Tem 20

20 TEMMUZ BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK BAYRAMI KUTLU OLSUN. 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‘nde 20 Temmuz 1974 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen Kıbrıs Harekâtı anısına her yıl kutlanan resmî bayramlardan biridir.

Ulusal bir bayram olarak kutlanan 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı, her yıl resmî törenlerle kutlanır.[2] Stadyumlarda kutlama törenleri düzenlenir. Harekât ile ilgili oyunlar, sergiler, paneller ve konserler halka açık olarak düzenlenir. Çoğu KKTC vatandaşı, kutlama amacıyla evlerine Türk bayrağı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağı asar.

Gerçekleşen törenlere Türkiye’den üst düzey siyasetçi ve asker katılımları olur. Törenlerde ayrıca KKTC Cumhurbaşkanı ve KKTC Meclis Başkanı hazır bulunur. Etkinlikler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adaya ilk adım attığı Yavuz Çıkarma Plajı‘ndaki düzenlenen törenlerle başlar. Boğaz ŞehitliğiLefkoşa Atatürk Anıtı ve Mezarlığında resmî ziyaretçiler ile anma törenleri ve konuşmalar yapılır. Dr. Fazıl Küçük Bulvarı‘nda geçiş töreni gerçekleşir.

Posted in Gündem | 20 TEMMUZ BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK BAYRAMI KUTLU OLSUN.  için yorumlar kapalı
Tem 19

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

19 Temmuz:

64 – Yaklaşık bir hafta süren Büyük Roma Yangını, Roma’nın üçte ikisinin yanmasına neden oldu.

711 – Hristiyan Vizigotlar ile Tarık bin Ziyad yönetimindeki Arap ve Berberi orduları arasında Guadalete Muharebesi gerçekleşti.

998 – Bizans İmparatorluğu ile Fâtımîler arasında Epemiye Muharebesi gerçekleşti.

1870 – FransaPrusya‘ya savaş ilan etti.

1996 – 1996 Yaz OlimpiyatlarıAtlantaGeorgia‘da başladı.

Samuel Colt (d. 1814)

Fausto Zonaro (ö. 1929)

Brian May (d. 1947)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Tem 19

PKK, SİLAH MI BIRAKTI?

PKK, SİLAH MI BIRAKTI?

Günlerden 11 Temmuz, yıl 2025…

Yazın bir kenara…

PKK terör örgütünün sembolik “silah bırakma” töreni…

1978’de kurulan PKK, 47 yıl sonra “silah bırakıyor ve kendini dağıtıyor”(!)

Öyle sunuldu…

30 PKK’lı silahlarını yaktı.

PKK, varoluş amacını dört aşamalı bir stratejiye dayandırır:

Birinci aşama, kültürel ve sosyal bazı hakların alınması.

İkinci aşama, özerk veya federasyon tipi bir yönetim sisteminin oluşturulması.

Üçüncü aşama, Türkiye’de sözde Kuzey Kürdistan’ın kurulması.

Dördüncü aşamada ise, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin bir bölümünü içine alacak, Bağımsız ve Birleşik Kürdistan Devleti.

9 Temmuz 2025’te, terörist başı Öcalan’ın videolu bir mesajı yayımlandı.

Mesajda:

“Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır…”

Ne diyor, terörist başı: “Birinci aşama tamamlanmış, hedefe ulaşılmıştır.”

Yani…

“Varlığımız tanınmış ve sıra, özerk/federasyon tipi bir yönetim sisteminin oluşturulmasına gelmiştir” diyor.

Terörist başı devam ediyor:

“Yapılan, silahlı mücadele aşamasından, demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır…”

Yani, “tarihi bir başarı elde ettik, şimdi sıra demokratik ve hukuk sürecinde…” diyor.

Özetle, terörist başı diyor ki:

Stratejimizin birinci aşaması, zaferle sonuçlandı.

Stratejimizin ikinci ve üçüncü aşamasına, federal bir yapıyı kurma dönemine geçtik.

Gelelim asıl konuya…

PKK gerçekten silah bıraktı mı?

Bakalım…

17 Mayıs 2005…

Terörist başı Öcalan tarafından, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) çatı örgütü kurulur.

KCK bünyesinde; Türkiye’de PKK, Suriye’de PYD/YPG, İran’da PJAK ve Irak’ta PÇDK yer alır.

KCK Sözleşmesi’nde, “Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ta Birleşik bir Kürdistan devleti kurulacağı” belirtilir.

Peki…

Terörist başına bağlı…

Bugün kulağa hoş gelsin diye SDG (Suriye Demokratik Gücü) olan, Suriye’deki PKK/YPG silah bırakıyor mu? Hayır…

Kuzey Irak’ta olduğu gibi, Suriye’de özerk/federal bir devlet olma yolunda hızla ilerliyor.

ABD bu amaçla, 2026 yılı savunma bütçesinde PKK/YPG’ye 130 milyon dolar ayırdı.

ABD, o kadar saf ki…

Silah bırakacak bir örgüte, hem de 2026 yılında 130 milyon dolar verecek kadar saf…

Terörist başına bağlı…

İran’daki PKK/PJAK silah bırakıyor mu? Hayır…

İran’da, rejim değişikliği için kullanılacak.

Bazı PKK’lıların, silahlarıyla birlikte PJAK’a geçtiğine ilişkin haberler de var.

Özetin özeti şu: Terörist başına bağlı dört yapıdan, sadece PKK silah bırakıyor (!)

Geldik, asıl soruya…

PKK, gerçekten silah bırakıyor mu?

11 Temmuz 2025’te, 30 teröristin sembolik silah yakma töreninde…

PKK elebaşı Bese Hozat ne dedi?

“Demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde, sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle bırakıyoruz.”

Vurgu yaptığı, “Demokratik entegrasyon yasaları” ne demek?

Anayasa’da vatandaşlık tanımının, resmi dilin ve benzer yasaların değiştirilmesi…

Ulus ve üniter devlet yapısının ortadan kaldırılması.

Yani, Türkiye’de özerk ya da federal bir yapının kurulması.

Terörist başı, asıl mücadele alanının Suriye olduğunu tee 2013’te söyler.

Ve PKK gücünün, Suriye’deki YPG’ye aktarılması talimatını verir.

PKK da, önemli silahlarını teröristlerle birlikte, zaten Suriye’deki YPG’ye aktardı, aktarıyor.

Mesela…

PKK, araca monte ettiği silahları da araçlarıyla teslim edecek mi?

Önemli ABD yapımı silahları nerede?

Gelişmiş tanksavar silahlarını da verecek mi?

Ağır silahları yakacak mı?

Yoksa, bunları Suriye’deki YPG’ye mi kaydırdı?

PKK’nın sembolik silah yakma gösterisi telaşı sürerken, çok önemli bir gelişme oldu.

9 Temmuz 2025’te, Suriye lideri El Şara ile PKK/YPG komutanı Mazlum Abdi Şam’da görüştüler.

Hem de heyetleriyle birlikte.

İki ayrı devlet gibi…

Görüşme, ABD Suriye Özel Temsilcisi Barrack ve Fransa gözetiminde yapıldı.

Barrack, ABD projesini ilmek ilmek işliyor.

PKK/YPG’nin özerkliğini gerçekleştirme yolunda, başarılı adımlar atıyor.

ABD’nin, İran’da işi bitmedi.

PKK’nın İran kolu PJAK’a ihtiyacı var.

ABD Başkan yardımcısı Biden, 2015’te Barzani’ye ne demişti?

“İkimizin de ömrü, Kürdistan’ın bağımsızlığını kendi gözlerimizle görmeye yetecek.”

Şimdi…

Önce, “Meclis Komisyonu”yla “Terörsüz Türkiye” süreci meşru zemine çekilecek.

Ardından, “ulus” ve “üniter” devlet yapısının ortadan kaldırılması adımları atılacak.

İşte…

PKK terör örgütünü şımartan, bir medya ve bir kısım siyasi aktörün bayram coşkusu budur.

Ve bu coşku, terörle mücadele tarihinde bir ilktir…

Ve sadece, “Yeni Türkiye’ye özgüdür.

“100 yıldır devlet olmamız engellendi” diyen SEVR sevdalıları ile “Cumhuriyet’in 1923’te açılan bir parantez” olduğunu söyleyenlerin bayram sevincidir, yaşanan…

Hem de…

PKK ile mücadelede, 15 bin kahraman şehit ve 30 bin kahraman gazinin gözü önünde…

Tarih kaydeder…

Alıntı: Naim Babüroğlu

12 Temmuz 2025

Posted in Gündem | PKK, SİLAH MI BIRAKTI? için yorumlar kapalı
Tem 18

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

18 Temmuz:

MÖ 390 – Roma Cumhuriyeti ile Galya arasında gerçekleşen Allia Muharebesi‘ni Galyalılar kazandı.

656 – Ali bin Ebu Talib halife oldu.

1920 – Mîsâk-ı MillîTürkiye Büyük Millet Meclisi‘nde kabul edildi. BMM, Mîsâk-ı Millî üzerine yemin etti.

1925 – Adolf Hitlernasyonal sosyalist fikirlerini açıkladığı kişisel manifestosu Mein Kampf‘ı (Kavgam) yayımladı.

1975 – Apollo – Soyuz kenetlenmesi televizyondan naklen verildi.

Caravaggio (ö. 1610)

Nelson Mandela (d. 1918)

Refik Halit Karay (ö. 1965)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Tem 18

“ŞALOM ALEYKE” DEMEYECEĞİM

“ŞALOM ALEYKE” DEMEYECEĞİM

“Selamun aleyküm” İbranicedir. Aslı “şalom aleyke” dir. Ben “Şalom Aleyke” demeyeceğim.

Şalom, M.Ō. 1000’li yıllarda yaşamış zalim, acımasız ve katliamcı ilk Yahudi-İsrail kent devleti kralının adıdır.

Aleyke ise; “üzerine, dâhil, tâbi, tabâ” yani “Kral Şalom’un milletindenim” demektir.

Bugün “şalom aleyke” – selamün aleyküm diyerek selamlaşanlar, üç bin yıl önceki bir Yahudi kralın milliyetindenim diyen ve bunu esenleşme sanan gafillerdir.

Tıpkı bir parola gibi…

Araplar da cahiliye döneminde akrabaları olan Yahudilerden selamlaşma sözü olarak aldılar.

“Şalom Aleyke” sözü o dönemlerde “selamün aleyküm” olarak kullanılmaya başlandı.

Oysa Oğuz Kaan destanında, Göktürk Yazıtlarında ve Kaşgarlı Mahmut’un Bağdat’ta 1072 – 1074 yılları arasında Araplara Türkçe öğretmek için yazdığı eserinde kün (gün) tün (gece) ay (ışık) sözcükleri geçer.

Bugün kullandığımız günaydın, tünaydın selamlamaları Türk varlığı kadar eskidir ve bizimdir.

Türkçede esenleşme sözcüğü varken özellikle İbranice “selamün aleyküm” demeyi Müslümanlık sananlar öğrensin, bilsin isterim.

Dinler işte böyle bir rivayet batağıdır; tabii ki önyargısız sınayıp, sorgulayabilen ve bilimsel kuşku duyabilenler için…

Karşılaşmalarda;

– iyi günler,

– günaydın,

– gününüz aydın olsun,

– iyi akşamlar,

– iyi geceler.

Uğurlamalarda (ayrılırken);

– uğur(lar) ola,

– uğurlar olsun,

– güle güle,

– esen kalın,

– görüşmek üzere,

– görüşürüz,

– sağlıcakla kalın,

– mutlu kalın…

Şeklindeki kullanımların daha doğru seçimler olduğu kanısındayım.

Yahudi’den aşırma Arap selamını hala belirli bir grup PAROLA gibi kullanıyor. Ama ben Şalom ’un tebası veya Arap takipçisi değilim.

Prof. Dr. Ahmet SALTIK.  

Posted in Yazılarım | “ŞALOM ALEYKE” DEMEYECEĞİM için yorumlar kapalı
Tem 17

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

17 Temmuz:

1763 – Rus-Çerkes Savaşı başladı.

1867 – Marx‘ın Das Kapital adlı eserinin ilk cildi yayımlandı.

1918 – Bolşevikler, Rus Çarı II. Nikolay‘ı, eşini, çocuklarını ve dört sadık yakınını Yekaterinburg‘da idam ettiler.

1936 – Cumhuriyetçi Halk Cephesi koalisyonuna karşı askerlerin ayaklanması ile İspanya İç Savaşı başladı.

1975 – Amerikan uzay aracı Apollo ve Rus uzay aracı Soyuz uzayda birleşti.

Mimar Sinan (ö. 1588)

Adam Smith (ö. 1790)

Angela Merkel (d. 1954)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Tem 17

İT KILI KIRKAN BERBER

İT KILI KIRKAN BERBER

Şair berber Turgut Amca yıllardır Gürün Kaymakamlarının berberliğini yapar.

Bir gün Kaymakam Akın Gönen’i tıraş ederken, dükkânın kapısında bir vatandaş belirir.
— Selamün aleyküm
— Aleykümselâm.
— Turgut Amca, bir ihtiyacım var, biraz borç para verebilin mi?
— Yavrum, nerden bulayım parayı. Bu devirde para kazanmak kolay mı? Biz para bulmak/kazanmak için it kılı kırkıyok.
Adam çeker gider. Kaymakam da hiçbir şey demez. Ertesi gün Kaymakam Akın Gönen elinde on iki yapraklı bir takvimle gelir.
— Turgut Amca al şu takvimi, iki aynanın arasına as. İt kılı kırkmaya da devam et, der.
Yıllar sonra Kaymakam Bey bakan olunca Mecliste Suçatılılar ile karşılaşır. Başından geçen bu olayı anlattıktan sonra 3 kg baklava ile Turgut Amcaya selam gönderir.

Posted in Fıkralar, Yazılarım | İT KILI KIRKAN BERBER için yorumlar kapalı
Tem 16

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

16 Temmuz:

1942 – Fransa‘daki en büyük Yahudi tutuklanması: 12.884 Yahudi Auschwitz‘e gönderilmek üzere tutuklandı.

1945 – Manhattan Projesi gereğince Amerika Birleşik Devletleri yakınlarında ilk atom bombası denemesi yapıldı.

1969 – Apollo 11 Cape Kennedy uzay üssünden fırlatıldı.

1979 – Saddam HüseyinIrak devlet başkanı oldu.

1994 – Shoemaker–Levy 9 kuyruklu yıldızının parçaları Jüpiter gezegenine çarptı.

Orhan Şaik Gökyay (d. 1902)

Yasuo Fukuda (d. 1936)

Heinrich Böll (ö. 1985)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı
Tem 16

DEM’LİKÇİLER, DEVLET İÇİNDE DEVLET YOLUNDA…

DEM’LİKÇİLER, DEVLET İÇİNDE DEVLET YOLUNDA…

DEM’likçiler, devlet içinde devlet olmak için hemen harekete geçtiler. Diyarbakır’da Belediye Başkanlığı DEM’likçilerde. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin X hesabından hayırlı olsun notunu etnisite diliyle yazdılar. İlk icraatları da esnaf dükkân tabelalarını “Kürtçe” yazarsa, vergi indirimi uygulaması. Belediye başkanı seçilen eş başlardan dişi olanı “Kürtçe isimleri tercih edecek olan işletme sahiplerine vergi indirimi uygulayacağız.” diye yazmış X hesabından.

İlmî çalışmalarda etnisite üzerine istediğiniz gibi araştırma yapabilirsiniz. Dilinin geliştirilmesini bile isteyebilir, gerekli argümanları kullanabilirsiniz. (Bu meseleyi sonra PKK/HDP’den milletvekili seçilen rahmetli Prof. Dr. Kadri Yıldırım’la tartışmıştık, demeyeyim de fikir alışverişimiz olmuştu. Kadri Yıldırım, milletvekilliği sırasında HHDP/PKK’nın içyüzünü görmüş ve onlardan koptu. Sonra beni aradı, görüşüp konuşacaktık. Ne yazık ki vefat haberini aldım. Onun üniversitede etnisite dili üzerinde ayrıntılı çalışmaları vardır.)

Diyarbakır sanki ayrı bir ülkenin başşehri gibi, belediye binasının üzerinde de “etnisite” diliyle büyükşehir belediyesi yazılı. (Bu yazı da Ak Parti iktidarının eseri.)

Her taviz yeni tavizleri getiriyor.

Tavizlere karşı ilk ses Saray iktidarından mı yoksa CHP’den mi çıkması lâzım? CHP’liler hani diyorlar ya biz Atatürk’ün partisiyiz…

Mustafa Kemal Atatürk, ayırıcı değil, birleştiriciydi. Etnisitelerin aynı çatı altında yoğrulması hedefiydi.

Asabiyet öne çıkarılınca ister istemez, tartışmalar da başlar. Belli sınırlar içinde birlikte yaşayan, yaşamak mecburiyetinde olan kitleler, birbirleriyle de ister istemez kaynaşırlar. Beka için kaynaşma şarttır. Hadi ayrışalım, ayrı yaşayalım, ayrı mahalleler, ayrı köyler, ayrı şehirler kuralım… Kim ne kazanacak?

“Türk” Türk ise, etnisiteler de kendi aidiyetlerini öne çıkarırlar, denebilir. “Türk” aynı sınırlar içinde yaşayan herkesi ifade eder. Mustafa Kemal de “… Türk olana” demiyor, “…Türk’üm diyene” diyor.

Türkiye’de etnisiteden bahsedilirken verilen rakamlar değişik. (Şimdi buna girmeyeceğim. Sonra ele alacağım.)

Her etnisitede, kişinin özelinde elbette asabiyeti kendisi için iftihar vesilesidir. Herkes bunu kabul etmek mecburiyetindedir. Ama bütüncülük içinde ayrıksı hareket, ayrışmaya yol açma, ancak ve ancak “düşman”ı sevindirir.

AKP geçmişte denedi. PKK’yla anlaşacak, istediklerinden bir şeyler verecek, sonra onlar susacak, devlet yürüyecekti.

Başından beri tecrübeyle sabit. Hiçbir parti tavizle, ayrıkçıları durduramadı.

Öncesinde ANAP’ın kurucusu, başbakan, cumhurbaşkanı Turgut Özal, PKK’ya yanaştı. “Yanaşma”yla meseleyi halledeceğini sandı; fena hâlde yanıldı. (Turgut Özal döneminin baş misafirleri PKK’yı besleyen Celal Talabanî ve Mesud Barzanî idi. İkisine de ABD’nin telkiniyle kırmızı pasaport verildi. (“İmralı’daki Konuk” kitabımızda, Celal Talabanî’nin Turgut Özal ve Süleyman Demirel’le ilişkilerini kendi ağzından ayrıntılı verdik.) O dönemde de gerçekleri haykırdım, çok ağır yazılar yazdım.

SHP’nin başındaki Erdal İnönü bunları denedi. O zamanki PKK’nın legal kuruluşu HEP’liler 22 kişiyi TBMM’ye soktu. Netice? Hüsran. HEP, kapandı, birçok milletvekili hapsi boyladı. SHP tepetaklak gitti.

2010’lu yılların başında da “çözüm” diyerek PKK’ya yine yol açıldı. Nevruzlarda Abdullah Öcalan’ın mektupları okutuldu. Dolmabahçe Sarayı’nda mutabakat metni imzalandı. PKK’nın talep tetiği bölgelerde valilere, PKK ne yaparsa yapsın dokunmayın, dendi. Sonu yine hüsran. Örülen “özerklik” duvarlarını yıkmak, kazılan savunma hendeklerini aşmak için bine yakın şehit verdik.

A. Öcalan’ın istediği bütün talepler kabul edildi. Sen verdikçe o istedi. Eş başkanlık bile A. Öcalan’ın emrivakisiydi. Sol/komünistlerle iş birliği yapan bir parti, ülkeyi parçalamak için bütün kapıları zorluyor. Maalesef Atatürk’ün partisiyiz diyenler, ortaya çıkıp yıkıcılara karşı kesin bir dil kullanmıyorlar, kullanamıyorlar. Hâlbuki hepimizi kucaklayan kubbe yıkılırsa, ilk altında kalacaklar da kendileri. Halkımız asla bunları affetmez.

“Çözüm/Çözülme” döneminde PKK/HDP milletvekilleri Abdullah Öcalan’dan akıl alıp gelsinler diye İmralı’ya gönderilmişlerdi. Eş başkanlığı Abdullah Öcalan’ın kendi dilinden okuyalım, gerçekleri görelim, varılacak yeri görelim:

“A. Öcalan: … Bu kadın kotası yanlış kavranıyor. Burjuva kapitalistleri gibi ifade ediliyor. Biz eşbaşkanlık sistemini getiriyoruz. Artık kota anlamsızdır. Çünkü tam eşitliği sağlamış oluyoruz. Eşbaşkanlık hızla hayata geçirilmeli. Eşbaşkanlık kadın ve erkek özgürlüğünü muazzam çözen bir şey. Bunu anlamanız lazım. Başbakan bile bunu yasallaştırdı (Tam bu sırada Sırrı’ya dönerek kahkaha atmaya başladı). Sayın Süreyya, siz bunu televizyonda çok iyi anlattınız. Onlar eşbaşkan deyince bir başka erkek aramaya başlıyorlar. (Yine kahkahayla gülmeye devam etti) Yahu hiç öyle olur mu? Haşa, homoseksüel birliktelik gibi olur bu. Bu sistemi doğru işletmek lazım. Türkiye’ye muazzam bir katkı sağlar ve adaylık sorunlarını da çözer. Yani artık elimizde muazzam bir anahtar olmuş oluyor. Bununla adaylıktan kaynaklı her sorunu çözeriz. (9 Kasım 2013)” (İmralı Notları, s. 172)

Hâlbuki Danıştay, eş başkanlık sistemini hukuka aykırı bulmuş, 2016’da, Van’da idare mahkemesinin eşbaşkanlıkla ilgili verdiği yürütmeyi durdurma kararına yapılan itirazı reddetmiş ve kararı onamıştı.

Hukukçu Prof. Dr. Ersan Şen de 9 Şubat 2024’te X hesabında, eş başkanlığın Anayasa’ya aykırılığını delillerle ortaya koyuyor.

Ak Parti’nin günahı o kadar çok ki… DEM Parti, Ak Parti’nin de gerilediği şu zamanda, ne kaparsak kâr hesabıyla yürüyecek, devlet içinde devlet gibi hareket edecek.

CHP şimdi birinci parti. Ülke bütünlüğü mesuliyeti CHP’nin omuzlarında. DEM’e verilecek her taviz, yıkıma giden yola taş döşemektir.

Alıntı: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/demlikciler-devlet-icinde-devlet-yolunda-786383h.htm

Posted in Gündem | DEM’LİKÇİLER, DEVLET İÇİNDE DEVLET YOLUNDA… için yorumlar kapalı
Tem 15

TARİHTE BUGÜN

TARİHTE BUGÜN

15 TemmuzTürkiye‘de Demokrasi ve Millî Birlik Günü

1099 – Birinci Haçlı Seferi‘nde Hristiyan askerler, sekiz günlük bir kuşatmanın sonunda Kudüs‘teki Kutsal Kabir Kilisesi‘ni ele geçirdi.

1799 – Fransız askerlerMısır‘ın liman şehri Reşid yakınlarında Rosetta Taşı‘nı ortaya çıkardı.

1983 – Ermeni aşırıcı örgütü ASALAParis-Orly Havalimanı‘ndaki Türk Hava Yolları kontuarını bombaladı.

1997 – Amerikalı seri katil Andrew Cunanan, İtalyan moda tasarımcısı Gianni Versace‘yi MiamiFlorida‘da öldürdü.

2016 – Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde Yurtta Sulh Konseyi adıyla örgütlenen bir grup asker, Türkiye hükûmeti ve cumhurbaşkanına karşı darbe girişiminde bulundu.

Rembrandt (d. 1606)

Anton Çehov (ö. 1904)

Emil Fischer (ö. 1919)

Posted in Tarihte Bugün | TARİHTE BUGÜN için yorumlar kapalı