Mar 05

Erler eri Kök Börü destanı!

Erler eri Kök Börü destanı!

www.kenansahbaz.com

Vakt-i zamanında Çin sınır boylarındaki Oğuz obalarından birinde‘cesareti’ ve ‘yiğitliği’ ile nam salmış Kök Börü adında yağız bir cengaver yaşardı. Bir seher vakti Çinlilerin saldırdığını duyar duymaz yatağından fırlayarak kendini çadırın dışına atan Kök Börü konçoyuna gürledi:

– “Katun, hemen sokmanlarımı getir.”

– “Buyur gök yelelim.”

Çizmelerini hızla ayaklarına geçiren Kök Börü telaşla bekleyen eşine çıkıştı:

– “Kılıcım nerede?”

– “İşte aslanım.”

– “Peki mızrağım?”

– “Al koçum.”

Mızrağın ucunu kontrol eden Kök Börü, bir kez daha katununa seslendi:

– “Kalkanımı da getir, çabuk ol.”

Kalkanın üzerindeki pası ovuşturan Kök Börü, eşine sert bir bakış fırlattı:

– “Durma aylak aylak öyle bre katun, bir an önce atımı hazır eyle.”

Az zaman sonra at çadırın önündeydi.

– “Hadi katun, binmeme yardım et.”

Ata atlayan Kök Börü narayı patlattı:

– “Heyyyt; bekle yağı, geliyorum.”

***

Kök Börü‘nün çadırının tam karşısındaki yüksek tepeye kadar dayanan Çinliler ile Oğuzlar arasında savaş kıyasıya devam ediyordu. At kişnemeleri, kılıç şakırtıları, ok ve mızrak vınlamaları ile heyecana kapılan Kök Börü kalkanı yere düşürdü:

– “Katun, bana kalkanımı ver.”

Kök Börü kalkanı gözden geçirdi:

– “Bu kalkan eskimiş, artık işe yaramaz. Amca yadigarı öbür kalkanımı getir.”

Eşi gidip diğer kalkanı getirirdi.

Kök Börü talimatlara devam etti:

– “Bana mızrağımı ver.”

– “Buyur er kişim.”

Mızrağı göz ucu ile uzun bir süre inceledikten sonra öfke ile yere fırlattı:

– “Bu körelmiş, diğer mızrağı getir.”

Eşi öteki mızrağı da getirdi:

– “Şimdi hazır mısın bey?”

– “Evet hazırım.”

***

Bir gözü tepede, diğer gözü mızrakta olan Kök Börü bir anda suratını buruşturdu:

– “Bu hiç iş görmez, en iyisi ötekini ver.”

– “Al işte yiğidim, artık hazır mısın?”

– “Evet; eğer dönmezsem sakın ağlama; vatan için öldüğümü hatırla yeter.”

Kök Börü mızrak ile havada bir kavis çizdikten sonra yeniden eşine döndü:

– “Yok, yok, sen en iyisi öbür mızrağımı getir. O daha sağlam gibiydi.”

– “Başka mızrak yok, hepsi bu.”

Kök Börü avazı çıktığı kadar haykırdı:

– “Savulun bre, geliyorum, heyyyt.”

Kök Börü, tam atına “Deh” diyeceği esnada, çok önemli bir şeyi unuttuğunu fark etti:

– “Bu ata yemini verdin mi katun?”

– “Evet, verdim.”

Kök Börü şefkatle atın karnını okşadı:

– “Yemini verdin belki, ama suyunu vermeyi unuttun değil mi?”

– “Hayır, suyunu da verdim.”

– “O zaman tutmayın beni, heyyyt.”

***

Kök Börü nihayet atını mahmuzlayıp tepeye doğru yöneldi; fakat huyunu sahibinden alan at, yukarı çıkmak yerine yavaş adımlarla tepenin eteklerinde dönmeye başladı. Kök Börü atının kulağına eğildi:

– “Nereye gidiyorsun benim güzel atım? Niçin tepeye tırmanmıyorsun? Yoksa alçak bir kaçak gibi köye dönebileceğimizi mi düşünüyorsun?”

Sırtında cephane taşıyan bir savaşçı, eteklerde gezinip duran Kök Börü’ye çıkıştı:

– “Neden yukarıya gelmiyorsun?”

– “Geliyorum” dedi Kök Börü, “Ama şu ahmak at gösterdiğim yere gitmiyor.”

