Mar 02

Bir yılbaşı eğlencesi

Bir yılbaşı eğlencesi

Şimdi yazacaklarım merhum ağabeyim Erdoğan Tokmakçıoğlu’ndan. Ankara Palas’ta kutlanan bir yılbaşı eğlencesi. Başbakan Recep Peker’in oğlu Can ve arkadaşları da vardır. Aralarında tiyatro yazarı Aydın Arıt, ünlü aktör Turan Seyfioğlu ve Furkan Özbek de bulunmaktadır. Saatler ilerleyip her şeyin dozu artar. Sonuçta ABD’nin Büyükelçiliği’nde görevli askerler “bize çarptılar” bahanesiyle kavga çıkarırlar. Taraflar soluğu karakolda alırlar.

Komiser, Can ve şürekâsını karşısına dizip bir güzel azarladıktan sonra Turan Seyfioğlu’na sorar:

– Adın?

– Turan!

– Soyadın?

– Seyfioğlu!

– Tanıdım, sen film artistisin geç şöyle!

Komiser, Turan’ın ardından Aydın’ı sorgulayıp onun yanına gönderir sonra Can’a döner:

– Adın?

– Can!

– Soyadın?

– Peker!

– Babanın adı?

– Recep!

Komiser işi kavramış, şafak da atmıştır. Can’a:

– Sen de geçer misin şöyle der.

Sorgulamayı sürdürür:

– Senin adın?

– Furkan!

– Soyadın?

– Barutçu!

– Babanın adı?

– Faik Ahmet!

Komiser sorguladıklarının birinin başbakan, ötekinin başbakan yardımcısının oğlu olduğunu anlayınca Özbek’e dönüp “Oğlum korkarım senin adın Erdal, soyadın da İnönü. Babanın adı da her hâlde İsmet’tir” der.

Kısa bir nasihatten sonra Can ve arkadaşlarını Amerikalı askerlerle barıştırıp serbest bırakır.

 

 

Alıntı: B. Ayeri

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , | Bir yılbaşı eğlencesi için yorumlar kapalı
Mar 01

BİRLİK OLMAK

BİRLİK OLMAK

Herkes bir taraftan çekiştiriyor; birlik yok, birbirini dinleme yok. Kim kime çelme atarsa kâr sayıyor. Böyle nereye gidebiliriz?! Hassas bölgedeyiz. Kilit biziz… Asıl çözülmek istenen biziz. Başkasına gerek kalmıyor; her birimiz bir taraftan çekiştiriyoruz.

Siyasetnameleri, nasihatnameleri, pendnameleri, eski Türk metinlerini açın, birlik olmak için, kavî olmak için, tecrübeden süzülmüş örnekleri okuyunuz.

Alparslan‘ın komutanı Erdem‘e gösterdiği örneği hatırlattım. Nizamülmülk‘ün Siyasetname‘sinde var. Tek at kılını koparıyor, 10 at kılını birden koparıyor ama bunun kat kat fazlası, örgülü olanını koparamıyor. Üstelik bu nasihatini, kendisini de kastederek siz Türk’sünüz, birlik olan Deylemlilere kanmayın, demek için yapıyor.

Batı, ilmini de sanatını da edebiyatını da ne yazık ki, sömürünün aracı olarak kullanıyor. İngilizler Hindistan’ı (Pakistan ve Bengladeş de aynı sınırlar içinde) işgal etmişti. Emperyalizme karşı mücadele veren Hintlilerin efsanevî ismi Mahatma Gandi‘nin azdıklarını ibretle okuyalım:

“Hindular ve Müslümanlar ne zaman İngiliz kolonyalizmine karşı ortak hareket etmeye başlasalar hemen birileri bir gece bir inek kesip ölüsünü Hinduların geçtiği yola atardı. Bunun üzerine insanlar onları bırakıp birbirlerine saldırırlardı.”

