Kas 10

“HDP KAPATILSIN MI?”

“HDP KAPATILSIN MI?”

Önce tespit… / HDP kimin partisidir? / Kimin siyasi ayağıdır? / PKK terör örgütünün… / Demokrasilerde terör örgütlerinin partisi olabilir mi? / Hadi fazlasıyla demokrat kesilip “olabilir” diyelim. / Silaha, şiddete ve teröre karşı olduğunu söyleyerek örgütün amacına uygun yasal bir siyaset izlemesine izin verilebilmeli diyelim. / (…) / Ülke kendisini topyekûn terör örgütüne karşı savunurken o partinin kalkıp devleti-hükümeti katliamcılıkla ve soykırımla suçlayıp o terör örgütüne açıkça arka çıkması, o terör örgütüne sırtını dayadığını çekinmeden söylemesi, o terör örgütünün liderinin heykelini dikeceklerini bas bas bağırması demokrasinin gereği olarak kabul edilebilir mi? /  HDP tam da böyle bir parti… / Hatta daha da fazlası… / (…) / Evet, HDP kapatılmayı hak ediyor…

Yukarıdaki satırlar benim değil. HDP yapısını en iyi bilecek isimlerden birine; eski Ak Parti milletvekili, tavizsiz Reisçi Mehmet Metiner‘e ait. Yazının başlığı “HDP kapatılsın mı?” (Star, 27 Şubat 2020).

Metiner sebepleri sıraladıktan sonra ne diyor: “Evet, HDP kapatılmayı hak ediyor…”

“HDP; Anayasamızın 68/4. fıkrasına ve Siyasi Partiler Kanununun 101. maddesine aykırı eylemlerin odağı haline gelmiş bir siyasi partidir.”

HDP kapatılırsa yeniden kurarlar, bahanesine kimse sığınmasın. Kanunu uygulamamak suçtur!

Alıntı: Arslan Tekin

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | “HDP KAPATILSIN MI?” için yorumlar kapalı
Kas 09

KARS’TA AYNA

KARS’TA AYNA

Fıkra bu ya!…

Tarihte ilk kez Kars’a ayna gitmiş.  Adamın biri aynayı görüp eline almış. Daha  önce hiç kendini görmediği için ölen kardeşine benzetmiş karşısındakini.

Adam:
– Ey gidi gardaşımm. Seni bi daha görmek nasipte  varmış. Aynayı eve götürüp sarılıp uyumuş kardeşine:)

Karısı bakmış adam  bi şeye sarılıp uyuyor, aynaya bakmış bir kadın Allah belanızı vireee. Bu  karıda kim. Bi bokada benzese diyerek feryat figan evden çıkar kadı efendiye  gider.

Kadın:
-Kadı Efendi adam beni bu çirkin karıyla aldattı.

Kadı aynaya  bakar ve şöyle der:
-Yav bu karıdan çok kavata benziir!

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | KARS’TA AYNA için yorumlar kapalı
Kas 08

DİB’TEKİ BEDDUACI

DİB’TEKİ BEDDUACI

Ayasofya’da kıldırdığı Cuma namazındaki “vakfiye bedduası”ndan önce nasıl baktığını bilmiyor muyduk Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Cumhuriyet değerlerine?

Tahminimiz de mi yoktu?

Çok mu şaşırdık; şok mu olduk yani?

Hazırlıksız yakalandık da “kal(!)” mı geldi?

( “Beddua”yı, üzerlerinde “Kurtuluş Savaşı”nı veren ordunun üniformasıyla, koca koca rütbeleriyle dinleyen “Mustafa Kemal’in askerleri“ne, “Atatürk’e de dua etmek üzere” orada bulunan muhalefet partilerinin temsilcilerine, Cumhur İttifakı’nın -yayın organlarında “Erbaş’ın ruhunda Fethullah Gülen ve Kadir Mısıroğlu’nun misyonunu taşıdığını” ileri süren- “milliyetçi” kesimin üyelerine söylüyorum…)

O yüzden mi sonuna kadar dinledik hutbeyi; “tevil” mi umduk son cümleye kadar; bu yüzden mi mekanı terk etmek aklımızın ucundan dahi geçmedi?

Aklımızla bu kadar kolay alay edilebiliyor olmasının sebebi bizatihi hazmetme eşiğimizi bu kadar esnetmiş, gevşetmiş olmamız değil mi?

