Eki 09

EŞEK ÖYKÜSÜ

EŞEK ÖYKÜSÜ

Bir inek, bir beygir, bir eşek aralarında sohbet ederken laf dönmüş dolaşmış “insanların kendilerine verilen ‘akıl’dan yeteri kadar yararlanıp

yararlanmadıklarına gelmiş.

Eşek ortaya bir teklif atmış;

“Yahu ortada boş boş dolanıp duruyoruz..Her birimiz etrafa dağılıp bu insanların ne yaptıklarını gözlemleyelim. Kendilerine Allah tarafından verilen bu

akıldan yeterince yararlanıp yararlanmadıklarını araştıralım.Üç yıl sonra  da yine aynı gün ve saatte burada buluşup, bu gözlemleri birbirimize anlatalım”

Teklif kabul görmüş ve her biri ayrı yönlere dağılmışlar.

Aradan üç uzun yıl geçtikten sonra, buluşma yerinde toplanmaya başlamışlar.

Buluşma yerine önce inek ve beygir gelmiş.

İkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüşler.

Beygir merakla sormuş;

“Nedir bu halin inek kardeş?”

İnek acıklı bir şekilde içini çekerek anlatmış;

“Sorma beygir kardeş. Bu insanlar çok merhametsiz…Beni durmadan birbirlerine sattılar.

Alan sütümü sağdı. Bir inek daha bulup, onu yanıma koyarak bizi çifte koştular.

Adeta aç acına çalıştırdılar.

Canımı zor kurtardım be kardeş”

Beygir de başını sallayarak kendi hikayesini anlatmış;

“Ah, sorma…Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım.

Üzerime bindiler, ses çıkaramadım. Biri indi öbürü bindi.

Binmedikleri zamanlarda da zincire vurdular, kaçmayayım diye.

Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğimde, arkama kocaman bir araba

 Bağladılar. Bu sefer birçoğunu yeniden taşımaya başladım.

Ben onları taşıdıkça, daha hızlı gitmem için kırbaçladılar..Canımı zor kurtardım inek kardeş”

İnek ve beygir böyle konuşurken uzaktan eşek görünmüş.

Hayli neşeli, ıslık çala çala, taşlara tekme ata ata, hoplaya zıplaya gelmiş yanlarına.

Besbelli çok mutlu.

Üstelik şişmanlamış, tüyleri pırıl pırıl parlamakta, gözlerinin içi gülmekte,üzerinde lacivert takımlar.

İnek ve beygir şaşkın bir şekilde;

“Nedir bu halin? Neler oldu bu üç senede” diye sormuşlar.

Eşek keyifli bir şekilde anlatmış;

“Sizden ayrıldıktan sonra uzakta bir memlekete vardım. Birisi yukarı çıkmış bağırıyor, bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu.

Ben de ona özenip bağırdım.

Benim bağırmamı bilirsiniz yeri göğü inletirim.

Sesimi duyan benim yanıma koştu, duyan duymayana haber verdi.

Etrafım insanla doldu.

Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım.

Haktan, hukuktan, refahtan, adaletten filan bahsettim”

“Eee, sonra ne oldu?”

Ne olacak beni başkan seçtiler”

“Deme yahu. Yani sen başkan mı oldun? Peki neler yaptın?”

“Bir şey yapmama gerek kalmadı. Ben bağırdıkça ne söylediğimi anlamadan ‘Seninle gurur duyuyoruz’ diye alkışladılar..Ben de yedikçe bağırdım,

yedikçe bağırdım”

“Peki senin eşek olduğunu anlamadılar mı?”

