Ara 12

ŞEREFLİ KAHRAMAN BABALAR

ŞEREFLİ KAHRAMAN BABALAR

 

Zığın Dere’de kurulu seyyar çadır hastanede ameliyat yapan Tarık Nusret isimli Doktor kararlarında duygusal olmamak için gelen yaralıların yüzlerine hiçbir zaman bakmıyordu.

Yağmurlu bir gecenin ardından gün ağarmak üzereydi.
Doktor Tarık Nusret Beyin önüne acılar içinde kıvranan bir asker getirildi. Her zaman yaptığı gibi askerin yüzüne bakmadan ağır yaralarına bakan doktor, iyileşemeyeceğini anlayınca ona ağrı kesiciyi yapmaktan vazgeçti.

O sırada ölmek üzere olan askerden, “Babaaaa ben senin oğlunum, beni tanımadın mı, bak ben seni sesinden tanıdım” diye yanık mı yanık, ciğerleri parçalayan kelimeler dökülür.

Yaralı asker, Babasını sesinden tanımıştı ve bu sözleri O’nun ağzından çıkan son sözleri olur.

Ölümcül yaraların verdiği acılar içinde kıvranan bu asker doktorun öz oğludur. Doktor buna rağmen yine de ağrı kesiciyi oğluna yapmaz ve bir kaç saat sonra da oğlu şehit olur.

DOKTOR TARIK NUSRET OĞLUNUN CANSIZ BEDENİNE SARILIP;
“Babanı affet oğlum!
Sana morfin verip seni ameliyat edemezdim, çünkü yaran çok ağırdı, yaşama şansın hiç yoktu, bu yüzden morfin senin hakkın değil, yaşama şansı olan diğer askerlerindi” diye hıçkırıklarla gözyaşı döker.

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | ŞEREFLİ KAHRAMAN BABALAR için yorumlar kapalı
Ara 11

Devlet Bahçeli’nin millete verdiği sözler…

Devlet Bahçeli’nin millete verdiği  sözler…

“Zalimler karşımızda. İşbirlikçiler önümüzde. Hıyanet ve melanet kapımızda… Yürürsek alayını devireceğiz.

Yürürsek bunların kökünü kurutacağız. Yürürsek hepsini birden Akdeniz’e dökeceğiz.

Çünkü bunlar korkaktır, teslimiyetçidir. Çünkü bunlar ödlektir, tavizkardır. Bunların niyetleri bozuk, fıtratları sorunludur.

Türkiye 4 bin 582 gündür AKP çilesi çekmektedir. (6570 gün oldu-OU)

Diyorlar ya, onlar konuşur AKP yaparmış. Doğru, biz konuştuk, AKP yaptı. Biz konuştuk, AKP sattı. Biz yolsuzluğu konuştuk, AKP yaptı. Biz işsizliği konuştuk, AKP yaptı. Biz yoksulluğu konuştuk, AKP hevesle yaptı.

Neyi eleştirmişsek, neden şikâyet etmişsek, neyden yakınmışsak AKP yaptı, altına imza attı.

Bunlar vatan topraklarını bırakıp kaçtılar. Bunlar ay yıldızlı al bayrağın indirilmesini seyrettiler. Bunlar Kobani’ye PKK’nın geçişine izin verdiler. Bunlar Barzani’yi silahlandırdılar.

Bunlar bölücüleri omuzlarında gezdirdiler, kürsülere çıkarıp saraylarda konuk ettiler. Bunlar çaldılar, rüşvet yediler, harama ve hakarete bulaştılar. Bunlar Oslo’dan İmralı’ya kadar teröristlerle yasak ilişki kurdular.

Bunlarda hayır yok, bunlarla gelecek yok.

Türk düşmanları AKP’yle mutludur. Bölücü misyonerler AKP’den umutludur. Yıkım aktörleri, savaş ve silah baronları AKP’den memnundur.

Sınır içi ve sınır ötesi terörist mihraklar AKP ismini duyunca sevinçten havalara uçmaktadır.

İyice çamurlaştılar.