Kızgın savaşçının mızrak dürtmesi ile neye uğradığını şaşıran ahmak at, kişneyerek tepe yukarı dörtnala koşmaya başladı. Kök Börü düşündü:

– “Eğer atın sırtında oturursam, Çinliler beni görüp korkacaklar. ‘İşte Kök Börü, ondan uzak duralım’ diyecekler. En iyisi atın altına saklanayım. Beni üstünde göremeyince yanıma yaklaşacaklar. Ben de hepsini geberteceğim.”

***

Kök Börü atın altında ne olup bittiğini anlayamıyor; nereye doğru gittiğini göremiyordu. Aradan çok geçmeden at obaya döndü; Kök Börü‘nün çadırının önünde durdu. Dışarıya koşan katun, er kişisini atın üzerinde göremeyince ağlamaya başladı:

– “Oooy gitti yiğidim, uçmağa vardı.”

Eşinin hıçkırıklarını işiten Kök Börü, atının altından kendini yere attı:

– “Ölüyorum; ölmek için geldim.”

Bu sırada yukarıdaki Oğuz erleri, avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı:

– “Çinliler kaçtı, savaşı kazandık.”

Kök Börü, yerinde duramayan bir boğa edası ile tekrar eşine gürledi:

– “Ölüyorum, ama hâlâ savaşabilirim. Bana derhal pusatlarımı getir.”

Böyle bir kahraman eş nasip ettiği için Tanrıya şükreden katun, mutlulukla gülümsedi:

– “Savaş bitti artık bey, ne pusatı?”

Başını ellerinin arasına alan Kök Börü, iç geçirip başladı dövünmeye:

– “Ah ulan ah. Neden şimdi er meydanında değilim. Neden son Çinlinin kellesini almak bana nasip olmadı?”

 

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/erler-eri-kok-boru-destanidir-bre-hey-37218yy.htm

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | Erler eri Kök Börü destanı! için yorumlar kapalı
Mar 04

AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili ifadesi 8

SADULLAH ERGİN: ÖCALAN BÖLGENİN REEL POLİTİĞİNİ DAHA SAĞLIKLI DEĞERLENDİRİYOR                                       www.kenansahbaz.com

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CNN Türk’te Taha Akyol’un sunduğu “Eğrisi Doğrusu” programında gündeme ilişkin konuları değerlendirerek şunları söyledi: “Öcalan bölgenin ve Türkiye’nin reel politiğini daha sağlıklı değerlendiriyor. Geçmişteki yaklaşımıyla şimdiki arasında pozitif fark var. O yüzden tekrar bu süreç başladı.” dedi.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili ifadesi 8 için yorumlar kapalı
Mar 03

“Ben O Suyla Abdest Alacaktım!”

“Ben O suyla Abdest Alacaktım!”                                                                                                                                                            www.kenansahbaz.com

AKP’liler köy köy propaganda ile oy toplamaya gitmişler 

Yaşlı bir teyze köy çeşmesinden evine su taşıyormuş AKP’li;

-Yardım edelim teyze, demiş. 

Teyze hiç itiraz etmemiş. Eve vardıklarında AKP’liler teyzeye;

-Teyze bize oy verir misin? Diye sormuşlar. Teyze;

-Siz hangi partidensiniz yavrum, demiş. Adamlar hep bir ağızdan;

-AKP, demişler. Yaşlı teyze;

-Yavrum niçin baştan söylemediniz? AKP’liler;

-! ! !..

-Ben o suyla abdest alacaktım!!!

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | “Ben O Suyla Abdest Alacaktım!” için yorumlar kapalı
Mar 02

“Çözüm” değil “İhanet Süreci” Demiştik!..

“Çözüm” değil “İhanet Süreci”  Demiştik!..                                                                                                                                                               www.kenansahbaz.com

Hükümet sözcüsü Kurtulmuş açıklıyor; terörü bitirmek için 303 maddeden oluşan bir eylem planı hazırlanmış. Terörle mücadele “arızi” imiş… Terörün bitirilmesi için, “milli birlik ve kardeşlik” içerisinde hareket edilecekmiş…

Bölücülüğün kabul gördüğü, 5’inci Oslo mutabakatında iki paragraf, 9 madde vardı… 2013, İmralı mutabakatında ise, teröristbaşıyla dört basamaklı bir yol haritasında anlaşılmıştı. Adına “çözüm süreci” [ne güzel değil mi?] de denilen bu mutabakatı hatırlayarak, 303 maddenin şifrelerini çözmeye çalışalım:

Mutabakatın 4 basamaklı yol haritası şöyleydi:                                                                                                                                                           Birinci basamak: “Çatışmasızlık” ilan edilecek. Bölücü örgüt terör yapmayacak, devlet de bütün unsurlarıyla, yasaya aykırı gibi gerekçelerle de olsa, PKK’nın bölgedeki “özerkleşme” faaliyetlerine müdahale etmeyecek. Bu konuda Öcalan; BDP, Kandil, Avrupa ayağı ve Türkiye kamuoyuna 4 mektup yazarak; “demokratik özerklik yerine yerel yönetimlerin güçlendirildiği, gerçek anlamda bir demokratikleşmeye ihtiyaç olduğu [demokratik özerkliğin, dolaylı ifadesi]” nu ve devletle mutabakata vardığını bildirecek; [Mektupların dağıtımı yapıldı. Çatışmasızlığa AKP iktidarı uydu, ama, azgınlaşan  PKK/KCK uymadı… HDP eş başkanının kışkırtması ile 6-10 Ekim 2014″de 54 kişi öldürüldü.]

İkinci basamak: Demokratikleşme adımları hızla atılarak, “yeni anayasada” uzlaşılan maddeler değiştirilecek, 4. Yargı paketi ile terör suçlarına “şiddet kriteri” getirilip binlerce KCK’lı serbest kalacak[tamamı serbest kaldı], PKK Türkiye’deki 4 bin civarındaki silahlı militanını sınır dışına çekeceğini açıklayacak [sadece açıklayacaktı, bunu bile yapmadı],

Üçüncü basamak: PKK ile silahları bırakma görüşmeleri başlayacak; “Kürt sorununun demokratikleşme çerçevesinde  çözümünde en  kritik 3 konu; 1. “Nötr vatandaş, Türk ve Kürt adının olmadığı, Türkiye vatandaşı tanımı”, 2. Ana dilin önündeki engellerin kaldırılması, 3. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi [Özerk yönetim], Türkiye, Yerel Yönetimler Özerklik Şartına koyduğu çekinceleri kaldıracak,”

Dördüncü basamak: Silahların bırakılması, öyle kolay bir süreç değil. 30 yıldır silahla yaşamaya alışmış, bölgesel bir örgüt PKK.” Bu konuda, günü geldiğinde  Öcalan ağırlığını koyacak.

Bu bilgilerin ışığında 303 maddelik eylem planına dönelim: Söylendiğine göre, “milli birlik ve kardeşlik” için iki temel düzenleme yapılacakmış; bunlar: “Yeni bir anayasa” ile “Ana dilde” eğitimin önündeki engeller kaldırılması ve etnik unsurlara statü kazandırarak kendilerini ifade etmelerini sağlamakmış.

Anayasalara göre:1876 Kanunu Esasi Md.1: Osmanlı devleti ülkesiyle bir bütündür, hiçbir gerekçeyle bölünemez.  Md.8. Osmanlı Devleti’nin uyruğunda bulunanlara “Osmanlı” denir, Md.17. Yasa önünde bütün Osmanlılar eşittir. Md.18. Devlet memuru olabilmek için “devletin resmi dili” Türkçeyi bilmek şarttır.

1921 Anayasası  Md.1. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. 1924 Teşkilatı Esasi: Md.2. Devletin resmi dili Türkçedir. Md.3. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.1982 Anayasası Md. 42/9. Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına  anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez,demektedir. 

AİHM’in içtihatlarına göre: Resmi dil, egemenlik haklarındandır-Kamu kurumlarında devlet dili esastır-Bir dilin siyasi, kamusal ve resmi kullanım alanı ile özel, kültürel ve günlük kullanım alanları farklıdır -İdari konularda isteyen istediği dili kullanma özgürlüğüne sahip değildir-AİHS, hiçbir maddesinde azınlıkların dil hürriyetinden söz etmemekte ve dil hürriyetini güvence kapsamına almamaktadır-AİHS, milletvekillerinin mecliste istediği dilde konuşma yapmasını teminat altına almaz-Düşünceyi açıklama hürriyeti, dil hürriyetini içerir şekilde yorumlanamaz-Devletin bir  dil birliği politikası olması, haklı ve mantıklıdır. 