****

Diyanet İşleri Başkanı olmadan önce;

İhya TV’de katıldığı bir programda “… Benim babam da 1921 doğumluydu. Onun hatıralarını dinleyerek büyüdük. Okula gittiğimizde, Kur’an kursuna gittiğimizde, Kur’an öğrenmek için gittiğimizde, Karadeniz’in bir dağ köyü… Aman yarabbi bu ne korkudur ki, Karadeniz’in bir dağ köyünden bile dışarıda nöbetçi tutuyorlar acaba bir jandarma gelir de bizim hocamızı alıp götürür mü?… Dışarıda bekliyor. Akşam evlerine Kur’an-ı Kerim’i götürmüyorlar. Tarlanın duvarlarında herkesin bir taşı var, o taşı çekiyor, Kur’an’ı taşın içine koyuyorlar, taşı oraya yerine koyuyor ki eve götürmesin Kuran’ı. Bu ne korkudur, nerede yaşadık bunu biz?..” diye anlatmıştı “rejim”in kendi iç dünyasında neye karşılık geldiğini…

“15 Temmuz darbe girişiminin kilit ismi” diye anılan, İçişleri Bakanlığı’nın “en çok aranan teröristler” listesinin kırmızı kategorisinde yer alan Adil Öksüz’ün de görev yaptığı Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin dekanıydı. Öksüz‘ün tez jürisinde de yer almış ve “Ceza Hükümleri Açısından Tevrat ve Kuran” başlıklı tezini onaylamıştı.

– Bir “FETÖ” teşekkülü olduğu gerekçesiyle kapatılan “Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın desteklediği ve aynı gerekçeyle kapatılan KADİP’in (Kültürlerarası Diyalog Platformu) yönetim kurulu üyesiydi. Başkanları, FETÖ iddianamelerinde “Sakarya Üniversitesi imamı” olarak da anılan Prof. Dr. Suat Yıldırım‘dı.

“Dinlerarası diyaloğa bir nebze olsun katkıda bulunabilmek” için Michel Lelong‘dan “İslam’la yüzleşen Batı” adıyla yaptığı çeviriyi yayınlayan Ufuk Yayınları, “FETÖ iltisakı” gerekçesiyle kapatıldı.

– Hıristiyanlık tarihi, inancı, ibadetleri, ayinleri üzerine yazdığı diğer kitapları, Genel Yayın Yönetmenliğini Zaman yazarı Ali Bulaç‘ın yaptığı, FETÖ’den 19 yıl 6 ay hapse mahkum olan Zaman Başyazarı Ali Ünal‘ın desteklediği İnsan Yayınları tarafından basıldı. Orası da kapatıldı.

–  “FETÖ”nün, Abant Platformu’na katıldı.

–  “FETÖ”nün Kimse Yok mu Derneği‘nin destekçileri arasındaydı; onları “gönül erleri” saymıştı.

***

“Beddua”; bir “Cumhuriyet kurumu” olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın böyle bir sicile emanet edilmesi değil miydi zaten?

Alıntı: S.T.Hamşioğlu

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | DİB’TEKİ BEDDUACI için yorumlar kapalı
Kas 07

AHİ EVRAN’IN RUHANİYETİ NE OLACAK?

AHİ  EVRAN’IN RUHANİYETİ NE OLACAK?

Kırşehir’de düzenlenen Ahi Evran Anma Yılı Esnaf Buluşması’nda yapılan konuşmadan bağımsız olarak yazmıştım, Mevlana’nın elindeki ahi kanı ve ahını hatırlattığım dünkü yazıyı.

Ahi Evran ile Mevlana’nın aynı cümle içinde ve neredeyse bir tutularak anıldığı ibretlik konuşma, benim yazıyı gazeteye yolladığım saatlerde daha yeni başlamıştı.

Başladı.

Sonlandı.

Tuhaf şekilde, iki gündür kimse şu soruyu sormadı:

Ya Ahi Evran’ın ruhaniyeti?

***

Mevlana, oğuluna yazdığı mektupta, Ahi Evran için “yılan” demişti.

Ahi Evran‘ı ve onunla birlikte kendi öz oğlunu öldürtmüştü; Moğol işbirlikçisi “Caca Bey(!)”e.

Öyle mutlu olmuştu ki Ahi Evran öldürüldü diye, kelimeler yetmemişti yaşadığı sevinci ifadeye; yazmıştı da yazmıştı beyitlerce…

Ahi Evran’ın “şahsını” da geçtim; Ahilik Haftası ya…  Esnafla buluşma… Böyle bir ortamda, Moğolların katlettiği ahi/esnafın mallarına çökmüş Mevlana’yı anmak nedir Allah aşkına?

