Oca 20

BİR KADIN NE ZAMAN VAZGEÇİLMEZ OLUR? (2)

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 * “Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.” MEVLANA
 
 
        BİR KADIN NE ZAMAN VAZGEÇİLMEZ OLUR? (2)
 
        Geçen gün futbol maçında iki hanım arasında şu konuşma çalındı kulağıma: “Kocanın futbol delisi olduğunu biliyorum şekerim. Ne o, yoksa sende mi tutuldun futbol hastalığına?” Diğer kadının cevabı çok bilgece olmuş: “futbol hastalığını da nereden çıkardın? Ben kocamı seviyorum sadece!”
       Mutluluğu bu kadınlar gibi yakalamanın sırrını şöyle açıklıyor Morgan: “Bir kadın ne zaman güzel ve vazgeçilmez olur, biliyor musunuz sevgili hanımlar? Kocasına boyun eğdiği zaman. O halde siz de:
1- Dizginleri kocanıza bırakın.
2-Kendinizi ona benzetmeye çalışın.  
3-İnattan vazgeçin.
4-Ona hizmete gönüllü olun.
5- Onu olduğu gibi kabul edin.
6-Ara sıra yapılmasını istediği değişiklik olup olmadığını sorun.
7-Bu arada kralın kölesi değil, kraliçesi olduğunuzu da hatırınızdan çıkarmayın.
İşte o zaman emin olunuz ki, kocanızın gözünde eşsiz bir mücevher niteliği kazanacaksınız.” 
 
Kaynak: Vehbi VAKKASOĞLU
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , | BİR KADIN NE ZAMAN VAZGEÇİLMEZ OLUR? (2) için yorumlar kapalı
Oca 19

“DAVUT BOYNUZU” (2)

indir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
David ile Golyat savaşının bir figürü
 
“DAVUT BOYNUZU” (2)
Günlerden bir gün, İsrailoğullarına Kral Saul’un önderlik yaptığı bir dönemde, savaşmak üzere ordularını bir araya getiren Filistinliler, Yahuda’nın Soko Kenti’nde toplandılar. Efes-Dammim’de ordugah kurdular. Buna karşılık İsrailliler de Ela Vadisi’nde ordugah kurup Filistinliler’e karşı savaş düzeni aldılar. Tam bu esnada Filistin ordugahından Gatlı Golyat adında usta bir dövüşçü ortaya çıktı;boyu altı arşın bir karıştı, başına tunç miğfer takmış ve pullu bir zırh kuşanmıştı. Tunç zırhın ağırlığı beş bin şekeldi. Baldırları zırhlarla korunmuş, omuzları arasında tunç bir pala asılıydı. Mızrağının sapı dokumacı tezgahının sırığı gibi olup, mızrağın demir başının ağırlığı altı yüz şekeldi. Golyat’ın efsanelere konu olmuş bir Kalkanı vardı ve onu ayrı bir adam taşımaktaydı. Giyimi, kuşamı bir yana, görünüşü bile ürkütücüydü.   Bu ünlü dev adam çıktı meydana ve İsrail ordusuna meydan okumaya başladı:
– Neden savaş düzeni aldınız? Ben Filistinli’yim, sizse Saul’un kölelerisiniz. Aranızdan karşıma çıkacak birini seçin. Dövüşte beni yenip öldürebilirse, biz sizin köleniz oluruz. Ama ben üstün gelip onu yok edebilirsem, siz bizim kölemiz olur, bize kulluk edersiniz. Bugün İsrail ordusuna meydan okuyorum! Benimle dövüşecek birini çıkarın karşıma!
Golyat yiğit bir savaşçıdır ve ünü tüm Kenan ülkesine yayılmıştır. Değil İsraililer’den kimseden korkusu yoktur, kırk gün boyunca, sabah akşam çıktı meydana ve hepsine meydan okudu. Bu dev adamın korkunç naraları duyan Kral Saul da, İsrailliler de çok korkmuş ve dehşet içinde kalmışlardı…
  
