Haz 12

Filistin Türklerinin tarihî köklerine bakış

1890 yılında ilk Türkmen Meclisini kuran Filistin Türkmenleri için 1918’de I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle değişim zamanı gelmişti.

Emeviler döneminde Maveraünnehir’e yapılan akınlar sonucu Türkistan’dan getirilen binlerce asker sayesinde Türkler ilk kez Filistin dolaylarında görülmeye başlanırken Abbasiler döneminde de bu durum artarak devam etmiş, ayrıca Abbasilerin İslam ordusuna almaya başladığı Türk savaşçılar da burada iskan edilmeye başlamıştır.

O dönemde Biladü’ş-Şam ve Filistin Mısırlı Şii Fatımilerin yönetimi altındaydı. Ekonomik, siyasi ve askeri nedenlerle zayıflayan Fatımi gücü, 11. yüzyılın ortalarına gelindiğinde (Hicri 5. yüzyıl) gerilemeye başlamıştı. Bu gerilemenin başlıca nedenleri arasında, başta büyük Tay’a kabilesinin Filistin’e göçü ve Biladü’ş-Şam sınırlarında yaşayan Bedevi Arap kabilelerinin ayaklanmaları ve saldırıları vardı. Fatımi devleti Filistin’de düzen ve güvenliği sağlayamayınca, Fatımilerin Şam’daki lideri Bedir el-Cemalî, Doğu Anadolu ve Kuzey Şam’a ulaşan Türkmenlerden yardım istedi. “Nâvekiyye” adı bazen kaynaklarda Türkmen ile anlamdaş olarak bulunur. Kelime, Türkmen kabile grupları veya Türkmen toplumsal grupları olması muhtemeldir.

Bedir el-Cemâlî’nin yardım istediği Türkmenler yahut Nâvekiyyeler Sultan Alp Arslan’ın (1063-1072) yönetimindeki Selçuklu ordusunun resmi bir parçası değillerdi. Hatta kaynaklar da, Alp Arslan’ın kendisine isyan eden kardeşi İbrahîm’in emirlerine itaat eden bu kişileri kovaladığı ve binlercesini öldürdüğü belirtmiştir.

Bedir el-Cemâlî’nin yardım çağrısına olumlu karşılık veren 6.000 ila 12.000 Türkmen savaşçı, Reis Atsız’ın komutası altındaydı. Bunlar 1071’de Biladü’ş-Şam’ın tamamında hakimiyet kurmayı başararak Arap Bedevilerin halka yönelik saldırganlığını sınırlandırdılar. Bölgede nispeten kısa bir süre için sükûnet ve güvenlik hüküm sürdü.

Atsız, Biladü’ş-Şam ve Filistin’in iç bölgelerini kontrolü altına almayı başardı. Ancak Fatımi yönetiminde kalan Şam ve Filistin kıyılarını ele geçiremedi. Bedir el-Cemali’nin Filistin’den çıkarılmasının hemen ardından Mısır, Türkmenlerin karşısında kaybettiklerini geri almak için Biladü’ş-Şam’a dönmeye hazırlandı. Bölgedeki Türkmen varlığını tehdit eden tehlikeyle karşı karşıya kalan Atsız, Selçuklu sultanından destek ister, sultan da bunu kabul eder ve kardeşi Tutuş komutasında bir ordu gönderir. Fakat Tutuş, Atsız’la Şam’da karşılaştığında onu yakalar ve kendisine gösterilen saygıya riayet etmediği bahanesiyle astırır (Atsız, Tutuş’u karşılaması ve uygun bir şekilde ağırlaması için Şam’dan fazla uzaklaşmamıştı). Böylece Filistin ve Biladü’ş-Şam’ın büyük bölümünde Selçuklu egemenliği resmen kurulmuş olur.