“Valla yarısı anladı ama, diğer yarısına anlatamadılar? Kiminin de işine geldi”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | EŞEK ÖYKÜSÜ için yorumlar kapalı
Eki 08

ALIN “ÜMMETİNİZİ” BAŞINIZA ÇALIN

ALIN “ÜMMETİNİZİ” BAŞINIZA ÇALIN

Suudi Arabistan, son bir yıldır örtülü olarak sürdürdüğü Türk malları ambargosunu genişletiyor. Temmuz ayından bu yana kendi firmalarına Türkiye’den mal alınmayacağına yönelik resmi taahhüt alıyordu. Şimdi hükümetin ambargosu resmen 1 Ekim’de başlıyor.

     Aslında Suudi Arabistan’ın Türk mallarına boykotunu resmi hale getirmeden iki yıl önce uygulamaya sokmuştu. Bu süreçte çeşitli bahanelerle Türkiye kaynaklı ürünler bekletiliyor ve çürüyecek aşamaya gelmesi sağlanıyordu.

     İşte tam bu sırada Türkiye’den de beklenen jest geldi. 23 Eylül günü İstanbul Havalimanı’nda Suudi Arabistan’ın 90. Milli günü için “Suudi Arabistan’ın milli günü kutlu olsun” afişleri asıldı.

     Bu arada Kıbrıs Rum Yönetimine bir ziyaret gerçekleştiren Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Abdülaziz Al Assaf, “Türkiye’nin Akdeniz’deki yasadışı faaliyetleri karşısında baş müttefiklerimizden Güney Kıbrıs’ın yanındayız. Askeri işbirliğimizi artıracağız” açıklaması geldi.

     Türkiye, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el-Suud’un vefatı sebebiyle bir günlük milli yas ilan etmişti!

     Birileri birilerinin kralının ölümü dolaysıyla yas tutmak için biraz acele etmiş olmalı!

Normalleşme adımları sonrası birçok Arap ülkesinin de İsrail ile anlaşma yapacağı açıklanırken İsrail’e yeşil ışık yakmış olan Suud yönetimine BAE’den hiç kimsenin aklına gelmeyecek olan skandal bir talep geldi.

İsrail’de yayın yapan Maariv gazetesine açıklamalarda bulunan BAE’nin Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’le de yakın ilişkileri olan aktivist Mazraui, Suudi Arabistan’ın Hz. Muhammed döneminde Hayber’den çıkarılan Yahudiler için İsrail’e tazminat ödemesi ve vatandaşlık vermesi çağrısında bulundu.

Bak şu bizim ümmettin (!) yaptığı işe!

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , | ALIN “ÜMMETİNİZİ” BAŞINIZA ÇALIN için yorumlar kapalı
Eki 07

İLK TÜRK AMİRALİ ÇAKA BEY

İLK TÜRK AMİRALİ ÇAKA BEY

1071 yılı sonrasında Anadolu’ya yapılan Selçuklu akınlarına katılan ve 1078 civarında Bizans İmparatorluğu’na esir düşen Çaka Bey, İmparator III. Nikiforos’un dikkatini çekerek protonobilissimus unvanıyla saraya alındı. 1081’de I. Aleksios’un imparator olmasıyla, kendisine verilen unvan ve ayrıcalıkların geri alınması sebebiyle saraydan ayrıldı. Aynı yıl, İzmir tarihindeki ilk Türk hâkimiyetini sağladı. Bir müddet sonra sınırlarını genişleterek Ege Denizi’ndeki bazı adalar ile denizin kıyı şeridindeki bazı yerlerde hâkimiyet kurdu. 1092 yılı civarında, Abidos’u kuşattı, fakat Bizans İmparatoru I. Aleksios’un Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan’ı kışkırtması üzerine damadı Kılıç Arslan tarafından öldürüldü ve kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı.

