
Kas
07
Düşman 100 yıldır belli! (1)

Posted in Yazılarım
Düşman 100 yıldır belli! (1) için yorumlar kapalı
YÜCE TÜRK MİLLETİNİN KURBAN BAYRAMINI KUTLAR HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLERİM. ALLAH KURBAN İBADETLERİMİZİ KABUL ETSİN.BAYRAMLARIMIZI BAYRAM OLARAK KUTLAMAYI NASİP ETSİN.
***
PADİŞAH dayanamamış: “Geçen sefer ne demiştin, şimdi ne diyorsun?” Dalkavuk boynunu bükmüş: “Padişahım ben patlıcanın değil, sultanımızın dalkavuğuyum!”
Atatürk bir akşam, Çankaya’da arkadaşlarına sordu – Dünyanın en büyük insanı kimdir? – Timur’dur Paşam! – Değil. – Fatih’tir. – Değil. – Yavuz Sultan Selim. – Değil. – Alpaslan. – Değil. – Napolyon. – İskender. – Değil. Nafile!.. Ne derlerse Atatürk “değil” diyordu. Dalkavuklardan biri dayanamadı: – Sizsiniz Paşam., dedi. Atatürk, bu zatı tersledikten sonra, sualinin cevabını kendisi verdi: – Dünyanın en büyük insanı Hz. Muhammed’dir. Ölümünden bu yana bin üç yüz sene geçtiği halde, günde beş vakit, Cenab-ı Allahtan sonra adı söylenen Hz. Muhammed’dir.. Ata’mıza dinsiz diyenlere utansın.
Satılmadık bir şey bırakmayan AKP hükümeti şimdi de gözünü tarihi yapılara çevirdi. Hükümet imar planı yetkisi alarak Kuleli Askeri Lisesi, Haydarpaşa ve Sirkeci Garı, Sirkeci Postanesi ve Selimiye Kışlası gibi paha biçilemeyecek birçok yapıyı peşkeşe hazırlanıyor.
AKP Hükümeti, kamuya ait, atıl arsaları ve tarihi binaları ekonomiye kazandırmak bahanesiyle yeni bir proje başlatıyor. Proje ile İstanbul’da Boğaz’a nazır birçok kamuya ait tarihi binalar kiralama ve satış yöntemi ile elden çıkarılacak. Binaların bir bölümü, imar planı değişiklikleriyle otele dönüştürülecek ya da restore edilerek turizm amaçlı kullanılabilecek.
UYGULAMA başladığında bakanlık hastanelerden okullara, üniversitelerden tersanelere kadar birçok binayı satabilecek. Satışa çıkması muhtemel tarihi binalar arasında Kuleli Askeri Lisesi, Haydarpaşa ve Sirkeci Garı, Sirkeci Postanesi gibi paha biçilemeyecek yapılar da var. Uygulama planı yapma yetkisi ise Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a verilecek.
*Oradoğu Gazetesi
Alzaymıra yakalanmış nesiller Adana’da, Erzurum’da bar vardı
İnsanlar zulümden bunaldığında Gönül dağlarında beyaz kar vardı
Dondursa sevgiyi kutup soğuğu Sımsıcak kalplerde sevgi, har vardı
Şendi gönüllerde bütün bülbüller Bülbülün gülünde ahu zar vardı
Çağlayandı sevgi dolu günleri Yüreklerde tükenmeyen nar vardı
Kuldan utanırdı, korkardı Hak’tan Gönüllerde perde perde zar vardı
Allah (cc) gönüllere en büyük yardı Edep vardı, hayâ vardı, ar vardı
10.08.2006
Bülbüllerin bülbülü Sözlüklerin sümbülü Zihinde şakayık gülü Dillerin ünlüsü Türkçem
Dalgaların hışırtısı Pınarların şırıltısı Raks eden su pırıltısı Çiçekler tatlısı Türkçem
Kaynaklarda dupduru su Miski amber kokusu Bebeklerin uykusu Beyinlerin usu Türkçem
Cıvıl cıvıl kuş ötüşü Minik çocuğun gülüşü İpek sırma dökülüşü Ceylan süzülüşü Türkçem
Sözlüklerin ebesi Ve ahenkli kadın sesi Yüreklerin busesi Gönüller nağmesi Türkçem
16.02.1992
1860’da Osmanlı Ülkesine Japonya’dan bir ekip inceleme yaparak bir rapor yazmış. Raporda “Bunlar aralarında Fransızca konuşuyorlar, bu devlet dağılır diye raporlarına not düşerler. Şimdi gelen Japonlar da şu anda da İngilizceden dolayı dağılır diyorlar.”
Amerika’daki Türk dernekleri bültenlerini Türkçe olarak yayınlardı. Bu derneklerin birleşerek bir federasyon olmaları sağlandı. Bir zaman sonra Amerika’daki Türk Büyük Elçiliği bu federasyona bundan sonra yazışmalarınızı İngilizce emri verir. Artık toplantılar, konuşmalar, yazışmalar, bültenler İngilizce yapılır.
Yine Almanya’da Nasrettin Hoca Haftası dolayısıyla bir kutlama yapılır. O.D.T.Ü’ den bir, iki genç profesör ile Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, T.C. Konsolosu, Türk katılımcılar, dinleyiciler ve bir de Japon Türkiyatçı bir kadın bulunmaktadır. Japon Türkiyatçı kürsüde Nasrettin Hoca’yı Türkçe anlatmaktadır. Öndeki Baş Konsolos mosmor olur ve kadının yanına yaklaşır, “ İngilizce anlatınız” der. Kadın afallar, şaşırır. Gel de, Türk dinleyicilere Nasrettin Hoca’yı İngilizce anlat, hem de Almanya’da diye düşünür. Kadın isteksiz ve tereddütlü İngilizce konuşmaya başlar. Nasrettin Hoca’nın hikâyesini anlatmayı sıra gelince Japon nezaketine rağmen kızarak “Yahu Nasrettin Hoca hikâyesi İngilizce anlatılır mı? Diyerek Türkçe olarak anlatmaya devam eder. Baş Konsolos kahrolur. O.D.T.Ü’den gelenler ise İngilizce konuşma yaparlar. *Prof.Dr. Oktay Sinanoğlu’ndan
Adam sordu: “Vacip nedir? Vacipten evvel vacip nedir?” Hz. Ali cevap verdi: “Tövbe etmek vaciptir; günahları terk ise ondan önce vaciptir.”
Adam sordu: “Yakın nedir? Yakından yakın nedir?” Hz. Ali cevap verdi: “Kıyamet yakındır; ölüm ondan daha yakındır.”
Adam sordu: “Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir?” Hz. Ali cevap verdi: “Dünya acayiptir; dünyayı sevmek ise ondan daha acayiptir.”
Ve adam son olarak, şu soruyu sordu: “Zor nedir? Zordan daha zor nedir?” Ve Hz. Ali, bu son soruya da, şöyle cevap verdi: “Kabir zordur; azıksız, amelsiz kabre girmek ondan daha zordur.”