Kas 29

ÜLKEDE DAHA KAÇ AJAN VAR?

ÜLKEDE DAHA KAÇ AJAN VAR?

İngiliz Dış İstihbarat Servisi MI6’nın önemli bir ajanı olduğu, son olarak Suriye’deki “Beyaz Baretliler”i kurduğu ve bu örgüt üzerinden “Kimyasal silah kullanıldı” yalanlarını dünyaya yaydığı biliniyordu ama Beyoğlu’nda bürosunun önünde ölü bulunana kadar dört yıldır Türkiye’de yaşıyordu! Evi de Büyükada’da idi!

Buna neden izin veriliyordu? Çünkü AKP iktidarı, Beşar Esad‘ı devirerek yerine İhvanı Müslimin adlı yine İngilizlerin kurduğu örgütü iktidar yapmak için İngiliz ajanı James Le Mesurier‘e faaliyetlerini Türkiye üzerinden sürdürme imkânı tanımıştı!

Banu Avar, 2016 yılında yayınlanan Zemberek kitabında, “Beyaz Baretler ve Lawrence ile 007 James Bond karışımı bir İngiliz ajanı” başlığı altında konuyu incelemişti. O tarihte Avar’ın ifadesiyle “Küresel sırtlanların beyin bulandırma aracı Time Dergisi de koroya katılmış ve sözde ‘yardım kuruluşu’ Beyaz Baret’leri kapaktan kutsamıştı!”

Üstelik Time dergisi, adamın resmini de yayınlamıştı. Avar, kitapta durumu şöyle özetlemişti:

“Karaköy’de çekilmiş bu fotoğrafta gördüğünüz adam James Le Mesurier… Sıradan bir İngiliz askeri değil. Birleşmiş Milletler Barış Gücü adına Balkanlar’da çalışmış, İngiliz Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Ortadoğu’da istihbaratçı olarak üst düzey görev yapmış biri. Çalıştığı alanlar saymakla bitmiyor. Irak İçişleri bakanının özel danışmanlığından, Birleşik Arap Emirlikleri doğal gaz sahaları özel koruma gücü oluşturma görevine, Dubai’de Black Waters’la bağlantılı kiralık asker şirketi Olive Group başkan yardımcılığından, Beyaz Baretler’e kadar uzayan bir yelpaze bu. Beyaz Baretler’e önderlik eden Mayday Rescue adlı ‘arama kurtarma yardım’ örgütünün de mimarı. MI 6 olarak bilinen İngiliz dış istihbaratının bölgedeki en güvendiği ajanlarından biri. CIA ve Mossad ile ortak operasyonlarda Mayday sivillere yardım’ teşkilatını paravan olarak kullanıyor. Suriye’de Kaide artığı El Nusra teröristlerine askeri ve istihbari eğitim veriyor…

Le Mesurier, Lizbon’daki bir konuşmasında 2013 yılında, Halep’den Türkiye’ye geçen bir grup Suriyeliyle Beyaz Baretler’in kuruluş sürecini şöyle anlatıyor:

‘Türkiye’de deprem arama kurtarma ekibi AKUT’unda yardımıyla 20 kişilik bir ekibe bir haftalık bir kurs düzenledik. Sıradan Suriyeli sivillerden, bir savunma ekibi yarattık.’

MayDay’in İstanbul bürosu Karaköy’de… Beyaz Baretler’in lideri Raid Saleh, Türkiye Suriye arasında mekik dokuyor. Mayday Rescue Suriye Sorumlusu Faruk Habib Türkiye’de yaşıyor, batı başkentlerinde ilişkileri yürütüyor… James, İstanbul, Gaziantep, Suriye arasında ve her yerde… Bu adamlar ‘iş’lerini Türkiye’den yürütüyor.

Beyaz Baretlerin USAID’den aldığı bağış miktarı: 16 milyon dolar. ABD dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Toner örgüte 23 milyon dolar verildiğini basına açıkladı. Japonya, Danimarka, İngiltere ve Hollanda da Beyaz Baretlere 50 milyon dolara yakın para bağışladı! Böyle ‘hükümet dışı örgüte’, böyle ‘gönüllü’lüğe inananlara da can kurban!”

***

Birkaç gün önce de Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Maria Zaharova, Le Mesurier’den, “Dünyanın farklı köşelerinde ortaya çıkan eski bir MI 6 ajanı” diye söz etmişti, Zaharova, Mesurirer’in Balkanlar ve Orta Doğu’da çalıştığını, Kosova’daki terörist gruplarla bağlantılarının deşifre edildiğini anlatmıştı.

