Mar 01

Herkes Yediğinden İkram Eder

tarihi_hikaye

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Herkes Yediğinden İkram Eder

Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor Sultan Selim’e.

Sandık açılır. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılır.
Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkar.
Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkar.
Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!

Cihan padişahı emir verir,
“Herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermeliyiz”
Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi bulur.

Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatır.
İçine o zamanın Osmanlı İstanbul’unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatır, en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı gönderir.

Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum.
Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram eder.
Kutunun içindeki pusulayı Şah okur:

“Herkes yediğinden ikram eder” !

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , | Herkes Yediğinden İkram Eder için yorumlar kapalı
Şub 28

ALLAH’TAN KORKMAK..

197997_200118750011426_195380227151945_587694_3548846_n

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ALLAH’TAN KORKMAK..

ŞEYTANIN ENBÜYÜK TUZAKLARINDAN BİRİNCİSİ,HİDAYET KAVRAMINI.İKİNCİSİ DE;”TAKVA KAVRAMINI DEĞİŞTİRMEK” OLMUŞTUR.

TAKVA; Kelime olarak,Sakınmak,Çekinmektir.
ALLAH’IN OLMAZSA OLMAZ ŞARTLARINDAN BİRİSİ OLAN “TAKVA” KAVRAMINI,ŞEYTAN KENDİ DOSTLARI VASITASIYLA,”ALLAH’TAN KORKMAK SURETİYLE VEYA SAKINMAKLA ULAŞILABİLEN BİR KAVRAM HALİNE GETİRTMİŞ Kİ;İNSANLAR BU ŞEKİLDE TAKVA SAHİBİ OLAMASINLAR DOLAYISIYLA DA NE BU DÜNYADA MUTLULUĞA,NE DE AHİRETTE CENNETE ULAŞAMASINLAR.”

NİÇİN BÖYLE SÖYLÜYORUZ ?
1. Eğer TAKVA,Allah’tan korkmak olsaydı;Şeytan da Takva sahibi olurdu.
ENFAL/48: Ve şeytan, onlara amellerini süslemişti. Ve şöyle dedi: “Bugün insanlardan size gâlip olacak yoktur. Ve muhakkak ki ben, size müttefikim (yardımcıyım).” Fakat iki toplum, (birbirini) görünce iki topuğu üzerinde arkasına dönüp kaçtı ve “Ben, sizden uzağım. Gerçekten ben, sizin görmediğiniz şeyleri görüyorum. Muhakkak ki ben, Allah’tan korkarım.” dedi. Ve Allah, ikabı (azabı) şiddetli olandır.
HAŞR/16: (Münafıkların size vaadleri), şeytanın (vaadlerinin) durumu gibidir. İnsana: “İnkâr et (kâfir ol).” demişti. Fakat, inkâr ettiği zaman: “Muhakkak ki ben senden uzağım, elbette ben, âlemlerin Rabbi Allah’tan korkarım.” dedi.
2. ANCAK ALLAH’UTEALA TAKVA SAHİBİ KILAR (Muhammed/16,17) VE TAKVA SAHİBİ OLABİLMENİN ŞARTLARINI KOYMUŞ (Rum/31).ÜSTELİK TE KİŞİ,SAKINMAKLA TAKVA SAHİBİ OLAMAZ.ANCAK TAKVA SAHİBİ OLDUĞUNDA SAKINABİLİR.
RUM/31: O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O’na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
MUHAMMED/16,17: Ve seni dinleyenlerden bir kısmı, senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilenlere: “Biraz önce (O) ne dedi?” dediler. İşte onlar, Allah’ın, kalplerini mühürledikleri kişilerdir ve onlar hevalarına tâbî olanlardır.Ve onlar ki(Diğerleri) hidayete ermişlerdir, (Allah) onların hidayetini artırdı ve onlara TAKVA’LARINI verdi.
Hidayet’e ulaşmanın da Takva sahibi olmanın da temeli:Allah’a ulaşmayı dilemektir.
ALİİMRAN/73:… De ki: “Muhakkak ki fazl Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi’dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar), Alîm’dir (en iyi bilendir).
NECM/32: Onlar ki, küçük günahlar hariç, büyük günahlardan ve fuhuştan içtinap ederler (sakınırlar). Muhakkak ki Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi daha iyi bilendir. O, sizi topraktan yaratmıştı. Ve siz, annelerinizin karnında cenin idiniz. Öyleyse nefslerinizi temize çıkarmayın (nefslerinizi tezkiye ettiğinizi iddia etmeyin). O (Allah), kimin takva sahibi olduğunu daha iyi bilendir. 

