasını yağmalamasını engelledi. Fon da Norveçli çocukların geleceği için parayı yatırımlarda kullanmaya başladı.

 

Alıntı: Evren Devrim Zelyut

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | ÇOK ŞÜKÜR KÖTÜ GÜNLER GERİDE KALDI!… için yorumlar kapalı
Kas 04

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Az konuş! Öyle az ki, konuşman sadece amacına hizmet etsin. Allah sana iki kulak ama bir dil verdi. Bu demektir ki, iki kat dinle ve ilk konuşan olma.” Hafızı Şirazi                                                                                                        

* “Câhilin fahri cem’-i mâl iledir.//Ârifin izzeti kemâl iledir.”                                                                                                    

(Cahil mal toplamakla öğünür, âlimse ilim-irfanla) Nabi                                                                                                       

* “Hakikat insanlar için ne kadar acı olsa bile söylenmelidir.” Hz. Muhammed

* “Sabımın tüketi eşidgil “(Sözümü sonuna kadar dinleyin!). Bilge Kağan

* “Az vermek isteyen çok istemesin.” Brezilya atasözü

* “Kuru kaşık ağza, kuru söz kulağa yaraşmaz.” Kaşgarlı Mahmud

* “Topladığım dikenler, diktiğim ağaçların filizleridir.” İngiliz atasözü

* “Gerçeğin hakkını sadece hatalar verir.” j. Bernard

* “Hiçbir iğnenin iki sivri ucu yoktur.” Çin atasözü

* “Bu şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl ü bahâdır. Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedadır.” Nedim

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Kas 03

BİZ BUNLARI UNUTMADIK

BİZ BUNLARI UNUTMADIK

– 5 Ağustos 2009′da dönemin DTP Genel Başkanı Ahmet Türk‘ün, dönemin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı “açılım” görüşmesi,

– 3 Ocak 2013‘te, Ahmet Türk ve BDP milletvekili Ayla Akat Ata’nın, AK Parti iktidarının izniyle İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan’la görüşmesi,

– 23 Şubat 2013‘te, BDP Grup Başkanı Pervin Buldan, İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Diyarbakır milletvekili Altan Tan’ın, AK Parti iktidarının izniyle, İmralı’ya gidip Öcalan’la görüşmesi,

– 18 Mart 2013‘te, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve milletvekilleri Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder’in, AK Parti iktidarının izniyle, İmralı’ya gidip Öcalan’la görüşmesi,

– 21 Mart 2013‘te, Abdullah Öcalan’ın “Nevruz” mektubunun, AK Parti iktidarının izniyle, BDP’liler tarafından mitingle okunması,

– 17 Aralık 2013‘te, BDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin, AK Parti iktidarının izniyle Türkçe ile birlikte Kürtçe tabela da asması,

– 27 Ocak 2014′te, BDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken’in, AK Parti iktidarının bilgisinde, KCK yönetimi ile görüşmek için Kandil’e gitmesi,

– 23 Ocak 2015‘te, HDP heyetinin, AK Parti iktidarının bilgisinde, İmralı-Kandil seferine çıkması,

– 28 Şubat 2015‘te, HDP’li “İmralı Heyeti(!)” üyeleri Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’in, Dolmabahçe Sarayı’nda dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal’la görüşmesi gibi…

***

Hatta, daha geçen sene, Ocak 2019’da, dönemin HDP  Başkanı Pervin Buldan ile Meclis Başkanvekili Mithat Sancar’ın, TBMM’de AK Parti Grup Başkanvekili’ni ziyaret etmesi gibi (Görüşmeyi Abdülkadir Selvi ifşa etmişti) çok daha “kanlı-canlı!” Belirtileri oldu “HDP ve öncülleri”nin yakın geçmişimizde!

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | BİZ BUNLARI UNUTMADIK için yorumlar kapalı
Kas 02

MEVZUATA UYGUN ÖLÜRSÜN!

MEVZUATA UYGUN ÖLÜRSÜN!

Bir bürokrat, kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. ayağı kayıp bataklığa düşmüş;

-“İmdat, Boğuluyorum. Kurtarın beni!” diye bağırmaya başlamış. O civardan geçen bir köylü, sesini duyup gelmiş.

Bürokrat;
-“Bataklığa düştüm. Kurtar beni!” demiş..

Köylü;
-“Geçmiş olsun” demiş. 
Ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani nerdeyse dönüp gidecek. Bürokrat paniklemiş ister istemez,

-“Lütfen, bir dal uzat. Kurtar beni!” diye yalvarmış..