1071’deki Malazgirt Meydan Muharebesi’nin ardından Selçukluların Anadolu coğrafyasına yayıldıkları dönemde Smirni merkezli bağımsız bir beylik kurmuştur. Türk tarihinin ilk donanmasını oluşturduğu için tarihteki ilk Türk amirali olarak kabul edilmektedir.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | İLK TÜRK AMİRALİ ÇAKA BEY için yorumlar kapalı
Eki 06

GELDİKLERİ GİBİ GİTTİLER

 “GELDİKLERİ GİBİ GİTTİLER”

4 yıl 10 ay 23 gün süren işgalin ardından özgürlüğüne kavuşan İstanbul’a, Türk ordusunun Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu coşkulu bir bayram havası içinde, çiçek yağmuru altında girmesinin 97. yılı kutlanıyor. İstanbulun kurtuluş günü kutlu olsun.

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , | GELDİKLERİ GİBİ GİTTİLER için yorumlar kapalı
Eki 05

SENSİZLİK ÖLÜMDEN BETER

SENSİZLİK ÖLÜMDEN BETER

Sen, yüreğimdeki sesim

Sen, ciğerimde nefesim

Sen, gönlümde prensim

Sesini bir duymak yeter

Sensizlik ölümden beter

Yüzünü bir görmek yeter

Sensizlik ölümden beter

Havam, suyum sensin benim

Güzel huyum sensin benim

Gönül toyum sensin benim

Sesini bir duymak yeter

Sensizlik ölümden beter

Yüzünü bir görmek yeter

Sensizlik ölümden beter

Yüce dağlarımın karı

Eksilmez sevgimin harı

Gönlümün sonsuz baharı

Sesini bir duymak yeter

Sensizlik ölümden beter

Yüzünü bir görmek yeter

Sensizlik ölümden beter

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | SENSİZLİK ÖLÜMDEN BETER için yorumlar kapalı
Eki 04

VATANA İHANETTEN YARGILANIRLAR MI?

VATANA İHANETTEN YARGILANIRLAR MI?

18 Türk adasının işgali konusundaki yazılarıma gönderilen çok sayıda mesajda, iki önemli konu başlığı yer aldı. Birincisi; Vatan toprağını terk etmek anayasa ve yasalara göre ağır suçtur. Suçlular neden cezalandırılmıyor? İkincisi; Cumhuriyet savcıları, vatan toprağının işgaline karşı neden gereğini yapmıyor?

Yunanlıların vatan toprağı ilk Türk adasını işgal ettiğinde iktidarda tek başına AKP iktidarı vardı.26 Kasım 2004’de, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e soru önergesi vererek; Türkiye’ye yakın adalara Yunan bayrağı çekildiğini, anılan adaların Dışişleri ve Genelkurmay Başkanlığı listesindeki adalar olup olmadığını sordu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önergeye cevap dahi vermedi.6 Ekim 2016’da Meclis’te, MHP Milletvekili Ümit Özdağ (İYİ Parti) ile Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım ortak basın toplantısında şu çarpıcı açıklamayı yaptılar.”2009 Yılı Ocak ayında Genelkurmay Karargâhında Dışişleri Bakanlığı ile toplantı yapıldı. Genelkurmay yetkilileri işgal altındaki adaların boşaltılmasını talep etti. Dışişleri Bakanlığı adına toplantıya katılan Basat Öztürk, adaların hükümetin bilgisi dâhilinde işgal edildiğini itiraf etti.”AKP hükümeti bu iddiaya da yanıt vermedi.                                                                                                                          AKUT başkanı Nasuh Mahruki bir televizyon kanalında şunları söyledi: “Neyi konuşalım biliyor musun? İstersen AKP hükümeti, istersen Ak Parti hükümeti 2004’den bu yana 16 adamızı ve 1 kayalığımızı Yunanistan’a verdi sattı. (Bugün 18 adamız işgal altındadır – OU)Abi bak ya herkes böyle söylüyor, vatana ihanetten yargılanacaklar, vatana ihanetten yargılanacaklar…”- Katılımcı soruyor: Kim yargılanacak? Mahruki diyor ki; “Cumhurbaşkanı da, Başbakan da, Genelkurmay Başkanı da hepsi…”                            