Tarihimiz ve dünya hukuku böyle diyor. Buna rağmen, “teröre hayır, bölünmeye evet” diyemeyiz. PKK/KCK’yı muhatap almayacağız, ama bölünmeye devam mı edeceğiz? 

ASLA…!

Kaynak. http://www.yenicaggazetesi.com.tr/303-maddeli-eylem-plani-ne-diyor-37049yy.htm

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , | “Çözüm” değil “İhanet Süreci” Demiştik!.. için yorumlar kapalı
Mar 01

Turan

Turan                                                                                                                                                                                                             www.kenansahbaz.com

 

Bildiğimiz tarihin Türk’e ait önsözü

Gökbayrağı andırır asırlardır gökyüzü

Her iki cihanda da haykırır Türk’ün  özü

Uyku haramdır Türk’e durulmadıkça Turan!..

Kalplere  mühür gibi vurulmadıkça  Turan!..

Hiçbir Türk huzur bulmaz, kurulmadıkça Turan!..

 

Ebede hedeflenmiş, ezelden gelen Türk’üz

Demir denilen dağı ateşle delen Türk’üz

Yaratılmış olmanın hazzını bilen Türk’üz

Uyku haramdır Türk’e durulmadıkça Turan!..

Kalplere  mühür gibi vurulmadıkça  Turan!..

Hiçbir Türk huzur bulmaz, kurulmadıkça Turan!..

 

Tarihten gelen ırkız soylarımız aynıdır

Kültürümüz, ırkımız, boylarımız aynıdır

Yüzyıllardır yaşanan toylarımız aynıdır

Uyku haramdır Türk’e durulmadıkça Turan!..

Kalplere  mühür gibi vurulmadıkça  Turan!..

Hiçbir Türk huzur bulmaz, kurulmadıkça Turan!..

 

Güven salan mühürdür, her devirde börkümüz

Hep Turan aşkı ile söylenmekte türkümüz

Kanla, canla yaşıyor “Kızıl Elma” ülkümüz

Uyku haramdır Türk’e durulmadıkça Turan!..

Kalplere  mühür gibi vurulmadıkça  Turan!..

Hiçbir Türk huzur bulmaz, kurulmadıkça Turan!..

Kenan ŞAHBAZ

Not: Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , | Turan için yorumlar kapalı
Şub 29

“Baldıran Zehri”ni Kim İçiyor?

“Baldıran Zehri”ni Kim İçiyor?                                                                                                                                                          www.kenansahbaz.com

Erdoğan, ATV ve A Haber ortak yayınında yaptığı açıklamada, şöyle konuşmuştu:

“Tabi bu Çözüm Süreci bunlar tarafından bir ihanetle değerlendirildi. Çözüm Süreci’ni bunlar adeta Güneydoğu’da, kısmen Doğu’da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Burada bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, tabi ‘herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar bunu yaptılar”

***

Bilindiği gibi “çatışmaya girmeyelim” diyen güvenlik kuvvetleri değildi. Aksine yetkili olan valilerden her defa operasyon izni istemişler ama alamamışlardı. Çünkü seçimler vardı ve AKP iktidarı çatışma istemiyordu. Dolayısıyla, PKK’nın HDP’li belediyelerin yardımı ile silah stoklamasını, hendek kazmasını, barikat kurmasını seyrettiler.

Evet şimdi TSK harekete geçirildi ama silah stoklama süreci seyredilmeseydi bu kadar şehit verilir miydi?

Türk kimliğini tartışmaya açmak, “Türküm Doğruyum”u ilkokullardan kaldırmak, TC ibaresini resmi binalardaki tabelalardan sildirmek, nihayet Anayasa’dan Türk adını çıkarmaya niyetlenmek, doğrudan PKK’ya ve onu destekleyen Batılı güçlere hizmettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkma girişimidir.

Türkiye’nin asıl meselesi budur.

Dolayısıyla Türkiye’nin çözümü, kararlılıkla kuruluş felsefesini korumak ve bu temel üzerinde geleceğini inşa etmektir. “Bu temel” Türk geçliğinin elindeki “en büyük hazine” ise onu korumak herkesin “birinci vazife”sidir. Ama zaten Atatürk “Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir”demiyor muydu?

 

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/herkesin-aklinda-bulunmasi-gereken-37005yy.htm

 

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , | “Baldıran Zehri”ni Kim İçiyor? için yorumlar kapalı
Şub 28

Hüseyin Nihal Atsız’dan

Hüseyin Nihal Atsız’dan                                                                                                                                                                                     www.kenansahbaz.com

»Bir millet, büyümek ve  yapabilmek için kendisinin büyük birmillet olduğu inancını duymalıdır.

