Eki 31

MEHPARE TANIN’IN İSYANI!…

MEHPARE TANIN’IN İSYANI!…

Lütfen, Mehpare Tanın adındaki bu genç hukukçunun isyanını, siyasi iktidar mensuplarıyla çay hasadına giden yüksek yargı mensuplarının çocuklarının kurayla gittikleri yerlerde “1 gün”, torpille getirildikleri yüksek yargı katlarında “3 gün” mesaiden sonra nasıl “maiyete” alındıklarını hatırlayarak okuyun (Ben, hali hazırda “tetkik” etmesi gereken dosyayı okumaktan aciz hakimlerin varlığını “bilerek” okudum; içim yandı) :

“Hakimlik-Savcılık mülakat sonuçları açıklandı. İlk sınavımda, 18753 kişi içerisinde 127. Oldum. Yaklaşık 90 puan aldım. Biyokimya mezunuyum. Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni, ikinci üniversite olarak birincilikle bitirdim. Mülakata başvurduğumda özel hukukta yüksek lisans da yapıyordum. İyi seviyede İngilizce biliyorum. Anadil seviyesinde İspanyolca biliyorum. Elendiğimi diğer sınavdan bir gün önce öğrendim. Ağlaya ağlaya sınava girip ikinci sınavda da yaklaşık 10.000 kişi içinde 205. oldum. Yine elendim. Bu yıl hiç çalışmadan girdim yine kazandım ve elendim. “FETÖ”cü değilim, terörle bağlantım yok. Peki neden mi elendim? AKP’li ya da tarikatlı dayım yok, hiçbir cemaate de bağlı değilim. Hakim savcı alırken bile torpil yapılıyor bilinsin istedim…”

“DEVLETİN DİN ADALETTİR” HZ. ÖMER

“ADALETİ OLMAYAN DEVLET DİNSİZDİR” HZ. ÖMER

“CAMİYİ YIK ADALETİ YIKMA” HZ. ÖMER

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | MEHPARE TANIN’IN İSYANI!… için yorumlar kapalı
Eki 30

ZİYA PAŞA’DAN TERCÎ-İ BEND (1

ZİYA PAŞA’DAN

TERCÎ-İ BEND  (1)

 

Bir zamanlar ben dahi düşdûm belâ-yı gayrete

Doğrulukla uğradım bin türlü derd ü zahmete

 

Geh vatandan ayrulup gitdim diyâr-ı gurbete

Akıbet oldum giriftar işbu mühlik illete

 

Veh yazık sarf etdiğim ömre zamana hizmete

Fikr içün görmek beni kâfidir ehl-i ibrete

 

Hayli demler bilmedim bâ’is nedir bu hâlete

Şimdi oldum dostlar vâkıf bu sırr u hikmete

 

Derde uğrar kim sadâkat etse elbet Devlet’e

İstikâmet mahz-ı cinnetdir bu mülk ü millete

 

Bir zamanlar ben de çalışıp, çabalama belâsına düştüm; –Neticede – doğruluğum yüzünden bin türlü dert ve sıkıntıya uğradım.

Kısacası doğru yolda gösterdiğim bütün gayretler yüzünden, Çeşitli güçlüklerle, sıkıntılarla karşılaştım.

 

Bazen vatandan ayrılıp, yabancı ellere gittim; sonunda.

İşte bu – doğruluk yolundaki- öldürücü hastalığa tutuldum.

 

Harcadığım ömre, zamana ve hizmete yazıklar olsun!

İbret almak isteyenlere, bu yolda düşünmeleri için, beni görmek yeterlidir.

 

Dostlar! Birçok zaman, bu durumun – doğruluğuma karşı gördüğüm kötülüklerin – sebebini bilemedim; ama şimdi, işin sırrını ve hikmetini çok iyi anladım:

 

Her kim Devlet’e doğrulukla bağlılık gösterirse, hizmet ederse O’nun başı derde girer;

Bu Devlet’e ve Millete karşı doğru hareket etmek, hâlis cinnettir, yani düpedüz deliliktir!

 

 

Devam edecek

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , | ZİYA PAŞA’DAN TERCÎ-İ BEND (1 için yorumlar kapalı
Eki 29

CUMHURİYET NİÇİN 29 EKİMDE İLAN EDİLDİ?

CUMHURİYET NİÇİN 29 EKİMDE İLAN EDİLDİ?

