Mar 06

Bu Dert Ondurmaz Bizi!

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bu dünyanın insanı değil miyiz ne bizler?
Çıra yakıp aramak lazım gelir dost yüzler

 

Cinsel istekle dolu manyaklaşmış bakışlar
Hangi alçak bunları övünerek alkışlar

 

Pek çok soytarı tipli erkek ile kadınlar
Yüz defa yunmuş gibi yanlarında lağımlar…

 

Cibilliyetsiz dolu sokak ortalarında
Bunlardır nesli bozan bu gün hatta yarın da

 

Çıkar bir ipsiz-sapsız tam züppe bozuntusu
Olur, o zaman şıllık bir sokak o…pusu

 

Tabirim kaba ama bunların hepsi gerçek
Korkuyorum korkarım ar ipe çekilecek

 

Hayâlar parça, parça yırtılmış görmekteyim
Bir al canım ya Rabbi bin defa ölmekteyim

 

Nasıl yaşarız böyle şaşarım ah, şaşarım!
Bu dert ondurmaz bizi kalıbımı basarım

 

Posted in Şiirlerim | Bu Dert Ondurmaz Bizi! için yorumlar kapalı
Mar 05

Yalancının Mumu…(2)

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tizhoş ve Hazım, ortak çalışan iki tüccardı. Tizhoş, Hazım’ın aksine oldukça kurnaz, işini bilen ve çıkarcı biriydi. Bir gün mal alıp satmak için birlikte yola çıktılar. Giderken yolda bir küp altın buldular.
Aslında çalışmayı pek sevmeyen Tizhoş bir teklifte bulundu:
– Gel, ticaret yapmaktan vazgeçelim. Bulduğumuz bu hazineyi kârımız olarak görüp dönelim.
Hazım, Tizhoş’un önerisini kabul etti ve iki arkadaş, memleketlerine geri döndüler.
Hazım:
– Haydi, paylaşalım altınları, dedi.
Tizhoş’un kafasında başka bir düşünce vardı.
-Benim ilginç bir fikrim var. Yıllardır birlikte ticaret yapıyoruz. Birbirimize güvenimiz sonsuz. Hem kardeş sayılırız, altınları bir yere gömelim. İhtiyacımız olduğunda gelip çıkarırız, ne dersin?
Hazım, arkadaşının düşüncesinde herhangi bir art niyet olmadığını umarak kabullendi bu fikri. Kendilerine gereken kadarını alıkoydular. Gerisini götürüp şehrin çıkışındaki ulu bir ağacın dibine gömdüler. Aradan günler geçti. Hazım’ın parası bitmişti. Arkadaşına:
– Benim hiç param kalmadı, biraz altın çıkaralım mı? diye sordu.
Tizhoş:
– Tabi, dedi. Bana da gerekiyordu para.
Gittiler küpü koydukları yeri kazdılar. Fakat o da ne! Altının yerinde yeller esiyordu.
Tizhoş kuşkulu kuşkulu baktı arkadaşına:
– Demek, dedi. Sen benden habersiz gelip açtın altını.
Hazım neye uğradığını şaşırmıştı. Tizhoş, boğazına sarılmış, gırtlağını sıkıyor bir yandan da bağırarak suçluyordu onu. Ne yaptılarsa olmadı. Çareyi kadıya gitmekte buldular.
– Kadı Efendi, diye başladı Tizhoş, durum böyle böyle…
Kadı, eliyle sakalını kaşıdı. Bir ona baktı, bir diğerine. Doluya koydu olmadı, boşa koydu dolmadı. Şaşırtıcı bir öneride bulundu:
– Tek çıkar yol, gidip ağaca sormak. Onun tanıklığına göre hüküm vereceğim.
Ertesi gün gidilecekti. Tizhoş, o gece ihtiyar babasını sıkıştırdı:
– Ağacın gövdesi oldukça geniş. Sen içine girip Kadı’nın sorusuna, “Altınları Hazım çıkardı.” Diye cevap vereceksin.
Adamcağız, “Oğlum yapma etme, ben şimdiye dek kimsenin hakkını yemedim, haksızlık yapmadım, yalan söylemedim. Bir ayağım çukurdayken beni böyle çirkin bir işe alet etme.” dediyse de ona engel olamadı. Sonunda kabul etmek zorunda kaldı.
Ertesi gün, erkenden gidip ağaca gizlendi adam. Kadı, yanında Tizhoş ve Hazım olmak üzere gelip ağaca sordu:
– Ey ağaç altınları kim çıkardı?
Ağaçtan ses geldi:
– Hazım çıkardı.
Hazım neredeyse küçük dilini yutacaktı. Sapsarı kesildi. Dizlerinin bağı çözüldü. Düşüp bayılıverdi oracıkta. Tizhoş’un sevinçten içi içine sığmıyordu. Kadı Efendi, göründüğü kadar saf değildi. Ağacın bu konuda şahitlik edemeyeceğini bilmeyecek kadar da bilgisiz değildi. İşin içinde bir gariplik olduğunu anlamıştı. Tizhoş, Kadı’nın bir şeylerden kuşkulandığını görünce telaşa kapıldı. Kadı, bir ateş yakılmasını emretti.
Ağacın dibinde ateş yakılınca içeride dumandan boğulmak üzere olan yaşlı adam kendisini güç bela dışarı attı. Olup bitenleri bir bir anlattı. Tizhoş’a da gereken ceza verildi.
 
