Oca 21

AKDAMAR KİLİSESİ YANİ TECAVÜZ ADASI!

AKDAMAR KİLİSESİ YANİ TECAVÜZ ADASI!

Birinci Dünya Savaşı sırasında Van’ın Zeve Köyü’nün bütün halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeniler tarafından öldürülmüştü. Bununla yetinmeyen Ermeniler kentte, kadınlara toplu halde ahlaksızca tecavüzde bulunmuş, mallarına ve ziynet eşyalarına el koymuştu. Rusya, savaştan çekilirken, elindeki bütün silah ve cephaneyi Ermenilere bırakmıştı. Silahlanan Ermeni çeteler, Doğu Anadolu’yu adeta kan gölüne çevirmişti. İşte bu katliamlardan Van da nasibini almıştı.
GÖL KIRMIZIYA BOYANDI… Kente giren Ermeniler, karşılarına çıkan herkesi kurşuna dizmişti. Can derdine düşen silahsız köylüler, Van Gölü’ne doğru kaçmaya başlamıştı. İşte o anda Van ile Akdamar adası arasında taşımacılık yapan vapurlar imdatlarına yetişmişti. Çaresiz halk, Ermeni zenginlere ait bu vapurlara doluşmuştu. Asıl katliam da burada yaşanmıştı. Vapur, gölün tam ortasına gelince Ermeniler, Türk erkeklerini vahşice katledip cesetlerini suya atmıştı. Kadınlar ise Akdamar’a götürülmüş, ömürlerinin sonuna kadar Ermenilerin tecavüzüne uğramıştı. İşte bu sebeple Akdamar Adasının adı tarihe tecavüz adası olarak geçmiştir… Ermeni Soykırımı yoktur aksine Ermenilerin yaptığı katliamlar ve tecavüzler vardır. Ermeni zulmü ile katledilen ve tecavüze uğramamak namus uğruna intihar eden 50 genç kız vardır Van gölünde ve tarihte… Ruhları Şad olsun. Biz ne mi yaptık? Atatürk’ün kapattığı ve 90 senedir kapalı kiliseleri tek tek acarken, ermeni açılımı diye burasını da tamir edip 2010 senesinde açtık. Her sene utanç adasında ayin yapıyorlar, ayin yaptırıyoruz.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | AKDAMAR KİLİSESİ YANİ TECAVÜZ ADASI! için yorumlar kapalı
Oca 20

SAYIŞTAY RAPORUNA GÖRE ÜNİVERSİTELERİMİZ..

SAYIŞTAY RAPORUNA GÖRE ÜNİVERSİTELERİMİZ...

Dünyada kapısına kelepçe vurulan bir üniversitemiz olduğunu görünce, aşağıdakileri paylaşmak istedim:

Öğrencisi bulunmayan üniversite ve yüksekokulların varlığından haberiniz var mı?

“Sayıştay raporlarından yola çıkarak derlenmiş bilgiler:

* Sayıştay raporuna göre, 41’i akademik, 29’u idari olmak özere 70 personele sahip  Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ne fiilen devam eden öğrenci sayısı birinci sınıfta 4, ikinci sınıfta 3, dördüncü sınıfta 2 olmak üzere sadece 9 öğrencidir.  Bir başka ifade ile öğrenci başına düşen öğretim sayısı 4,5’tir.

Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde öğrenci başına yapılan yıllık harcama miktarı Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenci başına yapılan harcamanın 2 katından fazladır.

* 9 profesör, 3 doçent, 4 yardımcı doçent çok sayıda araştırma görevlisinin yer aldığı Karadeniz Teknik Üniversitesi’ne bağlı Sürmene Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği bölümü, 26 öğrenci kontenjanına karşılık hiç tercih edilmemiştir.

*Tunceli su ürünleri bölümünü ise bir öğrenci tercih etmiştir.

*10 profesör, 7 doçent, 6 yardımcı doçent 32 akademik personele sahip Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Eğridir Su Ürünleri Fakültesi de hiçbir öğrenci tarafından tercih edilmeyen bir diğer su ürünleri bölümüdür.

