Nis 03

Azat Kâğıdı Getir

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1522 senesinde Divan’da görülen bir davada şahit icab etti. Sadrazam Makbul İbrahim Paşa şahit olmayı teklif ettiyse de, Rumeli kazaskeri Fenârîzade Muhyiddin Efendi, sadrazamın köle olduğunu ileri sürerek şahitliğini kabul etmedi. Şer’î hukukta kölenin şahitliği makbul değildir. Bunun üzerine paşa, bunu aynı zamanda eniştesi olan Kanunî Sultan Süleyman’a şikâyette bulundu. Padişah, kazaskerin muamelesinin hukukun gereği olduğunu söyledi ve eniştesini azatladı. Bu sefer de kazasker, paşanın tek taraflı beyanını kabul etmeyerek azat kâğıdı (ıtkname) getirmesini istedi. Paşa ertesi gün padişahtan azat kâğıdı getirince, şahitliği kabul olundu.

 

Posted in Hikayeler | Azat Kâğıdı Getir için yorumlar kapalı
Nis 02

Bu Devlet Dağılır!

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1860’da Osmanlı Ülkesine Japonya’dan bir ekip inceleme yaparak bir rapor yazmış. Raporda “Bunlar aralarında Fransızca konuşuyorlar, bu devlet dağılır diye raporlarına not düşerler. Şimdi gelen Japonlar da şu anda da İngilizceden dolayı dağılır diyorlar.”
 
Amerika’daki Türk dernekleri bültenlerini Türkçe olarak yayınlardı. Bu derneklerin birleşerek bir federasyon olmaları sağlandı. Bir zaman sonra Amerika’daki Türk Büyük Elçiliği bu federasyona bundan sonra yazışmalarınızı İngilizce emri verir. Artık toplantılar, konuşmalar, yazışmalar, bültenler İngilizce yapılır.
 
Yine Almanya’da Nasrettin Hoca Haftası dolayısıyla bir kutlama yapılır. O.D.T.Ü’ den
bir, iki genç profesör ile Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, T.C. Konsolosu, Türk katılımcılar, dinleyiciler ve bir de Japon Türkiyatçı bir kadın bulunmaktadır. Japon Türkiyatçı kürsüde Nasrettin Hoca’yı Türkçe anlatmaktadır. Öndeki Baş Konsolos mosmor olur ve kadının yanına yaklaşır, “ İngilizce anlatınız” der. Kadın afallar, şaşırır. Gel de, Türk dinleyicilere Nasrettin Hoca’yı İngilizce anlat, hem de Almanya’da diye düşünür. Kadın isteksiz ve tereddütlü İngilizce konuşmaya başlar. Nasrettin Hoca’nın hikâyesini anlatmayı sıra gelince Japon nezaketine rağmen kızarak “Yahu Nasrettin Hoca hikâyesi İngilizce anlatılır mı? Diyerek Türkçe olarak anlatmaya devam eder. Baş Konsolos kahrolur. O.D.T.Ü’den gelenler ise İngilizce konuşma yaparlar.

 

Posted in Yazılarım | Bu Devlet Dağılır! için yorumlar kapalı
Nis 02

Adını Siz Koyun…

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Herkesin bildiği bir gerçek var. Resmi  olan ve olmayan  bütün kurumlarda mal ve hizmet alımları ihale ile yapılır. Hizmet alımlarını ihalesiz yapan bütün yöneticiler incelemeye ve soruşturmaya tabi tutulur ve hakkında yasal işlem yapılır.
Ancak Fatih projesi kapsamında 20 milyar dolarlık hizmet alımı ihale dışı bırakılıyor. Böyle bir davranışta “iyi niyet ya da samimiyet” aramak mümkün müdür. 500 TL’ ve üzeri alımlarda bile teklif mektubu ile hizmet alımı yapılırken güya eğitim adına 20 milyar dolarlık hizmet alımı ihale dışı kalıyor.
Sevgili vatandaşlar bunun adını lütfen siz koyun…

 

Posted in Gündem | Adını Siz Koyun… için yorumlar kapalı
Nis 01

Nef’i’den

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Şair Nef’i’nin meşhur taşlaması:
 
“Tahir efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebim benim zira,
İtikadımca kelp tahirdir.”
“Kelp” köpek demek… “Tahir” de hem isim, hem “temiz” demek. Anlaşılan Nef’i, Maliki mezhebinden. Ve bu mezhebe göre
köpek mekruh değil. Yani cinasla demek istiyor ki Tahir efendi köpektir!

 

Posted in Fıkralar | Nef’i’den için yorumlar kapalı
Mar 31

Yüreğim, Özüm

 Engin bir deryayı andırır gönlüm
Aklımı sevgiye bandırır gönlüm
Bu demde aklımı kandırır gönlüm
Bu benim yüreğim, bu benim özüm

 

Yiğitlik huyumdur dağlar aşarım
Öz kültürüm ile dolup taşarım
Asırlardır bu kültürle yaşarım
Bu benim yüreğim, bu benim özüm

 

Alnıma tek kara leke koymadım
Nişanımı, sünnetimi saymadım
Tarih diyor size ben de doymadım
Bu benim yüreğim, bu benim özüm

 

Düğünlerim vardır tıpkı can gibi
Gönlümdeki ışık şafak, tan gibi
Her can, bir bayrak, bir vatan gibi
Bu benim yüreğim, bu benim özüm

 

Bir Mevlana’m, bir Yunus’um var benim
Bu sevgidir yüreğime kâr benim
Kâinatın beynindeki har benim
Bu benim yüreğim, bu benim özüm

 

Gönül erlerinden alaylarım var
Özü temizleyen kalaylarım var
Benim özüm gibi halaylarım var
Bu benim yüreğim, bu benim özüm
27.12.2003
Posted in Şiirlerim | Yüreğim, Özüm için yorumlar kapalı
Mar 30

Şeytan daha faziletli bir mahlûktur

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Velîlerden birine sormuşlar:
– İnsan mı daha efdaldir yani faziletlidir, yoksa şeytan mı?
Velî demiş ki:
– Hiç şüphe yok ki şeytan daha faziletli bir mahlûktur, insanoğlundan daha ziyade hürmete lâyıktır.
– Neden?
– Nedeni şu ki, Şeytan Kur’ân okunan yerde durmaz, Kur’ân’a hürmetinden okunduğu yerden kaçar, savuşur. Halbuki insan öyle midir? Kur’ân’ı çalar, cildine, tezhibine, hattına tamah eder, para eder diye sırtlayıp gider.

 

* A. Ragıp Akyavaş’ın Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları arasında neşredilen “Edeb yâhû” isimli “Din ve Ahlâk Sohbetleri” adlı kitabından .

 

Posted in Hikayeler | Şeytan daha faziletli bir mahlûktur için yorumlar kapalı
Mar 29

Önce Sağlık

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Erken öldürüyor 
 
Her gün kırmızı et tüketmek, erken ölüm riskini artırıyor. 
Harvard Üniversitesinde 120 bin insan üzerinde yapılan, 30 yıldan fazla süren araştırmaya göre, düzenli kırmızı et tüketimi, özellikle kanser ve genç yaşta kalp krizi riskini yükseltiyor.
Araştırmada 37.698 erkek 22 yıl boyunca gözlenirken, 83.644 kadın 28 yıl boyunca izlendi. 
Sonuçları tıp dergisi JAMA’da yayımlanan araştırma, her gün işlenmemiş et tüketenlerin ölüm riskinin yüzde 13 fazla olduğunu gösterdi. Her gün, salam, sosis gibi işlenmiş et tüketenlerde risk yüzde 20 daha fazla. 
Araştırma, beyaz etin ise ölüm riskini düşürebildiğini de teyit etti. Düzenli olarak balık tüketenlerin ölüm riskinin yüzde 7, kümes hayvanları tüketenlerin yüzde 14, fındık yiyenlerin ise yüzde 19 oranında düştüğü görüldü. 
Araştırmayı yürütenler eğer kırmızı et tüketimi azaltılmış olsaydı, bu sebepten ölümlerin büyük oranda azaltılabileceğini belirtti. Tehlikenin daha büyük olduğu, işlenmiş kırmızı et ise doymuş yağ oranı yüksek, sodyum, nitrit ve bazı kanserojenleri içerdiği için kronik kalp hastalıkları ve kanserle ilişkilendirildi.
 
*egetelgraf.com

 

Posted in Yazılarım | Önce Sağlık için yorumlar kapalı
Mar 27

Demokrasi Beşiği(!) ABD’nin Eğitiminden Haberdar mısınız?

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“ ABD’de her lisede binbaşı veya yarbay rütbesinde bir subayın rütbesiyle, asker kıyafetiyle daimi bulunduğunu biliyor musunuz?… Görevlerinden en önemlisi de liselerdeki Amerikan tarihi derslerinin öğretmenliğini yapmaktır. Bunlar ayrıca tüm öğrencileri takip eder, ulusal güvenliğe ilişkin olarak ilerde sorun çıkarabilecek, silahlı kuvvetler ve ülke aleyhine faaliyet gösteren ve gösterme kabiliyetinde bulunan öğrencileri ilgililere bildirerek, haklarında işlem yaparlar.”
Bizde bu işlere “fişleme” deniyor. Bu yüzden de subaylarımız ve gazetecilerimiz hatta bütün bunları yapmadan hapse tıkılmış bulunuyor.
“Her öğrenci liseyi bitirince iki ders hariç, diğer dersleri zayıf da olsa üniversiteye devam eder. O iki ders, Amerikan tarihi ve vatandaşlık dersidir. Bunun anlamı şudur. Amerikan yönetimi bunları bilmeyen vatandaşlarını üniversiteye göndermemekte ve onların devletin belli kademelerine gelmesini önlemektedir.” (Bizdeki eğitimciyim diyenlere duyurulur. K.Ş)
 
*(A.Haydar YEDEK’ten e-posta) Afet ILGAZ ‘dan Yeniçağ

 

Posted in Gündem | Demokrasi Beşiği(!) ABD’nin Eğitiminden Haberdar mısınız? için yorumlar kapalı
Mar 26

RTÜK’ten Bölücülüğe Onay!

 

 

 

 

 

 

 

 

Rtük Görevlileri: AK Parti kontenjanından seçilenler: Prof. Dr. Davud Dursun (RTÜK Üst Kurul Başkanı), Taha Yücel, Dr. Abdulvahap Darendeli, Dr. Hamit Ersoy, Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu.
CHP kontenjanından: Süleyman Demirkan.
MHP kontenjanından : Esat Çakır
PKK/BDP kontenjanından: Doç. Dr. Ahmet Yıldırım. CHP kontenjanından Hülya Alp o günkü oylamada olmadığı için görüşünü bilmiyoruz.
***
Şimdi soracaksınız, bu mahalli TV kanalı nasıl bir yayın yapmış?
İki örnek: “Kürtlerin avlanması devam ediyor.” (Askerin ve polisin PKK militanlarına yönelik operasyonları için diyor.)
“Savaş ve çatışmalarda Kürt gençleri yaşamlarını yitirip katlediliyorlar, Kürt halkı da emsali olmayan bir şekilde evlatlarına, evlatlarının cenazelerine sahip çıkıyorlar. Gömdükten sonra halk, çocuklarını, evlâtlarını yalnız bırakmıyorlar.” (“Kürt gençleri” diye kelime oyunu yaptıkları aslında PKK’lılar.)
Demezler mi insana; Devlet, Roj TV’nin kapatılması için niçin bunca zaman, bunca emek harcıyor, Belçika’ya bunca evrak gönderip duruyor?
Davut Bey!.. Davut Bey!
Neyin peşindesiniz! Kime yaranacaksınız?
PKK’ya mı?!(*)

 

*Arslan Tekin Yeniçağ Gazetesi

Posted in Gündem | RTÜK’ten Bölücülüğe Onay! için yorumlar kapalı