Mar 14

Sağlık Personeli

 
       
  
Cennetteki huriye eş
Her an şifa veren güneş
Gönüllere kan, can kardeş
Bütün sağlık personeli

 

Gönlü derde deva, nurdur
Hastalığa karşı surdur
Sevgi güzel bir düsturdur
Bütün sağlık personeli

 

Yüzü gülen aya benzer
İşte gergin yaya benzer
Billurlaşmış suya benzer
Bütün sağlık personeli

 

Gecesi, gündüzü işte
Yaşatırlar güzel düşte
Şifa verir her gülüşte
Bütün sağlık personeli

 

Posted in Şiirlerim | Sağlık Personeli için yorumlar kapalı
Mar 13

Tıp Bayramı

Bütün doktorlarımızın ve sağlık personelinin tıp bayramı kutlu olsun
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1950’li-1960’lı yıllarda 14 Martlarda Tıp Fakülteleri’nin öğrenci dernekleri tarafından bir dergi çıkartılması gelenek haline gelmişti. Bu dergilerde öğrencilerin ve hekimlerin sorunları ön plana çıkartılıyordu. 1960 tarihli bu derginin kapağında da fakülte dersleriyle boğuşan tıp öğrencisi karikatürize edilmiş. 
14 Mart 1827’de, II. Mahmut döneminde, Hekimbaşı Mustafa Behçet’in önerisiyle ilk cerrahhanenin, Şehzadebaşı’daki Tulumbacıbaşı Konağı’nda Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye’de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Okulun kuruluş günü olan 14 Mart, “Tıp Bayramı” olarak kutlanmaktadır.
 
İlk kutlama, 1919 yılının 14 Mart’ında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşmiştir. O gün, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran’ın önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktorları da destek vermişti. Böylece tıp bayramı, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamıştır. 
 
1929-1937 yılları arasında 12 Mayıs günü Tıp Bayramı olarak kutlandı. Bu tarih, Bursa’daki Yıldırım Darüşşifası’nda ilk Türkçe tıp derslerinin başladığı tarih olarak kabul edildiği için Tıp Bayramı yapıldı. Ancak zamanla bu uygulamadan vazgeçildi ve yeniden 14 Mart Tıp Bayramı oldu.
 
1976’dan beri sadece 14 Mart günü değil, 14 Mart’ı içine alan hafta boyunca kutlama yapılmakta ve bu hafta Tıp Haftası olarak kabul edilmektedir.
 
Dünyada benzer kutlamalar, farklı tarihlerde yapılmaktadır. Örneğin ABD’de ameliyatlarda genel anestezinin ilk defa kullanıldığı 30 Mart 1842 tarihinin yıldönümü; Hindistan’da ünlü doktor Bindhan Chandra Roy’un doğum (ve aynı zamanda ölüm) yıldönümü olan 1 Temmuz günü “Doktorlar Günü” olarak kutlanır.

 

Posted in Gündem | Tıp Bayramı için yorumlar kapalı
Mar 12

İsiklâl Marşı’nı Kabulü (12 Mart 1921)

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1921 yılında, Şanlı Bayrağımız’ın ve Kahraman Türk Milleti’nin simgesi olacak milli bir marş yazılması için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir yarışma açılmış ve kazanana para ödülü verileceği açıklanmıştır. Ülkenin her tarafından pek çok şair, duygu ve heyecanlarını anlatan mısralarla bu katıldığı halde, Mehmet Âkif’in bu yarışmaya katılmadığı görüldü. Nedeni sorulduğunda: ‘’Milli marş para ile yazılmaz’’ cevabını verdi. Arkadaşlarının ısrarları üzerine ve kazanırsa ödül verilmemesi şartı ile yarışmaya katıldı ve hepimizin yüreğinde yer eden İstiklal Marşı’nı yazdı.

 

Türk Milleti’nin zaferini, yüceliğini ve bayrağımızın kutsallığını en güzel duygularla anlatan İstiklal Marşı, yarışmaya katılan 724 şiir arasından seçilerek zamanın Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından Büyük Millet Meclisi’nde okundu. Bütün milletvekillerince büyük bir coşku ve heyecan içerisinde, iki defa ayakta dinlenen İstiklal Marşı, 21 Mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Milli Marş olarak kabul edildi. Ünlü bestecilerimizden Osman Zeki Üngör tarafından bestelendi.

 

Mehmet Âkif, İstiklal Marşı’nı Türk Milleti’nin eseri olarak kabul ettiği için Safahat’a koymamış ve Kahraman Ordumuz’a hediye etmiştir.

 

İstiklal Marşı

 

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

 

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl…
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!

 

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

 

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

 

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

 

Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

 

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

 

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

 

O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

 

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl

 

Mehmet Akif ERSOY
Posted in Gündem | İsiklâl Marşı’nı Kabulü (12 Mart 1921) için yorumlar kapalı
Mar 11

İstiklal Marşının Hikayesi

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yurdumuzun düşman işgaline uğradığı felaket günlerinde Genel Kurmay Başkanı İsmet (İnönü) Paşa düşmana karşı Anadolu’da tutuşan heyecanı koruyacak; vatan sevgisini ve inancı Canlı tutacak bir marşın hazırlanması gerektiğini düşünür. Fransız ordusunda böyle bir marşın olduğunu ve bizim ordumuzda da olursa ordu için çok faydalı olacağı Milli Eğitim Bakanlığına iletir.

 

Milli Eğitim Bakanlığı da bu düşünceyi yerinde bulup bir yarışma düzenler ve beğenilen güfte için 500 lira ödül verileceğini açıklar. Yarışmaya 734 şiir gönderilir. Bir kurul tarafından şiirler incelenir ve 6 tanesi ayrılır. Ancak ayrılan şiirlerin marş niteliği taşımadığına karar verilir.

 

Bu sıralarda Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif’in para ödülünden rahatsızlık duyduğu için yarışmaya katılmadığı öğrenilir. Bunun üzerine dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi şairin Meclis’teki sıra arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey’in yardımını ister.

 

Hasan Basri Bey Mehmet Akif’i marş yazmaya nasıl ikna ettiğini şöyle dile getiriyor:

 

-Akif Bey’in yanımda olduğu bir zaman, elime bir kağıt parçası alarak,onun dikkatini çekecek bir tarzda yazmaya başladım.
-Ne yazıyorsun?
-Marş… İstiklal Marşı yazıyorum.
-Yahu sen ne adamsın? Seçilecek şiire para ödülü verileceğini bilmiyor musun? İçinde para olan bir işe nasıl katılıyorsun?
-Yarışma kaldırıldı? Seçilecek şiire ne para verilecek, ne de her hangi bir ödül. Milli Eğitim Bakanı bana güvence verdi.
-Ya, o halde yazalım.

 

Bu şekilde yazılmaya başlanan ve 2 günde bitirilen İstiklal Marşı, imzasız olarak Milli Eğitim Bakanlığının oluşturduğu seçici kurula sunulur. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi, daha önce seçilen 6 şiirle birlikte yeni şiiri Ordu Komutanlarına gönderir. Onlardan, şiirlerin askerlere okunmasını, beğenilenleri sıralamalarını ister.
Komutanlar, kısa sürede sonucu bildirdiler: Hepsi de Mehmet Akif’in şiirini birinci sıraya almıştır.

 

Sıra İstiklal Marşı’nın T.B.M.M’ne getirip kabul edilmesine gelmiştir. Marş, ilk olarak Meclis’in 1 Mart 1921 Günü yaptığı ikinci oturumunda ele alınır. Başkan Mustafa Kemal’in söz vermesi üzerine Hamdullah Suphi kürsüye gelerek, sık sık alkışlarla kesilen şiiri okur ve son seçimin Meclis’e ait olduğunu söyler. O gün oylama yapılmaz.

 

Bazı milletvekilleri, bir komisyon kurularak şiirin yeniden incelenmesini, bazıları da hemen görülüp karara bağlanmasını isterler, uzun süren tartışmalardan sonra İstiklal Marşı çoğunluk tarafından Milli Marş’ımız olarak kabul görür.

 

http://www.erguven.net
Posted in Hikayeler | İstiklal Marşının Hikayesi için yorumlar kapalı
Mar 10

Altın Sözler

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*Keçeci-zade İzzet Molla’nın dalkavukluk hakkındaki beyti:
“Meşhûrdur ki fısk ile olmaz cihân harâb
Eyler anı müdâhane-i âlimân harâb” (Cihan fitne fesatla harap olmaz.
Onu asıl harap eden bilginlerin/aydınların dalkavukluğudur.)
 
* “Eğitim yaşantıyı yeniden yapılanma yoluyla değiştirme süreci” Ünlü eğitimci John Dewey
 
* “Bitkiler kültürle, insanlar eğitimle biçimlenir” J.J. Rousseau
 
* “İnsanın ekmekten sonra en fazla ihtiyaç duyduğu şey eğitimdir” Danton
 
*“Para ile elde edilemeyen iki şey; tecrübe ve itibardır…” Atasözü
 
* “Ahmaklığın en büyük kanıtı aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuçlar beklemektir” Einstein
 