***                                                                            

“Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği gerekçesi ile Recep Tayyip Erdoğan tarafından Nasuh Mahruki hakkında suç duyurusu yapıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09/02/2017 tarih, 2017/4107 Esas sayılı iddianamesi ile Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla; İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından Türk Ceza Kanunu’nun 299/1-2. ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle Hâkim Celal Avar tarafından kamu davası açıldı. Değerli okurlarım, Türk Ceza Kanunu’nun 299/1. Maddesi:-   Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türk Ceza Kanunu’nun 299/2. Maddesi:-   Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. Türk Ceza Kanunu’nun 53. Maddesi:·   53/1: Mahkûmiyetin kanuni / zorunlu sonucu olarak belli hakları kullanmak yasaklanabilir. Bu maddeye dayanılarak yapılan baskılar sonucunda Mahruki, Türkiye’nin en büyük sivil arama kurtarma derneği AKUT’un başkanlığından istifa etmek zorunda kaldı.6 Şubat 2018 tarihinde 52. Asliye Ceza Mahkemesi kararını özetle şöyle açıkladı: H Ü K Ü M: “Sözlerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğinde olduğu, bu itibarla sanığın üzerine atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı dosya kapsamından anlaşıldığından CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca müspet suçtan sanığın BERAATİNE karar verildi…” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi şu kararı verdi: “İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin (Erdoğan’ın avukatı-OU) ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, CMK’nın 280/1-a maddesi uyarınca ISTINAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE, CMK’nın 284 ve 286/2-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere, 26/04/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. “Beraat kararı böylece kesinleşti. Değerli okurlarım, Mahruki, sorumluluğu olan bazı makamlardan televizyonda bahsetti. Ben de eksikleri tamamladım. Ekim 2004’den bu yana görev yapan ve vatan toprağının işgalini engellemeyerek anayasa ve yasalara göre suç işleyen isimler şöyle: Cumhurbaşkanları: Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan. Başbakanlar: Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu, Binali Yıldırım. Milli Savunma Bakanlar: M. Vecdi Gönül, İsmet Yılmaz, Fikri Işık, Nurettin Canikli, Hulusi Akar Dışişleri Bakanları: Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Mevlüt Çavuşoğlu, Feridun Hadi Sinirlioğlu, Mevlüt Çavuşoğlu İçişleri Bakanlar: Abdülkadir Aksu, Osman Güneş, Beşir Atalay, Osman Güneş, İdris Naim Şahin, Muammer Güler, Efkan Ala, Sebahattin Öztürk, Selami Altınok, Efkan Ala, Süleyman Soylu. Genelkurmay Başkanları: Hilmi Özkök, Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ, Işık Koşaner, Necdet Özel, Hulusi Akar, Yaşar Güler. Sahil Güvenlik Komutanları: Tümamiral Engin Heper, Tümamiral Can Erenoğlu, Tümamiral Atilla Kezek, Tümamiral İzzet Artunç, Tümamiral Serdar Dülger, Tümamiral Hasan Uşaklıoğlu, Tümamiral Adnan Özbal, Tümamiral Hakan Üstem, Tuğamiral Bülent Olcay, Tuğamiral Ahmet Kendir

 

Alıntı: Orhan UĞUROĞLU

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | VATANA İHANETTEN YARGILANIRLAR MI? için yorumlar kapalı
Eki 03

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Çok fazla yiyip içerek kendi kalbinize yüklenmeyin.” Hz. Muhammed

* “Kanunların değeri, hâkimlerin değeriyle ölçülür.” Fransız atasözü

* “Akılsız kişi meyvesiz ağaç, meyvesiz ağacı neylesin aç.” Yusuf Has Hacip

* “Hiç düşmemiş insanlardan hoşlanmam. Böylelerinin erdem anlayışı dejeneredir. Başa gelen kaza hayatın güzelliğinin göstergesidir.” Boris Pasternak