Diyanet İşleri Başkanlığı, 29 Ekim’de bile Atatürk‘ü yok saydı! Atatürk‘ü yok sayanların, Türk Milleti’nin din işlerini düzenlemek bir tarafa en küçük bir devlet memuriyetinde bulunmaya hakkı yoktur. Türk vatanı kurtarılmasaydı, Afganistan dışında İslam coğrafyasının tamamı işgal edilmiş olacaktı. Bugün 11 milyon mil karelik bir İslam dünyası varsa, bu, “Atatürk modeli” sayesindedir!                                                                                                     ***                                                                                                                                                                                                                                      Cumhuriyet neden 29 Ekim’de ilan edilmiştir? Neden 28 Ekim veya 30 Ekim’de değil? Bu konunun, yeni nesillere tekrar tekrar anlatılmasında fayda vardır.

Atatürk‘ün Niçin 29 Ekim tarihini seçtiğini, Fahrettin Altay Paşa, gazeteci Taylan Sorgun‘a anlatmıştır.

Fahrettin Altay Paşa, 1925’te Ekim ayında Çankaya’da Atatürk’ün misafiri olduğunda konuyu sorar.

Atatürk, şu cevabı verir:

“Mütareke 30 Ekim 1918’de imzalanmıştı. Vatan parçalanmış, istilaya uğramıştı. Peki, 30 Ekim 1918’den bizim İzmir’e girdiğimiz tarih olan 9 Eylül 1922’ye kadar kaç yıl geçti? Dört yıl. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan ettik. İşte beş yıla sığdırdığımız büyük inkîlap, bizim yaşadığımız şartlara duçar olmuş, hangi milletin tarihinde vardır? Bu mazlum millet kendisinin hakkı olan yere ulaşmıştır, çektiğimiz acıların, sıkıntıların en büyük mükâfatı işte budur. Bütün dünya bunu görmüştür. Daha da görecekleri vardır. Beni en çok mesut eden hadise, bu mazlum milletin hak ettiği bu yere gelmesidir. Sen benim 30 Ekim 1918 sonrası günlerdeki çektiğim azabı bilirsin. Yanımdaydın. Mondros 30 Ekim’dir. Cumhuriyet 29 Ekim. İşte bu da bir milletin, mazlum bir milletin ahıdır. Sanırım ki o devletler bunu anlamışlardır.”

Atatürk bir an durup Fahrettin Paşa‘ya bakar ve sonra elini masanın üzerine vurarak “Deyiniz ki bu tarihten silinmek istenilen bir milletin öcüdür…”

Fahrettin Altay‘ın “Ama bundan hiç bahsetmediniz” demesi üzerine, Atatürk, “Övünmek olur, övünmek benimle beraber mefkûreye inananların, milletin, ordunun hakkıdır” der.

 

 

Alıntı: ​​​​​​​Arslan Bulut

Posted in Gündem | CUMHURİYET NİÇİN 29 EKİMDE İLAN EDİLDİ? için yorumlar kapalı
Eki 28

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 96. YILI NECİP TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 96. YILI NECİP TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN

YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ!
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ KURUCU LİDERİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÖNDERLİĞİNDE TÜRK’ÜN DİRİLİŞ GÜNÜ OLAN,
ALINLARINDA İRFAN GÜNEŞİ PARLAYAN,
MUHTAÇ OLDUĞU KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUT OLAN,
GENÇ TÜRKİYE’NİN CESUR, KAHRAMAN, FEDAKAR GAZİ VE ŞEHİT EVLATLARI;
CUMHURİYET BAYRAMINIZI İÇTENLİKLE YÜREKTEN, İRFANLA, İDRAKLA, ONURLA KUTLUYORUM.
BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZE RAHMET BÜTÜN GAZİLERİMİZE ŞİFA DİLİYORUM.

 

DİRİLİŞ VAKTİ

Hainlere sustular
Türklüğe kin kustular
Sinirleri kastılar
Diriliş vakti bugün!

Çelik özün bilensin
Namertler af dilensin
Sen ırkına gülensin
Diriliş vakti bugün!

Hakk’ın çelik özüsün
Doğruluğun sözüsün
Mertliğin er yüzüsün
Diriliş vakti bugün!

Dağları erit haydi!
Gemiler yürüt haydi!
Düşmanı çürüt haydi!
Diriliş vakti bugün!