Kaynak:www.ferhatbastug.com 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , | ALLAH’TAN KORKMAK.. için yorumlar kapalı
Şub 27

Eşeğin Sözüne İnanmak

6765298

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Eşeğin Sözüne İnanmak!

Cemaat sabah namazını kılmış camiden çıkarken birisi Hoca’ya:
– “Hocam, bu gün sana lâzım değilse eşeğini emanet istiyorum, pazara gideceğim” demiş.
– “Hay hay” demiş Hoca, “gel al.”
Adam:
– “Hocam, gidip hanımıma söyleyeyim, ona göre hazırlık yapsın. Bir saate kadar gelir alırım.” deyip gitmiş.
Hoca evine gitmiş. Az sonra kapı çalınmış. Başka bir komşusu :
– “Hocam, değirmene gideceğim. Bu gün eşeğini bana verir misin?” diye sormuş.
– “Eşek yok” demiş Hoca.
Hoca tam “eşek yok” dediği sırada ahırdan eşek anırmış.
Adam: – “Eşek ahırda ya, Hocam !” deyince;
– “Yahu sen benim sözüme mi yoksa eşeğin sözüne mi inanıyorsun ?”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , | Eşeğin Sözüne İnanmak için yorumlar kapalı
Şub 26

MİLLİ YEMİN! (1)

misak-i-millinin-belgesi-kayip-6587

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MİLLİ YEMİN! (1)

Cumhuriyet’in 91. yıldönümünü kutladık… Ata’mızın ölümünden beri, 70 küsur yıldır Türkiye BATININ DELİ GÖMLEĞİNE DOLANMIŞ HALDE!
Mustafa Kemâl Atatürk, 1921’de Kurtuluş Savaşı’nın ortasında bugünü anlatan şu sözleri sarfetmişti:
‘Batı ile uyuşma, Türkiye’nin kaçınılmaz olarak köleleştirilmesi anlamına gelecektir.’                                              

Ve devam eder:                                                                                                                                                                        

‘Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir ulusun evladı olmalıyım. Bu nedenle Ulusal bağımsızlık bence bir yaşam sorunudur!.. Benim ulusumu yok etmek isteyen herhangi bir ulusun, bu isteğinden vazgeçene kadar amansız düşmanıyım!’
Atatürk ölene kadar ulusal bağımsızlığımıza zarar verecek hiçbir dış ilişkiye girmemiştir. Emperyalist devletler 1938’e kadar Türkiye’ye bulaşamamışlardır.
Ölümünden 140 gün sonra İsmet İnönü, Fransa ve İngiltere ile ‘Üçlü Anlaşma’yı imzalamıştır. Bu imza ile Türkiye Batı’nın Deli Gömleğini kafasından geçirmiştir.
Sırtlan sırıtmasıyla bekleyen emperyalist devletler, Lozan Anlaşması sırasında söylediklerini hayata geçirmek için harekete geçmişlerdi.. Lozan’da İsmet İnönü’ye Lord Curzon’un dediklerini hatırlayın.

‘Müzakerelerde sizden istediklerimizi alamıyoruz. Ama unutmayın , bugün reddettiklerinizi yarın cebimizden çıkarıp önünüze koyacağız!’
İngiliz New Conventional gazetesi de Lozan anlaşmasından bir gün sonra şu yoruma yer vermişti: ‘Türkiye teoride bağımsız ülke oldu… Ancak sanayi ve ticarette yeteneksiz ve sermayeden yoksun olan bu toplumu tanıyanlar bilirler ki, bu bağımsızlığın ömrü çok kısa olacak, ve eski durum bir başkasının egemenliğinde geri gelecektir.’

Kaynak: http://www.guncelmeydan.com/pano/milli-yemini-hatirlayin-banu-avar-t29837.html

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , | MİLLİ YEMİN! (1) için yorumlar kapalı
Şub 25

Gönlümün Yanardağı

54ba35c3ae78491c3c4f71b5

 

 

 

 

 

 

 

 Gönlümün Yanardağı

 Gurbete dalıp, dalıp yar bedenin solmasın

Takılarak yollara gözüne yaş dolmasın

Bitecektir bu hasret, hiçbir kaygın olmasın

Sevgiyi kaynatacak gönlümün yanardağı..

