Nis 25

“ÇILGIN PROJE” (3)

“ÇILGIN PROJE” (3)

Adı: Erdoğan Bayraktar
İsmi 17-25 Aralık operasyonlarında çok tartışıldı. Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı olarak görev yaptı.  2007 yılında kurulan Vatan Eğitim ve Teknoloji Vakfı Başkanlığını üstlendi. Eşi ve oğlunun da hissedar olduğu Oğuzkağan şirketi, Bulvar Atakent projesinin arsasını vakıftan ihale ile almıştı.
Arnavutköy’de 2012 ve sonrası 14 tapu sahibi oldu. 2018 Aralık ayında da ne olduysa bu arsaları elinden çıkarıyor.

Adı: İsmail Doğan
Arnavutköy’de 2013-2018 yılları arasında 21 bin 839 metrekare araziyi 11 tapu ile topladı. 19 yıldır MHP üyesi olan İsmail Doğan ve ailesi, AKP’ye geçmesiyle biliniyorlardı. Aileye rozetini ise milletvekili adayı Ahmet Uzer takmıştı.
Adı: Recai Erol ve Necmi Erol
Muratbey peynirlerinin sahibi. Recai Erol 2013-2014 yılları arasında 50 bin 841 metrekare araziyi 9 tapuda, Necmi Erol da 53 bin 785 metrekare araziyi 9 tapuda toplamış. Toplamda kanal civarında yaklaşık 105 dönüm araziye sahip olmuşlar.
Adı: Nur Muhammed Genç
17-25 Aralık sürecinden sonra istifasıyla dikkat çeken eski Arnavutköy Belediye Başkan Yardımcısı Melik Genç’in kardeşi. Arnavutköy’de 2013-2018 yılları arasında 22 bin 502 metrekare araziyi 6 tapuda parça parça toplamış. Konuyla ilgili geçen yıl Sözcü’den Özlem Güvemli’nin sorularını yanıtlayan Genç, “Arazileri 5-6 yıl önce sattım. Kanal İstanbul güzergahında şu anda arazim yok. Emlak işi yapıyorum. O günkü fiyatlar iyiydi, sattım. İnşaat işine girdim. Pasif tapularda olabilir ama aktif olarak üstümde tapu yok” demişti.
Adı: Süleyman Karaman
TCDD Genel Müdürü olarak da görev yapmış olan makine yüksek mühendisi. 2015 yılında TCDD bünyesindeki görevinden istifa ederek AKP Erzincan milletvekili adayı oldu seçildi. 41 canın gittiği Pamukova tren kazasında TCDD Genel Müdürü’ydü.
Oğulları ve sahip oldukları firmada Kanal İstanbul’dan arazi alan isimler arasından çıktı.
Daha kimler yok ki;

Cenk Yerlikaya‘nın 9 tapuda 36 bin metrekare, Yakup Önder Mercangöz‘ün 8 tapu ve 75 bin metrekare, Aydın Keleş‘in 7 tapu ve 30 bin metrekare, Emine Sabancı Kamışlı‘nın 7 tapu 35 bin 929 metrekare, Hediye Sekman Çetinkaya‘nın 7 tapu ve 87 bin 924 metrekare, Veysel Gürbüz‘ün 6 tapu ve 23 bin metrekare, Mehmet Babacan‘ın 5 tapu ve 72 bin metrekare, Beşir Uğur‘un 4 tapu ve 67 bin metrekare, Ayşe Memişoğlu‘nun 3 tapu 17 bin 800 metrekare arazisi var ve bu liste uzayıp gidiyor…
Hepsi de 2011 sonrasında özellikle 2013 yılından sonra toplanmaya başlamış.
Yani demem o ki “çılgın proje” falan değil. Zenginler için rant projesi olmuş durumda. Her ne kadar kimseye güzergâh söylenmeyecek denilmiş olsa da haberi olan çok kişi olmuş.
Tabii bir de arazi kapatanların yanı sıra bu projenin Montrö Boğazlar Antlaşması’nı kadük bırakacağı tartışmaları var.
Bu işi en iyi bilen Emekli Amirallerin bildirisinde de zaten “darbe” diye yaygara çıkardıkları konu buydu. Siyasi tartışmalardan kimse bildirinin teknik tarafının ne anlattığına bakmadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Montrö’den çıkmayız ama Kanal İstanbul’u da yaparız” dedi.