*Kelile ve Dimme

 

Posted in Hikayeler | Yalancının Mumu…(2) için yorumlar kapalı
Mar 04

Türkiye Cumhuriyeti’nde Kimin Marşı?

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kürtçe konferansı -Kürt Ulusal( Marşı) Sözleri(K.Ş) ile – başladı …
Kürt Ulusal Dil Konferansı, Kürtlerin ulusal marşı olarak bilenen ’Ey Rakip’in okunması ile başladı.
 DİYARBAKIR’da, ilk kez gerçekleştirilen ve Suriye, İran, Irak, Avrupa, Kafkasya ve Kanada’da yaşayan yaklaşık 200 Kürt dil bilimci ve dil uzmanının katıIdığı, Kürt Ulusal Dil Konferansı, Kürtlerin ulusal marşı olarak bilenen ‘Ey Rakip’ in okunması ile başladı. Mardin Bağımsız Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkanı Ahmet Türk, “Eğer dil kaybolursa diğer birlikteliği sağlayan konularda büyük sıkıntılar yaşanır. Bugün Kürt dili ile eğitim yapmak istiyoruz. Kürt dilinin eğitim ve siyaset dili olmasını ve resmi olmasını istiyoruz. Yaşamın her alanında dilimizi kullanmak istiyoruz” dedi.
‘KÜRT ULUSAL MARŞI'(MI)(K.Ş.) OKUNDU
Diyarbakır’da, DTK, Kürt Enstitüsü ve Kürdi-Der’in 4 aylık bir çalışması ile ilk kez Kürt Ulusal Dil Konferansı gerçekleştirildi. Kayapınar Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa Mardin Bağımsız Milletvekili DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, BDP milletvekilleri ile Suriye, İran, Irak, Kafkasya, Avrupa ve Kanada’da yaşayan 200’ün üzerinde Kürt dilbilimci ve dil uzmanı katıldı. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için 1 dakikaylık saygı duruşundan sonra Kürtlerin ulusal marş kabul ettiği ‘Ey Rakip’ okundu. Cihazdan okunan marşa bazı katılımcılareşlik ederken, bazılarınında eşlik etmeyip, sadece dinlediği görüldü.
YÜCE TÜRK MİLLETİ !   TÜRKİYEYİ BÖLME PLANI ADIM ADIM İLERLİYOR.
BİRİLERİ KINA YAKMALI…
BAKALIM KİMLER KINA YAKACAK? (K.Ş)

 

*focushaber

 

Posted in Gündem | Türkiye Cumhuriyeti’nde Kimin Marşı? için yorumlar kapalı
Mar 03

TL’nin Simgesi

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türk lirasının yeni simgesi Ermeni para birimi simgesi dram! şok benzerlik şok
Türk lirasının yeni simgesi ile Ermeni para birimi dram’ın simgesi arasındaki müthiş benzerlik. Türk lirasının yeni simgesi ile Ermeni para birimi dram’a neden çok benziyor? Türk lirasının yeni simgesi ile Ermeni para birimi Dram…      
Türk lirasının yeni simgesi Başbakan Erdoğan’ın katıldığı bir törenle bugün kamuoyuna açıklandı. Başbakan’ın beğendiği yeni simge, Dolar ve Euro’ya benzediği gerekçesiyle bazı eleştirilere neden oldu. 
Ancak yapılan eleştiriler bununla da sınırlı kalmadı. Bazı vatandaşlar, Türk lirasının yeni simgesini Ermeni para biriminin simgesi olan Dram’a ( Dram Symbol) benzetti. 
 