 

Benim için zor gülüm, hayalinle avunmak

Nasip oldu bu cana aşkın ile kavrulmak

Ölüm bizi bulmadan son bulursa ayrılmak

Sevgiyi kaynatacak gönlümün yanardağı..

 

Sevgin ile çıldırıp, sevilmekten coşarsam

Yanağını, zülüflerin birer, birer okşarsam

Bu âlemde ölümsüz sevgin ile yaşarsam

Sevgiyi kaynatacak gönlümün yanardağı..

 

Her bakışın can yakar, hislerim kalkar şaha

Her an gönül ister ki; bıkmadan sev bir daha

Sevdamızın ödülü, vuslat olsun sabaha

Sevgiyi kaynatacak gönlümün yanardağı.. 

12.1.1982

KenanŞAHBAZ

www.kenansahbaz.com 

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , | Gönlümün Yanardağı için yorumlar kapalı
Şub 24

MODA!.. DİZİ!.. MEDYA!..(2)

images

 

 

 

 

 

 

 

MODA!.. DİZİ!.. MEDYA!..(2)

Sevgili gençler, sevgili spor severler size de birkaç sözümüz var …

Sizi renkleriyle damarlarınıza işlediğiniz takımlar var ya, cebindeki son parayı verip maçına gittiğin, yenilgisine üzülüp ağladığınız takım… Siz mağlubiyete üzülürken, işte o takımın elemanları meşhur sevgilisiyle, boğazın en lüks eğlence mekânında içkilerini yudumluyor olacak. Ve az sonrada 600 bin dolarlık arabası ile villasına gidip sevgilisiyle senin paranın “vergisini” ödeyecek… Sense önümüzdeki hafta nasıl denkleştirebilirim bilet parasını diye kara kara düşüneceksin. Bağır kardeşim bağır sesin kısılıncaya kadar bağır, sakın söz söyletme takımına olur mu? Memleket soyulsun, askerlerin vurulsun, baban işsiz kalsın, kardeşin aç uyusun ne önemi var. Bu hafta fikstürde bir sıra yükseldi ya takımın gerisini boş ver. Bu maçı unutup önümüzde ki maçlara bak sen…
****
Beyinsizlerin cirit attığı bir medya, düşünen, üreten bir şeyleri değiştirme çabasındakilerin esamesinin bile okunmadığı bir ortam. İşin enteresan tarafı da bu işte… Herkesin aynı görüşte olmasına rağmen değişen hiçbir şey yok. Magazin yine zirvede, Hülya Avşar’ın selülitleri, Jennifer Lopez’in kalçaları, Seda Sayanın 248. eşiyle yaptığı düğünün görüntüleri, Petek Dinçöz’ün ayrıldığı eşi, Acun’un genç sevgilisi, askerlikten çürük raporuyla yırtıp, Hakkâri dağlarında terörist avlayamıyorum, bari Bodrum sahilinde genç kızları avlayım diyen Şahan’ın yeni sevgilisi…

Televizyon medya bize; “Bak işte! Her şey güllük gülistanlık…” diyor ve ekliyor: “Füze kalkanı, eşbaşkanlık vatan, bayrak senin neyine! Füze kalkanı, “BOP”, vatan, bayrak diyenler hapsi boyluyorlar Sen sus ve dizini izlemene bak! O güzel kafanı anayasa değişikliği, başkanlık sitemi, teröristlerin yaptıkları, teröristlerle anlaşma, terörist başının affı gibi konularla yorma. Onu Ankaradakiler düşünür yaparlar. Sen rahatına bak!

Vatandaş ekranlarda eğlenceden başka, ilim irfanla ilgili bir şey göremiyor. Kendisi ise yok sayılıyor. Akşam eve geldiğinde “Bu tarz benim,” “Yetenek Sizsiniz,” “Ben Bilmem Eşim Bilir,” evlenme proğramları” vb.saçmalıklarla  karşılaşıyorlar.