Hadi andın; tarihi bir hesap sormanın, ibret almanın nişanesi olarak an bari…

Yok!

Sanırsın Ahi Evran ile Mevlana can ciğer kuzu sarmaymışlar; öyle bir ton var konuşmada…

Hakaret değil mi bu Ahi Evran’a?

Ahilik Teşkilatı’na?

***

Türk’ün devletinin başında bulunanlar, bulundukları yeri unutup, Türk katillerini tepemize çıkarmasınlar bir zahmet, her fırsatta!

Horasan üzerinden Anadolu’ya gelip de “Ahiyân-ı Rûm”un kuran, “Bâciyân-ı Rûm”u teşkilatlandıran ve işgale karşı Anadolu’daki Türk direnişinin öncülerinden biri olan Ahi Evran‘ı, işgalcilerle iş tutan Mevlana’yla eşitlemeye kalkışmanın, Kurtuluş Savaşı’nın kahraman din adamı Rıfat Börekçi’yle, Yunanistan’a kaçıp Türklükten istifa eden İngiliz muhibi Mustafa Sabri’yi eşitlemeye kalkışmaktan farkı var mı?

Olur mu?

Tarihin adaletine  sığar mı?

***

Yazarken kendi halime gülüyorum bazen;

On binlerce terörle mücadele şehidinin hatırası üzerinde Megri Megri diye türkü söyleyebilmiş bir zihniyete; kimin hatırasının kutsal sayılıp, kiminkinin sayılamayacağına dair laf anlatmaya filan çalışıyorum ya…

Bin yıldır anlamadılar, bir günde mi anlayacaklar!

 

Alıntı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , | AHİ EVRAN’IN RUHANİYETİ NE OLACAK? için yorumlar kapalı
Kas 06

FETÖ’cülerin, “Hayali” AKP’lilerin, “Gerçeği…”

FETÖ’cülerin, “Hayali” AKP’lilerin, “Gerçeği…”

 

Fethullah Gülen Cemaatinin, “Hizmet” adı altında yapmak istedikleri ve AKP iktidarı tarafından gerçekleştirilen değişiklikler nelerdi?

 

  1. Başkanlık Sistemi ile parlamenter rejimi kaldırmak,
  2. Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştirmek.
  3. Yargıyı ele geçirmek için Hakim ve Savcılar Kurulunda çoğunluğu sağlamak.
  4. Devlet okullarını azaltıp özel okullar kurarak, İmam Hatip liselerini çoğaltarak çocuklarımızı İslami eğitim ile yetiştirmek.
  5. Tarikat ve cemaatlerin okullarını kontrol altına almak.
  6. Özel yatılı yurtlar kurarak çocukların yoğun İslami eğitimi almalarını sağlamak.
  7. TÜSİAD, TOBB, TBB, TTB gibi birlikleri bölmek.
  8. TÜRK-İŞ ve DİSK’e alternatif yaratmak için sendikaları bölmek.
  9. Sayıştay’ın denetim yetkilerini azaltmak ve pasifize etmek.
  10. Medyayı tek elde toplamak.
  11. Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek, yönetmek
  12. Belediye Meclislerinde etkinliği sağlamak.
  13. Vali – Kaymakam gibi makamlara atama yapmak.
  14. Bürokrasiyi tamamen kontrol altına almak için cemaat mensupları ile doldurmak.

 

AKP’nin sloganı, “Hayaldi gerçek oldu”  değil miydi?

FETÖ’cülerin, “Hayali” AKP’lilerin, “Gerçeği…” oldu

 

Alıntı: Orhan Uğuroğlu

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , | FETÖ’cülerin, “Hayali” AKP’lilerin, “Gerçeği…” için yorumlar kapalı
Kas 05

TÜRKİYE

TÜRKİYE

 

Hilalim, yıldızım, güneşim sensin

Göklerde yıldırım, şimşeğim sensin

Her an soluduğum, nefesim sensin

Yüreğimde asil kanım TÜRKİYE!

 

Cumhuriyet müthiş idrak ve akıl

Kanımı vatana Rabbim helal kıl

Verilmez vatandan asla bir çakıl

Hayatım, her şeyim, canım TÜRKİYE!

 

Ülkeler içinde sen pirim oldun

Ben senin, sen benim esirim oldun

Gönlümde coşkulu şiirim oldun

Onurum, şerefim, şanım TÜRKİYE!