Sonra da “Suriye’yi kim karıştırdı, beş milyon insanı Türkiye’ye kim sürdü? Türkiye’yi kendi aleyhine sonuç verecek bu projede kim kullandı?” diye soruyoruz!

Anlaşılıyor ki Türkiye’ye sürülen Suriyelilerin burada kalmasını isteyenler, bilerek veya bilmeyerek İngiliz gizli servisine hizmet etmektedir!

 

 

Alıntı Yeniçağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | ÜLKEDE DAHA KAÇ AJAN VAR? için yorumlar kapalı
Kas 28

HOCANIN BORCU

HOCANIN BORCU

Nasreddin Hoca parasını geri istemek için defalarca kapısını çalan alacaklısına kapıyı açmış.
– Yakında… Yakında paranı ödeyeceğim, demiş.
– Ne zaman?
– Dinle bak… Bizim duvar kenarına yol boyunca çalı tohumu ektim.
– Eee?
– Bu tohumlar ilkbaharda yeşerecek ve çok çalımız olacak…
– Peki anladım, ya sonra?
– Bu caddeden çok koyun sürüsü geçer. Geçerken, geçen koyunların yünleri çalılara takılacak. Ben de yünleri toplayacağım. Bizim hanım bunları eğirip ip yapacak. Sonra gerisi kolay! Ben de pazara götürüp satacağım ve paranı geri ödeyeceğim.
Adam bu saçma plan üzerine kahkahayı basar. O zaman Hoca, der ki;
– Parayı peşin görünce nasıl da gülersin değil mi, seni köftehor seniii…

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | HOCANIN BORCU için yorumlar kapalı
Kas 27

KAMU VİCDANI ŞİKÂYET EDİYOR

 KAMU VİCDANI ŞİKÂYET EDİYOR

* Fethullah Gülen hoca efendinizle kol kola yürüyerek kahraman ordumuza kumpas kurdunuz

* Fethullah Gülen hoca efendinizle kol kola yürüyerek Türkiye’yi 15 Temmuz kahpe darbe girişimine maruz bıraktınız

* Yolsuzluk yapan 4 bakanınızı, Reza Zarrab’ı ve banka müdürünü siyaseten akladınız

* Milli eğitim sistemimizi 17 yılda alt üst ettiniz

* Yandaş mütehitleri süper milyarder ettiniz

* Dar gelirliyi, fakir fukarayı ihmal ettik, işsizliği rekor seviyeye çıkarttınız

* Toplumu ikiye böldünüz

* Nefret dili ile yaptığımız siyasetten dolayı pişmanlık bile duymadınız

* Terörü önleyemediniz, “çözüm süreci” ile azdırdınız

* Atatürk düşmanlarını ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı atadınız

* Türk kadınlarına yönelik taciz, tecavüz ve cinayetleri önleyemediniz

* Mütevazı Çankaya Köşkünü bırakıp 1350 odalı Saray’a taşındınız, yazlık sarayı Göcek’te, yayla sarayını Ahlat’ta yaptınız

* Atatürk adını devlet tesislerinden kaldırdınız

* Türkiye Cumhuriyeti’nin T.C. olarak kısaltılmış rumuzunu ortadan kaldırdınız

* Andımızı kaldırarak çocuklarımızı Türk çocukları olarak Atatürk’ün izinde yürümelerine engel olmaya çalıştınız

* 23 Nisan 1920’de kurduğun Türkiye Büyük Millet Meclisinin başkomutanlığı ile Kurtuluş Savaşımızı kazandığımızı unutarak bu gazi meclisi etkisiz hale getirdiniz

* Kuvvetler ayrımını ortadan kaldırıp tek adama hepsini bağladınız

* Yargıyı tek adama bağladınız

* Basına verdiğin önemi, desteği hiçe sayarak fikirlerini yazan özgür gazetecileri hapse attınız

* Medyayı yandaş yapmak için devlet bankalarından bazı iş adamlarına krediler verdirerek, reklam destekleri vererek besleme yandaş medya oluşturdunuz

* Milletin iradesi ile seçilmiş milletvekillerini değil sarayın atadığı isimleri bakan yaparak millet ile hükümet arasındaki bağı kopardınız