Gerçek şudur: Güne kadın programları ile başlayıp geceyi dizi ve televizyon programları ile bitiren insanlarımız kitlesel bir uykuya yatırılmıştır Bu durum en çok ‘küresel efendilerin’ işine gelir Zira bu yolla gerçek gündemden uzaklaşan Millet tepki göstermez ve çevresinde neler olup bittiği ile ilgilenmezler

Türk Milleti göremesin diye ekonomik ve kültürel ortam hazırlandı. Zaten 300 milyar Dolar kredi kartı borcu ile yaşamaya çalışan, televizyon dizileri ve artık her gün yapılan maç yayınları ile meşgul edilen Millet, sanal alemde de olup bitenlerle futbol dünyasının tartışmalarına, kendi kişisel sorunlarından daha fazla zaman ayırmaktadır.

Bütün bu oyunlara daldığımız için Cennet ülkemiz bir halı gibi yavaş yavaş ayağımızın altından çekildiğini farkedemiyoruz bile…

Kaynak: Ay Yıldız Turuk Top of Form

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , | MODA!.. DİZİ!.. MEDYA!..(2) için yorumlar kapalı
Şub 23

Altın Sözler

  image

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 Altın Sözler

 * Cesaret cennete, korku ölüme sürükler. SENECA

 * Deney, aklın babası, belleğin anasıdır. THOMAS FULLER

 * Düşünmeden konuşmak, nişan almadan ateş etmeye benzer. R. DİGEST

 * Düzyazı yürümeye, şiir ise dansa benzetilebilir. Yürümenin kendisi dışında bir amacı vardır. Dansın amacı ise, kendisidir. VALERY 

 * En tehlike insanlar yarı deliler ve yarım akıllılardır. GOETHE

 * Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür. C. ŞAHABETTİN

 * Erkekler, kadınların ilk aşkı, kadınlar da erkeklerin son aşkı olmak isterler. OSCAR WILDE

 * Felaket, dost sayısını sıfıra indirir. W. SHAKESPEARE

 * Gerçeğin dağlarına umutsuzlukla çıkılmaz. NİETZSCHE

 * İnsan, hayatının dörtte üçünü yapamayacağı şeylerle geçirir. DIDEROT

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Şub 22

Yeşil Kart Dağıtımı Kimin Elinde?

yeşil-kart

 

 

 

 

 

 

Yeşil Kart Dağıtımı Kimin Elinde?

Karabasan gibi bölgeye çöken terör örgütü, çözülme süreci ile kazandığı rahatlığı her alanda kullanarak, hem militan hem sempati aynı zamanda çok yüklü meblağlarda paralar da kazanıyor. Terör örgütünün en son el attığı kamu hizmetlerinden biri de fakirin umudu olan yeşil kartlar oldu. Bölgede bir çok il ve ilçede yeşil kart alacak olan vatandaşları belirleyen terör örgütü, karşılığında hem prestij(!) hem de maddi gelir sağlıyor. Güvenlik kaynaklarının verdiği bilgiye göre; örgüt, Doğu ve Güneydoğuda hemen hemen her vilayette kurduğu YDG-H yapılanması ile vatandaşa yeşil kart çıkartıp veya yeşil kart başvurusu iptal ettiriyor. Bununla yetinmeyen terör örgütü, devlet yardımlarının kendisi sayesinde yapıldığını, kendileri aracı olmadıklarında kimseye yardımın gitmeyeceği propagandası yapıp vatandaşlara güç gösterisinde bulunuyor.
Bunun son örneği ise Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde yaşandı. İlçede yaklaşık 75-80 bin civarında yeşil kartlı bulunuyor. Devlet yardımını alanların çoğu bu işi örgütün referansı ile aldıklarına inanıyor. Eğer, onlar olmasaydı dosyalarının geri döndüğü, nitekim onları referans göstermeyen veya onlardan yardım istemeyen ama gerçekten mağdur bir çok ailenin yeşil kart dosyasının iptal olduğu veyahut kabul edilmediği propagandası bu işe yetiyor.

YENİÇAĞ’a bilgi veren kaynak şunları söylüyor;

“Yaşanan birkaç örnekten sonra terör örgütünün bu gücünü gören vatandaşlar, devlete değil de terör örgütüne gitmeye başladı. Ayrıca devlete başvuran ve gerçekten ihtiyaç sahibi ailelerden bir çoğunun kartı çıkmazken trilyonluk insanlara yeşil kart çıkması devlete olan inancı zedelemiş durumda. Vatandaş ise bir an önce mağduriyetinin giderilmesi için terör örgütüne başvuruyor ve talebini iletiyor bir müddet sonra ise yeşil kartı çıkıyor.”