* “İnsan, ancak yapmaya gücü olduğu şeyi anlar.” Andre Gide

* “Herkes sizin gibi cahil olmak zorunda değil!” İlber Ortaylı

*“İnsan, dilinin altında saklıdır” Hz.Ali

* “Seslerin en sığı alkış sesidir.” Talat Sait Halman

* “Kurtuluş, kölelik bilincine varmaya bağlıdır.” Marcuse

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Eki 02

TTB

TTB

 

İşimiz “sosyal medya, siyaset yahut halk mahkemeleri(!)”ne kaldıysa; “Sayın Öcalan demeyi ve PKK paçavrasını bayraklaştırmayı suç olmaktan çıkarmakla” övünen bir iktidarın, bu gerekçelerle herhangi bir kurumun kapısına kilit vurabilmesi için önce kendi kendisini kapatması gerekmez mi?

***

AK Partili yöneticilerin, bir dönem, İmralı’daki caniye düzdükleri övgülerin yanında, kimi TTB mensuplarının açıklamaları ne ki?

Kimi TTB’li yöneticiler, Öcalan’ın sağlığı için İmralı’ya heyet göndermek istedi de, iktidar aynı gerekçeyle oyun arkadaşı bile göndermedi mi?

Keza, şimdi “terör örgütü” olarak tanımlanan “FETÖ”ye, “ne istedilerse verdikleri” gerçeği öylece ve hiçbir siyasi/hukuki hesabı sorulmamış olarak durmuyor mu hâlâ orta yerde?

Hele “sözde soykırım iddiaları karşısında takınılan tutum” bir turnusol testi olarak kullanılacaksa; şimdi “yerli ve milli” diye dört elle iktidarda tutulmaya çalışılan partinin sicili TTB’ninkinin fersah fersah önünde değil mi? Onları da vaktiyle en az kimi TTB yöneticileri kadar “Erivan ağzıyla” yorumlamıyorlar mıydı tarihi, tehciri?

Ortaya bir ölçü koyun.

İlke koyun.

Ve “herkese eşit” uygulanmasını savunun.

Kanunların dahi “herkese eşit” uygulanamadığı bir ortamda hayalî belki ama hodri meydan;

TTB için “kapatma gerekçesi” olarak ortaya konulan söylem ve eylemlerde bulunmuş ne kadar kurum varsa hepsinin kapatılması için harekete geçin; siyasi partiler dâhil!

Öyle ya, misal iktidar partisi Öcalan’ı yere göğe koyamayan mensuplarını tasfiye mi etti? Ya vaktiyle, varlığını “Hocaefendi”nin varlığına armağan edenleri?

O zaman neye göre bir hain oluyor da biri “devletin bekasının garantisi”?

Dizi, dizi şehit cenazeleri verdiğimiz, musalla taşlarının şehitlerimize yetmediği günlerde TTB’nin söylem ve eylemleriyle ilgili olarak harekete geçmeyip de, şimdi doktorların hemen her gün bir “görev şehidi” verdikleri ortamda bunun peşine düşmek ne akla sığar, ne vicdana.

Alıntı

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | TTB için yorumlar kapalı
Eki 01

“KERAMET SENDE OLSAYDI…”

“KERAMET SENDE OLSAYDI…”

Bir adam çok sevdiği kadına şiirler yazıyordu.
Sonra o kadın ansızın onu terk etti.

Adam kadının ardından şiirler yazmaya devam etti.
Daha çok yazdı. Ve günün birinde çok ünlü bir şair oldu.
… 
Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu.
Dinleti bittiğinde uğruna şiirler yazılan kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi ve adama “merhaba” dedi.

Adam ona sıradan bir insana bakar gibi baktı.

Kadın, “beni tanımadın mı” dedi.

Adam, “hayır tanımadım” dedi.