 

Bin yıldır yaşanan vatanın hası

Sevginin, saygının, aşkın ustası

Bu vatan ırkımın gönül sevdası

Sultanım, hakanım, han’ım TÜRKİYE!

 

Karanlık dünyama ışık olan sen

Hakk’a, hakikate âşık olan sen

Yurtların içinde en şık olan sen

Gündüzüm, şafağım, tanım TÜRKİYE!

 

Hilalim, yıldızım güneşim sensin

Göklerde yıldırım, şimşeğim sensin

Her an soluduğum, nefesim sensin

Yüreğimde asil kanım TÜRKİYE!

 

Cumhuriyet müthiş idrak ve akıl

Kanımı vatana Rabbim helal kıl

Verilmez vatandan asla bir çakıl

Hayatım, herşeyim, canım TÜRKİYE!

 

Kenan Şahbaz

 

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | TÜRKİYE için yorumlar kapalı
Kas 04

NE NAGEHAN ALÇI’YMIŞ ARKADAŞ?

NE NAGEHAN ALÇI’YMIŞ ARKADAŞ?

(“Alçı” deyip geçmeyin her çatlağı kapatır. K.Ş)

 

Akşam gazetesinde çalıştığı dönemde, şöyle hedef almıştı Tayyip Erdoğan’ı:

“…Şahsen Tayyip Erdoğan beni utandırıyor. Seçtiği bayağı kelimeler yüzümü kızartıyor. Ve bu ülkeye aidiyet hissimi zayıflatıyor.

…Başbakan’ın entelektüellik kırıntısı bulunmayan, kaba ve cahil üslubu ‘delikanlılık’ kavramı ile kurduğu sağlıksız ilişkinin ürünü.

…Aydın Doğan’a, Deniz Baykal’a ‘siz’ demiyor. ‘Sen’li hitap kırsal kesime, cemaat toplumlarına özgü. Oysa ‘siz’ profesyonelliğin bir göstergesi. Ama Başbakan bundan bihaber anlaşılan.”

Sonra…

“Bir anda” iktidarın gözdesi haline geldi.

Yukarıdaki satırlar hiç yazılmamış gibiydi.

Erdoğan, ikiz kızlarının “isim babası” oldu filan…

Hakkını yememek lazım; bir vakitler üslubunu “kaba ve cahil” bulduğu Erdoğan’ı “politik dahi” ilan etmek dahil, kalemi hiçbir övgüyü esirgemedi bu yeni pozisyonunun hakkını verebilmek için Alçı‘nın da.

***

Şimdi FETÖ diye anılan yapının kanallarında arz-ı endam etti durdu uzun bir süre…

“Kumpas” olduğu hem siyasi, hem hukuki olarak tescillenen davaları “Fetullah Hocaefendi’yi Türkiye’de yaşayamaz hale getiren insanların yargı konusu yapılması” olarak yorumlayarak destekledi mesela; literatüre bilmediğimiz bir “suç” kazandırdı!

Bank Asya kredisi mevzuna girmiyorum bile, milyonların gözü önünde  tekrar tekrar ilan etti “Hocaefendi’ye saygısını”

Sonra…

Sırf evine yakın diye, yolunun üstünde diye faturasını Bank Asya’ya yatıran sıradan vatandaşların bile “olağan şüpheli”ye dönüştüğü bir olağanüstü dönemin, konforu bozulmayan birkaç isminden biri olarak yaşadı.

Haksızlık, hukuksuzluk, vicdansızlığın arşı alaya çıktığı günlerin medyadaki başat figürlerinden biri olmamış gibi, memleketin hak, hukuk otoritesi muamelesi görüyor şimdi! Parçası olduğu “dil”in mağdurları bile ona başvuruyorlar kendilerini anlatabilmek için iyi mi!

***

PKK’nın yeniden palazalanmasıyla sonuçlanan çözüm sürecini destekledi. “Askeri vesayet”e karşı “ileri demokrasi”nin “sivil cengaveri”ydi. Balyoz davasında yargılanan ve birçoğu terörle mücadele kahramanı askerlerin eşleriyle girdiği polemikte, o acılı kadınları ayıplı imalarla vurmaktan çekinmedi.

Sonra…

Cumhurbaşkanı tarafından sınıra moral ziyareti için “seçilmişler” arasına girdi; komutanlarımızla boy boy fotoğraflar çektirdi! Garip olan, komutanlarımızın da onunla fotoğraf çektirmesiydi!