 

Alıntı: Murat Ağırel

Posted in Gündem | Tagged , , , , | “ÇILGIN PROJE” (3) için yorumlar kapalı
Nis 24

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Ben ve başkan Macron, Türkiye’nin son dönem Ortadoğu-Libya-Akdeniz ve Karabağ’da ki davranışlarının çok düşmanca olduğunu düşünüyoruz ve ABD ile Avrupa’nın Türkiye’ye karşı işbirliği yapması gerektiğini inanıyoruz.” Mike Pompeo-E.General ve ABD Dış İşleri Bakanı
* “Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz kopmaz bir parçasıdır.” Rauf Denktaş
* “Tüm doğruları bana öğretmiş olsalardı, onları öğrenmek için hiçbir güçlüğüm olmasaydı, belki de başka doğruları bilemeyecektim.” Kemal Tahir
* “Hayvanları sevmeyen insanları sevemez.” Hasan Akgün
* “Kurtulamadığımız şeylere katlanmayı öğrenmeliyiz.” Montaigne
* “Eğitim meselesi bir toplumun en önemli meselesidir ve her şeyden önce gelir.” İbni Haldun
* “İlgiden başka hiçbir kuvvetten medet umma.” Molla Câmi

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Nis 23

EGEMENLİK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

EGEMENLİK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir. Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını tam 101 yıl önce çocuklara armağan etti.
Posted in Gündem | Tagged , , , , , | EGEMENLİK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN için yorumlar kapalı
Nis 22

“V” ŞEKLİNDE UÇAN KAZLAR

“V” ŞEKLİNDE UÇAN KAZLAR

Kazlar “V” şeklinde uçarlar. Uçuş anında rüzgârın en öndeki kaza çarpması nedeniyle hava akımından yararlanarak arkadaki kazlar daha rahat uçmaktadırlar. En öndeki kaz yorulunca en arkaya geçmekte ve bir sonraki kazda onun yerini almaktadır. Uçuş anında yaralanan kaz olursa ona iki kaz eşlik etmekte ve yere inmektedirler. O iki kaz yaralı kazın yanında iyi oluncaya ya da ölünceye kadar beklemektedirler. Bu kazların birlikte hareket ettiklerinin en güzel örneklerinden biridir.

Kazlar uçuş uzmanıdırlar.

Şahinler pike uzmanıdırlar.

Kunduzlar baraj uzmanıdırlar.

Arılar bal uzmanıdırlar.

Her canlının yaratılış özelliği bir uzmanlığa sahiptir

Bu özellikleri kendilerinde doğuştan vardır.

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , , | “V” ŞEKLİNDE UÇAN KAZLAR için yorumlar kapalı
Nis 21

“ÜMMET BİLİNCİ” VE “İBRAHİM MİLLETİ”

“ÜMMET BİLİNCİ” VE “İBRAHİM  MİLLETİ”

Yapılan dönüşüm hamlelerinin temelinde “ümmet olma bilinci” var! Türk Milleti’nin bugünkü nesilleri, ümmet olma halini, “Türk Milleti’ndenim, İslam ümmetindenim” diye öğrenmiştir. Dolayısıyla Ramazan ortamında olsa bile TRT’nin bir dini programında, millet olma bilinci bir kenara bırakılırken “ümmet olma bilinci“nin oluşturulmasından bahsedilmesi masum bir girişim değildir.
Yine camilerin okul olarak görülmeye başlanması ve yetişecek çocuklara ümmet bilinci verilmesinin ana program haline getirilmesi, İslami bir çabanın eseri değildir!
***
Savunduklarıyla ve yaptıklarıyla, camileri, Millî Eğitim’e bağlı okullara alternatif hale getirmeye çalışıyorlar. Kıbrıs’taki krizin sebebi de budur. Kur’an kurslarında yetişen çocukları yakından incelerseniz, çoğunlukla Allah’a kul, Hz. Peygambere ümmet olarak değil, tarikatın kurucusuna kul, şimdiki önderine ümmet haline geldiklerini tespit edersiniz. Tarikatlar, cemaatler, ruhban sınıfı haline gelmiş durumdadır. İslam’da ruhbanlık taslamak, kendi yolunu Allah’a giden yol olarak göstermek, Allah’a şirk koşmak demektir. Zira İslam’da Kur’an’ı anlayarak okumak esas olduğu gibi, Allah ile kul arasında hiçbir aracı kabul edilemez. İslam’a göre peygamberlerin görevi de sadece tebliğ idi…
Bir de uzun zamandan beri ülkeyi yöneten siyasi kadronun veya muhalefetin içinden birilerinin “Andımız”dan yani “Türk’üm, doğruyum”dan rahatsız oldukları, hem aldıkları kararlarla hem de söylemlerle sabittir!
AKP’nin bir dönem İstanbul İl Başkanlığı’nı yapmış, sonra da milletvekilliğine terfi ettirilmiş zat, “AKP sayesinde, hepimiz Türk olmaktan kurtulduk” diyebilmişti.
Esasen bu zihniyetin temelinde, etnik ırkçılık vardır. Dünyaya ırk penceresinden baktıkları için bir milletin ferdi olma durumunu içine sindirememişlerdir. Yani, 72 milletten veya ırktan oluşan ABD halkı “Amerikan milleti” olmayı şerefle kabul ediyor ama bizim etnikçiler, Türklüğü bir dayatma olarak görüyor! Türklüğe karşı savaş açamadığı zaman da “ümmet bilinci“ne veya “İbrahim milleti” çatısına kaçıyor!

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | “ÜMMET BİLİNCİ” VE “İBRAHİM MİLLETİ” için yorumlar kapalı
Nis 20

TİMUR İLE BEYAZI

TİMUR İLE BEYAZIT

Emir Timur:

– Şu dünyanın işine bak Sultan Bayezit. Benim kalçam çıkık, topallayarak yürüyorum, sağ kolum çolak, sağ elimin serçe ve yüzük parmağı yok, senin sağ gözün neredeyse kör. Desene dünya hâkimiyeti benim gibi bir topal ile senin gibi bir köre kaldı…
***
Yıldırım Bayezit’in şehzadeleri bir araya toplanmış ne yapacaklarına karar vermeye çalışıyorlardı. Toplantıdan çıkan karar şuydu: Sultan Bayezit için büyük bir fidye verir ve onu kurtarırsak, savaş meydanından kaçmamızın bedelini bize çok ağır ödetir. Bu sebeple esir kalması şu an için ehven-i şerdir.
***
…Rivayet odur ki bu olaydan sonra Emir Timur Sultan Bayezit’i kaçma teşebbüsünde bulunamasın diye demir bir kafes içine koydurmuştur.
***
Emir Timur, Yıldırım Bayezit’i Anadolu’da sekiz ay boyunca yanında gezdirdi. Zapt ettiği her şehirden sonra Yıldırım Bayezit ile sohbet ediyordu. Sohbetlerinden birinde Emir Timur:
-Sultan Bayezit, seni Semerkand’a götüreceğim. Orada bir süre kaldıktan sonra seni yine Osmanoğullarının başında görmek isterim, dedi.
Yıldırım Bayezit bu sözler üzerine:
-Beni Semerkand’a götüreceğine öldür, şimdi öldür, dedi ve devam etti:
-Beni şimdi öldür, yoksa zaten bu rezillik karşısında ben ölmek üzereyim. Görmüyor musun, hayatımı değiştiriyorum, sen ölü vücuduma sevinçle bak ve türbeme defnim için cesedimi benimkilere ver, diyerek demir kafesine geri döndü.

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , | TİMUR İLE BEYAZI için yorumlar kapalı
Nis 19

“ÇILGIN PROJE” (2)

“ÇILGIN PROJE” (2)

 Adı: Mustafa Tıraş
Haznedar-Özel Kolej Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı. Babası Hasan ve annesi Zehra için kurmuş olduğu “Hasan Zehra Tıraş Vakfı” bulunmakta. Bu vakıf ile birlikte Afrika ülkelerinde su kuyuları açıyor. Ülke içinde de yardım faaliyetleri düzenleniyormuş. 2013-2014-2015 yıllarında 3 tapu yaklaşık 500 bin metrekare araziye sahip gözüküyor.
Adı: Erol Tabanca
Polimeks İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı. Diğer ortaklar Cem Siyahi ve Abdullah Gözener. Türkmenistan’a iş yapıyorlar.
Bu firmanın ismi daha önce haberlerde çokça yer aldı. Akşam gazetesinden Ufuk Türkyılmaz’ın haberine göre; Bir ihbar üzerine Türkmenistan uçağını durduran gümrük görevlileri ‘lavabo’ beyan edilen konteynerlerde 1.3 ton altın ele geçirdi.
Altınların göndericisi ise Polimeks İnşaat olduğu ortaya çıktı. Meğer İran ambargosunu delmek için yapılmış. Şirket bu durumu ise “Yaşanan olay, ihraç işlemleri sırasında sehven yapılan zamanlama ve prosedürel hatanın yetkililere anlatılamamasından kaynaklı bir durumdur” diyerek açıklamış ve ortada bir kaçakçılık olmadığını savunmuş.
Capital 500 Türkiye’nin en büyük 500 özel şirketi araştırmasında, 30’uncu sırada yer alıyorlar.
İşte söz konusu bu firma Kanal İstanbul’da 14 tapu ile 249 bin 780 metrekare arazinin de sahibi.
Devam edelim…
Adı: Süleyman Çetinsaya
Artaş İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı. 1995 yılında Bakırköy Carousel alışveriş merkezinin inşaatını tamamladı ve yüzde 28 hissedarı oldu. Avrupa konutları, Vadi İstanbul, Tema İstanbul’u yapan şirket. Bank Asya kurucularından. FETÖ’nün iş adamlarının çatı örgütlenmesi olan TUSKON’un yönetim kurulu üyesi. FETÖ’nün ilk iş insanları derneği olan, kapatılan İş Hayatı Dayanışma Derneği (İŞHAD)’nin de kurucusu.
Arnavutköy’de 2013 ve sonrasında 10 tapu olmak üzere 578 bin metrekare arazinin de sahibi. Yani Kanal İstanbul’un ihya edeceği isimlerin başında adı, FETÖ ile yan yana olan Çetinsaya da bulunuyor.
Avrupakent Gayrimenkul Geliştirme Anonim Şirketi de 3 parselde 130 bin 122 metrekare alana sahipler. Şirketi yine Süleyman Çetinsaya’nın da içinde yer aldığı Çetinsaya mensubu kişiler kuruyor. Yani toplamda 700 dönümden fazla Kanal İstanbul arazisine sahipler.                                                    Adı: Eyüp Akdağ
MÜSİAD üyesi olan ve 2008’e kadar yönetim kurulunda yer alan Akdağ, halen MÜSİAD Madencilik Kurulu’nun temsilcisi olarak görev yapıyor. İstanbul Ayazağa’daki orman arazisinde maden ocaklarının kazı yapabilmesi için çam ağaçlarını devlet eliyle katletmesiyle bilinen Akdağ Madenciliğin sahibi. Taş ocaklarına izin verilmesi için yürüttüğü lobi faaliyetiyle tanınıyor.
İnşaat sektöründe kullanılmak üzere agrega madenlerinin çıkarılması için faaliyet gösteren firma, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan gerekli izinleri alarak kazı yapacağı bölgedeki ağaçların İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü tarafından kesilmesine yol açmıştı.
2013 yılında Arnavutköy’de 65 bin metrekare büyüklüğünde 1 tapu sahibi oluyor.
Adı: Aziz Torun
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile imam hatip lisesinden arkadaşıdır. Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketinin sahibi. 2013 yılında Parsel büyüklükleri 60 bin metrekare olan 5 tapu sahibi oluyor.
Dikkat edin Erdoğan, Kanal İstanbul’u ilk olarak 2011 yılında açıklamıştı.
Alıntı: Murat Ağırel