*  Resmi bayramlarda ve 10 Kasım’lar da Diyanet hutbelerinde seni anmadınız, ruhuna bir Fatiha dahi okutmayı çok gördünüz

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | KAMU VİCDANI ŞİKÂYET EDİYOR için yorumlar kapalı
Kas 26

EĞE KEMİĞİ

EĞE KEMİĞİ

Önce “yaratılış”tan başlayalım. “Kadın”ın Hz. Âdem’in eğe kemiğinden yaratıldığı kanaati yaygındır. Bizce kadın-erkek eşitsizliğine dair inancın arka planında bu kanaat yatmaktadır. Konuyla ilgili âyet meâlen şöyle:

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üreten rabbiniz(e karşı gelmek)den sakının.” (Nisâ Sûresi, Âyet: 1.)

Burada üzerinde durulması gereken ifade şu: Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan…

Bazı müfessirler buradaki “bir tek nefis”ten Hz. Âdem’i anlamışlardır. Nitekim Elmalılı Hamdi Yazır bu konuda şöyle der:

“Bu nefs-i vahidden murad Hazret-i Âdem, zevcinden murad da Hazret-i Havva olduğunda ittifak ve icmâ vardır.” (bk. HAK DİNİ KUR’AN DİLİ, Türkçe Tefsir, İst. 1971, c. 2, s. 1273)

Hz. Havva’nın, Hz. Âdem’den yaratıldığını söylemek, kadının Hz. Âdem’in kaburga kemiğinden yaratıldığı inancını teyit etmek olur ki bizce doğru değildir. Evvel emirde “nefis” kelimesi müennestir, “Âdem”i temsil etmez. Zira “Onu [Âdem] çamurdan yarattın.” (bk. Âraf Sûresi, Âyet: 12) ve emsali âyetlerden de anlaşılacağı üzere Âdem müzekkerdir. Ayrıca “nefis”in lügat anlamı “can, cevher”dir. Dolayısıyla, Havva validemizin “nefs-i vâhid”den yaratılması ifadesini, “Hz. Âdem’in bir parçasından yaratılmıştır” diye değil de, “Hz. Âdem’le aynı cevherden yaratılmıştır” şeklinde anlamak gerekir. Şeyh Sâdî de bir beytinde insanoğlunun tek cevherden yaratıldığını söyler ki beyit şöyledir:

“Benî Âdem âzâ-yı yek-dîgerend//Der-âferîneş zi-yek-gevherend”=İnsanoğlu birbirinin âzâsı gibidir. Çünkü bir cevherden yaratılmıştır. (bk. Mehmed Said Efendi, Mülistân, İst. 1291, s. 28)

Hz. Peygamberimizin: “Kadın eğe kemiği gibidir. Onu doğrultmak istersen kırarsın” (bk. Riyâzu’s-Sâlihîn, DİB Yayınları, Ankara 2013, c. 1, s. 284) ve benzeri sözleri, yaratılıştan gelen insan tabiatını değiştirmeye kalkmanın sakıncalarını anlatmak için söylenmiştir. Bu sözler kadının, Hz. Âdem’in eğe kemiğinden yaratıldığının delili olamaz.

Hz. Havva’nın, Âdem aleyhisselamın eğe kemiğinden yaratıldığına dair haberlerin kaynağı “Kur’ân” değil, “Tevrat”tır. İlgili rivayetleri Tevrat’tan aynen aktarıyoruz:

“Ve Rab Allâh, Âdem’in yalınız bulunması eyü değildir ana kendisine münâsib bir yardımcı halk edeyim dedi.

Ve Rab Allâh, Âdem’e ağır bir uyku getürmekle uykuda anın eyegü kemiklerinden birini alarak yerini et ile toldurdı. Ve Rab Allâh, Âdem’den aldığı eyegü kemiğinden nisâ yaradup anı Âdem’e getürdi. Ve Âdem şimdi bu kemiklerimden kemik ve etimden etdir. Bu, insandan alındığı içün ana nisâ tesmiye olunsun dedi.” (bk. KİTAB-I MUKADDES, [Tekvin, 2. bâb, âyet: 18, 21, 22, 23] İst. 1910, s. 4)

 

 

 

 

Alıntı Yeniçağ:  Ahmet SEVGİ

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , | EĞE KEMİĞİ için yorumlar kapalı
Kas 25

BİTİK EĞİTİM!

BİTİK EĞİTİM!