Kaynak:http://www.guncelmeydan.com/pano/yesil-kart-dagitimi-pkk-ya-gecti-ahmet-takan-t39055.html

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , | Yeşil Kart Dağıtımı Kimin Elinde? için yorumlar kapalı
Şub 21

“Mescid-i Dırar”

Mescid-i Dırar
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“Mescid-i Dırar”
Yesrib’deki (Medine) Hazrec kabilesinin ileri gelenlerinden olan Ebu Amir isminde Hristiyan bir şahıs değişik vesilelerle Hz. Peygambere (asv) ve Müslümanlara zarar vermek istemiş, ancak başarılı olamamıştı. En son Taif’e yerleşmiş, Huneyn Savaşı’nda Hevâzin kabilesi yenilgiye uğrayınca da Şam’a kaçmıştı. Şam’a kaçarken münafıklara, “Olabildiğince hazırlık yapın, ben Bizans imparatoruna gidip kuvvet getireceğim, Muhammed’i ve arkadaşlarını Medine’den çıkaracağım.” diye haber göndermişti.Ebû Âmir’in Medine’deki münafıklarla yaptığı iş birliği çerçevesinde hazırlanan oyunlardan biri de  mescit süsü verilen bir toplanma yeri inşa edilmesiydi. Münafıklar gerçekte kötü niyetle, fakat Mescid-i Kubâ ve Mescid-i Nebî’ye uzakta oturan yaşlıların cemaate yetişemediklerini, diğer insanların da soğuk ve yağmurlu gecelerde anılan mescidlere ulaşmalarındaki zorlukları bahane ederek Sâlim b. Avf kabilesinin bulunduğu yerde bir mescid inşa ettiler. Resûlullah (asv)’ın onayını alıp bu yapıya meşruiyet kazandırmak üzere kendisinden mescidi ibadete açmasını ve dua etmesini istediler. Hz. Peygamber (asv) o sırada Tebük Seferi’nin hazırlıklarıyla meşgul olduğunu belirtti ve “İnşallah döndüğümüzde orada namaz kılarız.” buyurdu.Tebük seferi dönüşünde münafıklar tekrar aynı taleple müracaatta bulundular. İşte Resûlullah (asv) gerçekte fesat ve nifak yuvası olarak inşa edilen bu mescitte namaz kılmak üzere oraya gitmeye hazırlanırken bu âyetler nazil oldu. Âyetteki bu uyarı üzerine Hz. Peygamber (asv) anılan mescidi yıktırdı. Âyetteki “zararlı eylemler gerçekleştirmek üzere yapılmış mescid” anlamına gelen ifadeden hareketle siyer ve İslâm tarihi ile ilgili eserlerde, yıkılan bu yapı Mescid-i Dırâr adıyla anıla gelmîştir.
 
“107. Bir de şunlar var ki, zararlı eylemler gerçekleştirmek, inkarcılıklarını pekiştirmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulü’ne savaş açmış kişi lehine fırsat kollamak üzere bir mescid yapmışlardır. “Amacımız sadece iyilikti” diye de yemin edecekler, Allah şahit, onlar kesinkes yalancıdırlar. 108. Orada asla namaza durma! Daha ilk günden takva temeli üzerine kurulan mescid, namaz kılman için elbette daha uygundur; burada gerçekten arınmak isteyen adamlar vardır. Allah da temizlenenleri sever.109. Binasını Allah’a saygı ve O’nun hoşnutluğunu kazanma temeli üzerine kuran mı daha iyidir yoksa binasını kaymak üzere olan bir uçurumun kenarına kurarak onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan mı? Allah kötülükte ısrar eden kimseleri doğru yola iletmez.110. Onların kurduğu bina, yürekleri paramparça olmadığı sürece içlerinde bir huzursuzluk kaynağıı olmaya devam edecektir. Allah bilen ve hikmetle yönetendir.”(Tevbe, 9/107-110)
 
Kaynak: (Taberî, ilgili ayetin tefsiri; TDV. İslam Ansiklopedisi, Mescid-i Dırâr md.)
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , | “Mescid-i Dırar” için yorumlar kapalı
Şub 20

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(4)

1513907_350160005126766_144232352_n

 

 

 

 

 

 

 

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(4)

Amacımız merhumun arkasından konuşmak değil, tarihe not düşmektir.Mutlaka okuyunuz..