Güneş seninle doğsun
Erler düşmanı boğsun
Haydi, ülküler yağsın!
Diriliş vakti bugün!

Otağını kur artık
Hainleri vur artık
Yağdırmalı nur artık
Diriliş vakti bugün!

Karanlığın tanı var
Ötüken’in şanı var
Türk’ün asil kanı var
Diriliş vakti bugün!

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 96. YILI NECİP TÜRK MİLLETİNE KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
Eki 27

YUNANİSTAN EGE’DE SAVAŞ POZİSYONUNA GEÇTİ

YUNANİSTAN EGE’DE SAVAŞ POZİSYONUNA GEÇTİ

Uluslararası anlaşmalara göre, kapı gibi belgeli 18 Türk adası ve 1 kayalığını Yunan işgal etmiş… Adalarımızda askeri tatbikatlar yapıyorlar… Meydan okuyorlar, Türkiye’ye en ağır hakaretleri savuruyorlar… Üstelik, gayri askeri statüdeki adalarda her türlü ağır askeri teçhizatlaşmayı gerçekleştiriyorlar… Lozan’ı delik deşik ediyorlar… Birileri, Türkiye’de tüm bu olup bitenleri sessiz sedasız seyrediyor… Sonra da Doğu Akdeniz’e yalandan tantanalarla “çıkarlarımızı koruyoruz” diye araştırma gemileri gönderiyoruz!.. Ege, tamamen Türkiye’ye kapanınca Akdeniz’e nasıl çıkacak ve haklarımızı nasıl koruyacaksak!?..

Bakın!.. Bizler, Doğu Akdeniz‘de araştırma gemisi sayısı hamaseti ile meşgul edilip Ege’deki rezaletlerin üstü bilinçli şekilde örtülürken Yunan ne ile uğraşıyor?..

Gayri askeri statüdeki adalarda silahlanmasını arttırıyor.. Vee, bu adalarda askerlerini Türkiye’ye karşı savaş pozisyonuna geçiriyor. Nereden mi biliyorum?.. İşte fotoğraflı belgeleri:

Yunanistan  Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Georgios Kambas, 2 Temmuz ‘da gayri askeri statüde olan Limni ve Bozbaba adalarını ziyaret etti. Korgeneral Kambas’a, Tuğgeneral Georgios Vaklatzis de refakat etti. Ziyaret ve denetleme ile ilgili haber ve resimler Yunan Kara Kuvvetleri Komutanlığı resmi internet sitesinden tüm dünyaya ilan edildi.

Korgeneral Kambas, Limni Adası’na gelişte askeri tören ile karşılandı. Kambas, gayri askeri statüdeki Limni Adası’nda konuşlu askeri birliklerin harekat seviyelerini denetledi.

Korgeneral Kambas, Limni Adası’nda konuşlu Tank Taburu’nun garajı önünde poz vererek taburda görevli Yunan askerlerini denetledi. Tank Taburu’ndaki askerlerin savaş hazırlık durumundaki kıyafetleri dikkat çekti. 

Korgeneral Kambas, tank mürettebatı askerlerini de yerinde denetledi. Tank önünde poz veren Kambas, Lozan Antlaşması’na ve Türkiye’ye meydan okudu. Limni Adası’ndan Bozbaba Adası’na geçen Korgeneral Kambas, adada görevli Yunan askerleri ile birlikte fotoğraf çektirdi.

Millî Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, Yunan’ın son küstahlığına şöyle tepki gösterdi;

“13 Şubat 1914 tarihinde Yunan Kraliyet Hükümetine, 14 Şubat 1914 tarihinde Osmanlı Devleti’ne tebliğ edilen Altı Büyük Devlet (Almanya, Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya) Kararı ile Yunanistan’a Kuzey Ege Adaları’nın sadece kullanma hakkı verildi. Silahsız olmak kaydıyla kullanma hakkı verilen Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara ve Bozbaba adaları Türk egemenliğinde kaldı. Bu durum Lozan Antlaşması’nın 12. ve 13. Maddeleri ile teyit edildi.