***

Karabağ’ı Ermeni toprağı ilan etti, bu yüzden Azerbaycan’da “istenmeyen kişi” haline geldi…

Sonra…

Ekranlar, “Karabağ’ın geri alınmasında Türkiye’nin SİHA’larının etkisi”ni alkışlamak üzere onu davet etti!

***

“Bu devlet bal gibi katil devletti” dedi; MHP yönetimince “hain” ilan edildi.

Andımız’ın kaldırılmasını destekledi; MHP yönetimince “Başka aidiyette olup da açık edemeyen, Türklükten rahatsızlığına politika kılıfı geçiren” diye tanımlandı.

İmralı’daki caninin seçim mektubunun MHP Genel Başkanı’nın bilgisi dahilinde olduğunu iddia etti; bizatihi Devlet Bahçeli tarafından “Gözünü ve gönlünü yalana, dolana, alçalmaya teslim etmiş, hezeyan ve hüsran bataklığında çırpınan satılık kalem” olarak nitelendirildi.

Sonra…

Alçı, dünkü yazısında Taliban Afganistan’ına gittiğini duyan Bahçeli’nin kendisini aradığını bildirdi.

Ne Nagehan Alçı’ymış arkadaş; bugüne kadar ne gazeteciler, ne savaş, işgal, terör coğrafyalarında, ölümle burun buruna ne büyük gazetecilik başarılarına imza attı; kaçını, kaç siyasetçi aradı da cesaretlendirdi?

Karabağ’da bombardıman altında gözyaşlarıyla yayın yapan TV 100 muhabiri Burak Ersemiz’i kaç lider aradı da tebrik etti yahut moral verdi mesela?

***

İsterseniz “haset” deyin ama söyleyin;

Nagehan Alçı’da olup da bizde olmayan ne var Allah aşkına!

Bu nasıl bitmez bir kredidir ki; ne yazsa, ne söylese tolere ediliyor; siyasetteki herkesçe ve her seferinde!

 

Alıntı: Selcan Taşçı Hamşioğlu

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , | NE NAGEHAN ALÇI’YMIŞ ARKADAŞ? için yorumlar kapalı
Kas 03

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Bir ülkede eleştirinin meşruiyetini bizzat eleştiriye muhatap olan belirlemeye başladıysa, o ülkede istibdadın karanlığına çok kalmadı demektir…” Suat Başaran

* “Türk milleti, tarihinle övün, çünkü senin ecdadın, medeniyetler kuran, devletler, imparatorluklar yaratan bir mevcudiyettir.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Benim bütün çabam, kimseye muhtaç olmadan yaşamaktır.” Montaigne

* “Nazik olun, çünkü karşılaştığınız herkes farkında olmadığınız zorluklarla boğuşuyor.” Platon

* “İz bırakanlarla, senin aranda basit bir fark var. Onlar, ömür boyu gayret ediyorlar, Sen, ömür boyu hayret ediyorsun.” Mehmet Akif Ersoy

* “Ölçemediğiniz hiçbir şeyi kontrol edemez, kontrol edemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz. Peter Drucker

* “Düşünmeyi öğrenebilmiş hiç kimse, bir şeye körü körüne inanmaz.” Tolstoy

* “Düşmanlarını bilmeyenler, onlara karşı önlem almayanlar. Dünya ve ahiret sıkıntılarından, asla kurtulamazlar.” Abdullah Uyar

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Kas 02

EGEMENLİĞİ KİM TEHDİT EDİYOR?

EGEMENLİĞİ KİM TEHDİT EDİYOR?

Erdoğan, Türk medeniyetinin zenginliğini neden 15 asırla sınırlandırıyor, onu açıklamadı ama sergilediği hassasiyetler doğrudur, ben de 10 ülke büyükelçisinin Osman Kavala ile ilgili gibi görünen bildirisinin, Erdoğan’ın Afrika gezisine cevap niteliği taşımakta olduğunu belirtmiştim.

Devlet Bahçeli‘nin “Türkiye’ye muhtıra verdiler” tespiti de doğrudur…

Yalnız, ülkenin bağımsızlığı ve millet egemenliği konusunda, AKP iktidarının bugüne kadar uyguladığı politikalar, on büyükelçinin muhtırasından daha tehlikeli değil midir? Mesela, “Türk Milleti’nden Türkiye Milleti’ne geçiş süreci”nden bahseden, 10 büyükelçi değil, Cumhurbaşkanı başdanışmanıdır. Erdoğan da uzun süre “Türk” yerine “Türkiyeli” kavramını yerleştirmek için uğraşmıştır.