MUHSİN YAZICIOĞLU VE ÖZAL ARASINDAKİ MUHABBETİN AKABİNDE KURULAN BBP…
Konuşacak bir söz kalmamıştı. Hemen izin istedik. Özal kapıya kadar bizi yolcu etti. Biz başımızı yerden kaldıramıyoruz. Özal odasına döndü,. Ben çekin 14 milyar (Yıl 1992. Bugünün 14 trilyonundan fazla) olduğuna bir türlü inanamadım. Muhsin’e dürttüm; Muhsin, şu çeki bir çıkar da bakalım. Bu çek 14 milyon olmasın ha! Dedim. Muhsin de Heya ben de bir türlü inanamadım dedi. Çeki çıkardık baktık ve sıfırları saymaya başladık ki, gerçekten 14 milyar idi. Ertesi günü partiden ayrılmak zorunda kaldık. Çünkü parayı almıştık. Ayrılmasak, Özal, bizi defe kor çalardı. İşte Özal ile ilişkimiz bu oldu. İlk 7 milyar ile genel merkez binasını satın aldık. Geri kalan 7 milyarı da bankaya koyduk, partinin masraflarını karşıladık. Dedi. 

Meğer bu adamlar davayı satmışlar Ben de M.A.ya Başbuğun bundan haberi olup olmadığını sorduğumda: nereden olacak dedi. Ben Ankara’da bir ağabeyin yanına gidip durumu anlattım. Bundan Başbuğ’un haberdar olup olmadığını sordum. O da: Ben bunu Koca Kurta anlatırım. Gerekirse senin ağzından dinlemek için seni arayabilir dedi. Aradan bir hafta geçti arayan olmadı. Ben tekrar o ağabeyin yanına uğradım. Abi sen Başbuğa söylemedin mi, arayan soran olmadı dedim. O ağabey de aslında seni arayacaktı ama daha büyük bir çek ortaya çıktı, bu nedenle seni aramadı dedi. Ben de bu çek kimden alınmış diye sordum. 

Özal, Antalya’da Mor Koyunda dinlenirken, Muhsin, Özal’a bir mektup yazmış. Bu mektubu ülkücü bir gence vermiş, bu genç mektubu alıp Özal’a götürmüş vermiş. İşte 1994 seçimlerine girmek için para lazım diye yazıyormuş mektupta. Özal gence 70 milyarlık bir çek vermiş. Genç davanın satıldığını anlamış ve çekin bir fotokopisini çekmiş. Çeki Ankara’da Muhsin’e verirken şöyle demiş, anlaşılan siz bu davayı satmışsınız. Beleşine deyyusluk olmaz. Bu çekten benim de komisyonumu verin demiş. Gence göz ağartmışlar, dövecek olmuşlar. Genel merkezden dışarı atıp kovmuşlar. Genç de bu 70 milyarlık çekin fotokopisini Başbuğa vermiş dedi. Şimdi Muhsin’e göre MHP, büyük birliği sağlayamamış idi. Kendisi büyük birliği kurmak ve bütün ülkücüleri bir araya toplamak için Büyük Birlik Partisi’ni kurdu ama büyük birliği oluşturamadı. Neden Muhsin’in cezaevi arkadaşları yanında yoklar? Neden MHP barajın altında kaldığında %13 oy kaybederken, MHP’ye kızan ülkücülerden bir tanesi dahi Muhsin’e oy vermedi?

İlk kuruluşunda oyu %1,75 iken, her geçen gün oyu düşerek %1lerin altına düştü? Bunun sebebini Muhsin gayet iyi biliyor. Çünkü bu Çek Olayını bilmeyen ülkücü kalmadı da ondan. Bunca rüşvete ve melanete rağmen hala dürüstlükten, delikanlılıktan, idealizmden yana mangalda kül bırakmıyorlar. Bütün ülkücülere ve sade vatandaşa soruyorum: Böyle 5500 şehidin kanları üzerinde pazarlık yaparak, davaya ihanet eden bu beyleri cezası ne olmalıdır? Lütfen Allah rızası için, bu cezayı siz tayin edin…    (SON)                                                                                                                                                                                                                                         

Ertuğrul Kalafat                                                                                                                                                                                                                             

Kaynak: Alperen …….

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , | BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(4) için yorumlar kapalı