Korgeneral Kambas’ın ziyaret ettiği Limni Adası’nda bir Mekanize Tugay, Bozbaba Adası’nda da bir Alay kuvvetinde askeri birlik görev yapıyor. Diğer adaları da silahlandıran, Altı Büyük Devlet Kararı ile Lozan Antlaşması’nı ihlal eden Yunanistan toplam 9 adadan oluşan Kuzey Ege Adalarını kullanma hakkını kaybetmiştir. Yunanistan anılan adaları en kısa zamanda boşaltarak Türkiye’ye teslim etmelidir.

 Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Kambas, gayri askeri statüdeki Limni ve Bozbaba adalarında Türkiye’ye meydan okurken devletimizin yönetimini elinde bulunduranlar, olanı biteni turist gibi seyretti. Yunanistan’a müzik notası bile verilmedi.”

 

Alıntı Yeniçağ:

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | YUNANİSTAN EGE’DE SAVAŞ POZİSYONUNA GEÇTİ için yorumlar kapalı
Eki 26

VAR

VAR

 

Bu dünya hanında geçerken ömür

Hayatı talihe bağlayanlar var

Hayat mahsulünü biçerken ömür

Kahkaha atanlar, ağlayanlar var

 

Gönüllü Man Kurtlar her yeri sardı

Şeytanın, deccalın hesabı vardı

Hak, hukuk, adalet bela savardı

Celladına urgan yağlayanlar var

 

Hak ve hakikatte sanırsın ölü

Kurumuş gönlünde merhamet gölü

Parazite dönmüş insanın dölü

Kene gibi çıkar sağlayanlar var

 

Görünen halleri acıdan acı

İnsanca yaşamak değil amacı

Takmışlar başlara bir zulüm tacı

İnsan ciğerini dağlayanlar var

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , | VAR için yorumlar kapalı
Eki 25

“2019-2020 DÜNYA ÜNİVERSİTELERİ SIRALAMASI”

“2019-2020 DÜNYA ÜNİVERSİTELERİ SIRALAMASI”

The Center for World University Rankings (CWUR) “2019-2020 Dünya Üniversiteleri Sıralaması” yayımlandı.

2 bin üniversite sıralandı. CWUR sıralamasında ilk 500’de ise tek bir Türk üniversitesi yok. Türk üniversiteleri arasında ilk sıralamaya giren Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) oldu. ODTÜ, 582. sırada yer aldı. İlk binde sadece 10 üniversite var. Geçen yıl bu sayı 13 olmuştu.

Sıralamada eğitimin kalitesi, mezunların iş bulma oranı, makale sayısı ile atıflar gibi kriterler yer alıyor. CWUR sıralamasında Türkiye’den 10 üniversite bulunuyor.

TÜRK ÜNİVERSİTELERİ İLK 400’E GİREMEDİLER

2020 sıralamasında bu yıl listede ilk defa yer alan Çankaya Üniversitesi, Sabancı ile birlikte 401-500 sıra bandıyla Türkiye’den en iyi temsili elde etti. Bilkent, Hacettepe ve Koç üniversiteleri 501-600; Boğaziçi, İTÜ ve ODTÜ 601-800 sıra bandında yer aldı. Sabancı Üniversitesi’nin geçen yılki 351-400 sıra bandındakini konumunu kaybetmesiyle, hiçbir Türk üniversitesi ilk 400’e giremedi. Bu yıl Türkiye’den toplamda 34 yükseköğretim kurumu sıralamada yer bulurken, 11 üniversite ilk defa temsil edildi.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | “2019-2020 DÜNYA ÜNİVERSİTELERİ SIRALAMASI” için yorumlar kapalı
Eki 24

SAATİNİZ KAÇ?

SAATİNİZ KAÇ?

Akıl hastanesine ziyarete giden adam bahçede güzel havanın tadını çıkaran birine:

– Saatiniz kaç? diye sordu. Adam hemen içeri gidip, kağıt, pergel, gönye, kalem ve cetvel getirdi.

Büyük bir titizlik ile gölgeyi ölçüp biçip hesaplar yaptıktan sonra:

– Saat tam dördü beş geçiyor, dedi. Ziyaretçi:

– Muazzam! Sizi tebrik ederim ama güneşsiz bir havada gölgeyi ölçemezsiniz, o zaman ne yaparsınız?

– O zaman da saatime bakarım, dedi.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | SAATİNİZ KAÇ? için yorumlar kapalı
Eki 23

AV KİM, AVCI KİM, TAVŞAN KİM, DERİSİ YÜZÜLECEK KİM???