1088 yılından başlayarak artık kalıcı biçimde Hayfa bölgesindeki Mansi köyüne yerleştirilen Türkmen boyları, Akka ve Filistin kıyılarında yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Mensup oldukları ve aynı adı taşıdıkları aşirete nispetle “Türkmen Araplar” olarak adlandırılmışlardır. Musul Atabeyi Emir Zeyneddin Yusuf ve Nureddin Mahmud Zengi döneminde de bölgeye Türkmen akını devam etti.

Haçlılara karşı Cihat bayrağını açan ilk mücahit Türkmen , Halep Emirliğinden yola çıkan Sultan Nureddin Zengi olmuştur. Zengi’den sonra onun sarayında yetişen Yusuf cihat bayrağını almıştır. Yusuf, kendine Selahaddin Eyyubi lakabını seçmiş ve “Allah’tan başka İlah yoktur” bayrağını kaldırarak Müslümanları cihada davet etmiştir. Bu davete en büyük komutanı, yakın arkadaşı ve eniştesi Muzaffereddin Begtekin Koçak evet demiş ve emrinde bir Türkmen ordusu toplamıştır. İşte Selahaddin Eyyubi ile birlikte Kudüs harbine katılan binlerce kişilik bu ordu, kutsal beldenin fethinde önemli rol oynadı.

Selahaddin Eyyübi ,savaşçılarıyla birlikte Doğu Filistin’e hareket ederek Hatin düzlüğünde karargahını kurmuş ve Haçlılarla 5 Haziran 1187 tarihinde yaptığı savaşta büyük bir zafer kazanmıştır. Irak’taki Erbil Emirliği ile iletişim kurarak önce Ali Küçük komutasında olan bir Türkmen ordusunun ve sonra yine de Erbil Emirliğinden Zeyneddin Yusuf komutanlığındaki diğer bir Türkmen ordusunun kendisine katılmasını temin eden Selahaddin Eyyübi ,bu ordular 20 Eylül 1187 tarihinde Kudüs şehrini kuşatmış ve 14 gün süren kuşatma neticesinde Kudüs’ü teslim almıştır.

1516’da Mercidabık ve 1517 Rıdaniye savaşları sonrası Suriye, Lübnan ve Filistin toprakları Osmanlı Devleti’ne geçti. Yavuz Sultan Selim, Memlük Devleti’ne son vererek Kızıldeniz üzerinden Baharat Yolu’na sahip olmak ve Hac yolunun güvenliğini sağlamak amaçlı, bölgeye yakın Sancaklardan Türkmen aşiretlerini yol boyunca iskan etti.

Anadolu’dan Filistin’e iskan edilen aşiretler arasında Yörük ve Türkmen aşiretleri önemli bir yer tutmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu, bu göçleri teşvik ederek bölgede tarım ve hayvancılığı geliştirmeyi, aynı zamanda stratejik noktaları güçlendirmeyi amaçlamıştır. Özellikle Halep, Maraş, Adana ve Konya gibi bölgelerden gelen Türkmen aşiretleri, Filistin’in farklı bölgelerine yerleşmişlerdir.

1890 yılında ilk Türkmen Meclisini kuran Filistin Türkmenleri için 1918’de I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle değişim zamanı gelmişti. Artık çadırlarını bırakıp taş ve kilden yapılmış, hatta süslü taştan yapılmış evlere yerleşen Filistin Türkmenleri, göçebelikten yerleşik hayata geçiş yapmış oldu.

1920’lerin başında bir dizi köy kuran Filistin Türkmenleri, bununla birlikte toprak ve hayvanların kolektif yönetiminden özel mülkiyet sistemine ve çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirilmesine geçtiler. Kayseriye Türkmenlerine gelince, çoğunluk uzun süre Bedevi çadırlarında yaşamaya devam ettiler. 1948 yılına kadar pek önemi olmayan küçük bir köy olarak devam eden Karkur köyü dışında ev ya da köy inşa etmemişlerdir.