Bu büyük milleti bir etnik kalıntı seviyesine indirmeye çalışan zihniyetin temsilcisi değil misiniz?

Milli kimliği liğme liğme doğrayan ve 36’ya bölmeye çalışan bölücülerin bir odağı da siz olmadınız mı?

Kendinizde güç vehmedip büyük bir yanlış yaptınız.

İki tabanca atınca bir haftada gideceğini sandığınız zalim Esad, Suriye’nin başında 4 yıldır oturuyor. Suriyeliyi içten içe kışkırttınız, Şam yönetiminin zulmüne davetiye çıkardınız.

Suriye’nin doğusu radikal terör gruplarının eline geçti.

Sonra Suriye’deki ateş alanlarına Peşmerge ve PKK’yı geçirdiniz. Terörist gördüğünüz PYD’ye yardım ettiniz, lojistik destek sağladınız.

AKP’nin bir genel başkan yardımcısı ise “O silahlar Özgür Suriye Ordusu’na gidiyordu” diyerek partisinin maskesini indirmişti.

Kaçma, korkma, açıkla; bu silahları kimin namına ve hangi mihraklara gönderiyordunuz?

Size bu talimatı kim verdi? Silahları elinize kimler tutuşturdu? Türkmenlere yardım gönderiyor idiyseniz, niçin bu kadar zıvanadan çıktınız?

Neyi gizliyor, neden ürküyorsunuz? Bir şeylerin sakladığının belgesidir. Kavramların ve kafaların karıştırmak istediğinin vesikasıdır.

Elbette nerede bir Türk varsa o Türklüğe emanettir. Nerede bir Türkün hatırası varsa o Türk milletinin kudretine emanettir.

Ülkemizin başına açtığı belaların suçluluğu ile kâbuslar görmektedir.

Millete küfreden havuzcular, ihalelerden yüzde alan, rüşvete kulluk eden eski bakanlar el üstündedir. Bir trilyonu üç beş kuruş gören haramzadeler, 3,3 milyar liraya çerez parası diyen hadsizler zevkten dört köşeyken; dürüstlük suçlanmaktadır.

Erdoğan’ın kirli çamaşırlarını bilenler, gizli ve hain ilişkilerine tanık olanlar susturulmakta, cezalandırılmaktadır.

Türkiye böyle gidemez, gitmeyecektir.

Türk milleti bu rezaletlere daha fazla katlanamaz, katlanmayacaktır.

Türkiye, sırtındaki kamburu atmak için gün sayıyor.

Milletimiz teslimiyetçileri elinin tersiyle itmek için bekliyor.

Türk milliyetçilerini iktidar yapmak için sabırsızlanıyor…”

Şimdi de Devlet Bahçeli’nin bugün ne söylediğine bakalım:

“Cumhur İttifakı’nın 2023 yılında Cumhurbaşkanı adayı bellidir, o muhterem isim de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır…”

Bahçeli’nin, 7 Haziran 2015 seçimi öncesi yaptığı konuşmalardan şu üç cümleyi de hatırlatayım:

“Bir gün bu kirli ve karanlık ilişkiler mutlaka aydınlanacak ve mutlaka hesabı sorulacaktır. O gün geldiğinde AKP’nin hangi pisliklere bulaştığı, hangi meçhul terör örgütlerine destek verdiği ortaya çıkacaktır. Kokuşmanın tarafları bunun bedelini mutlaka ödeyecektir.”

Ve soruyoruz:

–   O gün gelmeyecek mi?

–   Bedel ödemeyecekler mi?

–   Hesap sorulmayacak mı?

Ve hala yanıt bekleyen sorum:

–   Teslimiyetçilere neden teslim oldunuz?