Köylü:
-“Olmaz sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur”

-“Sen, dalga mı geçiyorsun. Ölüyorum. Kurtar beni!” diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla.

Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş.
-“Ben Hazine’den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat, seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakama, kaymakam da valiyi arar mutlaka. Malmüdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse. İtfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar…”

Bürokrat:
-“Yahu.. Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm.”

Köylü gülmüş:
-“Ben ölmezsin demiyorum ki…
Ölsen de mevzuata uygun ölürsün!

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , , | MEVZUATA UYGUN ÖLÜRSÜN! için yorumlar kapalı
Kas 01

BİZİ KİMLER YÖNETİYOR?

BİZİ KİMLER YÖNETİYOR?

Henry Kissinger, sadece eski Abd disisleri bakani degil, ayni zamanda Bildenberg birliginin bir uyesidir. 1.Dunya savasi sonrasi Siyonist yahudilerin olusturdugu, birkac devlet baskaninin ozel izinlerle bu toplantilara katildigi, katilan kisilerin kesinlikle yahudi birligine bagli olmasi gerektigi vurgulanan kuresel sermayenin hukumranligini kurmak icin olusturulmus bir birliktir. Basini Rotschild ve Rockfeller ailelerinin cektigi bu birlige Abd baskanlari direkt olarak katilmaktadir. Zaten Trumann bir yahudiydi, Bush lar cok faaldi, Kennedy ailesini ortadan kaldiranlarin da bu grup oldugu soylenir. John F.Kennedy bariscil ve sosyal adaletten yana olan bir baskandi, boylelerine tahammulu olmaz. Isin Turkiyeyi ilgilendiren kismi sudur. Bu toplantilara bugune kadar siyaseten katilan sadece 3 kisi vardir: Özal, Demirel ve Erdoğan, isadami olarak Koc grubu, Nahumlar. 2007 yilinda Istanbulda yapilan toplantiya Erdogan, Babacan ve bundan sonraki toplantilarada katilmistir. Gazeteci olarak sadece Cengiz Candar alinmistir, ne hikmetse. Toplantilar bâsina kapali, kapali kapilar ardinda yapilmaktadir. Konusulan konular ve alinan kararlar bilinmemektedir. Turkiyedeki toplantiya Kissinger baskanlik etmistir (kendiside yahudidir). Yahudiye bagliligi olmayanlarin katilamadigi bir grup.
Katilanlar bunlarla sinirli degil, Hikmet Cetin, Faik Oztrak, Mustafa Koc, Omer Koc, Arzu Yanardag, Egemen Bagis, Ali Babacan gibi isimlerde var. Babacan ve Bagis devleti temsilen orada bulundular. Ilginc kisilikler var bu toplantilarda, her sene toplanirlar hemen hemen. Katilimci listeleri internette mevcut. Ilk toplanti 1954 de yapildi ama onun oncesinde ust zumrenin kendi aralarinda yillarca olisumu planladihi biliniyor. Abd baskanlarinin cogunun Evangelist kilisesi mensubu oldugunuda katarsak az cok birligin neye hizmet ettigi de asikar.
Bizi, kimler yönetiyor dersiniz?

Lucius Cyphre
Gazeteci – Tarihci

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | BİZİ KİMLER YÖNETİYOR? için yorumlar kapalı
Eki 31

DÜNYANIN EN ZOR İŞİ…

DÜNYANIN EN ZOR İŞİ…

İsmet İnönü Atatürk’e sorar;

‘’Sana göre dünyanın en zor işi nedir’’

Atatürk cevap verir;

‘’Dünyada en zor iş Türk milletini ayağa kaldırmaktır ki ben en çok bu noktada zorlandım’’

Atatürk devam eder ve;

‘’İsmet şimdi bana bundan daha zor bir şey var mı diye sor’’ der.

İnönü ‘’bundan daha zor olanı var mı’’ diye sorunca,

Atatürk cevap verir;

‘’Harekete geçince Türk milletini durdurmaktır’’

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | DÜNYANIN EN ZOR İŞİ… için yorumlar kapalı
Eki 30

ATATÜRK’ÜN ZAFER VE CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMA İSTEĞİ

ATATÜRK’ÜN ZAFER VE CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMA İSTEĞİ

Vatan toprağımızın 30 Ağustos 1922’de “Büyük Taarruz” sonucunda düşman işgalinden kurtulduğunun tescil edildiği zafer günümüz, Zafer Bayramımızdır.