Nasıl tanımazsın!
Uğruna şiirler yazdığın kadınım ben;
Seni şair yapan kadın…

Adam kadının gözlerine baktı ve şöyle dedi.
“Keramet sende olsaydı, o koluna taktığın adam da şair olurdu…”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | “KERAMET SENDE OLSAYDI…” için yorumlar kapalı
Eyl 30

VAAZ VERMEK HÂKİMLERİN İŞİ Mİ?

VAAZ VERMEK HÂKİMLERİN İŞİ Mİ?

Anadolu 64’üncü Asliye Ceza Mahkemesi, Üsküdar’daki Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’nin haçını söküp kıran Mazlum Serin‘e 1 yıl 4 ay hapis cezası verirken gerekçeli kararında En’am Suresi’nin 108’inci ayetini kaynak gösterdi.

Mahkeme, gerekçeli kararında “En’am Suresi 108. Ayet, Diyanet tefsirinde, başkalarına, onların inançlarına ve kutsal saydıkları değerlere hakaret etmenin İslami edep ve ahlakla bağdaşmadığı gibi, İslamı’ın izzetine de zarar getireceği, Müslümanların bu durumlara imkan verecek söz ve davranışlardan kaçınmaları emredilmektedir.” gibi ifadeler kullandı.

Oysa bir fiil kanunda nasıl tanımlanıyorsa ona göre karar verilir. Yoksa dini açıklamalar yapsın diye bu ülkede bir Diyanet İşleri Başkanlığı vardır değil mi?

Tabii, Atatürk‘ün kurduğu ülkede yine Atatürk‘ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı adına, camiden Atatürk‘e kılıç sallanabiliyorsa, hâkimler de hukuku bırakıp, vaaz vermeye başlar!

***

Türkiye’de artık hukuk devleti yokmuş gibi dine dayalı yargı kararları veriliyor.

“Hukuk devleti” ne demektir, bunu algılayamayanlar çoktur. Hukuk devleti, en kısa tanımıyla, faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, vatandaşlarına hukukî güvenlik sağlayan devlet demektir.

Hukuk devletinde, kamu erki, düzenine bağlıdır. Bir hukuk devletinde hukuka uymak sadece vatandaşlar için değil, devlet için de zorunludur.

Hukuk devleti, hukuk kurallarına bağlı devlettir. Bir hukuk devletinde mahkemeler dini kurallara göre karar veremez.

***

Bu konu, istismara müsaittir. Bu sebeple belirtmeliyim ki, bir fiil hukukta suçsa dinde de zaten günahtır veya bir fiil dinde günahsa hukukta da suçtur. Yani bütün hukuk sistemlerinin temelinde etik öge olarak ahlak ve din kuralları vardır. Fakat bu böyledir diye hukuk devletinde mahkemeler din kurallarına göre karar vermez; kanunda ne yazıyorsa ona göre karar verir. Zira ceza hukukunun evrensel ilkelerinden birincisi, “kanunsuz suç olmaz, kanunsuz ceza olmaz” şeklindedir. Dinde aynı fiil, günah olarak kabul edilmiş olsa bile hâkimler kanuna göre karar verir.

Zira hâkimin veya ülke halkının dini inançları, ne olursa olsun, hukukta kanunlar esastır. Meselâ Türkiye’de bir hâkim ayet veya hadisleri dayanak göstererek karar verirse başka bir hakim de Hacı Bektaşı Veli‘nin Makalat adlı eserinden alıntılar yaparak gerekçeli kararını oluşturur! Hâkim Sünni, sanık Alevi veya tam tersi olabilir. Yahut sanık Müslüman, müşteki Hıristiyan olabilir. Veya taraflardan birinin dini inançları da olmayabilir. Hâkimler kanunların yerine dini kurallara göre karar veriyorsa, o devlet hukuk devleti değil, din devleti olmuş demektir. Bu da orta çağa dönüştür.

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | VAAZ VERMEK HÂKİMLERİN İŞİ Mİ? için yorumlar kapalı