Mar 17

Domaniçli Habibe…

DOMANİÇLİ HABİBE

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bir Yunan fırkası, Bursa’nın Gemlik Kazası’ndan geçti. Domaniç’ten, Sultan Dağları’ndan Kütahya üzerine doğru yürüdü. Karargâh Kumandanı Nâzım Bey şehit oldu. İnegöl halkı yediden yetmişine kadar düşmana karşı koymaya hazır. Silah bulamayanlar, taş, odun, demir parçalarıyla vatanı korumaya gidiyorlar!..
 
O sırada Domaniç Dağları’nın bu yiğit kadını da 20 yıl boyunca bütün bir gençliğini harcayarak yetiştirdiği oğlunun eline silahını veriyor. Ona aşıladığı vatan sevgisinden emin bir halde göğsünü gere, gere, İnegöl’e düş
manın karşısına gönderiyor.
 
Lâkin gel gör ki; dağdan inen bu saf köylü çocuğu, bize hıyânet eden bir jandarma onbaşısının oyuncağı oluyor. Yaptığı işin kötülüğünü fark etmeden düşmana haber taşıyor.
 
Bir gün, köyünde oğlunu, yurdunun kurtuluşu için dua ederek bekleyen bu talihsiz anaya, uğursuz bir haber veriyorlar:
 
” – Oğlun düşmana casusluk etti!”
 
Kadın bir an duraklamadan silahlarını kuşanarak atına binip yola düşüyor. Kuytu ormanlar, yalçın kayalar aşarak bir yıldırım hızı ile İnegöl’e iniyor. Aldığı adrese göre oğlunun bulunduğu yere varıyor. Kendisini görmek üzere geldiğini söylüyor.
 
Az sonra anasının gelişine sevinen genç, elini öpmek için koşa, koşa yaklaşırken atının üstünde dimdik bekleyen kadın, kara feracesinin yenine sakladığı silâhı çekerek tek kurşunla onu toprağa seriyor. Ve atın başını çevirerek arkasına bakmadan, bir kasırga hızıyla dönüp kayboluyor.”
 
 
Kaynak- Şükûfe Nihal’in “Domaniç Dağları’nın Yolcusu – Bir Yurt Gecesi” isimli eseri.
* http://nacipuskulcu.blogspot.com/2010/03/domanicli-habibe.html
 
Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Domaniçli Habibe… için yorumlar kapalı
Mar 16

Bu garip kuşların da hayatlarını bağışladınız!

images (1)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bu da, bir başka dalkavukluk hikâyesi: Ava olan merakı kadar
atıcılıktaki beceriksizliği ile de meşhur padişah günün birinde sürek avına
çıkmış. İleride havalanmış bir ördek sürüsü görmüş, hemen tüfeğini kapmış,
nişan alıp tetiğe basmış ama karavana! Sürü, tek bir noksan bile vermeden kanat
çırpmaya devam etmiş… Padişahın her an yanı başında duran dalkavuğu fırsatı
kaçırır mı? Hemen el kavuşturup boyun bükerek “Aman hünkârım!” demiş;
“Bu garip kuşların da hayatlarını bağışladınız!”… (Dalkavukluk
tarih boyunca işte böyle zarif, nükte ile dolu ve hem hazırcevaplık, hem de
parlak zekâ gerektiren bir meslek olmuştur. Bu özelliklere sahip olmayanlara,
yani “İddia ediyorum, Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra partide en güçlü
lider sayın Kılıçdaroğlu’dur” gibisinden bir söz edip ardından
“İnönü’den, Ecevit’ten ve Baykal’dan da güçlüdür” diyerek tüy
dikenler dalkavuk falan değil, eski tâbiri ile “kâselîs”dirIer.
 
“Kâselîs: Farsça birleşik sözcük; çanak yalayıcı, dalkavuk anlamında. Asıl yazılışı kâse-lîs şeklinde. Çoğulu kase – lisan’dır ki pek kullanılmaz.
 
*sonkale.org Murat Bardakçı
 
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Bu garip kuşların da hayatlarını bağışladınız! için yorumlar kapalı
Mar 15

Selam Size!

indir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Gönülleri sonsuz bir sabır gölü
Görenler sanıyor şakayık gülü
Sevenlerin kardeleni, sümbülü
Selam size;
Şifa hanesinde harman olanlar
Her türlü dertlere derman olanlar
 
Hastalığa müdahale anında
Huri, melek az kalıyor yanında
Altın, zümrüt, inci cevher kanında
Selam size;
Şifa hanesinde harman olanlar
Her türlü dertlere derman olanlar
 
Abidler safında en nurlu kişi
Size vermiş Lokman Hekim bu işi
Gözümde Ferhat’ın dağlar delişi
Selam size;
Şifa hanesinde harman olanlar
Her türlü dertlere derman olanlar
 
Olmasın yanlışlık, eksiklik kovun
Gönül incitmeyin okşayın ovun
Övün ey yüreğim daima övün
Selam size;
Şifa hanesinde harman olanlar
Her türlü dertlere derman olanlar
 
Hastalığı tutan eleksiniz siz
Mikroplara karşı yeleksiniz siz
Bugün de, yarın da meleksiniz siz
Selam size;
Şifa hanesinde harman olanlar
Her türlü dertlere derman olanlar
 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Selam Size! için yorumlar kapalı
Mar 14

14 Mart Tıp Bayramı Kutlu Olsun

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bütün doktor ve sağlık çalışanlarımın Tıp Bayramını yürekten kutlar, bizleri sağlığımıza kavuşturmak için gösterdikleri gayretten dolayı takdir ve teşekkürlerimi sunarım.
 
14 Mart 1827’de, II. Mahmut döneminde, Hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle ilk cerrahhanenin, Şehzadebaşı’ndaki Tulumbacıbaşı Konağı’nda Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye’de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Okulun kuruluş günü olan 14 Mart, “Tıp Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
İlk kutlama, 1919 yılının 14 Mart’ında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşmiştir. O gün, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran’ın önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktorları da destek vermişti. Böylece tıp bayramı, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamıştır.
1929-1937 yılları arasında 12 Mayıs günü Tıp Bayramı olarak kutlandı. Bu tarih, Bursa’daki Yıldırım Darüşşifası’nda ilk Türkçe tıp derslerinin başladığı tarih olarak kabul edildiği için Tıp Bayramı yapıldı. Ancak zamanla bu uygulamadan vazgeçildi, yeniden 14 Mart Tıp Bayramı oldu. 1976’dan bu yana 14 Mart’ın geçtiği hafta Tıp Haftası olarak kutlanmaya başlandı.
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | 14 Mart Tıp Bayramı Kutlu Olsun için yorumlar kapalı
Mar 13

“İmralı Kuyruğu”

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tayyip Erdoğan’ın kullandığı ama kime ait olduğunu söylemekten kaçındığı “Tek bayrak, tek vatan, tek dil, tek din” ifadelerinin siyonistlere ait olduğunu biliyor musunuz?  Ve İsrail’  ilk defa bir Müslümana “Yahudi cesaret madalyası”  takıyor. Niçin?
 “Ey RTE, Şu an ki Makamını Milliyetçiliğe Borçlusun!” başlıklı yazıda ifade edilmektedir.

 
Şu anda farklı bir psikolojik harekat başlatılmıştır. 
Önce basın mensubundan biri “Türk olmaktan istifa ettiğini söyledi.” Sonra bir AKP milletvekili “Ben Türk değilim Arnavut’um” dedi. Bu bir hastalıktır beyinlerinde hainlik virüsü bulunanlara bulaşacaktır. Türkiye’yi bu hale getirenler kimler olduğunu herkesin bildiğini zannediyorum.
Başkanlık uğruna terör örgütüne her türlü tavizi vererek, terör örgütünün cani elebaşı ile hangi kararların alındığını ya da alınacağını Türk milletinden gizlemenin sebebi nedir?
 
Terör örgütünün mektubunda tehdit, ihanet, ayrışma ve  AKP ile işbirliği açıkça görülmektedir. Cani ile aynı torbaya girmek şehitlere, gazilere, bu millete hakarettir, ihanettir.
 
İşte mektuptan  birkaç satır.  
“Çekilme parlamento kararıyla olacak. TBMM onaylayacak, hakikat komisyonu kurulacak, köylere dönüş olacak. Bunları yapmazlarsa çekilme olmaz. Ne ev hapsi, ne de af. Bunlara gerek kalmayacak. Hepimiz özgür olacağız. Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır, ne başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Herkes bilmeli ki, ne eskisi gibi yaşayacağız, ne eskisi gibi savaşacağız. Başbakanı buna inandıran ekip ’PKK’yı bitireceğiz’dedi. 10 bin kişiyi (KCK) içeri aldılar.
“Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. AKP ile bu temelde başkanlık ittifakına girebiliriz. Vatandaşlık maddesine gelince; özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Burada sadece Türkiye de olabilir. Devlete aitiz, Türk ulusçuluğuna değil.
Çekildiğimiz anda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Kürtler kendi kendilerini yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride olabilir.*Kürtçe resmi dil olarak kabul edilsin”  Anlaşılan daha çok uğraşacağız…
 
Şunlar da istenmektedir.
*Yeni bir anayasa yapılsın
*Anayasadan “Türk” çıkarılsın, Türkiye vatandaşlığı getirilsin
*Yönetimde federalizm veya özerkliğe ya da eyalete geçilsin 
*Cani elebaşı ev hapsine alınsın
*”Bölgede 2. Bayrak dalgalansın” isteği  vs… vs…
Terör örgütünün istekleri gizlenerek vatandaşı duygusal davranışlarla alıştırılmaya çalışılıyor. Bu görevin gönüllülerinden en önemlisi ise medya olduğu düşünülüyor.
40 bin civarında vatandaşımızın katledilmesinde suçlu olan terör örgütünü affetmek iktidarın hakkı mıdır? Binlerce şehit ve gazi yakınlarının hiç mi hakkı yok! Daha önceleri “devlet vatandaşa karşı işlenen suçları affedemez. Vatandaşın rızası gerekir “diyen “ampul” takımı şimdi canileri affetmek için kuyruğa girmiş durumdalar.
Fakat gazetecileri, terörle mücadele eden askerleri çeşitli bahanelerle 5 yıldır tutuklu olarak zindanlarda tutabiliyorlar. Bunun neresi adalet, bunun neresi demokrasi?
Birde teröristler üçüncü bir ülkeye gidebilirler deniliyor. Teröristleri kabul eden üçüncü ülkenin her hangi bir amaçla bu teröristleri kullanmayacağı garantisi var mıdır?
Hani karışık işlerle ilgili bir tabir vardır halk arasında, “Arap saçı” olarak ifade edilir. Bu, küresel kapitalizm= ABD=AB=AKP=BDP=Terör örgütü saçı”dır ki;  Bunu milli iradeden başkası açamaz, çözemez…
Yeri ve vakti geldiğinde Türk Milleti bunun hesabını soracaktır. Zira hiçbir kusur ayıpsız, hiçbir suç cezasız kalmaz…
Erdoğan “baldıran zehri içeceğini” söylüyor ama vatandaş  “baldıran zehrini millete içirecekler” diyor.
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | “İmralı Kuyruğu” için yorumlar kapalı
Mar 12

İstiklâl Marşı’nın Kabulü

istiklalmarsi1
12 Mart 1921 tarihinde TBMM’de yapılan oylama sonucunda Mehmet Akif’in şiiri, İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. Mehmet Akif Ersoy, verilen 500 liralık ödülü “Ben bu şiiri para için yazmadım.” diyerek Türk ordusuna bağışlamıştır. Mehmet Akif, İstiklal Marşı’nı kitabı Safahat’a niçin koydurmadığı sorulduğunda “O benim değil, milletimindir.” cevabını vermiştir. 
İstiklal Marşı’nın bestelenmesi için yarışma düzenlenmiş, bu yarışmaya 24 besteci katılmıştır. 1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat ÇAĞATAY’ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930’da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Osman Zeki ÜNGÖR’ün hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuştur. 
Millî marşımız, milletimizin hiç değişmeyen bağımsızlık karakterinin yakın çağdaki büyük tezahürü olan ve Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı içinden çıkmıştır. Millî marşımız, Türk milletinin “medeniyet denilen tek dişi kalmış bir canavar” tarafından yok edilme niyet ve teşebbüslerine karşı verilmiş bir kavganın içinden doğmuştur. Onun için adı “İstiklal Marşı”dır.
Mehmet Akif, son günlerinde, hasta yatağında yatarken kendisine İstiklal Marşı için “Acaba yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?” diye bir sual sorulmuş. Akif’in şu cevabı, bu marşın neyin destanı, neyin mahsulü olduğunu anlatacak bir vecizedir:“O şiir bir daha yazılamaz, onu ben de yazamam; onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. Allah, bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın.” 
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | İstiklâl Marşı’nın Kabulü için yorumlar kapalı
Mar 11

Hakan Şükür Seyretsin

haber_5128bdeb0fb34
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türk olmak zorunda değilsin. Ancak Türk’e vefa borcunu unutma!
 
http://www.sonkale.org/hakan-sukur-bunu-izlesin-h197948.html       konuyu bu adresten seyredebilirsiniz.
 
2011 seçimleri öncesi Saffet Sancaklı’ya katıldığı Genç Bakış programında neden MHP diye soruluyor. Sancaklı adeta Hakan Şükür’e cevap niteliğinde bir cevap veriyor.
 
“80′ öncesi  günlerde Ay Yıldızlı bayrak direkten indirilip yerine başka bayrak asılınca….,Ay yıldızlı bayrağın bu okulda dalgalanmasını sağlayacak kimse yok mu dedim, var dediler…
 
Ülkücüler var dediler !
 
Ve ben o günden beri Ülkücüyüm…”
 
80 öncesi marksistler, stalinistler, maoistler,  “Enternasyonel Marşını söyleyerek Türk Bayrağını gönderden indirmek istediklerinde karşılarına ülkücüler  dikildi. “Bayrak inmez Ezan dinmez” dediler. Hala da demeye devam ediyorlar. 
“Vatanın ha ekmeğini yemişim ha uğruna bir kurşun” diyen bir anlayış ülkücülerden başka bir fikirde mevcut değildir. Allah onlardan razı olsun!
 
Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Hakan Şükür Seyretsin için yorumlar kapalı
Mar 10

Tayyip Erdoğan’ın Kürt raporu:

18317Tayyip Erdoğan’ın 18 Aralık 1991’deki Kürt raporu:
 

ADI KÜRT SORUNU, YER KÜRDİSTAN

Erdoğan’ın, bugün AKP Adıyaman Milletvekili olan Mehmet Metiner’e hazırlattığı 18 Aralık 1991 tarihli raporun çarpıcı bölümleri şöyle:

» Bugün “Doğu” veya “Güneydoğu Sorunu” olarak adlandırılan sorun, aslında bir “Kürt Sorunu”dur…

» Bugün Doğu ve Güneydoğu olarak adlandırılan bölgeler, tarihin en eski devirlerinde “Kürdistan” olarak adlandırılan coğrafyanın içinde yer alan bölgelerdir…

» Kürtlerin konuştuğu dil olan Kürtçe, Türkçeyle ilgisi olmayan müstakil bir dildir…

» Türkiye’nin Güneydoğu’su bugün hâlâ geri kalmışlık sorunuyla yüzyüzedir. Bölgede “Kürt Sorunu” dolayısıyla olağanüstü yasalar uygulanmakta ve bölge geniş yetkilere sahip olan genel bir vali tarafından idare edilmektedir.

» 1985’te başlayan PKK saldırıları dolayısıyla bölge bir yanda devlet terörü, öbür yanda da PKK terörü arasında sıkışıp kalmaktadır. Bölge halkı PKK’ya bir biçimde arka çıktığı gerekçesiyle sürekli baskı ve işkence altında tutulmaktadır. Özel Tim’in bölgedeki uygulamaları adeta hesap dışıdır. Bölgede yaşayan insanların ne mal ve ne de can güvenlikleri söz konusudur. İnsanlara bölgede gerektiğinde “bok” bile yedirilmektedir.

» Demokratikleşme ve insan hakları noktasında Güneydoğu son derece geridir. Yakın bir zamana kadar anlamsız ve çağdışı Kürtçe yasağı dolayısıyla bölge insanları baskılarla yüz yüze gelmiştir.

KEMALİST SİSTEM İFLAS ETTİ

» Güneydoğu iktisadi bakımdan geri bırakılmıştır. Bölgede doğru dürüst sanayi tesisi bulunmamaktadır. İşsizlik ve yoksulluk diz boyudur. Bölge insanları bulundukları yerlerden, özellikle kırsal kesimlerden şehirlere doğru akın etmektedirler. Şehirlere doğru başlayan bu göçün iki nedeni vardır: En temeldeki neden siyasidir.

» Bugün Güneydoğu’da PKK eliyle sürdürülen Kürt silahlı mücadelesi şehre inmiştir. Devlet, kontrgerillasıyla, özel timiyle, harcadığı trilyonlarca lirasıyla, köy korucularıyla vs. bu sorunun üstesinden gelinemeyeceğini artık anlamış bulunmaktadır.

» Kemalist devletin geleneksel zora ve silaha başvurma yöntemi artık iflas etmiştir.

YEREL PARLEMENTO OLUŞTURULMALI

» Yerel parlamentoların oluşturulması ve merkezî devletin küçülmesi Türkiye’de tam demokrasinin yerleşmesi için atılacak önemli adımlardır.

» Türkiye’de Kürt kimliğinin tanınması ve Kürt kültürünün geliştirilmesi için engelleyici tüm yasaların kaldırılması, Türkiye’de dileyen herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesini savunmak.

» PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet- PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek, devletin eleştiri üslubunu benimsememek; “Bölücü“, “Terörist“, “Ayrılıkçı” vs…

KÜRTLER KOPMAK İSTEMİYORLAR

» Kürtler ne mi istemektedirler? Çoklarının zannettiği gibi Kürtler, Türkiye’den kopmak istememektedirler. En azından Kürtlerin büyük çoğunluğu Türklerle birlikte eşit ve gönüllü bir birliktelik oluşturmak istiyorlar. T.C devletinden kopup bir Kürt devletini kurma düşüncesini marjinal Kürt unsurlar savunmaktadırlar. Gerçi bunlar da yakın vadede değil ancak uzun vadede bunun mümkün olabileceğini söylemektedirler.

» Kürt halkının büyük bir çoğunluğu Kürt ulusal kimliğinin tanınmasını ve Kürt kültürünün geliştirilmesini istemektedirler. Dahası ve en önemlisi, kaç zamandan beridir kendilerine yönelik baskıların son bulmasını dilemektedirler. Yaşadıkları bölgenin iktisadi ve sınai açıdan kalkındırılmasını beklemektedirler.

Raporun metin yazarı Erdoğan’ın danışmanı Mehmet Metiner’dir. Metiner son zamanlarda ırkçılık yerine artık doğrudan milliyetçiliği suçlamaya başlamıştır.
 
(Bana danışmanını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.)
 
http://www.internethaber.com/demokratik-acilim-erdogan-kurt-sorunu-refah-partisi-raporu-kemalist-hareket–454557h.htm   Yazının tamamını bu adresten okuyabilirsiniz.
 
Posted in Yazılarım | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Tayyip Erdoğan’ın Kürt raporu: için yorumlar kapalı
Mar 09

Kayserilinin Zenginleşmesi…

images
 
Kayserili, siyah sutyen almak için girmiş Musevinin dükkanına.
Paranın… kokusunu alan Musevi, az kaldığını iddia ederek, tanesini 40 dan vermiş. Kayserili, 6 tane alıp, birkaç gün sonra tekrar dönmüş, bu sefer 2 düzine istemiş…
 
Bu sefer Musevi tanesini 50 den satmış.
Aradan 1 ay geçmiş, gittikçe mal bulamayacağını sanan Kayserili, geri kalanı 75 den kapatmış.
 
Sonunda Musevi merak edip, bu kadar sütyeni ne yaptığını sormuş ona!
Kayserili cevap vermiş,
 
Hiç Vallah ben ikiye kesiyor, minik takkeler yapıyor, sonra da bunları Musevilere tanesi 100(*) den satıyorum demiş!!!
 
Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , , , , | Kayserilinin Zenginleşmesi… için yorumlar kapalı
Mar 08

Kadın

images (1)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hasreti, özlemi, vefası duru
Onurun, şerefin güneşi kadın
Bir azmin hayata akseden nuru
Sevginin, şefkatin kardeşi kadın
 
Odur insanlığın yakuttan taşı
Yükselmekte arşa onurlu başı
Bütün ailenin sonsuz sırdaşı
İrfanın sönmeyen ateşi kadın
 
Korkmaz, gerekirse her zehri içer
Vatanı uğruna canından geçer
Her haliyle vakur erdemi seçer
Evlerin sultanı, evdeşi kadın
 
Geleceğe dönük gözlerinde fer
Yuvaya gönülden bağlı bir nefer
Yiğitçe yuvayı kollar her sefer
Erkeğin baş tacı ve eşi kadın
 
Hava, su ve güneş canlıların hayat kaynağıdır. Toplumların hayat kaynağı da kadınlardır. Hayat kaynaklarımızı korumanızı diler, sonsuz saygı ve sevgilerimle kadınlar gününüzü kutlar, kabulünü önemle rica ederim. www.kenansahbaz.com.tr.
 
Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Kadın için yorumlar kapalı