Bir göçkün Suriyelinin anlattıkları oyunları gözler önüne seriyor:

“Biz Suriye’de önyargılı yaşıyorduk. Birbirimize tahammülümüz kalmamıştı. Suriyeliler arasındaki fay hatları patlama noktasına gelmişti. Şiîler, iktidar olduğu için kimseyi beğenmiyor, Sünnîler, çoğunluk benim diye herkese tepeden bakıyor, Hristiyan zengin olduğu için Kürt’ü ezmeye çalışıyor, Arab’ı başka, Türkmen’i başka konuşuyordu. Herkes herkesi beğenmeyip aşağılıyor, sosyal medyada karşılıklı incitici, hakaret edici paylaşımların önü alınamıyordu. Herkes, herkesten uzaklaşıyor, en iyinin kendisi olduğuna inanıyor, başkasını kabullenmiyordu. Hepimiz, en ahlâklı, en namuslu, en dindar kendimizi sanıyorduk. Sonunda ülkemiz paramparça oldu ve Sünnîsi, Şiîsi, Arab’ı, Kürt’ü, Türkmen’i birleştik. Ama nerede biliyor musunuz, Gaziantep Çöplüğünde. Çöp toplarken artık tartışmıyoruz, yani birlikte yaşamayı çöplüğe düşünce öğrendik. Ama üzerinde yaşadığımız topraklar artık bize uzak…”

Göktürklerin veziri Tonyukuk  “Yufka iken delinmesi kolaymış. İnce olanı kopartmak kolaymış, yufka kalın olursa delinmesi zormuş, ince yoğun olursa kopması zormuş.” der. (Prof. Dr. Erhan Aydın, Tonyukuk, Kronik Yayınları, s. 178).

 

Alıntı Yeniçağ:

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | BİRLİK OLMAK için yorumlar kapalı
Şub 29

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Kuvvetler ayrılığının balansı 16 Nisan anayasası ile bozuldu. Yürütmenin yargı ve yasamaya tecavüz etmediği bir Türkiye istiyorum. Yargı bir devletin

namusudur, ırzıdır. Yargının bağımsız olmadığı yerde demokratik yapı olmaz. Çoğunluk ‘yarınım ne olacak’ diyor. Sen cumhurbaşkanı isen ben de bu

vatan için bu millet için fikri hür, vicdanı hür bir vatan için bunları söylüyorum ve eşit güçte insanların diyorum…” Prof. Fikret  Eren                                   

* “Bir toplumda intihar vakaları kısa sürede çok hızlı artış gösteriyorsa; sebebi kişisel sorunlar değil, toplumsal sorunlardır.” Emile Durkheim

* “Düşmanlarınızın en kuvvetlisi içinizdedir.” Hz. Muhammed                                                                                

* “Harbe girdikten sonra idare bakımından yapılan hatalar çoktur. Bir milletin asli kuvvetleri kendi hayatını ve varlığını savunmak içindir. Fakat kendi

varlığını unutup da kuvvetini herhangi yabancı bir gaye için kullanmak katiyen doğru değildir.” Mustafa Kemal Atatürk                                                                                                                                                                                                                                                                                                        * “Akıllı danışıncaya kadar, deli oğlunu evlendirir.” Türk Atasözü                                                                              

* “Sürekli mutluluk, sıkıntıdır.” Moliere                                                                                                                                                         

* “Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve fazilette dünya birinciliğini elde etmektir.” Mustafa Kemal Atatürk                                                                                                                                                                                                                                                                                        * “Tanrı hürriyeti ancak onu arayanlara verir.” Daniel Webster    

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Şub 28

Allah vere Putin, Trump, Macron… O kitabı zinhar okumasa…

Allah vere Putin, Trump, Macron… O kitabı  zinhar okumasa…

 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı‘nın, “Doğu Akdeniz’in Jeopolitik Önemi”, “Doğu Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli”, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz Konusundaki Pozisyonu”, “Doğu Akdeniz’e İlişkin AB, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın Tutumu” ve “Türkiye-Libya Mutabakatı” konularında “resmi bilgilendirme” içeren yayını “Doğu Akdeniz Denkleminde Stratejik Adım: Türkiye-Libya Mutabakatı”,  malumuz, Türkiye ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Putin‘e de hediye edilmişti.

“AB, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın haksız hamlelerinin de incelendiği” söylenen kitabın en önemli iddialarından biri “Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sahip olduğu hakların ve meşruiyetinin altını özellikle çizmesi”ydi.

Halbuki, kitabı sayfa sayfa inceleyen Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım‘ın tespitleri tem tersi istikametteydi; sormak farz hale geldi:

-Kitabın 14. sayfasında “Kıbrıs Adası“na -batısı itibarıyla- karasuları dışında deniz yetki alanı bırakılmadığı belirtilirken, 33. sayfasında yayınlanan haritada Güney Kıbrıs’a adanın batısında 18 millik kıta sahanlığı verilmiş gözüküyor; Türk dış politikasının fiili akışında hangisi doğru varsayılarak karar alınıyor/uygulanıyor?

– Kıta sahanlığı -daha önce de gündeme getirdiğimiz gibi- sadece “devlet” olarak tanınan ülkelere verildiğine göre, bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti’nin Güney Kıbrıs’ı “tanıdığını” mı ilan ediyor dünyaya? Dünya liderlerine -özellikle- takdim edildiğine göre…

-06 Aralık 2019’da TBMM’ye sunulan muhtıradaki hatlar, Girit‘in üzerinden geçerken, kitabın 34. sayfasındaki haritaya göre hatlar Girit Adası‘nın doğusundan geçiyor; hangisi doğru?

– İşgal altındaki 18 Türk Adası’ndan 17’sinin gösterilmediği, işgal altındaki Gavdos, Lozan Antlaşması’nın 12. Maddesi ile egemenliği Yunanistan’a devredilmeyen Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam, Ahikerya ve Küçük Çuha ve Lozan’a göre sadece dörtte biri Yunanistan’a ait olan Girit‘in tamamının Yunan Adası olarak gösterildiği bir haritayla, “Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sahip olduğu hakların ve meşruiyetinin altı” mı çizilir, yoksa üstü mü; gelin bunu bir kere daha düşünün isterseniz…

 

Allah vere Putin, hele hele Trump, Macron filan o kitabı  zinhar okumasa…

Alıntı:

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , | Allah vere Putin, Trump, Macron… O kitabı zinhar okumasa… için yorumlar kapalı
Şub 27

KAMAŞIR GÖZLERİM

KAMAŞIR GÖZLERİM

 

Bu gönül özlemle o ihtişamı

Yaşar her an coşkun akışlarından

Yok, eder bakışın kederi, gamı

Kamaşır gözlerim bakışlarından

 

Bir yürek bir canı her an anarken

Mertçe bedenini aşka banarken

Alev, alev ateş olup yanarken

Tutuşur yüreğim yakışlarından

 

Bu aşk altın diye kalbime koydu

Gönlümü, kalbimi, ruhumu soydu

Aşka susuz ruhum rahmete doydu

Her an şimşek olup çakışlarından

 

Gelmesin, istemem sensiz ölümü

Gördüm bir aşk ile, aşkta zulümü

Müebbete kaldım gönül gülümü

Sol göğsün üstüne takışlarından

 

Bu mevsim duygular şahlanır gider

Gönül sevdiğine bir nazar eder

Terkeder bedeni gam ile keder

Sevgiyle zirveye çıkışlarından

 

Gönül dert etmiyor ıraklığını

Her an görmek ister berraklığını

Üstüme örtünce çıplaklığını

Kamaşır gözlerim nakışlarından

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | KAMAŞIR GÖZLERİM için yorumlar kapalı
Şub 26

ORTADOĞU’DA OYUN

ORTADOĞU’DA OYUN

 

Ortadoğu’ya önce Türkler geldi. Sonra Moğollar. Moğollar dediysek, ağırlık yine Türkler. Sonra yine Türkler Timur’la geldi. Bu arada Memlûklüler var, Safavîler var. Osmanlı hepsini derleyip topladı; Balkanlara, Kafkaslara uzandı; Arabistan yarımadasını, Kuzey Afrika’yı içine alan hat çizdi.

Ortadoğu’da ilkin rol oynayanlar Selçuklular (1040-1308). Hep karıştırılır; Selçuklular iki ana koldur… Büyük Selçuklular, bir de Büyük Selçuklulardan doğan kollar. Yeri gelmişken sıralayayım: Kirman Selçukluları, Anadolu Selçukluları, Suriye Selçukluları, Irak Selçukluları…

Haçlılarla mücadele yürütenler de Selçuklular ve Eyyubîler. İki kol da aslında iç içe… Başka soy aramayın. Öyle ki, Harezmliler bile Moğolların darbesiyle yıkıldıktan sonra kalanlar Eyyubîlere geliyorlar, birlikte Haçlılarla karşı mücadele veriyorlar, Kudüs’e de birlikte giriyorlar.

Düşünün Orta Aya’da Ötüken’den kopup gel; Avrupa içlerine gir, Ortadoğu’yu bütünüyle sahiplen. Hangi millet bu kadar yaygındı? İslâmcılarımızı, “Türk” deyince hafakanlar basacak ama bizden başka millet gösterebilir misiniz? Şu da bir hakikat: Türklerin hemen hepsi Müslüman. Geniş kitleden kopanlar, irtibatları kesilenler (Gagavuzlar gibi, Çuvaşlar gibi…) yahut, İslâmiyetin ulaşmadığı yerler İslâm dışı ama büyük kitleyle kıyaslanmayacak küçüklükte.

James L. Gelvin‘in “Modern Ortadoğu Tarihi 1453-2015)” eseri ufuk açıcı.(Çeviren: Güneş Ayas, Timaş Yayınları, 470 s.). Yazar da tercüme eden de akademisyen.

Ortadoğu’da Birinci Dünya Savaşından sonra doğan devletler iki şekilde kuruldu. Levant [Ortadoğu] ve Mezopotamya’da, yani bugünkü Suriye, Lübnan, İsrail/Filistin, Ürdün ve Irak’ın bulunduğu topraklarda Fransa ve İngiltere biz­zat devletler kurdu. Kendi çıkarlarına ve peşin hükümlerine dayanarak işe girişen büyük güçler, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğunun parçası olan toprakları aralarında paylaştılar, parçalara böldüler ve daha önce hiçbir şekilde var olmamış yepyeni devletler yarattılar. Bu topraklarda yaşayanların istekleri bölgenin siyasal geleceğini belirlemede neredeyse hiç etkili olmadı.” (s. 215).

Aynı oyun devam ediyor.

Alıntı:

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | ORTADOĞU’DA OYUN için yorumlar kapalı
Şub 25

NİÇİN?

NİÇİN?

Mahpusa mendil kadar bir gök parçası
Şaire gökleri tımar için bir kaşağı
Ressama tosun gibi bir ebemkuşağı

 

Fidana sormuşlar: – Niçin büyürsün?
– Tohum itiyor, demiş.

Tohuma sormuşlar: – Niçin itersin?
– Toprak rahat bırakmıyor! Demiş.

Toprağa sormuşlar: – Niçin tohumla uğraşırsın?
– Sebebini toprak olduğun zaman kulağına söylerim, demiş.

Nara sonmuşlar: – Tanelerin kaç tane?
– Yiyenler saysın bana ne, demiş? …

Güle sormuşlar: -Niçin kokarsın?
– Bu benim ibadetimdir, demiş.

– Kavak ağacı sen hiç dua etmez misin? Demişler.
– Nasıl etmem demiş; benim boyumun yarısı toprağa gömülüdür.
Benim topraktaki parçam dua eder; ben secde ederim!

Kavağın dibini kazmışlar. Kavak devrilmiş ve devrilirken kavak ağacının dua ettiğini duymuşlar.

Bir buluta sormuşlar:

– Güzel bulut, sen niçin ele avuca sığmazsın?
– Ele düşersem beni ata benzetenler arabaya koşar. Bakraca benzetenler kuyuya atar. Ayıya benzetenler oynatır. Mendile benzetenler burunlarını silerdi! Demiş.

Yıldızlara sormuşlar:

– Niçin bizden bu kadar uzaklarda yanar tükenirsiniz?
– Ya sizin göz bebekleriniz demişler, niçin biz açılırken onlar kapanır?.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , | NİÇİN? için yorumlar kapalı
Şub 24

” MEHDİ’YE” ORTAM HAZIRLAYANLAR…

” MEHDİ’YE” ORTAM  HAZIRLAYANLAR…

 

Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) ve Üsküdar Üniversitesi’nin iş birliğiyle ‘ASRİKA Ortak Savunma Sanayii Üretimi’ temasıyla İstanbul’da düzenlenen 3. Uluslararası İslam Birliği Kongresinde etkili ve yetkili şahsın ağzından şu satırlar dökülüyor. “İslam Birliği olacak mı olacak. Nasıl olacak Mehdi Hz. geldiği zaman. Peki, Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki, bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM bunu yapıyor“.

CIA/Mossad/Vatikan güdümlü bu hareketin sonu gelmiyor. Bunun nedeni ülkeyi yönetenlerin uzun yıllar bu hareketi desteklemeleri, dine/diyanete yararlı görmeleri ve gaflet içinde bulunmalarıdır.

Çünkü Fetullah Gülen hareketi de işin başında masum/mağdur/muğber işaretleri vererek başlamıştı.

FETÖ’nün gelişiminin üç aşaması vardır. Bunlardan ilki iki yüzlülük içinde, inanılmaz kamufle yöntemleriyle sarılı biçimde 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar süren “kuruluş, temellenme ve kadrolaşmaya başlama” aşamasıdır.

İkinci aşama “hem toplumda hem devlette yayılma ve her alanda iktidarı ele geçirme” bunun için devlet kadrolarının “kılcal damarlarına kadar” sızma aşamasıdır.

Üçüncü aşama ise nihai hedef olan “altın vuruş-kıyam-huruç” için “kadrolaşmanın tamamlanması ve asıl niyet için harekete geçilmesi” aşamasıdır.

İdare-i maslahatçılık, vurdumduymazlık, gaflet ve dalalet Türkiye’yi 15 Temmuz ihanetine getirmiştir.

FETÖ’nün başındaki zat yapacaklarını açıkça ve yüksek sesle ilan etmişti. Ancak devlet sorumluları bunu görmezlikten gelmişlerdir. Sözgelimi; FETÖ’nün 1999 yılındaki Ali Kırca’nın sunduğu Siyaset Meydanı programında ele geçirilen bir videosu 15 Temmuz darbe girişiminden 17 yıl önce deşifre etmişti. Fetullah Gülen, bu videoda niyetini ve yapacaklarını imamlarına verdiği talimatlarla şöyle ifade etmişti: “Devletin kan damarlarına girin; askeriyeyi, mülkiyeyi, adliyeyi, yargıyı ele geçirin”.

Adam daha ne desin? Resmen ‘devleti ele geçirin’ diyor. Devletin sorumlu bütün birimleri kös kös seyrediyor, kimse harekete geçmiyor.

Süreç içerisinde bu Fetullah Gülen denen adam sivil imamlarına, “3 tay var; Yargıtay, Danıştay, Sayıştay. Buraları ya tamamen ele geçirmemiz lazım ya da bunlardan kurtulmamız lazım” talimatı veriyor.

Dönemin devlet yetkilileri, dönüp de Fetullah Gülen’e bu sözlerinin ne anlama geldiğini sormuyorlar. Sonuçta milli iradenin kıblegahı olan TBMM bombalanıyor, yüzlerce şehit veriliyor. Ülke  uçurumun kıyısından dönüyor.

Dün FETÖ’nün yaptıklarını ve söylediklerini duymayanlar bugünlerde de Mehdi’nin gelmesi için ortamı hazırladığını söyleyenleri, söylediklerini ve yaptıklarını duymazlıktan geliyorlar. Durum Mehdi bekleyen zatın sessiz istifasıyla geçiştiriliyor.

Unutmamak gerekir ki, Fetullah Gülen’in müritleri arasındaki bir vasfı da “Kurtarıcı Mehdi”dir.

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , | ” MEHDİ’YE” ORTAM HAZIRLAYANLAR… için yorumlar kapalı
Şub 23

İBNİ HALDUN’UN ASABİYET TANIMI:

İBNİ HALDUN’UN ASABİYET TANIMI:

‘’Asabiyet şerefin sırrıdır. Asabiyet bir hakime (yöneticiye) insanları zapturapt altına alma ve kendi yoluna sevk etme gücünü veren unsurdur. Asabiyetin varlığı sayesinde ancak insanlar samimi bir şekilde bir siyasî otoriteye boyun eğerler. Asabiyet sadece nesep birliğinden veya o manadaki diğer bir şeyden hasıl olan bir unsurdur. Asabiyet kabilelerin tüm boyları ve kollarını kuşatacak ölçekte geniş olabilen, aynı zamanda daha alt siyasî ve sosyal birimlerde de görülebilen, iç içe geçen halkalar misali, farklı ölçeklerde ve farklı derecelerde tezahür edebilen bir unsurdur. Asabiyet aile ve şerefin kaynağıdır. Asabiyet şerefin sırrıdır. Asabiyet nihaî gayesi mülk olan bir unsurdur. Asabiyet; himaye, müdafaa ve hak aramanın ancak kendisiyle mümkün olduğu bir unsurdur. Diğer bir deyişle asabiyet, her türlü kolektif eylemin gerçekleşmesi için zorunlu olarak bulunması gereken bir unsurdur. Asabiyet, bir rütbeye ve kademeye ulaşınca sahibinin onun üstündekini talep etmesine neden olan bir unsurdur.’’

 

İbni Haldûn’un devlete ilişkin görüşlerinin temelini asabiyet kavramı oluşturmaktadır. Asabiyet kavramı İbni Haldûn’a özgüdür. Başka bir düşünürde göremediğimiz bu kavramın tanımını çok farklı ve özgün şekillerde yapmıştır.

 

 

Alıntı: MDM =Milli Düşünce Derneği   Umut Berhan Şen

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | İBNİ HALDUN’UN ASABİYET TANIMI: için yorumlar kapalı
Şub 22

TÜRKİYE’NİN ÖZETİ

TÜRKİYE’NİN ÖZETİ

 

AKP’nin “kadın kolları” olarak çalışan TÜRGEV’e ait İbn-i Haldun Üniversitesini bilirsiniz. Devletin tüm olanaklarından sınırsız yararlanıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocuklarının da yönetim kademelerinde bulunduğu bu vakıf, her ilde ilçede bedava yurtlara sahip. Üzerine yurtta kalan her çocuk için devletten para alıyorlar. Yetmiyor belediyelerden ihale alan müteahhitler bu vakıflara bağışlar yağdırıyor. Yetmiyor, belediyeler devreye giriyor.

İstanbul Üniversitesi gibi devlet üniversiteleri tasarruf için çocukların yediği bir öğün yemeği kesmek zorunda kalırken, bu iktidar yandaşı vakıfların üniversitelerine her imkân sınırsızca sunuluyor.

Mesela…

31 Mart seçimleri bittikten sonra Başakşehir Belediye Meclisi, 10 Mayıs günü toplandı. Gündem konuları arasında İbn-i Haldun Üniversitesi ile Belediye arasında bir iş birliği ve eğitim protokolü imzalanması için Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu’na yetki verilmesi konusu vardı.

Daha öncesinde bu konuyla ilgili bir komisyon kuruldu ve 9 Mayıs 2019 günü Yasin Kartoğlu’na yetki verilmesi Halil Kalkan’ın muhalefetine rağmen oy çokluğu ile uygun görüldü.

Madde 6’da bulunan belediye yükümlülükleri bölümü ve 6.1 maddesine göre Başakşehir Mahallesi, Cemiyet Sokak Hayrettin Atmaca Cami altı dükkanları no: 5/1 proje kapsamında üniversiteye ücretsiz tahsil edilecek,

6.2 maddeye göre, ücretsiz tahsil edilecek olan yerin tüm düzenlemesi ve tefrişat işleri belediye tarafından karşılanacak.

6.3 maddeye göre de, üniversitenin yürüteceği etkinlikler ve proje faaliyetleri için yıllık 600 bin TL belediye bütçesinden harcanacak…

Peki, üniversite bunun karşılığında ne yapacak?

Üniversitenin klinik psikoloji öğretim üyeleri ve bu alanda yüksek lisans yapan öğrencileri tarafından 3-70 yaş aralığındaki ilçe sakinlerine ihtiyaca göre bireysel, çift terapisi, aile terapisi ve grup terapisi olarak psiko-sosyal destek ve psikoterapi hizmeti verecek!

Verilecek olan hizmet ücretsiz değil. Ücreti de hizmet saatlerini de üniversite belirleyecek.

Daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi ihalesi şartnamesinde, ihaleyi alan Kültür A.Ş.’nin İbn-i Haldun Üniversitesi Rektörü Recep Şentürk’ün Malcom X kitabından 11 bin adet almasını şart koştuğunu da tekrar hatırlatayım…

Bu adaletsizliktir.

Belediyenin harcadığı para bizim vergilerimiz, bizim çocuklarımızın geleceği. Keyfe keder dağıtamazsınız…

Sibel’in, Sibel gibi zar zor okuyan gençlerin ahı sizin yakanızı bırakmaz.

Elbet bir gün bu “ah” sizi bulacak…

Ne demişti İbn-i Haldun:

“Devlet doğal olarak iktidardakileri zengin ve gösterişli yaşam sürmeye sürükler. İktidarda yaşam olanakları çoğalır, yaşam koşulları değişir. Egemenlerin dağıttıkları ücret ve ödüllere ilişkin giderleri artar. Zamanla gelirler, giderleri karşılayamaz olur.”

Türkiye’nin özeti.

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | TÜRKİYE’NİN ÖZETİ için yorumlar kapalı