Şub
29
“Muhteşem (Yalan) Yüzyıl”
Öyle zannediyorum ki tarihi bir film olması dolayısıyla “Muhteşem Yüzyıl” dizisini seyredenler çoğunluktadır. Kendi tarihine saygı göstermeyenlerin saygı görme hakkı var mıdır? Tarihçilerin yaşanan tarihe saygılı davranarak gerçekleri olduğu gibi anlatma mecburiyetleri vardır. Peki ya, tarihi yazanlar ve tarihi anlatanlar kadar tarihi film haline getirenlerin böyle bir sorumlulukları yok mudur? Sorumluluk duymayanlara tarihi gerçeklere uygun davranmaları konusunda uyarılar yapılmaz mı? Haremdeki kıyafetler İngiliz Kraliyet sarayındaki dekolteleri hatırlatıyor… Hele o danslar, Arabistan çöllerinden geldiğini haykırıyor… Harem adeta ‘randevu evi’ gibi gösterilmekte… Osmanlı sarayındaki harem böyle midir?…Bu yüzden “Muhteşem Yalan” pardon “Yüzyıl” diye değerlendiriliyor.
Dizinin kaçta kaçı gerçeğe uygun? Lütfen insanımızı aydınlatın…
“Filmdeki şahsiyetler gerçekle ilgili değildir, hayal ürünüdür” ifadesi bir milletin tarihini karalamaya yeterli bir gerekçe olabilir mi? Bir neslin tarihini yanlış öğrenmesine ve yanlış değerlendirmesine sebep olanlar gelecekteki yanlışları nasıl düzelteceklerdir?… Vatandaş bunu soruyor…
Geçmişine ve geleceğine sahip çıkmayanlar bu dünyada huzur bulamazlar…
Ne idik?… Ne olduk?… Ne oluyoruz?… Ne olacağız?… Takdir sizin…
Posted in Yazılarım
“Muhteşem (Yalan) Yüzyıl” için yorumlar kapalı








Bir gün Davut Peygamber(a.s.), Lokman’dan bir koyun kesip en iyi yerinden iki parça getirmesini istemiş; Lokman’da ona kestiği hayvanın dilini ve yüreğini getirmiş. Birkaç gün geçtikten sonra Davut Aleyhisselâm, Lokman’dan tekrar bir koyun kesmesini ve bu defa en kötü yerinden iki parça getirmesini istemiş; O, yine dilini ve yüreğini getirmiş.
Hz. Davut Aleyhisselâm’ın sebebini sorması üzerine, Lokman; “Bu ikisi iyi olursa, bunlardan daha iyisi; bu ikisi kötü olursa, yine bunlardan daha kötüsü olmaz” diye söylemiş.