AV KİM, AVCI KİM, TAVŞAN KİM, DERİSİ YÜZÜLECEK KİM???

 

İngiltere’nin Financial Times gazetesinde 7 Aralık 2006 tarihinde, Vincent Boland ve Paul Betts, “Türk Lokumu” başlıklı yorumda “Yatırım bankaları, İstanbul’da çok ciddi miktarlarda işlem yapıyor. Alım yönündeki sinyaller, AB sürecindeki duraklama kaynaklı satış sinyallerinden çok daha güçlü olacakmış gibi görünüyor.” demişti.

KKTC’nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Straw’ın, Türkiye’yi destekler görünmelerinden dolayı eleştiren bir karşıtına söylediği sözü hatırlatmıştı:

“Tavşanı evvela yakalayalım, derisini sonra yüzersiniz.”

Yakalanıp derisi yüzülecek tavşan, Türkiye idi!

2005 yılında Electrolux’un Türkiye Genel Müdürü Nevio Pollesel, Türkiye’deki özelleştirmelerle ilgili olarak, “İyi bir avcı silâhı dolu beklemeli. Üzerinden ne zaman bir kuş geçeceği belli olmaz. Biz de öyle yapıyoruz” demişti.

***

İşte şimdi Türkiye’de kıyıda köşede kalmış ne kadar kuş varsa ya yakalandı ya da itlaf ediliyor!

Birçok girişimci, sigortadan para almak için fabrikasını yakıyor!

Türkiye’nin varlıkları “uygun kuş” kendisi ise bir “tavşan” olarak görülüyor. Şimdi kuş kalmadığı için sıra tavşanın derisini yüzmeye gelmiştir.

 

 

Alıntı

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | AV KİM, AVCI KİM, TAVŞAN KİM, DERİSİ YÜZÜLECEK KİM??? için yorumlar kapalı
Eki 22

TAC MAHAL

TAC MAHAL

Agra, Hindistan’daki bu anıt mezar 1643 yılında Hükümdar Şah Cihan tarafından karısı Mümtaz Mahal için yaptırıldı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan yapı Hindistan’daki Babür mimarisinin Pers ve İslam öğelerini birleştiren en iyi örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

Bir İngiliz lordu olan Edward Lear “Dünyada insanlar ikiye ayrılır: Tac Mahal’i görenler ve görmeyenler” demiş. Gerçekten öyle güzel, göreni öyle ayrıcalıklı hissettiren, şiir gibi bir bina. Dünyanın yeni 7 harikasından biri ve şüphesiz Hindistan denince ilk akla gelen yer.  “Hindistan’daki Müslüman sanatın mücevheri ve dünya mirasının evrensel başyapıtlarından biri” olarak 1983’ten beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor.

Yabancı kaynaklarda yapının baş mimarının Ustad-Ahmad Lahauri olduğu ve eserin yapımında Orta Asya ve İran’dan getirtilmiş kakmacılar, taş kesiciler, oymacılar, ressamlar, hattatlar, kubbe inşaatçılarından bahsediliyor.

Yapımında, Babür mimarisinin imza malzemesi, kırmızı kumtaşı ve değerli / yarı değerli taşların kakmaları ve mermer tuğla ve kireç harç kullanılmış. Ayrıca bir kompleks olarak ele alındığında yansıma havuzları ve peysaj tasarımıyla İran’nın irem bahçelerinden esinlendikleri net olarak görülüyor.

20 Bin İşçi İle 22 Senede Tamamlanmış.

Binanın gözle görülmeyen bir mimarı dehası da Yamuna Nehri kıyısında balçıklı bir zemine kurulmuş olması. Sebebi de Şah Cihan’ın odasından karısını izleyebilmek istemesiymiş. Zemindeki bu batma ve kaymayı önlemek için önce dev bir kuyu kazılmış, içi kayalarla stabilize edilmiş ve bina üzerine çıkılmış.

Dikkatli bakarsanız kulelerin dik durmadığını, dışa doğru hafif agra,yattığını göreceksiniz. Deprem halinde kuleler binaya çarparak zarar vermesin diye mimarlar böyle bir çözüm bulmuşlar. Beyaz mermer kullanılarak yapılan bina, yakut, safir, pırlanta, zümrüt, akik, firuze, sedef ve incilerle süslenerek 1652’de tamamlanmış.

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | TAC MAHAL için yorumlar kapalı