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , | Devlet Bahçeli’nin millete verdiği sözler… için yorumlar kapalı
Ara 10

VARSIN HİÇ OLMASIN TAŞIMIZ

VARSIN HİÇ OLMASIN TAŞIMIZ

 

Çelik iradeli kolay yenilmez

Sabır taşı gibi kişimiz bizim

İnsan olmayana adam denilmez

Adam olanlarla işimiz bizim

 

Adam gibi yaşamaktır harcımız

Işıl ışıl parlar ahlâk burcumuz

Varsın Hakk’a olsun asıl borcumuz

Yüzde yüz helaldir aşımız bizim

 

Hakikate karşı aşkla yürürüz

Yaratılmışları hep hoş görürüz

Allah için, vatan için ölürüz

Çatılmaz garibe kaşımız bizim

 

Zulme, haksızlığa asla gelmeyiz

Gariban gülmezse bizde gülmeyiz

Bir Allah’tan başka Tanrı bilmeyiz

Tek, Hakk’a eğilir başımız bizim

 

Hem can yoldaşıdır hem de bir candır

Herkesçe bilinir kadın, bayandır

Asırlar öncesi unvanı Han’dır

Hanede Hanımdır eşimiz bizim

 

Bir bilsen neleri gizliyor özü

Kimseye benzemez kimsenin yüzü

Ne güzel yaratmış yaratan bizi

İmanla yüklüdür döşümüz bizim

 

Tarih övgü ile bahseder bizden

Irkımın çizdiği adil bir izden

Hürriyet fışkırır genlerimizden

Turandır en büyük düşümüz bizim

 

Altından harflerle işli mazimiz

Her zaman kahraman şehit, gazimiz

Her Türk’ün kalbinde sonsuz kabrimiz

Varsın hiç olmasın taşımız bizim

 

Kenan ŞAHBAZ

Posted in Şiirlerim | Tagged , , , , , , , , , | VARSIN HİÇ OLMASIN TAŞIMIZ için yorumlar kapalı
Ara 09

DÜNYA ADALET PROJESİ (WJP)

DÜNYA ADALET PROJESİ (WJP)

 

Dünya Adalet Projesi (WJP) tarafından hukuk sistemleri değerlendirmek amacıyla 206 ülke arasında “hukukun üstünlüğü” sıralaması yapıldı.

Bu listeye 128 ülke girmeye hak kazandı.

8 kategoride hazırlanan, “Hukukun Üstünlüğü” sıralamasında bakın ülkemiz hangi sıralarda yer bulabildi:

Türkiye:

Hükümetin yetkileri üstündeki kısıtlarda 124’üncü,

Temel haklarda 123’üncü,

Düzenlemelerin sıkı uygulanmasında 110’uncu,

Hukuk yargılamasında 103’üncü,

Açık yönetimde 97’inci

Ceza yargılamasında 85’inci

Düzen ve güvenlikte 77’inci,

Yolsuzluğun olmamasında 60’ıncı sıradadır…

 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | DÜNYA ADALET PROJESİ (WJP) için yorumlar kapalı
Ara 08

ALTIN SÖZLER

ALTIN SÖZLER

* “Terbiyedir ki bir milleti ya hür, bağımsız, yüce bir toplum halinde yaşatır, ya da esaret ve sefalete terk eder.” Mustafa Kemal Atatürk

* “En büyük virüs insanın ürettiği kin, nefret ve şiddet virüsüdür…”

* Akıl noksanlığı iki türlü olur; “Biri delilikten, öbürü cahillikten.” Eflatun

* “En güzel çiçeklerin arasında yılan da bulunur.” Namık Kemal     

* “Senin kendine göre bir yolun var. Benim de kendime göre bir yolum var. Doğru yol, yanlış yol, tek yol diye bir şey yoktur.” Friedrich Wilhelm Nietzsche

* “Kahramanlara tapınmanın en güçlü olduğu yer, insan özgürlüğünün en az gözetildiği yerdir.” Herbert Spencer

* “Şampiyonlar salonlardan çıkmaz. Şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar.” Muhammed Ali

* “Ulu çınarlar fırtınalı diyarlarda yetişir.” Cemil Meriç

* “Yeg-dürür bin kân-ı zerden ehl-i fazla bir varak//Câhil almaz bir pula n’etsin ne kârıdır kitap.”