30 Ağustos Zafer Bayramını; Anadolu’yu işgal için gelenler ancak yurdun her köşesinde savaşı kaybedenler kutlamaz, kutlayamazlar…

30 Ağustos Zafer Bayramını; 7 düvele karşı bağımsızlık savaşını kazanan Büyük Türk Milleti her yıl ve sonsuza kadar gururla kutlar…

Değerli okurlarım,

Tarih: 28 Ağustos 1938:

Yer: Dolmabahçe Sarayı

Atatürk hasta yatağında Sabiha Gökçen’e der ki:

“30 Ağustos’u bensiz kutlayacaklar! Oysa o kadar isterdim ki törene katılmayı. Çocuklarımızı görmeyi, modern araç ve gereçlerle donanan ordumuzun geçişini görmeyi… Biliyor musun Gökçen, bayrağımızı da özledim; onun şöyle anlı şanlı dalgalanışını, göklerle bütünleşmesini…”

Tarih: 28 Ekim 1938:

Yer: Dolmabahçe Sarayı

Atatürk hastalığı iyice arttığı günlerde Sabiha Gökçen’e der ki:

“Yarın bayram değil mi Gökçen? Bu günü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim. Beni Cumhuriyet Bayramı’nda halkımdan uzak tutan bu hastalığa lanet ediyorum….”

Değerli okurlarım,

Cumhuriyet Bayramımız için konulan kutlama yasağına lanet ediyorum

Covid 19 salgını bahanesi ile kutlamaların yasaklanmasını şiddetle kınıyorum.

Hasta yatağında dahi kutlama hayal eden kurtuluş ve kuruluşumuzun önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamamak ve anmamak ayıpların en büyüğüdür.

Vatanımızın bağımsızlığı için yurdun her köşesinden gelip Anadolu toprağını kutsal kanları ile vatan yapan şehitlerimizin listesini bilginize sunuyorum:

Adana: 365, Adıyaman: 20, Afyon: 425, Ağrı: 1, Aksaray: 133, Amasya: 261, Ankara: 913, Antalya: 339, Ardahan: 22, Artvin: 26 Aydın: 204, Balıkesir: 40, Bartın: 143, Bilecik: 192, Bayburt: 18, Bingöl: 3, Bitlis: 10, Bolu: 541, Burdur: 157, Bursa: 351, Çanakkale: 28, Çankırı: 334, Çorum: 526, Denizli: 541, Diyarbakır: 44, Edirne: 11, Elazığ: 55, Erzincan: 40, Erzurum: 108, Eskişehir: 289, Gaziantep: 412, Giresun: 324, Gümüşhane: 40, Hatay: 3, Isparta: 293, İçel-Mersin: 405, İstanbul: 179, İzmir: 59, Kahramanmaraş: 150, Karaman: 182, Kars: 13, Kastamonu: 758, Kayseri: 264, Kırıkkale: 114, Kırklareli: 8, Kırşehir: 171, Kocaeli: 203, Konya: 780, Kütahya: 228, Malatya: 33, Manisa: 51, Mardin: 13, Muğla: 208, Muş: 5, Nevşehir: 216, Niğde: 201, Ordu: 434, Rize: 48, Sakarya: 295, Samsun: 405, Siirt: 3, Sinop: 399, Sivas: 307, Şanlıurfa: 51, Tekirdağ: 6, Tokat: 340, Trabzon: 251, Uşak: 25, Van: 10, Yozgat: 351, Zonguldak: 358

Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kalan yerlerde doğan şehitler:

Bingazi: 8, Mısır: 1, Trablus: 5, Azerbaycan: 1, Batum: 1, Karakilise: 1, Tebriz: 1, Bosna: 1, Bulgaristan: 3, Debre: 2, Drama: 6, Girit: 5, Görüce: 1,İşkodra: 3,Kosova: 12, Manastır: 13, Romanya: 1, Selanik: 13, Serfice: 4, Yanya: 2, Bağdat: 6, Halep: 5, Hicaz: 1, Kerkük: 9, Kıbrıs: 1, Musul:1, Süleymaniye: 1, Suriye: 6, Trablusşam: 37, Yemen: 24

Belli olmayan: 114.

Toplam: 15 bin 55 şehit (On beş bin elli beş)

Bu liste Kurtuluş Savaşımızın kahramanı Türk ordusunun sadece batı cephesindeki şehitlerimizin listesidir.

Yurdun dört bir köşesinde düşmana karşı direnen ve onları kovan şehitlerimizin sayıları bu listeye dahil değildir.

Mehmet Akif Ersoy “Çanakkale Destanı” şiirinde der ki;

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

Ülkemiz için, milletimiz için canlarını veren tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | ATATÜRK’ÜN ZAFER VE CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMA İSTEĞİ için yorumlar kapalı