O zamanlarda bu diyarlarda Davut adında biri yaşardı, Yahuda’nın Beytlehem Kenti’nden Efratlı İşay adında bir adamın oğluydu. İşay’ın sekiz oğlu vardı, üç büyük oğlu Kral’la birlikte bu savaşa katılmıştı. Davut en küçükleriydi ve babasının sürüsüne gütmek için Beytlehem’e gidip gelirdi. Bir gün İşay, oğlu Davut’a seslendi ve savaştaki ağabeylerine gidip bir bakmasını, halleri niceydi, öğrenmesini istedi:
– Kardeşlerin için şu kavrulmuş bir efa buğdayla on somun ekmeği al, çabucak ordugaha, kardeşlerinin yanına git. Şu on parça peyniri de birlik komutanına götür. Kardeşlerinin ne durumda olduğunu öğren ve iyi olduklarına ilişkin bir belirti getir. Kardeşlerin Saul ve öbür İsrailliler’le birlikte Ela Vadisi’nde Filistinliler’e karşı savaşıyorlar.
 

(Devam edecek)

Kaynak:  Erdal Sarızeybek / Nil’den Fırat’a Devlet Oyunları, araştırma, sayfa 200/207, Pozitif Yayınları, 2012.

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | “DAVUT BOYNUZU” (2) için yorumlar kapalı
Oca 18

SELEFI,HARICI VE MÜRCIE’NIN FIKRASI

domates-haramdır

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Vehhabilik,Selefilik,Haricilik söylemlerinden biri…

SELEFI,HARICI VE MÜRCIE’NIN FIKRASI

Bir münadi mahallenin başından çağırdık , mürciye kim dedik? Ses çıkmadı. Harici kim dedik? Yine ses çıkmadı.

Sonra evlerin içine girdi ve sordu: Mürciye kim dedik? Ev halkından biri biz değiliz! Lakin şu kapıdır dedi . O kapıya varıp soruldu: Sen mürciyeymişsin? dedik. Yok iftiradir. Bunu söyleyen ancak haricidir.
Tekrar eski kapı çalındı, harici kim dedik niye ses etmedin ? Dedi bu iftiradir. Daha önceki kapıya mürciye etiketi yapıştırdığı için bu sefer dedi ki harici şu ileridekidir.
İlerideki kapıya varıldı ve aç kapıyı seni harici seni. Evin sakini dedi ki bu açık bir iftiradir! Ben harici değil selefiyyeyim!.
Seni bana gönderen ya haricidir ya mürciyedir. Ve devamen dedi ki ; ben bu sokak ehlini bilirim!!.
Sana hallerinden haber vereyim. dinle!!! ;
Bunlar uyuyan iki kimsedir; birinin uykusu çook derindir sokağı yıksalar duymaz.Ötekinin uykusu da çook hafiftir her tıkırtının sokağı yıkacagını sanır ve ortalığı telaşa verir.
Veya bunlar iki köledir sahiplerinin bostanında çalışan ;
Biri bostanı sahibinden daha cok sever. Sahibinin müsade verdiğine dahi rıza göstermez . Öteki ise bostana korkuluk dahi olmaz, sahip cikmaz ve de koruyup gözetmez.
Yada bunların hali aynı bölükte kılıc sallayan iki askerdir ;
Biri pek acımasızdır kadın çocuk ayırmaz katl eder.
Ötekinin içinde korku kök salmıştır az zorlanmayla ayakları geri döner.
Esasen bunlar mahallemizin yüz karası , istikametin bas belası ve fitnenin de uykusunu kaçıranlardır.
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | SELEFI,HARICI VE MÜRCIE’NIN FIKRASI için yorumlar kapalı
Oca 17

Selefilik (2)

243Selefilik (2)
Ayrıca bu adresten Selefilikle ilgili bilgi alabilir. Video:
http://www.izlevideo.net/vehhabilik-selefilik-mezhebi-039-nin-yanlis-itikadi-mutlaka-i–640404.html
Tabiun’un önemi ise temelde şu iki noktaya dayanmaktadır: 1. İslâm’ı, Sahabe kuşağından, yani en doğru şekilde anlayıp yaşamış olan kuşaktan öğrenmiş olmaları.
2. Sahabe zamanında rastlanmayan, sonradan karşılaşılmış yabancı birçok fikir akımı, kültür ve inanç şekliyle ilk defa onların muhatap olması.
Başta felsefî akımlar ve Mu’tezile , Cebriye, Mürcie gibi bid’at fırkalar olmak üzere pek çok kültür, inanç ve cereyan ilk defa Tabiun döneminde İslâm toplumuna girmiş ve önemli fikrî ve akidevî sarsıntılara sebebiyet vermiştir.
İşte Tabiun nesline mensup büyük alimler, bu akımlarla mücadele ederek Sahabe’den devralınan sahih İslâm anlayışının zedelenmeden yaşamasına ve gelecek nesillere aktarılmasına sebep olmuş ve çok büyük hizmette bulunmuşlardır. Dolayısıyla İslâm’ın özüne yabancı her türlü cereyan karşısında nasıl bir tavır takınacağımızı, Tabiun neslini örnek alarak tesbit etmekteyiz.
Tabiun dönemi, aynı zamanda fıkhî mezheplerin temellerinin atıldığı ve müstakil mezheplerin ortaya çıktığı dönem olarak da dikkat çeker. Bu dönemde yaşamış olan Hasan-ı Basrî , Süfyan -ı Sevrî , İbrahim en- Nehaî , Şa’bî … gibi pek çok büyük alim, birer müçtehid olarak, müstakil mezhep sahibi idiler. Hanefî mezhebinin imamı Ebû Hanîfe de bu kuşağa mensuptu. (Allah hepsinden razı olsun)
Tabiun’dan sonra gelerek onlara öğrencilik etmiş olan kuşağa da Tebe -i Tabiîn veya Etbau’t -Tabiîn (Tabiun neslini izleyenler) denir. Bu dönem de ilmî ihtisaslaşmanın ya şandığı, hadis-i şeriflerin yaygın olarak müstakil kitaplarda toplandığı, itikadî ve fıkhî mezheplerin iyice yerleşip müesseseleştiği bir zaman dilimidir.
Kısaca tanıttığımız bu üç nesil, gerek Kur’an ve Sünnet’te övgüye mahzar olmaları, gerekse sahih İslâm anlayışının bize kadar kesintisiz olarak gelmesinde kilit rol üstlenmiştir. Bu sebeple, daha sonraki asırlarda devamlı olarak merkezî bir yer tutmuş ve adeta doğru-yanlış ayrımının ölçüsü olarak algılanmıştır.
Tarih boyunca İslâm toplumlarında ne zaman bir sarsılma, gevşeme ve bozulma görülmüşse, bu üç neslin temsil ettiği İslâm anlayışına dönüş gayretleri sayesinde toparlanma olmuş ve doğru çizgi muhafaza edilmiştir.
Bu sebeple “Selef-i Salihîn”, İslâm Ümmeti için vazgeçilmez bir nirengi noktası ve ölçü olmuştur.
Kaynak: http://selefilik.com/selefilik-hakkinda-genis-malumat/#sthash.p9BFb3PA.dpuf

 

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , | Selefilik (2) için yorumlar kapalı
Oca 16

Bu Dünya Düzelmez!

Mutsuz Evlilik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bu Dünya Düzelmez!
 
Herkes bilmektedir artık uyarılar
Gelmeyecek gökten, zembille gelmez
Öz, söz ve göz, üçü bir olmayınca
Ne bu ülke, ne bu dünya düzelmez!
 
Bitmez asla kinler, nefretler, harpler
Geçilmez benlikten, kibirden Alpler
Güzelleşmez ise Tevhidle kalpler
Ne bu ülke, ne bu dünya düzelmez!
 
Verilen sözlerde erlik olmazsa…
Toplumda huzur ve dirlik olmazsa…
Akılda, gönülde birlik olmazsa…
Ne bu ülke, ne bu dünya düzelmez!
 
5.3.1998
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , | Bu Dünya Düzelmez! için yorumlar kapalı
Oca 15

“DAVUT BOYNUZU”(1)

yahudi-cesaret-ödülü-alan-tek-müslüman_146265
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Fotoğrafta Erdoğan ile Musevi Komitesi Başkanı ödül töreninde(14 Ocak 2004).
 