İki üniversite bitirmiş, iki de mastırı var; beden dersine de giriyormuş, tarihe de, İngilizce’ye de…Öyle memleketin kuş uçmaz, kervan geçmez ücra bir köşesinde değil; İstanbul’un göbeğinde. “Uyuyamıyorum” dedi; “Sekizinci sınıf öğrencisi okuyamıyor, yazamıyor. Öyle bir müfredat var ki, İnkılap Tarihi’ni koştur koştur anlatıyorum yine de konular yetişmiyor; kuşa çevirmişler konuları. Öyle anlatmak içime sinmiyor, öyle anlatırsak başlık söyleyip geçmek gerekiyor. Ama bu çocukların bu ülkenin nasıl kurulduğunu bilmesi gerekiyor, neden kurulduğunu bilmesi gerekiyor. Sekizinci sınıf öğrencisi, sınav yılı, hani en çok çalıştığı yıl; ‘Cumhuriyeti kim kurdu?’ Sorusuna cevap veremiyor; ‘Osman Bey’ diyor! ‘Fatih’ diyor!.. Ben bu çocukları nasıl eğiteceğim diye uykularım kaçıyor…”

Bir diğeri, alanı “fen”, “proje okul” öğretmeni, diyor ki; “Öğrencilerin girebilmek için kıran kırana yarıştığı okullar bunlar. Eğitim kalitesinin -eşit olması gerekir ama- diğer okulların üstünde olmasını beklersiniz doğal olarak değil mi? Gerisinde kalan bile var. Çünkü, iktidar partisinin il başkanına, milletvekiline, ilçe başkanına yakın öğretmenler, bir aracı bulup, yetkinliklerine bakılmaksızın, torpille bu okullara yerleşiyorlar. Öğrencisinin gerisinde kalan öğretmen var!”

 

Alıntı Yeniçağ

Posted in Gündem | Tagged , , , , | BİTİK EĞİTİM! için yorumlar kapalı
Kas 24

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

BÜTÜN ÖĞRETMENLERİMİZİN ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN

* “Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır.” Atatürk
* “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” Hz. Ömer
* “Yeryüzünde öğretmenlikten daha onurlu bir meslek tanımıyorum.” Diyojen
* “Heykeltıraş mermere ne ise; öğretmen de çocuğa odur.” Addison
* “Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez.” Socrates
* “Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.” Atatürk
* “Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.” Eflatun
* Ömürde bir kere açan ve hiç solmayan tek çiçek öğretmendir.

