Haz 27

Adıyla, Sanıyla Türkoğlu Türk’üm

 
 
 
 
Bütün Şehitlerimize Allah’tan Rahmet, Peygamberimizden Şefaat, Yüce Türk Milletine, Ailesine sabırlar ve başsağlığı dilerim. 
 
 
 
 
 
 
  
Hürriyete aşık özümün özü
Keskindir kılıçtan ırkımın sözü
Titretir alemi öfkemin yüzü
Çağlar ötesine geçmektir ülküm
Adıyla, sanıyla Türkoğlu Türk’üm
 
Bilinmekte altın çağım, erliğim
Dile mi, göze mi, geldi dirliğim?
Peygamber ocağı ordu birliğim
Millî devlet benim en büyük ülküm
Adıyla, sanıyla Türkoğlu Türk’üm
 
Sabrım sınanmaya gelmez hiç benim
Dört bir yanı şehit dolu ülkemin
Özü İslam, Özü Türk’tür ilkemin
Türk-İslam ülküsü gönülde ülküm
Adıyla, sanıyla Türkoğlu Türk’üm
 
Bu ümit, bu özlem, sanmayın kurur
İçimdeki volkan kaynayıp durur
Can verir bu millet vatan kurtulur
Benim ilelebet Turan’dır ülküm
Adıyla, sanıyla Türkoğlu Türk’üm
 
Yakışmıyor başka adlar hiç bana
Türk adıyla asırlardır her şana
Kucaklaşıp ırkım ile kan, kana
İki yüz milyona ulaşmak ülküm
Adıyla, sanıyla Türkoğlu Türk’üm

 

Posted in Şiirlerim | Adıyla, Sanıyla Türkoğlu Türk’üm için yorumlar kapalı
Haz 26

Son Yüzyılın Dahisi ATATÜRK!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Atatürk’ün Okuduğu Kitap Sayısı

 

3997’yi Atatürk’ okuduğu kitap sayısı. Günde 1 kitap okumuş olsa, yılda 365 kitap eder. Bu da neredeyse 11 yıl demektir. . Yani hayatının 11 yılını kitaba geçiriyor. Kitaplar yeterince hacimli olduğu kadar yabancı dille yazılmışı da var. Fransızca. Ağırlıklı olardan Dil, Din, Tarih, Edebiyat kitaplarından oluşmuş. “Bir kitabı 2 günde okusa” 22 seneye karşılık geliyor. Atatürk, başladığı hiçbir işi yarm bırakmayan bir lider olmasından mıdır, nedir, kitapları da yarım bırakmamış? Herbir kitabı 3 günde okusa hesap 33 yıla çıkıyor…. Hayatını cephelerde, kongrelerde, Meclis’te, Türkiye Cumhuriyetini kurmakla geçiren, ayrıca milletveki, bakan, parti yöneticileri, komutanlarla Çankaya’da sabahlara kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni konuşan,Kurduğu devletin il ve ilçelerini dolaşan Atatürk,nasıl oldu da bu kadar kitabı okumaya zaman buldu. Hatta kitapları üzerlerine yazılarla notlar düşerek inceledi. Bunu hangi lider başarabilir. Var mı bir örneği?

 

Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır… Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye’nin doğması yeni Türkiye’nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilan ve o zamandan beri koruması, Atatürk’ün Türk halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye’de giriştiği derin ve geniş inkılaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur. John F. KENNEDY (A.B.D. Başkanı, 10 Kasım 1963)

 

Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır. Franklin ROOSEVELT (A.B.D.Başkanı, 10 Kasim 1963)

 

Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır.
Albert LEBRUN Fransız Cumhurbaşkanı

 

Yeni Türk Devleti ile Ankara Andlasması’nın imzalanması nedeniyle; “Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı” diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste verdiği cevap: Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O’nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir andlasma imzalamaktan gurur duyuyorum. (1921) Fransız Başbakanı BRIAND

 

Savaş Türkiye’yi kurtaran, Savaştan sonra da Türk Milletini yeniden dirilten Atatürk’ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de büyük kayıptır. Her sınıf halkın O’nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahraman ve modern Türkiye’nin Ata’sına değer bir görünümden başka bir şey değildir.(1938) Winston CHURCHILL İngiltere Başbakanı

 

Bütün bunlar övgü değil, gerçek!

 

Posted in Hikayeler | Son Yüzyılın Dahisi ATATÜRK! için yorumlar kapalı
Haz 25

DECCAL;

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

19. Ve son bir alıntı. Armageddon: «İngilizce’de sevdiğim terimlerden biri “self-fulfilling prophecy” dir. Bu yazının başlığı terimin tam Türkçe karşıtı olmasa bile, anlam açısından demek istenene çok yakındır. Bu gibi inanışların birçok örneği vardır. Bunların arasında Karaip adalarında uygulanan “Voodoo” büyüleme tekniği vardır. İstatistiklere göre, “Voodoo”’un kendilerinin ölümü için yapıldığını bilenlerin ölme orantıları bilmeyenlerden çok daha yüksektir. Bu inançların en ilginci ve belki de en tehlikesi Hiristiyanların, özellikle Amerikan evangelist Hisistiyanların “Armageddon” inancıdır. Bu inanca göre Dünyanın sonuna doğru, bütün dünyayı kapsayan “İyi” ile “Kötü” arasındaki savaşta İsa geri dönecek ve “İyilerin” zaferine önderlik ettikten sonra bin yıl sürerecek “Dünya Saltanatını” kuracaktır. Bu saltanattan sonra İsa’ya inananlar onunla birlikte Cennet’te gidecek ve Müslüman ve Yahudileri de içeren diğerleri (ki dünya nüfusunun yüzde 75’ine yakın) Cehennem’e yollanacaktır. Armageddon’a inananlar tarih boyu değişik senaryolar uydurmuşlar ve her 15-20 yıl son savaşın hemen geleceğini, İncil’e dayanarak, saptadıklarını açıklamışlardır. Olaylar, yaptıkları hesapların saçmalıklarını her defasında açığa vurmuşsa da, bu Armageddon bezirganları yılmadan yeni senaryolar çizmişlerdir. Bir ara Armageddon’unKomünist (Kötü) ve Kapitalist (İyi) sistemleri arasında olacağını bizlere duyurmuşlar, Komünizm çöktükten sonra senaryoyu sarı ırkla (Çin) beyaz ırk arasındaki savaşa çevirmişlerdir. (Bu senaryolar revaştayken Amerikan başkanı Armageddon’a inanan Reagan idi. Bir ara Reagan’ın, inancını bir düğmeye basarak kolayca gerşekleştirebileceğini düşünüp epey korkmuş, fakat onun sekiz yılını kazasız belasız atlatınca biraz rahatlamıştım.) Çin, hem Avrupa’ya ve hem de Amerika’ya yaklaşınca bu senaryo da suya düşmüş, ve böylece bu sivri zekalılar birkaç yıl sessiz kalmışlardır. Fakat dünya’da bir gerçek varsa, o da bu gibi kişilerin yılmadan (utanmadan) yeni teoremler yaratmasıdır. Armageddon’a inanların en son senaryoları büyük savaşa Orta Doğu’da İsrail ve Araplar arasındaki mücadelenin neden olacağıdır. Şimdiye kadar uydurdukları her senaryoları boşa çıkan inanırlar için İsrail-Arap barışı bir ölüm cezası gibidir. Dolayısıyla, “inancı bütün” olanlar, özellikle Amerikan evangelist Hiristiyanları İsrail-Arap gerginliğini ayakta tutmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Bu amaçla iki yıl önce yaptıları Evangelist Kongresine Sharon’u çağırmışlar, ve Sharon’da Armageddon’dan sonra evangalistlerin kendisini Cehenneme yolluyacaklarını bile bile kongede “dostlarını (evangelist Hiristiyanları)” son derece mutlu eden bir nutuk atmıştır. Evangalistler, bununla beraber başka eylemlere de girişmişlerdir. Bunların arasında İsrail’e düzenlenen evangelist “kutsal” turları da vardır. Bazı Amerika’li ve İsrail’li aydınlara göre, Arap-İsrail barışının en büyük engelleri arasında Amerikan evangelist Hiristiyanları vardır. Dünya liderleri arasında Amerika Hiristiyanlarına, özellikle evangelistlere, yaltaklık yapan tek Sharon değldir. Türkiye’yi yönetenlerinin bile “dünya dostları” içinde evangelist ve kendisi gibi inanmayanların Cehenneme gideceklerine inanan Bush vardır. İlginçtir, esasında bizim liderler de kendileri gibi inanmayanları aynı yere atmaktadırlar. Bir yandan Arap-İsrail mücadelesi, öbür yandan inançları birbirine 180 derece zıt kişilerin (kurt ile kuzunun) “aynı yatakta” yatmaları Armageddon’a inanların ekmeğine iyice yağ sürmüştür. Bizim toplumun da inancına göre kurt ve kuzunun aynı yatakta yatması, dünyanın sonunun geldiğinin bir işaretidir. Suudi Arabistan’ın, Türkiye’nin ve diğer Müslüman ülkelerin evangelist Bush’la aynı yatakta yatması acaba Armageddon’un geldiğini mi gösterir?» (Bkz. Hicri Köroğlu’nun ilgili makalesi) Kaynak: http://www.gizliilimler.tr

Posted in Yazılarım | DECCAL; için yorumlar kapalı
Haz 24

Men Dakka Dukka…

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 Yüksek yerlerden esen rüzgarın sesi böyle çıkıyor demek ki!…(K.Ş)
 
 
 
 
 
 
 
 
Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil’in bu güne kadar medyada sık olarak gördüğünüz, okuduğunuz konuşmaları konu ettiği yazısının bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

-Ben sana cibiliyetsiz, seviyesiz, vizyonsuz, çapsız, yeteneksiz, dik duramayan, yüz karası, sığ ve iftiracı dediğim için kusura bakma n’olur, malum politika gereği.
– Olur mu canım ben seni anlıyorum. Ben de sana ahlaksız, omurgasız, vicdansız, ikiyüzlü, zalim, gözü dönmüş, küstah, insanda biraz utanma olur, hayatımda bu kadar yalancı görmedim dediğim için bana darılma seçmenime hoş görünmek için söylemek zorundayım.
– Sen bana din tüccarı, geri kafalı, ormanda mı yetiştin diye sorunca, ben de sana mecburen, sen ne diyorsun be, amatör şeyhülislam, fırıldaklığı bırak, kıvırmadan konuş, oy kullanmayı bile beceremedin, akşam ne yediğini hatırlıyor musun diye sormak zorunda kalmıştım, men dakka dukka hesabı…
– E tabii, sen bana, edepten adaptan uzaksın, bu tertemiz alnımı senin o lekeli dudaklarına sürdürmem, etrafa zehir saçıyorsun, ruh halin hastalıklı deyince, bana da, kul hakkı yiyenin alnı temiz olmaz, bunun elleri de temiz değil, yatacak yeri yok, kıvırma olur da 180 derecelik kıvırmayı bunda gördüm, tipik bi vaka, maskeni indireceğim demekten başka çare kalmamıştı haliyle… Bu kadar lafın üstüne, bi bardak da soğuk su rica edebilir miyim?
– Görüşmemiz olumlu karşılanmadıysa, salı günü sana giydiricem haberin olsun, dürüst ol dürüst, istismarcı falan diycem, aman diim darılma.
– Boşuna şark kurnazı demiyorum sana! Ben de iki tane konuşma hazırladım zaten salı derbisi için… Birinde umutlu olduğumu söyliycem, diğerinde umut simsarı olduğunu anlatıcam, duruma göre artık.
– Abi, arada sana da köstebek demiştim, kurban olayım kırılma, hakaret olarak şeyetme yani.
– Canın sağ olsun… Ahlak yoksunu, çirkin, müfteri, külliyen yalancı dememe cevap vermeyip, mevzuyu uzatmadığın için asıl ben sana teşekkür ederim kardeşim.
– Uzlaştığımıza göre, tamamız galiba. Ben benimkileri tembihledim, şahane şeyler konuştuğumuzu yazacaklar.
– Merak etme, benimkiler seninkilerin tivit’lerini takip ediyor, ona göre pozisyon alacaklar… Ama, sen de şu küstah yandaşlarını uyar, yalakalık yapayım derken kantarın topuzunu kaçırıyorlar.

 

Posted in Gündem | Men Dakka Dukka… için yorumlar kapalı
Haz 23

Altın Sözler

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
• “Bir bölgede çarşıda pazarda milletin devletin dili yerine yerel dillerle anlaşılıyorsa er geç bölücülük başlar” Prof Patrick D. Moynihan
• “Varacağın yeri bilmiyorsan vardığın yerlerin hiçbir önemi yok.”
• “Altınları zamanla biriktirerek satın alabilirsiniz. Ancak zamanla biriktirdiğiniz altınları vererek geçen zamanı asla satın alamazsınız.”
• “Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal, daha iyi.”  Gandi
• “Adalet olmadan düzen olmaz.” Albert Camus
• “Akıl, yalnız doğrulukta bulunur.” Goethe
• “Hiçle başlayan, hiçle biter.” Cornellius Gallus
• “Tanrım, beni arkadaşlarımdan kurtar ki, kendimi düşmanlarıma karşı koruyabileyim”. Mareşal De Villars
• “Başıboşluk, sersemlerin tatilidir”. Chesterfield

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Haz 23

Gereğini Yapın!

 
 
 
 
 
 Kanlı bir terör örgütü Türkiye’yi bölmek, parçalamak istiyor, biz ağlıyoruz.  Bazı devletler tarafından desteklendiği apaçık görülüyor, biz ağlıyoruz. Bu terör örgütünün bütün  mensupları  ve uzantıları  bir devlet kurmak istediklerini ifade ediyor, biz ağlıyoruz. Bu maksatla  askerimi, polisimi şehit ediyor, biz ağlıyoruz. Öğretmenimi, mühendisimi, bütün vatandaşlarımı katlediyor, biz ağlıyoruz… Son günlerde hepimizde bir ağlama modasıdır aldı başını gidiyor… Ağlamak doğal bir işlevdir. İnsanlar duygulandıkları zaman ağlayabilirler, ancak öncelikle görevlerini yapmak zorundadırlar.  12 Eylül öncesi mağdurlarından bir solcunun, ya da bir ülkücünün mektubunu okuyan başbakan iki gözü iki çeşme ağlıyor. Bunu gören “Civanım” Başbakan yardımcısı Bülent Arınç durur mu? Öyle ki, ben daha iyi ağalarım der gibi ağlıyor. Ardından Cemil Çicek ağlıyor. En son Türk Silahlı Kuvvetleri Genel Kurmay Başkanı ağlıyor. 
İsrail’le öyle içli-dışlı olmuşuz, dostluğumuzu öyle geliştirmişiz ki onların ağlama duvarı önünde ağlama kuyruğuna girmiş gibiyiz. Şehit yakınlarının Şehitlerin cenaze törenlerinde o büyük acıya rağmen ‘ağlamayacağını ‘ diye feryat ediyor, biz ağlıyoruz. Yalnız vatandaşın can ve mal güvenliğinden sorumlu olan yüksek rakımlarda ikamet eden görevliler de ağlıyor. 70 milyonun  ise içi kan ağlıyor. Yetkililerin gözleri… Sorumluların göz yaşı dökmesi ‘acziyetin ifadesidir ‘diyenler bile  var.
Bunlara Yüce Türk Milleti’nin tavsiyesi var; “Ağlamayın, gereğini yapın!….”

 

Posted in Gündem | Gereğini Yapın! için yorumlar kapalı
Haz 22

Taze mi, Evladım?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yaşlı bir kadın alış veriş için pazara gider.  Pazarda balık almak için balık pazarına uğrar. Tezgahtar durmadan bağırmaktadır:
– “Canlı bunlar canlı…”
Yaşlı kadın yaklaşıp sorar:
– “Taze mi evladım?..”
Tezgahtar bozulur ve kızar:
– “Canlı diyorum ya teyze, anlamıyor musun?”
Yaşlı kadın utana sıkıla cevap verir:
– “İyi de evladım ben de canlıyım, ama ne yazık ki taze değilim.”
Posted in Fıkralar | Taze mi, Evladım? için yorumlar kapalı
Haz 21

Yüce Türk Milletini Kandırmayın!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Aşağıdaki yazı Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Bulut’un yazısından alınmıştır. Bütün bunları Türk Milleti bilmemektedir. Türkiye üzerine oynanan oyuna medya hep farklı açılardan yaklaşarak insanları uyutmuştur. Tıpkı birçok siyasinin yaptığı gibi… İşte gerçekler bütün çıplaklığı ile Arslan Bulut tarafından dile getirilmiş. Ne yapılması gerektiği açık. Terör örgütünü ve her mekanda destek vereni yok etmek! Bunun başka çözümü yok. Cesaret…cesaret… cesaret…(K.Ş.)
 
Barzani, CHP yöneticisi Mesut Değer’in de katıldığı KDP kurultayında “Kerkük Kürdistan’ındır, bunu tartışmaya dahi açmıyoruz. Birleşik Kürdistan’ı oluşturmak istiyoruz. Kürtler parça parça olamazlar artık. Kürtler tek vücuttur ve dil ekseninde bölünemezler. Çok farklı lehçeler olsa bile, Kürtçe tek dildir” dememiş miydi?
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Pearson, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu dahil Erzurum’dan Bağdat’a kadar uzanan toprakların tek bir ekonomik bölge olması gerektiğini söylememiş miydi? Barzani’nin İnternet sitesinde “Bu coğrafya, siyasi olarak da tek bir bölge olacak, Türk askeri işgal ettiği Kuzey Kürdistan’dan çekilecektir” dememiş miydi?
Türkiye-Irak ortak Bakanlar Kurulu toplantısında aynı coğrafya, “Mezopotamya Ekonomik Bölgesi” ilan edilmemiş miydi? Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Mezopotamya Havzası, bizim vizyonumuzdur” diye konuşmamış mıydı?
Mezopotamya Projesi’ni daha önce Abdullah Öcalan da savunmamış mıydı?
Tayyip Erdoğan, Mardin’de açılım politikalarını kastederek, “Ok yaydan fırladı ve inşallah hedefine ulaşacak” açıklaması yaparken CIA danışmanı Yahudi kökenli Henri Barkey de aynı konuda “Pandora’nın kutusu açıldı, artık geri dönüş yok” dememiş miydi?
“Kürtlerin artık Türkiye’nin her yerinde yaşadığını, bu sebeple yerel düzeydeki çatışmaların artabileceğini” ileri süren Barkey, bir soru üzerine, seçimlerden sonraki anayasa değişikliğinin Kürt sorununa da çözüm getirebileceğini savunmamış mıydı? “Yeni Anayasa” ile hedeflenen nedir?
Ve Arapları Osmanlı’ya isyan ettiren Lawrence, “Bir Kürt devleti kurabilseydim, Türkleri tarihten silecektim, başaramadım” dememiş miydi? 
 