1.Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı’nın bölgeden çekilmesiyle kurulan İngiliz Mandası’na (1917-1948) ve Siyonizm’e karşı ülkeyi özgürleştirmek için başta 1936 devrimi olmak üzere Filistinlilerin İngiliz hükümetine karşı tüm ayaklanma ve devrimlerinde yer alan Türkmenlerin yaşadığı şehirler de diğer Filistin şehirleri gibi 1948 yılına gelindiğinde Siyonist saldırılara maruz kalmıştır.

Yine 1967 işgaline karşı Türkmenler de Filistin Halkı ile birlikte direnişe katılmıştır.

Öte yandan, İsrail’in 2002 yılında Cenin kampını işgali ve halka karşı katliam başlatması sırasında yüzlerce şehit ve yaralı arasında kamptaki en büyük nüfus grubu olan “Türkmen Araplar” aşiretinin çok sayıda üyesi de bulunuyordu. Sadece İsrail’in Cenin Kampı katliamında 600’den fazla Türkmen katledilmiştir.

Kendine Cebelü’n -nâr yani Ateş Dağı olarak adlandırılan Nablus’u yurt olarak edinen Filistin Türkmenlerinin en ünlü aileleri ise Türk, Bayrakdar, Batnıcı, Çorbacı, Garbavi ve Terzi aileleridir.

Türkmenlerin ayrıca kadrosu ve liderliği olan kendilerine özgü Aksa Şehitleri isimli bir askeri örgütleri de bulunmaktadır. Bu örgüt, Siyonistlerin saldırılarına karşı Cenin kampını korumak amacıyla bu kampın içinde sürekli olarak üs kurmuşlardır. Batı Şaria Türkmenlerinin sayısı 50 – 60 bini bulmaktadır.

Filistin’de Türk soyadları çoğunlukla “ci” harfiyle biter (örneğin, el-Batnici ve al-Şurbaci); yaygın isimler arasında ise El-Garbavi, Terzi, Türk, Birkder, Cukmadar, Rıdvan, Casir ve el-Cemasi bulunur.

Yazar Uğur Utkan

Posted in Gündem | Filistin Türklerinin tarihî köklerine bakış için yorumlar kapalı
Haz 11

TARİHTE BUGÜN

11 Haziran:

1509 – İngiltere kralı VIII. Henry ile Aragonlu Catherine evlendi.

1901 – Yeni Zelanda Cook Adaları‘nı topraklarına kattı.

1940 – II. Dünya Savaşı: İngiliz kuvvetleri İtalya‘daki Ceneviz ve Torino kentlerini bombaladı.

1955 – Tarihin en trajik motor sporları kazası olan 1955 Le Mans faciası meydana geldi: 83 kişi öldü, 120’den fazla kişi yaralandı.

2017 – Porto Riko Eyalet Referandumu yapıldı.

I. George (Ö. 1727)

Jacques-Yves Cousteau (D. 1910)

Özdemir Asaf (D. 1923)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Haz 11

SEN KENDİNİ HAZIRLA

SEN KENDİNİ HAZIRLA

Yıl sonu tatili yaklaşmıştı. Receb’in vaziyeti pek parlak değildi. Eve gidip durumu babasına söylemeye korkuyordu. Belki faydası olur diye telefonla annesini arayarak:
— Anneciğim, tatil oldu geliyorum. Ama maalesef sınıfta kaldım. Ne olursun, ben gelinceye kadar babamı hazırla! dedi.
Duruma canı sıkılan ve morali bozulan annesi, oğluna şu cevabı verdi:
— Baban hazır, asıl sen kendini hazırla!..

Posted in Fıkralar | SEN KENDİNİ HAZIRLA için yorumlar kapalı
Haz 10

TARİHTE BUGÜN

10 Haziran:

1190 – Friedrich Barbarossa, Üçüncü Haçlı Seferleri sırasında, Saleph Nehrinde (şu anki Göksu Nehri) boğularak öldü.

1846 – Meksika-Amerika SavaşıKaliforniya Cumhuriyeti, Meksika‘dan bağımsızlığını ilan etti.

1916 – Osmanlı İmparatorluğu yönetimindeki MekkeArap isyanı sırasında Arapların eline geçti.

1930 – Türkiye ile Yunanistan arasında, Ahali Mübadelesi Antlaşması imzalandı.

1996 – Kuzey İrlanda‘da barış görüşmeleri Sinn Féin dahil olmaksızın başladı.

Pierre Loti (Ö. 1923)

Elizabeth Hurley (D. 1965)

Cengiz Aytmatov (D. 2008)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Haz 10

DÜNYANIN EN ZEKİ İNSANI PERELMAN.

Grigori Yakovlevich Perelman, dünyanın en büyük 7 probleminden biri olarak görülen Poincaré önermesini, 2002 yılında çözmeyi başarmış bir dahi.

1966 doğumlu olan Rus matematikçi, tam yüz yıldır çözülemeyen bu matematik problemini 2002 yılında çözdü.

Ama onun bu çözümü tam 4 yıl sonra, yani 2006 yılında kabul gördü.

Bu gecikmenin sebebi, bu dahi adama saygı göstermeyen Amerikalı meslektaşlarıydı. Yani Perelman, bazı meslektaşları tarafından gerekli saygıyı görmediğini düşünüyor.

1 Milyon dolar ödülü geri çevirdi

Bazı meslektaşlarından gerekli saygıyı görmediği için onuru kırılan Perelman, 2006 yılında kazandığı 1 milyon dolar para ödülünü sırf bu sebeple reddetti.

Reddettiği tek şey para ödülü de değildi Perelman’ın; o matematiğin Nobel’i sayılan Fields Ödülü’nü de aynı gerekçeyle reddetti.

Ödülü reddetmesiyle ilgili olarak ise şu ifadeleri kullandı:

“Ben ünlü olmak istemiyorum. Teşhir edilecek bir sirk maymunu değilim. Altı üstü bir soru çözdüm ve bu kadar büyütülmesi ilginç.”

Annesinin emekli aylığı ile yaşıyor

Perelman, ödülü reddetmesinin ve kurduğu bu cümlelerin ardından St. Petersburg’daki Steklov Enstitüsü’ndeki görevinden de istifa etti.

Bu dahi adamın annesiyle birlikte oldukça bakımsız bir evde, yine onun emekli maaşıyla yaşadığı biliniyor.

Perelman 2006 yılında reddettiği ödülün ardından, 2010 yılında layık görüldüğü Milenyum Ödülü’nü de reddetti.

Bazıları Perelman’ı tembellikle suçlayabilir, sanki ondan çok daha büyük sorumluluklardan kaçınmak istiyormuş gibi… Ama o parayı ve bu madalyaları kabul etmek Perelman için ilkelerine ihanet etmek anlamına geliyordu. 

Sessiz bir şekilde hayatına devam eden dünyanın yaşayan en büyük dâhilerinden Perelman’dan ise uzun yıllardır haber alınamıyor. 

PoincarÉ HİPOTEZİ Nedir?

Poincaré hipotezi, her noktası çevresinde yerel olarak üç boyutlu Öklit uzayına benzeyen topolojik uzaylara ilişkin bir önerme ifade etmektedir. Kenarsız (bir çemberin kenarı yoktur) ancak tıkız (ucu bucağı olan) böyle bir uzay düşünelim. Eğer bu uzayın içine atılmış her çember uzayın içinde kalarak bir noktaya büzülebiliyorsa (deliği yoksa), Poincaré hipotezine göre bu uzay dört boyutlu Öklit uzayında yatan üç boyutlu bir küre olmalıdır.

Deliği olmayan bir uzay iki boyutlu şu basit örnekle canlandırılabilir: bir elmanın kabuğuna gerilmiş paket lastiği, lastiği koparmadan ya da kabuğu parçalamadan kabuk üstündeki bir noktaya büzülebilir, ancak ortası delik bir simitte bu olanaklı değildir, delik var oldukça bazı lastikler simit yüzeyinde kalarak bir noktaya büzülemez.

Bu hipotezin ispatıyla evrenin oluşumu, açık evrenin geleceği, evrenin içindeki mevcut uzay zaman dokusundaki görülemeyen madde olan karanlık maddenin evrenin genişlemesi üzerindeki etkileri konularında pek çok yeni teori ve varsayım geliştirilecektir.

Matematikçileri yaklaşık bir asır boyunca uğraştıran bu problem 44 yaşındaki Rus matematikçi Grigori Perelman tarafından çözülerek 2002-2003 yıllarında çizimler hâlinde kamuoyuna sunuldu.

Kaynak: Erdem Avşar 10 Ekim 2022 Yeniçağ Gazetesi

Posted in Hikayeler | DÜNYANIN EN ZEKİ İNSANI PERELMAN. için yorumlar kapalı
Haz 09

TARİHTE BUGÜN

9 Haziran:

68 – Roma İmparatoru Neron intihar etti.

1617 – Sultan I. Ahmed tarafından İstanbul‘da adıyla anılan meydanda yaptırılan Sultanahmet Camii ibadete açıldı.

1815 – Viyana Kongresi sona erdi.

1928 – Avusturyalı pilot Charles Kingsford-Smith, uçağıyla ilk kez Büyük Okyanus‘u aştı.

2019 – Kazakistan‘da Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Mevcut cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev yeniden cumhurbaşkanı seçildi.

Claudia Octavia (Ö. 62)

Charles Dickens (Ö. 1870)

Johnny Depp (D. 1963)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Haz 09

“TÜRKÇÜLER TURANCIDIR”

“Ruhlardaki manevi güçten sonra donanım gelir. Her Türk, bilgi ve kültürle kendini donatacaktır, donatmalıdır. Bilgi ve kültür olmadan hiçbir şey olmaz. Kişiler, ancak bilgi ve kültürle manevi bir varlık hâline gelirler, insan olurlar.

Bilgili ve kültürlü Türk ne kadar çok olursa, bilim ihtiyacı da o kadar derinden hissedilir. Bağımsız Türk devletlerinin yükselmesi için de, birleşebilmeleri için de, Türk birliğinin sürekliliğinin sağlanması için de bilim şarttır. Bilimde birinci olan ülke dünyayı yönetme hakkına sahip olur. Her Türk’ün tek tek bilgi ve kültürle donanması, Turan ülkesinin de bilimde öncü olması, bu sayede Turan’ın sürekliliğinin sağlanması da Turancılığın üçüncü basamağıdır.

Bilgi ve bilimde yükselmenin sonu yoktur. Bilimdeki gelişmeler kıyamete kadar devam edecektir. Türkçülerin hedefi, bilimdeki gelişmelerde öncü olmak, böylece Turan’ın kalkınmış ve müreffeh bir ülke olmasını sağlamaktır.

Turan’ın müzeleri, Turan’ın üç boyutlu film ve dizileri, Turan’ın resim ve heykelleri, Turan’ın opera ve senfonileri, Turan’ın şiir, roman ve destanları yalnız Türklerin değil bütün insanların ruhlarını coşturmalıdır.”

“Milliyetçilik üzerine” başlıklı diğer bir yazısında da (24/01/2021, Yeniçağ); “Türk milliyetçisi, uzak ve yakın tarihten gelen bütün maddi varlıklarını koruyup gözetir. Tarihî camilerini, köprülerini, konaklarını, yalılarını koruyup yaşatır…

Türk milliyetçisi, bütün kültür varlıklarını koruyup geliştirmeye çalışır. Ninni, şarkı, türkü, masal, efsane, destan; zeybek, halay, bar, horon… Müzik aletlerinden yeme içmeye kadar bütün varlıklar ve gelenekler milliyetçilerin ilgi alanına girer. Onları hem özgün biçimleriyle koruma altına alır, hem de bilimin ve teknolojinin getirdiği yeni imkânlarla geliştirir, olgunlaştırır, güzelleştirir.

Türk milliyetçisi, eski yeni demeden bütün sanat eserlerini, bütün edebiyat ürünlerini benimser; bütün tür ve üslupların geliştirilmesi; sinema, televizyon, genel ağ (internet) ortamlarına uyarlanması için çalışır.

Türk milliyetçisi, milletini yükseltmenin yolunun bilimden geçtiğini bilir, ülkesinde bilimin yayılması için çalışır. Ülkenin yönetiminde bulunuyorsa bilimi ana politika olarak benimser. Bilim adamlarının sayısını, seviyesini, maddi refahını yükseltmeyi öne alır.”

Kaynak: Prof.Dr. Ahmet B. ERCİLASUN “Türkçüler Turancıdır” başlıklı yazısında (16/02/2020, Yeniçağ); “…

Posted in Gündem | “TÜRKÇÜLER TURANCIDIR” için yorumlar kapalı
Haz 08

GEL

GEL

* * *

Gel, iştahla yüce dağlar aşarak

Sevgiyle kutsanan öz sesim ol gel!

Gel, her mevsim çaylar gibi çoşarak

Hayata tutunan nefesim ol gel!

* * *

Gel, var olan aklımı yitirmeden gel!

Gel, son ümidimi bitirmeden gel!

Gel, bedeni mezara götürmeden gel!

Gel, şu fani ömrüme güneşim ol gel!

* * *

Sevgi canlılara en büyük haktır

Sevenin gönlü de, dili de paktır

Bağladın gönlümü kaçışım yoktur

Tutukluyum sana kafesim ol gel!

* * *

Gel, var olan aklımı yitirmeden gel!

Gel, son ümidimi bitirmeden gel!

Gel, bedeni mezara götürmeden gel!

Gel, şu fani ömrüme güneşim ol gel!

* * *

Sen varsın aklımda, sen varsın canda

Sen varsın hücrede, sen varsın kanda

Bu gönlüme yar ol iki cihanda

Mahşere dek süren hevesim ol gel!

* * *

Gel, var olan aklımı yitirmeden gel!

Gel, son ümidimi bitirmeden gel!

Gel, bedeni mezara götürmeden gel!

Gel, şu fani ömrüme güneşim ol gel!

* * *

HERŞEY SENSİN

Kenan Şahbaz

Posted in Şiirlerim | GEL için yorumlar kapalı
Haz 08

TARİHTE BUGÜN

8 Haziran:

1949 – George Orwell‘in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanı yayımlandı.

1995 – Rasmus LerdorfPHP dilinin ilk sürümünü yayımladı.

2000 – NATO-Ukrayna Komisyonu, Savunma Bakanları düzeyinde Brüksel‘de toplandı.

2004 – VenüsGüneş‘in önünden 223 yıl sonra ilk defa geçti.

2012 – Avrupa Futbol Şampiyonası başladı.

Muhammed bin Abdullah (Ö. 632)

Robert Schumann (D. 1810)

Francis Crick (D. 1916)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Haz 07

DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN

DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN

7 Haziran:

1494 – Portekiz ve İspanya arasında Tordesillas Antlaşması imzalandı.

1654 – XIV. LouisFransa Kralı oldu.

1856 – Dolmabahçe Sarayı resmen açıldı.

1935 – Stanley BaldwinBirleşik Krallık Başbakanı oldu.

1942 – II. Dünya SavaşıMidway MuharebesiABD‘nin kesin zaferi ile resmen sona erdi.

John Brougham (Ö. 1880)

Muammer Kaddafi (D. 1942)

Anna Kurnikova (D. 1981)

Posted in Tarihte Bugün | DÜNYA TARİHİNDE BUGÜN için yorumlar kapalı