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Kas 23

VATANA ADANMIŞ CANLAR…

VATANA ADANMIŞ CANLAR…

Gözükara bir subay, idealist bir memleket sevdalısı. Hayatı silahlarla geçmiş, gerçek bir silahşor, Türk savunma sanayisinin temellerini atan, itilmiş, horlanmış ve unutulmuş, unutturulmuş bir kahraman: Enver Paşa’nın öz kardeşi Nuri Killigil Paşa… Henüz 29 yaşındayken Kafkas İslam Ordusu Komutanı olarak, Ermenilerin ve Rusların işgalindeki Bakü’yü kurtardı. Bu zaferden sonra Azerbaycanlılar tarafından adına destanlar yazıldı, şarkılar bestelendi (Çırpınırdı Karadeniz ona yazılmıştır) ve “Bakü Fatihi” olarak tanınmaya başladı. 1925 yılında Atatürk’ün imzasıyla Yarbay rütbesiyle emekliliği onaylandı. 1929’da devlet tarafından İstiklal Madalyası’na layık görüldü. Si­lah imal et­mek en büyük hayaliydi. Genç­li­ğin­de ağa­be­yi En­ver Pa­şa’ya, “Ağabey bırak beni silah imal edeyim.” de­miş­ti. Açtığı fabrikada silahlar üretmeye başlıyor. Tabancaları (Killigil) dünyanın en iyi 20 silahı arasında sayılıyor. Gidip Sütlüce’de muhteşem bir fabrika kuruyor. Yeni tezgâhlarla hızına hız katıyor. Nuri Killigil’in bu başarıları, Türkiye’nin milli ve yerli bir savunma sanayisi olmasını istemeyenleri rahatsız etti. Bir süre sonra Killigil, baskılardan dolayı fabrikasında silah üretilmeyeceğini açıkladı. Fakat üretim gizlice devam ediyordu. 2 Mart 1949… Saat 17.10… Killigil tesislerinde artarda üç patlama yaşanıyor. Sabotajcılar önce kimyahaneyi uçuruyor. Ardından cephane parlıyor. Bu menfur saldırıda 27 kardeşimiz şehit oluyor. Nuri Paşa’nın naaşı 20 gün sonra Haliç’te su yüzüne çıkıyor. Patlamadan sonra Nuri Paşa’nın yanmış birkaç parça el, ayak ve giysisi bulunur ancak. Ve bunlar bir tabuta konarak toprağa verilir. Minik tabutta yatan büyük, idealist ve gözükara bir paşadır. “Ceset noksan” diyerek namazı kıldırmıyor, kılınmasına da izin vermiyor. Hâlbuki gıyabında bile kılınabilir. Hadise Meclis’te (23 Mart) kapalı celsede ele alınıyor. Bazı mebusların; “Örtbas etmeye çalışmayın!” diye bağırdıkları işitiliyor. Meclis, tutanaklarını kilitliyor. Kafkas İslam Ordusu Komutanı olarak şanlı zaferler kazanmış bir savaş kahramanı, Azerbaycan Türklerini, Rus-Ermeni zulmünden kurtaran “Bakü Fatihi”, Türkiye’nin ilk yerli ve milli silah üreticisi, savunma sanayinin kurucusu, ömrünü memleketine adamış bu Müslüman Türk evladına bir cenaze namazı bile çok görülmüştü. Ömürleri boyunca kendilerinden çok ülkeleri için çalışan bu aziz insanlara vefa borcu olarak bizlere düşen; onları iyi anlayıp, değerlendirmek, emanetlerine sahip çıkmak, onların kaldıkları yoldan devam etmektir. Ve onları unutturanları asla unutmamaktır. Vatan savunması için Trablusgarp’tan Bakü’ye birçok toprakta korkusuzca savaşan bir kahraman olduğu gibi, bir mühendislik dehası da olan Nuri Paşamızın ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Alıntı: Erdem Tunay

Posted in Gündem, Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | VATANA ADANMIŞ CANLAR… için yorumlar kapalı
Kas 22

EY CAN!

EY CAN!

 

Emsalsiz inciler saklı özünde

O inci değerler parlar gözünde

Eşsiz bir zarafet dünya yüzünde

Ben o zarafete ermişim ey can!

 

Birlikte yaşasak en güzel düşü

Bu dünyada yok hiç benzeri eşi

Batacaksa batsın ömür güneşi

Ömrümü yoluna sermişim ey can!

 

Ayrılığın kaygı dolu yasından

Dünyada sevginin candan, hasından

Gönül kabesinin yürek tasından

Aşkın losyonunu sürmüşüm ey can!    

 

Aklımla yüreğim türap ta olsa…

Bu gönül sarayım harap ta olsa…

Bir kez buldum dedim serap ta olsa…

Hayalimde seni görmüşüm ey can!

 

Farz gibiydi bana her halin bilmek

Güzel hatıranı mümkün mü silmek?

Canıma can deyip hep ilmek ilmek

Canla dokumuşum, örmüşüm ey can!

 

Bedenim tamamen aşkın ağında

Zirveye ulaştım gönül dağında

Hayal değil gerçek sevgi bağında

O aşkın gülünü dermişim ey can!

 

Sensizlik korkusu yüreğimde kor

Anlatmak imkânsız bir de bana sor

Bu hayat sensiz de, bensiz de çok zor

Uğruna ömrümü vermişim ey can!

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | EY CAN! için yorumlar kapalı
Kas 21

“SOYKIRIM!”

“SOYKIRIM!”

 

1944’te, Raphael Lemkin isminde bir Polonyalı-Yahudi, Avrupalı Yahudilerin imha edilmesi de dâhil, sistematik cinayet içeren Nazi politikalarını tanımlamaya çalışırken “Soykırım” kavramını kullanmıştır.

Bir sonraki yıl, Nuremberg’de toplanan Uluslararası Askerî Mahkeme’nin üst rütbeli Nazilere karşı suçlaması “insanlığa karşı işlenen suçlar”dı.

“Soykırım” kelimesi hukukî değil de, tanımlayıcı bir terim olarak o zaman iddianameye dâhil edildi.

Birleşmiş Milletler, 9 Aralık 1948’de, Lemkin’in katkısıyla Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni onayladı.

