Nis 23

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

23 NisanTürkiye ve KKTC‘de Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

1661 – İngiltereİskoçya ve İrlanda kralı II. CharlesWestminster Abbey‘de taç giydi.

1920 – Türkiye Büyük Millet MeclisiTürk Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara‘da kuruldu.

1967 – Sovyetler Birliği Soyuz uzay aracının ilk misyonu Soyuz 1Baykonur Uzay Üssü‘nden fırlatıldı.

1997 – Cezayir‘de Ömeriye Katliamı gerçekleşti: 42 sivil öldürüldü.

2005 – İlk YouTube videosu olan Me at the zoo sitede paylaşıldı.

William Shakespeare (Ö. 1616)

Bertil Ohlin (D. 1899)

Boris Yeltsin (Ö. 2007)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Nis 23

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde ve onun “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır” öngörüsüyle yaşatılan bağımsızlık mücadelesi, 23 Nisan 1920’de Cuma günü Ankara’da, Anadolu’nun dört bir yanını kuşatan bir dirilişin müjdecisiydi.

Türkiye’nin vatan ufkundan berrak ışıklarını yüce milletimize gösterdiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 105. Yıldönümüne ulaşmanın onuruyla, heyecanıyla, kavuşmuş olduğumuz bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı daha sevinç ve coşkuyla kutluyoruz.

Bu diriliş ruhu, vatan, millet ve bayrak sevgisi, bağımsızlık aşkı Türk Milletini Cumhuriyetle şahlandırdı. Kuvayı Milliye’nin bütün zorluklara rağmen yürüttüğü Millî Mücadele toplu vuran yüreklerin verdiği Kurtuluş Savaşıydı, Ulusal Egemenlikti.

23 Nisan bizim için esaret altına alınmak istenen Bozkurttun esareti kabul etmeyişi ve can pahasına, kan pahasına yapılan en azimli direnişidir. Bir milletin varoluşunun anıtıdır 23 Nisan. Bu uğurda canını feda eden kanını döken bütün şehit ve gazilerimize allah’tan rahmet dilerim

Hür iradesiyle zafere ve başarıya inanmış, bağımsızlık tutkusuyla gönülleri tutuşmuş yüce Türk milleti; birlik ve beraberlik içinde büyük güçlüklerin üstesinden gelerek bütün dünyaya örnek olmuştur.

Sevinç ve gururla kutladığımız Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sevgiye, barışa, dostluğa, kardeşliğe, açılan aydınlık ve büyük bir gelecek vadeden geleceğimizin teminatı çocuklarımıza en büyük bir armağandır.

Bu sevgi ve güven ile dünyanın ilk ve yegâne çocuk bayramı olarak tarihe geçen, millet egemenliğine dayanan, demokrasinin ve Türk Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı gün olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın bütün dünya çocukları içinde  kutlu olmasını diliyorum…

Posted in Yazılarım | 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
Nis 22

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

22 NisanDünya Günü

1453 – İstanbul kuşatması sırasında 72 parça kadırga karadan yürütülerek Haliç’e indirildi.

1529 – İspanyol İmparatorluğu ile Portekiz Krallığı arasında Zaragoza Barış Antlaşması imzalandı.

1809 – Beşinci Koalisyon Savaşı‘nın bir parçası olan Eckmühl Muharebesi sona erdi.

1915 – I. Dünya Savaşı sırasında İkinci Ypres Muharebesi başladı.

2008 – Radara yakalanmama teknolojisiyle geliştirilmiş ilk hava aracı olan F-117 NighthawkABD Hava Kuvvetleri tarafından hizmetten çıkarıldı.