» Bir millete, geçmişini unutturmak, onu yok etmenin ilk şartıdır.

» Bir millet için, büyümekten korkmak kadar ölümcül düşünce olamaz.

» Bir milletin yürütücü kuvvetine “ülkü” denir.

» Bir topluluktan müşterek ülküyü kaldırın, insanların hayvanlaştığını görürsünüz.

» Biz bin yıl sonrasına hitap ediyoruz.

» Bize bir gençlik lazımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın.

» Bize lazım olan gençlik bir fırka veya zümre gençliği değildir. Biz fırka ve şahsiyetlerin ebediliğine kani değiliz. Her şeyden üstün, her şeyden önce bir Türkiye vardır. Biz Türk Gençliği istiyoruz!

» Bize yalnız dans etmesini, iyi giyinmesini, kur yapmasını ve aşık olmasını bilen gencin lüzumu yoktur. Bize bugün mesleğinde usanmadan çalışacak, yarın hudutta göz kırpmadan ölebilecek genç lazımdır.

» Bizim için önemli olan, dost kılıklı yabancıların milli ülküyü güya milli çıkar adına baltalamasının önüne geçmektir.

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , | Hüseyin Nihal Atsız’dan için yorumlar kapalı
Şub 27

AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili ifadesi 7

BÜLENT ARINÇ: DAĞA ÇIKIŞLAR DAHA NİTELİKLİ BİR HAL ALDI                                                                                                                     www.kenansahbaz.com   

Gazetelerin Ankara temsilcileriyle buluşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “Çözüm süreci” döneminde PKK’ya katılımların artığına dair iddialara “Bu kanaatte değiliz” diye cevap verdi. Arınç, “Dağa çıkışlar eskiye oranla daha nitelikli hal aldı” ifadesini kullandı.

ÖLDÜRMEK İÇİN DAĞA ÇIKMIYORLAR

PKK’ya yeni yapılan katılımlardan bahseden Arınç şu ifadeleri kullandı. “Bu katılımların bugünkü amacının geçmişte olduğu gibi silahlı eylem yapacak, ölecek veya öldürecek nitelikte değil başka amaçlarla olduğu düşünüyoruz.” diyen Arınç “Başka amaçlar nedir” sorusu üzerine de şunları söyledi: “Gelecek kaygısı… Dağa çıkışlar eskiye oranla daha nitelikli hal aldı.”

ÖCALAN’I DA ZOR DURUMA DÜŞÜRDÜĞÜNÜZÜ BİLMİYORSUNUZ

Arınç Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı bir konuşmasında da “Öcalan’ı da zor duruma düşürdüğünüzü bilmiyorsunuz. Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?” dedi.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | AKP’li isimlerin PKK ve Öcalan’la ilgili ifadesi 7 için yorumlar kapalı
Şub 26

Somuncu Baba

Somuncu Baba                                                                                                                                                                                              www.kenansahbaz.com

Bursa ulucami planı bir mimarın rüyasında Peygamberimiz tarafından çizilip mimara ve zamanın padişahına haber verildikten sonra Ulu Cami inşaatı başlar. Aksaray’da bulunan Hamidi veli hazretleri kılık kıyafet değiştirip Bursa’da Somuncu Baba olur. Kimseler bilmez onun kim olduğunu ama bir zaman geçer Ulu Cami inşaatı biter ve açılış yapılacak tabi herkes bursada Emir Sultan’ın açılış yapıp minbere çıkıp vaaz vermesini isterken Emir Sultan; “burada zamanın kutbu varken benim onun yanında konuşmam ve vaaz vermem edebe aykırıdır”, der. Somuncu Babayı gösterir. Somuncu Baba “ya Emir Sultan sırrımızı ifşa ettin” der gülümser. Ve minbere çıkar fatihayı yedi mânâda tefsirini yapar ve çıkışta üç kapıda birden görünür. Talebesi Hacı Bayram-ı Veli onu arıyordur. Tabi Bursa’da bu olay cereyan edince ve minberde şeyhini görünce tanır. Cami çıkışında “Şeyhim bu ne hâl bizler seni arıyoruz” der.Somuncu Baba o anda bu sözleri söyler.
“Lâ ilâhe illâ maksuda hu!
Lâ ilâhe illâ mevcuda hu! 
Lâ ilâhe illâ hû illâ hû!” Der. 