“Koordinatör ülke” temsilcisinin davetiyle, terör örgütüyle Oslo’da masaya oturulduğunda, Abdullah Öcalan‘ın “ortak vatan” taleplerinin Meclis’te görüşülmesine “evet” denilmiştir. Öcalan‘ın mektubunun miting meydanında okunmasına izin verilmiştir. Terörle mücadele durdurulmuş, bu süre içinde terör örgütü şehirleri işgal etmiştir.

Her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına aldıktan sonra “Türk milleti diye bir milletin varlığına tahammülü olmayanlar”dan bahsetmek, ne derece inandırıcı olabilir? “AKP iktidarı sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk” veya “Açılımın başarısı, anayasadaki Türklük tanımının kaldırılmasına bağlı” sözlerini de on büyükelçi söylemedi!

***

“Yeni Anayasa” hazırlayıp “Devletin adı ve şekli: ASRİKA (Asya-Afrika) İslam Devletler Birliği’dir. ASRİKA, konfederal cumhuriyettir. ASRİKA İslam Devletler Birliği, kuvvetler ayrılığı ve başkanlık sistemi ile yönetilir. Başkenti İstanbul, resmî dili Arapçadır.” diyen de on ülkenin büyükelçisi değildir!

En son devletin temel niteliklerinin değiştirilmesi tartışmasını başlatan da AKP’li bir isimdir. Ekonominin bozulması, stratejik kuruluşların yabancılara satılması, tarım üretiminin baltalanması, Merkez Bankası’nın boşaltılması gibi uygulama ve kararlar da hep AKP iktidarının eserlerindendir! Devleti, 17-25 Aralık operasyonuna kadar bütünüyle FETÖ kadrolarına teslim eden de AKP iktidarıdır.

“Diyarbakır, BÜYÜK Orta Doğu Projesi’nin yıldızı, bir merkezi olabilir” diyen, yani bütün bunları Türkiye’ye yaşatan kişinin, on büyükelçinin muhtırasına karşı “Türk Milleti’nin egemenliğine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına sahip çıkıyoruz” sözleri, Türk Milleti ve Türk devleti için teminat değildir!

Teminat, sıfırdan başlayıp, devletin kuruluş esaslarını yeniden hâkim kılmaktır.

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | EGEMENLİĞİ KİM TEHDİT EDİYOR? için yorumlar kapalı
Kas 01

TİLKİ İLE KEÇİ

         TİLKİ İLE KEÇİ

Sıcak bir yaz günüydü. Tilki sıcaktan, susuzluktan bunalmış perişan bir haldeymiş. Derken şansı yaver gitmiş ve bir kuyuya rastlamış. Tertemiz su, bir yandan sıcaklık, bir yandan susuzluk, düşünmeden atlamış kuyuya. Kana kana içip bir güzel yıkanmış. Kendine gelmiş, gelmiş ya! Aklı da başına gelmiş. Nasıl çıkarım bu kuyudan diye başlamış düşünmeye. “İyi olacak hastanın ayağına doktor gelir” misali bir keçi belirmiş kuyunun başında. Keçi seslenmiş:

—Su nasıl tilki kardeş?

—Mis gibi Çelebim mis!

Keçi kendine yapılan şişirmenin farkında olmadan atlamış kuyunun içine. Kana kana içmiş suyundan. Ferahlamış. Ferahlamayla birlikte kendini toparlayarak sormuş:

—Nasıl çıkarız buradan tilki kardeş?

—Kolay Çelebim kolay. Düşündüğün şeye bak! Sen arka ayaklarının üzerine kalk, ön ayaklarını kuyuya yasla, kafanı da dik tut, ben boynuzlarına basar çıkarım, seni de yukarı çekerim.

Keçi denileni yapmış. Tilki, keçinin sırtından kendini dışarı atmış. Keçi aşağıdan seslenmiş:

—Çek beni Mir’im. Tilki sende çenenin altındaki sakalın kadar akıl olsaydı, sonunu düşünmeden çıkamayacağın kuyuya dalmazdın. Hoşça kal Çelebim diyerek oradan uzaklaşmış. Tabiî ki olan keçiye olmuş.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | TİLKİ İLE KEÇİ için yorumlar kapalı