(Bilgi ve fazilet sahibi insanlar nazarında bir kitap bin altın ocağından daha üstündür. Ama cahil onu bir pula almaz. Çünkü onun kitapla bir işi yoktur.) Kastamonulu Latifi

* “Düşmanımı dostum haline getirerek imha ederim.” Abraham Lincoln

Posted in Atasözleri Vecizeler | Tagged , , , , , , , , , , , | ALTIN SÖZLER için yorumlar kapalı
Ara 07

DEVLET (2)

DEVLET (2)

 

“Yetkili organlar” da Anayasanın 7, 8 ve 9. maddelerinde belirlenmiştir. Yasama organı: Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yürütme organı: Cumhurbaşkanı. Yargı organı: Bağımsız mahkemeler.

Her şey bu kadar açıktır. Bu ülkenin egemen gücü Türk milletidir. Türk’ten başka bir milletin egemenliğe ortak olması düşünülemez. Aksi yöndeki eylemler Anayasaya, devletin varlık ve bütünlüğüne aykırıdır. 

Devlet, bütün Türk milletine ait hukuki ve siyasi bir varlıktır. Hiçbir kişi veya kurum kendini devlet yerine koyamaz. Hiçbir kişi veya kurumdan da devlet diye söz edilemez. Bunun gizlisi açığı yoktur; devlet, Türk milletinin devletidir. Şu veya bu kuruma birtakım sıfatlar yakıştırarak onları devlet diye adlandırmak yanlıştır. Yetkili organların veya onlara bağlı kurumların hiçbiri tek başına devlet değildir. Ne meclis, ne cumhurbaşkanı, ne bakanlar kurulu, ne yargı organları, ne de bunlara bağlı herhangi bir kurum… Bunların hiçbiri tek başına devlet değildir. Hep birlikte de devlet değildirler. Çünkü devlet bütün millete aittir. İktidar partileri, muhalefet partileri ve vatandaşların tamamı devlete dâhildir.

Meclis, cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu, mahkemeler… Bunlara bağlı kurumlar… Mesela üniversiteler, Türk silahlı kuvvetleri, emniyet teşkilatı, istihbarat teşkilatı, barolar, basın yayın organları… Hepsi de Türk milletinin egemenlik hakkı içinde bulunan çeşitli kurum ve kuruluşlardır. Siyasi partiler de öyle. Bir veya birkaç partinin iktidarda olması onları devlet yapmaz. Egemenlik Türk milletinindir ve iktidar partileri de Türk milletinin birliği, bütünlüğü, huzuru, refahı, yükselmesi için çalışırlar, çalışmak zorundadırlar.  

Dolayısıyla… Hiç kimse ve hiçbir kurum kendisinde devletlik vehmetmesin. Vatandaşlar, basın yayın organları, yazarlar çizerler, televizyonlarda konuşanlar da hiç kimseye ve hiçbir kuruma devletlik atfetmesinler.

Tepelerde olmak devlet olmak anlamına gelmez. Onlara düşen, Türk milletine hizmet etmektir. Bunun için de millete karşı öncelikle doğru ve dürüst olmak zorundadırlar. Milleti temsil edecek, milletin şeref ve haysiyetini düşürmeyecek, milleti utandırmayacak şekilde davranmak ve konuşmak zorundadırlar. Külhanbeyi tavır ve konuşmaları, millete ve milletin temsilcileri olan partilere efelenmeler hiç kimseye şeref kazandırmaz.

 

Kaynak 

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | DEVLET (2) için yorumlar kapalı
Ara 06

Çiftçi Ali’nin hali!!!

Çiftçi Ali’nin hali!!!

***

Tilkinin kuyruğu kayaya sıkışmış kuyruğunu keserek kurtarmak zorunda kalmış.

Daha sonra bir başka tilki onu gördüğünde

“Kuyruğunu neden kestin?” diye sormuş.

Kuyruğu kesik olan;

“Kendimi Böyle mutlu hissediyorum.

demiş.

****

Bunun üzerine diğer tilki de kuyruğunu kesmiş.

Fakat mutluluk yerine şiddetli bir acı hissediyormuş.

Hemen tilkiye gelip; “Neden bana yalan söyledin?” demiş.

****

Tilki; “Eğer acı çektiğini diğer tilkilere söylersen onlar asla kendi kuyruklarını kesmezler ve bizimle dalga geçerler.” demiş.

****

Bu iki tilki diğer tilkilere yaşadıkları mutluluğu öve öve anlatmaya başlamışlar.

Böylece diğer tilkilerinde çoğu kuyruklarını kesmişler.

****

Çoğunluk onlara geçince bu sefer kuyruğu olanlarla dalga geçmeye başlamışlar.

****

Çiftçimizin hali de böyle, birisiyle muhabbet ediyoruz. Konu siyasete gelince akp yi övüyor. Senin işler iyi galiba herkes batarken sen nasıl kazanıyorsun diyorum. Ben 200 dekar tarlamı sattım şimdi kahvede oturuyorum diyor. Neden hala akp diyorsun diye sorduğumda ben battım herkes batsın herkesin işi bozulsun diye akp yi destekliyorum diyor.

******

Önce toplumu bozarlar, sonra iyi insanları kötü insanlara ayıplatırlar.

Kendiniz Olun , Fazlasını Olmaya Çalışırsanız

Bir Hiç Olursunuz…!

 

Posted in Fıkralar | Tagged , , , , , | Çiftçi Ali’nin hali!!! için yorumlar kapalı
Ara 05

DİL BOZULURSA HER ŞEY BOZULUR

DİL BOZULURSA HER ŞEY BOZULUR

Konfüçyüs‘e soruyorlar: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsanız, ilk ne yaparsınız, ilk iş ne yaparsınız?” Konfüçyüs diyor ki: “İlk dilden başlarım.” Şaşırıyor herkes. “Ya bunca kargaşa var, bunca iş varken dilden mi başlarsın?” “Evet, dilden.” diyor. “Çünkü dil kusurlu olursa, kelimeler düşünceyi iyi anlatmaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz, vazifeler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.”

Türk Dil Bilgisi‘nin yazarı Muharrem Ergin Hocamız, dili şöyle tarif eder: “Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessesedir.”

Türkçemiz için büyük kavga veren Hocamız, Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri‘nde “Bir milletin ruhu ve yaşama biçimi dilinde şekillenir. Bu bakımdan dil, milletin hayat felsefesini yansıtır. Bir topluluğun millet halinde yükselebilmesi ancak dil ile mümkündür. Milletin pek çok özellikleri, örf ve adetleri, dünya görüşü, hayat felsefesi, inançları, sanat anlayışları, dile yansır. Dil, millî hafızanın millî hatıraların, duyguların ve düşüncelerin, bütün maddî ve manevî değerlerin, bütün buluş ve yaratışların müşterek hazinesidir.” der.

1984‘ün ve Hayvanlar Çiftliği‘nin yazarı George Orwell da, “Bir ülkeyi yok etmenin en kestirme yolu, onun dilini yok etmekten geçer.” demiştir.

Dili bozulan milletin kendisi de bozulur.

 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , | DİL BOZULURSA HER ŞEY BOZULUR için yorumlar kapalı
Ara 04

Halaskar Gazi

Halaskar Gazi

Adı Halaskar gazi Caddesi, aynen böyle yazılıyor. Anlamını bilen kaldı mı acaba günümüzde. Öylesine bir isim işte söyleyip geçiyoruz. Ama bu ismin içinde o kadar çok detay gizli, o kadar muazzam bir tarih ve bir kahramanın destanı var ki.

Bu afiş İstiklal Savaşı hazırlık döneminde bastırılmış. Misak-ı Millînin canımız, kanımız uğuruna korumamız gereken saf Anavatanımız olduğu gerçeği diğer tüm konuları gölgede bırakmışken. Bu sınırlar içerisinde yaşayan her kesimden insanın yok oluş noktasına geldiği günlerde… Tam bir beraberlik ve adanmışlık söz konusuyken. Peki, afişin en üstünde ne yazıyor (Khelaskarane Eslam) – İslam’ı Özgür Bırakanlar (İslam’ı Kurtaranlar) yazmakta. Afişteki paşaların çoğunu tanıyoruz. Zamanın fikir adamları, komutanları, aydınları ve Mustafa Kemal. Bu insanların hepsi “İslam’ın Kurtarıcıları” olarak kendilerini adlandırmış ve Müslüman Türk toplumuna kendilerini böyle tanıtmışlardır. Zira bu insanlardan hiçbiri İslam’a karşı değildir, onlar zaten kendileri de sonuna kadar İslam’ın Savunucuları ve Halaskarlarıdır.

Bu insanların tek derdi İslam’ı pençesine düştüğü aşağılık, tüccar zihniyetli TARİKATLARIN elinden yüce dinlerini çekip çıkarmaktır. Halaskarene Eslam demek “Allah ile Kul” arasındaki her türlü kurum ve kişiyi bertaraf etmek demektir. Bu aydınlar, günümüz aydınlarının yaklaşamayacağı bir gerçeğin içerisinde yaşamaktaydılar. Tüm batılı ülkelerin, İngilizlerin, Fransız, İtalyan, Almanların hepsinin hem istihbarat yapan kışkırtan ajanlarıyla, hem de bizzat cephelerde, Türklük ve İslam’a savaş açtıkları bir dönemde yaşıyorlardı.

Gerçekten de Yüce Rablerinden, Allahlarından başka sığınacak yerleri yoktu ama o da tarikatların, şeyhlerin eline düşmüş, insanlığı, aydınlığı ve özgür bir geleceği kemirip duruyordu. Ne yapacaklardı peki, bir dinimiz vardı elimizde bir de doğurgan analarımız. Afişte al bayrağımızı giymiş Türk Kızı, kaderimizin belirleyicisi, tüm Mehmetçiklerimizin Anası elinde bir hançer tutuyor ve harita üzerinde gösteriyor. Yurdumuzu vatanımız gösteriyor ve altında ne yazıyor bilin bakalım “Misak-ı Milli” yazıyor.

Halaskar Gazi Mustafa Kemal Paşa ve tüm aydınlarımızın tek istediği İslam’ı bu canavarların pençesinden kurtarmaktı. İşte Laiklik burada devreye giriyordu. Asıl anlamı gene unutulmuş tamam din-siyaset karışmasın da, ondan evvel bir anlamı daha var: “Allah ile Kul arasına kimse girmesin”.

Bu güzelim ideaya ölene kadar sahip çıkacak milyonlar var hala bu ülkede. Ama bastırıyor sesimizi karanlık İrtica. 1935’te hazırlanan bir afiş daha. Gericiliğin, karanlığın hala bir tehdit olduğunu ve bu tehditten Cumhuriyetçilikle, Halkçılıkla, İnkılapçılıkla ve Laiklikle kurtulabileceğimiz anlatılmış.

İSLAM vasıtasız, aracısız olmalı denildi sadece. Hocaların, şeyhlerin suratlarında melek gördüklerini söyleyenler ruh hastası olmalı. Bunlar hayatları boyunca elle tutulur bir iş yapmamışlardır. Sapkınlıkları onları bu denli korkunç ve itici gösterirken cahil halk bu anlamsız görünüşe kanmış bulunmakta. Bu soytarıların bir milleti yok oluşa sürüklemesine izin mi vereceklerdi. Kimsenin ibadetine karışılmadı ki. Bu canavarların özgür kalması ve her istediklerini yapmalarına izin verdiğinizde böyle muhteşem görüntüler çıkıyor ortaya. Şimdi öyle bir satılmış hökümetimiz var ki, tüm bu canavarları en içimize salıyorlar. Güzel ve mütevazı ülkemize milyonlarca Arap doldurdular (Araplar kendi aralarında bize “başıbozuk” der) bu aşağılıklarla yaşamak zorunda bıraktılar. Okullarımıza İslam’la ilgisi olmayan sürüyle safsata, irtica dolduruyorlar, genç ve körpe beyinleri zehirliyor bu yılan. Nefret ediyor her şeyden, kadını aşağılıyor sonra, sonra biraz büyüyüp öldürüyor. Hayvanları sevmiyor, çiçekleri, ağaçları sevmiyor. Güzel gözüken her şeyden ürküyor nefret ediyor. Zira kendisine hiç değer verilmemiş, hep korkutulmuş. “Okusan nolcak sanki” demiş büyükleri, devlet bakanları. Ağaçlarımız ormanlarımız, paramız, pulumuz, hayatımız talan ediliyor. Bölünüp bölüştürülüyoruz durmadan. Vicdanlarımızı çalıyorlar yaptıkları aşağılık TV dizileriyle.

Özgürleşmeliyiz yeniden. Allah’ımızla ilişkimizi en özel hale getirmeli ve araya biri girdi mi yaygarayı koparmalıyız. Kendimizin Halaskarı olma zamanı geldi, yolu gösterenler olmadı mı zaten? Şimdi yeniden tüm aydınlarımız, bilginlerimiz açıklamalar yapmalı ve İslam’ın Halaskarları olmalılar. Bu güzel din kişisel bir yaşam biçimiyken başarılı bir toplum yaratabiliyor ama satılmışlar başarmamızı istemez ki. Eski düşmanlarımızın hepsi halen bize mezar kazmaya çalışıyorlar. Birbirlerinin mezarını da kazıyorlar dünya hali bu. Ama kadınlarına, geleceklerine, çocuklarına fena sahip çıkıyor, çoğundan yüksek niteliklere sahip bireyler oluşturuyorlar ve bizim çocuklarımız için “hafif işlerde iyiler taş falan taşırlar mesela” deyip dalga geçebiliyorlar. Lanet olsun satılmışlarımıza, bizi bu hale getiren din tüccarlarına, tvlere çıkıp abuk sabuk şeyler söyleyip milyonlar kazanan domuzcuklara. Koca bir ülkeyi batırdınız aşağılık Yahudi bozuntuları. Siyah “çador” dediğimiz kadınları baştan aşağı kapatan kara çarşafı Abdülhamit Han’ın yasakladığını bile bilmezler. Şeyh meyh gördüğünüz yerde suratlarına tükürün.

 

Posted in Hikayeler | Tagged , , , , , , , | Halaskar Gazi için yorumlar kapalı
Ara 03

DEVLET (1)

DEVLET (1)

Bir hukuk terimi olarak devlet, belirli bir milletin, belirli bir ülkedeki egemen (hâkim) varlığının örgütlenmiş biçimi demektir. Tanımın üç unsur üzerine kurulduğu açıktır: Belirli bir millet (insan unsuru), belirli bir ülke (toprak unsuru), egemenlik (iktidar unsuru).

Devleti oluşturan üç unsuru Türkiye Cumhuriyeti’ne uygularsak şu sonuç ortaya çıkar:

  1. Belirli bir millet: Türk milleti.
  2. Belirli bir ülke: Türkiye.
  3. Egemenlik: Türk milletinin ülke içindeki hâkimiyeti, Türkiye’nin dış ülkelere karşı bağımsızlığı.

Buna göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk milletinin Türkiye’deki egemen ve örgütlü varlığı demektir.

“Belirli bir millet”in Türk milleti olduğu, Anayasanın başlangıç bölümünde “Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa” ifadesiyle belirtilmiştir.

“Türk milleti”nin tanımı da Anayasanın 66. maddesinde yapılmıştır: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”

“Belirli ülke”nin Türkiye olduğu, Anayasanın başlangıcındaki “Türk vatanı” ve 3. maddedeki “Türkiye Devleti” ibarelerinden açıkça bellidir.

“Egemenlik” kavramı ise Anayasanın 6. maddesinde belirlenmiştir: “Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, Egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” 

 

Alıntı

Posted in Gündem | Tagged , , , , , , , , | DEVLET (1) için yorumlar kapalı