Haz 01

Hukuk Devleti Böylemi Olur?

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Her defasında vicdanının hissini, yüreğinin seseini, yurdun nefesini kısmaya çalışanlara Sözcü Gazetesi yazarı Necati Doğru şöyle sesleniyor,  ama kimin umurunda. 
 
“Halkın yüzde 50’si; adaleti, demokrasiyi, eşitliği, devlet malını, yetimin, öksüzün hakkını, “hukukun özünü zedelemeden-kanunların ruhunu hançerlemeden, anayasayı kurşunlamadan” savunasınız diye sizlere “dokunulmazlık zırhı da” vererek Meclis’e gönderdi.””Gece yarısı Meclis’te “Bankacılık Düzenleme Kurulu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu başkanlarının kaç yıl görevde kalacakları” konusu görüşülürken, bu konuyla hiçbir ilgisi olmayan “ek madde” niçin konuluyor diye şüphelenmediniz. Bu maddeyle; “Seydişehir Eti Alüminyum, Balıkesir SEKA, TÜPRAŞ’ın yüzde 14.6 hissesi, TELEKOM’un, Kuşadası Limanı ile Çeşme Limanı’nın mahkeme kararıyla satışlarının iptal edilmesi” sıfırlandı.””Yargıçların, kanıtları, suç delillerini, iddiaları inceleyerek; “Seydişehir Eti Aliminyum, Balıkesir SEKA, TÜPRAŞ’ın yüzde 16’sı, TELEKOM, Kuşadası Limanı ile Çeşme Limanları’nın satışlarında hile-haksızlık-eşitsizlik- kamuyu zarara uğratma-işçileri perişan etme” durumunun doğduğuna dair verdiği karar, sizin parmak kaldırmanızla buharlaştı. Başbakan ile Bakanların sözü, adaletin önüne geçirildi.””Yüksek mahkeme; “Devletin alüminyum fabrikasını yandaş şirkete, devletin kağıt fabrikasını iktidarı her gün öven gazetenin sahibinin firmasına peşkeş çekilme şartlarında satmak soygunudur” kararı vermişti. Soygun da affedildi. Meclis alet edildi. Bir tek AKP milletvekili bile çıkıp isyan etmediniz. Her ağzınızı açışta “hukuk devleti” diyorsunuz! Siz kendinizi kandırıyorsunuz! “
Posted in Gündem | Hukuk Devleti Böylemi Olur? için yorumlar kapalı
May 31

Nişanınız Hayırlı Olsun…

 
 
 
 Son yıllarda Hıristiyan batı dünyası Türkiye Cumhurireti’nin yöneticilerine (Müslüman  oldukları halde ) nişan vermek üzere yarışa girdiler. Tarihimizden öğrendiğimize göre batılılar Türk Milleti’ni asla sevmezler. Çanakkale Savaşlarında İngiltere eski Başbakanı Sir Winston Churchill “Türklerin insan değil barbar olduklarını” söylediği hala hafızalarımızdadır. Torunlarının da onlardan farklı düşüneceği de hiç bir Türk tarafından kabul edilmemektedir. Dün Dünya Musevi Örgütleri’nin çatısı olan JİNSA Örgütü tarafından Siyonist önderlere layık gördüğü cesaret madalyasını (Davut Boynuzu) kuruluşundan beri ilk kez bir Müslüman’a verdi. O Müslüman bütün gençliğini “Kahrolsun İsrail”  diye bağırarak geçiren ve  Davos’ta Perez’e, Sayın Perez”Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyen Recep Tayyip Erdoğan’dır.
 
Yahudilerin ABD’deki bir diğer büyük örgütü ADL (Anti Deformation Launge Başkanı Abraham Foxman, Recep Tayyip Erdoğan’a üstün hizmet madalyasını takarken onu Musevilerin ebedi dostu olarak ilan etmişti.
İngiltere Kraliçesi tarafından İngiltere’ye önemli hizmetler yapmış, “adanmış kişilere” takılan, “Knight Grand Cross of the Order of the Bath” (Ruhani Safiyet Derecesinin Şövalye Büyük Haç Nişanı) Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e takılmıştır. Finlandiya ve Hollanda da nişan vermekte yarışmaktalar. Sırtımızı sıvazlıyarak “Aslansın, kaplansın, kahramansın” tavırlarıyla 1. Dünya Savaşından önce Almanların yaptıklarını yapıyorlar. Haçlılar niçin yabancı devlet adamlarına nişan takmaktadırlar. Bunu çok iyi düşünmek, bilmek ve değerlendirmek gerekir.
Batılılar sahtekarlığı ustalıkla kullanırlar Herhalde bizim karakaşımız, kara gözümüz için nişan takmıyorlar.Maalesef bizler saflığımızla yaşamaktayız. Bu derin uykudan ne zaman uyanacağız…
Posted in Yazılarım | Nişanınız Hayırlı Olsun… için yorumlar kapalı
May 30

Sanadır Bütün Sevgim

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sen ve ben, biz bireydik, olmuş idik tiryaki
Suskun mudur aşkımın irade-i idraki
 
Korusun bizi ya Rap cehli husumetten
Sandım zevk alır canan, canı cana zulmetten
 
Vadimiz yaşamaksa sevgide mutluluğu
Vermeliyiz mecburen hakiki olgunluğu
 
Can meyi, hayat meyi dudaklarımda ismin
Cismim ki var oldukça sever o nurdan cismin
 
Aynı duygu, aynı huy, aynı iffet ve edep
Ezelidir sevgimiz, sürecek ilelebet 
 
Beis yok duygularım başkasına amadır
Sevgimi bütünledim, bütünü de sanadır
Posted in Şiirlerim | Sanadır Bütün Sevgim için yorumlar kapalı
May 29

Orasını Allah Bilir

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şarap yapmak yasaklanmış; sıkı bir kontrolle şarap yapan yakalandığında kellesi vuruluyormuş. Buna rağmen bağ bozumu vakti geldiğinde Bektaşi üzümlerin suyunu küplere doldurmuş. Durumdan haberdar olan hükümdar  Bektaşinin küplerinin başına geldiğinde, hiddetlenerek sormuş:
-Üzüm suyu küplere ne için dolduruldu?
Bektaşi, yakalanmışlığının telaşı ile cevap verir:
-Dolduruyorum ki, orada sirke olsun.
Hükümdar, biraz yumuşayarak yeniden sordu:
-Sirke dersin ama, ya şarap olursa!
Hükümdarın yumuşadığını gören Bektaşi:
-Orasını Allah bilir, demiş.
Posted in Fıkralar | Orasını Allah Bilir için yorumlar kapalı
May 28

Terbiye Yaratılışa Tabidir…

 
 
 
 
 
 
 
Eski İran hükümdarlarından biri vezirine oğlunun hocasından yakınır.
“Ben istiyorum ki, oğlum ilim öğrensin ve iyi bir hükümdar olarak benim yerimi alsın… Ama o devamlı müzikle, sazla, sözle meşgul… Demek ki ona, hocası iyi bir yön veremiyor.
Aynı görüşte olmayan vezir; “ Hükümdarım, hocanın elinde mucize yok. Çocuğun kabiliyetine göre eğitilmesine, ilerlemesine, yetişmesine yardımcı olabilir. İnsanın tabiatı değiştirilemez. Terbiye yaratılışa tabidir” der.
Hükümdar ise farklı görüştedir. Terbiye ile yaratılışa yön verilebileceğini, eğitimin etkili olacağını iddia eder. Bunu ispat etmek için bir akşam sarayında bir eğlence düzenler. Bu eğlencede eğitilmiş kedilerin gösterisi vardır. Kediler, sırtlarında içerisinde mum yanan tabakları düşürmeden taşıyorlar ve gösterilerine devam ediyorlardı.
Hükümdar, vezire kedileri göstererek;
“Görüyorsunuz, terbiyenin nelere gücü yetiyor,” der.
Vezir, hiç karşılık vermez. Susmayı tercih eder. Olumlu ya da olumsuz bir söz söylemez. Yeni bir eğlence gecesini bekler. Eğlence gecesi geldiğinde bu geceye gelirken gizlice bir kaç tane fare getirir. Kediler gösteriye başladığı anda fareleri kedilerin gösteri alanına bırakıverir. Fareleri gören kediler sırtlarında taşıdıkları tabakları ve mumları unutarak farelerin peşinden koşmaya başlarlar. Mumlar ve tabaklar darmadağın olur. Yanan mumlardan yerdeki halılar tutuşur. Ortalık bir anda yangın yerine döner. Tam bu esnada vezir Hükümdara yaklaşıp iddiasını ispatlamanın verdiği gururla şöyle der;
“Gördünüz Hükümdarım, terbiye yaratılışa tabidir.”

 

Posted in Hikayeler | Terbiye Yaratılışa Tabidir… için yorumlar kapalı
May 27

Obama’nın parmağı…

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bu günlerde parmak sallama modası yayılıyor. ABD ve İsrail’in ortak projesi BOP eş başkanlarından biri olan ABD Devlet Başkanı Obama Dış İşleri Bakanı Davutoğlu’nu parmağı ile “şışt şışt” edip çağırıp bu modayı başlatarak ilk kişi olma unvanını kazanmış oldu. Bu “parmak hareketi” dünya devletlerini yönetenlerin çok ama çok hoşuna gitmiş olacak ki, çok zekice ve pratik bir şekilde kavrayarak uygulamaya koydular. Daha sonra Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından medya yoluyla farklı bir şekilde “parmak sallamalar” görülmeye başlandı. “Hem maaş alacaksın, hem eleştireceksin. Böyle saçmalık olmaz”  gibi benzer ifadelerle tiyatro sanatçılarına “parmak sallandı.” “Sallamanın parmak”  muhatap olanın başına neler getireceğini bilmeyen vatandaşlar daha ne zamana kadar azarlanacak Allah bilir.
Vatandaşları devlet yöneticilerine karşı nasıl davranmaları gerektiğini öğreten bir kurs açan olsa da; vatandaş, başına gelecek olan “parmaklardan, azarlardan,” felaketlerden korunsa, “Takla at” ma- lardan kurtulsa.. .Nasıl olur? 
Posted in Yazılarım | Obama’nın parmağı… için yorumlar kapalı
May 25

Adımız Türk’tür Bizim

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Avşar, Çerkez, Türkmen… Soyda dallardır
Bir bedende el, ayak ve kollardır
Bu gerçeği duymaz olduk yıllardır
Kökümüz bir, adımız Türk’tür bizim

 

Hep beraber bir bayrağa kan verdik
Bir can olduk bu vatana can verdik
Biz cihana Türk adıyla şan verdik
Ülkümüz bir, adımız Türk’tür bizim

 

Düşman güçler bizleri bilemezler
Satılmışlar, istiklal dilemezler
Biriz, bölünmeyiz hiç bölemezler
Yurdumuz bir, adımız Türk’tür bizim

 

Basiretsiz bunca aydına rağmen
Ulusun sen hiç kimseye baş eğman
Vatan için şehit er ile teğmen
Dilimiz bir, adımız Türk’tür bizim

 

Alevi, Sünni, Kürt, … Ayrı görmedik seni
Zulme esarete vermedik seni
Asla hor görmedik, yermedik seni
Kıblemiz bir, adımız Türk’tür bizim
Posted in Yazılarım | Adımız Türk’tür Bizim için yorumlar kapalı
May 25

Yüzde 3.5 Zam

 
 
Eğitimine önem vermeyen milletler köle olmaktan kurtulamazlar. 
 
“Bir yılı düşünüyorsan buğday ek, on yılı düşünüyorsan ağaç dik, yüzyılı düşünüyorsan insan eğit.” (Çin Atasözü) Bizim beyler demekki yüzyılı düşünmüyorlar. …
 
“Bir öğretmenin en düşük olanı 1624 lira alıyor. Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar çalışıyor? 40 saat. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili 20 gün. haksızlık değil mi?”  Recep Tayyip Erdoğan 
 
Sormak lazım; O zaman niçin öğretmen olmamışlar. 
 
     Gelişen, büyüyen(!) Türkiye’nin memuruna layık gördüğü zam miktarı gerçekten çok komik. Ceylan derisi koltukta oturan milletin vekillerine yüzde 45 zam verilirken asillerin bir bölümünü oluşturan memura yüzde 3.5 zam vermeyi teklif eden hükümet “Yunanistan’a döneriz” diyor. “Yandaşa, akrabaya bol kepçeli ballı kazançlar sağlanırken memura yüzde3.5 yeterli görülüyor. Fakat elektriğe, doğal gaza, ekmeğe, meyve ve sebzeye yüzde 50’nin üzerinde zam yapılmış durumda. Aylardır bunların geri dönüşümü alınmış durumda. Memurun istediği maaş zammı sadece yüzde 7+7.
Oysa Suriye’den gelenlere 150-200 dolar para ve ekstradan kredi kartı verilirken “Yunanistan’a döneceğimiz” dikkate alınmıyor.Ailesiyle birlikte insanca yaşamak ve açlık sınırından kurtulma için bu temel maddelere ihtiyaç duyanlara yüzde 3.5 zammın yeterli olduğu ifade ediliyor.
 
Bir de geçmiş yıllara bakalım.
YIL 1923…ÖĞRETMEN , MİLLETVEKİLİ MAAŞI EŞİT *
Dönemin Maliye Bakanı Hasan Fehmi Ataç , TBBM’de Mustafa Kemal Atatürk’e sorar
-“Paşam; vekil maaşlarını düzenleyeceğiz, ne kadar verelim?”
Mustafa Kemal Atatürk’ün cevabı şu an öğretmenlerin sıkıntılarını anlamak istemeyen bir çok insana tokat gibidir…
-” Öğretmen maaşlarını geçmesin.”
İşte belki de en güzel örnek bu. Günümüzde ise yeni göreve başlamış bir öğretmenin maaşı 1530 TL civarında iken milletvekili şoförü ve sekreteri bile 3000-3500 TL maaş almaktadır.YIL 1980-1990 … ÖĞRETMEN , SUBAY , DOKTOR MAAŞI EŞİT *
Günümüzde ise askeri personellerin en alt kademesindeki lise mezunu Uzman Çavuşun maaşı 2500-3000 TL , Sağlık Bakanlığının yardımcı hizmetindeki lise mezunu Ebe , Hemşire ,Sağlık Memurunun maaşı döner sermaye ile 3500 TL’yken öğretmen maaşı ek dersle birlikte en fazla 1880 TL’ dir.YIL 2004-2005… POLİS , İMAM , ÖĞRETMEN MAAŞI EŞİT*
Lise mezunu polisler belki de en büyük haklara kavuştukları dönemi yaşadılar.2004 sonrası öğretmenden 400-600 TL fark kazandıkları gibi , askerlikten muaflık , ücretsiz şehir içi toplu ulaşım , %70 ‘ ine lojman hakkı gibi bir çok hak elde etmiştir. İmamlar da yine ek ders , bayramlarda mesai ücreti en az %85 ‘ine lojman gibi haklar kazanarak maddi anlamda öğretmenlere karşı yine fark yaratmışlardır.
YIL 2011 (ARALIK) EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET TARİFESİ ÖĞRETMEN MAAŞI ,MEMUR- HİZMETLİ MAAŞINDAN DÜŞÜK *
Yeni göreve başlamış bir öğretmen 1530 TL alırken , eş ve 2 çocuk yardımı alan bir okul memurunun maaşı 1.894 TL, kadrolu bir hizmetlinin maaşı ise 1.824 TL olarak belirlenmiş .Öğretmene muadil bulunamadığı için hiçbir iyileştirme yapılmamıştır. Sağlık Bakanlığında asıl işi yapan Doktor , Diğer Bakanlıklarda Mühendisler , Askerlerde Teğmen… Haydi eşitleyin maaşımızı doktorlarla , teğmenlerle ,mühendislerle.
Ya da Mustafa Kemal Atatürk söylediği gibi yapın eşitleyin milletvekili maaşı ile öğretmen maaşını…
Şimdilik Türkiye’nin ne kadar geliştiğini ve ne kadar büyüdüğünü anladınız mı? Gelişme ve büyüme yüzde 3.5… Maalesef her şey 3.5 atıyor….
 
 *memurhaberleri net
 
Posted in Gündem | Yüzde 3.5 Zam için yorumlar kapalı
May 24

Bunlar Kesin Türk’tür.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede “Adem ve Havva Cennet Bahçesinde” tablosuna bakıyorlarmış:
Alman, “Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem ile Havva mutlaka Alman olmalı.” demiş. Fransız, Alman’a karşı çıkmış: “Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı. Bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar.”
Türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş: “Bunlar kesin Türk’tür. Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama hala kendilerini cennette sanıyorlar.”
 
Posted in Fıkralar | Bunlar Kesin Türk’tür. için yorumlar kapalı