* Kayda değer öğrencisi olmayan; Ege Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği bölümünde, 40 profesör, 32 doçent, 6 yardımcı doçent olmak üzere 108 akademik personel görev yapmaktadır.

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği bölümünde görevli profesör ve doçent sayısı Adıyaman, Siirt, Mardin ve Munzur Üniversiteleri başta olmak üzere Anadolu’daki birçok üniversitesinde görev yapan profesör ve doçent sayısından daha fazladır.

* Yine Sayıştay raporuna göre:

*Tunceli’deki Munzur Üniversitesi’nin 4 fakültesi ve 3 meslek yüksekokulunun 33 bölümünde,

*Bayburt Üniversitesi’nin 5 fakülte ve 5 meslek yüksekokulunun 38 bölümünde,

*Giresun Üniversitesi’nin 7 fakülte ve 14 meslek yüksekokulunun 117 bölümünde,

*Dicle Üniversitesi’nin 9 fakülte ve 8 meslek yüksekokulunun 62 bölümünde;

EĞİTİM GÖREN ÖĞRENCİ YOKTUR(!)

 

* Sayıştay’ın inceleme yaptığı 2017 yılında 20 üniversitenin 100’ü aşkın fakülte, yüksekokul ve enstitüde kayıtlı öğrenci YOKTUR (!)

Birçok fakültede akademik personel sayısı, öğrenci sayısını misliyle geçmiş durumdadır.

 

HAL BÖYLEYKEN

* 273 öğrencinin eğitim gördüğü ODTÜ Petrol Mühendisliği bölümünde ise 4 profesör, 1 doçent, 1 yardımcı doçent,

* 466 öğrencinin eğitim gördüğü Uzay ve Havacılık bölümünde ise 7 profesör, 5 doçent, 8 yardımcı doçent görev yapmaktadır.

* Öğrenciler tarafından tercih edilmeyen, kontenjanlarının %10’unu bile dolduramayan, öğrencisi olmayan bölümler için yüzlerce, binlerce akademik ve idari personel görevlendirilirken, söz konusu bölümler için yüz milyonlarca TL harcama yapılırken, gençlerimizin ilk tercihi olan ODTÜ ve Boğaziçi gibi üniversitelere ne yeterli kadro, ne de yeterli bütçe tahsis edilmediğinden, söz konusu üniversitelerimiz sürekli kan kaybediyor ve her yıl dünya sıralamasındaki yerleri gerilere gidiyor.

* Sonuçta dünyanın en saygın üniversite derecelendirme kuruluşları arasındaki Times Higher Education (THE) açıkladığı 2018 yılı dünyanın en iyi üniversiteler sıralamasında, ilk 350 üniversite arasında maalesef ülkemizden hiçbir üniversitenin yer almadığı görülmektedir.

* Aynı değerlendirme kuruluşunun 2014-2015 yılı için açıkladığı dünyanın en iyi üniversiteler sıralamasında ülkemizden tam 6 üniversite ilk 350 üniversite içinde yer alıyordu.

*. (ODTÜ 85, Boğaziçi 139, İTÜ 165, Sabancı 182, Bilkent 201 ve Koç Üniversitesi 301’ci sırada yer almıştı.)

* Times Higher Education’un 2014-2015 yılı için açıkladığı dünyanın en iyi 250 üniversitesi sıralamasında, Türkiye, İtalya ve Belçika ile eşit düzeyde, Rusya ve İsrail’in önünde yer alıyordu.

Bugün ise İran ve Suudi Arabistan’ın gerisinde…  Korkarım 2023’de ilk 1000 arasında hiç üniversitemiz olmayacak…

 

Alıntı: Burhan Özfatura

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | SAYIŞTAY RAPORUNA GÖRE ÜNİVERSİTELERİMİZ.. için yorumlar kapalı
Oca 19

GÖNÜL GÖZÜN AÇIK OLSUN

GÖNÜL GÖZÜN AÇIK OLSUN

 

Doğru değil çiçek dermek

Hep çiçekler dalda solsun

Şart değil ki gözle görmek

Gönül gözün açık olsun.