SİMGEDE GİZLİ RECEP TAYYİP ERDOĞAN MI YAZIYOR? 
Türk Lirası’nın sembolü belli olduktan sonra tüm Türkiye yeni sembolü konuşmaya başlalarken özellikle sanal alemde TL sembolüyle ilgili tartışmalar aldı başını gitti. Tartışmalarda yeni logoda gizli ‘Recep Tayyip Erdoğan (RTE)’ yazısının olduğunu iddia edenler bile oldu. 
Peki, Türk lirasının yeni simgesinde gerçekten gizli Recep Tayyip Erdoğan mı yazıyor ve Yeni TL simgesi Ermenistan’ın para biriminin simgesi olan Dram’a mı benziyor? 
Kararı siz değerli okurlarımıza bırakıyoruz… 
 
Türk lirasının yeni simgesi    
 
Ermeni para birimi Dram’ın simgesi
 

    *GAZETE5/ÖZEL

Posted in Gündem | TL’nin Simgesi için yorumlar kapalı
Mar 02

Yalancının Mumu…(1)

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

Yalancının mumu yatsıya kadar yanmadı
Devr-i Saadet’te bir Yahûdi, bir Müslüman’a iftira ederek Peygamberimiz’e şikâyette bulundu:
-Bu adam benim devemi çaldı. Bu deve benimdir, işte şahidlerim, diyerek iki de münâfıklardan yalancı şahid gösterdi.
Gerekli inceleme yapıldı, durum Müslüman’ın aleyhine tecelli ederek devenin Yahûdi’nin olduğuna hükmolundu ve deve Müslüman’dan alınarak Yahûdi’ye teslim edildi.

 

Bununla kalsa iyi. Hırsızlık yaptığı için o Müslüman’ın ayrıca eli de kesilecekti. İslâm’ın hükümlerini bilen o sahabî ellerini açarak:
-Ya Rabbi! Sen her şeyi bilensin, görüyorsun ki Yahûdi yalancı şahidler göstererek devemi aldı. Şimdi de elim kesilecek. Her gece okuduğum Salavat-ı Şerife’nin yüzü suyu hürmetine sen beni bu belâdan kurtar! Şu anda beni kurtaracak hiçbir merci yok, diyerek Allah’a hulûs-i kalb ile yalvardı.

 

Daha Huzur-u Saadet’ten ayrılmadan deveye Cenab-ı Allah lisan ihsan etti, deve konuşmaya ve hakikatı olduğu gibi söylemeye başladı:
-Ya Resûlellah! Ben bu Yahûdi’nin değil Müslüman’ın malıyım. Beni sahibime iade et ki, adalet tecelli etsin, diyerek sahibinin huzuruna varıp diz çöktü.

 

İnsana konuşma hassasını veren Allah değil mi? Neye kadir değil ki, bir Yahûdi’nin karşısında bir Müslüman’ı küçük düşürmekten korudu ve deveye lisan bahşetti. Deve sahibine verildikten sonra Cenab-ı Peygamber Efendimiz, orada bulunanlar da bilsin diye bu Müslüman’a ne ile bu dereceye eriştiğini sordu. O sahabî de:
-Ya Resûlellah! Ben her gece sana 10 defa salavat okumadan yatmam! Burada da o salavatın yüzü suyu hürmetine Allah’tan yardım diledim. Allah Celle Celalühü hamdolsun ki benim yüzümü kara çıkarmadı, dedi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s):
-Ne mutlu sana, salavat hürmetine dünyada elin kesilmekten kurtulduğun gibi, ahirette de cehennem azabından kurtulacaksın, buyurdular.

 

*Yeni Şafak Gazetesi’nden

 

Posted in Hikayeler | Yalancının Mumu…(1) için yorumlar kapalı
Mar 02

Haydut Devlet!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
ABD Başsavcısı Eric Holder, Şikago’da Northwestern Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yaptığı konuşmada Amerikan Başkanının vermek zorunda kalabileceği en zor kararlardan birisinin ABD dışında yaşayıp terörist bir tehdit oluşturan Amerikan yurttaşlarının ölüm emrini vermek olduğunu açıkladı, fakat böyle bir emrin yasal ve zaman zaman gerekli olduğunu söyledi.

 

*Ümit Özdağ Yeniçağ Gazetesi
Posted in Gündem | Haydut Devlet! için yorumlar kapalı
Mar 01

Danimarka klasiği bu: Türkiye’ye düşmanlık!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bir çok  batılı gibi NATO lideri Rasmussen bu kez Atatürk’e saldırdı.
Hazreti Muhammed’e saldıran karikatürlerin ve bölücü terör örgütünün yayın organı Roj TV’nin hamisi Danimarka, bu kez de liselere önerilen kitapla Atatürk’e dil uzattı. AKP’nin veto etmeyip NATO liderliğine getirdiği Rasmussen’in ülkesi, Atütürk’ü Hitler ve Mussolini ile bir tuttu.

 

Posted in Gündem | Danimarka klasiği bu: Türkiye’ye düşmanlık! için yorumlar kapalı
Şub 29

“Muhteşem (Yalan) Yüzyıl”

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Öyle zannediyorum ki tarihi bir film olması dolayısıyla “Muhteşem Yüzyıl” dizisini seyredenler çoğunluktadır. Kendi tarihine saygı göstermeyenlerin saygı görme hakkı var mıdır? Tarihçilerin yaşanan tarihe saygılı davranarak gerçekleri olduğu gibi anlatma mecburiyetleri vardır. Peki ya, tarihi yazanlar ve tarihi anlatanlar kadar tarihi film haline getirenlerin böyle bir sorumlulukları yok mudur? Sorumluluk duymayanlara tarihi gerçeklere uygun davranmaları konusunda uyarılar yapılmaz mı? Haremdeki kıyafetler İngiliz Kraliyet sarayındaki dekolteleri hatırlatıyor… Hele o danslar, Arabistan çöllerinden geldiğini haykırıyor… Harem adeta ‘randevu evi’ gibi gösterilmekte… Osmanlı sarayındaki harem böyle midir?…Bu yüzden “Muhteşem Yalan” pardon “Yüzyıl” diye değerlendiriliyor.
 Dizinin kaçta kaçı gerçeğe uygun? Lütfen insanımızı aydınlatın…
“Filmdeki şahsiyetler gerçekle ilgili değildir, hayal ürünüdür” ifadesi bir milletin tarihini karalamaya yeterli bir gerekçe olabilir mi? Bir neslin tarihini yanlış öğrenmesine ve yanlış değerlendirmesine sebep olanlar gelecekteki yanlışları nasıl düzelteceklerdir?… Vatandaş bunu soruyor…
Geçmişine ve geleceğine sahip çıkmayanlar bu dünyada huzur bulamazlar…
Ne idik?… Ne olduk?… Ne oluyoruz?…  Ne olacağız?… Takdir sizin…

 

Posted in Yazılarım | “Muhteşem (Yalan) Yüzyıl” için yorumlar kapalı
Şub 28

Adaletin Çarkı…

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tüm bedenler radyasyona tutulmuş
Baskı ile haksızlıklar yutulmuş
Makam, mevki için böyle susulmuş
Adaletin çarkı hakça çevrilsin!
Halka kıyanların boyu devrilsin!

 

Bulun, kazanç için zehir yayanı
Bulun, hainlikte emre uyanı
Bulun doğmamış şu cana kıyanı
Adaletin çarkı hakça çevrilsin!
Halka kıyanların boyu devrilsin!

 

Bilim adamları doğruyu söyler
İpe çekilse de kellesi beyler!
Onlar da susarsa cahil halk neyler?
Adaletin çarkı hakça çevrilsin!
Halka kıyanların boyu devrilsin!

 

Düşmanın lehine bir emektir bu!
Bilene, köpekçe yal yemektir bu!
Zulme, esarete gel demektir bu!
Adaletin çarkı hakça çevrilsin!
Halka kıyanların boyu devrilsin!

 

Kime güvenelim, söyleyin kime?
İnsanlık ta gitti, gidiyor güme
İnancım kalmadı artık kendime
Adaletin çarkı hakça çevrilsin!
Halka kıyanların boyu devrilsin!

 

Posted in Şiirlerim | Adaletin Çarkı… için yorumlar kapalı