Demek ki 1915 olayları, 104 yıllık, soykırım (genocid) kavramı ise 75 yıllıktır.

Bugünün kavramıyla dünü yargılamaya kalkmaya tam anlamıyla anakronizm (tarih yanılgısı) denir.

Dahası Türklere yönelik soykırım iftira ve iddiaları daha Birinci Dünya Savaşı sonrasında sıcağı sıcağına İstanbul’da ve İngilizler tarafından da Malta’da kurulan mahkemede yargı konusu yapılmıştır. Yüzü aşkın Osmanlı yetkilisi, “Ermenileri Toplu olarak katlettikleri” iddiasıyla tutuklanmış ve Malta adasında yargılanmışlardır.

Soruşturmayı İngiltere’nin en üst düzey adli soruşturma kurumu olan Londra’daki İngiliz Kraliyet Başsavcılığı yürütmüştür.

İngiliz hükümetinin her türlü gayretine rağmen, Kraliyet Başsavcılığı “Bir İngiliz hukuk mahkemesince kabul edilebilir katliam kanıtı bulunamadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar vermiştir.

Dahası, 1948 tarihli BM Soykırım Sözleşmesi, bir olayın soykırım sayılabilmesi için öncelikle bu yönden verilmiş bir mahkeme kararının olmasını zorunlu saymaktadır.

1915 olaylarının soykırım olduğuna ilişkin ulusal ve uluslararası hiçbir mahkeme kararı yoktur. Aksine 1915 olaylarında soykırım olarak tanımlanacak bir katliam yapılmadığını hükme bağlayan İngiliz/Malta mahkemelerinin yargı kararları vardır.

 

Bugün böyle tamam da gün gelecek yarın sömürgecilik suç olarak ilan edilecek ve sömürgeci ülkeler hesap verecek.

Gün gelecek, Kızılderililerin yok edilmesi, siyah derililerin hukuklarının çiğnenmesinin hesabını birileri birilerinden soracaktır.

Yine gün gelecek 6 Ağustos’ta, Japonya’nın Hiroşima, 9 Ağustos’ta da Nagazaki kentlerine atılan atom bombası sonucu ilk aşamada 80 bin ve 1945 sonuna dek ise 140 bin kişinin ölümüne yol açmasından dolayı insan soyuna karşı işlenen en büyük suç olarak ABD yargılanacaktır.

Sonuçta güçlünün hukukun egemen olduğu bir yerde hiç kimse hiçbir şeye karşı sigortalı değildir. Gün gelir Irak’a “nükleer ve biyolojik silah var” diye müdahale de edilir. Türkiye de hiç hak etmediği suçlamalara muhatap olur.

Bundan kurtulmanın yolu güçlü olmaktan geçiyor. Ortada uluslararası hukuk yoktur, uluslararası güç vardır. Güçler liginde düşen eziliyor, düşmeyecek düşüreceksiniz!

 

Alıntı: Özcan.Yeniçeri

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | “SOYKIRIM!” için yorumlar kapalı
Kas 20

KÖYÜN İMAMI

KÖYÜN İMAMI

Temel kendi köyünde imamlık yapmaktadır. Bir gün yine sabah namazını kıldırdı için şafak vakti camiye doğru giderken karnına bir ağrı saplanmış. Bir sağına bakmış bir soluna bakmış kimsecikler yok. Ula demiş patlıcam neredeyse, bir gaz çıkarayım da rahatlayayım sonra tekrar abdest alırım.

Neyse etrafta kimsenin olmamasının rahatlığı ile öyle şiddetli gaz çıkarmış ki köy meydanı inlemiş. Fıkra bu ya, duyan basmış kahkahayı. Artık Temeli gören gülüyor Temel de bu duruma dayanamıyormuş. En sonunda köyünü terk etmiş. Gel zaman git zaman yıllar geçmiş. Temel artık kimse bu olayı hatırlamaz, yarısı zaten göçüp gitmiştir diye köye geri dönmeye karar vermiş. Köye geldiğinde bakmış her şey aynı ama ona gülen yok. Köy meydanında bir çocuğa rastlamış. “Ula uşağum sen kimlerdensin kaç yaşındasın?” Çocuk cevap vermiş, “Ben İdris’in oğluyum amca. Tam doğum tarihimi bilmiyorum ama köyün eski imamı Temel amca gaz çıkarttığı sabah doğmuşum”.

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | KÖYÜN İMAMI için yorumlar kapalı