Petronius Maximus (Ö. 455)

I. Isabel (D. 1451)

Vladimir Lenin (D. 1870)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Nis 22

NEREYE KADAR YAMALI SİYASET? (K.Ş)

NEREYE KADAR YAMALI SİYASET? (K.Ş)

Atatürk’ün bağımsızlık düşkünlüğü, ileri görüşlülüğü ve Türk ulusuna duyduğu güven sayesinde genç Cumhuriyet onlarca askerî ve sivil fabrika ile ayağa kalkacak gücü kendinde bulabilmişti. Sanayiden tarıma, her alanda, modernleşme ve planlı gelişim Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinin aydınlık olması için elzemdi ve bu yüzden de hayata geçirildi. Artık Türk ulusu muhtaç ve hizmetkar olmayacak; üretecek, gelişecek, kendi vatanında “Efendi” olacaktı. Bu ülkü doğrultusunda bir yandan ülkemiz dışa bağımlı olmayıp kendi tarımı ve sanayii ile kendine yetebilecekti, öte yandan ise geleceğimiz için atılan her adımda birlik ve beraberliğimiz pekişecekti.

Topraklarımızın verimliliği, insan gücümüz ve coğrafyamızın sağladıkları sayesinde sayısız alanda kendi kendine yetebilecek potansiyele sahibiz. Jeopolitik konumumuz gereği ise bu bir zorunluluktur. Cumhuriyetimizin ilanından beri bölgemizde, bölgemize yakın ve uluslararası boyutlarda gelişen krizleri bertaraf edecek bir potansiyel ile bu günlere geldik. Yıllarca “babalar gibi satılan” kazanımlarımızın son damlaları ile geçirdiğimiz bu günlerimiz, yamayarak günü kurtarmaya çalışmanın uzun vadede ne denli tehlikeli olduğunu gözler önüne sermiştir. Dünya ortalamasında gıda fiyatları düşerken bile enflasyona yenilmekte, birçok kalemde dışa bağımlı hâle gelmiş bulunmaktayız. Atatürk’ün idealinde kurulan cumhuriyetimiz, işte tam olarak bu günlerin gelmemesi adına kalkınma planlarını yapmış; bir ulusu önce yok oluştan kurtarıp, ardından geleceğe güvenle bakabilmesi adına umut olmuştur.

Bir ulusun, tüm zorluklara ve yokluklara rağmen ortak bir gelecek kurabilme adına verdiği bunca mücadeleyi babalar gibi peşkeş çekmek, muhtemelen, işlenebilecek en büyük suçlardan biridir. Bunca zamandır dayatılan bu politikalar, Türk ulusunun bağımlı hâle getirilmesi için dizayn edilmiş projelerin ürünüdür. Tarımda kendi kendine ve başka ülkelere yetebilen 7 ülkeden biri iken bugün halkımız fahiş fiyatlara, tarım ilaçlarından dolayı ihraç edildiği ülkelerden geri gönderilen ürünlere ulaşmaya çabalamaktadır. Keza hayvancılık da aynı kaderi paylaşmaktadır ve halka verilen müjde ithal etin getirileceğidir. Bunca yıldır yamayarak yürütülmüş politikalardan Türk ulusu tam olarak ne kazanmıştır?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş değerleri, döneminin çok ilerisinde bir aydınlanmayı içinde barındırıyordu. Yıllardır yapılan kara propagandaların aksine, cumhuriyetimizin temel yapı taşı olan ilke ve devrimler Batı özentisi değil, aksine binlerce yıllık birikimin modern çağa uyarak insancıl bir devlet yönetiminin tesis edilmesiydi. Hızlı hareket ederek hukukun evrensel anlayışının Türkiye’ye transfer edilmesinde hiçbir beis bulunmuyordu. İşleyen bir sisteme ihtiyaç duyuldu ve en iyi şekilde hayata geçirilmesine gayret edildi. Fransız Devrimi öncesinde, De Guignes ve Voltaire tarafından yazılan eserlerde Tuğrul Bey’in Selçuklu’ya getirdiği laiklik anlayışının benimsenmesi gerektiği belirtilmişti. Mustafa Kemal Atatürk de aynı ataları gibi, laiklik anlayışını Cumhuriyet’e armağan etti. Karşı devrimciler, bütün bu ilke ve devrimlerin Türk kültürüne ve tarihine aykırı olduğunu, üstümüze yamandığını iddia ederek yıllarca kara propagandada bulundular. Hâlbuki “kısa günün kârı” anlayışı ve yamama politikaları hep karşı devrimcilere verilen Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma projesinin ürünleriydi. Etkili ve istikrarlı politikalardan vazgeçip, bir günün diğerini tutmadığı politikalarla ilerlediğimiz bu yol artık köstebek çukurları ile dolmuştur ve yama siyaset sonuç vermemektedir.