 12 Haziran genel seçimlerinden tam on gün önce, ABD Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı Berna Keen, merkeze “acil” ve “çok gizli” bir kripto çekerek ABD’nin seçimlerden sonra Türkiye’de işleteceği takvimin şifrelerini vermemiş miydi?
Kriptoda TSK’ya yapılacak operasyonun satır başları şöyle değil miydi:
“Türk Silahlı Kuvvetleri muvazzaf personeli ile ilgili plan uygulamaları, beklenen gelişmeler doğrultusunda oluşmaktadır. İnisiyatifleri nötrdür. Aksi gelişmeler hususunda herhangi bir emare bulunmamaktadır. Genelkurmay eski başkanlarının yargılanmaları hususunda hukuki alt yapı hazırlıkları tamamlanmak üzeredir. Yargılamalar hızlanacaktır. Profesyonel ordu çalışmaları tamamlanmak üzeredir.”
Bütün bunları AKP iktidarı yapmadı mı veya yaptırmadı mı?
Kripto, ABD’nin Kürt plânı ve “Özerklik” ilanı için işletilecek takvimle ilgili önemli bilgiler de içermiyor muydu?
“Bağımsız Kürt milletvekilleri çok sert muhalefet yaparak bölgesel özerklik konusunda etkili bir konumda tartışmalı; yerel özerklik, mahalli idareler planlarına işlerlik kazandırılmalıdır.”
Bu takvim AKP iktidarı tarafından işletilmiyor mu?
Ve bütün bunların tamamı, Genişletilmiş Büyük Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi Eş Başkanı sıfatıyla Tayyip Erdoğan’ın sorumluluğunda değil mi?

 

Posted in Gündem | Yüce Türk Milletini Kandırmayın! için yorumlar kapalı
Haz 21

Bozuk Bozuk!…

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yirminci asırda Türkiye’mizde
Herkes şikâyetçi kul bozuk, bozuk
Bir baş belasıdır çıktı ortaya
Milleti kandırır ‘sol ‘bozuk bozuk
 
Fakirliktir tutturmuşlar bir dümen
Solun maskesini düşürdük hemen
Devrim yobazına dedi ki şovmen*
Halkı işleyiver çal bozuk bozuk
 
İktidarda olsa dedirtti aman
Demokratik solmuş palavra, yalan
CHP de baldır dendiği zaman
Tadına baktık biz bal bozuk bozuk
  
Bakmadan giderler karanlık yola
Başına getirir çok türlü bela
Şahbaz’ım sen binme sakın o dala
Onların bindiği dal bozuk bozuk 
20.10.1979
 
*Şovmen: gösteri adamı, gösterici

 

Posted in Şiirlerim | Bozuk Bozuk!… için yorumlar kapalı
Haz 20

Bayrağıma Kan, Vatanıma Can Verdim!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bölücülük illet dedim
Esaret bir zillet dedim
Türk yüce bir millet dedim
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!
Cephe cephe dolaştım hep
Kuduz itle dalaştım hep
Allah (cc) için savaştım hep
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!
Kenetlendim, çözülmedim
Öz kaybedip büzülmedim
Şehit oldum üzülmedim
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!
Bayrak inmesin diye
Ezan dinmesin diye
Vatan bölünmesin diye
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!
Kale gibi burcumuz var
Hakk’a minnet borcumuz var
Vatanda can harcımız var
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!
Düşmanlıklar yetti artık
Sanma canlar bitti artık
Şanım arşa gitti artık
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!
Vatanı sevmeyen gitsin
Bu kan, bu gözyaşı bitsin
Allah (cc) bize rahmet etsin
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!
Acımız çok büyük dinmez
Şehitlere ölü denmez
Birdir bu vatan bölünmez
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!
Anam gönül dağlamasın
Karaları bağlamasın
Sevdiklerim ağlamasın
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!
Şehit oldum canım ana
Bu en büyük onur bana
Gurur duymak düşer sana
Çağlarıma tan verdim ben!
Bayrağıma kan verdim ben!
Vatanıma can verdim ben!

 

Posted in Şiirlerim | Bayrağıma Kan, Vatanıma Can Verdim! için yorumlar kapalı