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | “ÇILGIN PROJE” (2) için yorumlar kapalı
Nis 18

MÜMKÜN MÜ?

MÜMKÜN MÜ?

 

Sensizlik mezarı açık dururken

Yeni bir mezarı kazmak mümkün mü?

Destan sensin, öykü sensin, şiir sen

Aşkı bir kâğıda yazmak mümkün mü?

 

İlahi ezgisin gönül sazımda

Bir başkası yoktur alın yazımda

Sen varsın duamda, her niyazımda

Aşkı tespih gibi dizmek mümkün mü?

 

Bedene işlendin tıpkı can gibi

Gönlümü coşturan müthiş şan gibi

Şifasın, bir ilaç bir derman gibi

Aşkı bir kalemde çizmek mümkün mü?

 

Adındır dilimden gitmeyen hece

Gündüz bir güneşsin, yıldızsın gece

Sensiz, kalbimdeki asıl bilmece

Aşkı akıl ile çözmek mümkün mü?

 

Aşk ile açarak kokuyor güller

Bir bir figan ile öter bülbüller

Müebbete mahkum olmuş gönüller

Aşkın sarayından bezmek mümkün mü?

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , | MÜMKÜN MÜ? için yorumlar kapalı
Nis 17

“MC CARTHY”

“MC CARTHY”

