Ağu
15
Zekâtın Faydaları
Zekât, kalbi cimrilik hastalığından, malı fakirin hakkından temizleyen, zenginlerde şefkat ve merhamet duygularını geliştiren bir ibadettir.
Zekât sayesinde fakirlerin kalbindeki haset ve kıskançlık ortadan kalkar. Kendilerine yardım eden zenginlere karşı sevgi ve saygı meydana
gelerek toplumda birlik ve kardeşlik kuvvetlenmiş olur. İslâm Dini, toplumun dertlerini tedâvi eden, ihtiyaçlarını karşılayan birçok
esaslar getirmiştir. Allah’ ın emri olan zekât, bir sosyal yardımlaşma sistemidir. Zekât malın büyümesini ve bereketlenmesini sağlar.
Zekâtı verilen serveti, yok olmaktan, kötü insanların zararından Allah korur. Sevgili Peygamberimiz söyle buyuruyor:
” Mallarınızı zekât ile koruyunuz. ” (et-Tergib ve’t-Terhib, c.1, s.520)
Zekat Kimlere Farzdır?
Zekat, Müslüman, erginlik çağına gelmiş, akıllı, hür ve dinen zengin sayılan kimselere farzdır. Dinen zengin sayılanlar, borcundan ve aslî ihtiyaçlarından baska “NISAP MIKTARI” malı olan kimselerdir.
ASLÎ İHTİYAÇ: Oturulan ev, giyim eşyası, binek arabası, ticaret için olmayan kitaplar, sanatın icrası için gerekli aletler ve ailenin bir yıllık nafakasıdır.
NİSAP: Dinimizin koyduğu bir zenginlik ölçüsüdür. Bu ölçüye göre: Aslî ihtiyacından baska 81 gram altını, 561 gram gümüşü veya bu miktarlar karşılığı parası veya ticaret malı bulunan, kırk koyun veya keçiye, otuz sığıra veya beş deveye sahip olan müslümanlar “NİSAP MİKTARI” mala sahip olmuş sayılırlar.
Asli ihtiyaçtan başka bu miktarlarda mala sahip olduktan sonra tam bir yıl geçince zekat farz olur.
Zekât Kimlere Verilir?
Zekât verilecek kimseler şunlardır:
1) Fakirler: Dini ölçülere göre zengin sayılmayan, nisab miktarı malı olmayan kimselerdir.
2) Yoksullar: Hiçbir şeyi olmayanlar.
3) Borçlular: Borcundan fazla nisab miktarı mala sahip olmayanlar.
4) Yolcu: Memleketinde malı olduğu halde yolda parasız kalan, elinde bir şey bulunmayan kimselerdir. (Bunlara memleketlerine varacak kadar zekât verilebilir.)
5) Allah Yolundakiler: Bunlar cihad veya hac için yola çıkıp parasız kalanlar ile işini gücünü bırakıp kendisini ilme vermiş olan kimselerdir.
Zekâtın öncelikle fakir olan yakın akrabaya, komşulara, hemşehrilere verilmesi daha sevaptır.
Zekât Kimlere Verilmez?
1) Ana, baba, büyük ana ve büyük babalara,
2) Oğluna, oğlunun çocuklarına,kızına, kızının çocuklarına ve bunlardan doğan çocuklara,
3) Zenginlere,
4) Müslüman olmayanlara,
5) Karı-koca birbirlerine.
Zekatin Ödenmesi
Paranin her 40 liradan bir lirasi zekat olarak fakire verilecektir. Canli hayvanlarin zekati nev’ine göre degisir. Koyunda: kirkta bir; devede: bes devede bir koyun, sigirda: otuzda bir danadir.
www.islamiyet.gen.tr
Ağu
14
Granitten de sert kat kat olsa da
Siler, gönüldeki her pası Kur-an
Nice etkilerden rengi solsa da
Kalplerin en gözde cilası Kur-an
Müminin kalbinde ilâhî çiçek
Aklı olan için budur tek gerçek
İki cihanda da en geçerli çek
İlâhî şerbetin Hak tası Kur-an
Hücre de, beden de, hatta her canda
Allah (cc) adı kalpte, nabızda, kanda
Beş vakit yaşanır o şevk ezanda
Kâinatın kutsal yasası Kur-an
Bu, öyle bir aşk ki gitgide artar
Kör karanlıkları bir anda yırtar
En hassas terazi, ameli tartar
Mahşerde, mizanın okkası Kur-an
Yaratılmışların almaz mı aklı?
Her mümine açık, billûrdan paklı
Bağrında nadide değerler saklı
Rabbin ibret dolu kale’si Kur-an
Granitten de sert kat kat olsa da
Siler, gönüldeki her pası Kur-an
Nice etkilerden rengi solsa da
Kalplerin en gözde cilası Kur-an
Ağu
14

Kadr Suresi
Bismillâhirrahmânirrâhîm.
İnnâ enzelnâhü fî leyletilkadr. Ve mâ edrâke mâ leyletülkadr. Leyletülkadri hayrün min elfişehr. Tenezzelülmelâiketü verrûhu fîhâ biizni rabbihim, min külli emr. Selâmün, hiye hattâ medlâ’ılfecr.
Anlamı:
Rahman, Rahim olan Allah’ın adıyla.
Şüphesiz biz, (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve ruh, Rabbi’nin izni ile her iş için o gece iner. O, tan yeri ağırana dek esenliktir.
ALLAH’IM SEN AFFEDİCİSİN, AFFI SEVERSİN, BENİ VE BÜTÜN İNANANLARI AFFEYLE… AMİN
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in indiği ve Allah’ın bin aydan hayırlı olduğunu bildirdiği kadir gecesinin İslam alemine hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ederim.
Ağu
13

Kur’an çevirileri sadece Arapça bilen ilahiyatçılara bırakılamayacak kadar önemlidir. Bu konuda edebiyatçılarımızın, dilcilerimizin, bilim adamlarımızın da sorumlulukları ve görevleri olduğuna inanıyorum. toplumumuza sevdirmek ve okutmak, aracısız olarak Kur’an ile iletişim kurmalarını sağlamak insanımıza ve dinimize hizmettir. Bu amaçla yapılan çevirilerden birkaç örnek vermek istiyorum.
FATİHA SURESİ MANZUM ÇEVİRİLERİ
Nusret Çam’dan:
Rahmet ve merhamet sahibi Allah’ın adıyla başlarım.
İçten övgüler, âlemlerin Rabbi Allah içindir, Allah için,
O, Rahmet, merhamet sahibidir; O sultanıdır kıyametin.
Yalnız sana taparız. Yalnız Sen’den yardım dileriz.
Yolumuzu doğru, dosdoğru eyle hepimizin.
Bir yol ki, yolcularına hep nimetler verdiğin
Bir yol ki azmadığı, gazap görmediği hiç kimsenin.
Enver Tuncalp’dan:
Alemlerin Rabbi, Rabbe hamdolsun
Rahman ve Rahîmdir, dilediğini sun
Din gününün tek sahibi O’dur,
O gün yalnız O’nun isteği olur
Yalnız Sana kuluz, Sana taparız
Yardım isteğini Sana yaparız,
Bizi doğru yola ilet Allahım,
İnayetin kula devlet Allahım.
Verdiğine çoktur verdiğin nimet
Bizi o kulların yoluna ilet
Senin gazabına uğramış zelîl
O sapık kulların yoluna değil
Behçet Kemal Çağlar’dan:
Hamd evrenler sahibi Yüce Allah içindir;
Allah ki acıyandır, koruyandır, sevendir;
Günü gelince; ancak,
O’dur hesap soracak…
Tek sana tapan, Senden medet umarız biz;
Sapıtmışlar yoluna düşmekten koru bizi,
Doğru yoldan ayırma bizi, aman Rabbimiz!
İHLAS SURESİ MANZUM ÇEVİRİLERİ
Nusret Çam’dan:
De ki Allah bir’dir ve tek’dir
Allah sameddir, sonsuz bir varlıktır
Doğurması yok, doğurulması yoktur O’nun
Ve eşi menendi yoktur O’nun
Enver Tuncalp’dan:
De ki; O Allah birdir, bir tek’dir,
Varlığı, birliği Hak’tır, gerçektir,
Rabbim zevalsizdir, bâkî ve daim,
Doğmamış, doğurmaz zâtiyle kaim
Hiçbir şey benzeri ve dengi değil,
O eşsiz Allahın önünde eğil…
Behçet Kemal Çağlar’dan:
Söyle ki gündüz-gece
Tanrı tek, Tanrı yüce;
O doğmaz ve doğurmaz
Kimse O’na denk olamaz.
*Haber akademi
Ağu
12
Adamın birisi bir koyun kesmiş ve derisini kuruması için güneşe sermiş. Tuz serpmiş, şap sürmüş, mazılamış. Deri kururken çubuğunu yakıp dinlenmeye koyulmuş. Aniden koşarak gelen bir hırsız deriyi kapıp kaçmış. Adam da arkasından kovalamaya başlamış. Hırsız kaçar adam kovalar, bir süre sonra hırsız mesafenin daraldığını fark edince deriyi önlerine çıkan bir evin yüksek bahçe duvarından içeriye fırlatarak hızla gözden kaybolmuş. Derinin sahibi soluk soluğa bahse konu evin kapısını çalmış. Kapıyı açan sakallı, iri cüsseli adama:
-“Bir hırsız benim derimi çaldı ve sizin duvarın ardına attı müsaade ederseniz onu alacağım” demiş. Ev sahibi:
– “Ceddi hu Celali hu, ham deri helali hu” diye cevap vermiş.
– “Aman etmeyin, ham deri olur mu? Ben onu tuzladım, şapladım, mazıladım” diye derinin sahibi feryad edince ev sahibi:
– “Azılı mazılı kara kitapta böyle yazılı” diyerek kestirip atmış ve kapıyı kapatmış.
Ağu
11
Müslümanlar olarak İslamiyet’in yayılmasından büyük haz ve heyecan duymaktayız. Bütün insanlığa gönderilmiş olan Kuranı Kerim bütün Müslümanlar için en değerli ve en seçkin dini kitap olarak gönüllerimizde yerini almış bulunmaktadır. Hatta dünyada yaşayan diğer insanların da Kuranı Kerim’den faydalanmaları için çeşitli dillere çevrilmesi her Müslüman’ı duygulandırmaktadır. Çeşitli milletlerden Müslüman olan insanlar kendi dilleri ile Kuranı okuyabilsin diye İngilizceye, Almancaya, Fransızcaya, Rusçaya vb…dillere çevrilmiş, son zamanlarda da Kürtçeye çevrilmiştir.
Türk Milleti Kuranı okumak istediğinde ise Türkiye çapında Kuran kursları açılmakta, Kuranı Kerim’in aslından okunması –keşke tavsiye edilmekte olsa – zorlanmaktadır. Allahu Teâlâ yarattığı insanların dilleri hakkında bilgiye sahip bulunduğu halde Türk Milleti’nin kendi diliyle anlayarak Kuran okuması engellenmektedir. Bütün millete Arapçayı öğretmek doğru mu dur? İlahiyatçıların ve din adamlarının bilmesi yeterli değil midir?
Bu konuda Yaşar Nuri Öztürk Yurt gazetesindeki yazısında şöyle söylüyor:
“Din bezirgânlarına kanmayın”
“Ramazan her şeyden evvel Kur’an ayıdır. Bunu unutmayalım ve gereğini yapalım yani Kur’an’ı her zamankinden daha çok ve daha dikkatli okuyalım. Arapça bilenler özgün metinden, bilmeyenler Türkçe çevirisinden okuyacak. Önemli olan ne dediğini anlayarak okumaktır. Sakın ha, Arapçı-Emevîcî din bezirgânlarının, “Tercümesinden okursanız hatim sevabı alamazsınız” yalanlarına itibar etmeyin. Onların bu söylemi dine de Kur’an’a da iftiradır. Esas hatim sevabı, ne dediğini anlayarak okumakla alınır. O da bildiği dildeki çeviriyi okumakla olur.”
* İnnallahe şediydül’ıkaâb (Maide Suresi 2. ayet) Allah her şeyi bilendir.(K.Ş)
Ağu
10
Deniz Oruç Bozar Mı?
Naim Hoca’ya birisi sormuş:
-“Hocam Antalya’ya gidirem gezmeye, Remazan’da oldi ki denize girdim, orucum bozulur mi?”
Naim Hoca:
-“Yoh gurban sen denize girersen bozulmaz, ama tikket et, deniz sene girerse, işte o zaman köti, 61 günü boylarsan.”
Bennen Yatıp Bennen Galhacahsız
Şeyhler Camii’nin mahfilini dolduran kadınlar, teravih namazı sırasında gürültü yaparlar, hocadan önce ya da sonra secdeye varırlar.
Naim Hoca onları şöyle uyarır :
-Mahfeldeki garılar. Ele tek tek yatıp galhmak yok. Bundan sonra bennen yatıp, bennen bereber galhacahsız!
Nasıl Yetişeceksin?
Sultan II.Mahmud Han zamanında bir zât, Ramazanda bazı ahbab ve tanıdıklarını iftara davet etmiş. Meşhur şair İzzet Molla da davetliler arasındaymış.
Yatsı ezanı okunmuş, cemaatle namaza başlamışlar. İmamlık eden zât, namazı neredeyse iki secdeyi bir edecek kadar acele kıldırıyormuş. Çok kısa zamanda sonuncu rekatın tahıyyatına gelmişler. O aralık dışarıdan bir adam gelip namaz kıldıklarını görünce:
-Hazır abdestim varken ben de cemaate yetişeyim, diye düşünüp safa dahil olacağı sırada cemaat selam vermiş.
İzzet Molla dönüp adama şöyle demiş:
-Be adam! Biz içinde iken yetişemiyoruz, sen dışarıdan gelip nasıl yetişeceksin?
Ağu
09
* “Her kim Allah’a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir.”(Ali-İmran 101)
* “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridrler; Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklarına mazhar olmaktadırlar.” (Ali -İmran 169)
* “Allah inananların dostudur, onları karanlıktan aydınlığa çıkarır. İnkar edenlere gelince, onların dostları da tağuttur,onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür.” (Bakara 257)
* “Hiç bir günahkâr, başkasının günah yükünü üstlenmez.” (İsra 15)
* “Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu, hem daha iyidir, hem de neticesi bakımından daha güzeldir.” (İsra 135)
* “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunları hepsi ondan sorumludur.” (İsra 36)
* “Hiç bir millet ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez.” (Hicr 5)
* “Onlar öyle kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer; başlarına gelene sabreder, namaz kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizşeylerden (Allahiçin) harcarlar.” Hicr 35
Ağu
08
Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbirleriyle boğuşup duran iki köpeğini izliyordu. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşındaki torun kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup dururlardı.
Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyaç duyduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla, sordu dedesine. Yaşlı reis bilgece bir gülümsemeyle cevapladı torununu sorusunu:
– Onlar benim için iki simgedir evlat!
– Neyin simgesi, diye sordu çocuk.
– İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.
Çocuk sözün burasında, “Mücadele varsa, kazananı da olmalı” diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:
– Peki, dedi, hangisi kazanır bu mücadeleyi?
Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa.
– Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem o!
Cengiz Erşahin’in “Bilgelik Öyküleri” nden
Ağu
07
“YENİ SINIRLAR ÇİZİLMELİ”
“Daha iyi bir Ortadoğu nasıl olabilir?” diye bir makale yazan Emekli Yarbay Ralph Peters’in haritası bugünlerde yine adından söz ettiriyor. Peters yazısında “Azınlıkların durumu gözetilerek yeni sınırlar çizilmeli” uyarısında bulunuyordu.
CADI KAZANI
O dönem için böylesi haritalar “skandal harita”, “çılgın bir neo-con’un fantazisi,” ya da “paranoya” olarak görülüyordu. Ortadoğu’da dinamikler çok hızlı değişiyor. Saddam’ın gidişinden sonra bölgenin tansiyonu hiç düşmedi. Her an herşey olabilliyor bu coğrafyada.
BİR HARİTA DA 2008 ÇIKMIŞTI
ABD’de yayımlanan The Atlantic Monthly dergisi de 2008 yılında benzer bir harita ve makale yayınlanmıştı. Derginin kapağında “Kürdistan haritası” Türkiye’nin Doğu Karadeniz sınırına kadar uzanıyor.
TÜRKLER ABD’YE GEREKTİĞİNDE YARDIM ETMEDİ
Jeffrey Goldberg tarafından kaleme alınan makale, Goldberg’in makalesi, Wilson Beyannamesi’nin 12’nci maddesinde Kürtlere bağımsızlık sözü verildiğini hatırlatıyor ve
“Türkiye, en fazla desteğin gerektiği dönemde ABD’ye yardım etmedi. ABD, Türkiye’ye pek çok kişinin söylediği kadar borçlu sayılmaz. Oysa Kürt liderler, sorumluluk içinde davranarak ülkelerini bir arada tutmaya çalışıyorlar” diyor.
TÜRKİYE, AZERBAYCAN VE ERMENİSTAN TOPRAKLARI DA HARİTADA
ABD Kongresi’ne bağlı çalışan, “Kongre Araştırmalar Merkezi” uzmanı Kenneth Katzman tarafından hazırlanarak 25 Eylül tarihinde Kongre’ye sunulan ve halen Kongre’nin internet sitesinde yer alan 6 sayfalık “RL34642” seri numaralı “Saddam Sonrası Kürtler” adlı raporda yeni bir harita skandalı yer aldı. Raporun son sayfasında yer alan haritada, Kürdistan bölgesi Türkiye’nin Güney ve Doğu Anadolu bölgeleri, İran’ın batısı, Suriye’nin Kuzeydoğusu ile Ermenistan ve Azerbaycan’ın bir kısmını kapsayacak şekilde gösteriliyor.

*sonkale.org