* “Türk milleti söylemez, söylenir!” Abdulhak Hamit

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Mar 09

Eşşeklügünden

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Erzurum’dan başlamıştık, Bayburt’la bitirelim. Bizim memleketten iki fıkra yazalım. 
Çiriş diye bir ot olur Doğu Anadolu dağlarında baharda. Çok lezzetli yemekler yapılır bu ottan. Bayburtlu hemşerimin biri toplamış dağlardan getirmiş satıyordu bu ottan, bağırıyordu bir yandan da:
-Haydiiii!…. Eşşegin yemedügü ot geldi… Yağlı coşan, gerip düşen geldi…
Bayburtlular sardılar çevresini almaya başladılar. İstanbul’dan efendiden bir adam da vardı orada, asker olan oğlunu görmeye gelmişti Bayburt’a. Merakla sordu satıcıya:
-Evladım, eşek gerçekten yemez mi bu otu?
-Hee efendi emi, yemez ya.
-Çok ilginç, peki neden yemiyor acaba?
-Eşşeklügünden neden olacak.
Posted in Fıkralar | Eşşeklügünden için yorumlar kapalı
Mar 08

Altın Sözler

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*İyi bir kadın bir erkeği etkiler,
  Zeki bir kadın onda ilgi uyandırır,
  Güzel bir kadın büyüler,
  Anlayışlı bir kadın ise ona sahip olur. ( Helen Rowland )
 
*Kişiye imandan sonra verilen şeylerin en hayırlısı saliha kadındır. ( Hz. Ömer )
 
*Kadınlar kendilerini sevenler için değil, onlara hükmedenler için can verirler. ( H. Edip Adıvar )
 
*Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken.
Koklamasını bilirsen gül,tutmasını bilmezsen diken olur.   ( Refik Halid Karay )
 
 *Bir kadın ya sever , ya da nefret eder ; ortası yoktur .  ( Pubillius Syrus )
 
*Kadın öyle bir konudur ki , onu ne kadar incelersen incele herzaman yepyenidir . ( Tolstoy )
 
*Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın. ( Stuart Mill )
 
*Kadınla müziğin yaşı olmaz. ( Oliver Goldsmith )

 

 
Posted in Atasözleri Vecizeler | Altın Sözler için yorumlar kapalı
Mar 08

Dünya Kadınlar Günü


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  
Takvimler 8 Mart 1857 tarihini gösteriyordu. ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi
çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı.
26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde de anmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler’in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır.
 
Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekânlardan sokaklara taşındı. “Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984’ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya devam ediliyor.

 

*Vikiped

Posted in Gündem | Dünya Kadınlar Günü için yorumlar kapalı
Mar 08

Nasıl sevmem kadınları?

Nasıl sevmem kadınları?
Henüz her şeyden habersiz
Yaşamayı bile bilmezdim
Şafağıma güneş gibi doğan
Beni hayata hazırlayan
Bana sevgisini, özünü, ömrünü veren
Bütün canlılardan cömert ve sevgi dolu
Ayağının altında Cennet olan
O fedakâr meleği
Annemi nasıl sevmem?
 
Nasıl sevmem kadınları?
Hangisini sayayım
Hepsinin de sevgisi bir başka
Çiçeklerin renkleri, kokuları kadar farklı ve hoş
Hepsi de anne yarısı
Ailemden bir parça
Ninemi, halamı, teyzemi, nasıl sevmem?
 
Nasıl sevmem kadınları?
O saf tertemiz çocukluğumun
En güzel hatıralarını birlikte yaşadığım
Beraber güldüğüm, beraber ağladığım
Bana o engin kardeşlik duygusunu tattıran
Bütün sıkıntılarıma ortak olan karındaşımı
Kız kardeşimi, nasıl sevmem?
 
Nasıl sevmem kadınları?
Canımdan bir parça bildiğim
Cennetin nuru dediğim
Yemeyip yedirdiğim
İçmeyip içirdiğim
Üstüne titrediğim
Sevgisine doyamadığım, doyamayacağım
Kızımı, nasıl sevmem?
 
Nasıl sevmem kadınları?
Hayatını benimle paylaşan
Bana sözlü, bana yavuklu
Bana sevgili, bana nişanlı
Ve bana eş olan…
Acıyı da, sevinci de paylaştığım
Hayatımın can parçası
Gururum, onurum, namusum
Karımı, nasıl sevmem?
 
Nasıl sevmem kadınları?
Kadınları nasıl sevmem!

02.04.2003. K.Şahbaz

Posted in Şiirlerim | Nasıl sevmem kadınları? için yorumlar kapalı
Mar 07

Buluta konan işaret…

 

 

 

 

 

Bir deli, çölde bir şeyler araştırıyordu. Ne aradığını soranlara, buraya define gömmüştüm, onu arıyorum, dedi. Peki, bir işaret koymadın mı diye sorulunca da; gerek yoktu, çünkü defineyi gömdüğüm yerin tam üzerinde garip şekilli bir bulut vardı diye karşılık verdi.

 

Posted in Fıkralar | Buluta konan işaret… için yorumlar kapalı