ABD’de 1940’lı yılların sonunda başlayıp 1950’li yılların sonuna kadar ülkenin önemli aydınları komünistlikle suçlanmış, sorgulanmış, tutuklanmış ve yargılanmıştır. Rosenbergler de bu kampanya çerçevesinde casuslukla suçlanarak idam edilmiştir. Birçok aydın işinden kovulmuş, insan içine çıkamaz hale getirilmiş, kimilerinin işyerlerine ve malvarlıklarına el konulmuştur.
***
Porf. Dr. Emre Kongar, kendisine ait aydınlanma sitesinde McCarthyizm’i şöyle anlatmıştır.
“McCarthy, 1950’li yıllarda Amerika’da yaşanan cadı avının sorumlusu olan politikacıdır.
Kendi kirli siyaseti için, FBI’ın ve medyanın da yardımıyla, masum insanları karalamış, ülkesinin aydınlarını komünistlikle itham etmiş, pek çok kişinin hayatını karartmış, birçok profesörün, sanatçının kariyerini mahvetmiş ve hatta intiharlara sebep olmuştur.
McCarthyizm, demokratik bir ülkede siyaseti, devlet mekanizmasını ve medyayı kullanarak çamur atma, karalama yoluyla insanları haksız yere itham eden ve suçsuzları cezalandıran, toplumun temel hak ve özgürlüklerini zedeleyen, demokrasiyi istismar ederek bütün toplumu baskı altına alan antidemokratik bir uygulamanın adıdır.
Demokratik bir toplumda, devlet gücünün, istihbaratın, siyasetin ve medyanın nasıl kötüye kullanıldığını ve bu kötüye kullanmanın ne korkunç sonuçlar doğurduğunu gösterir.
Üzerinden yarım yüzyıl geçtikten sonra bu korkunç uygulama artık bütün boyutlarıyla açığa çıkmıştır.
Yazılan anılar, otobiyografiler, bu trajedinin perde arkasını, ilişkilerini tümüyle ortaya dökmüştür.
Amerikan siyasal tarihinin bu kara lekesi artık tüm politikacılar için bir model olmuştur:
İyi niyetliler için sakınılması ve engellenmesi gereken, kötü niyetliler için ise yararlanılacak bir model!
Bu cadı avının, demokratik bir ülkedeki bu antidemokratik uygulamanın itici gücü, senatör-FBI başkanı-gazeteci üçlüsüdür.
Zaten uygulamanın bu denli etkili olmasının, bütün toplumu boyunduruk altına almasının ve pek çok kişinin hayatını söndürebilmesinin ardındaki güç de bu üçlünün ittifak ederek yarattığı kamuoyu ortamından gelmektedir:
Siyaset, istihbarat ve medya! Hele bunlara bir de yargıyı eklerseniz…”
***
Türkiye’de Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, odatv gibi soruşturmalar, dalga dalga tutuklamalarla sürerken, intiharlara, cezaevinde kalp krizi veya beyin kanamasından veya tedavi edilmediği için kanserden ölenlere aldıran bile olmadı.
Yıllar sonra davaların uydurma senaryoların eseri olduğu anlaşıldı. Hemen herkes beraat etti veya davalar düştü ama ordunun en seçkin kadroları bu süreçte tasfiye edilmiş oldu.
AKP MKYK üyesi olan Abdurrahman Kurt, bu davaların ne anlama geldiğini “Askeri vesayeti bitirmek için biz, Cemaat ve ABD ortak çalıştık” diye itiraf etmiştir.
ABD, McCarthyizm’in kalesiydi ve toplumu baskı altına almanın yollarını iyi bilen bir ülkenin adıydı. Bu itibarla modelin ABD’den alındığını herkes biliyordu da bu işi birlikte yaptıklarına kimse inanmıyordu!

Milletin direnç gücünün hiç bitmeyeceğini ise zaman, herkese gösterecektir.

Bu kadar büyük iftira ve yalan kampanyasıyla gündem elbette değişecektir ama asıl hedef, rejim değişikliğini tamamlamak için halkın direnç gücünü kırmaktır. Halkın direnç gücü, milli kurumları ve aydınları tarafından temsil edilir. Montrö’nün değiştirilmesi girişimlerine direnen emekli büyükelçiler ve emekli amiraller gibi…
Milli kurumlar ele geçirilse bile aydınların beyinleri işgal edilemez. Bu sebeple direnen aydınların karalanması gerekir ki rejim değişikliğine, Türkiye’nin Türk devleti olmaktan çıkarılmasına kimse direnmesin…

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , | “MC CARTHY” için yorumlar kapalı
Nis 16

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Hainler korkak olur” Enver Paşa

* “Tanrım, beni müttefiklerimden koru; düşmanlarımın icabına ben bakarım” Voltair

* “Bir adam köprü kurar. 10 bin adam geçer.” Özbek özdeyişi.

* “Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve fazilette dünya birinciliğini elde etmektir.” Mustafa Kemal Atatürk

* “Tarihçi gerçek tarihçilik yapmak istiyorsa toplumları tanımak zorundadır.” İbni Haldun

* “Birlikte gülüyorsanız mutluluktur, birlikte ağlıyorsanız dostluktur; ama birlikte susuyorsanız bu bir sevgisel duygudur.” Gabriel García Márquez

* “İnsan zevkinin kölesi değil, efendisi olmalıdır.” Aristo

* “Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.” Atatürk

* “Aklın düzenlemediği yerde rahat olmaz.” Seneca

 

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı