Nis 24

Kim Samimi, Kim Değil?

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
32 yıl önce 12 Eylül darbesini yapanlara alkış tutanlar şimdi 12 Eylül’ü yargılama(!) konusunda at başı gidiyorlar. Dünkülerin samimiyeti olmadığı gibi bu günkülerin de samimiyeti olmadığını görüyoruz. 12 Eylül öncesini ve sonrasını sorgulamadan, ülkenin 12 Eylül’e gitmesine sebep olanları tespit etmeden, istihbarat teşkilatlarının o günkü notlarına bakmadan iki yaşlı generali yargılayacaklar. Bu gün 12 Eylül Anayasası diye  küçümsenen Anayasa milletten yüzde 92 oy alarak yürürlüğe girmişti. Şimdiki yapılanları gören vatandaşların “bu olsa olsa tiyatrodur” demeleri haksız mı?
 
“Bugünün en keskin darbe sevmezlerinden Başbakan Tayyip Erdoğan, o günlerde Kalender Orduevin’de darbeci general Evren’i ziyaret ederek, ona saygılarını, hürmetlerini bildirip “kristal cam vazo” hediye etmiş ve“Paşam senin darbe yaptığın yıllarda belediye başkanı ben olsaydım, birlikte İstanbul’u daha zengin şehir yapardık” diye sözler söylemiştir.” (Necati Doğru Sözcü)
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçtiğimiz yıllarda 12 Eylül’ün simgelerinden biri olan 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’i Çankaya Köşkü’nde ağırlaması, zihinlerde soru işaretlerinin oluşmasına sebep olmuştu.
 
İlk taşı hiç günahı olmayan atsın! 
 
Posted in Yazılarım | Kim Samimi, Kim Değil? için yorumlar kapalı
Nis 23

İdeal İnsanı

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yaşı ya on dokuz, ya yirmi
Çiçeği burnunda
Delikanlı mı; delikanlı
Delikanlılığın altın çağında
Ama kiminde gözler yok!
Kiminde kulaklar!
Kimilerinde ise;
Burun kalmamış yerinde!
Fakat görüyorum, biliyorum ve hissediyorum ki;
Vatan, bayrak, millet ve Allah sevgisi…
Hala hepsinin de yüreklerinde
Kimi elini,
Kimi kolunu,
Kimi ayağını,
Kimi bacağını kaybetmiş
Vatan için, millet için, bayrak için, Allah için,
Bayraklar bayrak olsun diye kan,
Topraklar vatan olsun diye can vermişler
Gören gözleri, susan dilleri nankör olanlarla
Kulakları sağır, vicdanları kör olanlar
Rengini şehitlerimizin al kanından alan
Ay yıldızlı al bayrağımızın yerine
Ya kızıl yıldızlı
Ya orak çekiçli bir paçavra asmak istemişler
İstiklal Marşı’nın yerine
Enternasyonalizm Marşı’nı söyleyeceğiz demişler
Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği bu gençlik
Kükremiş o an!
Türk semalarında
Türk’ün bayrağı dalgalanır
Türk’ün İstiklal Marşı söylenir ancak!
Bayrak inmez!
Ezan dinmez!
Vatan bölünmez demişler
Bu kutsal toprağa ekilmiş
Binlerce yiğitler
Bunu anlamamış, anlamak istememiş
Bilmemiş, bilmek istememiş
“Marks, Lenin, Mao, Kastro…” Diyen
“Emperyalizm uşağı  işbirlikçi  yezitler!”

 

Posted in Şiirlerim | İdeal İnsanı için yorumlar kapalı
Nis 22

Türkiye Cumhuriyeti Sonsuza dek Yaşayacak

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ordusu dağıtılmış, Vatanı işgal edilmiş, Hürriyetine kastedilmiş, esaret altına alınmak istenen Türk Milleti’nin iradesini ortaya koyarak Millî Egemenliğini hak ettiği bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış tarihi olan 23 Nisan 1920 gününün onurunu, gururunu, coşkusunu yaşamaktayız. 
23 Nisan 1920, Cumhuriyet yönetimi için atılmış en büyük adımdır. Devletimizin yönetim sistemindeki bu büyük değişim, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanı ile Türk milletinin bağımsızlığını dünyaya ilan ettiği gündür. 
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk,Kahraman Türk Milletine
düşmanlarından, hainlerinden arınmış bir vatan, dünyada saygı ve ilgi duyulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti bırakmıştır.
Şehitlerimizin ve gazilerimizin aziz hatırası önünde saygı ile eğilir ve eğilmenizi rica ederim.
 
Şimdi Atatürk’ü Türkiye’den silmek isteyenlere şu atasözü ile seslenmek yeri değil mi?.
 
 “Baba oğula bir bağ bağışlamış, oğul bir salkım üzüm vermemiş.”
Atatürk bu millete bir cumhuriyet bağışlamış, bu günkü nesillerden bir çoğu Atatürk’ü unutturmak istiyor. Ne denir? Allah bildiği gibi yapsın!
Posted in Yazılarım | Türkiye Cumhuriyeti Sonsuza dek Yaşayacak için yorumlar kapalı
Nis 21

DECCAL;

 
Dolardaki tek göze ve kartala dikkat! İkisi de  Mason Simgesidir…
 
 DECCALİN TEK GÖZÜ VARDIR,İyi biliniz ki onun bir gözü kördür. Yüce Allah ise kör değildir.” Sahih-i Müslim’de…
 Deccal,Mesih’in veya ikinci kez yeryüzene gelmesinden önce insanlığı kötülüğe ve imansızlığa yönelteceğine inanılan hükümdar. Hadislere göre deccal kıyamete yakın bir zamanda mesih’in dünyaya zuhurundan önce allah tarafından insanları kötü yola ve imansızlığa çağıran Hz. Adem’le kıyamet arasındaki vakitte allahın yeryüzüne gönderdiği en büyük fitnedir.Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)bir hadisinde “deccal’a denk gelen ona karşı kehf suresinin ilk ayetlerini okusun” demiştir.Deccal ilk olarak bir kavme gelir daha sonra bu kavme kendisinin onların tanrısı olduğunu ve ona inanmalarını söyler ve bu kavim(ABD) ona inanır.Deccal bu kavmin topraklarını verimli kılar,hayvanlarını besili yapar,yağmurlarını çoğaltır.Daha sonra başka bir kavme gider bu kavme’de kendisine inanmalarını söyler ama bu kavim onun tanrı olmadığını sadece bir fitne olduğunu söyler.Bunun üzerine deccal bu kavmin(IRAK,AFGAN,FİLİSTİN) topraklarını kurutur,ekinlerini çürütür,kuraklık getirir.HADİSLER DECCAL BAKINIZ. Tek göz sembolü, Tanrı’nın herşeyi gören gözü anlamındaki Osiris’in Gözü. Ayrıca New Word Order’in de sembolü. Yani Tek Dünya Devleti, herşeyin tek bir merkezden yönetilmesi ideali güden kimi bazı gizli oluşumlar… Kıyametin Alametlerinin Gizli Kodları 2 Biraz beyin cimnastiği. Şimdi bir çok dağınık veri var elimizde, gelin bu verileri alt alta dizelim; ne çıkacak!
1.Kııyametin büyük alametleri’nin (küçük alametlerin aksine), “teknolojik gelişmelerin” ya da “oluşumların” şifrelenmiş kodu olabileceği söyleniyor.
2. Hıristiyan ve İslamî kaynaklara göre, Deccal’in Musa’nın Asası ve Süleyman’ın Mührü’yle çıkacağını söyleniyor. Hıristiyan kaynakları, ikisine ek olarak “Kutsal Kase”nin de eline geçeceğini yada ellerinde bulunduğunu söylüyor.
3. Havas kitaplarında, Süleyman’ın Mührünün ebced’le şifrelenmiş kodlar olduğu söyleniyor. Yahudilere göre ise, gizli bir kabala şifresini içinde barındırdığı söyleniyor.
4. Benzer şekilde Tapınakçılar (Bilinene adıyla Mabetçiler) Kutsal Kase’nin sadece bir kase değil, “dahice düşünülmüş bir alegori” olduklarına inanıyorlar. Bugüne kadar ise Son Akşam Yemeği’nde Hz.İsa’nın içmek için kullandığı ve Arimatealı Yusuf’un çarmıha gerilen Hz.İsa’nın kanını doldurduğu kadeh olduğu düşünülüyordu. Tarihte “Sangreal Belgeleri” adıyla anılan belgeler de inanışa göre Kutsal Kase ile birlikte gömülmüştü. Belgelerin bin yıldır Tapınak Şövalyeleri tarafından korunduğuna inanılıyor. Tapınak Şövalyeleri’nin sahip olduğu kudretin kaynağı olarak Kutsal Kase gösteriliyor. Belki de Kutsal Kase efsanesindeki ayinde kullanılan kadeh, başka bir gücün cisimleşmiş halidir. Kutsal Kase insanlık tarihinin en çok aranan hazinesidir. Efsanevi Kase hikayelere, savaşlara ve bitmek tükenmek bilmeyen sorulara neden olmuştur.” (Bkz. “Tapınak Şövalyeleri” – Mustafa Karaca)
5. Illuminati şebekesinin fikri altyapısını oluşturan Tapınak Şövalyeleri orijinal adıyla “Tampliye Tarikatı” Haçlı seferleri sonrasında Kudüs’te kuruldu. Bu adı almalarının sebebi ise iddia edildiğine göre Kudüs kralının Süleyman mabedinin bulunduğunu ileri sürdükleri bölgeyi koruma görevini kendilerine vermesiymiş. Musa’nın Asası ve Süleyman’ın Mührü’nü de ele geçirdiler mi bilinmez. Ama İlluminati’nin ana hedefi, başkenti Kudüs olan tek bir Dünya devleti kurmak. Kaynaklar, Deccal’inse kudüsten çıkacağını söylüyor.
(Devam edecek)
Posted in Yazılarım | DECCAL; için yorumlar kapalı
Nis 20

Yanlışlıkla Papazı Uyandırmış

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Benim yerime yanlışlıkla papazı uyandırmış
Loras’lı bir köylü şahitlik için kadıdan davet alır. Bu emre uyarak yola çıkar. Geceyi Konya yakınındaki Horozlu Handa geçirir. Yatmadan hancıya sabah ezanı ile kendisini kaldırmasını, Konya’da erken saatte kadının huzurunda olması gerektiğini söyler. Hancı gün doğmadan köylüyü uyandırır, yolcu alelacele giyinir ve yola çıkar. Gün ışıldarken Konya’dan gelen yolcularla karşılaşır. Selamdan sonra köylüler: “Len Hüseyin sen ihtida* mı ettin” diye sorarlar. Hüseyin “Ne ihtidası len? Nereden çıkardınız?” karşılığını verince arkadaşları el aynasını tutarlar. Hüseyin bir de ne görsün? Başında papaz serpuşu, sırtında papaz entarisi. Ve şöyle söylenir: “Şu hancının ettiğine bak akılsız gidi. Benim yerime yanlışlıkla papazı uyandırmış.”
 
*İhtida : Aldatmak, hile yapmak, oyun etmek
 

 

Posted in Fıkralar | Yanlışlıkla Papazı Uyandırmış için yorumlar kapalı
Nis 19

‘Noble Dina’ Tatbikatı

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türkiye’den intikam için ‘Noble Dina’ adı verildi.Yunan basını: Düşman Türkiye
İşte Tevratta geçen “Dina” kıssası:
Dina ve Şekemliler
“1- Lea’yla Yakup’un kızı Dina bir gün yöre kadınlarını ziyarete gitti.
2 -O bölgenin beyi Hivli Hamor’un oğlu Şekem Dina’yı görünce tutup kızın ırzına geçti.
3 -Yakup’un kızına gönlünü kaptırdı. Dina’yı sevdi ve ona nazik davrandı.
4 -Babası Hamor’a, “Bu kızı bana eş olarak al” dedi.
5 -Yakup kızı Dina’nın kirletildiğini duyduğunda, oğulları kırda hayvanların başındaydı. Yakup onlar gelinceye kadar konuşmadı.
6 -Bu arada Şekem’in babası Hamor konuşmak için Yakup’un yanına gitti.
7 -Yakup’un oğulları olayı duyar duymaz kırdan döndüler. Üzüntülü ve çok öfkeliydiler. Çünkü Şekem Yakup’un kızıyla yatarak İsrail’in onurunu kırmıştı. Böyle bir şey olmamalıydı.
8 -Hamor onlara, “Oğlum Şekem’in gönlü kızınızda” dedi, “Lütfen onu oğluma eş olarak verin.
9 -Bizimle akraba olun. Birbirimize kız verip kız alalım.
10- Bizimle birlikte yaşayın. Ülke önünüzde, nereye isterseniz yerleşin, ticaret yapın, mülk edinin.”
11 -Şekem de Dina’nın babasıyla kardeşlerine, “Bana bu iyiliği yapın, ne isterseniz veririm” dedi,
12 -“Ne kadar başlık ve armağan isterseniz isteyin, dilediğiniz her şeyi vereceğim. Yeter ki, kızı bana eş olarak verin.”
13 -Kızkardeşleri Dina’nın ırzına geçildiği için, Yakup’un oğulları Şekem’le babası Hamor’a aldatıcı bir yanıt verdiler.
14 -Olmaz, kızkardeşimizi sünnetsiz bir adama veremeyiz” dediler, “Bizim için utanç olur.
15 -Ancak şu koşulla kabul ederiz: Bütün erkekleriniz bizim gibi sünnet olursa,
16 -Birbirimize kız verip kız alabiliriz. Sizinle birlikte yaşar, bir halk oluruz.
17 -Eğer kabul etmez, sünnet olmazsanız, kızımızı alır gideriz.”
18 -Bu öneri Hamor’la oğlu Şekem’e iyi göründü.
19 -Ailesinde en saygın kişi olan genç Şekem öneriyi yerine getirmekte gecikmedi. Çünkü Yakup’un kızına aşıktı.
20 -Hamor’la oğlu Şekem durumu kent halkına bildirmek için kentin kapısına gittiler.
21 -Bu adamlar bize dostluk gösteriyor” dediler, “ülkemizde yaşasınlar, ticaret yapsınlar. Topraklarımız geniş, onlara da yeter, bize de. Birbirimize kız verip kız alabiliriz.
22 -Yalnız, şu koşulla bizimle birleşmeyi, birlikte yaşamayı kabul ediyorlar: Bizim erkeklerin de kendileri gibi sünnet olmasını istiyorlar.
23 -Böylece bütün sürüleri, malları, öbür hayvanları da bizim olur, değil mi? Gelin onlarla anlaşalım, bizimle birlikte yaşasınlar.”
24 -Kent kapısından geçen herkes Hamor’la oğlu Şekem’in söylediklerini kabul etti ve kentteki bütün erkekler sünnet oldu.
25 -Üçüncü gün erkekler daha sünnetin acısını çekerken, Yakup’un oğullarından ikisi – Dina’nın kardeşleri Şimon’la Levi – kılıçlarını kuşanıp kuşku uyandırmadan kente girdiler ve bütün erkekleri kılıçtan geçirdiler.
26 -Hamor’la oğlu Şekem’i de öldürdüler. Dina’yı Şekem’in evinden alıp gittiler.
27 -Sonra Yakup’un bütün oğulları cesetleri soyup kenti yağmaladılar. Çünkü kızkardeşlerini kirletmişlerdi.
28 -Kentteki ve kırdaki davarları, sığırları, eşekleri ele geçirdiler.
29 -Bütün mallarını, çocuklarını, kadınlarını aldılar, evlerindeki her şeyi yağmaladılar.
30 -Yakup, Şimon’la Levi’ye, “Bu ülkede yaşayan Kenanlılar’la Perizliler’i bana düşman ettiniz, başımı belaya soktunuz” dedi, “Sayıca azız. Eğer birleşir, bana saldırırlarsa, ailemle birlikte yok olurum.”
31 -Şimon’la Levi, “Kızkardeşimize bir fahişe gibi mi davranmalıydı? diye karşılık verdiler.”
Sizce bu tatbikat’ın adının “Dina” olması tesadüf olabilir mi?
 
*adilmedya.com
Posted in Yazılarım | ‘Noble Dina’ Tatbikatı için yorumlar kapalı
Nis 18

Takla at ya da Oyna!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sen oyna İdris, sen oyna!… 
Atatürk’ün “Türk’ün Efendisi” dediği köylüyü sevgisini belli etmesi için takla atmasını ya da oynamasını isteyen İdris’in akıl almaz isteği sonucunda adeta şok olduk. Bu köylü vatandaşı küçümsemek, hakir görmektir. Bu kibrin bir yansımasıdır.
Vatandaşla oynayanların çok iyi düşünmesi ve bilmesi gerekir ki; Şayet vatandaş onlarla oynarsa kaçacak yer bulamazlar. Tarih bu tür olayların vazgeçilmez şahitlerindendir.
Bu günden sonra seçmenleri çok sevdiğini söyleyenlere vatandaş olarak takla atmasını ya da oynamasını  istemek hak olmuştur. Bütün vatandaşlar bu hakkını kullanmalıdır.
İlgililere önemle duyurulur…

 

Posted in Yazılarım | Takla at ya da Oyna! için yorumlar kapalı
Nis 17

Arabistanlı Lawrence (Lavrens)

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı’nda İngiliz ajanı Lawrence kışkırtmaları neticesinde Arapların Türklere karşı haince davrandıklarına tarih şahittir. İşte bu dönemde orta doğudaki savaşlarda din kardeşlerimiz iki bin kişilik Şam Hastanesine 20.000 yaralı Türk askerini istif ederek hastanenin elektriğini ve suyunu keserler. Hastaneye günlerce hastane personelini sokmazlar. Sonunda, yaralı olan bütün askerlerimiz şehit olur. Hastaneden yayılan koku Şam’a yayılır.
Bir İngiliz komutan olayı öğrenince Lawrence tokatlar ve “ Sizler dünya tarihinde işlenmiş en korkunç katliamlardan birini yaptınız. Bu katliam tarihte büyük bir kara leke olarak kalacaktır” der.
 
(Bu, Oscar ödüllü “Arabistanlı Lawrence filminde de aynen işlenmiştir.)
 
“Düşman her türlü hileden aciz kalınca dost görünür; sonra dostlukla öyle işler çevirir ki, düşman yapamaz.”  Sadi

 

Posted in Hikayeler | Arabistanlı Lawrence (Lavrens) için yorumlar kapalı
Nis 16

Savaş Felakettir!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Henüz teröristleri yok edememiş bir Türkiye adeta bela arıyor!
 “1) Suriye’ye girin. Kamışlı ve Kürtlerin kontrolünü bana verin.
2) Kamışlı aynı Kuzey Irak’taki özerk Kürt bölgesi gibi anayasal statü almalı.” diyen Barzani.
Barzani’nin niyeti çok açık. Peşmerge başı kendisi için büyük bir alanın hakimiyetini istiyor. (Ahmet Takan Yeniçağ)
 
Çin’den Suriye konusunda;
“Açık ve net olarak sınır ihlali gerçekleşti, gereken yapılacak yaşananların su götürür tarafı kalmamıştır. Suriyeliler bize kurtarıcı olarak bakıyorlar. BM müdahale etmeli, yeni bir paketi devreye sokmalı. Suriye’nin BM’de eski desteği bulacağını sanmıyorum. Kofi Annan, Suriye konusunda çok umutluydu ben yine de bir şeyler olacağına inanmıyorum.” diyen Tayyip Erdoğan.
 
“Irak bölünürse bağımsız Kürdistan Devleti oluşacak. Suriye’de özerk Kürdistan oluşabilir. İran’da zaten Kürdistan eyaleti var. Bu durumda Iğdır’dan Hatay’a, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmen Kürdistan olacak.” diyenBDP eş başkanı Selahattin Demirtaş .
 
 
“Kuzey Irak’ta kurulacak bağımsız Kürt devletinin Türkiye’ye entegre olacağını ve bu entegrasyonun başkentinin de Diyarbakır olacağını söyleyen” Graham Fuller 
 
Yapılmak istenen ve yapılan gizli görüşmelerle belirlenmiş anlaşılan. Bütün bunlar aklı başında olanları hayrete düşürüyor. Bunların bir açıklaması olmalı elbette. İktidarı bile zor duruma düşüren bu gelişmelerle ilgili vatandaş bilgilendirilmeli değil mi?.
 

 

Posted in Yazılarım | Savaş Felakettir! için yorumlar kapalı
Nis 15

Sana Layık Olamadık!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sensin kâinatın şerefi, şanı
İnsanlığın nuru, şafağı, tanı
İki cihanın da gerçek sultanı
Sevgin ile dolamadık efendim…
Sana layık olamadık efendim…

 

Ayla Güneş, nuru senden almışlar
Sevginle âleme şifa salmışlar
İnsanların çoğu küfre dalmışlar
Sevgin ile dolamadık efendim…
Sana layık olamadık efendim…

 

Bize merhameti öğreten sensin
Nefsimiz sayende şeytanı yensin
Ruhumuz ilminle huzura ersin
Sevgin ile dolamadık efendim…
Sana layık olamadık efendim…

 

Hakk’ın emri ile nur olup doğduk
Edebi, ahlakı, hayâyı boğduk
Gayeden ayrılıp şeytana uyduk
Sevgin ile dolamadık efendim…
Sana layık olamadık efendim…

 

Saadet asrını gözlemekteyiz
O güzel yüzünü özlemekteyiz
Günahkârız, fitneyi izlemekteyiz
Sevgin ile dolamadık efendim…
Sana layık olamadık efendim…

 

Posted in Şiirlerim | Sana Layık Olamadık! için yorumlar kapalı