“Sen bari beni anla Bayram’ım” der.
Ve Bursa’dan yola koyulurlar Aksaray’a doğru. Somuncu Baba:
“Evladım her ne yaparsan yap Allah için yap” der ve başlar anlatmaya.
“Hz Ali (r.a) bir savaşta düşmanını altına almış tam boğazına kılıcı vuracağı sırada düşman tükürür yüzüne doğru Hz Ali (r.a) hemen kalkar ve düşmanı öldürmez. Düşman hayret eder “Beni niye öldürmedin” der. Hz Ali (r.a) “Ben seni Allah için öldürecektim ama bana tükürünce nefsim kabardığı için seni öldürmedim eğer öldürseydim nefsim için seni öldürmüş olacaktım,” der. “Şimdi beni anladın mı Bayram’ım” der. “Ve bende Emir Sultan gibi görev üzerine Bursa’ya gittim” der.

Bir gün Fatih Sultan Mehmet han henüz onbeş onaltı yaşlarında olduğu zamanlar şeyhi Akşemseddin sorar. “Şeyhim senin şeyhinin şeyhi Somuncu Baba bu  ‘illa hû illâ hû demek ile ne demek istemiştir’ der. Akşemseddin “ben sana ögretirim” der.ve sohbet biter. Fatih İstanbul’u almadan evvel tam dört sene Bizans’ın içine girip kılık kıyafet değiştirip İstanbul Kostantini Kayzer’in kızı İreni’yi kendine aşık edip Bizans’ın bütün planlarını öğrenir. Ve İstanbul’u fethedip Ayasofya’da namaz kıldırmak için seyhi Aksemsettin’i imamlığa davet eder. Akşemsettin işte burada “Lâ ilâhe illâ hû!” der. Ve Fatihi imam olarak imamlığa geçirir. “İşte şimdi anladınmı ‘illâ hû demek neymiş’ der. “Ben seni Somuncu Baba gibi Bizans’ın içine yolladım ve işte şimdi tamamlandı ‘İllâ hû!’ ” der. “Yaptığın herşey Allah için olsun” der.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | Somuncu Baba için yorumlar kapalı
Şub 25

AKP’nin gizli görevi mi var? 2

AKP’nin gizli görevi mi var? 2                                                                                                                                                                 www.kenansahbaz.com

Türkiye’de iktidar partisi, hem ülke içinde hem bölgede mevcut kaosu kendisi yarattığı halde bunu sistem değişikliği yapmak, kısacası Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarmak için fırsat olarak kullanıyor.

Konu edilen üç terör örgütünün hedefi nedir? Onlar da Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarmak için çalışmıyorlar mı? Türk’kün son kalesi olan Türkiye için tehditlerden birincisi, doğrudan AKP olmuyor mu? Zira Türklüğe karşılar ama Türkiye’yi yönetiyorlar. Türklük için bundan daha yakın tehdit olabilir mi?

Türkiye’nin huzuru cumhuriyetin kuruluş felsefesini temsil eden Anayasa’nın ilk üç maddesinde ama zaten AKP de onları değiştirmek istemiyor mu?! Dolayısıyla, Türkiye’nin AKP ile varacağı yer, ancak yıkımdır!

Şimdi AKP’nin amacı, “Türk milleti” yerine aynı kavramı kullanmakla birlikte “İslam ümmeti”ni artaya atmaktadır. Bunun için etnik farklılıkları zikrederek, onları kurumsallaştırmak ve mevcut devlet yapısını çözmek gayretidedirler.

Anayasa’daki o ilk maddeler Tespihin imamesidir İmame koparılırsa Türkiye çöker, altında da önce AKP ve kadroları kalır! Buna rağmen ısrar ediyorlar?

***

O halde soruyu yeniden sormak gerek:

– Yeni Anayasa’nın “millî ve yerli” olacağından bahsederek millî devleti yıkmaya, Türkiye birliğini, Anayasal düzeni ortadan kaldırarak çözmeye çalışan iktidar partisi hangi akla hizmet ediyor? AKP’nin gizli görevi Türkiye birliğini çözmek midir?

Asıl cevaplandırılması gereken soru budur!

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/akpnin-gizli-gorevi-mi-var-37096yy.htm

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | AKP’nin gizli görevi mi var? 2 için yorumlar kapalı