 

İnsan olmak farzdır önce

Şeytanlardan korun bence

Düşmanlıkta var işkence

Gönül gözün açık olsun.

 

Yaşıyorsun alık alık

Malın mülkün bu dünyalık

Ezan sala bir aralık

Gönül gözün açık olsun

 

Hiç kibire esir olma

Gönüllere fitne salma

Sakın Hak’tan uzak kalma

Gönül gözün açık olsun.

 

Dünya sahte kanar gözün

İçin için yanar özün

Söylesin hep Hakk’ı sözün

Gönül gözün açık olsun

 

Var kıymetin farkına sen

Bir güven ver ırkına sen

Takva yüklen terkine sen

Gönül gözün açık olsun

 

Doğruluktan yürü sende

Can var iken şimdi tende

Doğu batı hem her yönde

Gönül gözün açık olsun

 

Sakın ola hiç hak yeme

Büyüklere bir of deme

Sevgi gelsin küme küme

Gönül gözün açık olsun

 

Nice gözler vardır görmez

Dosta, bitin bile vermez

Hak sırrına asla ermez

Gönül gözün açık olsun

 

Gönül gözü candan öte

Yüreklerde o can tüte

Hakikati her an tuta

Gönül gözün açık olsun.

 

Elini tut, dilini tut

Kötü hali aşkla kurut

İnsan için en güzel kut

Gönül gözün açık olsun

 

İster ünsüz, ister ünlü

Kırmayasın tek bir gönlü

Ömür denen vakit sonlu

Gönül gözün açık olsun

 

Gözler görsün, kulak duysun

Akıl, yürek kibr’i soysun

Yaradan’a herkes uysun

Gönül gözün açık olsun

 

Akıl vermiş Allah kula

Esir olma akçe, pula

Gidiyorsun meçhul yola

Gönül gözün açık olsun

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | GÖNÜL GÖZÜN AÇIK OLSUN için yorumlar kapalı
Oca 18

HDP KAPATILIR MI?

HDP KAPATILIR MI?

Sadece ve sadece 6-8 Ekim 2014 olayları göz önüne getirin, HDP’yi kapatmak için harekete geçmeyen yetkililerin suç işlediğini anlarsınız. 50’ye yakın insanı katleden, 300’den fazlasını yaralayan, 200 okulu, devlet dairesini, Diyarbakır’da müze hâline getirilen Ziya Gökalp‘ın evini tahrip eden PKK artıklarını kim kışkırttı?

6-7 Ekim 2014 olayları suç duyurusu gibi:

“IŞİD’in Kobani’yi kuşatmasına karşılık YPG militanlarının Türkiye sınırları üzerinden silah nakli yapmasına izin vermeyen 62. Türkiye Hükûmeti’ne tepki olarak HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun 6 Ekim’de aldığı kararla ve sokağa çıkma çağrısıyla başlayan protesto eylemleri ve silahlı çatışmalar bütünü.”

Ya “Çözüm=Çözülme” döneminde hendekler, kuşatmalar, çatışmalar… “Özerklik” ilânına kalkışmalar… Kimin eseri?

HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun 6 Ekim 2014 günü bildirisinde “Kobani’de yaşanan katliam girişimine karşı 7’den 70’e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz… Bundan böyle her yer Kobani’dir. Kobani’deki kuşatma ve vahşi saldırganlık son bulana kadar süresiz direnişe çağırıyoruz.” denildikten sonra işin nereye vardığını gördük.

Herkes 6 Ekim bildirisine bakıyor. Bir de 27 Ekim 2014 bildirisi var. Bu bildiri bile HDP’nin kapatılma vetiresine başlatmaya yeter. Birkaç cümle alacağım:

“AKP Hükümeti… PYD ile IŞİD’i bir tutma ve PYD’yi ‘terör örgütü’ ilan etmeme aymazlığına kadar varmıştır…”

PYD, PKK’nın Suriye koludur.

“6-8 Ekim günlerinde Kobani’den yükselen “Hawar” (İmdat) çığlığına yanıt olmak için sokaklara çıkan, polis tarafından infaz edilen ya da polisin denetimi ve gözetiminde gerçekleştirilen linç saldırılarında öldürülen onlarca insanımızın…” / “İmralı’da Sayın Öcalan’ın müzakereleri yürütmesini kolaylaştıracak bir sekretarya kurulması bile krize dönüştürülmekte…” / “Asker, polis, gerilla hiçbir gencimizin ölmeyeceği bir barış ikliminin yaratılması…”

PKK başı “Sayın Öcalan”, militanlar “gerilla”!

HDP’liler bir kere olsun PKK vahşetinden söz etmediler.

Madem yüzümüz Avrupa’ya dönük… Avrupa’da parti kapatma “Şiddet kullanılmasını savunmaları veya bir siyasî araç olarak şiddet kullanmaları durumunda meşrudur.”

 

Alıntı:A.Tekin

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | HDP KAPATILIR MI? için yorumlar kapalı
Oca 17

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Atatürk’ü Samsun’a çıktıktan 20 gün sonra görevden alan, 50 gün sonra rütbelerini söken. Bir yıl sonra idama mahkûm eden, fermanında katli vaciptir yazan. İngilizlerle işbirliği yapan, sonunda da İngiliz gemisiyle kaçan Vahdettin haindir. Bu günde, onu rahmetle anmak düşmanlıktır.” Türker Ertürk-Emekli Amiral

* “Birleşik Krallık, ufuklarını genişletmeli ve Türkiye dâhil tüm dünyada ki dostlarımızla bağlarımızı güçlendirmeli. Küresel Britanya budur, Türkiye Birleşik Krallık’ın vazgeçilmez bir ortağıdır. Karşı karşıya olduğumuz en ciddi sorunların ön saflarında, Türkiye var.” Boris Johnson

* “Bir şeyi iyi bilen onu basit şekilde anlatabilendir.” Anarchasis

* “Evde ekmek olmazdı, komşuya giderdim. Çocuk köfte istiyor, biraz bayat ekmek varsa alabilir miyim diye. Hâlbuki evde yiyeceğimiz bir lokma ekmeğimiz olmazdı.” Adile Naşit
* “Korumakla görevli olanların yıkmaya karar verdikleri bir devleti kimse kurtaramaz.” Platon

* “Nazlı Ilıcak Yunanlılar, İzmir’i işgal ettiği zaman. Sizin dedenizin, hükümet konağı’ndan Türk Bayrağı’nı indiren Yunanlı Subay’ın yanında ne işi vardı ?” Uğur Mumcu

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Oca 16

ADINI DEĞİŞTİRMEYEN TEK TÜRK

ADINI DEĞİŞTİRMEYEN TEK TÜRK

 

Türk kadınının onurlu ve şerefli duruşunun simgesi, 1984’de Bulgaristan’da Türklerin isimlerinin değiştirilmesine karşı çıkan, tankların üstüne çıkarak kalabalığa seslenerek insanları cesaretlendiren, “Adını değiştirmeyen tek Türk” Hüsniye Emin Atasoy’u (24.4.1946-11.12.2004) aramızdan ayrılışının 16. yılında saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.

Kırcaali Mestanlı’dan Hüsniye Emin Atasoy, 27.12.1984’te tutuklanarak önce Belene Kampına gönderilir. Belene’de kadınlara ait koğuş olmadığı için Plevne cezaevinde 5 ay kalır. (Ваксберг, Т., Технология на злото I, II, Belgesel 2001)

Orada kaldığı süre boyunca ailesinden hiç kimse nerede olduğunu bilmez, bin bir türlü zulüm ve işkencelere maruz kalır (derin dondurucuya atılır, öldüğü var sayılarak morga gönderilir). “Bir isim için bunca uğraşılır mı? Bunca baskılara, işkence ve yokluklara katlanılır mı? Ver adını, bitsin, gitsin!” denir ama isim değiştirme dilekçesini imzalamaz. Ve adını vermeyen tek Türk olur…

İlk sınır dışı edilenler arasındadır. Bursa’ya yerleşir. Bursa, ona kucak açar! Hemşerilerinin saygı ve sevgisini zaten çoktan kazanmıştır. Ona sıcak bir yuva da bağışlarlar…

6 Kasım 1998 günü Bulgaristan Başbakanı İvan Kostov Bursa’da Hüsniye teyzeye yaklaşıp, eğilip elini öper. ‘Başınıza gelenlerden dolayı Bulgaristan halkı adına sizlerden özür dilerim!’ der… 2004 yılında, 58 yaşında aramızdan ayrılır…

Bulgaristan topraklarında yüzyıldan fazla süren zorunlu asimilasyona karşı verilen çetin mücadelede Türk-Müslüman kadınları bazen ön saflarda, bazen erkeklerle yan yana yer almış, bazen de eşlerinin, babalarının, kardeşlerinin en önemli destekçileri ve koruyucuları olmuştur. Eşsiz, babasız, kardeşsiz kalan kadınlar ailelerine sahip çıkabilmek, çocuklarını iyi yetiştirebilmek ve onlara Türklük bilincini aşılayabilmek için çok zor şartlarda ve gözetim altında var güçleriyle çalışmışlardır.

Direniş sırasında hayatını feda eden, hapis ve sürgünle cezalandırıldığı halde boyun eğmeyen kahraman kadınlarımızın ve kız çocuklarımızın sayısı az değildir…

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , | ADINI DEĞİŞTİRMEYEN TEK TÜRK için yorumlar kapalı
Oca 15

NİÇİN KAÇIYORSUN?

NİÇİN KAÇIYORSUN?

Afrika’da ormanda filleri topluyorlarmış. Diğer bütün hayvanlar kaçmaya başlamışlar.

Tavşan da kaçanlar arasındaymış. Tavşan’a “Bütün filleri topluyorlar” diğer hayvanlarla birlikte sen niçin kaçıyorsun diye sormuşlar

Tavşan, koşmaya devam ederken “Bütün filleri topladıklarını!”  ben de biliyorum demiş.

Kaçmana gerek yok “Senin fille ne ilgin var?” diye sormuşlar.

Tavşan, “Ben de biliyorum bir ilgim olmadığını ama diğer kaçan hayvanlar gibi fil olmadığımı ispat etmem çok zor…” diye cevap vermiş.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , | NİÇİN KAÇIYORSUN? için yorumlar kapalı
Oca 14

SİBİRYA’DA BİR TÜRK CUMHURİYETİ TUVA

SİBİRYA’DA BİR TÜRK CUMHURİYETİ TUVA

Tuva Güney Sibirya’da özerk bir Türk cumhuriyetidir. Tuva cumhuriyeti, adını, Türk halklarından biri olan Tuvalardan alır. Tuva Cumhuriyeti olarak da Türkiye Türkçesinde kullanımı vardır.
Yüzölçümü 170.500 kilometre karedir. Nüfusu 313.612 kişidir. 
Tuva, kuzeybatısında Hakas Özerk Cumhuriyeti, batısında Altay Özerk Cumhuriyeti, güneyinde Moğolistan, doğusunda Buryat Özerk Cumhuriyeti çevrelenmiştir.
Eski devirlerde de Tuva, Toba, Tuba gibi adların Türk dilinin Küçük ünlü uyumundan dolayı halk ağzında Tıva olması gerekmektedir.
Zaten günümüz Tuva Türkleri kendilerine bu ses uyumundan dolayı Tıva derler.
Orijinal şeklinin Toba olduğu düşünülmektedir. Toba, toplum anlamına geldiği sanılır.
Yenisey akarsuyunun eski adının Toba olduğu ve Toba akarsuyu çevresindeki Türk yerleşimcilere Toba dendiği söylentisi bulunmaktadır.
Tuo-ba Türkleri içinde Hun, Dingling, Kırgız, Jujuan, Wuhuan ve doğu Siyanpileri gibi 31 topluluk bulunuyor.

Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , | SİBİRYA’DA BİR TÜRK CUMHURİYETİ TUVA için yorumlar kapalı
Oca 13

OSMANLI’DA MEDRESE (ÜNİVERSİTE) EĞİTİMİ

OSMANLI’DA MEDRESE (ÜNİVERSİTE) EĞİTİMİ

Koca Osmanlı nasıl çökmüştü? Medrese (Üniversite) sisteminde akli ilimlerin çıkartılıp, nakli ilimlerin gelmesi ile denge bozulmuştu. Medreselerde hak etmeyenler hoca yapılmış, böylece hem müfredatı hem hocası zayıf bu kurumlar bilim ve teknoloji üretememiş, bunun sonunda Osmanlı batı ile girdiği ekonomik ve askeri yarışta geri kalarak, önce batıdan aldığı borçlarla onun mali kölesi olmuş, sonra da toprakları tek tek elinden alınarak parçalanmıştı.

Osmanlıdaki bu kötü gidişi görüp uyarılar yapanlar da olmuştu tabi. Gelibolulu Mustafa Âlî’nin (1541-1600) ünlü eseri Künhü’l Ahbâr (1591-1598) bunlardan birisidir. Burada Osmanlı’nın eğitim  sistemindeki yozlaşmanın nasıl başladığına dair önemli saptamalar bulunur.

“Mustafa Âlî, müderrisliklerin ve kadılıkların rüşvet ile alınıp satılır hale geldiğini, bu makamlara geçmekten amacın “mal mülk biriktirmek, siyasî otoriteye hoş görünüp kendi çıkarlarını gerçekleştirmek” olduğunu söyler. Devlet, lâyık ve hakkı olana değil, rüşvet verene ve koruyucusu olanlara müderrislik, yani öğretim üyeliği ve kadılık görevlerini vermektedir. Bilenle bilmeyen, erdemli olanla olmayanlar ayırt edilmemekte, aksine, bilenler ve bir bilimsel makama getirilmesi gerekenler kıyıya köşeye itilmektedirler. (1)”

Osmanlıda konuyla ilgili önemli bir tespitte Koçi Bey’in IV. Murat’a sunduğu 1631 tarihli Risale’sinde görülür. Burada ‘Medrese Sistemi’nin nasıl bozulduğunu anlatır. Önerilerde bulunur:

“Koçi Beye göre de, medreselerin başlıca bozulma nedenleri, “cahil ile âlim arasında fark gözetilmeden müderrisliklerin para ve hatır gönül yoluyla lâyık olmayanlara verilmesi, başka deyişle mülâzemet yolunun bozulmasıdır.”

Ayrıca, ‘mülâzemetlerin çok verilmesi’ de sayıca fazla, fakat yeteneksiz müderrisin türemesine yol açmıştır. Oysa, müderris tayininde para, hatır gönül, kıdem, yaş, soy-sop değil, yalnızca adayın ‘bilimsel gerçekleri ortaya çıkarabilme gücü’ dikkate alınmalıdır.

 

Alıntı

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | OSMANLI’DA MEDRESE (ÜNİVERSİTE) EĞİTİMİ için yorumlar kapalı
Oca 12

(Bugünkü Osmancılılar onların soyu mu acaba?)

(Bugünkü Osmancılılar onların soyu mu acaba?)

Prof. İnalcık der ki:

“Tanzimat’tan sonra TÜRK aydınları azınlık liderlerine yalvarırdı. ‘Gelin Ermeni, Kürt, Arnavut, Rum Yerine Osmanlı’yız’ diyelim diye. Kabul ettiremediler.

TÜRK hariç hepsi etnikçilik yaptı.

Ne zaman ki Cumhuriyet kurulup ATATÜRK ‘Büyük TÜRK MİLLETİ’ Diye Ortaya Çıktı

“Hepsi Ağız Değiştirip ‘Osmanlıcı’ Kesildiler.”

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | (Bugünkü Osmancılılar onların soyu mu acaba?) için yorumlar kapalı