 
“DAVUT BOYNUZU” (1)
 
Ödülün adı: “Yahudi Üstün Cesaret Ödülü”, sembolü ise “DAVUT’un BOYNUZU”
Yıl 2004, Ocak ayı. New York’ta Yahudi örgütleri bizim Başbakan’ı davet eder ve bir ödüle layık görür. Ödülün adı;“Yahudi Üstün Cesaret Ödülü”, sembolü ise “DAVUT’un BOYNUZU”dur. Tevrat’a göre YEDİ KOLLU ŞAMDAN ışık saçıp yol gösterir, DAVUT’un BOYNUZU ise seçilmiş kişiyi korur. Ve böylece bizim Başbakan Müslüman dünyasında Yahudi Üstün Cesaret Ödülü alan tek Müslüman Lider olur…
Peki neydi, neyi gösteriyordu, neyi anlatıyordu bu bizim Başbakan’daki Davut’un Boynuzu?
 
Tıpkı Menora gibi altı köşeli yıldız da bir İsrail sembolü, kutsalı ve işaretidir. Kutsalları tanımak için, hep vurguladığımız gibi, sembol ve değerlerini ortaya koymak gerekir. Hatırlar mısınız çocukluğumuzda anlatılan efsanelerden birinde bir dev vardı, bir adam da sapanı eline alıp bu devi öldürüyordu. Bu mücadelesiyle ün kazanmış ve İsrail Kralı Saul’un huzuruna dahi kabul edilmişti. Şimdi desem ki İsraioğulları’nın kutsal yıldızı bu efsaneye dayanır, elbet şaşırırsınız ama doğrudur, gerçekten de bu efsaneye dayanır. Vakti zamanın birinde yaşadığına inanılan bu devin adı Golyat’tır ve Filistinli’dir. Sapanla bu devi öldüren adam Davut’tur, Büyük İsrail Kralı’dır. Peki bu efsane ile İsrail yıldızı arasında ne bağ var, derseniz, anlatalım…
 
(Devam edecek)
 
Kaynak: Erdal Sarızeybek / Nil’den Fırat’a Devlet Oyunları, araştırma, sayfa 200/207, Pozitif Yayınları, 2012.
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | “DAVUT BOYNUZU”(1) için yorumlar kapalı
Oca 14

Selefilik(1)

167
 
  10927924_351325765052137_1844091369_n
 
 
 
 Selefilik (1) 
Ayrıca bu adresten Selefilikle ilgili bilgi alabilir. Video:
http://www.izlevideo.net/vehhabilik-selefilik-mezhebi-039-nin-yanlis-itikadi-mutlaka-i–640404.html
Tarih içinde izine rastlanmadığı halde, günümüzde birçok fırka ve fikir akımı dikkat çekmektedir. Modernistler, Reformistler, Ehl-i Kur’an (Kur’aniyyun, Mealciler) ve İslâm’ın saf haline dönme iddiasında bulunan Selefîler bunlardan  başlıcalarıdır.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                     Günümüzde ilmin zayıflaması ve doğru ile yanlışın birbirine karıştırılmış olması sebebiyle bu tür akımlar, bazı iyi niyetli müslümanların aldanmasına, yanlış yollara sapmasına vesile olmaktadır.
Bu yazı, son dönemlerde ortaya çıkan akımlardan biri olan Selefîliği kısaca tanıtmak ve yanlışlıklarını ortaya koymak maksadıyla kaleme alınmıştır. Bu akımın görüşleri, temsilcileri ve onların tenkidi, hakkında müstakil kitaplar yazılacak kadar ayrıntılı ve önemlidir. Biz burada sadece konuyu ana hatları ile ele alacak ve kısa değerlendirmeler yapacağız.
 
Selef kime denir?                                                                                                            
Hz . Peygamber s.a.v.’in “En hayırlı nesil benim dönemimde yaşayanlardır. Sonra onları izleyenler, sonra onların ardından gelenlerdir.”[1] şeklindeki hadisinde “en hayırlı nesiller” oldukları haber verilen ilk üç kuşağa Selef denir.
Bu ilk üç kuşak, sırasıyla Sahabe, Tabiun ve Tebe -i Tabiîn’dir . Bunlar imanda, ilimde ve amelde bütün müslümanlar için örnek nesillerdir.
Sahabe kuşağı, Hz . Peygamber s.a.v.’in vefatından sonra İslâm’ın biricik temsilcileri olarak yaşamış, gerek Hicaz bölgesinde, gerekse fethedilen yeni bölgelerde İslâm’ı hakkıyla tebliğ etmiş, öğrenciler yetiştirmişlerdir. Kur’an’ı, hadis-i şerifleri ve İslâmî uygulamaları bütün müslümanlar Sahabe kanalıyla öğrenmiştir. Bu sebeple Sahabe’nin İslâm ilim tarihinde olduğu kadar, iman, amel, edep, zühd , vera , takva ve ahlâkta da müstesna bir mevkii vardır.
Onlardan sonra gelen kuşağa Tabiun denir. Bu kuşak da Sahabe’nin dizinin dibinde yetişmiş, imanı, ilmi ve ameli onlardan almıştır. Bu kuşağa Tabiun (izleyenler, tabi olanlar) denmesinin sebebi, Sahabe’ye uymakta gösterdikleri titizlik, ciddiyet ve özendir.
Sahabe’nin önemi, Kur’an’da hayırla yad edilmiş olmaları, Hz . Peygamber s.a.v.’in yaşantısının ilk ve en önemli temsilcileri olmaları hasebiyle İslâm’ı en doğru şekilde anlayıp yaşamanın kıstası olmaları… gibi hususlardan kaynaklanmaktadır.
 
Kaynak: http://selefilik.com/selefilik-hakkinda-genis-malumat/#sthash.p9BFb3PA.dpuf
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , | Selefilik(1) için yorumlar kapalı
Oca 13

Altın Sözler

Zor

 

 

 

 

 

 

 

 

 

* İki günü eşit olan ziyandadır. HZ. MUHAMMED

* Aile hayatının güzelliği gibi hiç bir şey yoktur. OSCAR WILDE

* Aklın üç ilkesi, iyi düşünmek, iyi söylemek, iyi yapmaktır. DEMOKRİT

* Aşk, dört nala giden at gibidir, ne dizginden anlar, ne söz dinler. KONFÜÇYÜS

* Cesaretle dolu bir insan, inançla dolu bir insandır. CİCERO

* Çocuğa küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur. ETIENNE GILSON

* Eğitim öğrencilere saygıyla başlar. EMERSON

* En verimli yağmur alın teridir. C. SAHABETTİN

* Felaketlerin üstünde dimdik oturan insan soylu ve cesurdur. NAPOLYAON

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Oca 12

Vehhabilik (2)

 
indir 

 

 

 

 

 

 

 

Vahhabilik (Vehhabilik) (2)

(İngiliz Casuslarının İslamiyeti Yok etmek İçin Kullandıkları Alettir)

Vehhabilerin 3 temel inancı;

1-”Amel imandan parçadır, namaz kılmayan kafir olur” derler.

2-”Peygamberlerin ve velilerin ruhlarından yardım istemek küfürdür, bir peygamberin ya da velinin kabrini ziyaret edip onun vesilesiyle Allah’tan istemek şirktir,insani kafir yapar” derler

3-Türbe yapmayı, türbede dua etmeyi, ölüler için sadaka vermeyi şirk sayarlar. Bu şekilde inananları öldürmeyi, malarını yağmalamayı mübah sayarlar.
Diğer yanlış inançlarından..

— Bir mezhebe uymayı kabul etmezler

—Türbeleri puthaneyle bir tutarlar

—Şefaate inanmazlar

—Keramete inanmazlar

—Tasavvufu inkar ederler

—Allah için adak kesip etlerini dağıtıp sevabını peygamber ve velilere, geçmişlere bağışlamak şirktir derler

—Ölüler söylenenleri duymaz derler.

—Mescidi Nebeviyi ve Peygamberimizin kabrini ziyaretetmek için uzak yoldan gitmek yasaktır derler.

—Kaside ve Naatları sevmezler

—Allah arşın üzerinde oturur derler.

—Sebeplere yapışmaya ve vesileye şirk derler.

—VAHHABİ OLMAYANI KAFİR SAYARLAR.
Kaynak: http://www.hayatinanlaminedir.com/vahhabilik-vehhabilik-nedir/

 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , | Vehhabilik (2) için yorumlar kapalı
Oca 11

BİR KADIN NE ZAMAN VAZGEÇİLMEZ OLUR? (1)

     Sevgililer-gunu-icin-25-oneri
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
      BİR KADIN NE ZAMAN VAZGEÇİLMEZ OLUR? (1)
 
     Batılı bir uzman olan M.Morgan Hanım kadınlara şöyle sesleniyor: “Eşinizin yaptığı tekliflere ‘Hayır!’ demeyin. Biliyorum sevgili hanımlar, iki ayrı kişiliğin bir biriyle bağdaşması kolay değildir. Ama unutmayın, elinizde tutmaya çalıştığınız kendi mutluluğunuz. Meselâ kocanız ‘yemekten sonra yürüyüşe çıkalım!’ derse ‘İyi ama …’ kelimeleriyle başlayan bir cevap kadar kötüsü yoktur. Siz siz olun, kocanız bir teklifte bulunduğu zaman ‘bilmem ki…’  diye cevap vermeyin. ‘Harika bir fikir!’ ya da ‘Ah ne güzel olur!’ gibi olumlu kelimeler kullanın. Kocanızın teklifi karşısında başınızdan aşağı bir kova soğuk su dökülmüş gibi de olsa bunu sakın ona belli etmeyin. Çünkü size önderlik edemediğini hissettiği anda sizden soğuyabilir. En iyisi siz önce kendi tercihinizi ortaya koyun ve onun karar vermesini bekleyin. Planı yapamazsanız da kocanızın gönlünü yapabilirsiniz.
      Morgan kendi tavsiyelerine uyanlardan örnekler veriyor. İşte kocasına “Hayır!” demeyerek kazananlardan bir örnek: “Hanımefendi akşam için iyi bir ziyafet sofrası kurmayı planlamış. Her hazırlığını yapmış. İkindi üzeri güzel bir banyo yapmış. Sofraya çok romantik görünüm kazandırmış. Kendisi de eşinin en çok hoşlandığı elbisesini giyerek beklemeye başlamış. Nihayet kocası gelmiş. Yemeğe başlamışlar. Başlamışlar ama eşinin başlamasıyla bitirmesi bir olmuş. Hemen aceleyle kalkmış ve ‘arkadaşlarımla buluşacağım; acele gitmem, çıkmam gerekiyor!’ demiş. Kadıncağız bir an o gece hazırladığı sürprizleri düşünmüş; tam ağzını açıp kıyameti koparacakmış ki, birden kendine gelmiş. Sinirlerine hâkim olmuş, kendini durdurmuş. Çünkü o anda kendini rahatlatıp kocasını kaybetmek istemiyormuş. Dolayısıyla da sonunda kazanmak isteyenlerin yapması gerekeni yapmış. Kocası ayrılırken sarılıp öpmüş onu ve kulağına şu cümleleri fısıldamış: ‘Pekâlâ tatlım, uğurlar olsun. Ama seni bugün çok özleyeceğim ve bekleyeceğim!’ Belki zor inanacaksınız ama o gece 12’de geleceğini söyleyen eşi saat 8’de evdeymiş.
      Morgan şöyle devam ediyor: “İşte sevgili hanımlar! Görüyorsunuz ki, elinizden hiçbir şey kurtulmuyor? Ama karşılığında biraz fedakârlık gerekiyor.”
      “Aşkı sıradan kadınlar yaşar, güzel olanlar kendilerini sergilemek için çalışmaktan aşka zaman bulamazlar.” K.Hepburn
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , | BİR KADIN NE ZAMAN VAZGEÇİLMEZ OLUR? (1) için yorumlar kapalı