Alıntı: Selçuk Erenerol

Posted in Gündem | NEREYE KADAR YAMALI SİYASET? (K.Ş) için yorumlar kapalı
Nis 21

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

21 Nisan:

1960 – BrasíliaBrezilya‘nın başkenti oldu.

1967 – Yunanistan‘da Yeoryos Papadopulos liderliğindeki Albaylar Cuntası yönetime el koydu.

1975 – Vietnam SavaşıGüney Vietnam devlet başkanı Nguyen Van ThieuSaygon‘u terketti.

2003 – Irak‘taki Saddam Hüseyin iktidarının yıkılmasından sonra Geçici Koalisyon Yönetimi idareyi ele aldı.

2021 – Endonezya Donanması denizaltısı NanggalaBali‘nin kuzeyinde battı.

VII. Henry (Ö. 1509)

Max Weber (D. 1864)

Anthony Quinn (D. 1915)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Nis 21

İNSANIN DEĞERİ

İNSANIN DEĞERİ

Kötü kediler gibi evlatlarını yiyip, boğan bir ülkeyiz. Türkiye’de insan olmak yahut yurttaş olmak zor. Siyasal iktidarların davranışlarına, heva ve heveslerine göre insanın değeri değişiyor. İktidar işine geldiğinde özgürlük alanlarını kısıtlayabiliyor.

Halihazırdaki gelişmelere bakıldığında siyasal akılın, kendi insanını tüketmekten, yok etmekten yorulmadığı görülüyor.

Hatırlayalım.

12 Eylül öncesi binlerce genç insanımızı kayıp ettik.

FETÖ meselesi bir başka garabet.

Bölücülük ve terör sebebiyle çok insan kaybımız oldu.

Sınavlarda üstün başarı gösterenleri mülakatlarda eledik. Hak gaspını mantığa büründüren iktidar, kendini haklı göstermeğe devam etti.

Depremlere bakın. Bilimsel ölçütlere ve bilimin gereklerine uymak yerine, çıkara, torpile, adam kayırmaya dayalı inşaatlar yaptırdık, sürecinin sonunda binlerce insan kaybı yaşadık.

Daha iki hafta önce Bolu’da Kartalkaya’da bir otel yandı ve 78 can yok yere hayatını kayıp etti.

Sebep?

Uluslararası normlara, bilimsel ölçütlere, insan hak ve özgürlüklerine dayalı bir yönetim sistemi, işletme yönetim felsefesi geliştiremediğimiz için.

Başka?

Kayırma, kollama, bizden, sizden diye yatırımlara izin verdiğimiz için.

Bu sebepledir ki ölümlerin nedeni açıklanamayacak kadar zor değil, çok basit.

İşletmecinin mantığı şu: Masrafız çok kazanayım da kime ne olursa olsun.

İşte bu, insanın değeri meselesidir.

Sorulması gereken soru şudur: Sadece devleti yönetenlerin değil, her bir yurttaşın gözünde insanın değeri nedir? Buna bakmak lazım. Çünkü devleti yönetenler de bu toplumdan birileridir. Dolayısı ile asıl mesele, kültürün insana bakışı ve insana verdiği değerdir. Maalesef bu alan sorunludur. Geçtiğimiz ay Sırbistan’da öğrenciler ve halk sokaklara döküldü.

Neden?

15 kişinin hayatını kayıp ettiği bir tren kazası yüzünden. Cumhurbaşkanı Vucviç ve belediye başkanının istifasını istediler. Sonuç da aldılar.

İşte bu fark; kültürün insana, olaylara, gerçekliğe bakışıdır.

Bir de bize bakın.

Depremde 50 binden fazla insan öldü.

Sonra ne oldu?

Kerameti büyük hocalar; “Depremi veren Allah’tır” deyip suçu Allah’a yükledi. “Bizi sınıyor” diyenler oldu. İktidar, kadere boyun eğmemiz gerektiğini söyledi. Onlar da dolaylı yoldan sorumluluğu üzerinden atıp, Hak Teala’ya yüklediler.

Halbuki yıkılan binalara ruhsatı Hak Teala vermedi. İnşaat planları onun onayından geçmedi. İzinsiz yapılara affı o getirmedi. Ancak kulları tarafından fatura ona kesildi. Bu durum da dini öğretinin sorunlu olduğunu gösteriyor.

Kısaca insanın değeri önemsiz.

“Allah’tan gelene ne diyelim. Ölenlere rahmet dileyelim” deyip geçtiler.

Mağdurlar hak arayışına başladı. Davlar açıldı. Mahkemeler henüz kimseyi mutlu edemedi. Binlerce insan öldü ama değeri yokmuş gibi davranılıyor.

Geldiğimiz noktada konutlara kim neden ve nasıl izin verdi hiçbirimiz öğrenemedik. Sorumlulardan insan hayatını hiçe saydıkları için ceza alan kamu görevlilerine, siyaset adamlarına şahit olamadık. Halbuki seçim uğruna izinsiz yapılaşmaya getirilen “İmar affını” bir çeşit inşaat hatalarını ve kusurlarını değilmiş gibi yok saymaktı.

Sözü tekrarlıyorum belki ama, işte bu insanın değeri sorunudur.

Yakın geçmişte de benzerleri oldu. Maden facialarını hatırlayalım. Dünyanın her yerinde çeşitli ülkeler maden çıkarıyor. Gelişmişinden gelişmemişine kadar hiçbir ülkede bizdeki gibi insan hayatı hiçe sayılmıyor. Olaylardan ders çıkarıp önlem alınmıyor. Alınmadığı gibi sorumlular yargıdan kaçırılıyor. Tüm bu olaylarda zamanında görevini doğru yapıp önlem almayanlara kim ne cezası verdi?

Kimseye hak ettiği ceza verilmedi.

Öyle ise sorumluluk bilincini de sorgulamak zorundayız.

İnsanın değeri, toprağın, ormanların, çevrenin, coğrafyanın değeri bu olaylardan bağımsız değil.

Hatırlayalım: Kaz Dağlarını talan ettiler.

Sadece ormanlar değil, hayvanlar da zarar gördü. Anadolu’nun pek çok yerinde, köylüler ağaçlara sarıldı. “Suyumuza, toprağımıza, zeytinimize zarar verdirmeyiz” dediler.

Sonunda ne oldu?

İktidar karşılarına, halkın evlatlarından devşirdiği kolluk gücünü dikti.

İkide bir lafa “medeniyetimiz, medeniyetimiz” diye başlayanların sözünü ettikleri medeniyette insanın değeri hiç yoktur.

Alıntı: Ahmet Gürsoy

Posted in Gündem | İNSANIN DEĞERİ için yorumlar kapalı
Nis 20

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

20 Nisan:

1809 – Beşinci Koalisyon Savaşı‘nda Abensberg Muharebesi gerçekleşti.

1933 – İstanbul‘da Razgrad Olayları başladı.

1972 – Apollo 16Ay‘a iniş yaptı.

2006 – Han Myeong-sookGüney Kore‘nin ilk kadın başbakanı olarak göreve başladı.

2010 – Deepwater Horizon sondaj kulesi, Meksika Körfezi‘nde patlayarak altı ay sürecek bir petrol sızıntısı başlattı.

Papa V. Clemens (Ö. 1314)

Adolf Hitler (D. 1889)

Ferdinand Braun (Ö. 1918)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Nis 20

TİRANLIK

TİRANLIK

Timothy Snyder, Yale Üniversitesi’nde tarih profesörü. Meşhur bir tarihçi. Şöhretini, kitabının 109 hafta boyunca New York Times’ın çok satanlar listesinde tutunmasından alıyor. İngilizce “tyranny” kelimesini “tiranlık” diye çevirmiş. Google başka karşılıklar da veriyor: zulüm, zorbalık, zorba yönetim… Başlıktan anlaşılacağı gibi yirmi ders var. Örnek olarak ilk üçüne bakalım: Peşin peşin itaat etmeyin. Kurumları savunun. Tek parti devletinden sakının.

Kurumlarınıza sahip çıkın Şimdi “Kurumları Savunun” bölümünün başındaki özet: “Edebi koruyan kurumlardır. Onların da yardımımıza ihtiyacı var. Onların adına hareket ederek onları kendinize ait kılmadığınız sürece “kurumlarımızdan” bahsetmeyin. Kurumlar kendi kendilerini koruyamazlar. Her biri en başından savunulmadığı sürece birbiri ardına düşer. Bu yüzden önemsediğiniz bir kurumu seçin -bir mahkeme, bir gazete, bir yasa, bir işçi sendikası- ve onun tarafını tutun.”

Gelelim üçüncü bölüme: Snyder, “Özgürlüğün bedeli daimî teyakkuzdur.” sözünü alıyor ve irdeliyor: “Bugün bu sözü düşündüğümüzde, yanlış yönlendirilmişlere ve düşmanca davrananlara karşı kendi uyanıklığımızı ve doğruluğumuzu kastederiz. Kendimizi tepedeki bir şehir, demokrasinin kalesi, dışarıdan gelen tehditleri gözetleyen biri gibi görürüz. Fakat bu sözün anlamı tamamen farklıdır: İnsan doğası öyle bir doğadır ki, özgürlük ve demokrasiyi, asıl onları kullanarak onlara son vermek isteyenlere karşı savunmak gerekir. ‘Daimî uyanıklık özgürlüğün bedelidir’ sözünü, aslında Amerikan kölelik karşıtı Wendell Phillips söyledi ve şöyle devam etti: ‘Özgürlüğün kudret helvası her gün toplanmalıdır; yoksa çürür.’”

Seçimle gelip sonra gitmediler “Modern Avrupa demokrasisinin sicili bu sözlerin doğruluğunu teyit eder. Yirminci yüzyıl, imtiyaz hakkını genişletmek ve kalıcı demokrasiler kurmak için ciddi girişimlere sahne oldu. Ancak Birinci Dünya Savaşı’ndan (ve İkinci Dünya Savaşı’ndan) sonra ortaya çıkan demokrasiler genellikle tek bir partinin seçim ve darbe kombinasyonuyla iktidarı ele geçirmesiyle çöktü. Olumlu bir seçim sonucuyla cesaretlenen veya ideolojiyle motive olan bir parti sistemi içeriden değiştirebilir. Faşistler, Naziler ve komünistler 1930’larda ve 40’larda seçimlerde başarılı olduklarında, bu başarılarını gösteriler, baskı ve salam taktiklerinin bir kombinasyonuyla ileri taşıdılar, muhalefet katmanlarını birer birer dilimlediler. Çoğu insanın dikkati dağıldı, bazıları hapsedildi veya düpedüz yenildiler.”

“David Lodge’un bir romanının kahramanı, sevgilinizle son buluşmanızın, son buluşmanız olduğunu bilmediğinizi söyler. Oy vermek de böyledir. 1932’de Nazi Partisi’ne oy veren Almanların bir kısmı şüphesiz bunun bir süre için son anlamlı özgür seçim olabileceğini anlamıştı, ancak çoğu farkında değildi. 1946’da Çekoslovak Komünist Partisi’ne oy veren Çek ve Slovakların bir kısmı muhtemelen demokrasinin sonu için oy verdiklerinin farkındaydı, ancak çoğu bir şansları daha olacağını varsayıyordu. Hiç şüphe yok ki 1990’da oy kullanan Ruslar da bunun ülke tarihlerindeki son özgür ve adil seçim olacağını düşünmemişlerdi ki (şu ana kadar) öyle oldu. Her seçim son seçim olabilir ya da en azından oy veren kişinin yaşamı boyunca son seçimi olabilir. Naziler 1945’te bir dünya savaşını kaybedene kadar, Çekoslovak komünistleri 1989’da sistemleri çökene kadar iktidarda kaldı. Rusya’da 1990 seçimlerinden sonra kurulan oligarşi halen hâkimiyetini sürdürüyor ve başka ülkelerde demokrasiyi yok etmek üzere tasarlanmış bir dış politikayı destekliyor.”

Alıntı: İskender Öksüz

Posted in Gündem | TİRANLIK için yorumlar kapalı
Nis 19

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

19 Nisan:

531 – Bizans İmparatorluğu ile Sasani İmparatorluğu arasında Callinicum Muharebesi gerçekleşti.

1971 – Sierra Leone‘de cumhuriyet ilan edildi.

1971 – İlk uzay istasyonu Salyut 1Sovyetler Birliği tarafından fırlatıldı.

1987 – The Simpsons televizyonda gösterime girdi.

2021 – NASA‘nın Ingenuity helikopteri, başka bir gezegende (Mars‘ta) uçan ilk makine oldu.

Charles Darwin (Ö. 1882)

Pierre Curie (Ö. 1906)

Kate Hudson (D. 1979)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Nis 19

ALTIN SÖZLER

SÜLEYMAN DEMİREL’DEN UNUTULMAZ SÖZLER

1. Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan Müslüman çocuğu, biz o… çocuğu muyuz?

2. Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz “iyidir” derim. İki kelimeyle anlatın derseniz “iyi değildir” derim.

3. Bize plan değil, pilav lazım.

4. Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz.

5. Aslana hüviyet sorulmaz demişler. Kimlik taşımam.

6. Ege bir Yunan gölü değildir. Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh, Ege bir göl de değildir.

7. Galibiyetin sahibi çoktur, mağlubiyetin sahibi yoktur. Yenilgi yetimdir.

8. İcabı olup olmadığı tartışılabilir. Ama icabı varsa feminizm fevkalade güzel bir şeydir.

9. Mizah bir yumruktur, ne zaman kime vuracağı belli olmaz.

10. Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.

11. Memlekette petrol vardı da şerbet yapıp biz mi içtik?

12. Yağmur yağarken “ben ıslanmam” diyemezseniz.

13. Devlet bazen rutinin dışına çıkabilir.

14. Bulut buluttur, bulutun akı da buluttur garası da. Binaaneleyh, üzerine gonuşmaya değmez.

15. Elektriğin komünisti olur mu? Yazın biz Bulgaristan’dan elektrik alıyoruz. Kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor.

16. Dün dündür, bugün bugündür.

17. Yollar yürümekle aşınmaz.

18. Kavağa balık çıkar mı?

19. Tamam Kürtlere kötü davranıyoruz da sanki Türklere iyi mi davranıyoruz.”

20. Camiye siyaset girerse ibadet kalmaz, mahkemeye siyaset girerse adalet kalmaz.”

21. İktidarın değişeceğini anladığı gün trafik polisinin bile tutumu değişir.”

Posted in Atasözleri Vecizeler | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı