Oca 29

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

24 Ocak:

41 – Caligula lakabıyla tanınan Roma İmparatoru Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus, muhafızları tarafından öldürüldü.

1924 – Rusya‘da Sankt-Peterburg şehrinin adı devrimci lider Lenin‘in anısına “Leningrad” olarak değiştirildi.

1986 – Voyager 2 uydusu, Uranüs‘ün 81.500 km yakınından geçti.

1989 – Seri katil Ted BundyFlorida‘da elektrikli sandalye ile idam edildi.

1993 – Gazeteci ve yazar Uğur Mumcu otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldürüldü.

Hadrianus (D. 76)

Winston Churchill (Ö. 1965)

Fatma Girik (Ö. 2022)

Posted in Yazılarım | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Oca 29

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

23 Ocak:

393 – Honorius, ortak Roma imparatoru oldu.

1556 – Çin‘in Shaanxi eyaletinde meydana gelen depremde yaklaşık 830.000 kişi ölü.

1719 – Kutsal Roma İmparatorluğu bünyesinde Lihtenştayn Prensliği oluşturuldu.

1968 – ABD‘ye ait istihbarat gemisi USS Pueblo Kuzey Kore deniz kuvvetleri tarafından ele geçirildi.

2005 – Viktor Yuşçenko Ukrayna Devlet Başkanlığı görevine başladı.

Stendhal (D. 1783)

Naim Süleymanoğlu (D. 1967)

Salvador Dalí (Ö. 1989)

Posted in Yazılarım | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Oca 29

ADAM OLMANIN YÖNTEMİ NEDİR?

ADAM OLMANIN YÖNTEMİ NEDİR?
Günün birinde Hoca’nın da içinde bulunduğu topluluktan birisi;
“Hocam, adam olmanın yöntemi nedir?” deyince; Hoca Efendi, adamın nefes almasına
bile fırsat vermeden;
“Canım, bunu bilmeyecek ne var, elbette kulaktır.” der.
Fakat Hoca, arkadaşlarının “kulaktır” cevabından pek bir şey anlamadıklarını anlayınca
açıklama yapma gereğini duyar:
“Aa!. . Bunu bilemeyecek ne var? Herhangi bir adam konuşurken onu can kulağı ile
dinlemeli; bu arada kendi ağzından çıkanı kendi kulağı duymalıdır.”

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , | ADAM OLMANIN YÖNTEMİ NEDİR? için yorumlar kapalı
Oca 29

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

29 Ocak:

904 – III. Sergiuspapalık görevine başladı.

1944 – Dünyanın en büyük savaş gemisi Missouri denize indirildi.

1986 – Yoweri MuseveniUganda Devlet Başkanı olarak görevine başladı.

1991 – Körfez Savaşı‘nda Hafci Muharebesi başladı.

2017 – Quebec City Cami saldırısı gerçekleşti.

III. George (Ö. 1820)

Anton Çehov (D. 1860)

Tarık Zafer Tunaya (Ö. 1991)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Oca 28

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

28 Ocak:

98 – TrajanRoma İmparatoru oldu.

1547 – VI. Edwardİngiltere Kralı oldu.

1920 – Osmanlı Mebusan Meclisi‘nin gizli oturumunda Mîsâk-ı Millî kabul edildi.

1932 – JaponyaŞanghay‘ı işgal etti.

1986 – Challenger Uzay Mekiği fırlatılışından 73 saniye sonra parçalandı, yedi astronot öldü.

Şarlman (Ö. 814)

Neyzen Tevfik (Ö. 1953)

Nicolas Sarkozy (D. 1955)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Oca 27

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

27 Ocak:

1521 – Canberdi Gazâlî İsyanıMastaba Muharebesi ile bastırıldı.

1880 – Thomas Edison, elektrik ampulünün patentini aldı.

1901 – Sultanahmet Meydanı‘nda Alman Çeşmesi‘nin açılışı yapıldı.

1945 – Sovyetler Birliği‘nin Kızıl Ordu birlikleri, Almanya‘nın Polonya‘da kurduğu Auschwitz-Birkenau kampını ele geçirdi.

1967 – Apollo 1 uzay aracı, Kennedy Uzay Merkezi‘nde test edildiği sırada yandı.

Wolfgang Amadeus Mozart (D. 1756)

Giuseppe Verdi (Ö. 1901)

Gazanfer Özcan (D. 1931)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Oca 27

ORHAN PAMUK’UN GERÇEK YÜZÜ

ORHAN PAMUK’UN GERÇEK YÜZÜ

Ahmet Taner Kışlalı’nın Kaleminden Okuyoruz:

“Önce, bir romancımızın son kitabının 50 bin adet basıldığı yazıldı. Arkasından kısa sürede 100 binlik bir satışın gerçekleştiği açıklandı. Derken, çıktığı günden beri ikinci cumhuriyetçi çizgisini korumaya özen gösteren Aktüel dergisi, romancıyı Türkiye’nin “bir numaralı aydını” ilan etti.

Bu romancımızın adı Orhan Pamuk’tu! Ben bu “büyük” (!)yazarımızın bir romanını okumayı denemiştim.

Başladığım şeyi bitirme konusundaki tüm inatçılığıma karşın, bitirememiştim.

Ama “Kara Kitap” basında öylesine övüldü ki, ikinci bir deneye girişmekten kendimi alamadım. Ve o çabamda da, daha yarıya gelmeden havlu atmak durumunda kaldım.

Tahsin Yücel ve Emin Özdemir gibi, çok saydığım isimlerin bu yazarla ilgili oldukça ağır eleştirilerini anımsadım. Ama beğenenlerin de “beğenme hakkı”na saygı duydum.

Ta ki… Bir okurum “Kara Kitap”ta gizlenmiş bir bölüme dikkatimi çekinceye kadar…

“Çocukluğunda kız kardeşi ile tarlada karga kovalayan sapık bir padişah” gibi bir anlatım vardı bu bölümde! Prof. Çetin Yetkin yönetiminde, “Müdafaa-i Hukuk” adlı çok değerli aylık bir dergi çıkıyor. İlginç bir rastlantı olarak, derginin Aralık 1998 sayısında, Prof. Fahir İz’in bir incelemesi yayımlandı:

“Orhan Pamuk’taki Atatürk Anlayışı…”

Meğer benim artık okumayı denemediğim kitaplarında daha neler varmış! İşte birkaç örnek:

“Sonra kasaba alanına dolanır. Atatürk heykellerine sıçan güvercinleri ayıplar…”

“Atatürk kendini içkiye vermiş meyhane kalabalığına, cumhuriyeti emanet etmiş olmanın güveniyle gülümsüyordu…”

“Atatürk’ün leblebi zevkinin ülkemiz için ne büyük felaket olduğunu…”

“Sonra bir cumhuriyet, Atatürk, damga pulu havasına girdiğimizi hatırlıyoruz…”

Sayın İz, 275 sayfalık bir kitapta, tam sekiz yerde ve “hiç gerekmediği halde” Atatürk’e sataşıldığını saptamış. Şöyle diyor: “Bunlar kitaptan çıkarılsa hiçbir şey değişmez. Yalnız yazarın kimi ruhsal gereksinimleri tatmin edilmemiş olur!” Kimbilir, belki de Orhan Pamuk’un “en birinci aydın” ilan edilmesinde, bu incelemenin de büyük katkısı olmuştur!

Ben, inandıklarını açıkça savunanlara hep saygı duymuşumdur.

O düşüncelere karsı olsam bile! Ama o yürekliliği gösteremeyip de bunu sinsice yapmaya çalışanlara, oraya buraya “bityeniği” sokuşturanlara, hep tiksinerek bakmışımdır. Bunu hep zayıf bir kişiliğin, zavallı bir ruh halinin yansıması olarak görmüşümdür.

Oyun maskesiz oynanmalıdır! Çirkinlikleri gizleyen maskelerin indirilmesini de tüm “gerçek aydınlar” görev saymalıdır! Ve de Pamuk adlı yazarı, isteyen okumalı, isteyen sevmelidir…

Ama ne olduğunu, kim olduğunu bilerek! Maskenin arkasındaki gerçek yüzü görerek!”

Kaynak: Merhum Ahmet Taner Kışla’nın Kaleminden

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | ORHAN PAMUK’UN GERÇEK YÜZÜ için yorumlar kapalı
Oca 26

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

26 Ocak:

1699 – Osmanlı DevletiKarlofça Antlaşması‘nı imzaladı.

1905 – Pretoria‘da 3.106 karat değerindeki dünyanın en büyük elması “Cullinan” bulundu.

1911 – Richard Strauss‘un Der Rosenkavalier operası ilk kez sahnelendi.

1915 – Rocky Dağı Ulusal Parkı kuruldu.

2005 – Condoleezza RiceAmerika Birleşik Devletleri‘nin ilk Afroamerikalı kadın Dışişleri Bakanı oldu.

Gérard de Nerval (Ö. 1855)

Nikolay Çavuşesku (D. 1918)

Ellen DeGeneres (D. 1958)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Oca 25

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

25 Ocak:

750 – Emevi Devleti‘nin yıkılışına neden olan Zap Suyu Muharebesi gerçekleşti.

1918 – Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu.

1924 – İlk Kış Olimpiyat Oyunları, Chamonix’te başladı.

1951 – Kore Savaşı sırasında Kumyangjang-ni Muharebesi başladı.

1988 – TürkiyeBM İşkenceyle Mücadele Sözleşmesi‘ni imzaladı.

Mihrimah Sultan (Ö. 1578)

Robert Boyle (D. 1627)

Al Capone (Ö. 1947)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Oca 25

“MÜSLÜMAN SİYONİSTLER”

“MÜSLÜMAN SİYONİSTLER”

Erkan Trükten, yayınladığı mesajda “Siyonist Müslüman” kavramı üzerinde durmuş. Abdullah Çiftçi de CNN Türk’teki bir programda “FETÖ başarılı olsaydı Siyonist Müslüman olacaktı…” diye bir ifade kullanmış.                                                                                                                                                           “Müslüman Siyonistler!” kavramını, Çanakkale’de bir toplantıda kullanan, dönemin MHP İstanbul Milletvekili Mehmet Gül idi.  

Gül, “Hz. İsa inecek, Mesih gelecek” edebiyatı ile meşgul olanların, “Dinler arası diyalog” ve “Ilımlı İslam” diye ortaya attıkları görüşlerin, “Mesihçi İslam” olduğunu vurgulamış ve küreselleşmenin nihai hedefinin Müslümanları bu şekilde devre dışı bırakarak “Büyük İsrail” devletini kurmak olduğunu, bu tür gruplar içinde yer alan Müslümanların da aynı projede kullanıldığını söylemişti.                                                                                 

***                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               Bugün FETÖ bitmiş değildir fakat Büyük İsrail projesine hizmet edenler, şimdi “dinler arası diyalog” veya “ılımlı İslam” diyerek kendilerini açığa çıkarmıyor, aksine herkesten daha fazla Müslüman görünerek İsrail’e hizmet ettiğini gizlemeye çalışıyor… Mesela ABD, İngiltere ve İsrail güdümlü El Kaide, IŞİD, El Nusra ve HTŞ örgütleri, İslam’ın temsilcisi gibi davranıyor.

Bugün Suriye’de olan bitenler, Müslüman Siyonistlerin eseridir. Hristiyan Siyonistlerin kurduğu El Kaide daha sonra IŞİD olmuş, El Nusra olmuş, HTŞ olmuş ve Müslüman Siyonistlerin lideri, arkalarındaki tepede İsrail üs kurarken, kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen genç kıza “başını ört” diyerek ne kadar Müslüman olduğunu göstermeye çalışmıştır!

Kâzım Karabekir Paşa’nın, “Öyle puslu bir hava ki şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor” sözü, Suriye’deki duruma harfiyen uyuyor ama Türkiye’de halkın bu durumu anlamadığını varsayanlar, işte o şeytanla işbirliği yapmaya devam ediyor.                                                                                                                                                               ***                                                                                                                          

Gerçek hayatcom.tr’de 3 Haziran 2019’da Ömer Tellioğlu imzasıyla yayınlanmış “Sıra şimdi ‘Müslüman Siyonizmi’nde mi?” başlıklı bir inceleme yazısı var. Özetini vereyim.

“İngiltere’de Stirling Üniversitesi’nde 1994 yılında kurulan Islamic Research Academy, ISRA (İslam Araştırmaları Akademisi) Müslümanlara pazarlanabilir bir Siyonizm türü oluşturmaya çalışmaktadır.

Akademinin kurucularından Sir Townsend’in anlatımına göre ISRA’nın amacı; Müslümanlar için yeni bir Kudüs tarihi yazılması ve bunun yapılacak faaliyetlerle Müslüman yeni nesle benimsetilmesidir. Yani proje bir İngiliz hükümet projesidir. Aynı ekipten Awaisi’nin Türkiye versiyonu olarak kurduğu vakfın ISRA adını taşıması da bu amaca hizmet etmek içindir. ISRA’nın Türkiye’de meşhur vakıfların himaye ve finansmanıyla faaliyetlerini sürdürmesi de ayrıca ilginçtir.

İngiliz hükümetinin Müslümanlar nezdinde Kudüs üzerine yapacağı ilmî çarpıtma operasyonlarının genel masrafı ise Birleşik Arap Emirlikleri tarafından karşılanmaktadır.

2012 yılında Türkiye’ye gönderilen Awaisi, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü’nde göreve başlıyor. Bu arada 2011 yılında oğlu Khalid al-Awaisi, Yrd. Doç. olarak Mardin Artuklu Üniversitesi’ne yerleştiriliyor. Baba Awaisi, 2013 yılında Sabahattin Zaim Üniversitesi’ne geçiyor. Akabinde onu Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde görüyoruz. Bu üniversitede kendisine tezli yüksek lisans programı açılıyor. Yani bundan sonra ISRA projesini bu üniversitede gerçekleştirme imkânı buluyor. Mardin Artuklu Üniversitesi’ndeki oğlu Khalid’i de yanına transfer ediyor.

2017 yılına kadar Türkiye’deki meşhur bir vakıf ve bağlı bir derneğin sağladığı imkanlarla sertifikalı seminerler düzenleyen Awaisi, bu çalışmaları sonucunda ‘İngiltere’de planlanan konsept doğrultusunda’, 400 kişiyi eğittiğini söylemektedir.

Awaisi kendisine verilen görev icabı ilk iş olarak ‘Kudüs’ün ismini değiştirir. 2000 yılına kadar kullandıkları ‘al-Quds’ ismini, İngilizcede ‘İslamic Jerusalem’, Arapçada ise ‘Bayt al-Makdis’ olarak benimsetmeye çalışır.

Awaisi’nin en önemli yükümlülüklerinden birisi de Hz. Ömer’in Kudüslü Hıristiyanlara verdiği eman metninde yer alan ‘Yahudiler şehirde -Kudüs- ikamet ettirilmeyecek’ maddesinin uydurma olduğunu ispatlamaya çalışmaktır.”                                                                                                                          ***                                                                                                                                                                     “Hürseda haber”de Ömer Mert imzasıyla 20 Şubat 2024’te yayınlanmış “Müslüman Siyonistler” başlıklı yazıda da özetle şöyle deniliyor:

“Büyük İsrail’in kurulması için açıktan gizliden ve susarak hizmet etmektedirler. Gazze’de dökülen her kanda payları vardır. Bunlar 5 vakit namazlarını kılar, ramazan ayında oruçlarını tutup, hatim de indirir. Hanımları tesettürlü, kızları imam hatip mezunudur. Müslümanca konuşurlar ancak yaptıkları İsrail’in maslahatı içindir.

Müslüman Siyonistlerin en büyük özelliği kendi koltuklarını ilâh edinmeleridir. Kısa sürede elde ettikleri korkunç servetleri bırakmak onlar için dünyanın en zor işidir. Dava kelimesini çok sık kullanırlar ama onlar için dava, büyük yığınları konsolide ederek dünyadaki meşru ve gayrimeşru servetlere ulaşmak için araçtır.”

Alıntı: Arslan Bulut

Posted in Gündem | Tagged , , , , | “MÜSLÜMAN SİYONİSTLER” için yorumlar kapalı